Alışık olmadığımız, sıra dışı günler yaşıyoruz. "Kurşun acısının sıcağı sıcağına
anlaşılmadığı" gibi başlangıçta bu olayı tam
olarak anlayamadığımız doğru. Günler, hatta haftalar
geçtikçe işin vahameti daha
da belirginleşti. Sadece yurdumuz için değil tüm dünya için adeta nabızlarımız
ortak atar hale geldi. Artık 2020 için 'Kayıp yıl'
nitelemesi yapılıyor.
Hepimizin bir çalışma
hayatı, aile ve özel hayatımız var. Sosyal bir varlık olarak
akraba, arkadaş, dost, komşu ve çevreyle iç içe yaşıyoruz. Şimdi sanki bir 'Tıp' oyunu
oynarmış gibi hayatlarımız dondu kaldı. Evlerimizde, şehirlerimizde ve ülkelerimizde konserve edilmiş durumdayız. Bu yeni ve olağanüstü hale uyum göstermeye çalışıyoruz ancak gerçekten zor bir dönem.
Eminim her birimizin yarım kalmış, parçalanmış, korku, tedirginlik ve belirsizlik içinde sürmekte olan hikayeleri var. Örneğin ben şu anda ailemden uzaktayım, yaşlı annem hasta ve yapmak
istediğim pek çok şey elimden kayıp gitti. Kendi dünyama kapandığım, düşünmeyi, okumayı,
sohbeti, seyretmeyi ve duayı yeniden keşfettiğim bir tünelin içinde hissediyorum kendimi. İyi ki öyleyim, iyi ki kendime ve olaylara hem içinden hem
dışından bakabiliyorum. İyi ki yazabiliyorum.
Dışarı çıkamayan, parkta yürüyüp bir bankta
oturamayan, alışveriş ve seyahati kısıtlanan, evinden çalışmak zorunda kalan milyarlar var. Hatta işinden olan, işyerini dükkanını kapatmakla yüzyüze yaşayan milyonlar
var. Herkesin derdi, sıkıntısı kendine özel ve ağır. Benim de
öyle...
"Paylaşmak acıları azaltır, sevinci çoğaltır" denmiş. En iyisi bu 'corona günlerini' yazmak ve paylaşmak. Beni izlemeye devam ediniz.
--------------
24 Martta Oğuzhan önce 15:32' de geldiğini "Orjan’dayım" diye bir fotoğrafla
bildirdi. Ablası "Bunu bana yapmayın" demiş. Güzel kızım benim ne kadar isterdi o da gelebilmeyi. Oğuzhan
"İzmir’e geçeceğim babamı almaya" diye cevap vermiş.
Gece 12 ye doğru da İzmir’e ulaştı zaten. Oğuzhan’ın gelişi benim moralimi yükseltmiş, kız kardeşlerimi ise üzmüştü. Gitmemi istemiyorlardı, anlıyorum ancak
burada kalabalık etmenin de bir yararı yoktu. Artık aramızda konuşmuş, yol
haritamızı belirlemiştik. Gerisi hayırlısını beklemeye kalmıştı.
24 Mart gecesi dünyanın Çin'den sonra en kalabalık ikinci ülkesi
Hindistan'da da sokağa çıkma yasağının başladığı haberi geldi. 1,3
milyar nüfuslu ülkede halkın 21
gün boyunca evden çıkmamaları
istenmiş. Öte yanda Japonya Başbakanı ise Tokyo Olimpiyat
Oyunları'nı iptal etmemekle birlikte bir yıl erteleme istediklerini açıklamış.
25 Mart saat 12:19'da aynı masada bilgisayar
başında çalışan oğlumla bir fotoğrafımı çocuklarıma gönderdim: Altına da "İzmir’deyiz. Evde
mesaiye devam. İkindide sonra inşallah yola çıkacağız.
Herkese çok selam. Sağlıkla kalın inşallah" diye
not koydum. Saat 18 gibi annemle ve kız kardeşlerimle vedalaşıp İzmir’den çıktık. Canım Boşnak böreği çekti bu yüzden Ayvalık sarımsaklıda Küçükköye uğradık ama açık bir yer bulamadık. Bu kez Ayvalık merkezde
Hatiboğlu pastanesinde durduk. Açıkmış, oradan ve
Migros’tan bir şeyler alıp Burhaniye Orjan'a doğru yolumuz devam ettik.
Ayvalığı hiç böyle bomboş ve soğuk görmemiştim.
Orjan'a girdiğimizde saat 20 civarındaydı.
Oğuzhan arkadaşının evine gitti ben de eve girip namaz kıldım, eşyalarımı
topladım ve ön balkona çıktım. Işık yanınca
Panda ve annesi Boncuk da geldiler. Onları sevdim, mama ve su koydum kaplarına.
Fotoğraflarını çektim bol bol, "inşallah geleceğiz,
bekleyin" dedim. Oğuzhan geldi arabaya bindik, onlar da bizi garip
bakışlarıyla yolculamış oldular. Üzülüyorum ama "onlar ev kedisi değil, böyle özgür yaşamaya alışıklar.
Bak kış geçti ayakta kalabiliyorlar" diye teselli
ettim kendimi. Saat 21:16'da Orjan’dan çıktık, yönümüz İstanbul'du. Yolda orjan'da kalmamayı, henüz havanın soğuk olduğunu, İstanbul'a gitmeyi kararlaştırmıştık.
Yolculuğumuz 3 - 3,5 saat sürdü. Yeni otobanda ilerlerken pek çok şeyi düşündüm. Annemin hastalığını, neler olabileceğini, parçalanmışlığımızı, corona salgınının planlarımızı nasıl alt üst ettiğini... Ama yapacak bir şey yoktu, bunlar elbet yaşanacaktı.
Gece yarısı saat 00:40'ı gösterirken Beşiktaş’taki eve girdik. Çocuklarıma ve kardeşlerime "Biz geldik çok şükür,
İstanbul’dayız" diye bildirdim. Uyumadan önce
haberlerden Corona virüsün çıkış noktası Çin’in Hubei eyaletinde
aylar süren sokağa çıkma yasağının
kaldırıldığını öğrendik. Hubei’nin başkenti 11 milyon nüfuslu Wuhan’da yaşayanlara Aralık ayından bu yana ilk kez
Hubei eyaleti sınırları içinde kalmak koşuluyla kentten çıkma izni verilmiş. İki aydır kapalı olan köprü ve yollar da açılmış. Bu
haber virüsle boğuşan dünyanın geri
kalanı için umut mu umutsuzluk mu bilemedim.
26 Mart Perşembe günü İstanbul Beşiktaş'ta oğlumun evindeyiz. Burası çok soğuk değil. Corona nedeniyle en az 10 gün dışarı çıkmam. Oğlum da evden çalışıyor zaten. Lazım olursa ihtiyacımızı o çıkıp alabilir. İki kişinin yiyeceğinden ne olacak, yapar baba oğul
yeriz.
İzmir'le telefonla görüştüm, annem iyiymiş. Safiye de Nafiyeye yardım eder, birlikte güzel vakit geçirirler. Saat 16:14'de Kızım Hilal'den bir
fotoğraf geldi. Tuna kucağında altına: "Huysuzum ben huysuz" yazmış.
Herhalde bu günlerde biraz huysuzluk yapıyor. Sibel:
"yok yaaa, şeker yavruş o" demiş, Cüneyt de
her zamanki muzip uslübu ile yumurtadan yeni çıkmış bir civciv resmi göndermiş. Ben de
herhal özlemiş olmalıyım ki: "Kuzucum. Ben görene kadar delikanlı
olacak" diye yazmışım.
Elif salgını kast ederek: "Çok dertli
o da" notunu düşmüş. Ardından günün anlam ve önemine uygun bir paylaşım eklemiş. Paylaşım
'Covid-19' adlı bir Whatsapp grubunu gösteriyor. "Çin Wuhan'ı gruba ekledi", "Çin İran'ı
gruba ekledi", "Çin İtalya'yı gruba ekledi", "Çin İspanyay'ı gruba ekledi", "……", "……",
"Çin Türkiye'yi gruba
ekledi", "Çin tüm dünya'yı gruba ekledi" ve "Çin gruptan
ayrıldı". Gerçekten durumu tam özetleyen
bir zeka ürünüydü. Cüneyt bu durur mu,
23:58'de bile yine espri yapabiliyor:"Tv'lerde internetlerde hastabakıcılar bile uzman sayılıyor,
konuşmayan kalmadı. Bi tek bu yarasa aylardır susuyor, bi beyanat vermiyor.
"Konuşursam yer yerinden oynar" diyormuş." Güldüm tabi. Bu
sıkıntılı günlerde evlatlarım sayesinde sıkılmayacağım.
Günü kapatmadan elime gelen bazı notları
sıraladım.
"Salgının hızla yayılmaya devam etmesi üzerine
Rusya, Corona virüsü salgını önlemleri kapsamında ülkeyi uluslararası uçuşlara
kapatma kararı aldı. Telekonferans yoluyla bir zirve
gerçekleştiren G-20 liderleriyse Corona virüsüyle
mücadelede 'ne gerekiyorsa' yapma sözü verdi. ABD
Senatosu ise hükümetin Corona virüsü salgını nedeniyle
hazırladığı 2 trilyon dolarlık yardım paketini onayladı. Amerika'da işsiz
kaldıkları için yardım başvurusunda bulunanların sayısıysa bir haftada üç
milyonu geçti. FED Başkanı Jerome Powell, Amerikan ekonomisinin resesyona
çoktan girmiş olabileceğini söyledi. New York,
Amerika'da Corona salgınının merkez üssü haline
geldi…"
Artık
iyiden iyiye ilan edilmemiş bir OHAL içindeyiz. Kendi 'Olağanüstü Halinizi' ilan edin denmişti galiba değil mi,
ya da öyle bir şey. Sonuçta evlerimize çekildik, zaruret olmayınca çıkmıyoruz. Zaten 65 yaş üstü olanlar için sokağa çıkma yasağı
var.
Virüsün Çinde Aralık ayında ortaya çıktığı biliniyor. Türkiye Şubat ayından beri
gelişmeleri dikkatle izleyip pozisyon aldı. KOVİD-19 henüz
bir pandemi bile değilken, Türkiye gerekli önlemleri almaya başladı ve 90 gün
sonra ilk corona virüs vakası maalesef ülkemizde de görüldü. ilk vakanın 11
Mart’ta tespit edilmesi ve ilk ölüm hadisesinin 18 Mart’ta gerçekleşmesi
üzerine de gerekli tedbirler süratle alınmaya başladı. Sağlık bakanımızın gün
gün verdiği bilgiyle ne durumda olduğumuzu takip edebiliyoruz.
Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, dün sosyal medya
hesabı üzerinden Türkiye'deki corona virüsü vaka ve ölü sayısı ile ilgili
yaptığı açıklamada: "Test sayımız dün 5.035'ti. Bugün 7.286 olarak
gerçekleşti. 1.196 yeni tanı kondu. Hastalar ve temas çevreleri izole edildi.
16 hastamızı kaybettik. Bu sonuçlarla can kaybımız 75'e, hasta sayımız 3.629'a
ulaştı." bilgisini verdi.
Bu gün itibariyle Çin’deki vakalar kontrol altına
alınmış gibi gözükürken Avrupa’daki ölü ve vaka sayıları Çin’i geçmiş durumda.
Öte yandan ABD'deki tırmanış önümüzdeki haftalarda virüsün merkezinin kuzey
Amerika kıtası olacağını gösteriyor. Son gelen haberlere göre,Dünya genelinde
corona virüs vaka sayısı 500 bini aşmış durumda.
Güney Amerika'da ve Doğu Afrika'da corona virüs
nedeniyle ilk kez ölümler gerçekleşmiş. Fas'ta corona virüs kaynaklı can kaybı
10'a çıkmış bulunuyor. Latin Amerika ülkeleri, yeni tip koronavirüs kaynaklı
ölü ve vaka sayısının artması nedeniyle yeni önlemleri devreye almışlar.
Haberlere göre, Kovid-19 nedeniyle şu ana kadar 6 kişinin öldüğü, vaka
sayısının ise 475'e yükseldiği Meksika'da salgının yayılmasının engellenmesi
için bazı eyaletlerde "sokağa çıkma yasağı" ilan edilmiş.
İsrail'de, Kovid-19 tespit edilenlerin sayısı 2 bin
693'e ulaşmış durumda. Dün itibariyle ABD 82 bin vaka teşhisiyle dünyada en çok
corona virüs görülen ülke oldu. New York'ta bu nedenle hastaneye
kaldırılanların sayısı, bir günde yüzde 40 artarak 5 bin 327'ye çıkmış. Yapılan
bir araştırmada, sosyal mesafe önlemlerine rağmen 4 ay içinde yeni tip
koronavirüsten ölenlerin 80 bini aşabileceği tahmini yapılmış.
İtalya'da corona virüs salgınından ölenlerin sayısı
son 24 saatte 662 artarak 8 bin 165'e yükselmiş bulunuyor. İngiltere'de ise
hayatını kaybedenlerin sayısı 113 artarak 578'e çıkmış durumda. Her 13 dakikada
bir insan ölüyormuş. Fransa'da Kovid-19'dan ölenlerin sayısı, son 24 saatte 365
artarak 1696’ya yükselmiş.
İran'da toplam vaka
sayısı 29.406 olurken, 10.457 kişi hastalığı yenmeyi başarmış. 2.234 kişi de
hayatını kaybetmiş. Corona
virüs salgınında günlük ölü ve vaka sayılarında bu
zamana kadarki en yüksek rakamın çıktığı İspanya'da ölü sayısı artmaya devam
ediyor. Salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı düne
göre 769 artarak 4 bin 858'e, vaka sayısı ise son 24 saatte 7 bin 871
artarak 64 bin 59'a yükselmiş.
Vaziyet vahim. Her taraftan ve her yetkiliden dışarıya
çıkmama, yakın temastan kaçınma uyarıları geliyor. G-20 Liderleri bile dün bu
atmosferde video-konferans yöntemiyle bir zirve gerçekleştirdiler. Gündemin
birinci maddesi tabi ki bu küresel salgın. Sağlıkla ilgili tedbirler yanında
artık yine küresel çapta olağanüstü hal, sokağa çıkma yasağı, seyahat
kısıtlamaları, market ve eczaneler hariç tüm işyerleri için kapatma tedbirleri
peşpeşe geliyor. Bu virüs sadece insan hayatını değil ülkelerin hatta dünyanın
ekonomik düzenini de tehdit ediyor. Bu yüzden ülkeler ard arda ekonomik
tedbirler alıyor, destek ve yardım paketleri açıyorlar.
Dünyanın tüm gelişmişlik görüntüsü ve iddiasına rağmen
böylesi bir salgın hastalık karşısında çok çabuk alabora olabildiği görüldü. Bu
virüs geçip gittiğinde arkasında belki milyona varan ölüm, ağır yara almış bir
sağlık sistemi enkazı bırakacak. Öte yandan yapacağı ekonomik hasarı şu anda
kimse tahmin edemiyor. G-20 liderlerinin 5 trilyon dolarlık kaynak üzerinde
anlaşmış olmalarına bakarak global olarak bu miktarın belki 10 katı bir tahribattan
söz edebiliriz. Sosyal hayatta meydana gelen vurgun ve fay kırıklarına ölçü
bulunabilir mi bilmem.
Fakat bütün bunların ötesinde ve üzerinde 'insan'
üzerindeki tahribatı ne olacak acaba? Çağdaş dünyanın sözde gelişmişliği içinde
birdenbire eve tıkılan insanların yaşayacağı travma ölçülebilir mi? İşini
kaybeden, düzeni yerle bir olan, görünmez bir hastalığa ve her şeyi allak
bullak eden bir 'gazap rüzgarına' karşı çaresiz durumdaki insanoğlunun iç
dünyasındaki korku, tedirginlik ve paniğin sebep olduğu yaralara hangi ilaç
derman olabilir ki?
2020'nin şimdiden 'kayıp bir yıl' olduğu doğru.
Kişisel olarak, ailelerimiz boyutunda bütün planlarımız alt üst oldu. Sadece
hasta olmamaya değil, ailemizi, sevdiklerimizi, 65 yaş üstü büyüklerimizi,
komşularımızı ve karşılaşabileceğimiz herkesi korumaya çaba göstermek ağır bir
sorumluluk. Kendisi çalışan çocuklarını okula ya da kreşe gönderen anne babalar
birdenbire kendilerini hiç akıllarına getirmedikleri bir başka zorlukla karşı
karşıya buldular: 'Çocuklarıyla ilgilenmek!' Memnunlar mı? Hiç zannetmiyorum.
Aynı evde, dışarı çıkamadan; temizlik, yemek, bulaşık, çamaşır, oyun, ders
çalışma ve evde çıkan sorunlara karşı bir nevi savaş vermek durumundalar.
Bundan da kaçışları, tatili, hava alması, gezmesi yok. Çalışırken yoruldukları
ve stres yüklendikleri hallerinden daha zor durumda olduklarını tahmin etmek
güç değil.
----------
Bugün 27 Mart Cuma idi. 12 gibi
evlatlarıma bir mesaj yolladım:"Bugün cuma.
"Dua ediniz, icabet edeyim" diyor Rabbimiz. Ondan ülkem ve ailem için
sağlıklı, hayırlı bir ömür diliyorum." Mutad olduğu üzere annemle bir telefon görüşmesi yaptım. Hastalığı onu daha da hassas yaptı. Telefonum, görüşmelerimiz onu mutlu ediyor.
Yapılan açıklamaya göre bugün itibariyle Türkiye'de ise ölü sayısı (+17 ile) 90'ı aşarken (92/5698=%01,6) vaka sayısı da 5 bin 700'e yaklaşmış (5698/47823=%11,9) durumda. Paylaşılan güncel verilere göre 26 Mart itibariyle Türkiye'de; son 24 saatte 2000'ün üzerinde (2069/5698=%36,3) kişiye yeni tip corona virüs (Covid-19) tanısı konulmuş. Bugünkü test sayısı 7 bin 500'e yaklaşmış (7533/47823=%15,8), toplam test sayısı da 48 bine yakın (47823) gerçekleşmiş bulunuyor. Öte yandan toplam yoğun bakım hasta sayısının 344 (344/5698=%06,0), toplam entübe hasta sayısının 241 (241/5698=%04,2), toplam iyileşen hasta sayısının da 42 (42/5698=%01) olduğu açıklandı.
Haberler göre Corona virüsünün ilk ortaya çıktığı Çin, salgını kontrol altına almasının ardından yurtdışında tırmanan vakalar nedeniyle yabancılara geçici olarak ülkeye giriş yasağı koymuş. Bu arada Dünya Bankası Başkanı Corona virüsü salgınıyla mücadele eden yoksul ülkelerin borçlarının ertelenmesi ya da yeniden yapılandırılması çağrısı yapmış. Borsalar üç günlük yükselişten sonra yeniden düşüşe geçerken Amerikan Temsilciler Meclisi ise 2 trilyon dolarlık dev bir acil yardım paketini onaylamış. Tasarı, Başkan Trump'ın da imzasıyla yasalaşmış.
Haberler göre Corona virüsünün ilk ortaya çıktığı Çin, salgını kontrol altına almasının ardından yurtdışında tırmanan vakalar nedeniyle yabancılara geçici olarak ülkeye giriş yasağı koymuş. Bu arada Dünya Bankası Başkanı Corona virüsü salgınıyla mücadele eden yoksul ülkelerin borçlarının ertelenmesi ya da yeniden yapılandırılması çağrısı yapmış. Borsalar üç günlük yükselişten sonra yeniden düşüşe geçerken Amerikan Temsilciler Meclisi ise 2 trilyon dolarlık dev bir acil yardım paketini onaylamış. Tasarı, Başkan Trump'ın da imzasıyla yasalaşmış.
Bugün Cumartesi, yani hafta sonu. 'Home Office'
evde calışanlar için diğer günlerden ayırd edilmesi zor. Bugün bir hazır çorba ve makarna yaptım. Bol bol tv. seyrettim, bilgisayarımla çalıştım, haber izledim. Hilal bizim evde bir
yerlere gizlenmiş dumblları bulmuş: "Evde her şey var çok şükür" diye yazmış. Oğuzhan da
ona: saat 15:30'da "İyi İşte, Sıkılmazsınız" diye karşılık vermiş.
Elif de Adapazarı'ndan Sunalardan
Bazı
paylaşımlar yapmış. Hilal Cem Boyner'den bir mesaj alıntılamış. Diğerleri
itiraz etmişler onun adını kullanarak yapılmış: "…koskoca boyner şöyle balgam attım böyle cırcır oldum der mi" yazmışlar. Akşam
saat 19:50'de "Nasılsınız? Herkes iyi mi?" diye
yazdım. İyilermiş.