25 Haziran 2021 Cuma

25 Haziran 2021 11:30 Cuma CORONA GÜNLERİ.................................Mutasyon varyantlar

‘Alfa’dan ‘Delta’ya

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 469.ncu, dünyadaki 548.nci günü. Dünya genelinde Kovid-19'un yeni mutasyonlarının ortaya çıkması, salgınla mücadelede yeni güçlükler ve belirsizlikler ortaya çıkarıyor.

Çünkü her virüs gibi Kovid-19 da zaman içinde ve farklı mekanlarda değişim geçiriyor. Söz konusu değişimlerin büyük bölümü virüsün temel özelliklerini değiştirmezken; "mutasyon" olarak adlandırılan bazı değişimler, virüsün temel özelliklerini ve dolayısıyla etkisini önemli ölçüde farklılaştırabiliyor.

Bilim insanları bu yüzden, Kovid-19'un mutasyonlarının virüsün ne kadar kolay yayıldığını, hastalık tablosunu, aşıların bağışıklık sağlama düzeyini, teşhis, tedavi ve koruma tedbirlerinin başarısını etkilediğine işaret ediyorlar.

Bilim insanları şu ana kadar, Kovid-19 virüsünün yapısında 4 binden fazla mutasyon tespit etmiş. VOC ve VOI olarak sınıflandırılan varyantların büyük bölümü, virüsün insan hücrelerine tutunmasını sağlayan "diken proteinde" meydana gelen değişimlerden kaynaklanıyormuş. Mutasyon virüsün genel yapısındaki değişiklikler oluyor. Varyant ise mutasyonla gelişen yeni virüsün adı. Corona virüse karşı aşılma süreci devam ederken mutasyona uğramış yeni variant virüsler salgını daha da tehlikeli hale getiriyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Kovid-19'un bugüne dek ortaya çıkan mutasyonları içinde 4'ünü "endişe verici", 8'ini "izlenmesi gereken" varyant olarak tanımlamış. Örgüt, "Endişe Verici Varyant" (VOC) olarak tanımladığı mutasyonların, "virüsün bulaşıcılığını ve yayılma riskini artırabildiği, öldürücülüğünü veya hastalık belirtilerini değiştirebildiği, önleme ve kontrol tedbirlerinin etkinliğini azaltabildiği" uyarısını yapıyor.

Öte yandan "İzlenmesi Gereken Varyant" (VOI) olarak adlandırılan diğer 8 varyantın ise "1'den çok kişiye bulaşma, salgın öbekleri oluşturma gibi topluluk içi yayılma özellikleri gösterdiği, birden çok ülkede görüldüğü ve endişe verici varyanta dönüşüp dönüşmeyeceğinin izlenmesi gerektiği" belirtildi.

Kovid-19'un mutasyonlarını Ocak 2020'den bu yana takip eden DSÖ, 31 Mayıs'ta aldığı kararla, harf ve rakamlarla belirtilen adları dışında, ilk kez ortaya çıktığı ülkelerle anılan varyantların Yunan alfabesindeki harflerle adlandırılmasına karar verdi. Böylece "Endişe Verici Varyant" olarak belirlenen 4 varyanta Alfa, Beta, Gamma ve Delta; "İzlenmesi Gereken Varyant" olarak kategorize edilen 8 varyanta ise Epsilon (2 varyant), Zeta, Eta, Teta, Iota, Kappa ve Lambda adları verildi.

İlk kez Eylül 2020'de İngiltere'de tespit edilen "B.1.1.7", daha sonra verilen isimle "Alpha" varyantı, DSÖ'nün "endişe verici varyant" olarak tanımladığı ilk Kovid-19 mutasyonu oldu. İngiltere'de incelenen örneklerde varyantın Kovid-19'un yabani tipine (doğal fenotipine) göre yüzde 43 ila 90 daha bulaşıcı olduğu belirlendi.

"B.1.351" adını taşıyan "Beta" varyantı, ilk kez Ekim 2020'de Güney Afrika'da Nelson Mandela Körfezi çevresinde tespit edildi. Mayıs 2020'de mutasyona uğradığı sanılan "Beta" varyantının, DSÖ'nün "Endişe Verici Varyant" olarak tanımladığı Kovid-19 mutasyonları arasında ilk ortaya çıkan olduğu tahmin ediliyor. Daha önce herhangi akut hastalık geçmişi olmayan genç bireyler arasında daha fazla yayıldığı gözlenen varyantın, Kovid-19'un yabani tipine kıyasla bu yaş grubunda daha fazla ciddi hastalık riski ortaya çıkardığı bildirildi. Varyantın yayılmasının Güney Afrika'da 2020 sonbaharından bu yılın başına kadar görülen vaka artışında etkili olduğu düşünülüyor.

İlk kez Ocak 2020'de Japonya'da Brezilya'dan seyahat eden yolcularda tespit edilen, daha sonra "Gamma" olarak adlandırılan "P.1" varyantı da DSÖ tarafından "Endişe Verici Varyant" olarak nitelenen Kovid-19 mutasyonları arasında yer aldı. Varyant, virüsün aminoasitlerinde 17 değişim yarattığı biliniyor. Bunların 10'u virüsün insan vücuduna tutunmasını sağlayan çivi proteini etkiliyor. Varyantın bu yılın başında Brezilya'nın Amazonas eyaletinin başkenti Manaus'daki ani vaka artışında etkili olduğu tahmin ediliyor.

Şu sıralarda birçok ülkede görülmeye başlanan "Delta varyantı ise endişe yaratıyor. İlk kez Ekim 2020'de Hindistan'da tespit edilen ve "çift mutant" adı verilen "B.1.617.2" son Kovid-19 mutasyonu oldu. Virüsün çivi proteininde bulaşıcılığı ve antikor direncini etkileyebilecek mutasyonlara yol açan Delta varyantının, Hindistan'da martta başlayan ve günlük vaka sayılarının 400 bine kadar çıktığı ikinci salgın dalgasının sorumlusu olduğu tahmin ediliyor. İngiltere Halk Sağlığı Kurumu, mayısta yaptığı değerlendirmede, Delta varyantının yayılma hızının Alfa varyantına göre yüzde 51-67 daha fazla olduğu uyarısında bulunmuştu.

DSÖ, 19 Haziran'da yaptığı açıklamada, bulaşıcı özelliği yüksek Delta varyantının dünya genelinde baskın tür haline gelmesinin beklendiğini bildirdi.  

Başta Hint varyantı olarak bilinen, daha sonra Delta olarak adlandırılan bu yeni varyant, şu ana kadar 80’in üzerinde ülkede görüldü. Halen Portekiz, Almanya, Fransa, Rusya ve İspanya'da etkisi devam ediyor. Daha bulaşıcı olduğu tahmin edildiği için, İngiltere başta olmak üzere, birçok ülkede Covid-19 enfeksiyonlarının yükselmesinin altında yatan sebeplerden biri olarak gösteriliyor.

Yeni düşman: “Delta”

Bugün Cuma. Müminlerin camilerde çoğaldığı, dua ve namaz günü. Her Cuma olduğu gibi temiz olarak bayrama gider gibi hutbe dinlemeye, kalbimizi yaradana yöneltmeye gideceğiz. Rabbim cumamızı kutlu, hayırlı ve bereketli kılsın. 

Aynı zamanda bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 470.nci, dünyadaki 549.ncu günü. Son zamanlarda tehlikeli bir tırmanış gösteren mutasyon ve varyantlar dikkatleri üzerine çekmiş durumda. Belli ki her virüs gibi Kovid-19 da zaman içinde ve farklı mekânlarda değişim geçiriyor. Yeni yeni mutasyonlarının ortaya çıkması, virüsün hayatta kalmak için şekilden şekile girdiğini, kendince mücadele ettiğini gösteriyor.

En son Hindistan'da ortaya çıkan ve hızlı bulaşan "Delta" varyantı dünyada hızlı bir şekilde yayılıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu Toplantısı'nın ardından Delta varyantıyla ilgili olarak: "Delta plus daha ülkemizde görülmedi, tespit etmedik. Ancak Delta varyantıyla ilgili şu ana kadar sekansı yapılmış olan, adı konan 134 vakamız oldu” diye konuştu.

Uzmanlar delta varyantına belirtileri hakkında genç insanlar için daha çok kötü bir soğuk algınlığı gibi hissedilebileceğini söylüyor. Baş ağrısı, boğazda kuruluk, burun akıntısı ve ateş gibi grip benzeri hastalık belirtilerine yol açan Delta varyantı, Kovid-19'un önceki tiplerinde görülen öksürük, solunum stresi, sırt ağrıları gibi zatürre, soğuk algınlığı türü hastalık tablosundan farklılaşıyor. Klasik semptomların yanı sıra; titreme, iştahsızlık, baş ağrısı ve kas ağrıları gibi etkiler de görülebiliyor.

Bu yüzden Delta varyantına yakalanan gençlerin, kendilerini çok hasta hissetmeseler de virüsü bulaştırıp başkalarını riske atabileceklerine dikkat çekiyorlar. Ayrıca Delta varyantının aşılara karşı da belirli düzeyde direnç geliştirdiği tespit edilmiş.

Uzmanlar “Bu varyant biraz farklı çalışıyor gibi görünüyor. İnsanlar bir tür mevsimsel soğuk algınlığına yakalandıklarını düşünebilir ve hayatlarına devam ederken virüsü başka insanlara yayabilirler. Eğer gençseniz, daha hafif semptomlar alabilirsiniz. Kötü bir soğuk algınlığı gibi gelebilir ama evde kalın ve test yaptırın” diyorlar.

Delta (Hint) varyantı hakkında açıklamalar yapan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Bu varyant Hindistan'da çok büyük bir patlamaya neden olduktan sonra, o bölgedeki birçok ülkede de görülmeye devam etti. Şu anda Rusya’da da Delta varyantı yüzünden pik yaşanıyor. Yine İngiltere'de bir artış söz konusu.

Önümüzdeki birkaç ay içinde bu varyantın V1’in (Alfa yani İngiltere varyantının) yerine geçebileceği öngörülüyor. Türkiye'deki duruma bakacak olursak, V1’den yola çıkarak şunu tahmin edebiliriz; Türkiye'de kısa bir süre sonra (diğerine nazaran daha fazla yayılıyor ve bulaşıyorsa) diğerinin yerine geçti V1. Delta varyantının da böyle olacağı tahmin ediliyor. Yani Alfa (V1) varyantının yerine geçecek Delta varyantı maalesef” diye konuşmuş.

Delta varyantının hem daha bulaşıcı hem de aşılardan kaçma potansiyelinin yüksek olması nedeniyle kaygı yarattığını anlatan Prof. Dr. Yavuz, ayrıca: "Toplumun yüzde 70’inin etkinliği en yüksek aşı ile aşılanmış olması gerekiyor. Şanslıyız, bu aşılardan birine ulaşabilmiş durumdayız. Ama bu aşıyla iki doz hızlıca aşılama yapmamız gerekecek. Şu an sağlık çalışanlarının çok büyük bir fedakarlığı var, onu kabul edelim. iki doz olmadan, bunun da koruyucu olmayacağını bilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla şu anda Delta varyantına karşı biraz teyakkuzda olmamız gerekiyor hepimizin” diye de uyarmış.

Peki ne yapmak gerek? Yine uzmanlara göre: “Sinovac aşısı olan sağlık personeli ve 65 yaş üstüne, 3. doz Biontech olanağı bir an önce sağlanmalıdır. Delta varyantına Sinovac büyük ihtimalle durduramıyor ama Biontech çok etkili. 2. doz Sinovac aşısından 1-6 ay sonra 3. doz Biontech veya başka bir aşı olunması uygundur.”

Biontech ve Sinovac aşılarını karşılaştırıldığında Biontech aşısının özellikle 2. dozdan sonra, delta varyanta da aynı şekilde etkili olduğu ifade ediliyor. Bu varyant çok daha bulaşıcı ve tehlikeli. Ancak aşı olanlar alpha, beta, gamma varyantlarına karşı da korunmuş oluyorlar. Bu arada Sinovac olan risk grubundakilerin bulaştırmayı önlemek açısından 3. dozda Biontech olması tavsiye ediliyor.

23 Haziran 2021 Çarşamba

23 Haziran 2021 23:30 Çarşamba CORONA GÜNLERİ..........................Coronada büyüyen çocuklar

Corona torunları

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 467.nci, dünyadaki 546.ncü günü. Bu corona günlerinin bizim için en tatlı ve renkli tarafı iki küçük torunuma bu dönemde dolu dolu vakit ayırmak oldu. Bir taraftan etrafta hastalık kol gezer kısıtlamalar nedeniyle evlerimizden çıkamazken, onlar bizim dünyamızı renklendirdiler.

Büyük olan Ece Mercan 16 Nisan 2018 doğumlu, şimdi 3,5 yaşında.  Corona başladığında 2 yaşına girmek üzereydi. Küçük olan Tuna 21 Ekim 2019 doğumlu, o da şu anda 1,5 yaşını geçmiş durumda; 20 aylık. Ecelerin evleri Ankara Gölbaşı'nın İncek semtinde. Tuna'lar Çankaya G.O.P'da oturuyor. Her ikisi de tam kapanma durumları hariç her hafta 2-3 gün gibi bize geldiler.

Ece başta küçükleri alan bir kreşe verilmişti. Ancak corona başlayınca anne babası kreşten aldılar. Zaten kısa süre sonra kreşler de kapandı. Küçük çocuğu olan çalışanlar için çok zor günlerdi. Para ile bakıcı tutmak da pandemi ortamında kolay değildi. Bizim gibi yaşlı büyükleri olanlarsa talihliydiler. Çünkü torun sevgisi bu gibi zorlukların üstesinden gelebiliyordu.

Eceyi babası kreşe getirir gibi haftada birkaç gün sabah getirip akşam götürdü. Bereket pandemi sebebiyle uygulanan esnek çalışma biçimi haftanın geri kalan günlerinde evden çalışma imkanı sağlamıştı. Yine de anne bir süre sonra kızıyla ilgilenebilmek için işinden istifa etmek zorunda kaldı.

Tuna bu açıdan oldukça şanslıydı. Doğumundan 8-9 aylık olana kadar zaten annesiyle bizimleydiler. Doğum izni, ücretsiz izin derken pandemi annesine evden çalışma imkanı sağladı. Böylece Tuna bir yaşına kadar bizde büyüdü. Sonra da hiç aksamadan Cuma akşam gelip Pazartesi sabahı giderek bütün hafta sonlarını bizde geçirir oldular.

Şu anda hafta içinde 2 gün Eceyle birlikteyiz. Hafta sonu Cumartesi günleri hem Ece hem Tuna bizdeler. İki gün de bize kalıyor. Böyle olunca haftalarımız neredeyse tamamen onlarla dolu geçiyor. Bu aralarda Eceyi gece yatıya kalmaya alıştırmak için uğraşıyoruz. Çünkü inşallah bu günlerde ikiz kardeşleri olacak. O yüzden yeniden kreşe verilinceye kadar onunla daha fazla ilgilenmek zorundayız.

Şimdiki çocukların anne babaları daha bilgili ve ilgililer. Ece tam bir prenses; kibar, dengeli ve sevgi dolu. Konuşmaları çok zarif ve ölçülü. Tuna'ysa belki de oğlan çocuğu olduğu için olacak çok hareketli, bıcır bıcır ve sevimli. Neticede çocuklar; ikisi bir araya gelince yastık savaşı da yapıyorlar, evi de dağıtıyorlar tabi ki. Yalnız "dede"lerini ve "nenne"lerini çok seviyorlar onu biliyorum.

Biz de onları seviyoruz. Onların küçücük kalplerini hissedebiliyoruz. Gülen yüzleri ve kucağımıza sıcacık sokuluşları bizi mest ediyor. Bol bol dua ediyoruz onlar için. Bu mini minicik "kuzucuk"lara kaza, bela, üzüntü, keder değmesin istiyoruz. Sağlıklı olsunlar, mutlu ve başarılı olsunlar diliyoruz. Her şeyden önemlisi sıratı müstakim üzere "hayırlı evlat" olmalarını niyaz ediyoruz Rabb'imizden.

Onlar pandemi ortamında doğup büyüyen “corona çocukları”. Dedelerinin, nenelerinin küçümencik “torun”ları. Daha küçücükken maske takılan, elleri sık sık yıkanan ve “hastalık var” konuşmalarının içinde kalan kuzucuklar. İnşallah bir daha böyle bir musibet yaşamasınlar hayatları boyunca.

İkiz sevinç

Bugün 23 Haziran Çarşamba. Coronavirüs salgınının ülkemizde 468.nci, dünyadaki 547.ncü günü. En küçük torunlarım İnci Deniz ile Selim Erdem bugün 16.30'da doğdular. Çok şükür anne de, torunlarım da iyi ve sağlıklılar. Şimdilik dokuz ay süren bekleyiş mutlu sonla noktalandı.

Kuşkusuz bugün mutlu ve sevinçliyiz. Ailemize iki yeni can daha katıldı. Toplam 15 kişi olduk. Bizden öncesi yok, büyüklerimiz hakkın rahmetine kavuştu. Ancak evimizden doğan üç küçük hale yuva olup etrafımızda kümelenmiş durumda. Giderek de büyüyorlar. Hiç sağımıza solumuza bakmanın anlamı yok. Ailenin “Büyükleri” şimdi bizleriz.

Doğum haberini alanların ilk sözü “Gözünüz aydın” diğeri ise “Allah kolaylık versin” oluyor. Elbette önümüzde zor günler var. Fakat Allah yarattığı “evlat” sevgisi, merhameti ve şefkatiyle kullarına yardım ediyor. Doğanlar kendi göz aydınlığı bereketi ve bereketi ile birlikte geliyorlar. Anneye, babaya evlat güç gelmiyor. Hele de dedeye neneye hiç “kâr”ın yükü olur mu?

Acizane bazen öylesine bir şiir ilhamı düşüverir gönlüme. ”Yüreğimin sesi” adını verdim ben o duyguyla yazabildiklerime. Bugün de sevincimi, mutluluğumu dizelere dökmek geldi içimden. “Hoşgeldiniz çocuklar“ diye şöyle bir şey çıktı ortaya:

Dua ile bekledik / Dileklerle süsledik / Yolunuzu gözledik /Geldiniz ya; Hamd olsun

İşte nihayet sizi / Gördük ya son ikizleri /En sevimli bebişleri / İhsan edene Hamd olsun

Sefa ile geldiniz / İyi ki de geldiniz / Bizi mutlu ettiniz / Hoşgeldiniz, Hamd olsun

Yeni doğan ikizlerimizle birlikte altı torunumuz oldu Allah'a şükürler olsun. Üçü kız, üçü oğlan. Rabbim herkesinkilere de bizimkilere de sağlıklı, başarılı ve hayırlı ömürler versin. Göz aydınlığımız olsunlar. İnşallah bize de evlatlarımızın salih saliha hayırlı evlatlar olarak yetiştiklerini ve mürüvvetlerini görmek nasip olur. 

İlk torunum Nazlı 8 Temmuz 2003 doğumlu. Bu hafta sonu üniversite sınavına girecek. İkinci torunum 21 Şubat 2011'de doğdu, 9 yaşında, seneye inşallah ortaokula gidecek. Adı Yağız. Üçüncüsü Ece Mercan 3,5 yaşında, o artık ikiz kardeşlerinin ablası. Bir diğer torunum Tuna 1,5 yaşında. O da 21 Ekim 2019'da dünyaya geldi. Allah bahtlarını açık etsin. Hayatları boyunca kazalardan, belalardan, şerden, hastalık ve felaketlerden korusun.

Corona günleri devam ederken, elbette hayatın çarkı da dönmeyi sürdürüyor. Torunlarımız bu günlerde bize neşe kaynağı oldu. Pandeminin donuk sarı havasına adeta renk kattılar. Kısıtlı günlerimiz onlarla canlanıp hareketlendi. Varlıklarıyla hastalığın kasvetli havasını dağıttılar bizim için. Rabb'ime onları bize ihsan ettiği için hamd ediyorum.

22 Haziran 2021 Salı

23 Haziran 2021 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı219...............................Str.2.2.1 Hedefleri

Str.2.2.1 Hedefleri

‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında Yeşilelma’ vizyonumuzun temel amaçlarından ikincisi olan ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ la ilgili çalışmamızı sürdürüyoruz. Geçen hafta ‘StrA.2.1-Değerlere dayanmak’ stratejik amacı çerçevesinde ‘Str.2.1.1-Daha fazla değer üretme, Daha adil paylaşma ve Değerleri koruyup geliştirme’ stratejimize ait 9 hedefin ‘NASIL GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’ önerilerimizi okumuştunuz. Şimdi sırada aynı temel amacın bu defa ‘StrA.2.2-Nitelikli insana odaklanmak’ Stratejik amacı ve  ‘Str.2.2.1-Nitelikli insan yetiştirme’ stratejisi var. Bu bölümde;  1’ü ‘‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ sektörü, 2’si ‘08-SANAYİ ve 1’i de ‘11-EĞİTİM ve SPOR’ alanıyla alakalı toplam 4 hedefin ‘NASIL?’ gerçekleşebileceği üzerinde duracağız. Konuya geçmeden evvel yine belirtelim ki; şayet temel amaçlarımızdan biri ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’ ise onun olmazsa olmaz Stratejik Amaçlarından biri ‘‘StrA.2.2-Nitelikli insana odaklanmak’ ve onun da aracı Str.2.2.1-Nitelikli insan yetiştirme’ stratejisidir. O nedenle bu istikamet üzerindeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL? bu stratejimizin uygulanmasıyla gerçekleşecek. Elbette yine burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak olacak. Bir başka deyişle Susurluk; ‘Nitelikli insana odaklanarak’ ve ‘Nitelikli insan yetiştirerek’ var olan güçlü yönlerini daha güçlü yapmış, zayıf taraflarını da gidermiş olacak. Bu arada dış fırsatlardan yararlanıp, tehditlerden de sakınabilirse neticede ‘Kalkınmayı başarmış üretken bir Susurluk’ temel amacına ulaşmak kolaylaşacaktır.


    Öncelikle Susurluğun yazımızın da başlığı olan ’Str.2.1.1’stratejisi çerçevesinde belirlenmiş ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ sektörü hedefleri ile başlıyoruz. Daha önce Susurluğun bu alanda ‘ZY.03.2-Stratejik plan için yetişmiş eleman eksikliği’ gibi zayıf bir yönü olduğu açıklanmıştı. Sonuçta bu zayıf yönün telafisine yönelik olarak ve StrA.2.2-Nitelikli insana odaklanmak’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; ‘Str.2.2.1-Nitelikli insan yetiştirme’ stratejisi çerçevesinde; HDF.2.2.1.01-Plan hazırlama ekibi içinden en az 7 yetenekli genci kazanmak ‘şeklinde 1 hedef öngörülmüştü. Bu güne kadar yaşadığımız zorluklardan öğrendiğimiz kadar Stratejik plan için yetişmiş eleman eksikliği oldukça önemli bir zayıf yönümüz. Hâlbuki KALKINMA İÇİN STRATEJİK PLAN NE KADAR GEREKLİYSE, BİR PLAN YAPABİLMEK İÇİN DE YETİŞMİŞ ELEMAN O KADAR ŞART. Zira ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ için ‘StrA.2.2-Nitelikli insana odaklanmak’ olmazsa olmaz bir icap. ‘Str.2.2.1’stratejisi de bunu öngörüyor zaten. Ancak ‘NİTELİKLİ YA DA YETİŞMİŞ ELEMAN’ HER ZAMAN OKUMUŞ, DİPLOMALI İNSAN ANLAMINA GELMİYOR. İnanıyorum ki iyi bir moderatörlükle Susurlukta böyle bir işin içinde olabilecek pek çok insan değerlendirilebilir. Ancak Ç KİMSENİN BİR KENARA İTİLİP DEĞERSİZLEŞTİRİLMEMESİ, KATILIMCI BİR STRATEJİK PLAN SÜRECİ İÇİNDE UYGUN OLANLARIN SEÇİLİP KAZANILMASI gerekiyor. Bu noktada ilçe yöneticilerinden süreç içinde bu insanları ortak bir amaca doğru adaletle yönetmeleri beklenir. Sonuçta İYİ, ETKİN BİR PLAN; SADE, İDDİASIZ VE EN AZ MASRAFLA DA OLSA ONU YAPANLARIN BENİMSEDİKLERİ, KENDİLERİNDEN BİR ŞEYLER KATTIKLARI ORTAK BİR BELGEDİR. Uygulanabilir olmalıdır. Bizim bu süreçteki rolümüz özellikle bu pandemi sürecinde muhtemel plan ekibine bir online okul işlevi gördü aslında. Böylece SEÇİLECEK GÖNÜLLÜLER DAHA ÖNCE AYDINLATILMIŞ BU YOLUN ÜZERİNDE YÜRÜYECEKLER. Ancak asıl yetişmiş eleman eksikliği plan döneminde ortaya çıkacak.  Bu yüzden PLAN HAZIRLAMA EKİBİ İÇİNDEN EN AZ 7 YETENEKLİ GENCİ KAZANMAK VE GELECEK İÇİN HAZIRLAMAK zorundayız. Ki bu gençler donandıkları bilgi ve tecrübeyle Susurluğun Plan uygulamasını yürütebilsinler. 

                İkinci olarak Susurluğun yazımızın da başlığı olan ’Str.2.2.1’stratejisi çerçevesinde belirlenmiş ‘08-SANAYİ’’ sektörü hedefleri ile devam ediyoruz. Daha önce Susurluğun bu alanda ‘ZY.08.3-Nitelikli ara eleman yetersizliği’ ve ‘ZY.08.6-Üniversite işbirliğinin bulunmaması’ gibi bazı sorunları olduğu açıklanmıştı. Sonuçta bu konulara yönelik olarak; StrA.2.2-Nitelikli insana odaklanmak’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere ve ‘Str.2.2.1-Nitelikli insan yetiştirme’’ stratejisi çerçevesinde; ‘HDF.2.2.1.02-Sanayimiz ve işletmelerimizin gelişimi için Susurluk dışında bulunan nitelikli hemşehrilerimizi davet etmek’ ve ‘HDF.2.2.1.03-Bandırma 17 Eylül Üniversitesi ile Sanayi sektörümüz için; işletmeci, mühendis ve yüksek teknoloji bilgisine sahip nitelikli insan yetiştirme konusunda işbirliği yapmak’ şeklinde 2 hedef öngörülmüştü. ‘Nitelikli ara eleman yetersizliği’ ve ‘Üniversite işbirliğinin bulunmaması’ gibi sorunlar sanayi sektörü için ciddi bir zafiyet. Özellikle de bu yüzden AMAÇ.2 kapsamında StrA.2.2-Nitelikli insana odaklanmak ve Str.2.2.1-Nitelikli insan yetiştirme’ stratejisi izlemek gerekiyor. Çünkü gerek sektördeki zayıflıklarımız, gerekse yüksek teknoloji ve üniversite işbirliği eksiğimizin altında ‘NİTELİKLİ İNSAN’ sorunumuzun bulunduğu açık. Bu sebeple öncelikle işe: SANAYİMİZ VE İŞLETMELERİMİZİN GELİŞİMİ İÇİN SUSURLUK DIŞINDA BULUNAN NİTELİKLİ HEMŞEHRİLERİMİZİ DAVET ETMEKLE işe başlayabiliriz. Çünkü NİTELİKLİ ELEMAN YETİŞTİRMEK KOLAY DEĞİLDİR. ÖNCE BUNA İNANMAK, CİDDİ VE KARARLI BİR YATIRIM YAPMAK GEREKİR. Okul ister, eğitim öğretim ister, staj ve deneyim ister. BUGÜN BAŞLASAK İHTİYAÇ OLAN NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜNÜ ANCAK BEŞ YILDA YETİŞTİREBİLİRİZ. İşte tam da bu yüzden hemen gecikmeden ikinci adım; BANDIRMA 17 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İLE SANAYİ SEKTÖRÜMÜZ İÇİN; İŞLETMECİ, MÜHENDİS VE YÜKSEK TEKNOLOJİ BİLGİSİNE SAHİP NİTELİKLİ İNSAN YETİŞTİRME KONUSUNDA İŞBİRLİĞİ YAPMAK olmalıdır. Çünkü böyle bir işbirliği hem ÜNIVERSITENIN BÖLGESEL KALKINMAYA KATKISI HEM DE ÜRETKEN BIR SUSURLUĞUN ATEŞLEYICISI olacaktır. HER IKISINDEN OLUŞACAK SINERJI ISE KALKINMAYI BAŞARMANIN OLMAZSA OLMAZ GÜÇBIRLIĞINI OLUŞTURUR.

Bu hafta üçüncü ve son konumuz ’Str.2.2.1’ stratejisi çerçevesinde belirlenmiş ‘11-EĞİTİM ve SPOR’’ alanıyla ilgili hedefler. Daha önce Susurluğun bu alanda ‘GY.11.3-Genç sporcu yetiştiren bir alt yapı,’ gibi güçlü bir yönü olduğu değerlendirilmişti. Sonuçta bu konulara yönelik olarak ve StrA.2.2-Nitelikli insana odaklanmak’’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; ‘Str.2.2.1-Nitelikli insan yetiştirme’’ stratejisi çerçevesinde; ’HDF.2.2.1.04-İlçemizin nitelikli genç sporcu yetiştiren alt yapısını güçlendirip kurumsallaştırmak ‘şeklinde 1 hedef daha ortaya çıkmıştı. Susurluğumuzun geçmişten bu yana yaşayan Genç sporcu yetiştiren bir alt yapı ‘deneyimi var. Bu konuda AMATÖR RUHLA VE ÖZVERİYLE SPORCU YETİŞTİREN KULÜPLERE, ADETA TEK BAŞINA OKUL OLAN HOCALARA SAHİBİZ. Bu güçlü yön ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ vizyonumuz, StrA.2.2-Nitelikli insana odaklanmak stratejik amacımız ve Str.2.2.1-Nitelikli insan yetiştirme’ stratejimizle çok yakından ilişkili. O halde İLÇEMİZİN NİTELİKLİ GENÇ SPORCU YETİŞTİREN ALT YAPISINI GÜÇLENDİRİP KURUMSALLAŞTIRMAK hedefi spor alanında kesinlikle çıtamızı daha yükseğe çıkaracaktır. Bu hedef aynı zamanda ORTA VE UZUN VADEDE SPOR ALANINDA NİTELİKLİ İNSAN POTANSİYELİMİZİ DE GÜÇLENDİRİP ARTTIRIR. Bunun için kesinlikle GÜÇ, İŞ VE AMAÇ BİRLİĞİNE İHTİYAÇ VAR. 5 EYLÜL SPOR KULÜBÜ BU PLATFORM İÇİN UYGUN olabilir. Ama KAYMAKAMLIK, BELEDİYE, OKULLAR, MİLLİ EĞİTİM, GENÇLİK VE SPOR İDARECİLERİ BU ORTAK HAVUZU SAHİPLENİP KATKI VERMELİ. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VERİLEN ÇABAYI DESTEKLEMELİ. SUSURLUKTAN YETİŞEN SPORCULARIMIZ UNUTULMAMALI VE KARŞILIKLI İLETİŞİM YENİ GENÇLER İÇİN SÜRDÜRÜLMELİDİR. Böylece daha nitelikli genç sporcu yetiştiren, kurumsallaşmış bir alt yapı mümkün olabilir.

Kuşkusuz orta vadede ilçemizin geleceği için yapılacak çok şey var. Ama geçmişten gelen değerlere dayanmadıkça, sağlıklı yol alınamaz. Meselâ hamurumuzda bulunan ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’  böyle bir değer. Ayrıca içerde ve dışarda; alanında deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlar’ımız var. Sahiplenmesi gereken ‘DEĞ.6-Yöresel ürünlerimiz’, ‘DEĞ.7-El sanatlarımız’  ve ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’ ise bu alanda çok özel bir yere sahipler. Kuşkusuz orta vadede KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK için ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’  ilçemiz için değerlendirilmesi gereken bir avantaj olacak. Bu değerler süreç içinde başlı başına birer motivasyon kaynağı. Ancak bu yolculuk kesinlikle ortak amaçlara dayalı etkin bir yaklaşım birliği ve temel ilkelere sarsılmaz bağlılıkla yürümeyi de gerektiriyor. Nitekim bu amaçla tabloda da görüldüğü gibi; Kaymakamlık (K) liderliğinde; yerine göre Ticaret Sanayi Odası Borsa (TSOB) ve Belediye (B), yerine göre Spor Kulüpleri (SPKP), İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü (İMEM), İlçe Gençlik Spor Müdürlüğünün (K) aktif katılımı, Stratejik Plan Ekibinin (SPE) sekreteryasında; Kent Konseyi (KK) ve hedefin gerektirdiği diğer Dernek, vakıf, Sendika vb. diğer Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) desteklerine ihtiyaç olacak. Özellikle nitelikli insan yetiştirme konusunda bir üniversitenin (ÜN) işbirliğinden yararlanmak zorundayız. Ancak bütün bu çalışmalarda olduğu gibi Stratejik Plan Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan, İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri olmak durumunda. 

yyalcin3@gmail.com

21 Haziran 2021 Pazartesi

21 Haziran 2021 23:30 Pazartesi CORONA GÜNLERİ............................Aşı-Vaka yarışı

Mücadele sürüyor

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 465.nci, dünyadaki 544.ncü günü. Dünyada ve Türkiye'de Koronavirüsle mücadele bütün sıcaklığıyla sürüyor. Dünya genelinde, ikinci doz aşı yapılanlar da dahil olmak üzere şu ana kadar yapılan doz sayısı 2,5 milyarı (2.543.433.842) geçti. Oran %32,6.

 

Covid-19 aşı çalışmaları hızla devam ederken, aşılama kampanyalarına bakıldığında ülkeler arasında büyük farklılıklar gözlemleniyor.

 

Aşılamaya büyük hız verilmesini isteyen Dünya Sağlık Örgütü, eylül ayına kadar bütün ülkelerden nüfuslarının en az yüzde 10'unu aşılaması çağrısı yaptı. DSÖ, aşı tedariğinde yaşanan sıkıntılardan dolayı her 10 Afrika ülkesinden 9'unun bu hedefe ulaşamayacağını öngörüyor.

 

Aşı istatistiklerini günlük derleyen Our World In Data verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık 21,36'sı en az bir doz aşı oldu. Kuzey Amerika'da ise her 100 kişiden en az 40'ı aşı yaptırma imkanı bulurken, Afrika'da ise bu sayısı sadece 2.

 

Geçtiğimiz aylarda nüfusa göre sıralamada listeye giremeyen Fransa, Almanya, Polonya, Macaristan İspanya ve İtalya'da şu anda nüfusun en az yüzde 30'undan fazlası ilk doz aşıyı yaptırmış durumda. Örneğin Avrupa'da koronavirüsten en çok etkilenen ülke olan İngiltere'de ise aşılananların nüfusa oranı yüzde 60'ı geçti.

 

Aşı  uygulamasına göre ülkeler sıralaması şöyle: 970.006.304 (%67,0), ABD 314.969.386 (%94,2), Hindistan  262.970.250 (%19,1), Brezilya 39,6 84.102.155 (%19,1), Büyük Britanya 72.891.861 (%109,1), Almanya 64.763.343 (%77,3 ), Fransa  46.262.624 (%68,5), İtalya 44.431.586 (%73,5) ve Türkiye  39.446.201 (%46,8)

 

Türkiyeyi takip eden ülkeler: Meksika 38.633.462 (%30,0), İspanya 34.845.346 (%74,5), Endonezya 33.962.386 (%12,4), Rusya 33.923.089 (%23,2), Kanada 30.885.092 (%81,8), Japonya 28.887.137 (%22,8), Polonya 25.884.468 (%68,4) ve Şili 20.865.931 (109,2)

 

Koronavirüsle mücadelede Türkiye'de 14 Ocak günü başlatılan aşı uygulaması kapsamında ülke genelinde yapılan aşı sayısı 40 milyonu geçti. Türkiye'de 18 Haziran 2021 itibariyle 40 milyon 155 bin 977 doz koronavirüs aşısı yapıldı. Türkiye rakamsal olarak Çin, ABD, Hindistan, İngiltere, Brezilya, Almanya, Fransa ve İtalya'dan sonra en çok aşı yapan ülkelerden biri. Türkiye'de Çin üretimi Sinovac ile Alman-ABD üretimi Pfizer-BioNTech aşıları yapılıyor.

 

Sağlık Bakanlığının "Covid-19 Aşısı Bilgilendirme Platformu"nda yer alan 18 Haziran anlık verilerine göre, 25.884.727 kişiye aşının birinci dozu uygulanırken, 14.271.250 kişinin ikinci dozları da tamamlandı. Böylece yapılan toplam aşı sayısı 40 milyonu aştı.

 

20 Haziran tarihinde Sağlık Bakanlığı aşı tablosuna göre saat 23:30 itibariyle 1.Doz Uygulanan Kişi Sayısı 27.191.630, 2.Doz sayısı 14.395.361 ve Toplam Yapılan Aşı Sayısı ise 41.586.991 olmuş. 1 Haziranda bu sayılar; 16.515.018, 12.315.673 ve 28.830.691 idi. Görünen o ki 20 gün içinde 1.Dozda artış %64,7 olmuş. Bu çok ciddi bir hamle. Artış oranları 2. dozda %16,9 ve toplamda %44,3 seviyesinde.

 

Koca, illerde 100 bin nüfusa karşılık gelen vaka sayılarını açıkladı. Buna göre İstanbul, Ankara ve İzmir'deki vaka sayılarının düştüğü görüldü. Kars, Bolu, Gümüşhane ise en çok vakanın görüldüğü iller oldu. 100 bin nüfusa karşılık gelen haftalık vaka sayısı; İstanbul'da 63,93'ten 55,20'ye, Ankara'da 99,50'den 94,87'ye, İzmir'de 41,23'ten 32,04'e düştü.

 

Haritadaki verilere göre 100 bin nüfusa karşılık gelen 129,51 ile Kars, 107,05 ile Bolu, 98,80 ile Gümüşhane en çok vaka görülen iller olurken, 5,97 ile  Hatay, 7,66 ile Osmaniye, 7,70 ile Adana en az vakanın görüldüğü iller oldu. 


21 Haziran dönemeci 

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 466.ncı, dünyadaki 545.ncü günü. Dünyada günlük vaka sayısı 174.256 olurken toplamda 179.420.513'e ulaşıldı. Günlük vefat sayısı ise 3.148 oldu. Böylece toplam vefat edenler 3.885.396'yı aştı. Günlük İyileşenler 231.264, toplamda ise 164.038.653'i gösteriyor.


Türkiye'de bu sayılar 21 Haziran itibariyle; 5.294 / 5.375.593 ve 51 / 49.236 olarak gerçekleşmiş bulunuyor. İyileşenlerin sayısı ise 5.093 / 5.237.731'i bulmuş durumda. 


Diğer taraftan ülkemizde koronavirüsle mücadelede aşı hamlesi bütün hızıyla sürüyor. Bu kapsamda, uygulanan aşı sayısı 1.Dozda 28, 2.Dozda 14,5 milyonu geçmiş durumda. Toplamda ise 43 milyona yaklaşılıyor.


Alınan yeni Kabine kararları ile 21 Haziran virajı işte böyle bir ortamda dönüldü. Sağlık Bakanlığı aşı tablosuna göre saat 22:45 itibariyle aşıda 1.Doz Uygulanan Kişi Sayısı 28.272.203, 2.Doz sayısı 14.500.460 ve Toplam Yapılan Aşı Sayısı ise 42.772.663 olmuş. Dün bu sayılar; 27.191.630, 14.395.361 ve 41.586.991 idi. Şu halde 21.06.2021'de yani bu gün 1.080.573 1.doz, 105.099 2. doz olmak üzere toplam 1.185.672 aşı yapılmış.

1 Haziran itibariyle 14 Ocaktan bu yana 1.dozda 16.515.018, 2.dozda 12.315.673 ve toplamda 28.830.691 aşı yapılmıştı. Görünen o ki 21 gün içinde 1.Dozda artış %71,2 olmuş. Bu çok ciddi ve sevindirici bir durum. Öte yandan 2. dozda %17,7 ve toplamda %48,4 seviyesinde bir artış görünüyor.


Koronavirüsle mücadele kapsamında sırası gelen herkesin aşı olmasının hayati öneme sahip olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 aşılama programı ile ilgili olarak: "Son bir haftada nüfusuna oranla dünyada en çok aşı yapan ülke konumundayız. Hedefimiz birkaç hafta içerisinde aşılamayı 18 yaş üzerindeki nüfusumuzun tamamına açmaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada aşı karşıtlarına;"Manipülasyonlara inanmayın, bilim insanlarına kulak verin" şeklinde tek cümle ile tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 Temmuz'dan itibaren yürürlüğe girecek yeni normalleşme kararlarını şöyle açıkladı:

  • 1 Temmuz'dan itibaren Türkiye genelindeki sokağa çıkma kısıtlamaları kaldırıldı. Bu kararla birlikte 20 Kasım'dan bu yana uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması da 7 ay sonra kaldırılmış oluyor. 
  • 27 Nisan'da başlayan şehirler arası seyahat kısıtlamalarıyla 14 Nisan'da başlayan şehir içi toplu taşıma araçlarındaki sınırlamalar da sona erecek. 
  • Böylece 18 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlar 1 Temmuz'dan itibaren serbestçe toplu taşıma araçlarını kullanabilecekler. 
  • Kamu kurum ve kuruluşları 1 Temmuz itibarıyla normal mesai düzenine geçecek.
  • Eğlence mekanları saat 24.00'a kadar müzik yapması şartıyla açılacak. Erdoğan, bu kararla ilgili olarak "Gece kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur" sözlerini kullandı.