26 Kasım 2015 Perşembe

250 27 Kasım 2015 Cuma 08:00 ŞİİR VE TÜRKÜ.............................Karacaoğlan diye bir aşık

Karacaoğlan diye bir aşık

Zengin kültürümüzde ve kökleri derinlere uzanmış tarihimizde iz bırakmış bir Türkmen halk ozanıdır Karacaoğlan. 17. yüzyılda yaşadığı kabul ediliyor. Doğduğu ve öldüğü yer hakkında birden çok rivayet var. Bunlar arasında Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesinin Mamalı köyünden olduğu da geçiyor. [1]

Anadoluyu ve Osmanlı ülkesinin bazı yerlerini dolaştığı anlaşılıyor. Zira şöhreti Azerbaycan, Kırım ve Balkanlar'da bile yaygın.

Dilden dile anlatılanlara göre Karacaoğlan bölgenin beyi Sarı Haliloğlu kızı Elif'e aşık olmuş. Kızı kaçırmışlar. Ancak, beyin yetişip kızı ellerinden almışlar.

Hani benim emmim oğlu Ömer'im / Ciğerime bir od düştü yanarım / Mamalı'yla Afşar benim tımarım / Bölük bölük tımarlarım kal demiş
Hani benim emmim oğlu Bücür'üm / Yüreğime bir od düştü acırım / Sarı Haliloğlu çeksin ecirim / Toplu toplu alaylarım var demiş
Derilirler üstümüze gelirler / Haramiyiz deyi korku verirler / Elif kızı elimizden alırlar / Gece gündüz işim ahü zar demiş [2]

Amcaoğulları öldürülen kendisi kaçmayı başaran Karacaoğlan, Toroslardaki Türkmen obalarına sığınmış. Memleketine dönemediği için de sazı omuzunda sevdiği kız Elif'in aşkıyla diyar diyar dolaşmış.

Ben bu yıl yarimden ayrı düşeli / Her günüm bir yıla döndü gidiyor / Gine zindan oldu dünya başıma  Gönlüm ataşlara yandı gidiyor / Ömrüm boş hayale kandı gidiyor (Neşet Ertaş, Kırşehir, Gönlüm Ataşlara Yandı Gidiyor)

Türkünün çeşitli kaynaklarda çok az farkla yer aldığı görülüyor. Değişmeyen şey ‘Gül yüzlü’ yarinden ayrı düşen Karacaoğlanın ‘sinesine düşen ateş’ ve memleket hasreti.

Hayal mayal oldu şu bizim eller / Dostun bahçesinde açıldı güller / Her seher her sabah öter bülbüller / Aşkı bu serime koydu gidiyor
Aktı gözüm yaşı oldu revane / Bir ateş koyuldu şimdi cihane / Bir selam iletin bizim gülşene / Halim bir Mevlaya kaldı gidiyor [3]

Bir yerlerde duramamasını da anlatmış bu dizelerde Karacaoğlan:

Karacoğlan der ki durmam bu yerde / Sarı Haliloğlu düşürdü derde / Güzeller diyarı şu Kırşehir'de / Gözümden kanlı yaş aktı gidiyor [4]

Sevdiği Elif'in aşkıyla yanıp tutuşan Karacaoğlan, bir müddet Toroslarda dolaştıktan sonra Kayseri yoluyla bir kış günü Mucur'a gelmiş. Sarı Haliloğlu ve sevdiği Elif hakkında bilgi alıp kahvede şu meşhur türküyü söylemiş:

İncecikten bir kar yağar / Tozar Elif Elif deyi / Deli gönül abdal olmuş / Gezer Elif Elif deyi
Elif'im uğru nakışlı / Yavrı balaban bakışlı / Yayla çiçeği kokuşlu / Kokar Elif Elif deyi
Elif kaşlarını çatar / Gamzesi sineme batar / Ak elleri kalem tutar / Yazar Elif Elif deyi
Evlerinin önü çardak / Elif'in elinde bardak / Sanki yeşil başlı ördek / Yüzer Elif Elif deyi

‘Dert inletir, aşk söyletir’ derler ya. Bir yolunu bulup zengin bir kadının yardımıyla Sarı Haliloğlu'nun köyüne giden Karacaoğlan, bağ evinden kendisini bekleyen sevdiği Elif ile gizlice görüşüp hasret gidermiş. Ayrılık saati gelip çattığında ise çok bilinen şu türküyü söylemiş:

Seyyah olup gezdim gurbet elleri / Kar etti bağrıma yeter ayrılık / Söyleyeyim başa gelen halleri / Çok çektim ölümden beter ayrılık
Bu aşkın ateşi sönmüyor serde / Ah çeker ağlarım gezdiğim yerde / Yar burda kalmıştır ben gurbet elde / Beni dağdan dağa atar ayrılık
Gezerim ben daim diyarı gurbet / Aşığın başında gitmiyor bu dert / Dost ile bir saat ettim muhabbet / Sevdiğim gözümde tüter ayrılık
Karac'oğlan der ki vakit gelince / Ötüşür bülbüller hasret gülünce / Ben orda yar burda mahzun kalınca / İster ölüm olsun ister ayrılık

Elif'ten ayrıldıktan sonra Kırşehir halkından sözü geçen bazı kişileri Çiçekdağı'ndaki Elif'in babası Sarı Haliloğlu'na ricacı göndermiş. Fakat yine bir netice alamamış. Kavuşamamanın üzüntüsü içinde sazını sırtlayan Karacaoğlan, çaresiz tekrar Torosların yolunu tutmuş.

Karacaoğlan'ın giderken söylediği türkü bugün bile belleğimizde yer etmiş bulunuyor. Türkü bir çok sanatkar tarafından okunmuş. Ancak genellikle ‘Gönlüm Ataşlara Yandı Gidiyor’  adıyla Neşet Ertaş türküsü olarak biliniyor.

Gül yüzlü yarimden ayrı düşeli / Her günüm bir yıla döndü gidiyor / Yine zindan oldu dünya başıma / Sinem ateşlere yandı gidiyor 



[1] Müjgân Cumhur, Karacaoğlan
[2] Elyazma Cönk, Mustafa Bektaş (Bilaloğlu), Kırşehir, Karacaoğlan ile Elif hikayesi,
[3] Cahit Öztelli "Karaca Oğlan - Bütün Şiirleri"
[4] Baki Yaşa Altınok "Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları"