28 Mayıs 2022 Cumartesi

28 Mayıs 2022 Cumartesi 16:30 SÜRGÜN..............................................Arastada

Arastada 

1977 yılının ilk altı ayı bir ayağım İstanbul'da öbürü Susurluk'ta geçti. O çalkantılı günlerde dahi okulda dersler, MTTB sinema kulübü, Sûr film ve geleceğe yönelik hayaller içindeydim. Susurluk'ta da siyasi faaliyetlerim başlamış ve devam ediyordu. Ayrıca bir sürü de plan kuruyordum. Ama hayaller başka gerçek çok daha başkaymış. 

Ben öyle düşünmüyordum ama artık İstanbul yıllarım bitmek üzereymiş. İstanbul'dan kopuş zamanı gelmiş ve ben bir bakıma finalleri oynuyormuşum. Nasip bana içinde "sürgün" kırılmaları da olan bambaşka bir yol hazırlıyormuş. 

Yılın ilk haftası Susurluk'taydım. 07 Ocak Cuma günü Ali Oğuz'un Balıkesir teftişine MSP Susurluk olarak gidildi. Cumartesi günü Beytullah amcanın dükkanında bir toplantı yaptık. O gün Cumhuriyet Halk Partisi lideri Bülent Ecevit, milletvekillerine yapılan zamlara tepki göstermiş; maaş zammını kabul etmeyeceğini açıklamıştı. 

Takip eden hafta ayın 14'ünde Cuma günü MSP Susurluk İlçe teşkilatı istişare heyetinin ilk toplantısı yapıldı. 17 Ocak Pazartesi günü annem ve kardeşlerimle birlikte Balıkesir'de Abdullah Kars'ın 'Yazılamayan Piyes'ine gittik.

22 Ocak Cumartesi günü İstanbul'da Saraçhane-Sultanahmet arasında "Faşizme Ölüm" yürüyüşü yapılmış. Yürüyüşe 5 bin kişinin katıldığını yazıyor gazeteler. Biz ise Susurluk'ta parti çalışmalarına devam ediyoruz. Pazar günü MSP Susurluk Üye,  köy temsilcileri, mahalle temsilcileri, Sandık üye ve müşahitlerinin istişare toplantısı vardı. Aynı gün gazeteler Alex Haley'nin romanından uyarlanan mini TV dizisi "Kökler" Amerika Birleşik Devletleri'nde gösterime girdiğini yazdı. Gazetelere göre ülkemizde geçen yıl, bir sene içinde İstanbul'da 510 öğrenci olayı meydana gelmiş, 13 öğrenci de ölmüş.

28 Ocak Cuma günü Susurluk Lisesi Müdür baş muaviniyle görüştüm. Susurlukta MTTB'nin kurulmasını istiyor. Ertesi gün önce Demirkapı'ya sonra da Balıkesir'e gittik. Balıkesirdeki abi ve arkadaşlarla vedalaştım. Balıkesir MTTB başkanına Susurluk MTTB ile ilgilenmelerini haber bıraktım. İstanbul'a şubat imtihanlarım için gidiyorum.

Ama ortam gittikçe daha da kötüleşiyor. 01 Şubat Salı günü İstanbul'dayım. İmtihanlarım var. Cumartesi günü Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (Töb-Der), Tüm Memurlar Birleşme ve Dayanışma Derneği (Tüm-Der) ve Tüted "Ekonomik ve Demokratik Haklar" mitingi düzenledi. Ancak Polis müdahale etmiş, 65 kişi yaralanmış. 07 Şubat Pazartesi günü akşam haberlerinde duydum ki; Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (Töb-Der), Tüm Memurlar Birleşme ve Dayanışma Derneği (Tüm-Der) ve Tüted kapatılmış. 14 Şubat Pazartesi günü Ortadoğu Teknik Üniversitesi rektörlüğüne Prof Hasan Tan atanmış. Bu yüzden okulda boykot yapılmış.

15 Şubat Salı günü bazıları konuşurken duydum; Danıştay Töb-Der, Tüm-Der ve Tüted'in kapatılmasına ilişkin valilik kararını durdurmuş. Bu arada İstanbul Yüksek Öğrenim Derneği (İYÖD) de "amaç dışı faaliyet" gösterdiği gerekçesiyle süresiz kapatılmış. 

Ertesinde Cuma günü Susurluktan annem ve amcam geldiler. MTTB'de konuşulanlardan kapatılan İstanbul Yüksek Öğrenim Derneği (İYÖD) Dev-Genç'in (Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu) İstanbul kolunu oluşturduğunu öğrendim. Yine öğrendim ki; daha önce yasaklanan Emanuelle adlı film Danıştay kararıyla yeniden gösterime giriyormuş, ilginç!  

Fatih Vakıflar yurdunda kayıtsız misafir durumundayım. Gazeteler Ortadoğu Teknik Üniversitesi rektörü Hasan Tan'ın okulu kapattığını yazıyor. Öğrenciler jandarma gözetiminde yurtları terk etmiş. Anlaşılan ODTÜ bir süre daha protestolara ve kaynamaya devam edecek.

24 Şubat Perşembe günü bir arkadaşımla büyük bir İstanbul turu yaptık. Önce Fatihten Aksaray'a, sonra Çemberlitaş-Beyazıt-Eminönü güzergahına. Daha sonra da Beşiktaş üzerinden Emirgan'a kadar gittik. Tekrar Eminönü'ne döndük, oradan da Halam ve Sezai abilerin evinin olduğu K.M.Paşa semtine gittik. Cumartesi günü Susurluk'tan gelen Ziya ile beraberdik. 

28 Şubat Pazartesi günü Mart ayında yapılacakların planını yapmaya çalıştım. Temmuza kadar mezun olmak ve ehliyet almak istiyorum. Sûr Film ekibinde olmak, İktisat ihtisası yapmak ve Susurluk'la ilgili  planlarım var. Bunlar ailem, Gıda pazarı, Kitaplar, Siyasi faaliyetler, MTTB'nin kurulması gibi konular. 

01 Mart Salı günü Vakıflar Yurduna kayıt ve yerleşme için gittim. Okula devam etmem ve derslerime çalışmam lazım. MTTB'de Sinema kulübü ve Sûr film kuruluşu çalışmalarım sürüyor. Hükümetin 1977'de yaptığı üç devalüasyonun ilki bugündü. Sanayici ve işadamları tarafından gecikmiş bulunan bu kararla Alman Markı 50 kuruş, Amerikan Doları ise1 lira değer kazanmış oldu.

05 Mart Cumartesi günü Hacer halama ve Sezai abilere gidilecek. İlim yayma yurdunda Temel ve Ziya var. Akşam haberlerinde Başbakan Demirel'i izledik. 1 saat 10 dakika süren bir televizyon konuşması yaptı.1977 bütçesinin hedeflerini anlattı ve "Bir milyondan başladık,100 milyara geldik Türkiye trilyonları telaffuz etmeye alışmalıdır" dedi. 2000 yılında Türkiye'nin 400 milyar lira milli gelirle Almanya'nın üstünde olacakmış. Ayrıca bir de müjde verdi; 2000 yılında fert başına düşen milli gelir de 5000 dolara yükselecekmiş!

07 Mart Pazartesi günü Sûr film için Akbanka para yatırılması gerekiyordu. Derslerim devam ediyor. Sûr film ofis ve sözleşme işinin tamamlanması gerekiyor. Blokajdan sonra 30000 gerekiyormuş. Sadece bir Telefon devir ücreti 5000 TL !

12 Mart Cumartesi günü Kadıköy'de MSP'nin Zafer yakındır Mitingi vardı. Gece halamda kaldım. Pazar günü Mesutla birlikteyiz. Sohpet ettik ve Ecevit'i dinledik. Pazartesi günü ders vardı okula gittim. 16 ve 17 Martta Dr. Mehmet Yazıcı ve Dr. Vural Savaş'ın derslerini özellikle dikkatle takip ettim. O akşam Mesut'la Bahçelievler Ünverdi sinemasında 'Gençlik Köprüsü'nün özel gösterimine gittik. Cuma günü yine okuldaydım.

19 Mart Cumartesi günü sabah namazından sonra Bursa mitingine katılmak üzere otobüsle gittik. Yağmura rağmen miting güzel oldu. Mesut şirket işleri için Ankara'ya gitti. Akşam haberlerde Türk Hava Yollarına ait Diyarbakır uçağının iki ortaokul öğrencisi tarafından Beyrut'a kaçırıldığını ve Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Müdürü Oktay Kurtböke'nin Adalet Partili gençler tarafından gazete önünde dövüldüğünü işittik. Pazar günü MTTB Sinema kulübüne gittim. Eşyalar Beyoğlundaki şirkete taşınmış. Akşam halama gittim, Sezai abilerde imiş. Televizyonda N.Erbakan'ın mülakatını izledik, muhteşemdi.

21 Mart Pazartesi günü uykuyla geçti. Salı günü öğle yemeğini diğer arkadaşlarla okulda yedik. Sonra da bir arkadaşımla Beyoğlu'na yeni büromuza gittik. Akşam da bir başka arkadaşımızın evindeydik. Ertesi gün okulun kapatıldığını öğrendik. Nihat Sayar'ın evine yapılan bombalı tecavüzden sonra Akademi senatosu dikkat çekmek için bağlı okulların hepsini pazartesiye kadar kapatmış. Ben de gün boyu otobüsle dolaştım. Yine Emirgan'a kadar gittim. Oradan da halama döndüm. Gece halamdaydım.

24 Mart Perşembe günü yurtta sular akmıyordu. Çamaşır yıkayamadım. Şirkete gittim. Beyoğlu'ndaki ofisin eli yüzü düzgün hale gelmesi için epey uğraşacağız. Cuma günü Cumayı Süleymaniye'de kıldım. Hutbe 'Halık ve Halk insanı mü'min' idi. Ali Rıza Demircan'dan dinledik. Beyoğlu'nda yerleştirme devam ediyor. Masa ve boyama işleri var. Akşam Spor sergi sarayında muhteşem gece!..Büyük bir kalabalık taoplanmış, kürsüde ise hoca kükrüyor: "Erken seçim olamaz, yapamayacaklar !" Ertesi gün Cumartesi; Sûr filmdeyim.

27 Martta Pazar günü olmasına rağmen Beyoğlu'nda ağa cami karşısındaki bir kahvede toplantımız vardı. Sûr filmin organizasyon şemasını yaptım. Şirkette Evrak tanzimi, Mali idare ve Reklam bölümünün sorumlusu benim. Vazifem bu. İki arkadaşla beraber çalışacağım.

28 Mart Pazartesi günü okuldayım. Sosyal sigortalar dersine girdim ve yemeği orada yedim. Sonra şirkete gittim ve "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek çalışmaya başladım. İlk iş; büroda klasör ve dosyaları düzenlemek. Ertesi gün de şirkette senet takibi için gereken cetvelleri çizdim. Evrakları düzene sokmaya çalışıyorum. Yazılacak mektuplar var. Çarşamba günü küçük çaplı bir boykot yaptık. Para kredi dersine girmedik, Şişli Müdürü Kıvanç Ertop'u istemiyoruz. Yemek yedik ve karşı kahvede sohpet ettik. Daha sonra şirkette senet tanzini ve cetveller üzerinde çalıştım.

Ayın son günü 31 Mart Perşembeydi. Daha çok Nisan ayında yapılacak işlerimi gözden geçirdim: 1.Derslerim, 2.Sûr fil ve Reklamcılık AŞ. 3. Yurt meselelerim, 4.Namaz kılmak, 5.Hasan Basri Çantay'ın Mealinden Mekkî ayetleri okumak,6.Düşünce ve Milli gençlikleri gözden geçirmek, 7.Nüfusun ekonomi üzerindeki etkisi ve nüfus kontrolü meselesinde araştırma ve tez yazmak. Akşam haberlerde Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel hakkındaki "mobilya yolsuzluğu" davasını incelemek üzere Meclis'te Soruşturma Hazırlıkları Komisyonu kurulduğu konuşuluyordu. Komisyon, Süleyman Demirel ile dönemin ticaret ve maliye bakanları hakkında ön soruşturma açılmasına karar vermiş.

02 Nisan Cumartesi günü Sûr film şirketi toplantısı vardı. Toplantıda 'Mutlak fikir estetiği ve sinema' dergisi konuşuldu. Akşam halamda kaldım. Pazar günü de şirketin İdare meclisi toplantısı oldu. Strateji, Plan, Kadro, İç tüzük, yapılacak işler ve diğer konular konuşuldu. 04 Nisan Pazartesi günü okulda derslere girdim.

Mart ayındaki olaylara bakarsak: Milliyetçi Cephe Hükümeti tarafından liranın değeri dolara göre yeniden düşürülmüş, böylece 1 dolar 16,50 kuruştan; 17 lira 50 kuruşa; Alman Markı 6 lira 85 kuruştan, 7 lira 30 kuruşa yükselmişti. Bu devalüasyonla liranın değeri iki yılda %23,6 oranında düşürülmüş oluyordu. Ayrıca bu ayda neredeyse her gün birer genç öldürülüyordu. Trabzon’ da bir öğretmen, Adana ve Denizli’de çıkan çatışmada birer öğrenci öldürülmüştü. Geniş halk kitleleri ise sokaktaki çatışmalardan ve hükümetin derme çatma görüntüsünden ülkeyi selamete çıkaracak bir umut peşindeydi. “Umudumuz Ecevit” sloganı böyle doğdu. Mart ayında artan çatışmalar, komandoların silahlı çatışmalara girmesi ortamı iyice germişti.

Zaten 1977’ye gelindiğinde ekonomik bunalım iyice derinleşmiş, mali sistem tıkanmıştı. İstikrarsızlığa paralel olarak kredibilite de kalmamış, Hükümet içi çelişkiler de iyice su yüzüne çıkmıştı. TİSK, TOBB, İSO gibi işveren kuruluşları istikrar adına seçimlerin öne çekilmesini istiyorlardı. Bu arada Dünya Bankasının açıklama yapması ve Türkiye’ nin dış borcunu ödemeyecek hale gelmesi seçimin erkene alınmasını zorlamaktaydı. Nitekim 4 Nisan'da AP’nin grup toplantısında erken seçim teklifi Meclis Başkanlığına verilmiş, CHP grubunda erken seçim kararı oylanmış ve MSP’lilerin bunu engelleme çabalarına rağmen Millet Meclisi iç tüzüğünde yapılan değişiklik kararı çıkmıştı. 

Böylece 4 Nisan günü AP ve CHP’ lilerin anlaşmasıyla birlikte seçimin 5 Haziran 1977 tarihinde yapılması kesinleşmişti. Buna karşılık karanlık prensleri ise seçim kararından hoşlanmamış olacaklar ki, olaylar daha da çeşitlenerek yaygınlaşmaktaydı. Önemli kişilere suikastlar, ‘kontrgerilla’ taktikleriyle yapılan eylemler, toplu katliamlar ve darbe girişimlerinin temelleri atılıyordu adeta.

05 Nisan Salı günü ders için okuldayım. Ardından şirkete gittim. Ertesi gün arkadaşlarla okul kantininde sohpet ettik. Akşam Bahçelievler Ünverdi sinemasında 'Birleşen yollar' özel gösterisi vardı. Ama gerçekten çok kötüydü ! Oysa 07 Nisan Perşembe günü Bakırköy Burç düğün salonunda Şule Yüksel Şenler'in nikah merasimi vardı. Okuldaki dersten sonra oraya gittik. Kadıncağıza moral oldu. 08 Nisan Cuma günü de dersten sonra Cuma namazını Beyoğlu Ağa camiinde kıldık. Şirket için alınması gereken malzemeler var. 10 Nisan Pazar günü İdare meclisi toplantısı yapıldı. 1.iç tüzük, 2.Nizamname, 3.Politika konuşuldu.

11 Nisan Pazartesi günü Ziya Susurluk'tan geldi. Sözlenmiş! Okul yine bir gün kapatılmış. Biz de şirkete gittik. Yerleştirmede düzensizlik var. Ertesi gün de Ziya ile Şirketteyiz. Türk sinemasının ekonomik boyutları üzerinde bir araştırma yapmak istiyorum. Çarşamba günü okulda derslere girdim. Yemekten sonra yine şirketteyim. Yapılması gereken şeyler var.

14, 15,16 Nisanda da şirkette çalışıyorum. 16 sında İstişare toplantısı, 17 sinde de İdare Meclisi toplantısı yaptık. 18, 19,20,21,22 ve 23 Nisanda da şirkete gittim. Bu arada 20 Nisanda İktisat sistemleri, 21 Nisanda Organize İdare Prensipleri derslerine girdim, yemeği okulda yedim. 23 Nisan Cumartesi günü Şirkette Salih abiyle Burak filmin hesapları üzerinde çalıştık. Bu arada Tercümanda birinci olan kızla, Dergi ve diğer işler vs. ilgili konuştuk.

24 Nisan Pazar günü Yurttayım. Banyo, çamaşır, ders ve diğer işlerle ilgilendim. Pazartesi günü yine aynı maraton devam etti. Dersler İş Hukuku ve Sosyal sigortalardı. Yemek yine kantinde yendi ve yine şirkete gittim.

Salı günü okulda Kooperatif dersimiz vardı. Şirkette çalışmam da devam etti. Akşam haberlerde Cumhuriyet Halk Partisi lideri Bülent Ecevit'in seçim otobüsünün Niksar'da kurşunlandığını, saldırıda 10 kişinin yaralandığını izledik. Çarşamba günü İktisat Doktrinleri dersimiz vardı. Sonra yine şirkete gittim. Perşembe günü de aynı minval üzereydim; Organize İdare Prensipleri, İktisat Politikası, Mukayeseli Ekonomik Sistemler dersleri ve şirkette çalışma. Cuma günü de İstatistik ve Ticaret Hukuku dersimiz vardı, şirkette de aynı çalışmalar. 

30 Nisan Cumartesi günü de şirketteydim. 01 Mayıs 1977 Pazar günü de Beyoğlu'nda bir kahvehanede toplantı yaptık. Bu arada Taksim Meydanında, 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamaları yapılıyordu. Akşam yurtta çıkan olaylarda 36 kişinin hayatını kaybettiğini öğrendik. DİSK tarafından Taksim Meydanında düzenlenen 1 Mayıs mitingine 500 bine yakın kişi katılmıştı. Akşam saat 7'yi biraz geçe, alana giriş sürerken Sular İdaresi binasının üzerinden ve Intercontinental Oteli'nden (şimdiki The Marmara Oteli) kalabalığın üzerine ateş açılmış. Silah sesleri dinmeden polis panzerleri sirenlerini çalarak topluluğun üzerine yürümüş. Birkaç kişi kurşun yarasıyla ya da panzer altında kalarak, ama çoğu çıkan panik sırasında ezilerek 37 kişi hayatını kaybetmiş. Çok sayıda yaralı varmış. 

Bu olay 5 Haziran seçimleri yaklaşırken, Türkiye'yi adeta bir ‘iç savaş’ havasına soktu.  Tertipler hiç eksilmemekte, hemen her gün birkaç cinayet işlenmekteydi. Hatta o kadar ki saldırılar Niksar ve Şiran olaylarıyla Ecevit’e kadar uzanmıştı. 19 Mayısta Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alpaslan Türkeş "Katil Ecevit", "Komünistler Moskova'ya", "Elde kuran, hedef Turan" sloganlarını yasakladı. Ben de bu atmosferde bir taraftan derslere devam etmeye öbür yandan da şirkette arkadaşlara yardımcı olmaya çalışıyordum. Ama hepimizin morali bozuktu.

Öte yandan 5 Haziran seçimleri de yaklaşıyordu. Susurluğa gidip seçim kampanyasına dahil olmam gerektiğini düşündüm. Nihayet 21 Mayıs Cumartesi Günü öğleden sonra Susurluğa gitmeye karar verdim. Gitmeden okulda  katıldığım son dersler Ticaret Hukuku ve Maliyet Muhasebesi oldu.

1 Mayıs 77’nin kanlı tarihinden birkaç hafta sonra 28 Mayıs Cumartesi günü yapılacak Bülent Ecevit’in İstanbul mitinginde bir suikast iddiası, zaten kaynayan kazanı daha da alevlendirdi. Milliyetçi Cephe Döneminde artan ölümler döviz sıkıntısı, artan iç çatışmalar,ekonomik zorluklar 1977 seçimlerine giderken en önemli sorunlar idi. Bu nedenle CHP Bülent Ecevit önderliğinde en güçlü partilerden biri olmuş gibi görünüyordu. Ecevit halk arasında “Kıbrıs Fatihi” “Karaoğlan” olarak anılıyor ve her yer “Umudumuz Ecevit”   pankartları ile donatılıyordu. 

5 Haziran seçimleri için yarışan iki parti iki lider vardı sanki. Biri “umudumuz" olarak sunulan Bülent Ecevit ve CHP,  diğeri ise Milli Görüş siyasetinin kurucusu "Mücahid" ünvanlı Necmettin Erbakan ve partisi MSP. Nitekim seçimlere iki gün kala 03 Haziran Cuma günü Bülent Ecevit şu ilginç açıklamayı yaptı: "Türk halkı bu düzeni değiştirmeye karar vermiştir, ben duralarsam beni de aşarak amacına erişir."

Seçim için Susurluk'ta Balıkesir Milletvekili adayımız TZDK Genel Müdürü Cevat Ayhan'la 12 gün çalıştık. Seçimden bir gün önce oy kullanabilmek ve okuldaki derslerime kaldığım yerden devam edebilmek için Cumartesi günü İstanbul'a döndüm. 05 Haziran 1977 Pazar günü seçimler yapıldı. K.M.Paşa'da sandık görevlisiydim. Oy kullanırken Allah'ın izniyle "Zafer..Zafer..Zafer…" diye dua ettim. 

O gün oy kullanmada pek çok sahtekarlık gördüm, yaşadım. Elimden geldiği kadar da engel olmaya çalıştım. Nihayet oy kullanma ve görevimiz bitti. Sonuçları sabaha kadar yurtta takip ettik.

Milletvekili genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi 213, Adalet Partisi 189, Milli Selamet Partisi 24, Milliyetçi Hareket Partisi 16, Cumhuriyetçi Güven Partisi 3, Demokratik Parti 1 ve bağımsızlar 4 milletvekili çıkardılar. Balıkesir'de milletvekili kazanamamıştık ama bu kadar ağır bir seçim kampanyasına göre yeni bir zafer daha elde edilmişti.

06 Haziran Pazartesi günü yine okuldaydım. Ticaret hukuku dersine girdim. Bir taraftan da gözümüz kulağımız seçim sonrası gelişmelere çevriliydi. O akşam Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit "141.,142. ve 163. maddeler kalkacak" dedi. Bu açıklama oldukça ilgi çekti tabi. 

Ertesi gün okuldaki dersimiz yine Ticaret hukukuydu. O akşam aslında bütün ülkenin gözü kulağı bir yarışmadaydı. Semiha Yankı televizyonda yapılan 13. Uluslararası Altın Orfe Şarkı Yarışması'nda birinci oldu. Bu ortamda İşadamı Vehbi Koç'un "Hükümeti Cumhuriyet Halk Partisinin kurması yararlı olur" sözleri pek rahatsız edici olmadı.

08 Haziran Çarşamba günü Haziran dönemi ilk imtihanımız III.sınıf Ticaret hukukuydu ama çalışamadığım için pek iyi geçti sayılmaz. Bu moral bozukluğu ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Bülent Ecevit'in "Adalet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi ile işbirliği yapamayız" sözlerine pek dikkat edemedim. Neden öyle söylemişti, ne düşünüyordu ? Perşembe günü İktisat Doktrinleri çalıştım. Akşam bir moral bozucu haber daha işittik: Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha Carım, Roma'daki evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda ölmüştü. Saldırıyı, "Ermenistan Gizli Kurtuluş Ordusu" adlı terör örgütü üstlenmiş. 

Ertesi gün Cumaydı. Cuma namazından sonra İktisat Doktrinleri imtihanına girdim, ama o da pek iyi geçmedi. Üzerinde durmadım, hemen sıradaki dersler Maliyet Muhasebesi ve Organize İdare Prensiplerine çalışmaya başladım. Cumartesi, Pazar ve Pazartesi böyle geçti. O gün, 13 Haziranda Başbakan Süleyman Demirel istifa etti. Hükümeti kurma görevi Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit'e verildi.

14 Haziran Salı günü Organize İdare Prensipleri imtihanım iyi geçti çok şükür. Ama hemen ertesi günü yapılan III.sınıf Maliyet Muhasebesi imtihanı hiç iyi değildi. Sıradaki derse ağırlık verdim. Bu arada Erzurum Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim üyesi Doçent Doktor Orhan Yavuz'un bıçaklanarak öldürüldüğü haberi geldi.16 Haziran Perşembe günü Sosyal sigortalar İmtihanım vardı, ama o da iyi geçmedi. Bütçe dersine çalışmaya başladım. 

Cuma namazı sonrasında girdiğim III.sınıf Bütçe imtihanım da maalesef kötüydü. Hafta sonu Ticaret Hukuku ve Gelir İstihdam derslerine çalıştım. Neyse ki 20 Haziran Pazartesi günü yapılan Gelir İstihdam İmtihanım idare eder nitelikteydi. Pazartesi ve Salı günü İş hukuku çalıştım. Bu arada 21 Haziran Salı günü Ecevit tarafından bir CHP azınlık hükümeti kurulduğu açıklandı. Aynı gün İsrailde de Likud lideri Menahem Begin ülkenin 6. Başbakanı olmuştu. 

Bir sabah ranzamın sarsılmasıyla uyandım. Babam başımdaydı. "Hadi oğlum kalk, Ankara'ya gideceğiz." Yatağımda fırladım doğruldum ama babama boş gözlerle bakıyordum. Sabah namazından sonra daha yeni uyumuştum. Babam durumu açıklamaya çalışıyordu: "Cevat abi seni istiyor, hemen gelsin dedi. Hadi kalk, Ankara'ya gidiyoruz." 

Cevat Ayhan Zirai Donatım Kurumu Genel Müdürüydü. Seçimlerde tanışmıştık. 5 Haziran 1977 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde Balıkesir MSP adayıydı. Odasına girdik, ondan sonrası bir film şeridi gibi geçti. Onunla, Hasan Celal beyle, daha birkaç kişiyle görüştük. Evraklar gitti geldi. Bir ara sınav gibi bir şey oldum. Öğleden sonra bir kapısından niyetsiz girdiğim o iki katlı binanın öbür kapısından 'memur' olarak çıkmıştım.

Sadece şu diyalogu iyi hatırlıyorum: "Seni Susurluğa göndereceğim. Orada ihtiyaç var." "Ama efendim benim okulum henüz bitmedi. Hem MTTB'de Sinema kulübünde Milli Sinema ile ilgili bazı çalışmalar içindeyiz. Henüz memur olmayı düşünmüyorum." "Yılmaz, iyi güzel aferin. Ama senin gibi gençler lazım bize. Bizde görev istenmez verilir. Şimdi git, arkandan tayinin gelecek. İşe başlarsın. Susurluğa sahip çık. Hadi bakalım !.."

İşte böyle başladı memurluk hikayem. Görüşmeden sonra babam Susurluğa ben İstanbul'a döndüm. Çünkü sınavlarım devam ediyordu. 22 Haziran günü İş hukuku imtihanı olduk. İyi değildi. Bir gün sonra Perşembe günü girdiğim III.sınıf Ticaret Hukuku imtihanım idare eder gibi görünüyordu. Vergi uygulamaları imtihanına hazırlanmaya çalıştım. O da Cuma günü yapıldı. Sonuç pek iyi değildi. Cumartesi, Pazar ve Pazartesi İstatistik çalıştım. Salı günü yapılan İstatistik imtihanı da maalesef istediğim sonucu vermedi. 29 Haziran Çarşamba günü III.sınıf Vergi uygulamaları imtihanına girdim o da aynı şekilde kötüydü. 

Bir sonraki Mukayeseli İktisat imtihanım için çalışmaya başladım. Araya 30 Haziran Perşembe Günü saat 9.30 da yapılan Üniversite giriş imtihanı girdi. 01 Temmuz Cuma günü yapılan Mukayeseli İktisat imtihanı da iyi geçmedi. Sırada Ekonomi politika dersi vardı. Hafta sonu ona çalıştım.

03 Temmuz Pazar günü 21 Haziran’da tarafından kurulan CHP azınlık hükümeti, güvenoyu alamadı. Yapılan güven oylamasında kullanılan 448 oyun 217'si kabul, 229'u ret, 2'si çekimser çıktı.  Ecevit hemen istifasını sundu. Ardından da yeniden ikinci bir MC hükümeti kurulması çalışması başladı. Bu sefer de Hükümeti kurma görevi, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından Isparta Milletvekili Süleyman Demirel'e verildi. Ertesi günü 04 Temmuz Pazartesi günü girdiğim Ekonomi politika imtihanı nihayet yüzümü güldürmüştü. O hızla Para kredi çalışmaya başladım. 

05 Temmuz Salı günü Pakistan Genelkurmay Başkanı Ziya ül Hak'ın darbe yaptığı haberi geldi. Başbakan Zülfikar Ali Butto tutuklanmıştı. Akabinde Çarşamba günü yapılan Para kredi imtihanından da çıkamadım. Bereket az bir çalışmayla 08 Temmuz Cuma günü girdiğim siyasi tarih imtihanında geçer kağıt vermiştim. Sırada Kooperatif imtihanım vardı. Hafta sonu ve imtihan gününe kadar elimden geldiği kadar çalıştım. 12 Temmuz Salı günü olduğumuz Kooperatif imtihanı çok şükür iyi geçti. Çalışma sırası İnkilap tarihine gelmişti. Ama aynı gün hiç de iyi olmayan bir beyan duyduk: Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türk-İş Genel Başkanı Halil Tunç "MC (Milliyetçi Cephe) hükümeti kurulur ve güvenoyu alırsa genel greve gideriz" demişti.

İnkilap tarihi imtihanı 15 Temmuz Cuma günüydü ve gayet iyi geçmişti. Bir gün sonra 16 Temmuzda  Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (Töb-Der) İstanbul şubesi bombalandı. Öbür yanda 20 Temmuz Çarşamba günü güzel bir haber duyduk. Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi ikinci Milliyetçi Cephe (MC) hükümeti konusunda anlaşmışlardı. 

21 Temmuz Perşembe günü Demirel AP-MSP-MHP'den oluşan bir koalisyon hükümeti kurduğunu açıkladı. Demirel başbakan, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş başbakan yardımcılarıydı.  Koalisyon Hükümeti’nin içinde AP’den; 19, MSP’den; 7, MHP’den; 4 bakan bulunuyordu. Bu hükümete, “V. Demirel Hükümeti” veya “II. Milliyetçi Cephe Hükümeti” denildi.

22 Temmuz'dan  29 Temmuz Cuma gününe kadar Sûr filmde çalıştım. Arkadaşlara yardımcı oldum. Ancak imtihanlardan sonra yaz tatili için Susurluğa dönmem gerekiyordu. Zaten kaldığım dersler dolayısıyla bu temmuzda mezun olmam artık mümkün değildi. Sonbahar sınavlarına bir daha gelecektim. 30 Temmuz Cumartesi günü Tekirdağ vapuru ile saat 9.30'da Ziya ile birlikte İstanbul'dan ayrıldık.

01 Ağustos 1977 Pazartesi günü Süleyman Demirel’in Başkanlığındaki “II. Milliyetçi Cephe Hükümeti” güvenoyu alarak göreve başladı. Yapılan güven oylamasında kullanılan 448 oyun, 229'u kabul, 219'u ret yönünde çıkmıştı. Bu arada 03 Ağustos günü Kıbrıs Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios'un öldüğünü haber aldık.