11 Nisan 2020 Cumartesi

11 Nisan 2020 Cuma 23:30 CORONA GÜNLERİ.....................................Evinde kal ve hamur aç Türkiye!

Evinde kal ve hamur aç Türkiye!

Bugün 11 Nisan, dün akşam 30 Büyük şehir ve Zonguldak'ta iki günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Zaten Bilim Kurulu toplantısından sonra böyle önemli bir adım bekleniyordu. Nedense bu konu Sağlık Bakanının konuşmasında yer almadı. Yasak kararı İçişleri bakanlığınca açıklandı. Muhtemelen konu Bilim Kurulunda görüşüldü, ancak bazı hazırlıklara imkân vermek için sonraya bırakılmış olabilir. Kaldı ki yasak zaten gece 24 itibariyle yürürlüğe girecekti.

Amacın havaların ısınmaya başladığı bu günlerde insanların düşebileceği rehaveti engellemek olduğu besbelli. Büyükşehirlerde olanların yasaklara ve uyarılara rağmen kendilerini çeşitli bahanelerle çarşıya, pazara, sahillere ve parklara atacağından korkuluyordu. Bu da işlerin %95 kontrol altına alınmışken yeniden gevşemesi anlamına gelecekti. Nitekim insanlar yasak kararı açıklanır açıklanmaz buna ne kadar teşne olduklarını anında gösterdiler. Sanki aç kalacaklarmış gibi herkes bir anda sokaklara döküldü, fırınların marketlerin, büfelerin önünde uzun kuyruklar oluştu. Ne maske, ne sosyal mesafe ne tedbir; varsa yoksa makarna, sigara, Cola. Doğrusu gördüğümüz manzaralar ibretlik hatta traji komikti. Oysa Bakanın konuşması oldukça etkileyiciydi. Komşu teyzeye, Ali beye, Can kardeşe seslenmişti. "Başarımız izolasyona bağlı" diyordu. Bu kadar mı duygusuz ve sorumsuzuz, anlamıyorum ki.

Aslında Bakanın verdiği rakamlar hem vahim hem de umut vericiydi. Günlük test sayısı 30 bini aşmış, buna karşılık yoğun bakım gerektiren hasta sayısındaki artış yavaşlamış. Günlük vaka sayısı 5000'lere doğru gidiyor, fakat oran %4-5 civarında seyretmekte. Ölüm sayısı günlük 100 sınırını zorluyor, toplamda da 1000'i aşmış bulunuyoruz. Fakat virüsten iyileşip kurtulanlar da 2500'ü bulmuş durumda. Önümüzdeki iki haftanın zorlu geçeceğini artık herkes biliyor. Ülke olarak ne kadar izole olabilirsek, ne kadar tedbirlere uyarsak bu süreci o kadar kısaltabileceğimizi de. Aksi olur gevşersek yaz aylarını da kaybedebiliriz. Dayan Türkiye! Sabret aziz kardeşim! Geçecek bu günler arkadaşım, umudunu yitirme!

Neyse, biz 'Corona günlüğü’ müze kaldığımız yerden devam edelim. 21 Mart günü büyük oğlum küçük kızının hamur açarken videosunu çekip göndermiş. [17:52) Altına da şöyle bir not koymuş: "Evinde kal ve hamur aç Türkiye!" Kendisi iyi bir mizah yazarı olduğu için baktığı her şeyde komik bir taraf bulabiliyor. Bense zaten torunumun her halini özlemişim: "Maşallah" demekten başka söz bulamadım. Bu gece Miraç kandili. Annemle birlikte tv de kur'an ve mevlüt dinledik. Ona teyemmümle oturduğu yerden namaz kılmayı öğrettim. Yapmaya çalışıyor. Sağdan soldan kandil mesajları geliyor. Bir iki kelime ile cevap verdim. Bu akşam her kandilde âdetim olduğu üzere telefonla büyükleri aramak hiç içimden gelmedi.

Küresel salgın maalesef hızını kesmiyor. İlkbaharın başlangıcı kabul edilen hafta sonunda dünya genelinde hasta sayısı 304 bini geçmiş ve en az 13 bin kişi hayatını kaybetmiş. İtalya ise 1444 ölümle en büyük can kaybını bu hafta sonunda yaşamış. Bu haberle de moralimiz bayağı kötü etkiliyor. Dikkatimi anneme ve bu geceye vermeye çalıştım. Ama küçük oğlum da kandilimizi kutladıktan sonra önemli haberi verdi: 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı gelmiş. Bir de "Reis 66 yaşında, ona da sokağa çıkmak yasak" mesajı çekmiş. Kafa kâğıdıma göre ben daha 63 yaşındayım. Ama yine de dışarı çıkmıyorum. 20:38'de çocuklarıma "Rabbim ibadetimizi makbul, dualarımızı kabul, gecemizi Miraç eylesin" diye bir kutlama mesajı gönderdim.

Ertesi gün 22 Marttı. Ankara'daki Kız kardeşim otobüsle İzmir’e geldi. Yeğenim arabamla gidip terminalden aldı geldi. Eve girer girmez de anneme sarılıp ağlama istedi. Mani oldum, elini yüzünü yıkattım. Hem sosyal mesafeyi koruması hem de annemi olumsuz etkileyecek ağlama seanslarına girmemesi için uyardım. Şimdi sadece şu an Burhaniye’de bulunan kız kardeşim eksikti. Anlıyorum onların da birbirleriyle konuşmaya ihtiyaçları var.  Bu yüzden her gün dakikalarca süren telefon konuşmalarını ve Whatsapptan görüntülü aramalarını gülümseyerek izliyorum. Annem çocuklarının yanında olmasından mutlu, iyi görünüyor.

Akşam en az 30 bin vakanın görüldüğü ABD'de ölü sayısının 389'a çıktığını duyduk. Salgının en fazla vurduğu New York Valisi Andrew Cuomo yaşanan salgını, 1930'lardaki ‘Büyük Burhan’dan sonraki en büyük kriz olarak nitelemiş. Türkiye'de ise ölü sayısı 30'a vaka sayısı 1236'ya çıkmış. İçişleri Bakanlığı, ülke genelinde Corona virüsü nedeniyle uygulanacak yasaklamalar kapsamını “65 yaş üstü sokağa çıkma” boyutuyla genişletmiş durumda. 22 ülkeye uygulanan seyahat yasakları da 46 ülkenin daha eklenmesiyle 68'e çıkmış.

23 Martta Ankara'dan küçük torunum Tuna'nın resmini göndermişler. Balkonda güneşleniyorlarmış. 21'inde 5 aylık oldu. "Kınalı kuzucuğumm. Maşallah oğluma 5 aylık oldu" diye yazdım altına. Bu arada biz de Ege Üniversitesindeyiz. Önce hocayla görüşmek için biraz bekledik. Sekretaryadan "Niye bekliyorsunuz?" dediler. "Hocayla görüşecektik” dedik.  "Hoca yok, gelmeyecek" deyince benim tepem attı tabi. Dedim ki "bize perşembe günü gelin görüşelim dedi, geldik Pazartesi dediler, şimdi yine geldik yok diyorsunuz. Bu nasıl iş?" "Biliyorsunuz corona var" deyince, "bizim de hastamızın durumu kritik ne yapacağız şimdi?" cevabını aldılar. Baktılar ki ciddiyiz sekreter hocayı telefonla aradı. Uzaktan telefonun hoparlörü açılarak hocayla konuştuk. Sonucu bilgisayarından okuyamıyormuş, gidip kâğıt olarak almamız lazımmış.

Eli mecbur PET raporu için hastanenin arka tarafına düşen ilgili bölümüne yürüyerek gittim. Maskem de takılıydı. Danışmadaki görevli sanki coronalıymışım gibi bana "uzakta dur!" dedi. "Ne istiyorsun?" Durumu anlattım, kısaca "Saat 13'te gel" talimatı verdi. Robot gibiydi. Kızdım ama sabırla saatin 13 olmasını oradaki oturma yerinde bekledim. Saat tam 13'te yeniden karşısına çıktım ve "saat bir" dedim gözlerine bakarak. O da aynı robotlukla karşıdaki danışmayı işaret etti eliyle. Ne olurdu sanki insan gibi ilgilenseydi. Çirkinliğini maskesi gizleyemiyordu. Bu defa danışmaya yöneldim, kepenklerini açtılar. Orada da iki bayan personel vardı. Birine yaklaştım ve sorunumu "PET raporumuz çıkmış ama doktor bilgisayarından açamıyormuş" dedim. Önce "nasıl olur, kâğıt olarak vermiyoruz" filan dedi. Sonra birine telefon etti. Ne konuştularsa lütfen iki sayfalık raporu çıkarıp verdi. Teşekkür de etmedim, hızla geriye kız kardeşimin yanına döndüm.

Beraber hocanın sekretaryasına girdik. Raporu uzattık. Yine uzakta kalmamız ihtar edildi, sonra da dışarda bekleyin talimatı geldi.Saat 13:17'de Sibel’e "Kızım hastanedeyiz. PET raporu bu. Doktor ile yüz yüze konuşamıyoruz. Belki telefonla. Bekleyeceğiz" diye yazdım. “Ben doktoruna iletiyorum babacım.." diye cevap geldi. Gerçekten de bir süre sonra yine telefon hoparlörü açılarak suratımıza uzatıldı. Hocayla kısa ve işe yaramayan bir konuşma yaptık. Hoca "annemiz için yapabileceği ve söyleyebileceği bir şey olmadığını, hastalığının onkoloji konusu olduğunu, onların da ya ameliyat ya da kemoterapi önerebileceğini, ancak yaşı ilerlemiş olduğundan bunların da mümkün olmadığını düşündüğünü" ifade ile "kendisine evde bakmamızı, ne isterse vermemizi ve mutlu etmemizi" de ilave etti. 

Canım çok sıkkındı. Cevabını alamadığım birçok soru vardı aslında. "PET raporu ne gösteriyordu, kanser başka yerlere yayılmış mıydı, onkolojiye sevk etmesi gerekmiyor muydu, evde kullanacağımız herhangi bir ilaç yok muydu, sondası ne olacaktı, acil bir durumda ne yapacaktık?.." daha böyle bir sürü soruyla eve döndük. Bu arada karşıdaki medikal dükkânlardan birinde 5 adetlik bir paket maske de almıştım.

Yolda Sibel’den "Bir de onkolog arkadaşım var İstanbul'da raporu ona da yollayacağım" diye mesaj geldi. Ben de cevaben "Kızım Rukiye hocayla telefonla görüştük. Sıçramış galiba. Lenf bezleri akciğer filan dedi. Direk ontolojiye gidin başlangıçta ilaç tedavisi verebilir, benim yapabileceğim bir şey yok dedi" diye yazdım. Dönünce bazı ihtiyaçlar için eve girmeden yeğenimle alışverişe çıktık. Market ve kasaptan bazı şeyler aldık. Akşam nihayet bir et yemeği yiyebildik. Biftek güzeldi, anneme bile küçük küçük doğradık yedi. Yemekten sonra kız kardeşlerimle durumu değerlendirdik. Anlaşıldığı kadar annemin ne İstanbul’a ne de Susurluğa gitmesi mümkün görünmüyordu. Nafiye de Aslı da burada İzmir’de kalmasını istiyorlardı. Safiye’nin de bazı sorunlarına rağmen burada olması iyi olacaktı. Bu durumda ben de gidebilirdim. Yalnız şu anda Ankara'ya dönemezdim, Orjan'a mı İstanbul’a mı gidecektim. Bu belli değildi. Küçük oğlum Oğuzhan arkadaşının babasıyla Orjan'a gelecekmiş. Kamil Koçtan bilet aldım. Yarın gece İzmir’e gelebilsin diye.

Gecenin ilerleyen saatlerinde bu hafta sonu itibariyle dünya genelinde can kaybı sayısının 15 bin 400'ü geçtiğini öğrendik. Dünya Sağlık Örgütü, pandeminin ivme kazandığı uyarısında bulunmuş. İlk 100 bin vakanın ilk 67 gün içinde, ikinci 100 bin vakanın 11 günde ve üçüncü 100 bin vakanın da sadece 4 günde ortaya çıktığına dikkat çekmiş. Uluslararası Para Fonu IMF ise, Corona virüsü salgını nedeniyle 2020'de dünyanın 2008-2009'deki küresel mali krizin yol açtığından daha kötü olabilecek bir resesyona gireceği tahmininde bulunmuş. Vaka sayısının 1529'a ulaştığı Türkiye'de ise can kaybı maalesef 37'ye yükselmiş durumda.

Ertesi gün 24 Martta Oğuzhan önce 15:32' de geldiğini "Orjan’dayım" diye bir fotoğrafla bildirdi. Ablası "Bunu bana yapmayın" demiş. Güzel kızım benim ne kadar isterdi o da gelebilmeyi. Oğuzhan "İzmir’e geçeceğim babamı almaya" diye cevap vermiş. Gece 12 ye doğru da İzmir’e ulaştı zaten. Oğuzhan’ın gelişi benim moralimi yükseltmiş, kız kardeşlerimi ise üzmüştü. Gitmemi istemiyorlardı, anlıyorum ancak burada kalabalık etmenin de bir yararı yoktu. Artık aramızda konuşmuş, yol haritamızı belirlemiştik. Gerisi hayırlısını beklemeye kalmıştı.

24 Mart gecesi dünyanın Çin'den sonra en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan'da da sokağa çıkma yasağının başladığı haberi geldi. 1,3 milyar nüfuslu ülkede halkın 21 gün boyunca evden çıkmamaları istenmiş. Öte yanda Japonya Başbakanı ise Tokyo Olimpiyat Oyunları'nı iptal etmemekle birlikte bir yıl erteleme istediklerini açıklamış.

25 Mart saat 12:19'da aynı masada bilgisayar başında çalışan oğlumla bir fotoğrafımı çocuklarıma gönderdim: Altına da "İzmir’deyiz. Evde mesaiye devam. İkindide sonra inşallah yola çıkacağız. Herkese çok selam. Sağlıkla kalın inşallah" diye not koydum. Saat 18 gibi annemle ve kız kardeşlerimle vedalaşıp İzmir’den çıktık. Canım Boşnak böreği çekti bu yüzden Ayvalık sarımsaklıda Küçükköye uğradık ama açık bir yer bulamadık. Bu kez Ayvalık merkezde Hatiboğlu pastanesinde durduk. Açıkmış, oradan ve Migros’tan bir şeyler alıp Burhaniye Orjan'a doğru yolumuz devam ettik. Ayvalığı hiç böyle bomboş ve soğuk görmemiştim.

Orjan'a girdiğimizde saat 20 civarındaydı. Oğuzhan arkadaşının evine gitti ben de eve girip namaz kıldım, eşyalarımı topladım ve ön balkona çıktım. Işık yanınca Panda ve annesi Boncuk da geldiler. Onları sevdim, mama ve su koydum kaplarına. Fotoğraflarını çektim bol bol, "inşallah geleceğiz, bekleyin" dedim. Oğuzhan geldi arabaya bindik, onlar da bizi garip bakışlarıyla yolculamış oldular. Üzülüyorum ama "onlar ev kedisi değil, böyle özgür yaşamaya alışıklar. Bak kış geçti ayakta kalabiliyorlar" diye teselli ettim kendimi. Saat 21:16'da Orjan’dan çıktık, yönümüz İstanbul'du. Yolda orjan'da kalmamayı, henüz havanın soğuk olduğunu, İstanbul'a gitmeyi kararlaştırmıştık.

Yolculuğumuz 3 - 3,5 saat sürdü. Yeni otobanda ilerlerken pek çok şeyi düşündüm. Annemin hastalığını, neler olabileceğini, parçalanmışlığımızı, corona salgınının planlarımızı nasıl alt üst ettiğini... Ama yapacak bir şey yoktu, bunlar elbet yaşanacaktı. Gece yarısı saat 00:40'ı gösterirken Beşiktaş’taki eve girdik. Çocuklarıma ve kardeşlerime "Biz geldik çok şükür, İstanbul’dayız" diye bildirdim. Uyumadan önce haberlerden Corona virüsün çıkış noktası Çin’in Hubei eyaletinde aylar süren sokağa çıkma yasağının kaldırıldığını öğrendik. Hubei’nin başkenti 11 milyon nüfuslu Wuhan’da yaşayanlara Aralık ayından bu yana ilk kez Hubei eyaleti sınırları içinde kalmak koşuluyla kentten çıkma izni verilmiş. İki aydır kapalı olan köprü ve yollar da açılmış. Bu haber virüsle boğuşan dünyanın geri kalanı için umut mu umutsuzluk mu bilemedim.

10 Nisan 2020 Cuma

10 Nisan 2020 Cuma 23:30 CORONA GÜNLERİ...................................İşler karışıyor

Güzel bir haber


8 Nisan Çarşamba günü Susurluk REİS gazetesinin 156. Sayısında 'Fırsat ve Tehditler(I)' yazım yayınlandı. Her Çarşamba olduğu gibi, öncelikle yazımın face sayfamda, Blogumda ve Whatsapp grubumda paylaşılmasını temin ediyorum. 

Bu yazıyla Reis gazetesinde 146. yazım yayınlanmış oldu. İlk yazım 24 Mayıs 2017'de çıkmıştı. Demek ki üç yıl dolmak üzere. İnşallah Ramazan bayramı ile birlikte öyle olacak. Son yazımla Susurluk’la ilgili olanların sayısı 25'i buldu. Bunlardan son 12'si bir stratejik plan önerisi ile ilgili. İnşallah bu büyük gayret Allah izin verirse en az bir yıl daha sürecek.


Öğleye doğru 12:09'de Oğuzhan Selma ile Tuna'yı balkonda güneşleniyorlarken çekmiş: "Aile boyu güneşleniyorlar" notuyla. Elif: "Bizdeki durum da bu" diye yine Yağız'ın hiperaktif hallerini çekip göndermiş. 12:20' de Oğuzhan: "Küçük adam. Ders aşkıyla yanıyor" diye yorum yapmış. Sonra da Tuna'nın koltukta oturur halini paylaşmış. 12:21'de ablası Elif: "Ne güzel oturmuş teyzesinin kuzusu" demiş güler yüzle.

Bugün Corona virüsünün çıkış noktası kabul edilen Çin'in Wuhan kentinde karantinanın sona ermesiyle 55 bin kişinin trenlerle, 10 binden fazla kişinin de uçaklarla şehirden ayrıldığı bildiriliyor. Yapılan açıklamaya göre bugün itibariyle Türkiye'de ise ölü sayısı (+87 ile) 810'u aşarken (812/38226=%02,1) vaka sayısı da 38 bini aşmış (38226/247768=%15,4) durumda. Paylaşılan güncel verilere göre 8 Nisan itibariyle Türkiye'de; son 24 saatte 4100'ün üzerinde (4117/38226=%10,8) kişiye yeni tip corona virüs (Covid-19) tanısı konulmuş. Bugünkü test sayısı 25 bine yaklaşmış (24900/247768=%10,0), toplam test sayısı da 248 bine yakın (247768) gerçekleşmiş bulunuyor. Öte yandan toplam yoğun bakım hasta sayısının 1492 (1492/38226=%03,9), toplam entübe hasta sayısının 995 (995/38226=%02,6), toplam iyileşen hasta sayısının da 1846 (1846/38226=%04,8) olduğu açıklandı.

ABD'de vaka sayısı 400 bini geçerken Başkan Donald Trump'ın Dünya Sağlık Örgütü'nü Çin yanlısı olmakla itham etmesine sert yanıt: DSÖ Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, ''Bu virüsü politize etmeyin. Daha fazla ceset torbası görmek istiyorsanız siyasete alet etmeye devam edebilirsiniz" demiş. Aynı gün Almanyada 333 kişi hayatını kaybederken bu bir günde Almanyada meydan gelen en yüksek ölüm sayısı olmuş. 8 Nisan itibariyle koronavirüs salgınında dünya genelinde iyileşen kişilerin sayısı 320 bini geçmiş. 

Aynı gün Somalide de kovid-19 kaynaklı ilk ölüm yaşanırken Filistin Sağlık Bakanlığı test malzemeleri için acil yardım çağırısında bulunmuş. DSÖ ise Filistine acilen test kitleri gönderileceğini duyurmuş. ABD’de ise 31 Mart gününden beri 5 Nisan hariç her gün en az 30 bin yeni vaka tespit edilmiş ve toplam vaka sayısı 10 gün içinde 315 bin artarak 502 bine yükselmiş. Ayrıca toplam ölü sayısında da son 10 gün içinde dramatik bir artış yaşanmış bulunuyor. ABD’de son 10 gün içinde 14 bin 89 kişi hayatını kaybederken toplam ölü sayısı 18 bin 747 olmuş durumda.

İşler karışıyor

9 Nisan günü saat 14:03'te Nafiye den anneme hava verilirken çekilmiş bir resmi geldi. "Nasılsınız?" diye sordum.  "Akşam daha iyiydik. Sabah tuzlu muhallebi yedi. Şimdide havasını taktık" cevabı geldi. 

Muhallebinin tuzlusunu anlayamamıştım. "Tuzlu muhallebi mi?" diye tekrarladım. Nafiye: "Zipipina" dedi. "Hafif tuzlu" oluyor. Çocukluğumdan hatırlamıştım: "Haa!" Nafiye: "Çok seviyor onu" diye ilave etti. "Selam söyle. Dualarımız onunla" dedim. 

Nafiye devam ediyordu: "Babamı, annesini babasını sayıklıyor. Ne zaman gelecek diye". Durumu şimdi daha iyi kavramıştım, annem giderek kötüleşiyordu. Bunlar sayıklama halleri. Nafiye de doluydu, dertleşmeyi sürdürdü: "Öyle ters zamanda bu vürüs geldiki. Elimiz kolumuz bağlı, ayrı ayrı yerlerdeyiz. Çok üzülüyoruz" 16:14'de "Dua edelim de böyle bir zamanda daha kötüsü olmasın” diye yazdım. Corona günlerinde ölmek bile sorunlu. Nafiye anlamış olmalı: "İnş.. Abi. Tek tesellimiz ağrısı olmaması" diye yazdı. Gerçekten de ağrısı olmaması bu zor günlerde teselli gibi geliyordu sanki. "Öyle" dedim sessizce.

Akşam 21:09' da “İyi akşamlar. Nasılsınız, iyi misiniz?" diye sordum. Nafiye: "Uyuyor" deyip bir fotoğrafını göndermiş. İki kardeş "Yanındayız" demişler. "Çok selam" dedim. Nafiye: "Etli patates yemeği yaptım. Et suyuna patates ezdim. Yumuşak püre gibi yaptım yedi" deyip el sallamış.  "Maşallah. İnşallah rahat bir gece geçirirsiniz" dileğimi ilettim. O da: "İnş.." dedi.  

Yapılan açıklamaya göre bugün itibariyle Türkiye'de ise ölü sayısı (+96 ile) 910'a yaklaşırken (908/42282=%02,1) vaka sayısı da 42 bini aşmış (42282/276338=%15,3) durumda. Paylaşılan güncel verilere göre 9 Nisan itibariyle Türkiye'de; son 24 saatte 4000'ün üzerinde (4056/42282=%09,6) kişiye yeni tip corona virüs (Covid-19) tanısı konulmuş. Bugünkü test sayısı 29 bine yaklaşmış (28578/276338=%10,3), toplam test sayısı da 277 bine yakın (276338) gerçekleşmiş bulunuyor. Öte yandan toplam yoğun bakım hasta sayısının 1552 (1552/42282=%03,7), toplam entübe hasta sayısının 1017 (1017/42282=%02,4), toplam iyileşen hasta sayısının da 2142 (2142/42282=%05,1) olduğu açıklandı.

Geceyi kapatmadan önce dünyada neler olmuş diye baktım. ABD’de sadece New York’ta tespit edilen toplam vaka sayısı 161 bine ulaşırken bu eyaletteki toplam vaka sayısı ABD dışındaki tüm ülkeleri geride bırakmış. İngiltere Başbakanı Boris Johnson'dan ise iyi haber var; yoğun bakımdan çıkartılmış. Türkiye ise son günlerde vaka artış hızının en yüksek olduğu ülkelerden biri. 8 Nisan günü ilk kez bir günde 4 binden fazla yeni vakanın tespit edildiği Türkiyede son 10 günde toplam 33 bin 498 vaka tespit edilirken toplam vaka sayısı da 47 bin 29’a yükselmiş bulunuyor. Aynı süre zarfında ölü sayısı da 792 kişi artmış.
---------
10 Nisan Cuma günü çocuklarıma 11:27'de: "Günaydın. Bugün cuma. Güzel bir gün olsun, baharla birlikte umutlarımız da çiçeklensin inşallah" diye bir mesaj çektim. Her Cuma olduğu gibi annemle de konuşmak istedim 12:52'de aradım: "Nafiye annem nasıl görüntülü konuşabilecek miyiz?" Açtılar annemle konuştuk. Konuştuk diyorum ama dili dolaşıyor ve sürekli "Babanı getir, beni ara ara" diyordu. "Yasaklar var gelemiyoruz" dedik ama anlayabildiğimi sanmıyorum. "Yılmaz. Ben seni çok seviyorum" dedi birkaç sefer. "Ben de seviyorum annem dedim. Kardeşlerimin yardımıyla el sallayarak bitirebildik konuşmayı. 

Durum ciddiydi. Evde bakım ekibinin gelmesi şarttı. Nafiye Sağlık ocağı aile hekimliğine gitmiş. Nöbetçi hekim "Bizim işimiz değil" diyerek yine 112 yi aramasını söylemiş. Hâlbuki iki kez onlar aranmış onlar da "Bu bizim işimiz değil" demişlerdi. "Şikâyet edelim" dedim kardeşime. "İnternet üzerinden Aslı yapabilir" diye de ilave ettim. 16:06'da cevap olumsuz geldi Aslı: "dayım yazsın ben bugün yoğunum" diyormuş. Anladım tabi. Neyse, "Adresi vereyim" dedi Nafiye: "Şenler forum sitesi A Blok.No:20/1  iç kapı no: 22 şemikler Mh. 6269. Sk. Karşıyaka/ İzmir".

İlk vakanın görüldüğü 10 Marttan bu yana tam bir ay geçti. Türkiyedeki toplam ölü sayısı bin 6’ya ulaştı ve böylece Türkiye dünya genelinde koronavirüs nedeniyle bin kişiden fazla insanın hayatını kaybettiği on üçüncü ülke oldu. 

Yapılan açıklamaya göre bugün itibariyle Türkiye'de ise ölü sayısı (+98 ile) 1000'i aşarken (1006/47029=%02,1) vaka sayısı da 47 bini aşmış (47029/307210=%15,3) durumda. Paylaşılan güncel verilere göre 9 Nisan itibariyle Türkiye'de; son 24 saatte 4700'ün üzerinde (4747/47029=%10,0) kişiye yeni tip corona virüs (Covid-19) tanısı konulmuş. Bugünkü test sayısı 31 bine yaklaşmış (30864/307210=%10,0), toplam test sayısı da 308 bine yakın (307210) gerçekleşmiş bulunuyor. Öte yandan toplam yoğun bakım hasta sayısının 1667 (1667/47029=%03,5), toplam entübe hasta sayısının 1062 (1062/47029=%02,3), toplam iyileşen hasta sayısının da 2423 (2423/47029=%05,1) olduğu açıklandı.

Yine bu akşam Türkiyede koronavirüsün yayılma hızını düşürmek amacıyla 30 Büyükşehir ve Zonguldak’ta hafta sonunu kapsayacak iki günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Böylece 2000 yılındaki nüfus sayımının ardından ilk kez 30 büyükşehrin tamamını kapsayan bir sokağa çıkma yasağı gerçekleştirilmiş oldu. 10 Nisan itibariyle dünya çapında koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı da 100 bini aşarak 103 bin 56 olmuş. Bu ölümlerin 60 binden fazlası Nisan ayının ilk 10 günü içinde meydana gelmiş. Yine toplam 1 milyon 710 bin vakanın yarısından fazlası da aynı dönemde tespit edilmiş bulunuyor.

8 Nisan 2020 Çarşamba

08 Nisan 2020 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı156..................................Fırsat ve tehditler (I)


Fırsat ve tehditler (I)
Her bireyin, kurumun hatta ülkelerin belli bir değeri vardır. Şehirler de tarihi geçmişleri, coğrafi stratejik konumları, sosyokültürel özellikleri ve ekonomik varlıkları itibariyle her biri farklı özelliklere sahiptirler. Zira karşımıza çıkan fırsat ve tehditler ile sahip olduğumuz güçlü ve zayıf yönler nasıl hayatımızı etkiliyorsa, toplum, belde ve ülkelerin de değişik biçimlerde gelişip büyümesine neden olurlar. Misâl; gözleri görmeyen bir insanın işitme ve dokunma duyularının daha güçlü olduğunu, ilave bazı özel yeteneklerinin ortaya çıktığına hep şahit olmuşuzdur. İşte çevremizi saran ve malik olduğumuz iç ve dış faktörler de aslında bizi biz yaparlar. Şayet yolumuzu bu özelliklerimizi bilerek aydınlatamazsak, hem yürümekte çok zorlanırız hem de istediğimiz menzillere varmakta başarılı olamayız. Bu bağlamda açılımı ‘güçlü, zayıf, fırsat ve tehditler’ olan GZFT analizi (SWOT) bizlere mevcut durumumuzu ayrıntılı olarak tahlil etme ve değerlendirme imkânı vermektedir. Bir başka deyişle ‘Durum analizi’; herhangi bir konu için karar verme aşamasında güçlü veya zayıf, avantajlı veya riskli noktaların bir bütün halinde ele alınmasını mümkün kılar. Bu şekilde alınacak kararlar tüm yönleriyle ve gerçekçi bir şekilde değerlendirilebilirler. Böylece, güçlü ve zayıf yanlarımızla, muhtemel fırsat ve tehditler gözden geçirilerek, en doğru stratejik adımlar belirlenebilir.

Biz de “Susurluk için ne yapılabilir?” sorusu üzerinde düşünmeye ve iyi bir gelecek için 'en az beş yıllık orta vadeli, Bölgesel bir alt plân yapılmalı' önerimizi şekillendirmeye devam ediyoruz. Şu anda Stratejik Plan yaklaşımının “Neredeyiz?” aşamasındayız. Son bir aylık süreç içinde ortaya çıkan fırsat ve tehditler ile güçlü ve zayıf yanlar listelenerek WhatSapp grubumuzda paylaşılmıştı. Şimdi Susurluk olarak önümüzde duran 'tehdit' ve 'fırsat' ları stratejik plan yaklaşımı içinde tasnif edilmiş biçimiyle değerlendirme noktasındayız. Bu yazımızda da öncelikle ‘Nüfus Ve Sosyal Hayat, Turizm, Sağlık, Eğitim, Kentleşme Ve Çevre’ başlıkları altında kümelenen bazı Fırsat ve tehditleri karşılaştırmalı olarak ele alıyoruz.
Nüfus Ve Sosyal Hayat açısından karşı karşıya olduğumuz fırsat; Bölge dışından göç baskısının azlığı, dolayısıyla da üzerimizde bir ‘Göç baskısının olmaması’ avantajıdır. Bu husus özellikle de günümüzde birçok büyük kent için önemli bir sosyal sorundur. Göç verme ve dışarıdan göç alma olgusu çağımızın kentleşme, sanayileşme, savaş vb. pek çok derdiyle yakından ilgilidir. Böyle bir gerçekliğin bizde olmaması ya da hissedilmeyecek ölçüde az yaşanması şimdilik Susurluk için bir artı durumunda. Diğer yandan ‘Köylerin boşalıyor’ olması ile ‘Artan yaşlı nüfus’ trendi ise giderek artan şekilde bizi farklı bir tehditle karşı karşıya bırakıyor. Köyden kente inme de ülkemizde son yarım yüzyıldır süregelen bir vakıa. Öte yandan işsizlik, yüksek tahsil ve daha iyi bir hayat arzusu vb. sebeplerle dışarıya çıkan gençlerimizle birlikte ilçede tersine bir göç yaşandığı da biliniyor. Bu durum aynı zamanda sosyal dokumuzun da yıldan yıla daha yaşlı hale gelmesinin altında yatan temel nedenlerden biri.  
 Turizm başlığı altında ‘Alternatif turizm talebinin giderek artması’ ile ‘Jeotermal yatırım potansiyeli’ ilçemiz için birer fırsat gibi görünüyor. Diğer yandan ilimizde turizm alanında daha çok Erdek, Edremit, Burhaniye gibi ‘sahil ilçelerinin öne çıkmış olması’ bizim için bir dezavantaj. Susurluğun yol üstü konumu ancak oralara giden tatilcilere birer ayran ve tost ikram edebilmekten öte bir fayda sağlamıyor. Geçmişte adımızın bir dönem ‘Fırt’ olarak geçiyor olması da bu durumu pek güzel açıklıyor aslında. Sağlık sektörü açısından hükümetimizin sağlık politikaları kapsamında bütün yurt genelinde yürüttüğü hastane yatırımları ilçemiz için de bir fırsattı ve değerlendirildi. Eskiden stratejik bir görev ifa eden askeriyenin kontrolündeki alan boşaltılınca bu karar Susurluk için bir fırsat kapısı aralamıştı zaten. Hali hazırda projelendirilmiş ve ihale aşamasına gelmiş bulunan ‘Yeni Hastane projesi’ işte bu alanda ilçemizin önüne gelen fırsatı değerlendirdiğini gösteriyor. Ancak ihalesi, sözleşme ve inşa süreci birkaç yıl alacağından söz konusu 50 yataklı hastanenin hizmete girmesini 2023 gibi beklemek gerçekçi olur. Kaldı ki bu hastanenin yatak kapasitesinin ilerde 100’e çıkarılabileceği de ifade ediliyor. Böylece ilçemizin toplam yatak kapasitesinin daha da artacak olması dikkate alınması gereken diğer önemli bir fırsat.

Sağlık altyapımızın güçlendirilmesi, doğal olarak onun uzman hekim ve gelişmiş tıbbi araç gereçle donatılmasını da gerektirecek. Böylece dünyada, ülkemizde veya çevre il ve ilçelerde ortaya çıkabilecek Corona virüsü vb. ‘ölümcül salgın hastalıklar’ türü risklere karşı inşallah daha korunaklı olabileceğiz.
Eğitim konusunda şu sıralarda Susurluk’ta bir ‘Ziraat fakültesi açılması’ girişimi var. Bu amaçla Bandırma 17 Eylül Üniversitesine yer tahsisi yapıldı. Şayet her şey yolunda giderse 2-3 sene içinde Susurluk bir fakülteye kavuşabilir. Bu gelişmenin bir fırsat olarak değerlendirilmemesi için hiçbir sebep yok. Zaten Tarım ve hayvancılık sektöründe güçlü yönlere sahip olan yörenin Ziraat Fakültesi ile önemli bir avantaj sağlayacağı ortada.  Öte yandan ilçede mevcut bir Yüksek okul daha var. İlave olarak kurulacak Ziraat Fakültesi ile şehir merkezimiz önemli sayılabilecek bir öğrenci kitlesine ev sahipliği yapar hale gelecek. Hiç kuşkusuz genç bir kitle Susurluk için sosyoekonomik canlılık anlamına geliyor. 
Ancak, dışardan gelen bu gençlerin barınma, yeme içme, eğlenme ve sosyokültürel ihtiyaçlarını da karşılamak gerekecek. Ayrıca sosyal dokumuza uyumsuzluk, huzuru bozma ve asayiş gibi ‘muhtemel gençlik sorunlarına’ da hazırlıklı olmak lazım. Bunlar da öncelikle fırsat olarak değerlendirilmesi gereken bir üniversite ortamının getireceği başlıca riskler olarak sayılabilir.

Kentleşme Ve Çevre başlığında Susurluk için en önemli fırsat ülkemizde yasal altyapısı ortaya çıkan ve giderek yayılan ‘Kentsel dönüşüm’ uygulamaları olmalı. Ayrıca bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de güçlenerek ‘Artan çevre bilinci‘ eminim planlama ve uygulamalarda mutlaka dikkate alınacaktır. Her konuda olduğu gibi bu konularda da bir büyükşehir sınırları içinde olmamızın ve güçlü desteğinin yararları olacaktır elbette. Diğer yandan Kentleşme Ve Çevre açısından karşımızda bazı riskler de var. Örneğin; İstanbul gibi büyük merkezlerin güçlü sanayi bölgelerinden gelmesi muhtemel bazı ‘Sanayi yatırımlarının ortaya çıkarabileceği çevresel ve sosyal sorunlar’ ile yine muhtemel ‘Madencilik faaliyetlerinin çevreyi tahrip etmesi’ tehdidi ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu kirlenme ve bozulma riskine her daim uyanık olmak ve ilkesel hareket etmek son derece önemli. Aynı şekilde olabilecek ‘Doğal Afet Ve Felaketler’ de hazırlıklı olunması gereken öncelikli ve hayati önemde bir risk alanı. Bilindiği üzere Balıkesir ve ilçeleri Kuzey Anadolu Fayı'nın güney koluna ait fay segmentleri üzerinde yer alıyor. Ayrıca Susurluk ve bazı ova köyleri dere yatağının olası etkileri altında.  Geçmişte yaşanan Deprem, sel ve su taşkınları gelecekte de Susurluk için stratejik birer tehdit. O nedenle yapılacak planda bu gibi doğal afet risklerinin dikkate alınması ve tedbirlere özen gösterilmesi şart.
Gelecek haftaki yazımız inşallah ‘Konum, Kalkınma Ve Teşvikler, Ulaşım, Lojistik, Enerji Ve Doğal Kaynaklar, Sanayi, Tarım Ve Hayvancılık’ başlıkları altında kategorize edilmiş, kalan diğer Fırsat ve Tehditler üzerine olacak. Özetlemeye çalıştığımız Fırsatların “dış çevreden yönelen olumlu ve yararımıza olan gelişmeler” olduğunu bir kez daha yineleyelim. Tehditler ise aynı şekilde “dış çevreden kaynaklı ve bizim için arzu edilmeyen durumlar ile olumsuz gelişmeler” oluyor. Strateji dediğimiz şey de zaten sahip olunan iç güç, zafiyet ve potansiyeller ile dış çevreden kaynaklı fırsat ve tehditler arasında uyum sağlayacak faaliyetleri ortaya koyar. Bir bakıma iç ve dış değişikliklere uyum sağlayarak gelişmeyi sürdürme aracıdırlar. Bu anlamda biz de şu aşamada dış ve iç çevre faktörlerini ele alıp ‘Durum analizimizi’ (GZFT/SWOT) yapmaya çalışıyoruz.
Değerli okuyucularım belki zor günler yaşıyoruz. Alışılmadık sinsi ve görülmez bir düşmanla savaşıyoruz. Bunun için en iyi müdafaa evde kalmak, kurallara ve tedbirlere uymaktır. Böylece hem kendimizi, hem ailemizi, hem sevdiklerimizi, hem de büyüklerimizi bu salgından koruyabiliriz. Ölenlere rahmet, hastalarımıza şifa diliyorum. Ama unutmayalım ki bir yandan da hayat devam ediyor. Şehirlerimizi ve ülkemizi düşünmeye, daha sağlıklı, daha iyi, daha müreffeh bir gelecek için çalışmaya devam etmeliyiz. İçinde yaşadığımız musibete karşı ah, vah ederek yerimizde sayamayız. Bu bizim inancımıza da milli karakterimize de uymaz. İmkânı olanlar Cumhurbaşkanımızın başlattığı “Biz bize yeteriz Türkiyem!”kampanyasına destek verip bu zor günlerin el birliğiyle atlatılmasına yardımcı olmalıdır. İnşallah bu yazının yayınladığı gün Şaban ayının ilk 15 gününü arkada bırakmış olacağız. Bu vesile ile de Berat Kandilinizi tebrik ediyor, hepinize sağlık ve esenlikler diliyorum.

7 Nisan 2020 Salı

07 Nisan 2020 Salı 23:30 CORONA GÜNLERİ.......................................Ateş düştüğü yeri yakar

Ateş düştüğü yeri yakar


Şu günlerde bütün dünyayı etkisi altına alan Cobit-19 virüsü, bilinen adıyla Corona salgını 2019 yılının son günlerinde Çin'in Wuhan şehrinde ortaya çıkmış. Hastaneye başvuran pnömoni vakalarında bir yoğunlaşma fark edilince nedeni araştırılmış.

İlk bulgular dikkatleri Wuhan'daki bir hayvan pazarına çekmiş ve 27 Aralıkta ağır pnömoni tanısıyla hastaneye yatırılan üç hasta araştırılmış. İlki o hayvan pazarında balık satıcısı olan 49 yaşında bir kadınmış. Hastalığın, 23 Aralık taki belirtisi ateş, öksürük ve göğüste sıkışma hissiymiş. Dört gün sonra ateşi düşmüş olmasına rağmen, öksürük ve nefes darlığı giderek artmış. İkinci hasta da hayvan pazarından sıklıkla alışveriş yapan 61 yaşında bir erkek. Bu vakada ise ateş ve öksürüğün 20 Aralık ta başladığı anlaşılmış. Hasta bir hafta sonra solunum sıkıntısı ile hastaneye başvurmuş. Ancak ilk iki gün içinde giderek kötüleşmiş ve solunum cihazına bağlanmış.

Bu ilk hastalarda alınan örnekler bilinen birçok testten geçirilmiş ve nihayetinde Yarasa SARS-CoV virüsüne yüzde 85 oranında benzerlik gösteren yeni bir Coronavirus (2019-nCoV) tanımlanmış. Virüsün damlacık ve yakın temas ile bulaştığı tespit edilince 1 Ocak 2020 tarihinde virüsüçıkış yeri olduğu düşünülen Wuhan'daki hayvan pazarı kapatılmış. İşte üç ay gibi kısa bir sürede hızla bütün dünyaya yayılan, on binlerce can alan ve nerde duracağı da henüz bilinmeyen katil virüsüçıkış hikayesi böyle
.............
5 Nisan Pazar günü her evde olduğu gibi bizde de Pazar günü halleri baskındı. Saat 13:16' da Oğuzhan Rakun'un camdan balkondaki güvercinleri izlediği bir anı çekip paylaşmış: "Heyecanla takipteyiz" diyerek. 13:31' de Elif: "Yaptığı yaramazlık sonrası" diye Patinin kütüphanenin en üst rafına çıktığı bir pozu göndermiş.  "Bizimki de vazo kırdı ne yazık ki" diye cevaplamış onu Oğuzhan. Pati'ni yaramazlığı Aydın'ın puzzle ını bozmuş olmasıymış. Aydın çok kızmış olmalı. Bizim evde haller böyle iken İzmir’den saat 14:38'de Nafiye: "Dünden bugüne iyi değil hafızada bulandı sabah içim yanıyor dedi bir tabak karpuz yedi" diye annemin fotoğrafını göndermiş. O dakikalarda Tuna'nın banyosu yapılıyordu. 15:05'te Hilal: "Pazar günü banyo klişesi" diye yazmış altına. Elif de: "Oh miss" diyerek öpücükler göndermiş Tuna’ya.

Nihayet beklenen oldu ve akşam saatlerinde sokağa çıkma yasağının genişletildiğini öğrendik. 20 yaş altı gençler ve çocuklar artık çıkamayacaklar. Böylece inşallah sokak ve caddelerde pervasız dolaşan gençler, çocuklar görmeyeceğiz. Doğrusu ben 65 yaş üstü yasağının 60'a çekilmesini bekliyordum.

Akşam saat 21:23'te Elif: "Evde ekmek bitince çözüm Aydın ustadan" diyerek bir kıymalı pide resmi paylaşmış. Hemen sonrasında da Yağızın yaptığı bir pizzayı. "Bu da Yağız ustadan" Bu sıralar Ptt'den dağıtılacak maske siparişi için bir telaş içine girilmiş vaziyette. Bu görüşme trafiği onun için: Oğuzhan: "Tıklayamıyorum siparişi", Elif: "Yoğunluk olunca öyle oluyor. Birazdan tekrar dene. 1 kişi için 5 maske" Oğuzhan: “Başkasının TC’sini yazınca daha fazla mı geliyor?" "Elif: Daha fazla kişinin bilgilerini de girebiliyorsun. Hanedekiler için de yaz" 21:30 Oğuzhan: "Olmuyoe" Elif: "3 defa denedim. Böyle yeşil olması lazım. Aynı anda binlerce kişi deniyor". 21:31, Hilal: "Ben girdim ama tık çalışmıyor. Evet yüklenme vardır".

Bu gün Corona hastası olan İngiltere Başbakanı Boris Johnson, 10 günün sonunda duruma kötüye gidince hastaneye kaldırılmış. Yoğun bakıma alınmış ancak suni solunum cihazına bağlanmamış.İran'da ölü sayısı 3 bin 600'ü, vaka sayısı 58 bini geçmiş. New York’un beş bölgesinden biri olan Bronx'taki hayvanat bahçesinde bir kaplanda Corona virüsü tespit edilmiş. Bu, virüsün insandan hayvana geçtiği ve hastalığa neden olduğu ilk vaka.

İtalya’da tespit edilen vaka sayısı 3 bin 599 olurken 17 Mart gününden beri ilk kez bir günde 4 binden az sayıda yeni vaka tespit edilmiş. Bir gün evvel İtalya’da 525 kişi hayatını kaybederken 6 Nisan'da 19 Mart gününden beri ilk kez bir günde ölen kişi sayısı 600’ün altında kalmış. İspanya'da nihayet iyi bir haber; vaka ve can kaybı dört gün peş peşe düşmüş. 6 Nisan'da 637 kişi hayatını kaybederken yeni hasta sayısı 4 bin 327 olarak belirlenmiş. 

Öte yandan ABD öngörülere göre en kritik haftasına girmiş bulunuyor. Ülke genelinde can kaybı sayısı 10 bini geçmiş durumda. New York'un ardından Michigan ve Louisiana eyaletlerinden de vaka ve can kaybında ciddi artış haberleri gelmeye başlamış. İtalya ve İspanya’ya göre daha az vaka ve can kaybının yaşandığı Almanya ve Fransa ‘da tespit edilen vaka ve ölüm sayıları Nisan ayıyla birlikte dramatik bir şekilde yükselmeye başlamış bulunuyor. 5 Nisan günü Almanyadaki toplam vaka sayısı 100 bini geçerken 22 Marttan bu yana neredeyse her gün en az 4 bin yeni vaka tespit edilmiş.

Yapılan açıklamaya göre bugün itibariyle Türkiye'de ise ölü sayısı 570'ü aşarken (574/27069=%02,1) vaka sayısı da 27 bini aşmış (27069/181445=%14,9) durumda. Paylaşılan güncel verilere göre 5 Nisan itibariyle Türkiye'de; son 24 saatte 3100'ün üzerinde (3135/27069=%11,6) kişiye yeni tip corona virüs (Covid-19) tanısı konulmuş. Bugünkü test sayısı 20 bini geçmiş (20065/181445=%11,1), toplam test sayısı da 181 bin 500'e yakın (181445) gerçekleşmiş bulunuyor. Öte yandan toplam yoğun bakım hasta sayısının 1381 (1381/27069=%05,1), toplam entübe hasta sayısının 935 (935/27069=%03,5), toplam iyileşen hasta sayısının da 1042 (1042/27069=%03,8) olduğu açıklandı.
-------
6 Nisan'da bizim evin halleri bildiğiniz gibi. Saat 11:56'da Hilal Tuna’nın ahşap oyuncak askısı altında oynarken Rakun'la bir fotosunu paylaşmış. Elif gülmüş: "Nasıl araları?" 12:08'de Oğuzhan: "Uzaktan. Tuna ağlayınca kayboluyor djdjdj.." Elif buna da gülmüş. Bu arada 13:08'de Cüneyt Sibel ve Eceyle bir fotoğraf eklemiş. Ece kollarını açmış, bir yanında annesi, öbür yanında babası var. Elif öpücükler göndererek: "Karantina günleri çocuklara yaradı" diye yazmış. Aydın başparmağını kaldırmış, Cüneyt te iki parmağını.  En ciddileri benim. 14:21' de "Eceden talihlisi yok" demişim. 14:49'da Sibel: "Ece çok keyifli bu aralar :)" diye cevap vermiş. Elif de Adapazarı'ndan "Maşallah" diye katılmış sohbete. 

15:01'de Elif: "Kitabım geldi" diye dizili bir çok kitap fotoğrafı göndermiş. Altına da: "Bir süre balkonda bekleyecek" diye yazmış. Cüneyt bu, hemen espriyi patlatmış: "Puhahahs. (Kahkaha atan bir yüzle) Bunu twit yazıcam". Demek karantina günlerinden kitaplar da kendini kurtaramıyor. Bir yazar için bu hiç de iyi bir haber değil tabi. Elif bu atışmayı hem gülen hem de göz kırpan bir yüzle kapatmış. Akşama doğru saat 17:35'de Hilal Tuna'yı emziğin büyüğü biberonun küçüğü bir şeyi emerken çekmiş: "Elma yiyor" yazmış altına. Cüneyt: "Afiyet olsun", Elif de: "Oh şifa olsun" demişler karşılık olarak.

Yapılan açıklamaya göre bugün itibariyle Türkiye'de ise ölü sayısı 650'ye dayanırken (649/30217=%02,1) vaka sayısı da 30 bini aşmış durumda. Paylaşılan güncel verilere göre 6 Nisan itibariyle Türkiye'de; son 24 saatte 3150'ye yakın (3148/30217=%10,4) kişiye yeni tip corona virüs (Covid-19) tanısı konulmuş. Bugünkü test sayısı 30 bin 200'ü geçmiş (30217/202845=%14,9), toplam test sayısı da 203 bine yakın (202845) gerçekleşmiş bulunuyor. Öte yandan toplam yoğun bakım hasta sayısının 1415 (1415/30217=%04,7), toplam entübe hasta sayısının 966 (966/30217=%03,2), toplam iyileşen hasta sayısının da 1326 (1326/30217=%04,4) olduğu açıklandı.


Salgının çıkış hikayesi

1 Ocak’ta hastaların bir bölümünün Hunan Deniz Ürünleri Pazarı’nda çalıştığının ortaya çıkması üzerine, pazar kapatıldı. Uzmanlar bir yandan da yeni yılın ilk haftasında virüsü tanımlamaya çalışıyordu. Yeni virüsün 2002-2003 yılında dünya çapında 770 kişiyi öldüren şiddetli akut solunum sendromu SARS virüsü olmadığı ortaya çıktı.

7 Ocak’ta Dünya Sağlık Örgütü, Corona ailesine mensup yeni bir virüsün bu hastalıklara yol açtığını açıkladı. 2019-nCoV ismi verilen yeni tip Corona virüsü, SARS ve genel soğuk algınlığı virüsü ile aynı aileden geliyordu.

11 Ocak’ta Çin yeni tip Corona virüsünden ilk ölümü açıkladı. Deniz ürünleri pazarından alışveriş yapmış 61 yaşındaki bir adamın virüse bağlı kalp yetmezliğinden 9 Ocak akşamı öldüğünü duyurdu. Yaşamını yitiren kişinin, önceden kronik karaciğer hastalığı bulunuyordu. Ölüm haberi milyonlarca kişinin seyahat ettiği Çin yeni yıl tatili döneminde geldi. 13 ve 15 Ocak’ta hem Tayland hem Japonya birer Corona virüsü vakası açıkladı. Her iki kişinin de yakın zamanda Çin’in Wuhan kentini ziyaret ettiği belirtildi. 17 Ocak’ta Wuhan’dan ikinci ölüm haberi geldi.

20 Ocak’ta Dünya Sağlık Örgütü Corona virüsü raporunu yayınladı. Rapora göre Çin’de 258’i Wuhan şehrinin bulunduğu Hubei eyaletinde olmak üzere 278 Corona virüsü vakası görülmüştü. Wuhan’da altı kişi hayatını kaybetti.
---------
7 Nisan Salı günü ben balkonda çalışıyorum. Selma hanım mutfakta hamur açıyor. Hilal fotoğraflayıp paylaşmış. [14:35] Elif: "Kolay gelsin" demiş. O da aldığı malzemeleri çekip altına "Ben de pazar ve marketten havalandırıp yıkıyorum". Bıraksam bu mutfak muhabbeti bitmeyecek. Ne yaptıklarını merak ediyorum ama en iyisi akşamı beklemek. 

Konuyu değiştiriyor ve [14:56] "Bugün Berat Kandili. Şaban ayının yarısı. Ramazana 15 gün kaldı demek. Rabbim bu şafağı gördüğümüz gibi üstümüzdeki salgının da tez zamanda kalktığını bize göstersin. Beratımızı alanlardan olalım. Bu gece dualarımız annem, ailemiz ve evlatlarımız için olsun" diyorum. Şu yazışmalar oluyor ailemiz arasında. Elif: "Amin inşallah. Her şey bu geceyle birlikte daha da iyiye gitsin inşallah. Hayırlı kandiller olsun.."[15:14] Cüneyt: "Mübarek olsun.. Amin. Herkese selam", [15:48] Elif: "Aslm", [20:09] Sibel: "Kandiliniz mübarek olsun, sağlıkla huzurla bir araya gelebileceğimiz nice kandiller olsun."[20:26] Oğuzhan: "Kandiliniz mübarek olsun, İnşallah daha güzel günler olsun", [20:27] Elif: "İnşallah tez vakitte gelsin o günler", [20:28] Oğuzhan: "Amiiin", [20:13]

Yapılan açıklamaya göre bugün itibariyle Türkiye'de ise ölü sayısı 725'e dayanırken (725/34109=%02,1) vaka sayısı da 30 bini aşmış durumda. Paylaşılan güncel verilere göre 7 Nisan itibariyle Türkiye'de; son 24 saatte 3900'ye yakın (3892/34109=%11,4) kişiye yeni tip corona virüs (Covid-19) tanısı konulmuş. Bugünkü test sayısı 20 bini geçmiş (20023/222868=%09,0), toplam test sayısı da 223 bine yakın (222868) gerçekleşmiş bulunuyor. Öte yandan toplam yoğun bakım hasta sayısının 1474(1474/34109=%04,3), toplam entübe hasta sayısının 987 (987/34109=%02,9), toplam iyileşen hasta sayısının da 1582 (1582/34109=%04,6) olduğu açıklandı.


Dünya genelinde Corona virüsünden etkilenenlerin sayısı 1 milyon 300 bini geçmiş durumda. Can kaybı sayısı ise 75 bine yaklaşmış bulunuyor. Türkiye 3 bin 892 yeni vaka daha açıklandı; vaka sayısı 34 bin 109'a çıktı. Can kaybı sayısı ise 75 artarak 725 oldu. Avusturya ve Danimarka'nın yasakları Paskalya bayramı sonrası gevşeteceğini açıklamasının ardından Dünya Sağlık Örgütü tüm ülkelere çağrı yapmış. Örgüt, kısıtlamaların kaldırılması için daha çok erken olduğu konusunda uyarıda bulunmuş. 

Avrupa İlaç Ajansı (EMA) da, bazı Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde kovid-19 hastaları için kullanılan ilaçlarda kıtlık yaşanmaya başladığını açıklarken Fransa’nın Strazburg kentindeki Avrupa Parlamentosu (AP) binasının da kovid-19 merkezine dönüştürüleceği duyurulmuş. Aynı gün Afrika kıtasındaki toplam vaka sayısı 10 bini aşarken İran’da 11 milletvekilinin daha kovid-19 testi pozitif çıkmış. Japonya ise yedi eyalette olağanüstü halin 1 ay daha uygulanacağı duyurulmuş. Bu arada 7 Nisan günü aynı zamanda salgının ortaya çıktığı yer olan Vuhan’da yaklaşık 76 gün boyunca uygulanan karantina kaldırılırken insanların dışarı çıkıp dolaşmalarına izin verilmiş. Çinde resmî kaynaklara göre Nisan ayının ilk 10 günü boyunca toplam 395 yeni vaka tespit edilirken 24 ölüm yaşanmış bulunuyor.