Dostluk ve Arkadaşlık
Bu günlerde kırk yıl
öncesinde kalan arkadaşlarımı yeniden bulmanın heyecanını yaşıyorum.
Onlarla
iletişim halinde olmak bana geçmişte kalan bir çok anımı hatırlattı.
Ancak, bir
zamanlar yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen,
kardeşten öteye arkadaşlar şimdi ülkenin dört bir yanındalar. Farklı işler,
farklı sosyal konumlar içindeler.
Ne yazık ki aralarında hiç azımsanmayacak
kadar terki dünya edenler de var. Bu yüzden izini bulduğum her arkadaşla tatlı
bir heyecan duydum, vefatını öğrendiğim her arkadaşım için de çok üzüldüm
İşte bu yüzden bugün "Dostluk" ve
"Arkadaşlık" üzerine yazmak istedim. Hayatımız sadece ortak bazı
şeylerin bir araya getirdiği insanlar olarak zamanın bize dayattıklarıyla
geçiyor. Etrafımızda hep birilerinin sırtına, omuzuna basarak, vücut
çalımlarıyla yükselmeye çalışan insanlar oldu. O tipler sözde arkadaşlarımızdı,
dostlarımızdı. Oysa gerçek arkadaş, gerçek dost, herhalde arkadaşının, dostunun
omuzuna basarak yükselmeyi düşünmez bile. Arkadaşına, dostuna ne kendisi yanlış
yapar, ne de başkalarının yanlış yapmasına çanak tutar. Zor günlerinde daima
arkadaşının, dostunun yanındadır.
O sahte arkadaşlar, sözde dostlar gün gelir birlikte
yapılan her şeyi de yanına alarak çıkıverirler hayatımızdan. Geride sadece
unutmak istediğimiz bir boşluk bırakarak. Eminim herkes yaşamıştır bu tür
durumları. Demek ki bu dostluklar laftan öteye geçmemiş. Böyle çıkarı için
arkadaş, dost kılığına girenler maalesef ne arkadaştır, ne de dost. Onlardan
her kötülük beklenebilir.
Oysa belki de hayatta sahip olunan en önemli şeylerden
biridir arkadaşlık, dostluk. İyi günümüzde de kötü günümüzde de
yanımızdadırlar. İşleri bittiğinde dönüp arkasını çekip gidenlerden
değildirler. Maddi çıkar beklentileri, sosyal konumlar, sosyal durumlarla
ilgili ya da siyasi konumlarla ilgili beklentiler de değildir gerçek
arkadaşlığı dostluğu oluşturan temel. Paylaşmak, güven ve fedakarlık gibi bir
çok güzel duyguyu hissettirir dostluk. En önce paylaşmayı öğretir. Acılarını,
mutluluklarını, dinlediğin güzel bir şarkıyı, gezdiğin gördüğün yerleri,
anılarını, kısacası her şeyini paylaşabilirsin dostunla. Aynı zamanda açık
sözlülüktür dostluk. Bilirsin ki gerçek dost asla yarı yolda bırakmaz.
Arkadaşını dostunu kıskanmaz, komplekse girmez, gizli, saklı dolaplar
çevirmez.
Bu yüzden arkadaş için, dost için kişinin gerçek
anlamda güvenebileceği insan denmiyor mu ?. Bazı şeyleri sevgi ve saygı
temelinde paylaşırlar. Gerçek bir arkadaşın, diğerinin bir derdi, acısı
olduğunda aynen onun gibi yüreği sızlar. Sevincinde de, acısında da onu
yüreğinde hisseder. Çünkü, gerçek arkadaşlar, dostlar, özünde birlikte bir
"değer" i paylaşırlar. İyi günde de, kötü günde de birbirlerinin
yanında olmak, acısı tatlısı ile onu, dürüst, mert, temiz yürekleri ile
birlikte paylaşmaktır bu değer. Onlar birbirleri için gerekiyorsa maddi manevi
her türlü desteği seve seve verebilirler.
Ama günümüz dünyasında ne yazık ki bu güveni çok az
insan hissettirebiliyor insana. Kardeşlik gibi asla bitmez tükenmez bir bağdır
dostluk. Hatta bazen kardeşinle annenle paylaşamadıklarını bile paylaşabilirsin
dostunla. Ona bir şey danışırken anlatırken herhangi bir çekince hissetmezsin.
O seni yadırgamaz, yargılamaz da. Destek olur aksine.
Denebilir ki dost olmak için yıllar gerekir. Değil,
hiçte öyle olmayabilir. Samimi, inandığın ve güvendiğin kişiyi birdenbire de
karşında bulabilirsin. Belki çevremizdeki herkese birlikte yaşanan süreyle
orantılı olarak yakınlaşıyoruz. Ama dost böyle değil işte. Yeni bir tanışma
yılların arkadaşlığını ve samimiyetini başlatabilir. O kadar ki yaşanan onca
yalan arkadaşlıkların, çıkara dayalı dostlukların enkazını bir anda silip
atarak.
Bu yüzden belki de hayatın en büyük sürprizlerden
birisidir dostluk. Çünkü böyle tam dibe vurduğun anda uzatıverir elini. Alır
çeker seni düştüğün kuyudan. Kuşkusuz, yıllar ilerledikçe ve olgunlaştıkça
insan daha seçici davranıyor. Ne çocukluk, ne de gençlik kaldığından acemilik
ve körpe heyecanlar yanıltmaz insanı. Deneyimleri ona gerçek dostluğun anlamını
öğretmiştir. Bazen de öyle bir umutsuzluğa kapılır ki insan dostluğa olan
inancını kaybedebilir. Gerçek dostluğu sorgulatır bu karamsarlık. Yine de umutsuzluğa
kapılmamalı. Gözünü açmalı, çünkü hiç tahmin etmediğin bir anda karşına
çıkıverme ihtimali yüksektir onun. Gelecek ve sizin o zor günlerinizde yüzünüzü
güldürecektir.
İşte dost öyle bir şey ki umutsuz bir vakaya dönüşmek
üzereyken bile sizi güldürmeyi başarabilir. Kan bağınız olmadığı halde onu
kardeşiniz yerine koyabilirsiniz. Hatta kardeşinizden bile yakın olabilir
bazen. Çünkü, kardeşlik elinizde değil, ama dostunuzu seçebilirsiniz. Onu
kimseyle paylaşmak istemezsiniz.
O dost ki gülmeyi unuttuğumuzda bize gülmeyi tekrar
hatırlatabiliyor. Saçmaladığımız zamanda sıkılmadan dinleyebiliyor. Sizi
sabırla dinliyor ve öğüt verebiliyor. Dahası birlikte ağlayabiliyor. Canımız
yandığında onun da canı yanıyor, hissettiğimiz acıyı belki daha fazla yüreğinde
hissedebiliyor. Mutlu olduğumuzda da bizden çok mutlu olabiliyor. Oysa bir
başkasının sevincine, mutluluğuna kıskanmadan ortak olmak herkesin harcı
değildir. O her şeyden kaçmak istediğinizde bile sizi bırakmaz. Bunun için hayır
diyemezsiniz dostlarınıza. Çünkü, yaptıklarını içten ve menfaat beklemeksizin
sevgiyle yaparlar. Daha ne olsun ?
İnsanın kalabalıklarda kaybolduğu, her şeyin hızla
tüketildiği çağımızda belki de sahip olduğumuz en büyük nimettir dostluk. Eğer
gerçek bir dostunuz varsa ona sıkıca tutunun. Böyle bir zamanda bulunmaz bir
hazineye sahipsiniz demektir. Ama siz de onun için gerçek bir dost olun.
Birbirinizin değerini bilin. İyi bir dost her zaman bulunmuyor. Aramakla da
bulunmuyor. Belki o gelip sizi buluyor.
Güven, fedakarlık, paylaşmak...Maalesef bunları
yaşamımızda giderek unuttuk ya da yitirdik. Ama bunlar arkadaşlık ve dostluk
için olmazsa olmaz değerler. Bu yüzden keşke her insanın hayatında en azından
bir yahut iki tane gerçek dostu olsa. Şaşırmayın, bir elin parmakları kadar
gerçek dostu olan, her insana nasip olmayacak bir hazinenin sahibi
demektir.
İşte geçmişte kalmış saf, temiz, çıkarsız hesapsız
çocukluk gençlik arkadaşlarım bu yazıyı yazmama neden oldu. Duyduğum sıcaklığı,
sevgiyi, heyecanı tarif edemem. Benim için değerli olan, bana önemli olduğumu
hissettiren dostlarıma sevgiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder