O bizim milli şairimiz, İstiklal
Marşımızın yazarı. O “Safahat” gibi önemli bir eserin sahibi, büyük bir şair.
Aralık ayı onun hem doğum hem de ölüm yıldönümü. Bu yazımda karınca misali onu
anmak istedim. Ama buna sebep olan şey sadece onun büyük şairliği değil. Hiç
kuşkusuz şair yönüyle milli kimliğimizi, kültürümüzü inşa eden manevi
mimarlarımızın en önde gelenlerinden birisi.
O daha Balkan savaşı sonrasında
milletini topyekun ayağa kalkıp kurtuluşa çağıran, gayrete teşvik eden bir
büyük dava adamıydı. Karamsarlık ve ümitsizliğe karşı savaşıyordu.
O yazdığı İstiklal Marşından para
almayı reddedip, milletine armağan eden bir devdi. Büyük şair yazdığı İstiklal
marşı şiirini Safahat adlı şiir kitabına bile almamıştı. Büyük olduğu kadar
özenli ve mütevazi bir adamdı o. Tepeden tırnağa bir vatanperverdi. Bu özelliği
coşkulu şiirlerinde açıkça görülebiliyor. O “Allah bu millete bir daha istiklal
marşı yazdırmasın” diye dua/feryad eden biriydi. Aynı zamanda o ülkesinin,
milletinin acısını en derin hisleriyle yaşayan yaralı bir yürekti.
Akif’i bugüne ve geleceğe taşıyan en
önemli vasıflarından biri de imanını, inancını tavizsiz yaşayan bir adam
olması. İnançlı ve bilgili. Her şiirinde sanki adam gibi adam olmayı anlatıyor
bize. Her şeyden önce inandıklarını yaşayan, söylediklerini hayata geçiren biri
o. Bu yönüyle de gençlerimize örnek gösterilecek bir ahlak abidesi. Zaten onun
nasihatları da bu samimiyeti nedeniyle tesirli. Onun duruşu, adam gibi
adamlığındandır dedik. Çünkü ahlak timsali, önder bir şahsiyettir o. Onunla
yolculuk peygamberin izinden dosdoğru vuslata gider, anlayana.
Her vatansever gibi Akif de vatan
uğruna o günün şartlarında kah Almanya’da, kah Necef çöllerinde, kah Balıkesir’de,
Kah Kastamonu’dadır. Niye? Vatan için, din için, millet için. Hele hele öz
vatanından hicret etmek her babayiğit işi değildir. Hele ki fitne çıkmasın diye
yapılıyorsa. Milli Mücadele sonrası çok sevdiği ülkesinden Mısır’a göçmesi işte
bu yüzdendir. Yürekli olmayan, bu hissiyat ile yaşamayan da bu büyük şairi
anlamayabilir. "Birlik” isimli şiirinde bu yüreği olanca coşkusuyla
görebilirsiniz.
Akif, günümüzde pek revaçta olmayan
ahde vefa ve sözünde durma timsalidir de aynı zamanda. O'ndaki arkadaşlık,
dürüstlük ve ahde vefa tüm yaşamına hakimdir. Sözünün eri, sözü ile özü bir
insandır. Hayatında buna ilişkin pek çok
örnek var. O büyük bir şair olmasının yanında; inanmışlığı, dava adamlığı ve
şahsiyetiyle de büyüktü.