14 Ağustos 2021 Cumartesi

14 Ağustos 2021 23:30 Cumartesi CORONA GÜNLERİ.........................Zor günler

Şimdi de sel vurdu

Coronavirüs salgını ülkemizde 519.ncu gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 598 gün geçti. 12 Ağustos itibariyle bugün Türkiye'de 21.372 yeni vaka, 157 vefat kayıtlara geçmiş. Ayrıca bugüne kadarki tüm vakalar 6 milyonu aşmış (6.018.455), vefatlarsa 53 bine yaklaşmış (52.703) vaziyette.

Tüm dünyada ise vaka sayısı 206 milyona (205.794.505) virüs sebebiyle yaşanan can kaybı da 4,5 milyona (4.340.437) yaklaşmış bulunuyor. Son 24 saatte tüm dünyada 712.715 yeni vaka görülmüş. Bir günde yaşanan can kaybı ise 10.604 olarak gözüküyor.

Ülkemizdeki salgınla mücadele yürütülen yaygın ve hızlı aşı uygulamasıyla devam ediyor. Son 24 saatte yapılan aşı miktarı 2.310.053 olmuş. Dün bu sayı 1.177.338,  önceki gün 1.581.363, daha evvelsi gün ise 1.359.258 doz idi. Görüldüğü gibi 1 milyonun altına inmeyen bu performans bugün neredeyse 2,5 milyona yaklaşmış görünüyor.

Bu bağlamda 13 Ağustos 2021, Cuma 19:00 itibariyle günlük aşı verileri; 1.Doz Uygulanan Kişi Sayısını 43.704.072, 2.Dozda 32.406.947, 3.dozda 6.510.396 ve toplamda da 82.621.415 olarak gösteriyor. En az bir doz aşı olmuş 18 yaş ve üstü nüfus 1.doz Türkiye ortalaması % 70,41 olmuş. 2.doz ortalaması ise % 52,21 seviyesinde.

Öte yandan Türkiye'de 28 Temmuzda başlayan orman yangınları iki hafta içinde kontrol altına alınırken, her gün bir başka yerden yeni yeni yangın haberleri almaya devam ediyoruz. Şükür ki hemen müdahale edilip kontrol altına alınıyorlar. Fakat son birkaç gündür asıl sarsıcı haberler yine sel baskınlarından geldi. Şu anda, Kastamonu, Bartın ve Sinop'ta selin bıraktığı hasar ve can kayıpları ülkemiz gündeminin ilk sıralarında.  

Şiddetli yağışla gelen sel Batı Karadeniz'de can ve mal kayıplarına yol açtı. Kastamonu, Bartın ve Sinop adeta kâbusu yaşadı. Sel önüne ne kattıysa götürürken, o anlar hayatta kalma mücadelesine dönüştü. Bölgeden gelen görüntüler gerçekten ürkütücü. Ama maalesef bu defaki sel felaketinde 38 kişiyi de yitirdik. 

Kastamonu’da meydana gelen sel felaketinde 7 ilçe sular altında kaldı. Köprüler yıkıldı, araçlar sürüklendi. Sinop'un Ayancık ve Kastamonu'nun Bozkurt ilçelerinde kurtarma çalışmaları aralıksız devam etti. Şu anda da selden yıkılan binalardaki arama kurtarma çalışmaları sürüyor. AFAD'dan yapılan açıklamada, tüm kurumların, personel ve araç desteğiyle tahliye, arama-kurtarma ve müdahale çalışmalarına devam ettiği belirtildi.

Bartın'ın Ulus ilçesinde 341, Kastamonu'da 1025, Sinop'un Ayancık ilçesi ve mahallelerinde 511 afetzedenin tahliye edildiği belirtilen açıklamada, "Sel nedeniyle Kastamonu'da 32, Sinop'ta 6 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 12 vatandaşımızın tedavilerine hastanelerde devam edilmektedir. Bartın'da kaybolan bir vatandaşımızı arama çalışmaları devam etmektedir" bilgisine yer verildi.

Geçmiş olsun Türkiyem, bu son olsun inşallah.

Afetlerle yaşamak

Coronavirüs salgını ülkemizde 520.nci gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 599 gün geçti. Delta melta filan ama salgının koyu gölgesi hala üzerimizde. Maalesef artan vaka sayıları ülkeleri yeniden bazı kısıtlamalara zorluyor. Kimisi aşı zorunluluğu, kimisi pcr testi, kimisi de kısmi kapanma tedbirlerine başvuruyor. Bizde şimdilik "aşı olun!" uyarıları ön planda.

14 Ağustos itibariyle bugün Türkiye'de 19.949 yeni vaka tespit edilirken 145 kişi de vefat etmiş. Dün bu sayılar 21.372 yeni vaka ve 157 vefat şeklindeydi. Öyle görünüyor ki 11 Ağustostan bu yana vaka sayıları (27.356-22.261-21.372-19.949) düşüyor. İnşallah vefatlarda da dünden (157) bu yana gerçekleşen (145) düşüş önümüzdeki günlerde de devam eder.

Bu arada Batı Karadeniz'de 11 Ağustos'ta başlayan aşırı yağışlar sonucunda Bartın, Kastamonu ve Sinop şehirlerinde sel ve su baskınları meydana geldi. Bartın ili Ulus ilçesi, Kastamonu ili Azdavay, İnebolu, Bozkurt, Küre ve Pınarbaşı ilçeleri ve Sinop ili Ayancık ilçeleri selden etkilenen yerler.

Son yılların en büyük sel felaketinin yaşandığını Karadeniz'de can kayıpları yaşanırken çok sayıda ev, araç ve iş yeri de kullanılamaz hale geldi. Kastamonu'da 48, Sinop'ta 9, Bartın'da ise 1 kişi olmak üzere toplam can kaybı da maalesef 58'e yükseldi.9 kişinin tedavisi sürerken kayıp olan vatandaşlar için arama kurtarma çalışmaları devam ediyor.

28 Temmuz'da başlayan orman yangınları da Türkiye'deki pek çok bölgeyi adeta küle çevirdi. Yangınlar nedeniyle binlerce hayvan yaşamını yitirdi ve yüzlerce vatandaşımız da evlerinden oldu. Devam eden orman yangınlarıyla ilgili olarak yangınların 15. gününde Bakan Pakdemirli son durumu, "Tarihteki en büyük orman yangınlarının son halkası Köyceğiz'deki yangın da kontrol altında. Böylelikle ülkemizde gerçekleşen büyük yangınların hepsini söndürmüş olduk" sözleriyle duyurmuştu.

Sağlık Bakanlığı, corona virüs için son gelişmeleri ve günlük tabloyu paylaşırken Bakan Fahrettin Koca da, Twitter'dan yaptığı açıklamada aşı ve tedbir uyarılarını yineleyerek, "Vaka sayılarındaki artışı kontrol etmek için yüksek aşılanma oranını elde etmek ve tedbirlere uymak zorundayız" ifadelerini kullanmış.

Bu bağlamda herkes biliyor ki ülkemizdeki salgınla mücadele aşı uygulamasıyla devam ediyor. Son 24 saatte yapılan aşı miktarı 504.767 olmuş. Bu bağlamda 14 Ağustos 2021, Cumartesi 19:00 itibariyle günlük aşı verileri; 1.Doz Uygulanan Kişi Sayısını 43.877.460, 2.Dozda 32.691.994, 3.dozda 6.556.728 ve toplamda da 83.126.182 olarak gözüküyor. En az bir doz aşı olmuş 18 yaş ve üstü nüfus 1.doz Türkiye ortalaması % 70,69 olmuş. 2.doz ortalaması ise % 52,67 seviyesinde.

Bu günler Türkiye'de 2022 yılı bütçe hazırlıklarının yapıldığı bir süreç. Kasım ayında meclis plan ve bütçe komisyonunda görüşülür, aralık ayında da genel kurulda görüşülüp yasalaşır. Düşünüyorum da son yıllarda yaşanan salgın ve afetler her yıl biraz daha fazla bütçede yer alıyor olacak galiba. Zira, ister deprem, ister sel ister yangın; yaşanan her felaket sonunda devlete bir fatura çıkarıyor.

Kuşkusuz devletin görevi bu yaraları sarmak ve hayatı normal akışına döndürebilmek. Ancak bu ne kadar maliyet getirdiğini çok bilmediğimiz, ama yapılan edilen harcamalarla sürdürülebilen bir faaliyet. Ortada bir afet, bir felaket varsa pazarlık yapılmaz. Gereği yapılacaktır ve yapılmalıdır da. Ancak bu harcamaların biraz savunmadan, biraz adaletten, biraz eğitimden kısılarak yapıldığını da bilmek lazım.

Şu kadar milyon aşı bedava alınmadı. Daha da kaç milyon doz gerekecek göreceğiz. Yanan orman alanları için milyonlarca fidan gerekecek. Hazırlık için de milyarlarca lira. Böyle her afetten sonra devlet zarar gören vatandaşlara yardım ediyor ve hasarları tazmin ediliyor. Bu bağlamda her yıl yüzlerce afet konutu inşa ediliyor, alt yapılar yenileniyor ve üst yapı düzenlemeleri yapılıyor. Elbette bütün bunların bir bedeli var, hem hiç te azımsanmayacak bir tutarda.

Öyle görünüyor ki önümüzdeki yıllar da bu tür afetler sık sık yaşanacak. Allah hiçbir cana zarar vermesin, ancak mal da canın yongası demişler. Yitirilen canın telafisi yok ama diğer zararların giderilmesi de devletin şefkat eline bağlı. Dolayısıyla da ödediğimiz vergilere, yardım ve bağışlara kuvvet.

Uzmanlar gelecekte daha fazla sıcak, daha fazla kuraklık, daha fazla salgın hastalık ve daha fazla afet olacağını söylüyorlar. Savaşlardan, terörden, siyasi ve ekonomik krizlerden bahsetmiyorum bile. O halde en azından doğal olanlara; salgınlara, deprem, sel gibi afetlere ve yangınlara her bakımdan hazırlıklı olmak gerekiyor.

En önemlisi Kasas Suresi 16. Ayette Mûsâ'nın: “Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Beni affet...” yalvarmasını hatırlayıp tekrar etmeyi de bilmeli. Belki İnşallah "Allah da bizi affeder. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" . Bunun ne demek olduğunu ise ancak Kur'an okuyan, geçmişte yaşananları bizzat Allah kelamından öğrenen ve ona inananlar bilir. 

12 Ağustos 2021 Perşembe

12 Ağustos 2021 23:30 Perşembe CORONA GÜNLERİ...........................Mücadele sürüyor

İki ileri, bir geri 

Coronavirüs salgını ülkemizde 517.ncı gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 596 gün geçti.  Türkiye'de 28 Temmuzda başlayan orman yangınlarıyla mücadele 15'üncü gününde. Bu konuda açıklama yapan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli; “288 yangının 285'inin kontrol altına alındığını ve yangının sonuna doğru gelindiğini” söylemiş.

Salgında son durum ise şöyle: Vaka sayıları kritik 30 bin seviyesini zorluyor. Özellikle son üç gündür hem vaka hem de vefat sayıları artmakta. Ancak aşıda toplam yapılan doz şu an 80 milyonu aşmış durumda. Son üç gündür 1 milyonun üzerinde aşı yapılıyor. 2.doz ortalaması % 50'yi geçti. Önümüzdeki birkaç gün içinde en az bir doz aşı olmuş 18 yaş ve üstü nüfus 1.doz Türkiye ortalaması %70'i geçmiş olacak.

Bugün 11 ağustos itibariyle son 24 saatte 128 kişi vefat etmiş, 27.356 yeni vaka var. Dün bu sayılar 124 vefat, 26.597 vaka şeklinde gerçekleşmişti. Önceki gün 9 Ağustosta da 117 vefat, 23.731 vaka şeklinde idi. Görülüyor ki son üç gündür her iki rakam da artmakta. Umarım bu kez yine 30 binlerin üstüne çıkılmaz.

Aşı uygulamasında son 24 saatte yapılan aşı miktarı 1.177.338 doz olmuş. Dün 1.581.363, evvelsi gün ise 1.359.258 doz aşı yapılmıştı. 1 milyonun altına inmeyen bu performans gayet iyi. 11 Ağustos 2021, Çarşamba 19:00 itibariyle günlük aşı verileri; 1.Doz Uygulanan Kişi Sayısını 42.944.623, 2.Dozda 331.186.864, 3.dozda 6.179.875 ve toplamda 80.311.362 olarak gösteriyor.

En az bir doz aşı olmuş 18 yaş ve üstü nüfus 1.doz Türkiye ortalaması % 69,19 olmuş. 2.doz ortalaması ise % 50,24 seviyesinde. Bir hocanın ifadesiyle şu anda bir "aşı olmamışların pandemisi" ile devam ediyoruz. Yeni gelen 13 milyon Biontech aşısı bu oranları %75 ve %60 seviyesine çıkarabilir. Bu da toplumsal bağışıklığımız için oldukça ciddi bir güvence olur.

En az bir doz aşı uygulananların oranı en yüksek 10 il sırasıyla; Muğla, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Balıkesir, Amasya, Aydın, Eskişehir, Tekirdağ ve Yalova. En az bir doz aşı yapılanların oranı en az iller ise; Şanlıurfa, Mardin, Bitlis, Muş, Diyarbakır, Gümüşhane, Batman, Bingöl, Siirt ve Iğdır olarak sıralanıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından: "Artık aşı var. Artan vaka sayılarının kontrolü mümkün. Zaman aleyhimize işlememeli. Bir an evvel aşınızı olun!" ifadesini paylaşmış.

Tek derdimiz corona da değil. Son bir aydır seller, toprak kaymaları, orman yangınları ve trafik kazalarıyla dolu bir gündemimiz var. Bunların harareti, salgın ve terör mücadelesinin bile önüne geçti. Çok şükür ki 28 Temmuzda başlayan orman yangınlarının büyük ekseriyeti kontrol altına alındı. 288 yangının 285'inin kontrol altına alınması ciddi bir başarı. Muğla'nın Köyceğiz ilçesindeki yangında bile herhangi bir yerleşim yerine tehdit yok.

İki hafta boyunca alevlerle mücadele edilen Muğla'da yangın artık tek noktada sürüyor. Köyceğiz ilçesinin Çövenli Yaylası'nda dün rüzgârın etkisiyle şiddetlenen alevlere daha çok havadan müdahale ediliyor. Çünkü yanan bölge sarp ve kayalık. Bu sebeple karadan mücadelede güçlükler var. Fakat, Çövenli Yaylası ile Çiçekbaba zirvesi arasında kalan hatta süren yangın yerleşim birimleri için artık risk oluşturmuyor.

Dünya da aynı durumda

Coronavirüs salgını ülkemizde 518.nci gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 597 gün geçti. 12 Ağustos itibariyle bugün Türkiye'de 22.261 yeni vaka, 138 vefat kayıtlara geçmiş. Tüm dünyada ise vaka sayısı 205 milyonu geçmiş (205.082.290) durumda. Bugüne kadar virüs sebebiyle yaşanan can kaybı da 4,5 milyona (4.329.833) yaklaşıyor.

Zaten son yıllarda gittikçe sıklaşan ve şiddetlenen doğa olaylarına ve afetlere tanıklık ediyoruz. Sadece coronavirüs salgını ile mücadele edilmiyor, özellikle geçtiğimiz aylardan bu yana sadece ülkemizde değil tüm dünyada da seller ve orman yangınları ön planda. Meselâ bizde de; aşırı yağışların neden olduğu sel felaketleri Rize, Artvin ve Van’da heyelan ile birlikte can kayıplarına yol açtı. Birçok kişinin bölgeden tahliye edilmesi gerekti.

Ayrıca, Türkiye'de 28 Temmuzda başlayan orman yangınları 12 Ağustos itibariyle 16'ıncı gününü geride bıraktı. Bu arada dünya genelinde de orman yangınları ile mücadele devam ediyor. Yerküreyi etkisi altına alan orman yangınları, Amerika'dan Avrupa'ya Afrika'dan Asya'ya birçok kıtada etkili olurken; bu yıl içinde çıkan yangınların sayısı, pek çok ülkede önceki yılların ortalamasını aşmış durumda.

Ülkemizde covid-19 vaka sayısının yeniden 22 binlere (22.261) dönmesi umutları arttırdı. Ancak vefat sayıları beklendiği gibi yükselen vaka sayılarına paralel olarak artmaya devam ediyor. Bugün de 138 olmuş. Öte yandan virüsle mücadelede toplam yapılan aşı dozu şu an 12 Ağustos 2021, Perşembe saat 22:55 itibariyle 81,5 milyonu aşmış (81.620.898) durumda.

Son üç dört gündür 1 milyonun üzerinde aşı yapılmaya devam ediliyor. Bugün de son 24 saatte yapılan aşı miktarı 1.170.644 doz. 2.doz ortalaması % 50'yi geçti (%51,25). Önümüzdeki birkaç gün içinde en az bir doz aşı olmuş 18 yaş ve üstü nüfus 1.doz Türkiye ortalaması ise %70'i geçmiş (bugün %69,79) olacak.

Tüm dünyada yapılan aşı miktarı toplam 4,5 milyar dozu (4.586.460.514) aşmış. Bir günde yapılan aşı 35.355.977 doz civarında. Tüm aşıları tamamlanan kişi sayısı ise toplam nüfusun %16'sı (1.246.604.812) ediyor.

Son aylarda ve günlerde iklim değişikliği kaynaklı aşırı yağış ve şiddetli rüzgarların yol açtığı sel felaketlerinde artış gözleniyor. Geçtiğimiz haftalarda Japonya’da meydana gelen sel pek çok insanın ölümüne ve kaybolmasına yol açtı. Son günlerde Hindistan’da meydana gelen sel felaketinde de yüzün üstünde insan öldü. Aynı şekilde Batı Avrupa’da Almanya, Belçika ve Hollanda’da meydana gelen sel felaketleri ve su baskınları nedeniyle ölenlerin sayısının toplamda bini geçtiği ifade ediliyor. Tüm bu felaketler doğal olarak ağır ölçüde ekonomik kayıplara da neden olmakta.

NASA haritasına göre; Kuzey Amerika ve Güney Amerika’nın büyük bölümü, Afrika platosu ve Arap Yarımadası'nın kuzeyi, Avrupa'da Akdeniz kıyıları ile Kuzey ve Doğu Avrupa'nın yangınların etkisinde olduğu görülüyor. Asya'da ise Hindistan kıyıları, Rusya'nın Sibirya bölgesi, Çin, Malezya, Endonezya ve Okyanusya'da Avustralya'nın doğusu orman yangınlarının etkisinde.

Akdeniz havzasında İtalya, Arnavutluk, Yunanistan ve Tunus'ta orman yangınları ile mücadele halinde. İtalya’nın kuzeyi ve güney bölgeleri, irili ufaklı çok sayıda orman yangınına teslim oldu. Yunanistan’da birçok noktada 10 gündür devam eden orman yangınlarının büyük bölümü tüm çabalara rağmen kontrol altına alınamıyor.Rusya’da ülke genelinde 9 Ağustos itibarıyla yaklaşık 1 milyon 793 bin hektar alanda 155 orman yangın sürüyor. Özellikle Sibirya’da devam eden yangınlar bir miyon hektar orman alanını kül etmiş durumda. Çıkan dumanın kuzey kutbuna ulaştığı görülüyor.

ABD Ulusal Kurumlar Arası Yangın Merkezinin 8 Ağustos itibarıyla verdiği bilgilere göre, ülkede aktif orman yangınlarının sayısı 107 olurken, yaklaşık 920 bin hektar alan yangınlarda hasar görmüş. Sadece California eyaletinde 3 haftadır devam eden yangında, 187 bin hektardan büyük bir alanın zarar gördüğü bildiriliyor. Yetkililer, "Dixie" adı verilen yangının şu ana kadar sadece yüzde 21’inin kontrol altına alınabildiğini açıklamışlar. Bu arada Kanada’nın birçok eyaletinde çıkan orman yangınları da devam ediyor. Güney Amerikada; Venezuela, Uruguay, Paraguay ve Brezilya'da da uzaydan görülebilen "kırmızı" noktalar bir türlü söndürülemiyor.

Bizde ise Orman yangınlarında son durum şöyle: Muğla'nın Köyceğiz ilçesinden iyi haber var. Nihayet 14 gün sonra Köyceğiz yangını da kontrol altında. Sosyal medyada hesabından açıklama yapan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Soğutma çalışmalarımız devam ediyor” ifadelerini kullanmış. Orman Bakanı Burdur'un Bucak ilçesinde çıkan yangınla ilgili olarak, "Burdur Bucak yangınında 21 ev zarar gördü ve 7 mahalle tahliye edildi, tahliye edilen kişi sayısı 200'ü aştı" demiş.

10 Ağustos 2021 Salı

11 Ağustos 2021 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı226..........................Str.2.4.2 Hedefleri (I)

Str.2.4.2 Hedefleri (I)

‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında Yeşilelma’ vizyonumuzun temel ayaklarından ikincisi olan ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ la ilgili çalışmamızı sürdürüyoruz. Geçen haftalarda ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ stratejik amacı yolunda ‘Str.2.4.1-Özgün bir model ortaya koyma’ stratejisine ait 30 hedefin ‘NASIL GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’ önerilerimizi okumuştunuz. Şimdi sırada söz konusu stratejik amacın ‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’ stratejisi var. Bu strateji yolunda ‘01-NÜFUS VE SOSYAL HAYAT’ için 1, ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ alanında 2, ‘04-ULAŞIM’ sektöründe 1, ‘07-TURİZM’ sektöründe 2, ‘08-SANAYİ’ sektöründe 3, ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ sektöründe 5, ‘10-SAĞLIK’ ta 1 ve ‘11-EĞİTİM ve SPOR’ alanında 1 olmak üzere toplam 16 hedef söz konusu olduğundan bu hafta bunlardan ilk 8’inin NASIL GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’ çalışmamızı sizlerle paylaşıyoruz. Geriye kalan 8 hedef de gelecek haftanın konusu olacak. Yine belirtelim ki; şayet temel amaçlarımızdan biri ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’ ise onun olmazsa olmaz Stratejik Amaçlarından biri ‘‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ ve onun da önemli araçlarından biri ‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’ stratejisidir. O nedenle bu istikamet üzerindeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL? elbetteki bu stratejimizin uygulanmasıyla gerçekleşecek. Burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak olacak. Bir başka deyişle Susurluk orta vadede diğerleriyle birlikte; ‘Her alanda ilerleme sağlama’’ stratejisi uygularsa; var olan güçlü yönlerini daha güçlü yapmayı, zayıf taraflarını da gidermeyi başarabilecek. Bu arada dış fırsatlardan yararlanıp, tehditlerden de sakınabilirse neticede ‘Kalkınmayı başarmış üretken bir Susurluk’ vizyonuna ulaşabilir.

                Daha önce ‘01-NÜFUS VE SOSYAL HAYAT’ konusunda; Güçlü bir yön olarak ‘GY.01.1-Henüz çok yaşlanmamış bir nüfus’umuz olduğu değerlendirilmişti. Neticede orta vadede bu güçlü yönün ‘‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’’ stratejimizle daha da güçlendirilebileceği varsayımından hareketle; ‘HDF.2.4.2.01-İlçenin nüfusunun aşamalı olarak 100 bine çıkacağını öngörmek’ şeklinde 1 hedef düşünülmüştü. Temel amaçlarımızdan birisi; AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’. Bunun hemen altında ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ şeklinde bir stratejik amacımız var. Onun da altında ‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’ stratejimiz bulunuyor. KALKINMA DEDİĞİMİZ ZAMAN BU SÜRECİN EN BAŞTA ÜRETİMİ ARTTIRMAKLA PARALEL YÜRÜYECEĞİNİ BİLİYORUZ. Üretemeyenin kalkınamayacağını, kalkınma sürecine girilmezse üretimin arttırılamayacağını anlamak o kadar zor değil. GÜÇLÜ NÜFUS VE SOSYAL HAYAT TA BU KONULARLA YAKINDAN İLİŞKİLİ. Neticede hepsi birbirine bağlı ve etkileşim içinde hususlar.  GEREK EKONOMİK, GEREKSE SOSYAL DEĞERLERİN ÜRETİMİ, PAYLAŞILMASI VE KORUYUP GELİŞTİRİLMESİ DOĞAL OLARAK NÜFUSUN CANLILIĞI VE SOSYAL HAYATIN DERİNLİĞİNE BAĞLI. Yine her alanda ilerleme sağlamanın hem nüfusa hem de sosyal hayata yansımaları olacağı açık. Bu stratejilerin nüfus ve sosyal hayata olumlu yönde ivme kazandırması beklenir. O HALDE BU NOKTADA NÜFUSTAKİ GERİLEMENİN DURDURULARAK ARTIŞ YÖNÜNDE BİR İLERLEME SAĞLANMASI BELLİ BİR HEDEFLE İFADE EDİLEBİLİR. Bu Susurluk için stratejik önemde bir konu. Mevcut istatistiki verilere göre nüfus artış hızı dalgalanmakla birlikte son on yılda %0’ın altında yani eksi görünüyor. 2008’de -%0,46, 2013’de -%0,37, 2018’de -%0,26 ve 2019’da da -%0,91 imiş. Sorunu anlamak için Bandırma ilçesindeki nüfus artışının binde 12,25 olduğunu belirtmek gerek. Bu durumda DAHA GÜÇLÜ OLMAK İÇİN NÜFUS ARTIŞI İÇİN PLAN DÖNEMİNDE ÖNCE YENİDEN 43 BİNİN ÜZERİNE, DAHA SONRA DA AŞAMALI OLARAK 100 BİNE ÇIKACAK ŞEKİLDE BİR HEDEF ÖNGÖRÜLEBİLİR. Bu nedenle İLÇE NÜFUSUNUN AŞAMALI OLARAK 100 BİNE ÇIKACAĞINI ÖNGÖRMEK  her alanda ilerleme sağlama stratejimize uygun düşecektir.


İkinci konumuz ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ için daha önce; Zayıf bir yön olarak ‘ZY.03.5-Yenilikçilik, girişimcilik, markalaşma, patent, tanıtım ve pazarlama konularında geri kalınması’ sorunumuz olduğu görülmüştü. Neticede Stratejik planın uygulanmasıyla orta vadede bu zayıf yönümüzün ‘‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’’ stratejimizle onarılıp güçlendirilebileceği varsayımından hareketle; ‘HDF.2.4.2.02-Yenilikçi ve girişimci insanlarımıza destek olmak’ ve ‘HDF.2.4.2.03-Markalaşma, patent, tanıtım ve pazarlama konularında gelişme sağlamak ’şeklinde 2 hedef konuldu. GELECEĞE YÖNELİK DÜŞÜNME, YENİLİKÇİLİK, GİRİŞİMCİLİK GİBİ YETENEKLER ZAMANIMIZDA PARADAN DAHA DEĞERLİ. BU VASIFLARIN İŞ DÜNYASINA YANSIMASI DA ÇOĞU ZAMAN MARKALAŞMA, PATENT, TANITIM VE PAZARLAMA GİBİ ATAKLARDA KENDİNİ GÖSTERİYOR. Bu nedenle ‘Yenilikçilik, girişimcilik, markalaşma, patent, tanıtım ve pazarlama konularında geri kalınması’ sadece ilçemizde değil ülkemizde de yaygın olarak hissedilen eksiklikler. Bundan dolayı ŞAYET İLÇEMİZİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR, GELİŞMESİNİ İSTİYORSAK; YENİLİKÇİ, GİRİŞİMCİ VE İNANÇLI İNSANLARA İHTİYACIMIZ OLDUĞU ÇOK AÇIK. Onlar varsa; markalaşma, patent, tanıtım ve pazarlamanın en iyisinin yapılacağına emin olabiliriz. Aksi halde emek, zaman ve para harcadığınız ürünler elimizde kalır. HİZMETİ SUNMAYI BECEREMİYORSAK PARA KAZANAMAYIZ. EN ÖNEMLİSİ BİR ‘ÜRETİM KÜLTÜRÜMÜZ’ YOKSA VAR OLMAYI SÜRDÜREMEZ, SİLİNİR GİDERİZ. Malum meseldir: ‘Durursan düşersin!’ Kazananlar durmayıp yürüyenlerdir. Aynı şekilde eğer şehrimizin orta vadede bir cazibe merkezi olmasını istiyorsak daha fazla kişi bu ideali omuzlamalı. BİR SANAYİ KURULUŞU SADE BİZ İSTEDİĞİMİZ İÇİN GELMEZ, AKILLICA STRATEJİLERLE İLÇEMİZİ ÇEKİM MERKEZİ YAPARSAK, SAHİP OLDUĞUMUZ ARTILARA BAKARAK GELİR. BU BİZİM DAHA FAZLA BİRLİK BERABERLİĞİMİZE, DAHA FAZLA ORTAK AKIL ÜRETMEMİZE, LAF ÜSTÜNE LAF DEĞİL TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYMAMIZA BAĞLI. Bu anlamda kuşkusuz ‘Uluslararası işbirliği deneyiminin olmaması’ ilçemiz için bir dezavantaj. Zira bu deneyimin yaşandığı İHRACAT VE İTHALAT FAALİYETİ NEREDEYSE YOK DENECEK KADAR AZ. AYRICA BU HUSUSTA GÜÇLÜ OLMAK ÖNCELİKLE YABANCI DİL BİLMEK VE DİJİTAL İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİYLE İÇLİ DIŞLI OLMAYI DA GEREKTİRİYOR. Gerek eğitim alanında gerekse iş yaşamında bu alana yatırım yapmak artık bir lüks değil zorunluluk. BAŞTA ODA VE BORSAMIZ OLMAK ÜZERE, YÖNETİCİ VE STK’LARIMIZ DA BU KONUDA ÜSTLERİNE DÜŞENİ YAPMALILAR. Dış ticaret öncelikle elbette bu konuda çalışan kişi ve firmaların konusu. Bu bağlamda ORTA VADEDE SUSURLUK’TA KONUŞLANMASI MUHTEMEL TARIM, SANAYİ, TİCARET VE HİZMET SEKTÖRÜ KURULUŞLARIYLA BİRLİKTE İHRACAT VE İTHALAT FAALİYETLERİNİN DE YOĞUNLAŞACAĞINI BEKLEYEBİLİRİZ. Kaldı ki bu günün ve yarının teknolojisiyle dünyanın her yerine sanal iletişim mümkün. DÜNYA TİCARETİNİN ÖNEMLİ BİR KISMININ İNTERNET ÜZERİNDEN DÖNDÜĞÜNÜ BİLİYOR, GÖRÜYORUZ. O HALDE SUSURLUK BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE BU ZAYIFLIĞINI AZALTMANIN VE GİDEREK GÜÇLÜ HALE GELMENİN STRATEJİK YOLLARINI BU GÜNDEN BULABİLMELİDİR. Geçmiş yıllarda %10 civarına düşen işsizlik oranı son yıllardaki krizlerle beraber bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyüyor. NÜFUS ARTIŞ ORANINDAN DAHA FAZLA BÜYÜME VE YATIRIM GERÇEKLEŞMEZSE İSTİHDAM MESELESİNİN ORTA VADEDE DE KONUŞULMASI KAÇINILMAZ OLACAK. BU KONU ŞAYET YENİ İŞ SAHALARI AÇILMAZSA DERİNLEŞEN BİR SORUN OLARAK HAYATIMIZI OLUMSUZ ETKİLEMEYE DEVAM EDECEK. Bu güne kadar gerek küresel gerekse ulusal düzeyde pek çok ekonomik kriz gördük yaşadık. Gelecekte de bu türden krizlerle karşılaşmamız kaçınılmaz. BU NEDENLE HER AN BÖYLE DALGALANMALARA KENDİ ÇAPIMIZDA HAZIRLIKLI OLMAK ZORUNDAYIZ. MÜCADELE İÇİN HEM ÜLKE İDARESİNİN ORTAYA KOYDUĞU TEDBİRLERE HEM DE KENDİMİZE GÖRE GELİŞTİRDİĞİMİZ KORUNMA TEKNİKLERİNE UYGUN DAVRANMAMIZ GEREKİYOR. Diğer yandan ilçemizin iki stratejik üretim tesisi olan Şeker fabrikası ve Yörsan’ın durumunu pozitife döndüremezsek ileri ve güçlü olmamız çok zorlaşacaktır. Bütün bu sebeplerle her alanda ilerleme sağlamak istiyorsak YENİLİKÇİ VE GİRİŞİMCİ İNSANLARIMIZA DESTEK OLMAK ve MARKALAŞMA, PATENT, TANITIM VE PAZARLAMA KONULARINDA GELİŞME SAĞLAMAK zorundayız.

Bu haftanın üçüncü konusu ‘04-ULAŞIM’ için daha önce; Zayıf bir yön olarak ‘ZY.04.1-İç yolların kalite ve güvenliğinin düşük olması’ şeklinde bir sorunumuz olduğu üzerinde durulmuştu. Neticede Stratejik planın uygulanmasıyla orta vadede bu zayıf yönümüzün de‘‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’’ stratejimizle onarılıp güçlendirilebileceği varsayımından hareketle; ‘HDF.2.4.2.04-Ulaşım iyileştirme faaliyetlerinin kesintisiz sürmesi için takipçi olmak’ şeklinde 1 hedef seçilip önerildi. Gerçekten de iç yolların kalite ve güvenliğinin düşük olmaması  ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’ vizyonu, ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olma’ stratejik amacımız ve ‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’ stratejisi için son derece önemli. Bu yüzden GEREK ANA ULAŞIM AĞLARINDA GEREKSE İÇ YOLLARDA ULAŞIM İYİLEŞTİRME FAALİYETLERİNİN KESİNTİSİZ SÜRMESİ İÇİN TAKİPÇİ OLMAK  olmazsa olmaz bir hedef. Bunun her yıl km. bazında belli bir hedefi yakalayacak şekilde programlanarak sürdürülmesi gerekiyor. BÖYLECE GELECEKTE HEM BİR CAZİBE MERKEZİ OLMAYA, HEM DE HER ALANDA İLERLEME SAĞLAMAYA KATKI VERİLECEĞİ GİBİ ÖZGÜN, İLERİ VE GÜÇLÜ OLMAMIZA DA YARDIMCI OLUNACAKTIR. Ayrıca bu hedeflerin gerçekleşmesi bugün için zayıflık ve tehdit gibi görünen birçok hususu da yarın avantaja dönüştürebilir.


Bu haftanın dördüncü konusu ‘07-TURİZM’ için daha önce; Orta vadede ‘THD.07.1-sahil ilçelerinin öne çıkmış olması’ ve ‘THD.07.2-İstanbul İzmir otoyolunun ilçe merkezi dışından geçmesi’ gibi bazı tehditlerin olabileceği varsayılmıştı. Neticede Stratejik planın uygulanmasıyla orta vadede bu tehditlere karşı ‘‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’’ stratejimizle karşı durabileceğimiz öngörüsünden hareketle; ‘HDF.2.4.2.05-Tatilcilere; ‘Yoldan çık! Misafirimiz ol’ çağrısı yapmak’ ve ‘HDF.2.4.2.06-Günübirlik/hafta sonu gezileri düzenlemek’ şeklinde 2 hedef ortaya çıktı. İLÇEMİZ İÇİN BİR DENİZ TURİZMİ İMKÂNI OLMAMASINI ALTERNATİF TURİZM HAMLESİYLE FIRSATA DÖNÜŞTÜRMEK MÜMKÜN. Bu da Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama ’stratejimizle bağlantılı bir şey. Mesela SENENİN SADECE ÜÇ AYI İÇİN YAZLIĞINA GİTMEKTE OLANLARA DOLU DOLU GÜNLÜK YA DA 3-4 GÜNLÜK TATİLCİLERE; ‘YOLDAN ÇIK! MİSAFİRİMİZ OL’ ÇAĞRISI YAPMAK SURETİYLE BİR TÜR DEĞİŞİKLİK TURLARI TEKLİF EDİLEBİLİR. Hatta BU MİSAFİRPERVERLİĞİMİZ ÜRÜNE DÖNÜŞTÜRÜLEREK ÖZELLİKLE İSTANBULLULAR İÇİN GÜNÜBİRLİK/HAFTA SONU GEZİLERİ DÜZENLEMEK  ŞEKLİNDE SENENİN DÖRT MEVSİMİNE DE YAYILABİLİR. Böylece ancak yoldan geçenlerin ayran içmekle tanıdığı Susurluk; Güne çorba ile başlama, Çaylakta piknik, Gürece gölünde balık, Çataldağ’da kamp, Dereköy’de bahçe gezme, Dört mevsimde et ürünleri, Ilıcaboğazı’nda çamur banyosu, Yıldızda termal banyo, Günaydın köyünde çınar altı çeşme başı sohbet, Keltepe’de panoramik manzara, Karaköy’de yöresel ikram ve ilçe merkezinde gece kokoreç ziyafeti vb. gibi pek çok yönümüzle de tanıtılabilir. BÖYLECE GEREK NİTELİKLİ TURİZM TESİSLERİNE SAHİP OLMAMA GEREKSE DENİZ TURİZMİ İMKÂNI OLMAMA GİBİ ZAYIFLIKLARIMIZI TELAFİ ETME YÖNÜNDE CİDDİ ADIMLAR ATILMIŞ OLUR

Bu haftanın beşinci konusu ‘10-SAĞLIK’ için daha önce; Zayıf bir yön olarak ‘‘ZY.10.1-Kişi başına düşen yatak ve uzman hekim sayısının düşük olması’ şeklinde bir sorunumuz olduğu değerlendirilmişti. Neticede Stratejik planın uygulanmasıyla bu zayıf yönümüzün ‘‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’’ stratejimizle onarılıp güçlendirilebileceği varsayımından hareketle; ‘HDF.2.4.2.15-Bin kişi başına düşen yatak sayısını 0,05’e, hekim başına kişi sayısını da 200’e çıkarmak’ şeklinde 1 hedef öngörülmüştü. Sağlık alanında ilçemizin bu zayıf yönünün telafi edilebilmesi için de StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ stratejik amacımızın ‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’ stratejisini izleyebiliriz. 2020 YILI VERİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DE BİR DOKTOR BAŞINA DÜŞEN KİŞİ SAYISI 498,2 İKEN OECD ÜLKELERİNDE BU SAYI, ORTALAMA 341,3. BALIKESİR İLİ BAZINDA İSE 2023 SONRASI BU SAYININ 650 CİVARINDA OLMASI BEKLENİYOR. OECD’nin en son açıkladığı 2018 yılı verilerine göre Türkiye’de bin kişiye düşen yatak sayısı 2,85. Türkiye bu alanda 37 ülke içinde 29. sırada yer alıyor. Avrupa ülkelerinden Almanya’da bin kişiye 8 yatak düşüyor. Bu oranlar Macaristan’da 7,01; Polonya’da 6,54 ve Fransa’da 5,94. BU BAĞLAMDA SUSURLUĞUN ORTA VADEDE BİN KİŞİ BAŞI YATAK SAYISININ 0,10 OLACAĞINI TAHMİN EDEBİLİRİZ. Balıkesir ilinin tümünde bu rakam 0,325 olabilir. Görünen o ki Kişi başına düşen yatak ve uzman hekim sayısının düşük olması Susurluk için olduğu kadar il bazında da önemli bir sorun. O yüzden öncelikle BİN KİŞİ BAŞINA DÜŞEN YATAK SAYISINI 0,05’E, HEKİM BAŞINA KİŞİ SAYISINI DA 200’E ÇIKARMAK  gibi iddialı bir hedefe odaklanabilmeliyiz.

Bu haftanın altıncı konusu ‘11-EĞİTİM ve SPOR’ için daha önce; Zayıf bir yön olarak ilçede uygun bir ‘‘ZY.11.3-kapalı spor salonu’ olmaması sorunu tespit edilmişti. Neticede Stratejik planın uygulanmasıyla bu zayıf yönümüzün ‘‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’’ stratejimizle onarılıp güçlendirilebileceği varsayımından hareketle; ‘HDF.2.4.2.16-Susurlukta yaşam merkezi hüviyetinde büyük bir spor kompleksi yapılmasını sağlamak’ şeklinde 1 hedef önermiştik. Bütün sportif faaliyetlerin yapılabildiği, hatta başarılar elde edilen bir ilçede gençlerin spor yapabileceği uygun bir ‘kapalı spor salonu’ olmaması gerçekten anlaşılabilir bir şey değil. SUSURLUK’TA ÖNCEDEN YAPILMIŞ KIŞLA MAHALLESİNDE BELEDİYEYE AİT NİMET SADIK KAPALI SPOR SALONU İLE YİNE KARŞIYAKA’DA BELEDİYEYE AİT SOSYAL TESİSLERDE HALKA AÇIK BİR YÜZME HAVUZU VAR. ANCAK BU TESİSLER DEĞİŞİK SPORLAR VE SPORCU YETİŞTİRMEK İÇİN GEREKLİ NORMDA VE KONUMDA DEĞİLLER. İlçemizde yapılması planlanan şehir stadyumu iyileştirmesi (500 kişilik yeni tribün, 4 adet soyunma odası, 1 idare odası, saha zemini yapılması) ve gençlik merkezi binası yapım işi ise Ağustos 2020'de ihale edildi. 2021 içinde bitirilmesi planlanıyor. GELEN HABERLERE GÖRE BU YÖNDE BAŞKA BAZI GİRİŞİMLERİN DE OLDUĞU GÖRÜLÜYOR. ANCAK BU HİZMETLER DE ORTA VADEDE YİNE YETERLİ OLMAYACAK. Hâlbuki ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ vizyonumuz için ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ stratejik amacımızı önümüze koyup ‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’ stratejimize uygun daha büyük adımlar atılması gerekiyor. ÖNGÖRECEĞİMİZ HEDEFİN YÜZME HAVUZU İLE BİRLİKTE GENÇLERİMİZİN SPOR YAPABİLECEĞİ ÇOK DAHA UYGUN BİR KOMPLEKSE YÖNELMESİ LAZIM. Bu alandaki zayıflığımızı giderebilecek, dahası güçlendirebilecek ve spor alanında ilerlememize katkısı olacak bir hedef olmalı. ŞAYET SUSURLUĞUN SPOR BAŞARISINI ARTTIRACAK, NİTELİKLİ SPORCULAR ÇIKARACAK BİR HAMLEMİZ OLACAKSA BU İÇİNDE KAPALI SPOR SALONU, YÜZME HAVUZU VE ALETLİ JİMNASTİK SALONLARI OLAN, NORMLARA UYGUN; SUSURLUKTA YAŞAM MERKEZİ HÜVİYETİNDE BÜYÜK BİR SPOR KOMPLEKSİ YAPILMASINI SAĞLAMAK OLABİLİR. Böyle bir tesis aynı zamanda ilçemizde kurulması planlanan 17 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAK İÇİN DE GEREKLİ. İnşallah her alanda ilerleme sağlama stratejimize uygun olarak bu hedef başarılabilirse zayıf bir yönümüzü güçlendirdiğimiz kadar, KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK vizyonumuza; Özgün, ileri ve Güçlü olma stratejik amacımıza da ulaşmamız kolaylaşacaktır.

Gerçekten de 2023 yılından itibaren orta vadede ilçemizin geleceği için ‘Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ la ilgili yapılacak çok şey var. Ancak bunu yaparken geçmişten gelen değerlerimizi unutmamak gerektiğini de biliyoruz. Meselâ bir ‘Önce Vatan’ şehri olarak ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’imiz böyle bir değer. ‘DEĞ.3-Misafirperverlik’ ve ‘DEĞ.4-Yardımseverlik’ gibi değerler de öyle. Ayrıca içerde ve dışarda; alanında deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlarımız var. ‘Her alanda ilerleme sağlama’ konusunda onlardan niçin yararlanmayalım ki? Ayrıca sahiplenilmesi gereken ‘DEĞ.6-Yöresel ürünlerimiz’, ‘ DEĞ.7-El sanatlarımız’ ve ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’ de bu alanda çok özel bir yere sahipler. Yine orta vadede KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK için ‘DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumumuz’ ve ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’ da ilçemiz için mutlaka değerlendirilmesi gereken avantajlar. Öte yandan ‘DEĞ.11-Bozulmamış doğal çevre’mizi her şeye rağmen korumak ve bu emaneti gelecek nesillere taşımak mecburiyetinde olduğumuzu da biliyoruz. Ancak bu yolculuk kesinlikle ortak amaçlara dayalı etkin bir yaklaşım birliği ve temel ilkelere sarsılmaz bağlılıkla yürümeyi gerektiriyor. Nitekim bu amaçla tabloda da görüldüğü gibi; Hedeflerin gerektirdiği duruma göre bazen Kaymakamlık(K), Belediye(B), Ticaret ve Sanayi Odası Borsa(TSOB), İlçe Sağlık Müdürlüğü(İSM) liderliğinde hareket edilmesi gerekebilir. Onlara da yerine göre Kent Konseyi (KK), Esnaf ve Sanatkârlar Odası (ESO), Siyasi Partiler (SP) ve İlçe Gençlik Spor Müdürlüğü (İGSM) ve diğer Sivil Toplum Kuruluşları(STK) destek verip Susurluk için etkin bir şekilde Siyasi Güç(SG) sağlayarak; Turizm Bakanlığı(TB), Ticaret Bakanlığı(TB), Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı(UAB), Gençlik Spor Bakanlığı(GSB), Sağlık Bakanlığı (SB) ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesinden(BBB) yardım almayı sağlayabilmeliler. Uygulamalar Stratejik Plan Ekibinin(SPE) sekretaryasında yürütülürken, ihtiyaç duyulduğunda; Güney Marmara Kalkınma Ajansından (GMA) da yararlanılabilmeli. Ancak bütün bu çalışmalarda olduğu gibi Stratejik Plan Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan, İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri olmak durumunda. 

yyalcin3@gmail.com 

10 Ağustos 2021 22:30 Salı CORONA GÜNLERİ....................................Muharremle gelen

Muharremin ilk günleri

Coronavirüs salgını ülkemizde 515.ncü gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 594 gün geçti. Bugün ayrıca 1 Muharrem hicri yılbaşı oluyor. Senenin ilk ayı Muharremle birlikte Hicri yıl 1443'e de girmiş olduk. 18 Ağustos 2021 Çarşamba günü ise 10 Muharrem, yani aşure günü.

Bu günün hatırına salgın bir orta yol bulup 24 binin altına (23.731) inmiş! Şaka, şaka…Bir günde 117 kişinin vefatı hiç de orta bir yol değil, hatta can acıtıcı. Daha dün 108, bir önceki gün de 112 değil miydi?

Fakat şu haber bir gerçek: Dün son 24 saatte yapılan aşı miktarı 336.147 doz iken bugün aşağı yukarı 4 misli olarak 1.359.258 doz aşı yapılmış. İşte bu iyi hem de çok iyi bir haber. Demek yavaşlama gerçekten aşı olmamasından kaynaklanıyormuş. Beklendiği gibi 13 milyon Biontech aşısı gelince de yeniden performans günlük 1,5 milyona doğru hareketlenmiş oldu.

Gerçekten de bugün 09 Ağustos 2021, Pazartesi saat 19:00 itibariyle Türkiye'de toplam 77.552.661 doz aşı yapılmış. Buna göre; 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı %67,89'a ulaşırken ikinci doz aşı uygulananların oranı ise %47,75 olmuş. Yine aynı aşı tablosu 1. doz aşı sayısını 42.140.662, 2.dozu 29.637.537 ve 3.dozu da 5.774.462 olarak gösteriyor. 

Öyle görünüyor ki son iki günün karşılaştırması en çok artış 3.ncü dozda (%16,0) olmuş. Bu oran 1.dozda %0,9, 2.dozda %2,7 ve toplamda %1,8 olarak gerçekleşmiş. 31 Temmuza göre on günlük performansa baktığımızda; Yine en çok artış %18,2 ile 3.ncü dozda olmuş. Öte yandan bu oran 1.dozda %2,8 iken, 2.dozda %8,7 ve toplamda da %1,9 olarak hesaplanabiliyor.

Bir sevindirici haber de Bakan Pakdemirli'den gelmiş.  Tarım ve Orman bakanı günlerdir 47 ilde meydana gelen yangınların Muğla'nın Milas ve Köyceğiz ilçeleri dışındaki tümünün kontrol altına alındığını açıklamış. Böylece Türkiye, 28 Temmuz'dan bu yana 13 gündür devam eden orman yangınları ile mücadelesini büyük ölçüde kazanmış görünüyor hamd olsun.

Antalya'daki yangınların kontrol altına alınmasının ardından dün yapılan açıklamada yangınların yalnızca Muğla'nın Milas, Yatağan, Kavaklıdere, Menteşe, Köyceğiz ve Seydikemer ilçelerinde devam ettiği belirtilmişti. Şu an ise yangınlar yalnızca 2 noktada devam ediyor. Ancak dumanlar çekilince yangının geride büyük bir yara bıraktığı da anlaşılmış: Toplamda 83.810 hektarlık ormanlık alan yandı, binlerce hayvan öldü ve yüzlerce vatandaşımız da evlerinden oldu.

Muharrem ayının başlangıcı yani 1. gününü Müslümanlar Hicri takvimin başlangıcı sayıyor ve hicri yılbaşı olarak değerlendiriyorlar. Yani Zilhicce ayının son gecesini Muharrem ayının birinci gününe bağlayan zaman diliminden söz ediyoruz. Bu nedenle hicri yılbaşı günü oruç tutanlara, yeni bir yıla girmenin heyecanıyla tebrikleşenlere, dua edenlere sıkça rastlanıyor. Ancak bu günler aynı zamanda, tarihte yaşanan bazı acı olaylar sebebiyle içinde iman bulunan bütün yüreklerde bir hüzün, bir keder, bir acı da hissettiriyor.  

İşin görünen yüzünde müslümanlar için bir dönüm noktası olan hicret, bu günlerde yaşandığı için Hz. Ömer'in halifeliği döneminde hicretin gerçekleştiği gün, Hz. Ali'nin teklifiyle hicrî takvimin başlangıcı sayılmış. Çünkü Hicret olayı gerçekten de tarihte yeni bir sayfa açmış, önemli bir hadise. İşte o günden itibaren de İslam âleminde 1 Muharrem hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul görmüş.

Bir de işin özü var. Müslümanlar için bir milat olan hicret; Allah'a ve O'nun Kutlu Elçisi Rahmet Peygamberine gönülden bağlılığın bir ifadesidir aslında. Hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yapılan bir tür yolculuğu simgeler hicret. Bu yüzden Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (Sav)’in Mekke’den Medine’ye hicretini esas alan 1443.Hicri yılbaşımız mübarek; hayırlı, bereketli olsun. 

Bu sebepten ben de okuyucularımın Hicri 1443 yılını tebrik eder bu yeni Hicri yılın Ümmeti Muhammed’in Uyanışına ve kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz eder; bu yılın başta ülkemiz olmak üzere  tüm dünyanın salgın hastalık ve her türlü afetlerden kurtulmasına vesile olmasını ve hayırlar getirmesini dilerim.

Yeni bir yılın başında

Coronavirüs salgını ülkemizde 516.ncı gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 595 gün geçti.  Türkiye'de 28 Temmuzda başlayan orman yangınlarıyla mücadele 14'üncü gününde.

Ayrıca bugün Hicri 1143'ün ilk ayı Muharremin 2.nci günündeyiz. Kameri yılın başlangıcı hicretin olduğu seneye dayanıyor. Peygamberimizden (sav) sonra hicretin on yedinci yılında Halîfe Hazret-i Ömer zamanında alınan bir kararla kabul edilmiş. Bu da, mîlâdî 16 Temmuz 622 Cumâ gününe denk gelmekte. Böylece senenin ilk ayı Muharrem olmuş. İşte o tarihten bu yana asırlardır Muharrem ayının birinci gecesi İslâm âleminin yılbaşı gecesidir.

Hicrî, kamerî yılın birinci ayı olan Muharrem ayını; Safer, Rebiülevvel, Rebiülâhır, Cemaziyülevvel, Cemaziyülâhir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayları takip ediyor. Sözlükte “haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan” anlamlarındaki muharrem savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan birinin adı. Resûl-i Ekrem haram ayları zilkade, zilhicce, muharrem ve receb olarak açıklamış. (Buhârî, “Meġāzî”, 77; “Tevḥîd”, 24; Müslim, “Ḳasâme”)

Hicrî takvim ayın hilâl şeklinde göründüğü ilk geceyi ay başı olarak kabul ediyor. Buna göre ayın tekrar bu hale dönüşüne kadar geçen süre bir ay, bunun on iki kez tekrarlanması da bir yıl oluyor. Ancak ayın dünya çevresindeki dönüşü yirmi dokuz buçuk gün kabul edildiği için; bir ay 29, öbür ay da 30 gün olarak sayılıyor. Ayrıca bir sonraki güne saat 00:00 da değil güneş batması ile (akşam ezanı) geçiliyor.

Bu yüzden miladî takvimde bir yıl 365 gün iken, Kamerî’de 354 gün. Ay takvimi esaslı hicrî aylar miladî aylardan her yıl 11 ya da 12 gün önce geliyor. Bir sonraki hicrî yılbaşı da öyle. Bu durum, hicrî ayların yıllar içinde bazen kış, bazen yaz,  bazen ilk, bazen de son baharda görülmesini sağlıyor. Böylece örneğin, 36 yıl boyunca oruç tutan biri yılın her ay ve gününde oruç tutmuş oluyor.

Kur’ân-ı Kerîm’de muharrem kelimesi ay ismi olarak geçmemekle birlikte saldırıya uğrama durumu hariç savaşın haram olduğu aylardan söz edilerek bu aylara saygı gösterilmesi emredilmiş (el-Bakara 2/191, 194, 217; el-Mâide 5/2, 97; et-Tevbe 9/5, 36). Fecr sûresinde üzerine yemin edilen on gecenin (89/2) muharrem ayının ilk on gecesi olabileceği de kuvvetli ihtimal (Taberî, XXX, 107). Ayrıca Resûl-i Ekrem, ramazandan sonraki en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade etmiş (Müslim, “Ṣıyâm”, 202-203; Nesâî, “Ḳıyâmü’l-leyl”, 6).

İslam dünyasında Muharrem ayı ile ilgili en fazla bilinen olay Hz. Hüseyin bin Ali ve beraberindeki 72 kişinin hicri 61'de Muharrem'in onuncu gününde (10 Ekim, 680) Kerbelâ'da Yezid'in ordusunca katledilmesidir. Ancak peygamberler tarihinde bu ayda pek çok önemli hadise olmuş. Bunlar: Hz. Âdem'in işlediği günâhtan sonra tövbesinin kabul edilmesi, Hz. İdris'in diri olarak göğe yükseltilmesi, Hz. Nuh'un gemisinin tufandan kurtulması, Hz. İbrahim'in ateşte yanmaması, Hz. Yakup'un oğlu Yusuf'a kavuşması, Hz. Eyyub’un hastalıklarının iyileşmesi, Hz. Musa’nın Kızıldeniz'den geçip İsrailoğulları'nı firavun'dan kurtarması, Hz. Yunus’un balığın karnından çıkması, Hz. İsa'nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesi gibi olaylar.

Hz. Ömer (r.a.) ve diğer sahabiler müslümanlar için bu takvimi seçerken hicretin başlangıç alınması hususunda görüş birliği içindeler. Bu bakımdan, daha birçok önemli olay arasından Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinin esas alınması oldukça önemli.

Çünkü hicret, adeta İslâm inkılâbının bir dönüm noktası. Müslümanlar Mekke'de o güne kadar eşi görülmemiş bir zulüm ve işkence altında yaşamışlar. Hicret nihayet böyle bir sabır ve metanetin sonunda Cenab-ı Hakkın izniyle gerçekleşmiş. Ancak hicret, basit bir göç hadisesi değil. Hem o yaşanan zulüm ve işkencelerin sonu, hem de İslâmın daha geniş kitlelere yayılmasının başlangıcı olmuş bir olay.

Nitekim, Peygamber Efendimiz (Asv) Hicretin sadece Mekke’den Medine’ye göç eden mü’minlere bağlı bir fazilet olarak kalmaması, daha sonraki insanların da bundan nasiplenmesi için “Hicret”i "Rabbin hoşlanmadığı şeyleri terk etmek" olarak nitelendirmiş. Bu sebeple hicret, İslâm tarihindeki yeri kadar, bugün için müslümanların yaşamında da çok önemli bir kavram. 

Bundan dolayı elbette bu ayıa saygı göstermeli. Ancak saygı göstermek, hiç kuşkusuz öncelikle Allah’ın emirlerine riayet etmekle, iyilik yapmakla, günah sayılan yasak ve şüpheli şeylerden kaçınmakla olur. Çünkü hicret bugün belki de en başta kötülüğü terk edebilmek (*) demektir.

İslâm coğrafyasında fitneyi alevlendiren, birbirini boğazlayan, yüz binlerce insanı yerinden yurdundan eden, kendi şehirlerini yakıp yıkan, haram aylarda savaşıp Allahın hudutlarını çiğneyen gözü dönmüşleri Rabbim tez elden ıslah eylesin. Mevlam bize de aslında ne olup bittiğini anlayacak feraset, bu ateş çemberinin içinde ne yapılması gerektiğini bilecek basiret versin inşâllah. 

Bu yıl Muharrem ayı orman yangınlarının kontrol altına alınması ile başladı. Alınan son dakika haberlerine göre 275 yangından 272'si kontrol altına alınmış durumda. Milas'taki yangın da bunların arasında. Muğla'nın Bodrum ve Köyceğiz ilçelerindeki yangını söndürme çalışmaları ise halen devam ediyor.

Salgındaki son durum ise şöyle: 10 ağustos itibariyle son 24 saatte 124 kişi vefat etmiş, 26.597 yeni vaka var. Anlaşıldığı kadar hem vaka sayısında hem de vefatlarda kırılamayan bir yükselme eğilimi göze çarpıyor. İnşallah kontrol edilebilir de yeni bir dalgaya girmeyiz. 

Aşı uygulamasında dün son 24 saatte yapılan aşı miktarı 1.359.258 doz iken bugün o da aşılarak 1.581.363 doz aşı yapılmış. Bu mükemmel bir performans. 10 Ağustos 2021, Salı 21:18 itibariyle Anlık Aşı Verileri; 1.Doz Uygulanan Kişi Sayısını 42.591.587, 2.Dozda 30.544.961, 3.dozda 5.997.476 ve toplamda 79.134.024 olarak gösteriyor.

-------------

(*) “Gerçek muhacir, Allah’ın yasakladığı şeylerden kaçınan, onları terk eden kimsedir.” (Buhari, Rikak: 26) “Gerçek muhacir, hata ve günahları terk edendir.” (Ibni Mace, Fiten: 2) “Gerçek muhacir, Allah’ın üzerine haram kıldığı şeyleri terk edendir.” (Ebu Davud. Vitr: 12) “Hicret, kötülüğü terk etmendir.” (Müsned. 4:114)