Seni tanıyorum !
Bir karışlık
yeşilliğe bile göz dikip rant kuleleri dikmeye çalışan yeni nemrut ! Ortada bir
şey yokken hayal satıyorsun.
Yalanın, insanların elindekini avucundakini
almanın ustasısın belli. Kamyonla parası olandan çuval çuval emecek rezidanslar
süslüyor rüyalarını.
Her projen biraz daha eziyor insanı, daraltıyor şehrini,
yok ediyor ufkunu. Doymaz iştahınla tıkanıp
çatlayacaksın diye bekliyorum. Seni tanıyorum !
Demokrasi meydanında elinde taş, molotof etrafı ateşe
veren, kıran, döken maskeli haydut ! Ne kadar maske takarsan tak, içindeki koyu
karanlığı gizleyemiyorsun. Derdinin hak, özgürlük, demokrasi olmadığı da çok
açık. Dilerim ıslah olursun. Seni tanıyorum !
Büyük ve modern Hastane binalarının karmaşık
galerilerinde kaybolan, hastaya "sen de nerden çıktın şimdi"
muamelesi yapan, yüzü ekşi doktor ! Vazifesi yardımcı olmakken, davranışlarıyla
değil yol yordam bilmeyenleri, görmüş geçirmişleri bile çileden çıkaran sağlık
görevlisi. Sebebi ne olursa olsun sana yapılan şiddeti kınıyorum. Yapanın
yanına da kar kalmasın ona da eyvallah ! Peki ya sizin yaptığınız eza cefayı
hangi savcıya şikayet edeceğiz. Biz HasbinAllah diyelim geçelim, peki ya sen
kul hakkıyla mı gideceksin ? Sen bilirsin. Orda görüşürüz nasılsa, seni
tanıyorum !
Devletin yüksek yüksek okullarında okuyup koca koca
devlet binalarında üstad kesilen ey taassup ehli ! Mesleğinle gurur duyuyor
olabilirsin, ama bunu diğerlerini küçümseyerek, ötekileştirerek yapıyorsun.
Büyüklük kibirde değil alçak gönüllülüktedir, yazık bilmiyorsun. Vali bile
olmuşsun belki ama adam olamamışsın, seni tanıyorum !
Milletin devlete emanet ettiği bir yerdesin. Belki
üniforman, elinde de silah, emrinde itiraz edilemeyecek güçlerin var. Vatanı
kendine tapulu , üzerindeki insanları da cahil bellemişsin. Oysa insan
yanılabilir, sen de hata ettin. Elinde kılıç, kesip doğruyordun, ne oldu ?..
Hukuk devleti demiyor muydun, şimdi birazcık sana dokunulunca neden hopladın ?
Benim bilmediğim bir istisnalığın mı var, yoksa kanın mavi mi akıyor ? Devlet
gücünün gölgesinde efelik yapma, seni tanıyorum !
Ele verip talkını, kendi yutan salkımı hocaefendi !
Allahın rahmeti, merhameti, cenneti varken gönüllü cehennem zebaniliğine
soyunuyorsun. Müjdelemek varken korkutuyorsun. Yetmiyor itiyorsun. "Allah
benim haram kılmadığımı kim haram kılıyor ?" dediği halde dinlemeyip, her
gün haşa kendine göre dine ilaveler yapıyorsun. Herkes yakıtını burdan
götürecek biliyorsun değil mi ?.. Boşuna heyheylenme seni tanıyorum !
Hocana çantacılık yapıp, localara kulüplere üye
olduktan sonra bir garip terfi-i rütbe ile doçent profesör olan uyanık.Bu
devlet-millet seni ilim adamı olasın diye yutdışlarına gönderdi. Sen ne yaptın
? Bunları sadece CV ne, kartvizitine yazmakta kullandın. Biriktirdiğin sözde
bilimsel tebliğlerin, kopyala yapıştır makalelerin, kimse okumaz kitapların
var. Kadro ve ek ders ücreti almak için de bilmem hangi üniversitelerde ders
verdiğini duydum. Görmüş değilim. Doğrusu hangi bilimsel buluşun ya da eserin
var hala bilmiyorum, ama seni tanıyorum !
Sen hey, "Şok ! Şok !" kampanyaların
arkasındaki ! Hani yemi oltaya büyük büyük yazıp ta, afişin altına esas lazım
olanı okunamayacak kadar ufacık harflerle yazan küçücük adam ! Aldattığın her
insan seni sevindiriyor biliyorum. Kazandığın her kuruş seni daha büyük
reklamcı yapıyor onun da farkındayım. Ama sen anlayabilir misin acaba yolun
sonunda bekleyen küçük çukuru. Bana kulak vermezsen, görürsün, orda da var
küçük, böcük şeyler. Seni tanıyorum !
O reklamcıyla kafa kafaya verip, al benili reklamlarla
hiç alakası olmayan şeyleri insanlara ikram (!) etmeyi başaran becerikli
işadamı ! Ne kadar reklam o kadar satış diye düşünüyorsun. Onun bir söz olduğu
aklına bile gelmiyor. İnsanları aldatıyor, kazandığın ahlı parayı evine
götürüyorsun. Tarihte bir kıssa vardır; herkes neyi yerse onu ikram edermiş,
anladın sen onu...Bu tüketim anaforunda belli olmam sanıyorsun değil mi ? Ama
yanılıyorsun, seni tanıyorum !
Hakimsin, kapına düşmüş insanları masandaki yığılı
dosyalardan biri zannediyorsun. Adalet mi ? O da ne demek, yargıtay orda,
istiyorsa temyize gitsin diyenlerdensin. Savcıysan da kendini çekiç herkesi
çivi gören bir hastalığa tutulmuşsun belli. Avukatsın öyle mi ? Hani ne kadar
dert o kadar para, dava ne kadar uzarsa o kadar iyi diye elini ovuşturanlardan.
Hep birlikte git gel "...dava ileri bir tarihe ertelendi" oyunu,
mahkeme koridorları adalet umuduyla bekleşen insanlarla dolu. Bekleyin adalet
size de gelecek. Hem de öyle bir mahkemeye çıkacaksınız ki, savcınız da,
avukatınız da şahidiniz de kendi eliniz, ayağınız, diliniz olacak. Üstelik o
hakimin adaleti zerre yanılmaz. Seni tanıyorum !
Demokratsın. Seçilmek için kırk takla atıyor, imajına
önem veriyorsun. Kampanyanda en yeni çağdaş teknikler kullanılıyor. Ayak
oyunlarının gün yüzü görmemişlerini bile deniyorsun. Sonunda muradına nail
oldun, seçildin. Ama cicim günleri çabuk geçiyor değil mi ? şaşırıyorsun. Çünkü
sen bir yalandın. Davan, ufkun, projen yoktu. Şimdi vaziyeti idare ediyor,
kapındaki, peşindeki insanlardan da kaçıyorsun. Nihayet, yalan yalanı üretiyor,
burnun uzuyor fark etmiyorsun, ama hala yeniden seçilmenin hülyası içindesin
görüyorum. Çünkü seni tanıyorum !
Dilinden Vizyon, misyon ilkeler düşmüyor. Bütün o
tumturaklı sözler, kurumsal kimlik, kalite belgeleri filan hep duvarlarınızı
süslüyor. Bu işlere bayağı önem verdiğin belli. Ama nedense bir şeyi akıl
edememişsin; çalışanlarını. Doğrusu arkasında o levhalar, kendisi bildiği gibi
olan elemanlarınız çok ironik bir tablo oluşturuyor. Neden mi böyleler ? Çünkü,
senin bütün o cafcaflı şeyleri madem lazım alalım, yapalım diyerek edindiğinizi
biliyorlar. Değişim iyidir, ama bana dokunmayın, siz yapın işte ortaya karışık
dediğini de duymuşlar.Doğrusu sana acıyorum, fermuarı açık kalan adama
benziyorsun. Çünkü seni tanıyorum!
İşini bilen memur, kopya çeken öğrenci, çöpünü oraya
buraya atan adam, trafik tıkalıyken emniyet şeridini kullanan bu yüzden de
ambulansın yolunu kapatan uyanık sürücü, malını allayıp pullayıp satan ama
ondan sonraki sorunlarda kenara çekiliveren tüccar, elini verip kolunu
kurtaramadığın servis, sokakta kart dağıtıp sülük gibi para emen bankacı,
demokrat geçinip diktatör çıkan başkan ve diğerleri...sizleri unuttum sanmayın.
Hepinizin beynimde kaydı var, sizleri de tanıyorum !
Sizin adınız kötü, yaptığınız şey de kötülük.
Beddua da bir duadır, ama iyi değildir denmiş. Madem
öyle şöyle demek geliyor içimden; Allah sizi bildiği gibi yapsın !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder