Gönül dediğin
gönül nedir bilene
gönül veresim gelir.../ gönülden bilmeyene hissiz diyesim gelir...
Bu dize büyük
bestekar Sadettin Kaynak'a ait nihavend bir eserden. “Gönül “ hakkında çok
zarif bir tanımlama var burada. Sevgi, istek, duygu, hatır vb. gibi kalpte
oluşan güzel duygulara sahip kişiyi severim, gönül ehli olmayan bence ne sever
ne de sevilir diyor.
Bu duygularla dolu bir şarkısında (Güneş Tutulması)
İlhan İrem [1] aşkını kainatla eş tutuyor ve sevdiğinin gönlüne sunuyor şu
sözlerle :
Bırak ta tüm kainat / Gönlümden sana aksın
Sözlüklere göre gönül; Sevgi, istek, arzu, düşünüş,
anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağıdır. Daha geniş anlamda
duyguların, ruhsal kıpırdanmaların, iç çabaların taşıyıcısıdır gönül.
Kişiyi Allah’la, insanla ve dünyayla içten bir ilişki
içine koyan, ruhun derinliklerindeki güç olarak da tanımlanmaktadır.
Bir köy şairi olan Ruhsati [2] ömrünün hemen hemen
tamamını köyünde geçirmiş olmasına rağmen şiirlerinde duygular, inançlar,
düşünceler, dertler ve istekler gibi konular üzerinde söz söylemiştir.
Aşağıdaki türkü de bunlardan biri.
Mevlam Kanat Vermiş Uçamıyorsun / Bu Nefsin Elinden
Kaçamıyorsun
Ruhsati Dünyadan Geçemiyorsun / Topraklar Başına Vay
Deli Gönül
Ona göre gönül, nefsin ağırlığıyla uçamayan, dünyaya
takılı kalmış, bu yüzden de “deli” sıfatıyla nitelendirilmiştir. Sonu toprak
olacaktır.
Gönlün kalple çok derin bir ilgisi var. Bu konuda ilim
sahibi kişilere göre kalb, göğsümüzün sol tarafındaki et parçası değil, buna,
yürek demek daha doğruymuş. Kalb, yürekte bulunan öyle bir enerjiymiş ki buna
gönül [3] denirmiş. Yani yürek ampule,
ışığı da kalbe benzetilmiş.
Aslında zordur gönülle uğraşmak. Dertlendirir, farklı
bir hüznü vardır. Ama ondan da kopamazsınız. Çünkü o gittiği zaman, gönülle de
bir işiniz kalmaz. O yüzden sık sık onunla dertleşirsiniz, adeta nasihat
verirsiniz ona. Aslında seslenişiniz kendinizedir. Bunu en güzel ifade eden
sözlerden biri de Aşık İzzet Savaş’ın [4] bir türküsünde yer alıyor.
Gel Ha Gönül Havalanma / Engin Ol Gönül Engin Ol
Dünya Malına Güvenme / Engin Ol Gönül Engin Ol
Şu Dünyanın Hali Böyle / Yalan Yahşi Geçer Şöyle
Söyledikçe Engin Söyle / Engin Ol Gönül Engin Ol
Sanki bir
melankolidir sizi gönüle bağlayan.Kendinizle baş başasınızdır. Konuşursunuz
içten içe, dertleşirsiniz. Soyut bir kavram olduğu halde böyle içsel bir gücü
vardır bu kelimenin.
Gönül tek başına
olmaz. Onunla hemhal iseniz, yalnız değilsinizdir artık. “o” da vardır. o'nun
içinizdeki yansımasıdır gönül. Bir bakıma o'nu benliğinize bu şekilde kabul
ettirmiş olursunuz.
Gönülden gönüle yol
gider derler / Onu sürmeğe bir hoşca can gerek
Gönülden gönüle yol
gider derler/Şair Dadaloğlu [5]
Gönül, kültürümüzde
çok sayıda içli, acılı durumlarda da kullanılmış. Örneğin gurbet halleri de
bunlardan biri. Ölümden zor olan ayrılık yazıldıysa çekilecektir. Ancak
gurbetsiz aşkı düşünmek zordur. Çünkü gurbet garipliktir, hasrettir, hüzündür.
Gurbetten sılaya yol da, çoğu kez insanı hüzünlendirir. Bu yüzden Dadaloğlu’nda
gurbet gönülden gönüle yol olmuş, söylenmiş.
Garip denilince, gönül denilince, yol denilince Neşet
[6] ustayı hatırlamamak elde mi ? Gönül dağını, gönülden gönüle giden gizli
yolları.
gönül dağı yağmur yağmur boran olunca / akar can
özümde sel gizli gizli
bir tenhada can cananı bulunca
sinemi yaralar yar oy / dil gizli gizli dil gizli
gizli
dost elinden gel olmazsa varılmaz / rızasız bahçenin
gülü derilmez
kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
gönülden gönüle gider yar oy / yol gizli gizli yol
gizli gizli
seher vakti garip bülbül öterken / kirpiklerin oku yar
yar cana batarken
cümle alem uykusunda yatarken
kimseler duymadan yar oy / gel gizli gizli gel gizli
gizli
Böylesi güzel türkülerde, şiirlerde hep sevdalar
arasında, hatta ruh ile beden arasında da bir köprü olarak görülmüş
gönül.
Böyle bir kelime, başka dillerde var mıdır bilmiyorum,
ancak varsa da bile bizim “gönlümüz” gibi değildir herhalde.
-------------------------
[1] İlhan İrem 1955 yılında Bursa'da dünyaya geldi.
Ortaokulda solfej ve şan dersleri almaya başladı ancak müzik hayatına girmesi,
1969 yılında (14 yaşındayken) üst dönemler tarafından okul orkestrasına solist
olarak seçilmesi ile oldu. 1970 yılında mensubu olduğu Meltemler Orkestrası,
Milliyet Gazetesi'nin düzenlediği Liselerarası Müzik Yarışması'nda Marmara
bölgesi birinciliği kazandı.1973 yılında kendi imkânları ile Diskotür firmasına
yaptığı ilk 45'liği "Birleşsin Bütün Eller - Bazen Neşe Bazen Keder"
ile beklediği başarıyı yakalayamadı. Plak firmasının bestelerini başka
sanatçılara söyletme isteğini geri çevirdikten sonra yapmış olduğu ikinci
45'liği "Yazık Oldu Yarınlara - Haydi Sil Gözlerini" genç sanatçıyı
bir anda Türkiye'deki en popüler sarkıcılardan biri yaptı. [5] 1975 yılında
yayınlanan üçüncü 45'liği "Anlasana" ile başarısını devam
ettirdi.İlhan İrem, 3 kez Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye finallerine
katıldı. "Bir Yıldız" [40] adlı bestesi 1979 Eurovision Türkiye
finaline kaldı.
[2] Ruhsati, asıl adı Mehmet olan köy şairi. Sivas'ın
Deliktaş bucağında 1835 yılında doğmuş ve ömrünün hemen hemen tamamını burada
geçirmiştir.
Şiirlerinde Ruhsat Baba, Aşık Ruhsat, Ruhsat ve
çogunluka Ruhsati mahlaslarını kullanmıştır. Ruhsati, saz çalamayan bir
aşıktır. Ömrü boyunca birçok aşıkla karşılaşmış ve atışmıştır.
Ruhsati, şiirlerinin çoğunu hece vezni ile yazmıştır.
Ömer, Dertli, Emrah, Seyrani gibi aşıklara uyarak aruz vezni ile yazdığı da
olmuştur. Aruz vezni ile yazdığı şiirlerinde olaylara ve mistik düşüncelere yer
vermiştir. Ancak Ruhsati asıl başarısını hece vezni ile göstermiştir. Şiirinin
başlıca konuları; halkın duyguları, inançları, düşünceleri, dertleri, istekleri
gibi toplumsal ve ferdi konulardır. Şiirleri genellikle köy hayatının
özelliklerini yansıtmışlardır
[3] Gönül insanlarda bulunur, hayvanlarda bulunmaz.
Bedendeki bütün aza, kalbin emrindedir. His uzuvlarımızın duydukları bütün
bilgiler kalbde toplanır. İnsanın, inanmak, sevmek, korkmak, kalbindedir. İman
de edebilir, küfür de. Yürekli cesur demek iken, kalbi var veya kalbli demek
yüreği hasta demektir. Yüreksiz, cesaretsiz, korkak demek iken, kalbsiz,
merhametsiz demektir. Gönül kalb demek ise de, gönülsüz demek, kalbsiz demek
değildir. Gönülsüz isteksiz demektir.
[4] 1928 yılının bir kış gününde Sivas Şarkışla’ya 23
km uzaklıkta Emlek Hüyük Köyünde dünyaya geldi. Askerlik dönüşü ustası Ali
İzzet Özkan'ın teşvikiyle saz çalıp türkü söylemeye başladı. Onunla belli
zamanlarda köyleri kentleri dolaştı. Yöre ozanlarından başta Âşık Veysel olmak
üzere Âşık Hüseyin, Âşık Aziz Üstün, Âşık Hasan Yüzbaşıoğlu ve Âşık Hasan
Devrani gibi ozanlarla yol arkadaşlığı yaptı. Aşık Ali İzzet Savaş 11 Eylül
2004 tarihinde hakka yürüdü.
[5] Kayseri'nin Tomarza ilçesinde doğup 19. yüzyılın
ortalarında öldüğü bilinmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bilgi
yoktur. Oğuzların Avşar boyundandır.
Dadaloğlu'nun şiirleri, yerleşik hayata geçmek
istemeyen Türkmen aşiretlerinin sesi ve sözlü tarihi sayılabilir. Dadaloğlu'nun
Çukurova, Kozan, Binboğa ve Gavurdağı yöresinde konar-göçer bir halk ozanı
olarak yaşadığıdır.
[6] Neşet Ertaş, 1937 yılında Kırşehir Çiçekdağı'nda
doğdu. Halk ozanı ve halk müziği şarkıcısı. Abdallık geleneğinin son büyük
temsilcisi. Yaşar Kemal'in adlandırmasıyla "bozkırın tezenesi". Gönül
Dağı türküsünü 1999 yılında yaptı. Yaşayan İnsan Hazinesi, Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi. 25 Eylül 2012'de İzmir de vafat etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder