Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed
"Cânım kurbân olsun senin yoluna / Adı güzel kendi güzel
Muhammed" (Yunus Emre) [1]
Yunus
Divanı'na bakıldığında Hz. Peygamberle ilgili çok sayıda şiir bulunmaktadır.
Bunların bir bölümü başından sonuna kadar ana tema olarak onu ele alır. “Canım
kurbân olsun senin yoluna”, “Arayı arayı bulsam izini”,” ‘Aşkın ile 'âşıklar
yansın yâ Resûla'llâh”,” Ol âlem fahri
Muhammed nebîler serveridir”, ”Çalap nûrdan yaratmış
cânını Muhammed'in”, Muhammed'in medhini idelim baş üstüne” mısralarıyla
başlayan şiirler bu türdendir.
Bu
şiirler, zaman içinde bestelenerek camilerde, dergahlarda sıkça söylenen güfte
özelliği de taşırlar. Bilhassa bu şekliyle dini konularda daha çok şifahi
kültüre göre bilgilenmek durumunda kalan geniş halk kitlelerinde çok derin
tesirler bırakmıştır. Rahatlıkla denilebilir ki, Anadolu halkındaki samimi
Allah ve Peygamber sevgisinin oluşmasında bu şiirlerin tartışmasız bir yeri ve
önemi bulunmaktadır.
Yunus
Emre, bir sevgi şairi olarak İslam dininin özünü teşkil eden sevgi kavramını,
Hak ve Halk sevgisini ve bu bağlam içinde daha özel planda Hz. Peygamber
sevgisini dile getiren şiirleriyle şiirimizin en önemli ismi olmuştur.
Kutlu
Doğum Haftası münasebetiyle onun "Adı Güzel Kendi Güzel
Muhammed" adlı şiirini paylaşıyorum.
"Canım
kurban olsun senin yoluna, / Adı güzel, kendi güzel Muhammed, /
Şefâat eyle bu kemter kuluna,
Adı
güzel, kendi güzel Muhammed
Mü'min
olanların çoktur cefâsı, / Ahirette olur zevk-u sefâsı, / On sekiz
bin âlemin Mustafâ'sı,
Adı
güzel, kendi güzel Muhammed
Yedi
kat gökleri seyrân eyleyen, / Kûrsûn üstünde cevlân eyleyen. /
Mi'râcda ümmetin Hak’dan dileyen,
Adı
güzel, kendi güzel Muhammed
Ol
çâriyâr anın gökler yâridir, / Anı seven günahlardan beridir, / On
sekiz bin âlemin serveridir,
Adı güzel,
kendi güzel Muhammed
Aşık
Yunus neyler iki cihânı sensiz, / Sen Hak Peygambersin şeksiz,
gümânsız / Sana uymayanlar gider imânsız,
Adı
güzel, kendi güzel Muhammed."
[1]
YUNUS EMRE (1238 - 1320)
Yapılan araştırmalara göre şiirlerinin toplandığı
Divan ölümünden yetmiş yıl sonra düzenlenmiştir.
Yunus Emre'nin şiirinde, dil, düşünce, duygu ve
yaratıcılık gibi dört önemli sorun bir görüş ve inanış bütünlüğü içinde ele
alınır ve insan konusunda odaklaştırılır.
Şiirde işlenen konular ise insan, Allah, Varlık
Birliği, sevgi, yaşama sevinci, barış, evren, ölüm, yetkinlik, olgunluk,
alçakgönüllülük, erdem, eliaçıklık gibi genellikle gerçek yaşamı ilgilendiren
kavramlardır. O, bu kavramları, şiirinin bütünlüğü içinde temel öğe olarak
sergilemiştir.
Gerçekte insan-Tanrı-evren üçlüsü birlik içindedir,
var olan yalnız Allah'tır, türlülük bir 'görünüş'tür. Çünkü Cenabı Hak, kendi
özü gereği, bütün varlık türlerini kapsar, her varlıkta yansır.
Yunus Emre, sevgiyi yaradana ve onun yarattığı tüm
varlıklara karşı duyulan bir yakınlık, bir eğilim diye anlar. Sevginin amacı
yüce Rabbe, ölümsüz olana kavuşmak, onun varlığında bütünlüğe ulaşmaktır.
Sevginin olmadığı yerde, öfke, kırgınlık, çözülme ve birbirinden kopukluk gibi
olumsuz durumlar ortaya çıkar.
Sevginin değerini yalnız seven bilir, sevmek de bir
bilgelik, bir olgunluk işidir. Yeterince aydınlanmamış, Hak ışığından yoksun
kalmış bir gönülde sevginin yeri yoktur.
Yunus Emre'nin dilinde bilge kişinin adı 'eren'dir.
Eren barış içinde yaşamayı, bütün insanları kardeş görmeyi, kendini sevmeyeni
bile sevmeyi bilen kişidir. Onun gönlü yalnız sevgiyle, dostluk duygularıyla
doludur.
Evreni yaratıcının bir görünüş alanı olarak
bildiğinden, erenin evrene karşı da sevgisi, saygısı vardır. Erenin gözünde
insan bir küçük evrendir, büyük evren ise Cenabı Rabbül Aleminin kuşattığı
sonsuz varlık alanıdır. Eren olma aşamasına ulaşmış kişide erdem,
alçakgönüllülük, eli açıklık, yetkinlik, olgunluk bir bütünlük içinde bulunur.
Yunus Emre'nin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir
yanı da Anadolu'da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını
yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir.
Şiirlerinin ölçüsü, 'aruz' olmakla birlikte söyleyişi
akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. Tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını,
Türkçe'nin ses yapısına uygun biçimde dile getirir. Onun şiirinde duygu ve
düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür.
Ona göre önemli olan sözü etkili biçimde söylemektir.
Bu nedenle sözün boş bir kavram olmaması, bir varlık sorununu, bir düşünceyi
dile getirmesi gerekir. Bu anlamda Yunus Emre'de Türkçe, şiir dili olma
yanında, düşünce içeren ve onu açıklayan bir odak özelliği kazanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder