Sanayi
(I)
Bu hafta
Susurluğun ‘GZFT.08-SANAYİ’ sektörü alanında güçlü
yönleri ile karşı karşıya olduğu fırsatlardan yola çıkarak amaç ve
stratejilerimiz istikametinde bazı hedefler belirlemeye çalışacağız. Daha önce bu alanda yapılan tarama ve durum analizi çalışmasında bugün olduğu gibi orta vadede de Susurluğun
gelişmesine katkı sağlayacak ‘Güçlü yönler’;
‘GY.08.1-Şeker fabrikası’, ‘GY.08.2-Yörsan’, ‘GY.08.3-Entegre et tesisleri’,’GY.08.4-Beyaz
et tesisleri’, ‘GY.08.5-Gıda sanayinin gelişmiş olması ve Konserve tesisleri’, ‘GY.08.6-Ahşap
sandalye, masa imalatı’ve’GY.08.8-İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar
için alternatif OSB potansiyeli’ olarak
görülmüştü. Önümüze gelecek çevresel ‘Fırsatlar’ da: ‘FRS.08.1-İstanbul
sanayisinin desantralizasyonu’ ve ‘FRS.08.2-İstanbul
sanayiinin giderek bizim bölgemize doğru kayması’ olarak belirlenmişti. Konunun hacmi ve yer darlığı sebebiyle bu hafta sadece güçlü yönler ve fırsatların
değerlendirilmesi üzerinde duracağız. Böylece güçlü yönlerin daha da
güçlendirilmesi, fırsatlardan yararlanılması için yönelebileceğimiz bazı hedefler
ortaya çıkmış olacak.
‘SANAYİ’ alanında bugün mevcut olan ve orta vadede de Susurluğun
gelişmesine katkı sağlayacağı varsayılan ‘Güçlü yönler’ ; ’Şeker fabrikası’, ‘Yörsan’, ‘Entegre
et tesisleri’ , ‘Beyaz et tesisleri ‘,’Gıda sanayinin gelişmiş olması ve
Konserve tesisleri’,’Ahşap sandalye, masa imalatı’ ve ‘İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak
olanlar için alternatif OSB potansiyeli’ olarak tespit edilmişti.
Sanayide
diğerlerine oranla daha çok gelişme gösteren Balıkesir merkez ve ilçeleri
Susurluk, Bandırma ile birlikte, Çanakkale’nin ilçeleri Biga ve Çan Güney
Marmara Bölgesinin özellikle kuzeyinde uzanan sanayi aksını oluşturuyor.
Bilhassa Bandırma büyük ölçekli sanayi tesislerine sahip. Ayrıca TCDD ve BAGFAŞ
limanları ile demir yolu bağlantısının sağladığı avantajla bölgenin merkezi
durumunda. Sanayinin hal-i hazırda Bandırma-Biga-Çan-Çanakkale aksı ile daha
zayıf düzeyde ise Susurluk-Balıkesir-Edremit akslarında geliştiği görülüyor.
Ancak orta vadede bu gelişmenin asıl olarak Bandırma-Susurluk-Balıkesir-Bursa
yönünde kuvvetli olacağı düşünülüyor. Susurluk 128 yıl önce 1892'de bucak, 94
yıl önce de 1926'da ilçe yapılmış. Şeker fabrikası kurulalı 65 yıl, Yörsan
açılalı 36 yıl olmuş. Şeker Fabrikası ve Yörsan hem Susurluk ilçemizin hem de
bölgenin köklü ve önemli sanayii kuruluşlarından. İlçede ayrıca özel sektöre
ait ayçiçek yağı, dondurulmuş gıda, salça ve konserve fabrikaları da bulunuyor.
İlçemizin sanayi açısından gelişmiş sayılması işte bu daha çok tarımsal üretime
dayalı fabrika ve işletmelerimiz nedeniyle. Bunların da şeker, süt ve süt
mamulleri, konserve, nebati yağ, yumurta, beyaz-kırmızı et, süt ve süt
mamulleri ile diğer tarımsal ürünlere dayalı tesisler olduğunu biliyoruz. Bu
kapsamda ilçemizde Şeker fabrikası dışında diğer tarıma dayalı sanayi tesisi
olarak; 1 ayçiçek yağı fabrikası (Tunalı Yağ), 7 adet süt ve süt işleme tesisi
(Yörsan, Özceylan Gıda, Aydoğan Süt Ürünleri, Dağıstanlı Süt Ürünleri-Peynir
paketleme, İlhanlar Mandıra İşletmesi, Emirbey Süt Ürünleri, Mizey Gıda), 3
adet meyve-sebze işleme tesisi, (Assan Gıda, Oraklar Gıda Fide, Ahi Güven
Gıda), 2 adet entegre et tesisi (Aydoğan Et, Dört Mevsim Et), 1 adet tavuk et
işleme tesisi (Has Tavuk), 1 adet Kesimhane (Medist Hayvancılık İth. İhr.
A.Ş.), 8 adet sakatat işleme tesisi, 1 adet yem üretim tesisi, 1 adet plastik
esaslı madde ve 1 adet kültür mantarı üretim tesisi (Ran Mantarcılık)
bulunuyor. Bu fabrika ve tesisler halen sanayide Susurluğun sahip olduğu güçlü
yönler.
Sanayimizin
ilk amiral gemisi ’Şeker Fabrikası’nı ele alalım. Zaten
bitkisel ve hayvansal üretimin yoğunluğu nedeniyle tarıma dayalı sanayinin
gelişmekte olduğu bir bölge burası. Ülkemizin öncü şeker fabrikalarından olan Susurluk
şeker fabrikası ilçemizde ve bölgemizde yapılan pancar üretimine dayalı olarak
faaliyet gösteriyor. Başlangıçta 1800 ton/gün kapasite ile çalışan fabrikada
halen 7000 ton/gün pancar işlenmekte. 2018-2019 Yılı Üretim yılı itibariyle 70
gün süren kampanya döneminde Susurluk ve Eskişehir yörelerinde 108 köyde bin
648 çiftçiye 61 bin 110 dekar alanda 500 bin ton pancar ekimi yaptırılmıştı.
İşlenen bu miktar pancardan yaklaşık 120 bin ton pancar posası, 45 bin ton
kristal şeker, 25 bin ton melas elde ediliyor. Geçen yıl itibarıyla fabrika
bölgeye yaklaşık 400 milyon lira katma değer sağladığı gibi 779 kişiye de
istihdam sağlıyor. Temeli dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından 1954
yılında atılan Susurluk Şeker Fabrikası bundan bir yıl sonra dönemin Başbakanı
Adnan Menderes tarafından açılmıştı. O günden bu yana 65 yıldır fabrikada
İşlenen pancardan öncelikle iyi kalite kristal toz şeker ve kesme şeker
üretiliyor. Ayrıca, küspe ve melas gibi farklı ürünler de çıkıyor. Şeker, büyük
ölçüde ülke içinde tüketilen ağzımızın değişmez tadı, halkımızın en temel gıda
maddelerinden biri. Ayrıca gıda sanayiinde ve tatlı vb. üretiminde de çok
önemli bir girdi. Öte yandan çıkan yaş küspe bölgenin hayvancılık faaliyetleri
için olmazsa olmazlardan. Son yıllarda özelleştirilip özelleştirilmeyeceği, ya
da üretimine son verilip verilmeyeceği yoğun tartışmalara neden oldu. Ancak,
hükümetin desteğiyle özelleştirilme listesinden çıkarıldı ve polar oranı %12
ile sabitlenerek pancar ekicisine güçlü bir güvence verildi. Orta vadede Şeker
fabrikamızın kapanma riski yok. Bölgede polar oranı düşük olmasına rağmen,
çiftçinin ürettiği pancar alınacak, yetmediği takdirde yakın çevreden pancar
getirtilerek fabrikanın üretimi sürecek. Bu şu anlama geliyor; Şeker fabrikası
orta vadede sadece Susurluk için değil bölge için de güçlü bir sosyo ekonomik
faktör olmaya devam edecek.
Süt
işleme fabrikalarının bölgedeki varlığı kuşkusuz bir diğer güçlü yönümüz. Ürün
pazarlaması da yine bu işletmeler tarafından ülke içinde ve ülke dışına
yapılmakta. Bölgemizde Türkiye’nin önde gelen markası olan ’Yörsan’ ve bunun yanında irili-ufaklı pek çok süt işleme tesisi
bulunuyor. Bunlar Yörsan A.Ş., Sütaş A.Ş., Ülker A.Ş., Mis Süt A.Ş.,
Özceylan A.Ş. Kay-Süt gibi büyük ölçekli tesisler ile bazı ufak çaplı
mandıralar. Yörsan fabrikası bunlar arasında hem yöremiz hem de ilçemiz
açısından önemli bir tesis. 107 bin 415 metrekare alanda günlük 1 milyon
200 bin litre süt işleme kapasitesine sahip tesislerde uluslararası standartlarda
ve hijyenik üretim şartlarında üretim gerçekleştiriliyor. Bu fabrika aynı
zamanda Orta Doğu ve Balkanların en büyük süt entegre tesisi. Ancak
satıldığından bu yana zor günler geçiren Yörsan son bir yıl içinde önce
konkordato, ardından da iflasını açıkladı. Satın alan yabancı sermaye
uluslararası büyük bir kuruluştu. Ancak global çapta başka işlerindeki kötü
yönetimi ve bankalara olan borçları sonucu Yörsan süt üreticilerine ve
tedarikçilerine ödeme yapamaz hale gelmişti. Şimdilik mahkemenin atadığı
kayyumluk müessesesiyle bu ara süreci atlatmaya çalışıyor. Ülkemizin en büyük
500 sanayi kuruluşu listesinde yer alan bu tesis hem bölgedeki süt üreticileri,
nakliyeciler ve esnaf için hem de çalışan işçiler açısından çok önemli. İlçemiz
ekonomisinin öne çıkan amiral gemilerinden biri. Gerek sağladığı istihdam,
gerek ürettiği katma değerle şehrimizin can damarlarından. Kuşkusuz neler
yapılabilir noktasında hala süren çalışmalar var. Umarız bir anlaşmaya varılır
ve düzgün bir yatırımcı eliyle yeniden güçlü bir şekilde faaliyetine devam
eder. Yörsan’ın çalışması ve her yönüyle şehrimize katma değer sağlamaya devam
etmesi gerekiyor. Bu Susurluk için stratejik bir konu. Onun bu topraklardan
aldığını bu topraklara verme misyonu kararmamalı. Her hal-u kârda daha güçlü
bir şekilde Susurluğun sosyo ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmaya devam
etmeli. Hatta orta ve uzun vadede daha da büyüyüp; Banvit’in Bandırma’ya,
Vestel’in Manisa’ya yaptığı gibi Susurluğun gelişmesine katkı sunmasını bekliyoruz.
Bizim için Yörsan hiçbir zaman yabancı sermaye olmadı. Bu şehrin idari
yönetimi, sivil toplum kuruluşları, işçisi, köylüsü, çiftçisi, süt üreticisi ve
esnafı Yörsan’a sahip çıkacaktır. Çünkü Yörsan markası, tıpkı Şeker Fabrikası
gibi Susurluk’la özdeşleşmiş, onun güçlü bir diğer yönü olarak birbirlerinin
kaderi olmuşlardır.

Bölgemizdeki
mevcut sanayinin genellikle tarıma dayalı ve doğal kaynakların işlenmesine
yönelik geliştiği ortada. İlçemizin %80´lik bölümünün tarımla uğraşırken
%20´lik bölümünün de sanayiden geçimini sağladığını biliyoruz. Bu bağlamda
Balıkesir ve Çanakkale yöresinin başlıca sanayi ürünleri; un, yem, salça,
konserve, nebati yağ, yumurta, gübre, margarin, işlenmiş sebze ve meyve,
bakliyat, beyaz-kırmızı et, sofralık zeytin ve zeytinyağı, süt ve süt
mamulleri, dondurulmuş ve kurutulmuş gıda, deniz ürünleri, bor ve mermer başta
olmak üzere maden ürünleri, seramik mamulleri, çimento, inşaat demirçeliği.
Sanayi işletmelerinin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde her iki ilde de
gıda sektörünün önde geldiği görülüyor. Susurluk da kendi çapında bu
karakteristiği doğrulayan bazı tesislere sahip. Örneğin ’Entegre
et tesisleri’ kapsamında
3 adet mezbaha ilçemizde faaliyet gösteriyor. Bunlar: Dört Mevsim
Et Entegre Tesisi, Göbel mahallesi Medist işletmesi ve Yılmazlar et entegre.
Susurluğun geçmişten bu yana bilinen, çok kaliteli et ve et ürünlerinin
pazarlanması bu merkezlerden gerçekleştirilmekte. Özellikle İstanbul piyasası
bu ürünlerin en çok tercih edildiği mega kent. Diğer taraftan bölgemiz ’Beyaz et
tesisleri‘ ile bu
üretim işkolunda da ön sıralarda yer alıyor. Bu anlamda çok sayıda beyaz et
üretim işletmesine ve tavukhaneye sahip. İlçemiz de Türkiye’nin beyaz et
ihracatında önde gelen bir markasının kesim ve işleme tesisine sahip olması
dolayısıyla beyaz et sektöründe söz sahibi durumda. Karapürçek mahallemizde yer
alan Has tavuk adlı işletmede hem kanatlı kesim hem de bu ürünlerin dış il ve
ilçelere pazarlanması gerçekleştiriliyor. İlaveten ilçemiz ve bölgesi,
ülkemizin salça ve konserve imalat merkezi konumunda. Bu manada ‘Gıda
sanayinin gelişmiş olması ve Konserve tesisleri’güçlü bir
yönümüz. Ayrıca ilçemizde bazı meyve suyu, içecek ve donmuş gıda fabrikaları
gibi gıda işleme tesisleri de bulunuyor. Bunların başlıcaları Karapürçek’teki
Askon Gıda sanayii Meyve Suyu Fabrikası, Kepekler’deki Assan Foods Gıda Sanayii
Gıda Üretim ve İşleme Ketçap - Mayonez ve Salça Üretim tesisi, Göbel’deki Fide
Konserve Fabrikası, Ümiteli’deki Ahi Güven Konserve ve Donmuş Gıda Fabrikası
ile Susurluk’taki Tunalı Ayçiçek Yağ Sanayii işletmesidir. Bu fabrikalar hem
yurt içi hem de yurt dışına satış yapmaktadırlar. İlçemiz ve içinde
bulunduğumuz bölge bu fabrikaların hem üretim hem de tarımsal ürün tedarik
merkezi konumunda. Bunların dışında besi ve süt yemleri ile silaj ve küspe
türünden maddelere en çok ihtiyaç duyulan ve üretimi yapılan bölgelerden birisi
Susurluk. Zira besi sektörü için önemli bir maliyet durumundaki yem
hammaddeleri konusunda oldukça zengin olan ilçemiz, çok çeşit ve miktarda yem
üretiminin gerçekleştirildiği bir bölgede yer alıyor. Bu bağlamda özellikle
hububat, ayçiçeği, silajlık ve dane mısır üretim alanları geniş yer kaplıyor
Öte
yandan ’Ahşap sandalye, masa imalatı’ geçmişten bu güne Susurluğumuzun önemli bir değeri ve
güçlü yönü. Özellikle 50’li 60’lı 70’li yıllarda ağaç sandalye, masa, at
arabası vb. ürünler konusunda ilçemiz haklı bir şöhrete sahipti. Şu anda da
halen yeni sanayi sitesinde bu ürünlerle uğraşan; Özenç sandalye, Cms sandalye,
Habeş sandalye, Palmiye koçak sandalye, Güler Sandalye ve Ada Sandalye
gibi işletmelerimiz ilçemizin geçmişten gelen bu güçlü yönünü geleceğe taşıma
gayreti içindeler. Özellikle son dönemde sahil kasabalarında, çay bahçelerinde,
yeme içme mekânlarında yeniden ahşap malzemeye dönüş gözleniyor. Nostalji de
olsa nihayetinde sağlıklı, ortopedik ve dayanıklı olması sebebiyle bu sektörün
orta vadede güçlenerek varlığını sürdüreceğini tahmin etmek zor değil. İnsan
emeği ve ustalık gerektiren bu alanda yetenekli gençler desteklenir ve
kazanılabilirse bu ürünlerin yine ülkede aranan bir marka olması şaşırtıcı
olmaz. Ahşap Sandalyecilik akıllı stratejilerle yine Susurluğun başlıca gelir
kaynaklarından biri olabilir.
Kuşkusuz
güçlü yönlerin daha güçlü hale getirilmesi ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE
YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ ve ‘StrA.1.1-Sosyal ve
ekonomik kalkınma’ Stratejik amacımız için
önemli. Nitekim bu maksatla ‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve
fırsatları kullanma’ stratejisi izlenmesi gerektiğini biliyoruz. Bu
sebeple Susurluğun mevcut fabrika ve tesisleri için ilk etapta: ‘HDF.1.1.1.29-Şeker fabrikasının yıl boyu çalışmasına yönelik alternatif
çözüm önerilerini değerlendirmek’, ‘HDF.1.1.1.30-Tesisimiz Yörsan’ın yeniden
üretime geçmesi için yeni yatırımcısına destek ve katkıda bulunmak’, ‘HDF.1.1.1.31-Entegre
et tesislerimizi yeni yatırımlarla ürün çeşidi, kapasite ve ulusal pazar
paylarını arttırmaları için yönlendirmek’,’HDF.1.1.1.32-Beyaz et tesislerimizi
üretim miktarı, ürün kalitesi ve marka değerini yükseltmeleri için teşvik etmek’
ve ‘HDF.1.1.1.33-Gıda sanayimizi
çeşitlendirmek, ürünlerimizin dış pazarlara açılmasını sağlamak üzere
desteklemek’ gibi hedefler düşünülebilir. Ahşap sandalye,
masa imalatı konusunda ‘HDF.1.1.1.34-Susurluğa özgü,
markalı ahşap ürün tasarımları gerçekleştirmek’,’HDF.1.1.1.35-Üretimde Küçük
sanayi-Meslek lisesi işbirliğini sağlamak’ ve’HDF.1.1.1.36-Ahşap ürünlerde Susurluğu yeniden zirveye taşımak’ akla gelen ilk hedefler. Kuşkusuz bu hedefler
güçlü yönlerimizi daha da güçlendirecek çabalar. Neticede orta vadede ‘Sosyal
ve ekonomik kalkınma’mızı olumlu etkileyecek çok çok önemli hususlar. Aynı
zamanda bu hamleler yöre insanımız için gelecekte yeni kazanç ve istihdam
kapıları anlamına geliyor. Bölgesinde yükselen, öne çıkan
gelişmiş bir Susurluk istiyorsak dayanacağımız güçlü bir sanayi altyapımız
olmalı. Bunun için de öncelikle kendi tesis ve ürünlerimizin güçlendirilmesini
başarmak olmak üzere, OSB fırsatını da kesinlikle ıskalamamamız gerekiyor. Susurluk
için henüz hiçbir şey bitmedi, bitmeyecek. Gelişmek için değişmek, değişmek
için de niyet ve çaba gerekiyor. Aklımızı ve yüreğimizi birleştirebilir,
dikenli yollarda sonuna kadar yürümeyi göze alabilirsek her zaman güçlü çıkış
yolları bulabiliriz. Bilmeliyiz ki “Yola çıkıp varmamak, yoldan çıkıp ta varmak mümkün değildir”. Son olarak yine böyle bir söz: “Her arayan bulamayabilir ama bulanlar arayanlardır”.
‘GZFT.08-SANAYİ’
sektörüyle ilgili önümüzdeki
süreçte ilçemize dış çevreden yönelmiş ‘Fırsatlar’ : ‘FRS.08.1-İstanbul
sanayisinin desantralizasyonu’ ve ‘FRS.08.2-İstanbul
sanayiinin giderek bizim bölgemize doğru kayması’ olarak öngörülmüştü. Bunlar Susurluğun gelişmesini kolaylaştıracak,
hızlandıracak ve destekleyecek birer birer dış fırsat.
Büyük sanayi
merkezleri günümüzde hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşme gibi nedenlerle
yoğun bir baskı altında. Sürekli büyüme; bölge içi ve bölgeler arasında artan
ölçüde nüfus ve sosyo-ekonomik gelişmişlik farklarına neden oluyor. Bu durum
aşırı büyüyen merkezlerin doğal ve ekonomik kaynaklara dayalı olan
sürdürülebilir kalkınmasını da tehlikeye sokmakta. Günümüzde giderek daha önem
kazanan çevre sorunları da bu ‘desantralizasyon’u zorluyor. Bu
yüzden İstanbul gibi geçmişte belli merkezlerde yoğunlaşmış bulunan sanayiinin
yakın çevrede daha az yoğunluklu bölgelere taşınması gündemde. Özellikle
İstanbul karayolu ağında ve kent merkezinde giderek artan trafik yoğunluğunun
sanayinin yeniden dağılım politikaları ile ne ölçüde hafifletilebileceği
üzerinde plan ve projeler var. Bu duruma bulunan çözüm stratejilerinden birisi
İstanbul sanayisinin yer değiştirmesi üzerine gelişmekte. Nitekim bu fırsatı
değerlendiren Güney Marmara Kalkınma ajansı aşırı büyüyen merkezlerin
çevresindeki alanlara yayılması suretiyle merkezdeki yoğunluğu hafifletilip
kaynakların devamlılığının sağlanması konusuna Bölge Planı’nda yer vermiş
bulunuyor. Gerçekten de bu bağlamda Çanakkale ve Balıkesir’i içine alan TR22
Düzey 2 Bölgesi, coğrafi konumu, merkezlere yakınlığı ve sahip olduğu gelişme
potansiyelleri bakımından aşırı büyüyen bu merkezlere alternatif olarak
görülüyor. 2010- 2013 Güney Marmara Bölge Planı Mekânsal Gelişim Şemasında
Bölgenin hangi alanlarının ne tür işlevler için uygun olduğu gösterilmiş. Bu
doğrultuda Güney Marmara Bölgesi’nin kuzeyi sanayi, güneydoğusu madencilik
alanları için uygun iken bölge genelinde tarımsal topraklar söz konusu.
Bölgenin mekânsal gelişmesinin bu yönde devam edeceği varsayılarak ‘İstanbul’dan taşınması gündemde olan sanayi’ için Balıkesir
Merkez, Bandırma ve Biga uygun mekânlar olarak değerlendirilmiş. Zira bu
noktalar gerek ulaşım kolaylığı gerekse hâlihazırda var olan sanayileşmeden
dolayı desantralizasyon için cazip görünüyor. İlçemizin İstanbul, Bursa ve
İzmir gibi büyük sanayi merkezleri arasında bulunması, güçlü ulaşım ağları
içinde bulunmamız, söz konusu alternatif alanlara ve Bandırma limanına
yakınlığımız bize de bu açıdan ikincil bir avantaj sağlıyor. Sadece biraz daha
yüksek ve etkili bir sesle “Biz de varız!” dememiz
gerektiğini düşünüyorum. Sanayinin hâlihazırda Bandırma- Biga-Çan-Çanakkale
aksı ile daha zayıf düzeyde Susurluk-Balıkesir-Edremit akslarında geliştiği,
ancak bu gelişmenin asıl olarak Bandırma-Susurluk-Balıkesir-Bursa yönünde
kuvvetli olduğu izleniyor. Bursa-Gebze-İstanbul otoyolu ve Lojistik Köyü
projelerinin etkisiyle önümüzdeki yıllarda bu gelişme daha da hızlanacak. Ancak
sanayi gelişme akslarında yeni tesislerin dağınık, gelişigüzel ve sürdürülebilir
olmayan bir şekilde yer seçmeleri yerine, daha ziyade OSB’lere yönlendirilmesi
politikası da var. Bu nedenle OSB’lerin sağladığı uygun ortam ve maliyet
avantajları göz önüne alınarak taşınması düşünülen sanayi için bu merkezlerin
öncelikli alanlar olarak dikkate alınması söz konusu. Bu açıdan Ömerköy’de
kurulması için başvurusu yapılan karma OSB’si çok kıymetli ve kaçırılmaması
gereken bir fırsat.
Güney
Marmara TR22 Düzey 2 Bölgesi olarak kodlanmış Balıkesir ve Çanakkale illeri
aslında kültürel ve doğal zenginlikleriyle tam bir ‘yaşanacak bölge’ vizyonuna
sahip. Diğer yandan gerek coğrafi konum, büyük sanayi merkezlerine
yakınlık ve gerekse de sahip olunan gelişme potansiyelleri bakımından da aşırı
büyüyen merkezlere alternatif oluşturuyor. Bu bağlamda ’İstanbul
sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli’ ve “İstanbul
sanayiinin giderek bizim bölgemize doğru kayması’ Susurluk
için şimdiden güçlü bir yön ve aynı zamanda da kıymetli bir fırsat olarak
ortaya çıkmış durumda. İstanbul Sanayisinin Bölgemize taşınmak için
aradığı en önemli unsurlardan birinin ulaşım ve lojistik alt yapı imkânı
olduğunu biliyoruz. Gebze-Orhangazi-İzmir ve
Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolları ile Bursa-Bandırma-İzmir hızlı
tren projesinin tamamlanmasının bu anlamda bölgeye önemli bir güç kattığı ve
katacağı çok açık. Ayrıca İstanbul-İzmir arası karayolu ve Ankara-Bursa-İzmir
arası demiryolu ulaşımları bölgeyi giderek bir transit merkezi konumuna
getiriyor. İlçemizi de içine alan bu merkez orta vadede Bandırma’daki limanlar
yoluyla da dış dünya ile kesintisiz bir bağlantı içinde olacak. Ayrıca
İstanbul, Bursa ve İzmir gibi üç büyük kente olan yakınlığın bize büyük bir
avantaj sağladığını da görebilmek lazım. Bütün bunlar kendisine yer arayan
İstanbul sanayisinin dinamizmi için son derece cazip ve stratejik unsurlar.
Bölgede Balıkesir merkezde iki, Bandırma, Çanakkale, Biga ve M.K.Paşa’da birer
adet olmak üzere faaliyette olan altı adet; bunun yanı sıra Bölgede henüz
faaliyete geçmemiş olan Gönen Deri ile Burhaniye Zeytincilik Organize Sanayi
Bölgesi mevcut. Sanayi parsellerinin yüzde 80’e yakını tahsis edilmiş
olup, OSB’lerde üretimde olan firma sayısı 143. Bölge OSB’leri ulaşılabilirlik
açısından oldukça iyi konumlarda. Söz konusu OSB’lerde altyapı çalışmalarının
çoğu tamamlanmış olup, atık su ve doğalgaz kullanımı konusunda bazı eksiklikler
var. Bölge OSB’lerinde 250’den fazla çalışanı olan 2 işletme bulunuyor.
İşletmelerin ciroları da göz önüne alındığında OSB’deki işletmelerin çoğunun
KOBİ olduğu görülüyor. GMKA TR22 Güney Marmara Organize Sanayi Bölgeleri
Araştırmasına göre Balıkesir OSB’lerinde en çok faaliyet gösteren iş kollarının
gıda ve yem 28%, makine ve teçhizat 12%, deri, plastik ve kimya 8% olduğu
tespit edilmiş. Buna göre söz konusu işletmelerin yarısı gıda, yem ve makine
teçhizat sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Günde ortalama 10 saat üretim
yapılıyor, yüzde 60’ında vardiya uygulaması var ve personel sayısı ağırlıklı
olarak 11 ile 25 kişi.
Sanayi üretiminin OSB çatısı altında yapılmasının faydası çok. Ancak OSB
kurmak da bir o kadar zor. Öncelikle OSB’ler OSB Yer Seçim Yönetmeliği
çerçevesinde belirlenen uygun alanların İlin Valisinin teklifi ve Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı’nın oluru ile tüzel kişilik kazanıyor. Bu noktada İldeki
diğer OSB’lerin varlığı ve doluluk oranı mevzuat itibariyle yeni bir OSB
kurulmasına engel teşkil edebilir. Bu noktada en başta Susurluğun niyet ve kararlılığı ile; Siyaset, Valilik, Belediye, Ticaret Odaları ve
STK’ların elbirliği ederek devreye girmesi şart. Başlangıçta en önemlisi yer
seçimi, daha doğrusu doğru yeri seçmek. Bunun için ilk OSB yapılanmasının
Sanayi ve Ticaret Odaları desteğinde Kent Konseyi çatısı altında oluşturulması
yararlı olur. Kuşkusuz bu konuda karayolu, otoban, liman, demiryolu, lojistik
alanlar, havalimanı, yakındaki kentsel alan gibi noktalar yatırımcı için önemli
faktörler. Bildiğimiz kadarıyla İlçemiz Ömerköy sınırları içerisinde OSB
kurulumu ile ilgili bazı çalışmalar yapılmış. Başvuru dosyası Valilik kanalıyla
Sanayi Bakanlığına ulaşmış durumda. Google harita uygulamalarından
görülebileceği gibi Ömerköy’den geçen yeni otoban ile mevcut karayolu arasında
kalan bölümde büyük ölçekli Mera parselleri (170 ha civarında) var. Yanındaki
tarımsal alanlar ile birlikte alanın yaklaşık 450 ha büyüklüğe ulaşabileceği
anlaşılıyor. Bu parsellerin büyük bir kısmının hazinesi mülkiyetinde olması çok
ama çok önemli. Çünkü OSB Tüzel Kişilik kazandıktan sonra emlak vergisi değeri
üzerinden sadece OSB Tüzel Kişiliklerine Devlet tarafından satışı
yapılabiliyor. Taşınmaz Mera olsa bile tahsis amacı değişikliği yapılarak önce
Mera vasfı kaldırılıp sonrasında da satış gerçekleşiyor. Böylece çok uygun
fiyatlarla OSB lehine parseller tescil edilmekte. Bu şekilde yatırımcılara
uygun fiyat ile tahsis/satış OSB’nin ihtiyaç duyduğu ilk yatırım bütçesi
desteğini de sağlamak anlamına geliyor. Kurulacak olan OSB’nin niteliği çok
önemli. Bu anlamda karma OSB her zaman daha avantajlı. Çünkü karma OSB’lerde
imar planı aşamasında ada bazında ihtisaslaşan üretim adaları mümkün. Yani
örneğin; OSB’nin güney kısmında Gıda üretim tesisleri planlanırken, belli
bölgesinde masa-sandalye üretimine yönelik imar adaları, bazı yerlerinde de
yüksek katma değerli teknolojik üretim adaları oluşturulabilir. Böylelikle altyapı
verimli kullanılır, sanayi kuruluşları arasında simbiyoz etkisi bile
oluşabilir. ‘Simbiyoz’ kelimesi genellikle, iki veya daha fazla türün
karşılıklı fayda durumunda olduğu; madde, enerji veya bilgi alışverişinin
olduğu doğal ilişki için kullanılıyor. Bu ilişki endüstriyel alanda, emisyon ve
enerji kullanımının azaltılması, yeni gelir akışı gibi faydalar sağlıyor.
Endüstriyel Simbiyoz, endüstriyel işletmelerin karşılıklı fayda sağlayacakları
ortaklıklar kurması olarak tanımlanabilir. Bu ortak kullanım sadece atıkları
değil, enerji, lojistik, insan gücü, yatırım,
su gibi diğer kaynakları da kapsıyor. Haritadan da görülebilen yer Susurluk OSB
için oldukça uygun. Ülkemizdeki OSB’ler 35 ha ile 2500 ha arasında çeşitli
büyüklerde. Aslında ne kadar büyük olursa o kadar iyi. Çünkü yatırımcılardan
parsel büyüklükleri ile orantılı aidat alınıyor. Böylece yönetim aidatı önemli
miktarlara ulaşabiliyor ve OSB’nin bütçesi çerçevesinde gerekli ihtiyaçlara
kullanılabiliyor. Bu nedenle büyüklüğü 400 ha altında olan OSB’ler çarkı
çevirme noktasında zorlanabiliyorlar. Bu yüzden başta Hazine parselleri olmak
üzere özel mülkiyet elindeki parselleri de OSB içerisine almakta fayda var.
OSB’lerde kurulumdan sonraki ilk işler; imar planı, parselasyon planı, altyapı
tesisleri ve merkezi atıksu arıtma tesisinin yapılması. OSB’nin büyümesi ve
güçlenmesi ile birlikte Mesleki Teknik Öğretim Kurumu, İtfaiye, Sosyal ve Spor
Tesisleri, Kreş ve diğer kamusal hizmet tesisleri ile banka vb. ünitelere de
ihtiyaç duyulur. Sadece sanayi yatırımları değil bu tesisleri yapmak da hem
zaman hem de ciddi bütçe gerektiren işler. Nitekim ülkemizde henüz altyapı, yol
ve arıtma tesisini yapamadığı için üretim faaliyeti başlanamayan yaklaşık 70
tane OSB bulunuyor. Ciddi bir destek ve finansmana ihtiyaç duyulan bu dikenli
yolda kaynağın en büyüğü arazileri küçük bedeller ile alıp yatırımcıya satış yapmakla
sağlanabilir. Satış bedelleri belirlenirken de ildeki diğer OSB’ler ile rekabet
edebilecek daha uygun fiyatlar seçmek önemli. İlk sanayi tesisi gelene kadar
yapılması gereken altyapı işleri için Büyükşehir desteğine kesinlikle muhtacız.
Bu arada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ihtiyaç duyulan tüm altyapı-üstyapı
tesisleri başta olmak üzere özel mülkiyet elindeki parsellerin OSB tarafından
kamulaştırılması için kredi verdiğini bir kenara not edelim. Böylece projelerin
Bakanlık yatırım programına alınması ile birlikte 3 yıl geri ödemesiz, yıllık
%3 faizle 10 yılda geri ödemeli kredi kullanarak (bazı parselleri ipotek vermek
gerekiyor) ilk etapta ihtiyaç duyulan bütçe oluşturulabiliyor. Burada önemli
olan çok iyi bir planlama ve hızlı iş görerek geri ödemesiz olan 3 yıllık
süreçte mümkün olduğunca fazla yatırımcı gelmesini sağlamak. OSB’nin yatırımcı
sayısı arttıkça onların ihtiyacı olan elektrik, doğalgaz, proses suyu gibi
hizmetlerin dağıtım lisansı alınarak karşılanması gelir kapılarını da arttırmış
oluyor. Ancak bugün itibariyle burada bir hususu önemle vurgulamakta ve
belirtmekte yarar var. Bu Stratejik Plan önerisi 2023 yılı sonrası için
yapılıyor. O nedenle 2021 ve 2022 yılları için söylediği bir şey yok. Bu dönem
Susurluk halkının, idaresinin ve siyasetinin görev alanı. Stratejik plan onlara
bir vizyon öngörüyor; benimser ve inanırlarsa ‘yeşilelma yolu’ndan yürürler.
Zaman ve mevzi kazanırlar. “Ayağa kalk Susurluk! Kalk ve
yürümeye başla. Gelecek ellerinde!”çağrımıza uymuş olurlar. Bu arada
açtığımız yoldan yürüyerek Stratejik Planlarını kesinleştirmiş ve 2023’e
öngörülen fotoğraf içinde ulaşmış olurlar. Kısaca OSB’sin kuruluş aşaması
bitmiş, altyapı işlerinin yürütüldüğü bir noktada Stratejik plan yapılmış ve
uygulamaya girmiş olur.

Kuşkusuz
güçlü yönlerin daha güçlü hale getirilmesi ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN,
ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ ve ‘StrA.1.1-Sosyal ve
ekonomik kalkınma’ Stratejik amacımız için
önemli. Nitekim bu maksatla ‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve
fırsatları kullanma’ stratejisi izlenmesi gerektiğini biliyoruz. Bu
sebeple Susurluğun mevcut fabrika ve tesisleri için ilk etapta: ‘HDF.1.1.1.29-Şeker fabrikasının yıl boyu çalışmasına yönelik alternatif
çözüm önerilerini değerlendirmek’, ‘HDF.1.1.1.30-Tesisimiz Yörsan’ın yeniden
üretime geçmesi için yeni yatırımcısına destek ve katkıda bulunmak’, ‘HDF.1.1.1.31-Entegre
et tesislerimizi yeni yatırımlarla ürün çeşidi, kapasite ve ulusal pazar
paylarını arttırmaları için yönlendirmek’,’HDF.1.1.1.32-Beyaz et tesislerimizi
üretim miktarı, ürün kalitesi ve marka değerini yükseltmeleri için teşvik etmek’
ve ‘HDF.1.1.1.33-Gıda sanayimizi
çeşitlendirmek, ürünlerimizin dış pazarlara açılmasını sağlamak üzere
desteklemek’ gibi hedefler düşünülebilir. Ahşap sandalye,
masa imalatı konusunda ‘HDF.1.1.1.34-Susurluğa özgü,
markalı ahşap ürün tasarımları gerçekleştirmek’,’HDF.1.1.1.35-Üretimde Küçük
sanayi-Meslek lisesi işbirliğini sağlamak’ ve’HDF.1.1.1.36-Ahşap ürünlerde Susurluğu yeniden zirveye taşımak’ akla gelen ilk hedefler. İstanbul sanayisinden
ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli Susurluğun geleceği
için oldukça stratejik bir konu. Bu kez işin sıkı tutulması, özünden sapılıp
sulandırılmaması ve adım adım sonuca ulaştırılması gerekiyor. Bir hayalin
gerçeğe dönüşmesi gibi, gelecek nesillere ulaştırılacak bir amiral gemisi gibi konunun
vizyon ve dava edinilmesinden söz ediyorum. O halde ilk hedef: ‘HDF.1.1.1.37-OSB girişimini
sahiplenmek, siyasi ve altyapı desteğini sağlamak’, ikincisi
‘HDF.1.1.1.38-OSB’ne her
aşamada aktif destek olmayı ve katkıda bulunmayı sürdürmek’, üçüncüsü
de ‘HDF.1.1.1.39-Karma OSB
yaklaşımıyla Susurluk için en uygun yatırımların gelmesinde seçici olmak’ olmalı. Kuşkusuz bu hedefler
güçlü yönlerimizi daha da güçlendirecek çabalar. Neticede orta vadede ‘Sosyal
ve ekonomik kalkınma’mızı olumlu etkileyecek çok çok önemli hususlar. Aynı
zamanda bu hamleler yöre insanımız için gelecekte yeni kazanç ve istihdam
kapıları anlamına geliyor. Bölgesinde yükselen, öne çıkan
gelişmiş bir Susurluk istiyorsak dayanacağımız güçlü bir sanayi altyapımız
olmalı. Bunun için de öncelikle kendi tesis ve ürünlerimizin güçlendirilmesini
başarmak olmak üzere, OSB fırsatını da kesinlikle ıskalamamamız gerekiyor. Susurluk
için henüz hiçbir şey bitmedi, bitmeyecek. Gelişmek için değişmek, değişmek
için de niyet ve çaba gerekiyor. Aklımızı ve yüreğimizi birleştirebilir,
dikenli yollarda sonuna kadar yürümeyi göze alabilirsek her zaman güçlü çıkış
yolları bulabiliriz. Bilmeliyiz ki “Yola çıkıp varmamak, yoldan çıkıp ta varmak mümkün değildir”. Son olarak yine böyle bir söz: “Her arayan bulamayabilir ama bulanlar arayanlardır”.
GZFT.08-SANAYİ’
sektörüyle ilgili önümüzdeki
süreçte ilçemize dış çevreden yönelmiş ‘Fırsatlar’ : ‘FRS.08.1-İstanbul
sanayisinin desantralizasyonu’ ve ‘FRS.08.2-İstanbul
sanayiinin giderek bizim bölgemize doğru kayması’ olarak öngörülmüştü. Bunlar Susurluğun gelişmesini
kolaylaştıracak, hızlandıracak ve destekleyecek birer birer dış fırsat.
Büyük sanayi
merkezleri günümüzde hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşme gibi nedenlerle
yoğun bir baskı altında. Sürekli büyüme; bölge içi ve bölgeler arasında artan
ölçüde nüfus ve sosyo-ekonomik gelişmişlik farklarına neden oluyor. Bu durum
aşırı büyüyen merkezlerin doğal ve ekonomik kaynaklara dayalı olan
sürdürülebilir kalkınmasını da tehlikeye sokmakta. Günümüzde giderek daha önem
kazanan çevre sorunları da bu ‘desantralizasyon’u zorluyor. Bu
yüzden İstanbul gibi geçmişte belli merkezlerde yoğunlaşmış bulunan sanayiinin
yakın çevrede daha az yoğunluklu bölgelere taşınması gündemde. Özellikle
İstanbul karayolu ağında ve kent merkezinde giderek artan trafik yoğunluğunun
sanayinin yeniden dağılım politikaları ile ne ölçüde hafifletilebileceği
üzerinde plan ve projeler var. Bu duruma bulunan çözüm stratejilerinden birisi
İstanbul sanayisinin yer değiştirmesi üzerine gelişmekte. Nitekim bu fırsatı
değerlendiren Güney Marmara Kalkınma ajansı aşırı büyüyen merkezlerin
çevresindeki alanlara yayılması suretiyle merkezdeki yoğunluğu hafifletilip
kaynakların devamlılığının sağlanması konusuna Bölge Planı’nda yer vermiş
bulunuyor. Gerçekten de bu bağlamda Çanakkale ve Balıkesir’i içine alan TR22
Düzey 2 Bölgesi, coğrafi konumu, merkezlere yakınlığı ve sahip olduğu gelişme
potansiyelleri bakımından aşırı büyüyen bu merkezlere alternatif olarak
görülüyor. 2010- 2013 Güney Marmara Bölge Planı Mekânsal Gelişim Şemasında
Bölgenin hangi alanlarının ne tür işlevler için uygun olduğu gösterilmiş. Bu
doğrultuda Güney Marmara Bölgesi’nin kuzeyi sanayi, güneydoğusu madencilik
alanları için uygun iken bölge genelinde tarımsal topraklar söz konusu.
Bölgenin mekânsal gelişmesinin bu yönde devam edeceği varsayılarak ‘İstanbul’dan taşınması gündemde olan sanayi’ için Balıkesir
Merkez, Bandırma ve Biga uygun mekânlar olarak değerlendirilmiş. Zira bu
noktalar gerek ulaşım kolaylığı gerekse hâlihazırda var olan sanayileşmeden
dolayı desantralizasyon için cazip görünüyor. İlçemizin İstanbul, Bursa ve
İzmir gibi büyük sanayi merkezleri arasında bulunması, güçlü ulaşım ağları
içinde bulunmamız, söz konusu alternatif alanlara ve Bandırma limanına
yakınlığımız bize de bu açıdan ikincil bir avantaj sağlıyor. Sadece biraz daha
yüksek ve etkili bir sesle “Biz de varız!” dememiz
gerektiğini düşünüyorum. Sanayinin hâlihazırda Bandırma- Biga-Çan-Çanakkale
aksı ile daha zayıf düzeyde Susurluk-Balıkesir-Edremit akslarında geliştiği,
ancak bu gelişmenin asıl olarak Bandırma-Susurluk-Balıkesir-Bursa yönünde
kuvvetli olduğu izleniyor. Bursa-Gebze-İstanbul otoyolu ve Lojistik Köyü
projelerinin etkisiyle önümüzdeki yıllarda bu gelişme daha da hızlanacak. Ancak
sanayi gelişme akslarında yeni tesislerin dağınık, gelişigüzel ve sürdürülebilir
olmayan bir şekilde yer seçmeleri yerine, daha ziyade OSB’lere yönlendirilmesi
politikası da var. Bu nedenle OSB’lerin sağladığı uygun ortam ve maliyet
avantajları göz önüne alınarak taşınması düşünülen sanayi için bu merkezlerin
öncelikli alanlar olarak dikkate alınması söz konusu. Bu açıdan Ömerköy’de
kurulması için başvurusu yapılan karma OSB’si çok kıymetli ve kaçırılmaması
gereken bir fırsat.
Mademki ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ istiyoruz ve mademki bu konuda ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ şeklinde bir Stratejik amacımız var o halde ‘Str.1.2.1-Üretim
tesislerini çoğaltma’ stratejisi izleyeceğiz demektir.
Odaklanmamız gereken şey ise gayet doğal olarak çevreden esen fırsat rüzgârlarından
azami ölçüde yararlanabilmek. Bu açıdan İstanbul sanayisinden
ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli Susurluğun geleceği
için oldukça stratejik bir konu. Bu kez işin sıkı tutulması, özünden sapılıp
sulandırılmaması ve adım adım sonuca ulaştırılması gerekiyor. Bir hayalin
gerçeğe dönüşmesi gibi, gelecek nesillere ulaştırılacak bir amiral gemisi gibi
konunun vizyon ve dava edinilmesinden söz ediyorum. O halde ilk hedef: ‘HDF.1.2.1.08-OSB girişimini sahiplenmek, siyasi ve
altyapı desteğini sağlamak’, ikincisi ‘HDF.1.2.1.09-OSB’ne her
aşamada aktif destek olmayı ve katkıda bulunmayı sürdürmek’, üçüncüsü de ‘HDF.1.2.1.10-Karma OSB
yaklaşımıyla Susurluk için en uygun yatırımların gelmesinde seçici olmak’ olmalı. Bu arada İstanbul sanayisinin desantralizasyonu;
yani sanayinin istanbul’da yoğunlaşmasının artık istenmemesi, bir merkezkaç
hareket oluşturuyor. Bizim için yelkenlerimizi şişirip değerlendirmemiz gereken
bir rüzgâr bu. Nereye gidecekler? İstanbul’dan, iç ve dış pazar
bağlantılarından uzak olmak istemeyeceklerine göre ya Trakya’ya, ya da Güney Marmara’ya
yönelecekler. Trakya dolu, Güney Marmara bölgemizde bile uygun alanlar sınırlı.
İlçemiz de bu sınırlı alanlardan biri. Nitekim fabrika ve üretim tesislerinin
Bursa ve Bandırma’dan giderek bize doğru kaydığını da yıllar itibariyle
gözlemleyebiliyoruz. O halde ilk hedefimiz; ‘HDF.1.3.2.24-İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için en
uygun alternatif olduğumuzun bilinciyle bu avantajımızı sürekli gündemde tutmak’,
ikincisi ise ‘HDF.1.3.2.25-İlçemize gelebilecek sanayi
yatırım tercihlerini olumsuz etkileyebilecek engelleri önceden görüp gidermek’ olmalı. Elbette en uygun
alternatif olduğumuzun bilincinde olmalı ve bu avantajımızı hem kendimiz hem de
yatırımcılar için sürekli gündemde tutmalıyız. Ancak yetmez; gelecek olanlar
karşılarına çıkacak engellerden hoşlanmaz. Kendilerine zaman, para ve emek
kaybettirecek olumsuzluklar varsa da gelmez. Bu yüzden sanayi yatırım
tercihlerini olumsuz etkileyebilecek engelleri ortadan kaldırmak, eksiklikleri
gidermek ve kolaylık sağlamak gerekir. Böylece Susurluğun geleceği demek olan
fırsatları kaçırmamış, tercihin ilçemizden yana kullanılmasını yönlendirmiş
oluruz. Bu açıdan yatırım yapacaklar ve kurulacak tesisler için ilçemizde
Ticaret Odası tarafından bir yatırım danışma ve destek hizmeti vermek oldukça
önemli. Zira gelecekte daha yoğun ve pahalı olacak olan büyük kentten kaçışları
oldukça sık göreceğiz. yyalcin3@gmail.com