21 Mayıs 2019 Salı

22 Mayıs 2019 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı112..................................Fethi anlamak


Fethi anlamak

İstanbul'un fethi bizim için sade bir şehrin zapt edilmesi değildir. Hatta Avrupa’nın kap karanlık Orta çağının kapanıp dünya için yeni bir aydınlık çağ açılması da fethi tek başına anlatmaz. Fethi anlamak için Sultan Fatihi tanımak lazımdır. Akşemseddin’i, Ulubatlı’yı hatırlamak gerekir. Ayasofya’nın önemini kavramadan olmaz. Kutlu sahâbi Eyüp Sultan’ı (ra)  bilmeden, o surların önüne gelip gitmiş onlarca islam ordusunu anmadan fetih anlaşılamaz.

Bugün için fethin manasından uzak, ne oradan ne buradan iki arada bir derede kalmış olabiliriz. Hatta, bazen mağlup ve zelil düşmüş de olabiliriz. Belki çağdaş uygarlık düzeyinin altında, İslâm medeniyetinin ise çok çok uzağında bulunuyor olabiliriz. Ama tarihin hiçbir anında zalim, hırsız ve emperyalist olmadık olmayacağız da.

Bizi taş, madde ve para uygarlığı ile ölçmeye kalkanlar, hayallerinin ötesinde kalan mukayeseli üstünlüklerimizi göremeyenlerdir. Üstelik bugünkü eksiklerimiz, yanlışlarımız, iğretiliklerimiz bize bulaşmış hastalıkların eseridir, zarafet medeniyetinin değil.

Fethi anladıkça dirilmeye ve kendimizi yenilemeye de yakınız demektir. Allah’ın izniyle bizde 19 Mayıs’lar, 29 Mayıslar bitmez, bitmeyecektir de. Ayasofya orada öyle mahzun durdukça, İstanbul Bizans’a benzedikçe  Fetih akınları kesilmez, kesilmeyecektir.

“Yürü: Hala, ne diye oyunda oynaştasın? / Hala ne diye, kendinle savaştasın? Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!”