Eylül girerken
Bugün 01 Eylül 2021 Çarşamba, ayın ve sonbaharın ilk günü. Coronavirüs salgını ülkemizde 538.nci gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 617 gün geçti.
Dünkü Corona
tablosu vaka sayılarında düşüş bekleyen herkesin moralini bozdu. Bugünkü 1
Eylül corona tablosunda da bir azalış göremedik. Son 24 saatte 23.946 vaka
tespit edilirken vefat sayısı da maalesef 290’a çıkmış.
Yeniden 23 binin üzerine çıkan
günlük vaka, hem de 290'ı bulan vefat sayıları bu sonbaharın da virüsle
mücadele açısından çetin geçeceğini gösteriyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da
sosyal medya hesabından vaka tablolarıyla ilgili yaptığı paylaşımda bizi bayağı
korkuttu: "Tabloda durum böyle devam ederse, 2 haftada en az 335.000 yeni
vakamız, 4.000 yeni can kaybımız olur!"
Bütün
Türkiye'nin gözü kulağı %75 'in üzerine çıkıp "maviye dönüşecek"
illerde.. Bütün Türkiye'nin gözü kulağı %75'in üzerine çıkıp "maviye
dönüşecek" illerde.
Çok şükür ki şu anda aşılama oranı %55'in altında "kırmızı" listede hiçbir ilimiz kalmadı. Halen "Turuncuda" görünen (%56-65) illerimiz şöyle: 9.ncu BAYBURT (%64,6), 8.nci BATMAN (%63,8),7.nci BİNGÖL (%63,3), 6.ncı BİTLİS (%61,9), 5.nci MUŞ (%61,2), 4.ncü MARDİN (%60,6), 3.ncü DİYARBAKIR (%60,1), 2.nci GÜMÜŞHANE (%59,0) ve 1.nci ŞANLIURFA (%57,8). Bu iller arasında yer alan Siirt (%66,1) güçlü bir aşılama kampanyası sonucu turuncu listeden çıkıp "sarılar" (%66-75) arasına girmeyi başardı.
Virüsün "Delta" varyantı aslıda sade bizi değil bütün dünyayı da zora soktu. An itibariyle tüm dünyada tespit edilen vaka sayısı neredeyse 220 milyona (218.697.710) ulaşacak gibi. İyileşenler bu rakamın %89,4'ünü (195.552.880) oluşturuyor. Can kayıpları ise 4,5 milyonu aşmış (4.536.837) durumda. Buna göre ölüm oranı %2,1 dolayında.
Dünyada günlük yeni vaka sayısı (+193.767) yeniden 200 binlere doğru tırmanıyor. Can kayıpları ise dün itibariyle toplam +5.018 olmuş. Tedavi Sürecinde olanların sayısı 18.607.635, durumu Kritik olan yoğum bakım hastaları ise 106.235 gözüküyor.
Günlük vaka sayıları diğer ülkelerde de yüksek. Önemli bir kısmı açıklamamış. Kayıtlarda gözüken bazı ülkeler bu konuda örnek vermek için yeterli: Rusya 18.368, İran 33.170, Endonezya 10.337, Meksika 11.146, Filipinler 14.216, Malezya 18.762, Japonya 17.713 ve Tayland 14.802.
Kıtalar arasında en fazla vaka (70.259.533) sayısı Asya'da. Günlük vakalarda yine Asya (142.464) önde, onu Avrupa (32.301) takip ediyor. Can kayıplarında Avrupa (1.174.187) Güney Amerika (1.130.597) ve Asya'dan (1.038.021) daha fazla. Günlük can kaybı sıralaması da şöyle: Asya (3.080), Avrupa (913) ve Kuzey Amerika (873).
Aynı ülkeler 50 binin üstünde can kaybına göre sıralandığında: 1-ABD 657.910, 2-Brezilya 580.525, 3-Hindistan 439.054, 4-Meksika 259.326, 5-Peru 198.295, 6-Rusya 184.014, 7-Endonezya 133.676, 8-Birleşik Krallık 132.535, 9-İtalya 129.221, 10-Kolombiya 124.945, 11-Fransa 114.444, 12-Arjantin 111.812, 13-İran 108.393, 14-Almanya 92.730, 15-İspanya 84.340, 16-Güney Afrika 82.261, 17-Polonya 75.358, 18-Türkiye 56.710 ve 19-Ukrayna 53.833. Ülkemiz bu listede de 18.nci sırada yer alıyor. Bu arada can kaybı 10 binin üstünde olan ilk 35 ülkenin tüm dünyadaki ölümlerin %87,8’ini oluşturduğunu da belirtmiş olalım.
Bizimle hemen hemen aynı nüfusa sahip iki
ülke Almanya ve İran'la karşılaştırıldığımız zaman. Vaka sayısı açısından
(6.388.331) her iki ülkeden (İran 5.025.233 / Almanya 3.955.418) de fazla
olduğumuz görülüyor. Ancak can kayıplarına baktığımızda ülkemizdeki toplam
vefat sayısının (56.710) bu defa o ikisinden (İran 108.393 / Almanya 92.730) de
az olduğu anlaşılıyor.
----------
Bugünkü
aşı tablosuna göre 18 yaş üstü nüfusta 2.doz aşı olanların oranı %60'ı geçmiş (60,20).
Birinci doz aşı uygulananların oranı da yüzde 78'i geçmiş (78,24) gözüküyor. Bugüne
kadar yapılan aşı sayısı da toplam 95 milyona yaklaşmış (94.873.884 94.167.554) bulunuyor.
Bu çerçevede 1.doz uygulanan kişi sayısı 48.563.507, 2.doz uygulanan kişi
sayısı 37.368.108 ve 3.doz uygulanan kişi sayısı ise 8.661.464'e ulaşmış. Son
24 saatte yapılan aşı miktarı ise toplam 706.330.
Bu
arada bugün itibariyle aşılama risk haritasında Bayburt da %65,1 aşılama
oranına ulaşarak “Turuncudan” “sarı” kategoriye yükselmiş. Böylece turuncu
renkte 8 il kalmış durumda. Bunlar: Batman, Bingöl, Bitlis, Muş, Mardin,
Diyarbakır, Gümüşhane ve Şanlıurfa illeri. “mavi” kategoride yani aşılamada %75’i
geçen illerimiz ise: Muğla, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Balıkesir, Tekirdağ,
Amasya, Aydın, Yalova ve Eskişehir.
Hazan Mevsimi
Bugün 02 Eylül 2021 Perşembe. Coronavirüs salgını ülkemizde 539.ncu gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 618 gün geçti. Bu arada bir sonbahar-kış, iki bahar-yaz mevsimini geride bıraktık. Son yazın kavurucu sıcaklarından sonra işte "Eylülde gelen" bir sonbahar daha.
Eylül, yeni başlangıçların, heyecanların, biraz da hüzünlerin ayı sayılır. Yumuşak serin bir esinti, sarı sarı düşen yapraklar zamanıdır. Her düşen yaprak yaşanan ayrılıkları hatırlatır. Bir nevi melankoli mevsimidir sonbahar. Ve bu yüzden eylül ayı bir çok edebiyatçı, şair ve müzisyen için ilham kaynağı olmuştur.
Eylüle hazan mevsimi denmesinin sebebi sararıp dalından düşen yaprağın toprağa düşüş anı. O anlar romantizm yüklü ve iç çekilen duygulara sebep oluyor. En romantik mevsim kabul edilmesi bu yüzden. Meselâ gençliğimin en sevilen şarkılarından biri "Sonbahar yaprakları" idi. Büyük sanatkâr Rahmetli Yıldırım Gürses'in bestesiydi ve en çok da ondan dinlemeyi severdim:
Düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştin/Biliyorsun seni ben sonbaharda sevmiştim/Her sonbahar gelişinde sarı sarı yapraklar/Kuru dallar arasında sen gelirsin aklıma/Rüzgarla düşen yapraklar daima senin hayalin/Yine bir sonbaharda döneceksin sen bana/Her sonbahar gelişinde sarı sarı yapraklar/Kuru dallar arasında sen gelirsin aklıma
Sonbaharın başlangıcı olan Eylül aynı zamanda bir geçiş ayıdır. Yaz yerini yavaş yavaş sonbahara bırakır bu ayda. Bu anlamda hoş bir zaman aralığıdır. Belki ilk yarısında tasasız neşeli yaz günleri yaşanır tatlı tatlı. İkinci yarıda artık rüzgarlar esip yapraklar düşmeye başlayınca sonbahar geldi demektir.
Eylül'ün hakim rengi sarıdır. Ancak yeşilden, kızıla, oradan sarıya ve nihayet kahveden kül rengine dönen oldukça renkli bir zaman dilimidir aynı zamanda. Bunun için "Eylül bir ay değil, bir aylık ayrı bir mevsim gibidir" denmiş ya. Yazın yakan, kışın donduran yerler Eylülde ferahtır ve tam da gezilesi durumdadır. Uzun yürüyüşler, doğa sporları yapılabilir, yumuşak ikliminde denize girilebilir, güneşten bunalmadan tatlı tatlı kitap okunabilir. Çünkü, yazın taş atsan düşmeyecek yerlerde kalabalık azalır, özellikle gezmek bir zevktir Eylülde.
Ümit Yaşar Oğuzcan "Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa/Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar" diyor bir şiirinde Eylül için.
Bir eylüldü başlayan içimde/Ağaçlar dökmüştü yapraklarını/Çimenler sararmıştı/Rengi solmuştu tüm çiçeklerin/Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı/Katar gidiyordu kuşlar uzaklara/Deli deli esiyordu rüzgar/Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa/Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar…
Yirminci yüzyılın ilk günlerinde yayınlanan Mehmet Rauf’un “Eylül” isimli romanı edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman. Kahramanları Necip ve Suat’ın umutsuz aşkını konu edinmiş. Yazar kahramanlarının ruh halleriyle eylül ayı arasında çok güzel bir bağlantı kurarak şöyle anlatır bu hüzün ve ayrılık ayını:
“Eylül öyle bir ay ki geçen her güzel günü için ona minnettar olmak gerekliydi. Eylül esef ve özlem ayıdır, içine birkaç günlük kış hücumundan acı düştüğü için, insan o güzel havaların, devamlı yazın artık geçtiğini anlayıp esef eder ve özlem çeker.”
Aylar süren bunaltıcı pastırma sıcaklarından sonra Eylül ayı bol naneli sakız tadıyla girer hayatımıza. İnsan tam da yazın o yapışkan sıcağında bunaldığı zaman, belki sadece ince bir hırka gerektiren tatlı bir serinlikle "yaz gibiyi" devam ettirir. Son açık havalar muhteşem, ortam harika, Eylül; 12 ayın güzelidir adeta. Eylül’ü sevmek için böyle daha çok nedenimiz var.
Eylülde yazlıkçılar, tatilciler, yazın ortadan kaybolan herkes şehre döner. Üniversite kazanan gençler için Eylül, heyecanla bekledikleri yepyeni bir hayatın başlangıcıdır. Çocuklar okullarına, öğretmenlerine, arkadaşlarına kavuşacakları için heyecanlıdırlar. Uzun ve dinlendirici yaz aylarından, tatilden, D vitaminlerini depolamış vaziyette dönen çalışanlar masa başına tazelenmiş şekilde otururlar.
Yılbaşı mı hayır! Bana göre senenin başı hep Eylül oldu bu yüzden. Eylül yeni başlangıçların, yenilenmenin, muhteşem dönüşlerin zamanıdır. Yaz boyunca tazelenir, yenilenir ve bileniriz. Hepsi de Eylül içindir, ona odaklanılmıştır. Artık bazı yeni kararlar alınmıştır hayatımıza dair. Fakat bu kararlar yılbaşındakiler gibi salt dilek ve temenni değildir. Bilakis Eylül; işleri gerçekleştirmenin, kararları uygulamanın ayıdır genellikle.
Yaz boyu sokakları inleten, denizleri, havuzları fetheden enerjik minikler Eylül’de çantalarını sırtlanıp okula dönerler.Trafik azıcık fenalaşsa da ebeveynler, yetişkinler nefes almaya başlarlar böylece. Özellikle de pandemi dönemini yaşamış çalışan anne babalar için okulların açılması, yüzyüze eğitim tam da "Oleyy!" denilecek bir hadisedir.
Boşa düşen enerjiler yeni dönemi planlamaya, aktivite kovalamaya, misafir ağırlamaya ayrılır. Okulda dersler devam ederken yetişkinler sakinliğin tadını kitapla dergiyle çıkarır. Bu sebeple Eylül büyükşehirlerde bile huzurludur, güzeldir.
Ama bir açıdan da Eylül ailenin en yaramaz çocuğu gibidir. Hiçbir zaman ne yapacağı belli olmaz. Yazın bitiyor olmasının garip duygularıyla beraber sıcak mı olacak, soğuk mu belirsizliği yaşanır. Bu sebepten eylül hem hızlı hem de yavaş geçer. İçindeyken insan sıkılıyor gibi olur ama kışın sert günlerinde de herkes eylülü özleyecektir. Sevilen, kıyılamayan, yaptıklarına tebessüm edilen, sürprizlerle dolu bir "alacakaranlık kuşağıdır" Eylül.
Şiirlerde olduğu gibi albüm ve şarkılarda da en çok işlenen bir konudur eylül. Sonbaharın kapısına gelmişken biz de eylüle sarılan bir şarkı sözüyle yazımızı noktalayalım. Çünkü Pinhani grubunun "Eylül" şarkısı tam da salgın şartlarında bu aya uyan bir şarkı:
Üç beş ay sonra belki her şey düze çıkar/Kalan sağlar birlikte kurtulurlar/Ben bi yelkovan akrebimse güneşle ay/Geçen her gün bir çizgiyle karşımda/Ay doğar güneş doğar/Ve ay yeniden doğar biter bi gün daha/Uyur tüm insanlar mışıl mışıl.