Turizm
Bu hafta
Susurluğun ‘GZFT.07-TURİZM’ sektörü alanında güçlü/zayıf
yönleri ile karşı karşıya olduğu fırsat/tehditlerden yola çıkarak amaç ve
stratejilerimiz istikametinde bazı hedefler belirlemeye çalışacağız. Daha önce bu alanda yapılan tarama ve durum analizi çalışmasında bugün değilse bile orta vadede Susurluğun
gelişmesine katkı sağlayacak ‘Güçlü yönler’;
‘GY.07.1-Alternatif turizm imkânları’, ‘GY.07.2-Keşfedilmeye hazır zengin
sosyo-kültürel yapı ve değerler’, ‘GY.07.3-Termal turizm için Jeotermal
potansiyel’ ve ’GY.07.4- Geleneksel mola ve dinlenme tesisleri tecrübesi’ ’GY.07.5-Ayranıyla
meşhur, tost ve ayran için coğrafi konuma sahip olması’ olarak görülmüştü. Önümüze gelecek çevresel ‘Fırsatlar’ da: ‘FRS.07.1-Alternatif
turizm talebinin giderek artması’ ve ‘FRS.07.2-‘Jeotermal yatırım
potansiyeli’’ olarak değerlendirilmişti. Yapılan tarama çalışması ve katkılar sonucu sektörde
tespit edilen ‘Zayıf yanlar’ımız ise; ’ZY.07.1-Nitelikli turizm tesislerine sahip
olmama’ ve ’ZY.07.2-Deniz
turizmi imkânının bulunmaması’ olarak belirlenmişti. Diğer yandan ilimizde turizm alanında daha çok Erdek, Edremit, Burhaniye
gibi ‘THD.07.1-sahil
ilçelerinin öne çıkmış olması’ ve tarihi geçiş yoluna alternatif olarak ‘THD.07.2-İstanbul İzmir otoyolunun
ilçe merkezi dışından geçmesi’ de bizim için birer ‘tehdit’ mahiyetinde hususlar olarak tespit edilmişti.
Güçlü
yönlerimiz kuşkusuz bugün halen mevcut olduğu kadar orta vadede de varlığını
sürdürebilecek, Susurluğun gelişmesini olumlu etkileyecek avantajlar. TR22
kodlu Çanakkale-Balıkesir Güney Marmara Bölgesi; pek çok alternatif turizm
çeşidiyle ülke genelinde ön plana çıkan bir turizm koridoru, kültür turizmi
gelişim bölgeleri ile sağlık ve termal turizm alanı olarak tanımlanmış. Ege ve
Marmara Denizinde kıyı turizmi oldukça canlı. Öte yandan aynı bölge; içinde
jeotermal kaynakları, tarihi ve kültürel değerleri bir arada barındıran yüksek
turizm potansiyeline sahip bir merkez. Bu bağlamda turizm çeşitliliği ile
birlikte ’Alternatif turizm imkânları’açısından
da oldukça zengin. Susurluk ilçesi İstanbul, Bursa, İzmir hattı üzerinde yer
almakla birlikte, halen içinden turizm merkezlerine akan yerli ve yabancı
turistler için bir durak yeri değil geçiş güzergâhı olarak varlığını
sürdürüyor. Herhangi bir antik kent, müze ve ören yeri bulunmuyor. İnanç ya da
kültür turizminde değerlendirilebilecek varlığımız da yok. Buna karşılık doğa
turizmi, termal sağlık turizmi, yöresel ürünler pazarı ve sportif turizm gibi
alanlarda el değmemiş güçlü yönlerimiz var. Bu bağlamda ‘dağ ve doğa yürüyüşü,
akarsu ve piknik turizmi, motor kros, rahvan at ve yağlı güreş müsabakaları ile
sportif olta balıkçılığı ve av turizmi’ gibi pek çok alternatif turizm
faaliyeti için uygun bir konumdayız.
Göçer
Yörüklerle birlikte, yoğun Balkan ve Kafkas göçlerine de yurt olan bölgemizin
kültürel çeşitliliği oldukça dikkat çekici. Zira ilçemizde yerli manavlardan,
muhacir ve romanlara kadar geniş bir kültürel dokunun izleri bulunuyor. Bu
açıdan ’Keşfedilmeye hazır zengin sosyo-kültürel yapı ve değerler’
söz konusu. Son dönemde deniz, kum ve güneş turizmine
alternatif arayışları ve farklı turizm çeşitlerine yönelme gözlendiği için
bölgemizin sahip olduğu doğal kültür ve değerler de bu alana ilgi duyan pek çok
ziyaretçi için keşfedilmeyi bekliyor. Sadece bunun için atadan nineden yadigâr
el işleri, köyden köye değişen farklı özelliklere sahip düğün adetlerimiz,
yöreye özgü konuşma biçimimiz, sebze ve meyvelerimiz, et-süt ve süt ürünleri
yelpazemizin meraklısı için bilgiye ve görgüye açılması gerekiyor. Ayrıca
ilçede Çataldağ’da Aygır Çeşmesi, Bıçkı Deresi, Farafat orman içi yerleri gibi
gezilebilecek yerler, Çaylak, Yahyaköy Yandım Çavuş ve Günaydın Göleti çevresi
gibi de görülmeye değer mesire yerlerimiz var.
Bölgemiz
jeotermal kaynaklar bakımından da ülkemizin önde gelen yörelerinden biri. Özellikle
sıcaklık ve debi açısından zengin termal kaynaklara sahip bir bölgedeyiz. Bu
manada Balya, Bigadiç, Edremit, Gönen, Manyas, Sındırgı ile birlikte Susurluk
ilçemizde de güçlü bir ‘termal turizm’ potansiyeli mevcut. Termal kaynaklarımız
doğal çıkışlı olup içindeki eriyik mineral, tuz ve element yönünden zenginler.
Termal Turizm; mineral içeren sıcak su banyosu, çamur banyosu ve içmeler gibi
çeşitli kullanım şekillerini içeriyor. Bununla beraber fizik tedavi ve
rehabilitasyon, idman, psikoterapi ve diyet gibi destekleyici tedavilerin
birleştirilmesi ile yapılan uygulamaları da kapsıyor. Hatta bu
kaynakların eğlenme ve rekreasyon amaçlı kullanımı da söz konusu. Bu
bağlamda ilçemiz ’Termal turizm için Jeotermal potansiyel’ açısından güçlü bir rezerve sahip. Bu potansiyel hem
sağlık turizmi hem de dinlenme amaçlı olarak değerlendirilmeyi bekliyor.
Kuşkusuz bunun için öncelikle tanıtım, eğitim ve alt yapıdaki bazı
olumsuzlukların giderilmesi şart. Eğer bu alanda uygun stratejik hamleler
yapılabilirse, onlar da Susurluğun kalkınmasını çeşitlendirecek birer kaldıraca
dönüşebilirler.
Susurluk
tarihinden bu yana içinden boylu boyunca yolgeçen bir yerleşim yeri. Doğal
olarak da geçmişe dayanan köklü bir ’Geleneksel mola ve
dinlenme tesisleri tecrübesi’ ne sahip. Yıllar boyu birçok irili ufaklı
mola ve dinlenme tesisi oldu. Değişen ekonomik ve sosyal dönemler bu
tesislerin çoğalıp azalmasına, duruma göre kapanmasına, değişmesine ve
farklılaşmasına şahit oldu. Bütün bunlar sektöre hem girişimcilik açısından,
hem de yetişmiş eleman yönüyle güçlü bir deneyim kazandırdı. Şu anda otoyolun
bu alanda Susurluğa olumsuz etkisi olacağı düşünülüyor. Ancak, gereken değişim,
yenilenme ve uyum sağlandığı takdirde bu avantajımızın orta vadede de devam
edeceğini varsaymak mümkün.
İstanbul'u
Edremit Körfezi'ne, İzmir ve diğer Ege illerine bağlayan güzergâh üzerinde
bulunan Susurluk'taki tesislerde mola verenlerin ilk tercihlerinden olan
Susurluk Tostu ve Ayranı, yurt içinde olduğu kadar yurt dışından gelen birçok
turist tarafından da biliniyor. Ünü sınırları aşan bu ürünlerin
tescillenmesiyle ilgili coğrafi işaret alınması için ilk başvuru Ticaret
Odasınca Şubat 2013'te yapılmış. Kasım 2017’de de ‘Susurluk Tostu’ ile ‘Susurluk
Ayranı’na coğrafi işaret alınmış. Böylece ’Ayranıyla meşhur Susurluk,
tost ve ayranı için coğrafi konuma sahip’ olurken bu ürünlerin bundan sonra her yerde aynı kalitede
yapılması da güvence altına alınmış. Yani ayran yağı alınmamış yoğurttan, tuz
ve su kullanılarak yapılacağı için daima köpürecek ve taze olacak. Susurluk
Tostu da daha çok bölgemiz ürünü tava ekmeğinden yapılacak ve az tuzlu kelle
peyniri ya da bilinen adıyla Mihalıç peyniri kullanılacak. Diğer kaşar türü
kolay eriyen peynir kullanan üreticiler yaptıkları tosta, Susurluk Tostu
diyemeyecek. Artık Malatya'nın kayısısı, Aydın'ın inciri, Ayvalık'ın zeytini
gibi artık Susurluk Tostu ve Susurluk Ayranı da coğrafi işaretler listesine
girmiş durumda. Kuşkusuz bu tescil, ayran ve tostumuzun kalitesinin devamını
sağladığı gibi bu ürünlerin satış garantisi de olacak. Belirlenen standartların
dışında üretim yapan tesis ve iş yerleri Susurluk Tostu veya Susurluk Ayranı
adını kullanamayacaklar.
Güçlü
yönlerin daha güçlü hale getirilmesi ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE
YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ ve ‘StrA.1.1-Sosyal ve
ekonomik kalkınma’ Stratejik amacımız için
önemli. Nitekim bu maksatla ‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve
fırsatları kullanma’ stratejisi izlenmesi gerekiyor. Bu sebeple
Susurluğun mevcut Alternatif
turizm imkânlarının geliştirilmesine yönelik ‘HDF.1.1.1.18-Alternatif turizm için örgütlenmek’ ’gibi bir hedefle işe başlanabilir. Bu konuda ikinci adım ise ‘HDF.1.1.1.19-Belli zamanlarda
alternatif turizm kampanyaları düzenlemek’ bu alanda önümüzü açabilir. Aynı şekilde ilçemizde keşfedilmeye hazır zengin sosyo-kültürel yapı
ve değerlerimizi netleştirmeli ve öne çıkarabilmeliyiz. Meselâ bu konuda ‘HDF.1.1.1.20-Keşfedilecek
değerlerimizi belirleyip sıralamak’ ve ‘HDF.1.1.1.21-Sosyo kültürel yapımız
üzerinde yazılmış metin, obje ve görsel materyalleri toplamak’,
‘HDF.1.1.1.22-Tarihi inebey binasını bir etnografya müzesine dönüştürmek’ ve ‘HDF.1.1.1.23-Sosyo kültürel yapımızı her alanda değerlendirerek turizme
açmak’ gibi hedefler düşünülemez
mi? Öte yandan biliyoruz ki Susurluk’ta termal turizm için önemli bir Jeotermal
potansiyel var. Üstelik tarihi bir geçmişe de sahip. Ancak bu potansiyel alternatif turizm kapsamında yeterince değerlendirilebilmiş
değil. Bu açıdan Ilıcaboğazı, Kepekler bölgesi ile Yıldız’da ‘HDF.1.1.1.24-Termal turizmin gelişmesi adına GMKA desteğinde projeler
yapmak’ hedefi pekâlâ yararlı olabilir. ‘HDF.1.1.1.25-Sağlık turizmi için altyapı geliştirme ve tanıtım
faaliyetleri gerçekleştirmek’ hedefi bu konuda olmazsa olmaz bir adım. Bunun yanında ilçemizde var olan termal kaynakları
turizme kazandırabilecek ‘HDF.1.1.1.26-Termal tesis
yatırımcılarını bulup davet etmek’ hedefi de ilçemiz kalkınması için çok çok önemli.
Aynı zamanda bu hamleler yöre insanımız için yeni kazanç ve istihdam kapıları da
açabilir. Kuşkusuz tarihsel süreç içindeki geleneksel mola ve dinlenme
tesisleri tecrübemiz kolayca dönüştürebileceğimiz bir başka güçlü yönümüz.
Nitekim ‘HDF.1.1.1.27-İlçemizden geçen yolculara yönelik yeni bir atak başlatmak’ bu süreci hızlandırabilir. Özellikle de
yeni bir dinlenme ve alışveriş konsepti içinde ilçemizin lezzetli çorba, köfte,
kokoreç vb. gibi yöresel tadlarımızı değerlendirerek. Öncelikle ilçemiz ayranıyla
meşhur. Bu konu tarihsel olarak Susurluğun adıyla birlikte anıldı hep. Ayrıca
bugün köpüklü ayran ve özel tostumuz için coğrafi konuma da sahibiz. O halde bu
yönümüzü nasıl daha da güçlendirebiliriz? Örneğin ‘HDF.1.1.1.28-Ayran ve tostumuz için bir üretim alt yapısı ve marka sahibi
olmak’ hedefi
için geç bile kaldığımızı düşünüyorum.
Böylece Susurluğun alternatif turizm açısından güçlü hale gelmesi mümkün olacağı
gibi bu çabaların başta Tarım ve Hayvancılık olmak üzere Süt ürünleri tesislerine
de katkısı olacağını bekleyebiliriz.
Bunlar neticede orta vadede ‘Sosyal ve ekonomik kalkınma’mızı
olumlu etkileyecek hususlar. Bölgesinde
yükselen, öne çıkan gelişmiş bir Susurluk istiyorsak turizm sektöründe de var
olabilmeliyiz. Alternatif turizm bu açıdan Susurluk için güçlü bir çıkış yolu
sunuyor. Bu bir tercih değil aksine mecburi istikamet gibi.
‘GZFT.07-TURİZM’ sektörüyle
ilgili önümüzdeki süreçte ilçemize dış çevreden yönelmiş ‘Fırsatlar’ da var. Örneğin bölgemizdeki
‘FRS.07.1-Alternatif
turizm talebinin giderek artması’ , termal turizm için kullanılabilecek ‘FRS.07.2- Jeotermal yatırım potansiyeli’ bu bağlamda Susurluğun
gelişmesini kolaylaştıracak, hızlandıracak ve destekleyecek birer birer dış fırsat.
Alternatif Turizm kavramı kitle turizminden farklı bir yaklaşım. Bu ürün yavaş
yavaş gelişen bir turizm hareketliliğini, optimum kârlılığın göz önünde
bulundurulmasını, uzun vadeli programlarla turistik gelişme sağlanmasını, çevre
değerlerine saygıyı ve çevreyle bütünleşmeyi de ifade ediyor. Alternatif turizm faaliyetlerini tercih
edenler çevreye daha duyarlı, daha sosyal, eğitimli, meraklı, daha bağımsız
hareket edebilen, araştırma ve inceleme ruhuna sahip, gezdiği yerlerde daha çok
para ve zaman harcayan insanlar. Bu bağlamda ‘yayla seni bekliyor’, ‘köyüne dön’,
‘tarladan kendin topla’, ‘dalından kopar ye’, ‘ormanda kamp’ vb. çeşitli
aktiviteler farklı zevklere sahip şehirli insanlara oldukça cazip geliyor. Ayrıca
doğa sporları da giderek yaygınlaşıyor. Temiz hava ve muhteşem manzaralara
karşı günün her saati aktif bir tatil geçirebiliyorsunuz. Meselâ ilçemizdeki
coğrafi şartlar, flora ve faunasıyla av turizmine uygun. Orta vadede belli
esaslara uyularak geliştirilecek olan ‘av turizmi’ bir alternatif turizm türü
olarak ilçemiz ekonomisine katkıda bulunabilir. Yine, şehir hayatının
olumsuzlukları içinde bunalan insanların doğal ortamlara olan özlemleri ‘çiftlik
turizmi’ gibi bir türün ortaya çıkmasına sebep olmuş durumda. Bu yüzden son
yıllarda şehirlere yığılan insanlarda kırlara yönelik bir ters göç olgusu
görülmekte. Bu hareket de insanların alternatif turizm çeşitlerinden çiftlik
turizmine yönelmesine sebep oluyor. O halde ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE
ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ için ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’
şeklindeki Stratejik amacımız doğrultusunda
‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’ stratejisi izleyeceğiz. Odaklanmamız
gereken şey bu fırsatlardan azami ölçüde yararlanabilmek. Bu bağlamda ilk hedefimiz;
‘HDF.1.3.2.17-İlçemizde
alternatif turizm alanlarını belirlemek’, ikincisi
ise
‘HDF.1.3.2.18-Bu
alanların duyurulmasını ve tanıtımını sağlamak’ olmalı.
Ayrıca velev ki yolcu bile olsa ilçemize gelecek her turist için ‘HDF.1.3.2.19-Rehberlik yapacak gençler yetiştirmek’ gelecek
için son derece değerli bir öngörü olur. Bu arada Susurluk’ta öncelikle mümkün
olan ‘HDF.1.3.2.20-Meraklısını
doğa yürüyüşü, av ve çiftlik turizmi, yöresel ürün ve tadlarla buluşturmak’ gibi
etkinlikler ihmal edilmemeli. Bu arada yatırım yapacaklar ve kurulacak tesisler
için ilçemizde ‘HDF.1.3.2.21-Turizm
yatırım danışma ve destek hizmeti vermek’ da
önemli. Gelecekte yoğun ve stresli büyük kent yaşamından kaçışları daha fazla
göreceğiz. Bu bağlamda daha bugünden şehir hayatından kaçarak köye
yerleşenlerin sayısı bir hayli artmış vaziyette. Kentte bunalan modern birey
için doğaya kaçış, yalın köy hayatı, organik tarım, sükûnet ve inziva özlemi
giderek büyüyor. Bir yandan da harika doğası olan köylerimiz ise boşalmaya
devam ediyor. Köylerin terkedilmiş, metruk ve mahzun halleri yüreklerimizi
burkmakta. O zaman hem bu olumsuz gidişi durdurmak hem de “alternatif hayat”
trend fırsatını değerlendirmek üzere ilk etapta ‘HDF.1.3.2.22-Büyükşehirlerde
oturan Susurluklu emeklileri köylerinde yaşamaya çağırmak’ la
başlayabiliriz. Sonrasında uygun olan köyler için doğaya özlem duyan uygun
kişilere ‘HDF.1.3.2.23-Organik
üretim yapmak üzere köyde yaşama çağrısı yapmak’ neden
mümkün olmasın ki? Böylece hem cazibe merkezi olma stratejik amacımıza hem de
konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek stratejimize uygun
olarak alternatif turizm kaynaklarımızı geliştirmiş olabiliriz.
Yapılan tarama çalışması ve durum analizi sonucu
‘GZFT.07-TURİZM’ sektöründe tespit edilen ‘Zayıf yanlar’ımız ise; ’ZY.06.1-Nitelikli turizm
tesislerine sahip olmama’ ve ’ZY.06.2-Deniz turizmi imkânının bulunmaması’ olarak belirlenmişti. Susurluk Büyük şehirler ile Turizm bölgeleri arasındaki
güzergâh üzerinde. Konaklama noktası değil, daha çok bir duraklama
ve geçiş menzili. Bu sebeple yönetmelik kapsamında ’Nitelikli
turizm tesislerine sahip olmama’sı anlaşılabilir bir durum. Ancak kitle
turizmine alternatif olarak gelişen yeni turizm yaklaşımında; kitlesel tüketim
yerine grup ve bireysel turlar daha ön plana çıkmakta. Büyük konaklama
tesisleri yerine küçük ve orta boy işletmeler öngörülmekte. Bu anlayış
doğrultusunda gelen ziyaretçilerin konaklama ihtiyaçları, yerel ve kültürel
öğelerin esas alındığı küçük konaklama noktalarında karşılanabilir. Bu nedenle
orta vadede hedef alınan alternatif turizm alanlarına uygun tesislerin
planlanıp işletilmesi için bugünden gerekli adımların atılması gerekiyor. Susurluğun
bir deniz kıyısı ya da sahili olmaması konumundan kaynaklanan bir zayıflık.
Doğal olarak bunun sosyal ve ekonomik anlamda birçok olumsuz etkileri var. ’Deniz
turizmi imkânının bulunmaması’ da bunlardan biri. Elbette ki Susurluğa deniz
getirilemeyeceğine ya da Susurluk deniz kenarına taşınamayacağına göre
öncelikle buradaki zayıflığı Marmara ve Ege denizine uzaklık olarak algılamakta
yarar var. Bugünün ulaşım alt yapısı ve araçları ile 40 dakikada Bandırmaya 1,5
saatte Edremit körfezine ulaşmak mümkün. Bu mesafe büyütülecek bir sorun değil.
Kaldı ki ilçemizin konumu Turizm açısından bu bölgelere yönelmiş tatilcilerin
geçiş güzergâhında. Şimdi zayıf yönlerimizin telafisi ve
güçlendirilmesine yönelik ne gibi hedefler öngörülebilir, buna bakalım.
Öncelikle bu konuların ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ
ÜRETKEN BİR SUSURLUK’ için ‘’StrA.2.4-Özgün, ileri ve
Güçlü olmak’ stratejik
amacımızla ilgili olduğunu ve tedavisinin de ‘Str.2.4.1-Özgün bir model ortaya koyma’ olma’ stratejisiyle mümkün olabileceğini
belirtelim. İşte bu çerçevede özellikle nitelikli turizm tesislerine
sahip olmama konusunda Turizm bakanlığı destekli ‘HDF.2.4.1.06-Turlarla
bağlantılı doğal köy ortamlarında alternatif turizm konaklama noktaları
belirlemek’ ile ‘HDF.2.4.1.07-Geleneksel
5 Eylül Kurtuluş, kültür ve Ayran festivalini gıda ve turizmi de kapsayacak
şekilde genişletip ulusal düzeyde yapmak’ için çalışmak yararlı olur. Öte yandan ilçemiz
için bir deniz turizmi imkânı olmamasını alternatif turizm hamlesiyle fırsata
dönüştürmek mümkün. Bu da ‘Str.2.4.2-Her
alanda ilerleme sağlama’ stratejimizle bağlantılı bir şey.
Mesela senenin sadece üç ayı için yazlığına gitmekte olanlara dolu dolu günlük
ya da 3-4 günlük ‘HDF.2.4.2.05-Tatilcilere;
“Yoldan çık! Misafirimiz ol” çağrısı yapmak’ suretiyle bir
tür değişiklik turları teklif edilebilir. Hatta bu misafirperverliğimiz ürüne
dönüştürülerek özellikle İstanbullular için’HDF.2.4.2.06-Günübirlik/hafta
sonu gezileri düzenlemek’ şeklinde senenin
dört mevsimine de yayılabilir. Böylece ancak yoldan geçenlerin ayran içmekle
tanıdığı Susurluk; Güne çorba ile başlama, Çaylakta piknik, Gürece gölünde
balık, Çataldağ’da kamp, Dereköy’de bahçe gezme, Dört mevsimde et ürünleri,
Ilıcaboğazında çamur banyosu, Yıldızda termal banyo, Günaydın köyünde çınar
altı çeşme başı sohbet, Keltepe’de panoramik manzara, Karaköy’de yöresel ikram
ve ilçe merkezinde gece kokoreç ziyafeti vb. gibi pek çok yönümüzle de tanıtılabilir.
Böylece gerek nitelikli turizm tesislerine sahip olmama gerekse deniz turizmi
imkânı olmama gibi zayıflıklarımızı telafi etme yönünde ciddi adımlar atılmış
olur.
Yukarıda
belirtildiği üzere ‘‘GZFT.07-TURİZM’ başlığı altında
karşımıza çıkması muhtemel ‘THD.07.1-sahil ilçelerinin öne çıkmış olması’ ile ‘THD.07.2-İstanbul İzmir otoyolunun
ilçe merkezi dışından geçmesi’ gibi vakıalar orta vadede bizim için birer ‘tehdit’ durumunda
olabilirler. Örneğin deniz avantajları sebebiyle ilimizde turizm alanında daha çok Erdek, Edremit,
Burhaniye gibi sahil ilçeleri öne çıkmış bulunuyor. Bu bizim için bugün olduğu
kadar gelecekte de bir dezavantaj olacak. Susurluğun yol üstü konumu ancak
oralara giden tatilcilere birer ayran ve tost ikram edebilmekten öteye
geçemiyor. Bunun üzerine bir de otoyolun şehir dışından geçmesi mola ve
alışveriş tesisleri sektörümüzü iyice zora sokmuş durumda. Geçmişte adımızın
bir dönem ‘Fırt’ olarak geçiyor olması değiştirilemez bir kader mi Susurluk
için? Elbette hayır! Uygun bir strateji ve netice alıcı hedeflerle bu
tehditleri etkisiz kılabiliriz. Ancak zayıf yönlerimizi telafi etmeye harcadığımız gayret kadar bu gibi çevresel tehditlerle de mücadele etmeden netice
alamayız. Kuşkusuz bir deniz sahilimiz olmaması turizm açısından bizi şanssız
kılıyor. Aynı şekilde yeni otoyol
nedeniyle daha az tatilci Susurluk’tan geçmeyi tercih edecek, bu belli, ama ne
kadar? Kuşkusuz yolcuların tatilcilerin bakışı ve tercihleri üzerinde bir
araştırma olabilir. Susurluk geçişleriyle ilgili trafik verileri ele alınarak
risk değerlendirmesi yapılabilir. Ancak deniz getiremeyeceğimize, otoyolu
kapatamayacağımıza göre gerçekleri kabullenmemiz gerekiyor. Buna karşılık
ümitsizliğe kapılmamalı, dezavantajlı durumumuzu avantaja dönüştürecek çözümlere
odaklanabilmeliyiz. Öyle görünüyor ki bunun da yolu farklı ve kendimize özgü
bir turizm yaklaşımımız olmasına bağlı. İnanıyorum
ki; dış çevreden yönelen fırsat ve tehditler ile mevcut güçlü ve zayıf
taraflarımızın gözden geçirilmesi bunun ipuçlarını bize veriyor. Yeter ki ilçemiz
ile ilgili öncelikleri belirleyip bunlar üzerinde yoğunlaşarak stratejik çıkış
noktaları arayalım. Bu çalışmalar 2023 sonrası dönem için önümüzün
görülebilmesi ve maksimum kazanç istikametinde gerçekçi bir plan yapılabilmesi
açısından da çok önemli. Bu çalışma sayesinde öncelikler ve hedefler konusunda
mesafe almamız mümkün olabilecek. En azından ortak bir bilinç oluşturulması ve
plan yapacaklara belli bir zemin sağlama görevini yerine getirmiş olacağız.
Bu anlamda meselâ; ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR
SUSURLUK’ arzu ediyorsak bazı çevresel
tehditlere karşı ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ stratejik amacımızın ‘Str.2.4.3-Güçlenme’ stratejisini izleyebiliriz. Bu ne anlama gelir? Şöyle düşünelim Susurluk
her alanda kalkınmayı başarırsa eskisi kadar gelip geçen yolculara bağımlı olur
muyuz? Deniz seçeneği dışında farklı şekilde tatil yapma, gezme görme arzusu ve
arayışı içinde olan pek çok insan var. Onlara alternatif imkânlar sunabilirsek
bambaşka bir alanda çok daha güçlü ve avantajlı olabiliriz. Madem kalkınma ve gelişme
adına da olsa en büyük zenginliğimiz olan doğamızın bozulmasına, çevremizin
kirlenmesine, hava ve suyumuzun zehirlenmesine razı değiliz. O halde neden bu
zenginliğimizi değerlendirmiyoruz? Bu manada ‘HDF.2.4.3.08-Konumumuzu ve bozulmamış doğal güzelliklerimizi
öne çıkaran projeler üretmek’ öncelikli
hedefimiz olmalı. İkinci olarak ‘HDF.2.4.3.09-Geleneksel Sportif
etkinliklerimizi ulusal çapta düzenlemek’ hedefi bir turizm faaliyeti olarak öne çıkarılabilir. Böylece yöresel
düzeyde ve zayıf kalan Rahvan at yarışları, Katrancı Mehmet Pehlivan güreşleri
ve Motocros yarışmaları gibi organizasyonlar yeni bir formatla gücümüze güç
katacaktır. Ayrıca ‘HDF.2.4.3.10-Oto yoldan çıkıp misafirimiz
olanları hizmetimizle cezbedip ödüllendirmek’ hedefi başarılabilirse
kesinlikle bizi eskisinden daha güçlü yapar. Fakat bu hedefler için
dayandığımız ortak cevher sahip olduğumuz değerlerdir. Çevre duyarlığı ilkemizden
ayrılmamaksa bu hedeflerimizin olmazsa olmazıdır. Böylece hem değerlerimiz ve doğal
güzelliklerimiz değerlendirilmiş, hem de korunup gelişmesi güvence altına
alınmış olur. Aynı zamanda bu hedefler gelişmek istediğimiz turizm sektöründe
de olabilecek tehdit ve riskleri bertaraf edecektir.
yyalcin3@gmail.com