Ben ağlarım doktor ağlar dert ağlar
Türküler bu ülkenin kültür hazinesidir. İnsanlarının gönüllerinde yazılmış, sazında
havalanmış, dilinde söylenmiş yaşam güncesidirler.
Geçmişten bugüne, bugünden geleceğe kültür genlerimizin taşıyıcısıdır onlar.
Elbette muhteşem bir müzik menbağıdırlar. Anadolunun renklerine uyumlu çeşit çeşit, türlü türlü çalınmış söylenmişler. Bu yönleri farklılıklarıyla her biri bize özgü, bize ait muhteşem müzik eserleri. Ancak, biraz avazının gölgesinde de kalsa sözleri de en az müziği kadar derin, hoş ve anlamlıdır türkülerin.
Çoğu yaşanmış acılardan çıkmıştır. Ağıttır, feryattır. Bir o kadar da sevda vardır, aşk vardır, sevgi vardır hamurunda. Kâh ağlatır, kâh oynatır, çokça da titretir yürekleri anlamlı dizeleriyle. Hani şairin "Şairim şair olmasına, Canım kurban şiirin gerçeğine, hasına. İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum, Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter, Eğri büğrü, kör topal kabulüm. Şairim, Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası, Ayak seslerinden tanırım. Ne zaman bir köy türküsü duysam, Şairliğimden utanırım" dediği gibi.
Ah bu türküler, köy türküleri, Dilimizin tuzu biberi, Memleket
ahvalini onlardan sor, Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i, Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni..Ben türkülerden aldım haberi.
Ah bu türküler, köy türküleri, Mis gibi insan kokar mis gibi toprak,
Hilesiz hurdasız, çırıl çıplak, Dişisi dişi, erkeği
erkek, Kaşı kaş gözü göz yarası yara, Bıçağı bıçak.
Ah bu türküler, köy türküleri, Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi, Kiminin reyhasından geçilmez, Kimi zehir kimi zemberek gibi."
Bedri Rahmi Eyüboğlu,
( 1911 - 1975 ), Dol Karabakır Dol, S.
139-142
Kaynak
<http://www.siirparki.com/rahmi7.html>
Sivas
Zara'lı Halil'den alınmış "Ezim Ezim Eziliyor Yüreğim" türküsü
de böyle binlerce türküden biri. 1947 yılında Muzaffer Sarısözen tarafından derlenip notaya alınmış.
Müziği güzel, sözleri onu tamamlayan harika bir ata yadigârı.
Özellikle de
"Ben ağlarım doktor ağlar dert ağlar" dizesi türkünün
en vurucu kısmı. Türkü onulmaz bir derdin acısıyla dolu ama o derdi başka nasıl
böyle yüreklere vuran sözlerle anlatabilirsiniz. "Ben ağlarım doktor ağlar
dert ağlar" altı kelimelik bir dize ama aşığın derdini olanca derinliği
ile özetleyebilmiş. Kitaplara sığmayacak bir dert birkaç
kıtalık türküye sığmış:
Ezim ezim eziliyor
yüreğim (vay)
Çok yalvardım kabul
olmaz dileğim (vay)
Ben ağlarım doktor
ağlar dert ağlar
Haram oldu(m) yari
gördüğüm çağlar
Laleli sümbüllü oy oy
oy oy
Ah ne güzel bağlar
Telg(ı)rafın
direkleri dört olur (vay)
Sen ağlama yüreğime
dert olur (vay)
Ben ağlarım doktor
ağlar dert ağlar
Haram oldu(m) yari
gördüğüm çağlar
Laleli sümbüllü oy oy
oy oy
Ah ne güzel bağlar
Bir tel vurdum
Diyarbekir valiye (vay)
(Bir tel çektim
Diyarbekir'de valiye (vay))
Haber gelir
çarşambaya salıya (vay)
Ben ağlarım doktor
ağlar dert ağlar
Haram oldu(m) yari
gördüğüm çağlar
Laleli sümbüllü oy oy
oy oy
Ah ne güzel bağlar
------------
Kaynak <https://www.turkudostlari.net/soz.asp?turku=2268>
Yangın olur anaların yüregi
Dün ülkemiz bir kez daha büyük bir acı
yaşadı. Bartın'ın Amasra ilçesinde TTK maden ocağında meydana gelen grizu
patlamasında 41 maden işçisini yitirdik. 58’i kurtarılırken 11 yaralı işçi de hastanelerde
tedavi altında. 5’inin durumu hala ciddiyetini koruyor.
Ölenlere gani gani rahmet olsun. Yaralılara da hemen acil şifa dilerim yüce rabbimden. Elimden başka bir şey gelmez.
Bu topraklar acının, yiğitliğin ve
sevdanın harman olduğu yerler. Gün geçmiyor ki yeni bir acıyla daha
sınanmayalım. “Ateş düştüğü yeri yakar” derler, doğru ama etrafını da közlüyor.
Bıraktığı izler kolay silinmiyor. Hele de bir türküye vücut vermiş, ağıt olmuş,
dillere düşmüş olanlar için. Her seferinde yürek yakar, gönüller dağlar o
acılar.
"Ah bir ataş ver" adlı
nihavend türkü de 1953 yılında Çanakkale boğazında kaza sonucu batan Dumlupınar
denizaltısının kahraman mürettebatı ile birlikte anılmaktadır. O gün 81 kişilik
mürettebattan sağ kalan 22 kişi ile son konuşmalar yapılmış, aradaki telefon
kablosu da koptuğundan iletişim kesilmişti.
Gemideki 81 kişilik mürettebattan sağ kalan 22 kişi, geminin
arka bölümündeki torpido dairesine sığınmış, su yüzüne fırlattıkları telefon
şamandırasıyla yukarısı ile irtibat sağlanmıştı. Kurtarmak için herkes
seferberdi. Onlara oksijeni idareli kullanmaları için, gereksiz yere konuşmamaları,
şarkı türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri konusunda uyarılar yapılıyordu.
Tüm ülke seferber olmuştu ama sonuç belliydi
kurtulamayacaklardı. Kurtaran gemisi olaydan 12 saat sonra ancak oraya
gelebilmişti. 25 saat sonra ise anca sabitlenebilmişti. O sırada şamandıra ile
torpido arasındaki kablo kesildi ve iletişim koptu. Dalgıçlar 100 m'ye yakın
derinlikteki Dumlupınar batığına erişmeye çalışıyorlardı ama nafile. Hava çok
kötüydü su altı dalgaları dalgıçları savuruyordu. Kurtaranın yanlışlıkla kestiği
kablo olmayınca dalgıçların kabloyu takip etmesi de olanaksızlaşmıştı. On bir
dalış yapıldı ama hiçbiri başarılı olamadı.
7 Nisan'da 3 gün süren çalışmalar sonucunda Milli Savunma
Bakanlığı artık kurtarma çalışmalarını durdurduğunu ve umutların kesildiğini
bildirdi. 22 asker ölüme terkedilmişti. Türkiye'nin en kara günlerinden biriydi.
Denir ki; "Ancak saatler süren kurtarma
çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda karanlıkta bekleyen 22 kişiye,
herşey yine aynı sözcüklerle anlatıldı; konuşabilirler, türkü söyleyebilirler
ve hatta sigara bile içebilirlerdi. Bunun anlamı aşağıdakiler için çok açıktı.
Şamandıradaki telefon hattının öbür ucundan, tüm Türkiye, denizaltıda
tevekkülle ölüme yapılan hüzünlü ama başı dik türküsünü dinledi."
Yapıştırma kaynağı <http://www.turkusozu.com/t-turkuhikaye/22-ah-bir-atas-ver-turkusunun-hikayesi.html>
Ah bir ataş ver cigaramı yakayım
Sen salın
(sallan) gel ben boyuna bakayım
Uzun olur
gemilerin direği
Ah çatal olur
efelerin yüreği
Ah vur ataşı gavur sinem ko
yansın
Arkadaşlar uykulardan uyansın
Uzun olur
gemilerin direği
Ah çatal olur
efelerin yüreği
Yapıştırma kaynağı <http://www.turkudostlari.net/soz.asp?turku=49>
"Ah bir
ataş ver" türküsünü duyan herkes her seferinde bu acı olayı hatırlar ve gözyaşlarına
boğulur...
Kayıtlara
göre “Bir Ataş Ver Cıgaramı Yakayım” adlı İzmir türküsünün kaynak kişisi Çetin
Bozalan, derleyen ve notaya alanı da Durmuş Yazıcıoğlu görünüyor. TRT’de 63
Rept. no ile kayıtlı olan türkü aslında anonim bir türkü. Acılı yüreklerin
dillerine düşen ağıt yüklü çaresiz sözler.
Evet, bundan
69 yıl önce gerçekleşen Dumlupınar faciasının şehitleri o günden beri bu türkü
ile anılır olmuştur. Ancak, “Ah bir ataş
ver” türküsünün Dumlupınar kazası sonrasında faciadan esinlenerek oluştuğuna
dair bir delil bulunmuyor. Çünkü bahse konu türkü sözleri Dumlupınar’ın battığı
1953 yılından öncesinde de mevcuttu.
Türkünün
sözlerine bakıldığında Dumlupınar Faciası’nın meydana geldiği 1953 yılının
öncesinde de farklı türküler içerisinde izlerine rastlamak mümkün. Bu yüzden
mesela Ege yöresinden anonim bir parça olduğu bilinen türkü efelik ve zeybeklikle
ilişkilendiriliyor. (Ersal Yavi, 1991, Efeler: Kökenleri, Eylemleri, Töreleri,
Dansları, Giysileri. Aydın Valiliği İl Özel İdaresi. Sf: 88) Hatta Sandıklıdan
Konya'ya gelen bir kız üzerine Konya’da yakılmış bir türkü olduğu da
aktarılmış. (Haydar A. Avcı, 2004, Zeybeklik ve Zeybekler Tarihi. E Yayınları.
Sf: 204)
Ahmet
Caferoğlu, 1943 basımı “Anadolu ağızlarından toplamalar: Kastamonu, Çankiri,
Çorum, Amasya, Niğde, Ilbayliklari ağızları, Kalaycı argosu ve Geygelli
yürüklerinin gizli dili” (Bürhaneddin Basımevi. Sf. 158) adlı çalışmasında
türkü sözlerine şöyle yer vermiş:
Yeşil olur gemilerin diregi
Yangın olur
anaların yüregi
Gine gabil oldu
duşmannarın dileği
Halil Kadri
Erdem’in 1937 basımı “Kütahya Mesireleri: Gezmeler, Oyunlar, Türküler” adlı
eserinden (Vilâyet Matbaası. Sf: 83):
Bir ateş ver cigaramı yakayım
Sen salın gez ben
ardından bakayım
Ak parmağa elmas yüzük takayım
Sait Uğur’un
1947 basımı İçel folkloru, 1-3. Ciltler (Ulus Basımevi. Sf: 126) adlı
kitabında, “Uzun olur gemilerin direği Yanık olur anaların yüreği” dizelerini
içeren türkü sözleri, “asker türküsü” olduğu notuyla şöyle alıntılanmış:
Uzun olur
gemilerin direği
Yanık olur
anaların yüreği
Tarlayı kazdım
vurdum küreği
Ol sebepten
arzularım sılayı
Yine “Yeşil
M’olur Gemilerin Direği / Çatal M’olur Efelerin Yüreği” dizelerini içeren TRT
repertuarına 481 numara ile kayıtlı, kaynak kişisi Seyyit Küçükbezirci olan,
Muzaffer Sarısözen tarafından derlenen, Konya yöresinden derlenen “Yeşil M’olur
Gemilerin Direği” adlı bir türkü de bulunmaktadır.
(Ey) Yeşil M’olur Gemilerin
Direği
(Ah) Çatal M’olur
Efelerin Yüreği
Nitekim “Uzun
olur gemilerin direği / Yanık olur anaların (aşıkların, gariplerin) yüreği”
dizeleri, Yozgat yöresinden derlenen “Ziya Türküsü”, “Çamlığın Başında Tüter
Bir Tütün”, “Ziya’nın Atı”, “Ham Meyvayı Kopardılar Dalından” gibi isimlerle
tanınan türkülerde de geçmektedir.
Bu eski Ege
türküsü zamanla, Dumlupınar Denizaltısı’nda son nefesini veren denizcilerle
bütünleşmiştir. Böyle çok türkümüz var. Hepsi de anaların yangın yerine dönen yüreklerini anlatıyor. Efelerin, yiğitlerin acıdan göz göz olan yüreklerini. O yüzden bağışlarsanız bunca türküden duygularımı özetleyen şu iki dizeyle sonlandırmak isterim yazımı.
Yangın olur
anaların yüregi
Çatal M’olur Efelerin Yüreği