2 Mart 2022 Çarşamba

02 Mart 2022 Çarşamba 22:00 ORJAN POSTASI..................................Orjan’da 'Genel Kurul' kilidi

Orjan’da 'Genel Kurul' kilidi

Arada sırada değinmek dışında artık kooperatiften söz etmek istemiyorum. Herhangi bir beklentim de yok. Ne adayım, ne de seçme seçilme mücadelesi içindeyim. Yönetimin tarafı ya da muhalifi olmadığım gibi, bütün mücadelesi onu altetmek olanlarla da ortak bir yanım bulunmuyor. 

Ama 1979’dan beri içinde olduğum, iki dönem de şerefle denetim kurulu üyeliği görevinde bulunduğum Orjan’ı seviyorum. Elbette daha iyi olmasına, gelecek kuşaklara sorunsuz bırakılmasına katkım olsun isterim. Bunun için de tek yapabileceğim şey yazmak.

Emekli olduğum 2012 yılından bu yana site yönetimi üzerinde kafa yoruyor, yazıyorum. 2014’ten beri de Ankara’da içinde yaşadığımız 5600 konutluk toki sitesinde denetçilik yapıyorum. Site yönetimi üzerine yazmaya bu vesile ile başladım. Önceki başkan sayın Baltacı ile o yönetim kurulu üyesi ben de denetçi olarak birlikte çalışmışlığımız, 36 yıllık tanışıklığımız var. Kendisiyle zaman zaman işletme kooperatifine dönüşme ve site yönetimine geçiş konusunda konuşmalarımızı hatırlıyorum. Ama birçok noktada farklı düşündüğümüzü de görmüştüm.   

Nitekim sanıyorum 2017 yılında Orjan’ı işletme kooperatifine dönüştürüp öyle yönetme fikrini yazılı olarak Bakanlığa sordu. Cevap özet olarak; “önce ferdi mülkiyete geçmelisiniz, sonrasında isterseniz işletme kooperatifine dönüşebilirsiniz” şeklinde gelmişti. Sonrasında da bildiğiniz gibi 2018 genel kurulunda kooperatifin süresi 60 yıla uzatıldı. Bu olay beni Orjan için de site yönetimi üzerine düşünmeye ve okumaya yönlendirdi. Üç yıldır da yazıyorum. Bu haftaki 27.nci yazım.

Bana göre beş on yıllık süreçte izlenmesi gereken yön, gidilecek yol apaçık belliydi. KOOPERATİFİN AMACI SONA ERMİŞ, BU NEDENLE DE SİTE YÖNETİMİNE GEÇİŞ YASAL BİR ZORUNLULUK HALİNE GELMİŞTİ. Bu yüzden güncel rekabetlerin dışında kalmayı, günün sorunları içinde dönüp durmaktan uzak durmayı tercih ettim. Ama Orjan kamuoyu bir şekilde site yönetimi konusunda bilgilendirilmeli ve aydınlatılmalıydı. Bu konuda duyarsız olamazdım.

Benden önce de bu konuyu dert edinenler olduğunu biliyorum. Ben de asıl odaklanılması gereken site yönetimine geçme konusunda düşünmeye, fikir üretmeye ve yazmaya devam edeceğim. Kuşkusuz benden sonra da site yönetimi ile ilgili çabalayanlar olacak. Çünkü Orjan’ın geleceği bu. Bir gün belki bizi hatırlarlar.

Öyle bir yol ağzındayız ki, önümüzde sola ayrılan yol adeta bir çıkmaz sokak. Çünkü, ilanihaye kooperatif olarak devam etmek hem yasal açıdan hem de akıl ve mantık açısından mümkün değil. Sağ tarafa dönen yolun başında ise “SİTE YÖNETİMİNE GİDER” şeklinde bir levha var. Fakat bir de uyarı: “Bu istikametin dönüşü yoktur, başka seçeneği de. O yüzden işin aslını faslını öğren, yanlış bildiklerinden kurtul, örgütlen, hazırlığını yap ve kararlı bir şekilde yürü!”  Hemen arkasından da “BU YOLUN KİLİDİ KOOPERATİF GENEL KURULU, ANAHTARI DA SEÇECEĞİN YENİ YÖNETİMDİR” yazıyor.

Neden mi? Çünkü bir site yönetimi oluşumundan önce Kooperatif genel kurulunda alınması gereken iki önemli stratejik karar var. İlki FERDİ MÜLKİYETE GEÇİŞ sürecinin başlatılması, diğeri de kooperatifin BİR İŞLETME KOOPERATİFİNE dönüştürülmesi kararı. Bu karar aynı zamanda Orjan Konut Yapı Kooperatifinin de tasfiyesini içeriyor. Yani böylece, yıllardır halledilemeyen ve Orjan için bir nevi “Gordiom’un kör düğümü” haline gelen konular inşallah o genel kurulda çözülmüş olacak.

Aslında her ikisi de bir son değil, bu süreçleri başlatan, kilidi açacak olan kararlar. Yasal olarak ferdi mülkiyete geçiş, KAT MÜLKİYETİ TAPULARININ verilmesiyle son bulacak. Bunun için ciddi bir hazırlık ve zaman gerekiyor. Öte yandan işletme kooperatifine dönüşme doğal olarak öncelikle ANA SÖZLEŞMEMİZİN DEĞİŞTİRİLMESİ suretiyle gerçekleşecek. Bunun için de ciddi bir emek ve zaman harcanması lazım. Ama bunların her ikisi de kendi içinde birer başlangıç olduğu kadar, diğeriyle son derece bağlantılı süreçler.

Zira öncelikle kooperatif mülkiyetindeki tapuların masaya yatırılması gerekiyor. Ferdi mülkiyet konusu olan bina tapularımız ile tapusu işletme kooperatifinde kalması gereken yerler ve devlete terk edilecek kamusal hizmet alanlar belirlenecek. Tapu işlemleri yapılacak ve bunlara göre Orjan’ın yeni mevzi imar planı çıkartılacak. Bütün bu işlemler bittiğinde de Orjan Konut Yapı Kooperatifinin tasfiye edilerek Orjan İşletme Kooperatifine dönüşmesi ve Orjan site yönetiminin doğması için önümüzde hiçbir engel kalmayacak. 

Görüldüğü gibi bütün bunların yapılabilmesi her şeyden önce kararlı bir yönetim gerektiriyor. Daha da önemlisi temel kararları alabilecek bilinçli ve cesur bir genel kurula ihtiyaç gösteriyor. Mevcut yönetim iki yıl sonra yeniden aday olur mu olmaz mı bilemem ama şu anda ne kendisinin ne de muhalif ekibin bu konuda net bir vaadi bulunmuyor.

“Bakacağız, edeceğiz, ne getirir ne götürür araştıracağız, komisyon kuracağız vb.” söylemler gözümüzün önüne asla açık bir gelecek vizyonu sunmuyor. Bu mesele yuvarlak sözlerle geçiştirilecek, önem sırasına göre en sonlarda yer bulabilecek bir konu değil. O sebeple ben şahsen önümüzdeki seçimlerde vizyonu bu olan ve çözümlerini buna göre programlaştıran ekibe oy vereceğim.

Zaman olarak bu yılki genel kuruldan bir şey beklemiyorum. Muhtemelen iki ekibin rövanş çarpışmasını izleyeceğiz. Kanalizasyon ihalesi üzerine zaman israfı konuşmalar, tartışmalar yapılacak. Üst yapı şikayetleri dile getirilecek. Belki bolca doğalgaz temennileri de dinleyebiliriz. Ancak, ne yönetimden ne de muhalifinden “SİTE YÖNETİMİNE GEÇİŞ”le ilgili bir gündem beklemiyorum. Yapılan konuşmalar da verimsizliğini gayet iyi bildiğimiz o tantana arasında kaybolup gider zaten. Böylece umudum bir yıl daha ötelenir ve 2023 yılı genel kuruluna kalır.

2023 yılına geldiğimizde sanıyorum iki şeyi anlamış oluruz. İlki orjan halâ alt yapı üst yapı girdabında mı, yoksa bunları aşmış ama site yönetimine geçiş konusunda henüz emekleme evresinde mi? Bunun işareti kooperatif ana sözleşmesinin yeni kanun değişikliğine uyarlanmasıyla ilgili hazırlık olacak. Bir diğeri ise Site yönetimine geçişle ilgili belli bir görüşe ulaşmış ancak seçim kaygılarıyla gereken maddeleri gündemlerine almamışlar mı? Bunun işareti de “komisyon kuralım, inceleyelim vb.” gibi esnek bir gündem maddesi önermeleridir.

Her iki seçenek de sonuçta mevcut yönetiminin bu konuyu gereğince sahiplenmediğini gösterecektir. O zaman ister istemez gözümüz diğerlerine çevrilir. Site yönetimine geçmeyi vadeden aday ekip bence şanslı. Kaldı ki, bu cendereden çıkışın da anahtarı onlar olabilir. Ama iki yıl da böylece çöpe gitmiş olacak. Umutlarımız yeni yönetimin bütün bu stratejik kararları 2024 yılı genel kurulundan alabilmesine bağlanacak.

Bu da mümkün olmazsa ne olur? Belki 2, belki de 4-5 yıl daha kaybetmiş, 2030’a dayanmış oluruz. Malum kooperatifin ikinci uzatması 2038’de bitiyor. İşin oraya kadar varması ise o yılın genel kurulunda gerekli kararlar alınsa bile 15-16 yıl gecikmiş olmak demek. Yazık olur hem de çok yazık!

KOOPERATİF GENEL KURULLARI GEÇMİŞTE HER ZAMAN PROBLEMLİ OLDU. Merkez Ankara’da iken sürekli ilk davette nisap sağlanamadığından ikincisinde yapılabildi. Orjan’daki genel kurullar ise sabahtan öğleye kadar imza kuyruğu çilesiyle ancak öğleyin başlayabildi. Kalabalık ortak sayımız genel kurullarda her zaman bizim en zayıf yanımız olmuştur. Üstelik her yıl katılan yeni üyelerle genel kurulun yapısı ve havası da sürekli değişiyordu. Böylece kooperatifin birliği ve geçmişe yönelik hafızası da giderek zayıflamış oldu.

Yüklü gündemler yarım güne sığmadı tabi. Öğle sıcağında içilen ayranlar eşliğinde yapılan konuşmalar bittiğinde tabiri caizse çoğu yaşlı olan ortaklarımızın da pili bitmiş oluyordu. Zor bela aidat (bütçe) maddesini bekleyip, artmamasını ya da çok az artmasını sağlayarak evlerine döndüler. Geriye kalanlar ya seçim kaygısında ya da tahammül sınırlarını zorlayanlardı. Böyle bir atmosferde gerilerde kalan en önemli gündem maddeleri, müzakere bile edilmeden adeta kimsenin bir şey anlamadığı indir kaldır seronomisi halinde bir çırpıda geçtiler.

Bu sorunu iyi değerlendiren bazı ekipler divan başkanı yoluyla ve diğer demokratik(!) taktiklerle genel kurulları manipüle etmeyi seçtiler. O yüzden uzun zamandır genel kurullardan sağlıklı bir sonuç çıkmadığını düşünüyorum. Değil ki geleceğe yönelik ciddi meseleler görüşülüp karar alınabilsin. Hele de ¾ çoğunluk gerektiren stratejik kararlar neredeyse imkânsız gibi.

Yanlış bildiğimiz bazı şeyler o kadar çok ve yaygın ki, meselâ böyle bir ortamda benim gibi biri çıkıp, “Hayır! Şu an bir Site değiliz. Hala bir kooperatifiz. 634 sayılı yasa kapsamında zorunlu olarak site yönetimine geçmeliyiz” dese ne olur, demese ne olur? Bu konu ortaklar arasında belli bir bilinç düzeyine erişmedikten, yönetim tarafından gündem maddeleri arasına konmadıktan sonra boşuna çaba.

1163 SAYILI KANUNDA YAPILAN SON DEĞİŞİKLİKLE ARTIK DİJİTAL ORTAMDA OY KULLANILMASI DA SÖZ KONUSU olacak. Kooperatif yönetiminin bu değişikliği anasözleşmesine 2023 sonuna kadar yansıtması lazım. Bu da demek oluyor ki o yıl yapılacak genel kurulun gündem maddelerinden biri şimdiden belli. Alternatifi var mı, elbette var. Şayet yönetim bu yılın genel kurul gündemine ferdi mülkiyete geçiş ve işletme kooperatifi kurulması maddelerini koyabilirse Orjan kooperatifini yaşatmak için bir anasözleşme değişikliği yapmak zorunda kalınmayacak.

Şu anki yönetimin ve muhaliflerinin kanalizasyona dalmış hallerine bakılacak olursa bu son derece düşük bir ihtimal. Kanuna uyum ve anasözleşme değişikliği tercih edilecek olursa gelecekteki genel kurulları düşünmek bile istemiyorum. Uygulamanın nasıl olacağı, nasıl olabileceği gerçekten bizim için şu an soru işaretli. Ama bir an için bunu hayal edelim; zaten genel kurullarımız ve gündemlerimiz kalabalık, bir de uzaktan katılım eklenecek bu tabloya. Değişikliğin kolaylaştırmak bir yana, zorluklarımızı daha da arttıracağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen neticede “OLACAK OLAN OLACAK!”. Kooperatif genel kurulu zor olmasına rağmen eninde sonunda kendi hakkında “Tamam, buraya kadar!” diyecek. Bundan kaçış yok. Ayak diremeyi sürdürürsek Bakanlık denetimi ya da mahkeme kararıyla karşılaşmamız kuvvetle muhtemel. Daha önceden hazırlıklı değilsek, bir emrivaki ile karşılaştıktan sonra düşünmeye başlasak bile çok geç kalmış olacağız. O zaman emin olun iki ayağımız bir pabuca girecek. Dahası da var. GENEL KURULLAR GEREKLİ KARARLARI ALAMAZSA YASAL OLARAK KOOPERATİF DAĞILMIŞ SAYILACAK VE TASFİYEYE GİRECEK. O zaman bu değişim hepimiz için daha sancılı olabilir. O yüzden gelin bugünden düşünüp hazırlanalım.

Çünkü, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81. Maddesi son derece açık.  Konut yapı kooperatifleri anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır. Yapı kullanma izninin alınmasını müteakip en geç bir yıl içinde de ortakların Kat Mülkiyeti Kanununa göre FERDİ MÜNASEBET işleri sonuçlandırılır. 

İşin aslı site yönetimi süreci daha kat irtifakı kurulurken, 1982-85 döneminde tapuya tescil edilen yönetim planı ile başlamıştı. Konutların bitmesi ve iskân raporlarının alınması ile “ferdileşme” yani “ferdi mülkiyete geçiş” işleminin başlaması, yani kat irtifaklı tapularımızın kat mülkiyetine dönüşmesi gerekiyordu. Bu mesele hala kooperatifimizin önünde. Orjan’da 1803 konutun 2/3’ü tamamlanıp fiilen kullanıldığı halde hem 1163 sayılı kooperatifler yasasına, hem de 634 sayılı Kat mülkiyeti kanununa aykırı olarak site yönetimine geçmedik/geçemedik. Bu sürecin ertelenip durması da hiç hayrımıza değil.

Orjan için adeta bir yol ağzında, DEVASA BİR GENEL KURUL KİLİDİYLE karşı karşıyayız. Zaten uzun bir yolculuğa çıkacağız, işimiz kolay değil. Bu yüzden ne yapabileceğimizi vaktinden evvel düşünüp ona göre hareket etmek mecburiyetindeyiz. Kooperatif olarak kalmayı sürdürmenin, kanunlara karşı direnmenin, hiçbir bir yararı yok. O KADER GENEL KURULU HEPİMİZ İÇİN ÖNEMLİ. NEFESİMİZİN DAHA İLK RAUNDDA TÜKENMESİNE İZİN VERMEMELİYİZ. Orjan Genel Kurulunun bütün güçlüklere ve 2/3 karar gerektiren çoğunluk sorununa rağmen alınması gereken kararları cesaretle alması şart.

Gelecek hafta o genel kurul sonrası izlenecek yol haritası konusunda düşüncelerimi paylaşacağım. Sağlıkla ve esenlikte kalın.

28 Şubat 2022 Pazartesi

28 Şubat 2022 23:30 Pazartesi CORONA GÜNLERİ..............................Biri bitmeden biri başlıyor

Biri bitmeden biri başlıyor 

Bugün 28 Şubat 2022 Pazartesi. Güdük ayın son günü, 28 Şubat postmodern darbesinin 25.nci yılı. Çeyrek asır önce o sıkıntılı, sisli puslu günleri yaşamış biri olarak hakkımı katiyyen helal etmiyorum. Kendileri silinip gittiler, bıraktıkları acılar hala hatırlanıyor. Ama köprünün altından çok sular aktı, devran değişti. Şimdi geldiğimiz noktadan o günlere baktığımda "Allah bir daha yaşatmasın" demekten başka dilime bir söz gelmiyor.

Üç ayların ilk ayı olan Recep de bitmek üzere. Beş kutlu geceden regaip ve miraç kandilini yaşayıp geride bıraktık. Dört gün sonra da içinde berat gecesi olan Şaban ayı girmiş olacak. Sonrasında da inşallah içinde bin aydan hayırlı kadir gecesini taşıyan mübarek Ramazan ayına erişeceğiz.

Dünyada virüsün ortaya çıkmasının üzerinden 797 gün geçti. Coronavirüs salgını ülkemizde de 718.nci gününde. Hastalık artık adeta "vaka-i adiye" haline geldi. Ne eski tedbirler kaldı, ne de gündemin ilk sıradaki yeri. Artçı dalgalanmaları bir süre daha devam edecek ama iki yıllık karabasan artık bitiyor galiba. En azından hepimizin lisan-ı hal ile arzusu, dileği bu.

Bu arada sade bizde değil tüm dünya ekonomilerindeki yangın da iyice harlanmış durumda. Bu virüs coronadan çok daha hasar verecek gibi. Üstüne üstlük işte Ukrayna krizi de giderek savaşa dönüştü. Namı diğer "Rus Ayısı" geçtiğimiz hafta Ukrayna'ya daldı. Ateşler saçarak sınır şehirlerinden başlayarak başkent Kiev'e doğru ilerliyor. Savaşın her türlüsü kötü, her şekli acı ve gözyaşı getirir ama bu savaş hiç mi hiç adil değil.

Doğrusu Ukrayna da yiğitçe karşı duruyor ama ne yazık ki batı onları yalnız ve çaresiz bıraktı. Böylece güvenilmezliklerini bir kere daha göstermiş oldular. Ateşkes görüşmelerinin ilk raundu sessiz sedasız bitti. Bir iki gün sonra diğeri başlayacak ama sonuç alınabilecek mi orası şüpheli. İşgale karşılık peş peşe alınan yaptırım kararlarına bakarsak 3.ncü dünya savaşının ultra modern bir türü ile karşı karşıyayız. Tam bir "filer tepişiyor, çimenler eziliyor" örneği yaşıyoruz. Tabi burada ezilen sadece masum Ukrayna halkı değil. Biz de dahil pek çok ülke bu savaşın olumsuz etkileriyle mücadele etmek zorunda kalacak.

Salgın konusuna dönecek olursak; dünya genelinde toplam vaka sayısı 436 milyonu (436.461.419) geçmiş bulunuyor. Can kayıpları da 6 milyona (5.970.657) yaklaşmış. Günlük vaka 623.949 ölüm sayısı ise 2.831 görünüyor. Dün vaka sayısı 994.267, ölüm sayısı ise 4.339 imiş. 7 günlük ortalamalar 1.660.121 ve 8.591 olarak gerçekleşmiş.  Ölüm oranı (5.970.657/436.461.419) %1,37'ye düşmüş durumda. Geçen hafta bu oran %1,39 olmuştu. Bu arada iyileşenlerin sayısı da 367.162.421'i bulmuş. İyileşme oranı ise (367.162.421/436.461.419) %84,12 seviyesinde. Geçen hafta bu oran da %82,79 seviyesinde idi.

Bir haftada vakalar (436.461.419-426.014.703) 10.446.716 kadar yani (10.446.716/426.014.703) %2,45 oranda artmış. Günlük ortalama vaka sayısı (10.446.716/7) 1.492.388 civarında. Geçen hafta bu rakamlar 12.903.231, %3,12 ve 1.843.306 idi. Can kayıpları ise (5.970.657-5.910.652) 60.005 olmuş. Yani 7 günde (60.005/5.910.652) %1,02 oranında artmış. Günlük ortalama ölüm (60.005/7) 8.572 olarak gerçekleşmiş. Geçen hafta bu rakamlar 72.825, %1,25 ve 10.404 idi. Görüldüğü gibi vakalarda daha bariz, ölümlerde ise daha az oranda düşüş bu hafta da artarak devam etmiş.

Ülkemizde de toplam vaka sayısı 13 milyonu (13.213.549) geçmiş, can kayıpları da 95 bine (94.882) yaklaşmış bulunuyor. 28 şubat itibariyle günlük vaka 64.275, ölüm sayısı ise 213 görünüyor. Ölüm oranı (94.882/13.213.549)% 0,72 % yani hastalanan bin kişide 7,2 kişi coronadan ölüyor. Diğer yandan iyileşenlerin sayısı da 12.316.078'i bulmuş durumda. Buna göre iyileşme oranı ise (12.316.078/13.213.549) %93,21 seviyesinde. Geçen hafta bu rakamlar; 12.713.604, 93.156, 94.402, 268, binde 7,3 kişi, 11.705.594 ve %92,07 olarak gerçekleşmişti.

Bu hafta günde ortalama 437.589 test yapılmış. Hafta başında vaka/test oranı %18,42 iken hafta sonunda 15,66 %'e düşmüş görünüyor. 7 günlük ortalamada bu oran 16,61 18,63% olmuş. Geçen hafta günlük ortalama test sayısı 459.795, ortalama vaka/test oranı 20,51% idi. Rakamlar belli bir düşüş olsa bile hala test olan 100 kişiden 19'unun pozitif çıktığını gösteriyor.

Bir haftada vakalar (13.213.549-12.713.604) 499.945 kadar yani (499.945 /12.713.604) %39,3 oranda artmış. Günlük ortalama vaka sayısı (499.945/7) 71.421 civarında. Geçen hafta bu rakamlar 604.558, %4,99 ve 86.365 idi. Can kayıpları ise (94.882-93.156) 1.726 olmuş. Yani 7 günde (1.726/93.156) %1,85 oranında artmış. Günlük ortalama ölüm (1.726/7) 247 olarak gerçekleşmiş. Geçen hafta bu rakamlar 1.911, %2,09 ve 273 idi. Görüldüğü gibi hem vakalarda hem de ölümlerde düşüş var.

Ülkemiz bütün dünyada olduğu gibi salgına karşı mücadeleyi artık aşıyla veriyor.  Nitekim Vaka sayılarındaki düşüş trendi sonucunda, risk grubunda olup hastalığa yakalananların ve buna bağlı vefatların sayısı azalıyor. Görünen şu ki; salgın, toplumun tamamını aynı anda tehdit eden bir bulaşıcı hastalık olmaktan çıkıp, daha çok belli risk grupları üzerinde etkili bir olay haline geldi. Bu durum özellikle büyükleriyle yaşayan ve kronik hastası olanların sorumluluğunu arttırmakta.

Varyantın güçlü olduğu, aşınınsa bulunmadığı veya yaygınlaşmadığı dönemde Covid-19, sağlıklı ve genç kişilerde de ölüm sebebi olabiliyordu. Bu dönemdeyse kayıplarımızı genellikle 65 yaş üstünden. Hastaneye yatışlarda azalma var ama yine de kayıplarımız bir veya birden çok hastalığı olanlardan.

Günlük vaka sayıları önemli bir düşüşün ardından belli bir seviyede devam ediyor. Dr. Fahrettin Koca bugünkü paylaşımında şöyle demiş: “Omicron varyantının ilk görüldüğü şehirlerde vakalar hızlı bir artış göstermiş, izleyen haftalarda sayılar düşmüştü. Şimdi aynı durumu ülke genelinde yaşıyoruz. Uyarı: Salgın gündemden düşmeye başlasa da virüs varlığını koruyor. Aşı konusunda ihmalkâr olmamalıyız.” 

Aşı durumuna bakacak olursak; ülkemizde bugün itibariyle 1.doz aşı yapılma oranı % 92,93 'u 2.doz aşı yapılma oranı da % 85,08'i bulmuş durumda. Buna göre 1.doz uygulanan 57.682.903, 2.doz uygulanan 52.809.698, 3.doz uygulanan 27.091.808, 1.,2. ve 3.doz toplamı ise 145.631.632'i geçmiş bulunuyor. Geçen hafta 1 doz aşı olmuş 18 yaş üzeri nüfus % 92,85, 2. doz ortalaması ise % 84,96 olmuştu. Ayrıca toplamda 144.999.620 doz aşıya ulaşılmıştı.

Bu sayılara bakılırsa bir hafta içinde (145.631.632-144.999.620) 632.012 doz aşı yapıldığı bununda ortalama olarak bir günde (632.012/7) 90.287 doz aşıya denk geldiği görülüyor. Geçen hafta bu sayı  118.036 idi. Buradan aşılama oranının %85-93 seviyelerine yükseldiği, ancak günlük doz miktarında düşüşün hala devam ettiği görülebiliyor.

Sağlık bakanı 26 Şubatta konuyla ilgili şu yorumu yapmış: “%85’imiz ikinci doz aşımızı yaptırmış durumdayız. Bu oran, ciddi bir başarıdır. Hatırlatma dozu aşılarında ise önemli ihmaller var. Oysa hatırlatma dozu, geldiğimiz noktada önemini artırıyor.”