
Kağıt savaşları
Bir
kağıt, üzerine '$' yazınca nasıl oluyor da 'Dolar'
oluveriyor ? Amerikadan dünyaya saçılan bu kağıtlar nasıl oluyor da birdenbire
'para' haline geliyorlar ? Dahası bu yeşil dolar desteleri nasıl oluyor da
bütün dünya ticaretinin temeli olabiliyor ?
Son günlerin
'Ticaret savaşları' bir bakıma 'Kağıt savaşları' na dönüştü. Çünkü ekonomi
adına, ticaret adına ne varsa 'Dolar'la ilintili.
Ticaret onunla yapılıyor,
kısıtlama ve ambargolar bile onun üzerinden uygulamaya sokuluyor. Hatta küresel
cezalandırma ve manüplasyonlar da öyle.
Zaten bütün ekonomik veriler hep evrensel bir dil haline getirilen dolarla
ifade edilmekte. Böyle olunca da adeta 'dolar hapşırınca, dünya ekonomisi grip
oluyor işte.
Amacım dünyanın
'katilini seven' halini açıklamak, ya da bunun üzerinde düşüncelerimi paylaşmak
değil. Bunu işin uzmanlarına bırakıyorum. Ancak, konunun değişik açılardan
farklı görünen halleriyle ilgiliyim.

Dünyanın herhangi bir yerinde çıkan mali krizlerin nasıl olup da bulaşıcı bir hastalık gibi kendisine de sirayet etmesinde anlaşılmayacak bir durum yok oysa.
Hele de bütün dünyaya ihraç ettiği yeşil banknotların coğrafyaları kana ve ateşe boğan düzeni karşısında yükselen nefret dalgalarından neden şaşırıyor ki ?
Şimdi de bizim
ülkemiz açısından bazı etkilerini düşünelim. Dolar düzeni ülkelerde onların
ekonomilerini sarsacak kadar sermaye gölleri oluşturmuş durumda. Biz de
ithalatımızı karşılamak, cari açığımızı azaltmak için dolara ihtiyaç duyacak
hale getirilmişiz. Faizleri yükselterek bize doğru dolar akışını sağlamak en
kolay yol. Hem de büyümemizi sağlıyor, işlerin iyiye gittiğini sanıyoruz. Ama
ister dışardaki daha cazip borsa ya da faiz, ister manüplasyon kastıyla bir
milyar doların uçup gitmesi bile bizi sallamaya yetiyor.
Ülkedeki dolar
düzenine alışmış çevreler hemen telaşa düşüyor. Kimi fırsatçı, krizi kazanca
çevirmenin peşinde. Kimi de dolar bulma paniği yaşıyor. Sonuçta elbirlik
doların fiyatını yükseltiyorlar. Bir tarafta merkez bankası rezervleri eriyor,
öbür yanda faiz silahına davranılıyor ve faizler yükseliyor. Öbür yanda aslında
doların yükselmesi değil türk lirasının değerinin düşmesi şoku yaşanmakta. Bu
da temel girdilerdeki ithalat ağırlığı sebebiyle dalga dalga piyasaya zam
olarak çöküyor…İşte biz buna kısaca enflasyon canavarının uyanması diyoruz.
Enflasyon birilerini
zengin ederken ülkeyi fakirleştiriyor. Pahalılık milleti ezer geçer. Bunu
geçmiş yıllardaki acı tecrübelerimizden hatırlıyor ve biliyoruz. Elbette ki bu
felaketin sosyal, ekonomik ve siyasi etkileri de kaçınılmaz olarak yaşanıyor.
Şimdi düşünelim bu
dolar düzenini dünyaya dayatanlar her durumda kazanıyor gibi görünüyorlar değil
mi ? Hele de bu operasyonları kasıtlı, cezalandırma amaçlı ve manüplasyon
olarak yapıyorlarsa ! Kaybedenlerse her durumda sömürülmekteler ama her nedense
onları bu hale getiren düzene karşı da çok aşıklar !
Bu çok garip doğrusu.
Bu çok garip doğrusu.
Olayın tarafları her
durumda kendi açılarından menfaat görüyor olmalılar. Mesela doların yükselmesi
sonucu ihracatçının yüzünün gülmesi, bu puslu havada fiyatları alabildiğine
yükselterek kazanan fırsatçılar, enflasyon sebebiyle maaşlara yapılan cüz'i bir
artıştan memnun olan memur ve emekliler… Hepsi binbir yüzlü fotoğrafın sadece
bir tarafına bakarak kazandıklarını sanıyorlar. Hatta bu dolar düzeninin
banîleri ve müdafîleri bile.
ABD
Başkanı Donald Trump'ın, BM'nin 73’üncü Genel Kurulu'nda
yaptığı konuşmada "Benim yönetimim
başarılı. ABD bu dönemde tarihinde
en en fazla gelişmeyi kaydetti” şeklindeki sözleri üzerine salondan yüksek sesli gülüşmeler yükselmiş.
Trump
şaşırmış: “Bu tepkinizi beklemiyordum” demiş önce. Ama konuşmasına devam edebilmek için yükselen kahkahaların
sona ermesini beklemek zorunda kalmış.
Durum oldukça basit ve netti aslında. Konu göreceliydi ve taraflar aynı şeyi aynı biçimde
görmüyorlardı. Tepkinin içine biraz da
"Hadi ya !.." şeklinde asabi bir mizah karışmıştı sadece. Hatta bir miktar da bütün dünya kakafonik olarak bir taraflarıyla gülmüştü konuşmasına.
Zira Trump konuşmasının devamında, “ABD'nin ekonomisi
gelişiyor. Güvenliğimizi gittikçe arttırdık. Askeri gücümüzü en güçlü hale
getirdik. ABD daha güçlü, daha güvenli, daha zengin bir ülkedir. İki yıl önce
ben göreve başlamadan öncesine kıyaslayın. Biz bunları sadece ABD halkı için
değil dünya için yapıyoruz. Ulusların komşularının haklarını koruduğu
ortamlarda, güvenlik, barış ve özgürlük yükselişte olur” ifadelerini kullanmış.
Görüyor musunuz ? Adam o kadar kibirli ve kendi
dünyasında ki aynaya bakıp "Ayna ayna söyle bana, benden güzeli var mı
dünyada ?" diyor habire. Aynadan gülüşmeler geliyor ama o pişkin pişkin
devam edebiliyor. Dedik ya durum oldukça göreceli !
Bir de bu Trump seçim kampanyasında: "Dünya bize
gülüyor !" diyerek Obama yönetimini kıyasıya eleştirmişti.
İşte bakın dünya bu; 'Gülme komşuna gelir başına'.