
Ey Oğul! Allahın izniyle elbet ‘bey’ olacaksın.
Etrafına baktığında insanlar sana lisân-ı hâl ile şöyle söylüyor olacak:
“Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana..
Suçlamak bize; katlanmak sana..
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana..
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana..
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek
bize; bütünlemek sana..
Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek
sana..” Bu hali gör, bu sözleri duymaya bak, kulağına küpe olsunlar.
Bir baş ol ki oğul! Dimdik durasın çiğnenip
ezilmiyesin / Bir göz ol ki oğul! İyiliği göresin peşinden yürüyesin / Bir dil
ol ki oğul! Zehire bal süresin / Bir el ol ki oğul! Yoksulu giydiresin / Bir yürek ol ki oğul! Her zaman Hak diyesin /
Ayak olursan oğul! Karınca ezmiyesin / Vakit kıymetli oğul sakın boş
gezmiyesin.
Biliyorum, henüz hayat yolunun başındasın. Genç
omuzlarındaki yük ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı olacak. Rabbim yâr ve
yardımcın olsun. Yolunu, işini, ömrünü hayırlı kılsın. Hak yoluna, millet
yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın ve uzaklara iletsin. Sana yükünü
taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.
Selametle git, gözyaşlarımız ve dualarımız seninledir.
