4 Temmuz 2020 Cumartesi

04 Temmuz 2020 Cumartesi 22:30 CORONA GÜNLERİ........................İki ileri bir geri

İki arada bir derede

Temmuzun ilk haftasında yine Mayıs sonu Haziran başı gibi umutla karamsarlık arası bir yerdeyiz. İllere kadar inen corona güncel verilerine göre içlerinde Balıkesirin de bulunduğu birkaç vilayette durum iyiymiş. Bakan Koca'nın açıklamasıyla yeni vaka sayılarında istikrarlı bir düşüş sağlayan, tedbirleri uygulamadaki başarısıyla örnek 5 ilimiz: Tekirdağ, Balıkesir, Samsun, Kırşehir ve Düzce olarak açıklandı. Burdur ve Gümüşhane’de 2 gündür yeni vaka yokmuş. En çok vaka olan 5 il ise: İstanbul, Ankara, Gaziantep, Konya ve Bursa.

Bu arada toplam test sayımız 3,5 Milyona yaklaşırken toplam vaka sayımız 202.000’i, vefat edenler de 5.160'ı geçmiş durumda. 2 Temmuz itibariyle son 24 saatte 49 bin 714 yeni test yapılırken, 1.186 yeni tanı konulmuş. Öte yandan son 24 saatte 1.543 kişi de iyileşmiş. Ancak bugün 17 kişi hayatını kaybederken, toplam can kaybı ise 5 bin 167’ye yükselmiş bulunuyor.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, şu ana kadar 132 bin kişiye yapılan antikor testlerinde elde edilen sonuçlar ile ilgili "Hiç bulgusu olmayan kişilerden örnekler alınıp bakılıyor. 1000 kişiden 2,5 kişisinin asemptomatik hastalığı geçirdiği bu verilerden anlaşılıyor. Yani toplumda hiç bulgusu olmadan dolanan küçük bir kısım var" demiş.

Türkiye corona virüsü vaka sayısı üzerindeki değişimler her gün ülke gündeminin başında yer alıyor. Salgının kritik günlerinde özellikle sosyal mesafe kuralları uzmanlarca hatırlatılmaya devam edilirken vatandaşların tedbirlere devam etmesinin özellikle bu süreçte büyük önemi var.  Bu arada il bazında gerekli görülen ilave tedbirler de alınmaya devam ediyor. Meselâ Ankara İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu, Ankara Valisinin başkanlığında olağanüstü toplanarak, Kovid-19 salgını kapsamında son günlerdeki vaka artışları nedeniyle ildeki her türlü toplantı, gösteri yürüyüşü ve benzeri faaliyetleri 15 gün süreyle kısıtlamayı kararlaştırdı.

Sağlık kurulu üyesi Prof. Dr. Tezer: "Burada topluma büyük işler düşüyor. Bizim çünkü öngörümüz yaptığımız projeksiyonlarda aslında maskeye, hijyen kurallarına, sosyal mesafeye dikkat edilseydi bugünlerde rakamların belki 100'lerde olması gerekiyordu. Ancak dünkü rakamlara baktığımız zaman 1100 küsürlerde seyrediyoruz. Bakın bu dönemler bizim için çok kıymetli, çok değerli kaybettiğimiz 3 hafta-1 ay gibi bir dönem oldu.  Yavaş bir şekilde geriye doğru gidiyoruz.  Yani rakamlar artabilir. Bu yeni bir virüs olduğu için yazın nasıl hareket edeceğini, ne yapacağını bilmiyorduk, ancak yazın da çoğalacağını görmüş olduk" diye konuşmuş.

Bir değerlendirme

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın paylaştığı "Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu"güncel verilerine göre,Türkiye'de son 24 saatte 1.172 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 19 kişi hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı 203.456, can kaybı ise 5.186 oldu. Toplam test sayısı 3.535.818 olurken vaka sayısı da 203.456 olarak kayıtlara geçti. Bu arada yoğun bakımdaki hasta sayısı 1.082, solunum cihazına bağlı hasta sayısı 374, toplam iyileşen hasta sayısı ise 178.278 oldu.

Sağlık Bakanı 24 Haziranda 1492 olan yeni vaka sayısının 3 Temmuz itibariyle 1172’ye inmiş olduğunu hatırlattı. Ayrıca "Virüsün yayılması hızlı; vakaların azalması zaman alıyor. Son 1 haftada hastanede tedavi görenlerin yaş ortalaması 46,7'ye indi. Son 1 haftada tanı konanların yüzde 11,13'ü ise 65 yaş üstü. Vefat edenlerin yüzde 70'ten fazlası bu yaş grubundan" dedi.

Sağlık Bakanlığınca yayınlanan 'Türkiye geneli koronavirüs raporu'na göre: Şimdiye kadar 15 yaş ve altı çocuklarda salgın nedeniyle 10 ölüm bildirilmiş. Kovid-19 nedeniyle vefat edenlerin yüzde 62'si erkek, yüzde 38'i kadın. Ölümlerin yüzde 70'i 65 yaş ve üzeri kişilerde gerçekleşmesine rağmen vaka sayılarının sadece yüzde 11'ini bu yaş grubu oluşturuyor. 28 Haziran dahil, İstanbul'da toplam ölüm sayısı 2.687, Doğu Marmara'da 534, Ege'de 490, Batı Anadolu'da 336, Güneydoğu Anadolu'da ise 303 olmuş. Vakaların yüzde 86,04'ü iyileşirken,100 bin kişiye düşen toplam vaka sayısı son 7 günde 11,8, son 14 günde 23,5 ve son 28 günde ise 41,4 olarak gerçekleşmiş.

Ülke geneli ölüm/vaka sayısı oranı yüzde 2,57 olarak hesaplanmış.100 bin kişiye düşen toplam ölüm sayısının en düşük olduğu bölgeler 1.2 ile Akdeniz, 1.3 ile doğu Anadolu ve 2.1 ile Orta Anadolu.

Gelecek umutları

4 Temmuz Türkiye Günlük Korona Tablosu'na göre; son 24 saatte 1154 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 20 kişi hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı 204 bin 610, can kaybı ise 5 bin 206 oldu. Bakan Koca Twitter'dan yaptığı açıklamada: "İyileşen toplam hasta sayımız 180 bine yaklaştı. İyileşme sürecindeki hasta sayısı 20 bin civarında. Yoğun bakım hasta sayımızda, önceki günlerden devam eden bir artış var. Vakaların azalma seyri yavaş. Bugün iyileşenlerin sayısı yeni vakalardan 60 fazla" dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise: salgın döneminin çalışmalarının ve emeklerinin karşılığının görülmesini sadece birkaç ay ötelediğini ifade ederek: "bu süreçte sanayiciden esnaf ve sanatkara, çalışanlardan ihtiyaç sahibi vatandaşlara kadar toplumun her kesiminin yanında olduklarını" söyledi. 

Corona salgını tüm dünya için olduğu kadar ülkemiz için de sosyal, siyasi ve ekonomik pek çok alanda olumsuz etki yaptı. Salgının sağlık açısından yaptığı tahribat iyi kötü sayılarla izlenebiliyor. Diğer konularda ardında nasıl bir iz bırakacak ancak zamanla anlaşılacak. Gerçek olan şey şu ki vaka sayılarının artması ya da azalması nasıl umutlarımızı da bir barometre gibi indirip çıkartabiliyorsa, aynı şey ekonomide de siyasette de görülebiliyor. Şimdilik her konuda 'İki ileri, bir geri gidiyoruz' sanki. Kısaca sonuç en azından bir ay ötelenmiş gibi. İyileşme var ama oldukça yavaş gidiyor. 

Cumhurbaşkanı Sosyal koruma kalkanı olarak adlandırılan destek programlarıyla doğrudan milletin cebine aktarılan kaynak tutarının 24 milyar lirayı geçtiğini belirtiyor. Kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteğinin süresi uzatılarak salgın sonrası dönemde de çalışanlarımızın desteklenmesine devam edilecekmiş. Özellikle salgın kaynaklı bu kısa gecikme dışında ekonomi programımız aynı kararlılıkla uygulanacak. Faizlerdeki düşüş, otomobilden konuta, tüm piyasalarda belirgin bir canlandırmayı da beraberinde getirdi. Enflasyon 2018 Ekim'deki yüzde 25 seviyesinden geçen yıl sonu itibarıyla yüzde 11,8 düzeyine kadar geriletilmişti. Şu anda da yıllık yüzde 12,6 seviyesinde. Hükümet enflasyonu, en kısa sürede tek haneli rakamlara düşürmekte kararlı görünüyor.  

Erdoğan'a göre, normalleşme takviminin genişlediği haziran ayında her alanda oldukça güçlü bir canlanma yaşanmış: "Haziranda sanayideki elektrik tüketimi mayısa göre yüzde 36 daha fazla gerçekleşti. İmalat sanayisinde kapasite kullanım oranları 65,8'e kadar çıktı. Ekonomik güven endeksi 73,5 ve reel kesim güven endeksi 89,8 seviyesine geldi. Satın alma yöneticileri endeksi haziranda son 28 ayın zirvesi olan 53,9'a yükselerek ekonomik faaliyetlerdeki genişlemeyi teyit etti. Bu veriyle G-20 ülkelerinin tamamını geride bıraktık. Bu yılın ilk yarısında sanayi siciline 7 bine yakın yeni işletme kaydoldu. Sadece haziran ayında 1421 yeni sanayi işletmesi kuruldu. Bu sayı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 91 daha fazladır. Yılın ilk 6 ayında Kocaeli, Manisa Muradiye, Kütahya Seramik, Antalya Korkuteli Mermer İhtisas, Tekirdağ Marmara Ereğlisi, Hakkari Yüksekova organize sanayi bölgeleri kuruldu. Böylece hem ülkemizde organize sanayi bölgesi sayısı 320'ye ulaştı hem de bu imkana sahip olmayan ilimiz kalmadı. Organize sanayi bölgelerimizde yılın ilk yarısında 583 yeni fabrika üretime geçti. Bu fabrikalar için sanayicilerimiz 10 milyar liraya yakın yatırım harcaması yaptı.Bu yatırımlar tamamlandığında 129 binin üzerinde vatandaşımıza yeni iş alanı ortaya çıkacak.


İhracat haziranda bir önceki aya göre yüzde 36, bir önceki yılın aynı ayına göre de yüzde 15,8 artmış. Üstelik bu başarı dünyanın büyük bölümünde salgının tüm hızıyla sürdüğü bir dönemde elde edilmiş bulunuyor. Küresel düzeyde yeniden düzenleneceği anlaşılan siyasi ve ekonomik yapı konusunda Türkiye gerçekten avantajlı bir yerde duruyor. Çıkan haberlere göre daha salgın dönemi bitmeden dünyanın dört bir yanından alternatif üretim ve tedarik kanalları için ülkemizdeki firmalarla temasa geçilmeye başlanmış. 

Kur'an-ı Kerim'de "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır" buyruluyor. Başkan Erdoğanın da dediği gibi: "83 milyon her birimiz kendi içimize sımsıkı sarılacak ve çok çalışacağız ki ülke olarak hedeflerimize ulaşabilelim. İstiklalimize, istikbalimize, kazanımlarımıza sahip çıkmak için bu gücümüzü tam kapasite kullanmamızın gerektiği bir döneme giriyoruz. Geçmişte bu milleti ya birbirine düşürerek ya siyasi ve ekonomik krizlerle oyalayarak ya teröre boğarak önüne gelen fırsatlara yönelmesini önlemişlerdi. İnşallah bu defa başaramayacaklar. Tarihi tekerrür ettirmek amacıyla içeride ve dışarıda ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar bu defa Türkiye'nin şahlanışını durduramayacaklar." 

Gerçekten de şer odakları sokakları karıştırmaktan terör örgütlerini harekete geçirmeye, darbe teşebbüsünden ekonomimize tuzak kurmaya kadar her yolu denediler. Hamd olsun milletimiz özellikle son 7 yıldır bu amaca matuf yapılan tüm hamleleri boşa çıkardı. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle Türkiye düşmanları birer birer tepelendi. Bugünlere böyle gelindi. Şu anda ülkemiz yakın tarihinde görülmedik ölçüde güçlü bir bölgesel aktör. 

Şimdi büyük ve güçlü Türkiye hedefine her zaman olduğundan daha yakınız. 2023'e sağ salim ulaştığımızda artık Türkiye durdurulamaz bir güç haline gelmiş olacak. İnşallah evlatlarımıza 2053 ve 2071 vizyonlarını rahatça hayata geçirebilecekleri bir ülke miras bırakacağız. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkalım. Yeter ki ezanımızda, bayrağımızda, vatanımızda, devletimizde sembolleşen değerlerimizden taviz vermeyelim. Yeter ki 'Kim var?' diye seslenildiğinde sağına ve soluna bakmadan 'Ben varım.' diyebilecek bir gençlik yetiştirebilelim. 

1 Temmuz 2020 Çarşamba

01 Temmuz 2020 Çarşamba 22:00 CORONA GÜNLERİ........................Kayıp yıl 2020


2020 üzerine

2020 başından beri bir çok kriz, çatışma, felaket ve salgın sebebiyle adeta 'kayıp bir yıl' olarak yaşanıyor. Allah encamımızı hayır eylesin ama geri kalan aylarda da pek 'normale dönmek' mümkün değil gibi gözüküyor.

2019 yılı politik, ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan zorlu bir yıldı. Bu yüzden tüm dünya 2020’nin sağlık ve huzur dolu bir yıl olması için umutlanırken yenisi eskisini arattı. Farklı dileklerle de olsa insanların 2020'den ortak beklentisi her şeyin daha iyi olmasıydı. Bu beklenti kimi için daha iyi bir ev, kimi için kaybettiği sağlığı, kimi için hayat standartını yükselteceği daha iyi bir maaş, kimi için hak ettiği terfi.

Ama şu ana kadar olmadı. Küresel çapta yangınlar, çakılan petrol fiyatı, allak bullak olan borsalar, düşen uçaklar, depremler, şehitler, dünyaya yayılan corona virüs salgını..2020 adeta bir felaket yılı olarak geçiyor. İlk 3 ayda bile zincirleme olarak peş peşe dünya tarihine damga vuracak olaylar yaşandı. 

Felaketler yılı

Son zamanların en büyük küresel yangını Avustralya’da çıktı. 2019 yılının Temmuz ayında Avustralya’nın Yeni Güney Galler eyaletinde başlayan orman yangınları, 2020’nin Mart ayına dek sürdü. Ocakta uzaydan bile görülebilen yangınlarda 28 kişi öldü, 2 bin ev 10,3 milyon hektar alan kül oldu. Yapılan en son açıklamaya göre 1,25 milyar hayvanın yangınlarda ya da dolaylı olarak telef olduğu tahmin ediliyor. Avustralya’nın uğradığı felaket bununla da kalmadı ülke yangınların ardından sel felaketi, kum fırtınası ve ceviz büyüklüğündeki dolu yağışını yaşadı. Avustralya’da 2017’den beri yükselen sıcaklıklar, düşük yağış ve kuraklık koşulları hüküm sürüyordu. Son felaket eski Avustralya başbakanı Kevin Rudd tarafından “ulusal kıyamet” olarak adlandırıldı ve 8 ayın sonunda ancak söndürülebildi.

Ülkemizde 22 Ocak’ta Manisa’nın Aksihar ilçesinde meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki ilk depremin ardından kent günlerce sallandı. Zaman zaman 4’ün üzerine de çıkan sarsıntılar İzmir, Balıkesir ve İstanbul’dan da hissedildi. 24 Ocak akşamı Türkiye bir kez daha bir depremle sarsıldı.  Merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremde 37’si Elazığ’da, 4'ü Malatya’da olmak üzere 41 kişi hayatını kaybederken bin 607 kişi de yaralandı. Depremi izleyen günler içerisinde binden fazla artçı deprem yaşandı. Bu depremlerin en büyüğü 5,4 olarak ölçülürken, 4 üzerindeki artçı sarsıntıların toplam sayısı da 22 oldu. Kentin yüzde 30’unu etkileyen sarsıntının ardından binlerce kişi eksi 15 derecelere düşen kış soğuğunda çadırlarda yaşam mücadelesi verdi.

Türkiye’nin yüreğini yakan başka bir afet haberi de Van’dan geldi. Van’da da çığ felaketi 41 can aldı. Bahçesaray karayolunda 5 Şubat’ta üzerine çığ düşen minibüsteki 2 kişiyi kurtarma çalışmaları sürerken, can kurtarmaya gidenler bölgeye düşen ikinci çığda canlarından oldular. 11 asker, 9 korucu, 2 itfaiye erinin aralarında bulunduğu 41 kişi hayatını kaybetti. Aynı gün Pegasus Havayolları’nın İzmir-İstanbul seferini yapan uçağı, Sabiha Gökçen Havalimanı’na inişi sırasında pistten çıktı. İçinde ikisi bebek 177 yolcu ve altı mürettebat bulunan uçak savrularak üçe bölündü. Kazada üç kişi öldü, 180 kişi yaralandı.

Rusya destekli Suriye Rejim ordusu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarına yoğun topçu atışı ile saldırdı. Saldırıda, 7 asker ve bir sivil personel şehit oldu. Saldırının ardından TSK’ya ait Fırtına obüsleri ve topçuları rejim mevzilerini ağır şekilde vurdu. Yine 27 Şubat 2020’de ateşkes kararına uymayan Rusya destekli Suriye Rejim ordusu,  İdlib’de 400 askerin bulunduğu Türk Silahlı Kuvvetlerine ait piyade taburuna hava saldırısı düzenledi. Saldırı sonucunda 36 Türk askeri şehit düştü.

27 Şubat 2020’de gerçekleşen İdlib saldırısı sonucu Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın talimatı ile Türkiye Suriyeli mültecilere Avrupa’ya gitmeleri için sınır kapılarını açtı.  Açıklamanın hemen ardından başta Suriyeli, Iraklı ve Afgan mülteci ve göçmenler Avrupa’ya gitmek için Edirne üzerinden Yunanistan ve Bulgaristan’a doğru yola çıktılar.

Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkıp hızla tüm dünyaya yayılan ve henüz tedavisi bulunamayan corona virüsü 6 aydır dünyayı esir almış durumda. DSÖ 11 Mart 2020 tarihinde Koronavirüs’ün ’pandemik’ seviyede olduğunu açıkladı. Haziran sonu itibariyle ölenler 500 bine yaklaştı, virüs bulaştığı tespit edilen kişi sayısı ise 10 milyonu geçti. Covid-19 koronavirüs Antarktika hariç tüm kıtalara ve 170’den fazla ülkeye yayılmış durumda.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ile Rusya’nın liderliğindeki örgüt üyesi olmayan ülkeler üç yıldır OPEC adı altında birlikte hareket ederek üretimlerini gönüllü olarak kısmışlardı. Ancak günde 2,1 milyon varil petrolü piyasadan çekerek fiyatları yükselmesine neden olan anlaşmanın uzatılması için geçen hafta yapılan görüşmeler Rusya’nın üretimi daha da kısmayı kabul etmemesi üzerine başarısız oldu ve taraflar anlaşmadan vazgeçti. Bunun üzerine 9 Mart 2020 Pazartesi günü petrol fiyatları yüzde 30 düştü. Bu sonuçla, ham petrol fiyatları Şubat 2016’dan bu yana en düşük seviyelerine geriledi. Bu seviye petrol fiyatlarında 1991 Körfez Savaşı’ndan bu yana en sert düşüş anlamına geliyor.

Amerikan borsaları, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 11 Mart günü akşam saatlerinde koronavirüs’ün artık ’pandemik’ seviyede olduğunu belirtmesinin ardından yoğun bir satış trafiği ile karşılaştı. 11 Mart gününü yüzde 4 düşüşle kapatan Amerikan borsası, kapanıştan sonra ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa’dan gelen tüm seyahatleri 30 gün süreyle askıya aldıklarını duyurmasının ardından 12 Mart tarihine yüzde 7’lik bir düşüş daha yaşadı. Bu düşüşün ardından işlemler 15 dakikalığına durduruldu. ABD borsaları dışında Türkiye, Almanya ve Brezilya’da da düşüş yaşandı. Dolar/TL kuru 7 lira seviyesine çıktı. Almanya’da ise Frankfurt Borsası, yüzde 5,8 azalarakTemmuz 2016’dan bu yana en düşük seviyesine geriledi. Böylece borsadaki DAX endeksi Mart ayının başından bu yana yüzde 16’nın üzerinde değer kaybı yaşadı. Dünya borsaları krizin eşiğinde.

Bu yıl Doğu Afrika’da son 70 yılın en büyük çöl çekirgesi istilası gerçekleşti. Çekirge istilası, Afrika’da başladıktan sonra yayılım gösterdi ve dünya gündemine girdi. Birleşmiş Milletler (BM), Doğu Afrika ülkelerindeki çiftçilerin hayatını zorlaştıran çöl çekirgesi sürülerinin yeniden etkisini artırabileceğini söyledi. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) yayımladığı durum raporunda, Afrika Boynuzu bölgesinde özellikle Kenya, Somali ve Etiyopya’da durumun kritik seviyede olduğuna ve yeni çekirge sürülerin oluşmaya başladığını belirtti.

İran Devrim Muhafızları'nın lideri Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymaninin ABD tarafından öldürülmesinden sonra İranda peş pese facialar yaşandı.  Bölgede gerilimi daha da tırmandıran suikast sonrası Süleymani’yenin cenazesi oluşan izdiham nedeniyle birkaç gün boyunca gömülemedi. İzdihamda 50 kişi hayatını kaybetti. İran, ABD'nin Irak'taki üslerine saldırdı ama başarılı olamadı. Sadece maddi hasar verebildi. Ancak iki ülke arasındaki gerginliğin kurbanı Ukrayna Havayollarının Boeing 737 tipi yolcu uçağı oldu. Kalkışından kısa süre sonra düşen uçakta bulunan yolcu ve mürettebattan oluşan 176 kişiden kurtulan olmadı. İlk yapılan açıklamalar uçağın teknik arıza nedeniyle düştüğü yönündeydi. Fakat, sonra İran'dan kalkan uçağı ABD füzesi sanan İran'ın düşürdüğü ortaya çıktı. İran özür diledi.

01 Temmuz 2020 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı168.............................Güçlü ve Zayıf yanlar(VIII)

Güçlü ve Zayıf yanlar(VIII)
Bu hafta Susurluğun "TURİZM" sektörü alanında güçlü ve zayıf yönlerini ele alıyoruz. Daha önce Whatsapp grubumuzda yapılan tarama çalışmasında Susurluk için "TURİZM" alanında  “Güçlü yönler”i; “Alternatif turizm imkânları”,“ Keşfedilmeye hazır zengin sosyo-kültürel yapı ve değerler”, Termal turizm için Jeotermal potansiyel”,”Geleneksel mola ve dinlenme tesisleri tecrübesi” ve “Ayranıyla meşhur, tost ve ayran için coğrafi konuma sahip olması” şeklinde belirlemiştik. Bu faktörler bugün halen mevcut olduğu gibi orta vadede de varlığını sürdürebilecek, Susurluğun gelişmesini olumlu etkileyecek avantajlar.
TR22 kodlu Çanakkale-Balıkesir Güney Marmara Bölgesi; pek çok alternatif turizm çeşidiyle ülke genelinde ön plana çıkan bir turizm koridoru, kültür turizmi gelişim bölgeleri ile sağlık ve termal turizm alanı olarak tanımlanmış. Ege ve Marmara Denizinde kıyı turizmi oldukça canlı. Öte yandan aynı bölge; içinde jeotermal kaynakları, tarihi ve kültürel değerleri bir arada barındıran yüksek turizm potansiyeline sahip bir merkez. Bu bağlamda turizm çeşitliliği ile birlikte “Alternatif turizm imkânları”açısından da oldukça zengin. Alternatif Turizm kavramı zaten kitle turizminden farklı bir yaklaşım sunuyor. Bu ürün yavaş yavaş gelişen bir turizm hareketliliğini, optimum kârlılığın göz önünde bulundurulmasını, uzun vadeli programlarla turistik gelişme sağlanmasını, değişime karşı direnci, çevre değerlerine saygıyı ve çevreyle bütünleşmeyi ifade ediyor. Susurluk ilçesi İstanbul, Bursa, İzmir hattı üzerinde yer almakla birlikte, halen içinden turizm merkezlerine akan yerli ve yabancı turistler için bir durak yeri değil geçiş güzergâhı olarak varlığını sürdürüyor. Herhangi bir antik kent, müze ve ören yeri bulunmuyor. İnanç ya da kültür turizminde değerlendirilebilecek varlığımız da yok. Buna karşılık doğa turizmi, termal sağlık turizmi, yöresel ürünler pazarı ve sportif turizm gibi alanlarda el değmemiş güçlü yönlerimiz var. Özellikle sıcaklık ve debi açısından zengin termal kaynaklara sahip bir bölgedeyiz. Balya, Bigadiç, Edremit, Gönen, Manyas, Sındırgı ile birlikte Susurluk ilçemizde de güçlü bir “termal turizm” potansiyeli mevcut. İlaveten “dağ ve doğa yürüyüşü, akarsu ve piknik turizmi, motor kros, rahvan at ve yağlı güreş müsabakaları ile sportif olta balıkçılığı ve av turizmi” gibi pek çok alternatif turizm faaliyeti için uygun bir konumdayız. Alternatif turizm faaliyetlerini tercih edenler çevreye daha duyarlı, daha sosyal, eğitimli, meraklı, daha bağımsız hareket edebilen, araştırma ve inceleme ruhuna sahip, gezdiği yerlerde daha çok para ve zaman harcayan insanlar. Bu bağlamda “yayla seni bekliyor”, “köyüne dön”, “tarladan kendin topla”, “dalından kopar ye”, “ormanda kamp” vb. çeşitli aktiviteler farklı zevklere sahip şehirli insanlara oldukça cazip geliyor. Doğa sporları giderek yaygınlaşıyor. Temiz hava ve muhteşem manzaralara karşı günün her saati aktif bir tatil geçirebiliyorsunuz. Meselâ ilçemizdeki coğrafi şartlar, flora ve faunasıyla av turizmine uygun imkânlar sunuyor. Orta vadede belli esaslara uyularak geliştirilecek olan “av turizmi” bir alternatif turizm türü olarak ilçemiz ekonomisine katkıda bulunabilir. Yine, şehir hayatının olumsuzlukları içinde bunalan insanların doğal ortamlara olan özlemleri “çiftlik turizmi” gibi bir türün ortaya çıkmasına sebep olmuş durumda. Bu yüzden son yıllarda şehirlere yığılan insanlarda kırlara yönelik bir ters göç olgusu görülmekte. Bu hareket de insanların alternatif turizm çeşitlerinden çiftlik turizmine yönelmesine sebep oluyor. 
 Göçer Yörüklerle birlikte, yoğun Balkan ve Kafkas göçlerine de yurt olan bölgemizin kültürel çeşitliliği oldukça dikkat çekici. Zira ilçemizde yerli manavlardan, muhacir ve romanlara kadar geniş bir kültürel dokunun izleri bulunuyor. Bu açıdan “Keşfedilmeye hazır zengin sosyo-kültürel yapı ve değerler”söz konusu. Son dönemde deniz, kum ve güneş turizmine alternatif arayışları ve farklı turizm çeşitlerine yönelme gözlendiği için bölgemizin sahip olduğu doğal kültür ve değerler de bu alana ilgi duyan pek çok ziyaretçi için keşfedilmeyi bekliyor. Sadece bunun için atadan nineden yadigâr el işleri, köyden köye değişen farklı özelliklere sahip düğün adetlerimiz, yöreye özgü konuşma biçimimiz, sebze ve meyvelerimiz, et-süt ve süt ürünleri yelpazemizin meraklısı için görgü ve bilgiye açılması gerekiyor. Ayrıca ilçede Çataldağ’da Aygır Çeşmesi, Bıçkı Deresi, Farafat orman içi yerleri gibi gezilebilecek yerler, Çaylak, Yahyaköy Yandım Çavuş ve Günaydın Göleti çevresi gibi de mesire yerleri görülmeye değer yerler.
Bölgemiz jeotermal kaynaklar bakımından ülkemizin önde gelen yörelerinden biri. Termal kaynaklarımız doğal çıkışlı olup içindeki eriyik mineral, tuz ve element yönünden zenginler. Termal Turizm; mineral içeren sıcak su banyosu, çamur banyosu ve içmeler gibi çeşitli kullanım şekillerini içeriyor. Bununla beraber fizik tedavi ve rehabilitasyon, idman, psikoterapi ve diyet gibi destekleyici tedavilerin birleştirilmesi ile yapılan uygulamaları da kapsıyor.  Hatta, bu kaynakların eğlenme ve rekreasyon amaçlı kullanımı da söz konusu. Bu bağlamda ilçemiz Termal turizm için Jeotermal potansiyel” açısından güçlü bir potansiyele sahip. Bu potansiyel hem sağlık turizmi hem de dinlenme amaçlı değerlendirilmeyi bekliyor. Kuşkusuz bunun için öncelikle tanıtım, eğitim ve alt yapıdaki bazı olumsuzlukların giderilmesi şart. Eğer bu alanda uygun stratejik hamleler yapılabilirse, onlar da Susurluğun kalkınmasını çeşitlendirecek birer kaldıraca dönüşebilirler.
Susurluk tarihinden bu yana içinden yolgeçen bir yerleşim yeri. Doğal olarak da geçmişe dayanan köklü bir ”Geleneksel mola ve dinlenme tesisleri tecrübesi”ne sahip. Yıllar boyu birçok irili ufaklı mola ve dinlenme tesisi oldu. 
 Değişen ekonomik ve sosyal dönemler bu tesislerin çoğalıp azalmasına, duruma göre kapanmasına, değişmesine ve farklılaşmasına sahne oldu. Bütün bunlar sektöre hem girişimcilik açısından, hem de yetişmiş eleman yönüyle güçlü bir deneyim kazandırdı. Şu anda otoyolun bu alanda Susurluğa olumsuz etkisi olacağı düşünülüyor. Ancak, gereken değişim, yenilenme ve uyum sağlandığı takdirde bu avantajımızın orta vadede de devam edeceği beklenebilir.
          İstanbul'u Edremit Körfezi'ne, İzmir ve diğer Ege illerine bağlayan güzergâh üzerinde bulunan Susurluk'taki tesislerde mola verenlerin ilk tercihlerinden olan Susurluk Tostu ile Susurluk Ayranı, yurt içinde olduğu kadar yurt dışından gelen birçok turist tarafından da biliniyor. Ünü sınırları aşan bu ürünlerin tescillenmesiyle ilgili coğrafi işaret alınması için ilk başvuru Ticaret Odasınca Şubat 2013'te yapılmış. Kasım 2017’de de "Susurluk Tostu" ile "Susurluk Ayranı"na coğrafi işaret alınmış. Böylece “Ayranıyla meşhur Susurluk, tost ve ayranı için coğrafi konuma sahip” olurken bu ürünlerin bundan sonra her yerde aynı kalitede yapılması da güvence altına alınmış. Yani ayran yağı alınmamış yoğurttan, tuz ve su kullanılarak yapılacağı için daima köpürecek ve taze olacak. Susurluk Tostu da daha çok bölgemiz ürünü tava ekmeğinden yapılacak ve az tuzlu kelle peyniri ya da bilinen adıyla Mihaliç peyniri kullanılacak. Diğer kaşar türü kolay eriyen peynir kullanan üreticiler yaptıkları tosta, Susurluk Tostu diyemeyecek. Artık Malatya'nın kayısısı, Aydın'ın inciri, Ayvalık'ın zeytini gibi artık Susurluk Tostu ve Susurluk Ayranı da coğrafi işaretler listesine girmiş durumda. Kuşkusuz bu tescil, ayran ve tostumuzun kalitesinin devamını sağladığı gibi bu ürünlerin satış garantisi de olacak. Belirlenen standartların dışında üretim yapan tesis ve iş yerleri Susurluk Tostu veya Susurluk Ayranı adını kullanamayacaklar.
Yapılan tarama çalışması ve katkılar sonucu “TURİZM“ sektöründe tespit edilen “Zayıf yanlar”ımız ise; “Nitelikli turizm tesislerine sahip olmama” ve “Deniz turizmi imkânının bulunmaması” olarak belirlenmişti. Susurluk Büyük şehirler ile Turizm bölgeleri arasındaki güzergâh üzerinde. Konaklama noktası değil, daha çok bir duraklama ve geçiş menzili. Bu sebeple yönetmelik kapsamında “Nitelikli turizm tesislerine sahip olmama”sı anlaşılabilir bir durum. Ancak kitle turizmine alternatif olarak gelişen yeni turizm yaklaşımında, grup tüketimi yerine bireysel turlar ön plana çıkmakta, büyük konaklama tesisleri yerine küçük ve orta boy işletmeler öngörülmektedir. Bu anlayış doğrultusunda gelen ziyaretçilerin konaklama ihtiyaçları, yerel ve kültürel öğelerin esas alındığı küçük konaklama birimlerinde karşılanacaktır. Bu nedenle orta vadede hedef alınan alternatif turizm alanlarına uygun tesislerin planlanıp işletilmesi için bugünden gerekli adımların atılması gerekiyor.
Susurluğun bir deniz kıyısı ya da sahili olmaması konumundan kaynaklanan bir zayıflık. Doğal olarak bunun sosyal ve ekonomik anlamda birçok olumsuz etkileri var. “Deniz turizmi imkânının bulunmaması” da bunlardan biri. Elbette ki Susurluğa deniz getirilemeyeceğine ya da Susurluk deniz kenarına taşınamayacağına göre öncelikle buradaki zayıflığı Marmara ve Ege denizine uzaklık olarak algılamakta yarar var. Bugünün ulaşım alt yapısı ve araçları ile 40 dakikada Bandırmaya 1,5 saatte Edremit körfezine ulaşmak mümkün. Bu mesafe büyütülecek bir sorun değil. Kaldı ki ilçemizin konumu Turizm açısından bu bölgelere yönelmiş tatilcilerin geçiş güzergâhında. Çıkarı da duraklanan kısa süreyi ne kadar uzatabilirse, onları yedirip içirerek ne kadar mutlu edebilirse o kadar olacak.

29 Haziran 2020 Pazartesi

29 Haziran 2020 Pazartesi 23:30 CORONA GÜNLERİ...........................Dünyada son durum

Dünyada son durum

Dünyada Covid-19 hasta sayısındaki artış hızı yavaşlamış olsa da, alınan önlemler birçok yerde sürüyor. Bugün itibariyle Onaylanmış vaka sayısı 10.039.286, İyileşen 5.080.784, Ölüm 499.664 oldu. Özetle yeni tip koronavirüs salgınında vaka sayısı 10 milyonu aşarken, can kaybı 500 bin, iyileşen sayısı da 5,5 milyona yaklaşmış durumda.

En fazla vaka ABD'de. Amerika Birleşik Devletlerinde vaka sayısı 2.559.254 olurken (7.766)*, iyileşenler 783.314, can kaybı da 127.495'e ulaştı. Salgından en fazla etkilenen 2'nci ülke Brezilya'da vaka sayısı 1.315.941'e ulaşırken (6.227), iyileşenler 715.905, can kaybı ise 57.103 oldu. Rusya'da Kovid-19 tespit edilenlerin sayısı 634.437 (4.323), İyileşenlerin sayısı 399.087, can kaybı 9.073'a yükseldi.  İngiltere'de Kovid-19 olduğu tespit edilen kişi sayısı 310.250 (4.670), ölenlerin sayısı ise 43.514 oldu.

Bu rakamlar; İspanya'da 248.469 (5.275), 150.376 ve 28.341, İtalya'da 240.136 (3.986), 188.584 ve 34.716, Meksika'da 212.802 (1.681), 123.797 ve 26.381, Fransa'da 162.936 (2.429), 75.649 ve 29.778, İran'da 222.669 (2.672), 183.310 ve 10.508, Almanya'da 194.763 (2.342), 177.666 ve 9.025, Pakistan'da 202.955 (926), 92.624 ve 4.118 oldu. Türkiye'de ise aynı rakamlar sırasıyla vaka sayısı 195.883 olurken (2.356), iyileşenler 169.182, can kaybı da 5.082'e ulaştı.  

Buna göre 1 milyon kişi başına vaka sayısı  Amerika Birleşik Devletlerinde 7.766, Brezilya'da 6.227, Rusya'da 4.323, İngiltere'de 4.670, İspanya'da 5.275, İtalya'da 3.986, Meksika'da 1.681,  Fransa'da 2.429, İran'da 2.672, Almanya'da 2.342, Pakistan'da 926, Türkiye'de ise 2.356 olarak gerçekleşti.

En kötüsü gelmedi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Corona virüsü için son gelişmeleri ve Türkiye Günlük Korona Tablosu'nu açıkladı. Tabloya göre, son 24 saatte 1374 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 18 kişi hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı 198 bin 613, can kaybı 5 bin 115 oldu. Bakan Koca yaptığı açıklamada, "Vaka sayımız dünkünden 18, bugün iyileşenlerdense 160 fazla. Yatırılarak tedavi edilenlerle yeni taburcu edilen hastaların sayısı dengede. Yoğun bakımdaki artış olağan düzeyde. Vaka sayılarını azaltmada yeterince kararlı, tedbirlerde dikkatli değiliz" dedi.

Dünyada ise Covid-19 tespit edilen kişi sayısı 10 milyon 250 bini, ölenlerin sayısı ise 500 bini, virüsü yenenlerin sayısı ise 5,5 milyonu geçmiş bulunuyor.

ABD'de COVID-19 vakaları artan eyalet sayısı 31'e çıkarken can kaybı 128 bini aşmış durumda. Bir günde kaydedilen can kaybı ise 290 kişi. Bu arada 45 milyon kişi de işini kaybetmiş bulunuyor. Sağlık Bakanı: "Salgın yeniden yükselişe geçti" demiş. Öte yanda İranın Kum şehrinde koronavirüs vakaları 3 kat artmış. İran'da bir günde 162 kişi daha koronavirüsten ölürken ülkede koronavirüse karşı maske takma zorunluluğu getiriliyor. Rusyada ise Covid-19 vaka sayısı 634 bini geçmiş durumda. Fransa'da can kaybı 29 bin 813, İngiltere'de 43 bin 575, İtalya'da 34 bin 744, İspanya'da 28 bin 346, Kanadada ise 8 bin 575 oldu.

Bu arada Çinde 17, Güney Korede 40 yeni koronavirüs vakası görülmüş. Pekinde Covid-19'la mücadelede toplu test uygulaması başlatılırken Almanya'da kısıtlamalar uzatılmış bulunuyor. Balkanlar'da da vakalar yeniden artınca bazı önlemler geri getirilmiş. Gelen haberlere göre Avustralyada vakalar yükselişe geçerken Brezilya, Meksika ve Hindistanda toplam 1199 kişi hayatını kaybetmiş.  Kolombiyada bir günde gerçekleşen en yüksek ölüm 167 kişi olarak kayıtlara geçmiş. 

Arap ülkelerinde de can kayıpları ve vakalar artıyor. Suudi Arabistan'da 48 kişi daha hayatını kaybetmiş. İsrailde ise koronavirüste ikinci dalga korkusuyla kısıtlamalar yeniden başlıyormuş. Afrikada vaka sayısı 385 bini aşmış ve tüm kıtaya yayılıyormuş. Güney Afrika Cumhuriyetinde 7 bin 210 kişide Covid-19 tespit edilmiş.

Bütün bu tablo için de DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus: "Covid-19 salgınında en kötüsü henüz gelmedi" demiş.


-------------------
* 1 milyon kişi başına vaka sayısı