19 Kasım 2013 Salı

033 18 Nisan 2013 Perşembe 21:30 ŞİİR VE TÜRKÜ...........................Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed

Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed


"Cânım kurbân olsun senin yoluna / Adı güzel kendi güzel Muhammed" (Yunus Emre) [1]

Yunus Divanı'na bakıldığında Hz. Peygamberle ilgili çok sayıda şiir bulunmaktadır. Bunların bir bölümü başından sonuna kadar ana tema olarak onu ele alır. “Canım kurbân olsun senin yoluna”, “Arayı arayı bulsam izini”,” ‘Aşkın ile 'âşıklar yansın yâ Resûla'llâh”,” Ol âlem fahri Muhammed nebîler serveridir”, ”Çalap nûrdan yaratmış cânını Muhammed'in”, Muhammed'in medhini idelim baş üstüne” mısralarıyla başlayan şiirler bu türdendir.

Bu şiirler, zaman içinde bestelenerek camilerde, dergahlarda sıkça söylenen güfte özelliği de taşırlar. Bilhassa bu şekliyle dini konularda daha çok şifahi kültüre göre bilgilenmek durumunda kalan geniş halk kitlelerinde çok derin tesirler bırakmıştır. Rahatlıkla denilebilir ki, Anadolu halkındaki samimi Allah ve Peygamber sevgisinin oluşmasında bu şiirlerin tartışmasız bir yeri ve önemi bulunmaktadır.

Yunus Emre, bir sevgi şairi olarak İslam dininin özünü teşkil eden sevgi kavramını, Hak ve Halk sevgisini ve bu bağlam içinde daha özel planda Hz. Peygamber sevgisini dile getiren şiirleriyle şiirimizin en önemli ismi olmuştur.

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle onun "Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed" adlı şiirini paylaşıyorum.

"Canım kurban olsun senin yoluna, / Adı güzel, kendi güzel Muhammed, / Şefâat eyle bu kemter kuluna, 
Adı güzel, kendi güzel Muhammed 

Mü'min olanların çoktur cefâsı, / Ahirette olur zevk-u sefâsı, / On sekiz bin âlemin Mustafâ'sı, 
Adı güzel, kendi güzel Muhammed 

Yedi kat gökleri seyrân eyleyen, / Kûrsûn üstünde cevlân eyleyen. / Mi'râcda ümmetin Hak’dan dileyen, 
Adı güzel, kendi güzel Muhammed 

Ol çâriyâr anın gökler yâridir, / Anı seven günahlardan beridir, / On sekiz bin âlemin serveridir, 
Adı güzel, kendi güzel Muhammed 

Aşık Yunus neyler iki cihânı sensiz, / Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümânsız / Sana uymayanlar gider imânsız, 
Adı güzel, kendi güzel Muhammed."



[1] YUNUS EMRE (1238 - 1320)

Yapılan araştırmalara göre şiirlerinin toplandığı Divan ölümünden yetmiş yıl sonra düzenlenmiştir.

Yunus Emre'nin şiirinde, dil, düşünce, duygu ve yaratıcılık gibi dört önemli sorun bir görüş ve inanış bütünlüğü içinde ele alınır ve insan konusunda odaklaştırılır.

Şiirde işlenen konular ise insan, Allah, Varlık Birliği, sevgi, yaşama sevinci, barış, evren, ölüm, yetkinlik, olgunluk, alçakgönüllülük, erdem, eliaçıklık gibi genellikle gerçek yaşamı ilgilendiren kavramlardır. O, bu kavramları, şiirinin bütünlüğü içinde temel öğe olarak sergilemiştir.

Gerçekte insan-Tanrı-evren üçlüsü birlik içindedir, var olan yalnız Allah'tır, türlülük bir 'görünüş'tür. Çünkü Cenabı Hak, kendi özü gereği, bütün varlık türlerini kapsar, her varlıkta yansır.

Yunus Emre, sevgiyi yaradana ve onun yarattığı tüm varlıklara karşı duyulan bir yakınlık, bir eğilim diye anlar. Sevginin amacı yüce Rabbe, ölümsüz olana kavuşmak, onun varlığında bütünlüğe ulaşmaktır. Sevginin olmadığı yerde, öfke, kırgınlık, çözülme ve birbirinden kopukluk gibi olumsuz durumlar ortaya çıkar.

Sevginin değerini yalnız seven bilir, sevmek de bir bilgelik, bir olgunluk işidir. Yeterince aydınlanmamış, Hak ışığından yoksun kalmış bir gönülde sevginin yeri yoktur.

Yunus Emre'nin dilinde bilge kişinin adı 'eren'dir. Eren barış içinde yaşamayı, bütün insanları kardeş görmeyi, kendini sevmeyeni bile sevmeyi bilen kişidir. Onun gönlü yalnız sevgiyle, dostluk duygularıyla doludur.

Evreni yaratıcının bir görünüş alanı olarak bildiğinden, erenin evrene karşı da sevgisi, saygısı vardır. Erenin gözünde insan bir küçük evrendir, büyük evren ise Cenabı Rabbül Aleminin kuşattığı sonsuz varlık alanıdır. Eren olma aşamasına ulaşmış kişide erdem, alçakgönüllülük, eli açıklık, yetkinlik, olgunluk bir bütünlük içinde bulunur.

Yunus Emre'nin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da Anadolu'da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir.

Şiirlerinin ölçüsü, 'aruz' olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. Tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını, Türkçe'nin ses yapısına uygun biçimde dile getirir. Onun şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür.

Ona göre önemli olan sözü etkili biçimde söylemektir. Bu nedenle sözün boş bir kavram olmaması, bir varlık sorununu, bir düşünceyi dile getirmesi gerekir. Bu anlamda Yunus Emre'de Türkçe, şiir dili olma yanında, düşünce içeren ve onu açıklayan bir odak özelliği kazanmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder