22 Kasım 2013 Cuma

066 05 Eylül 2013 Perşembe 07:30 ESKİMEYEN KELİMELER............Selâm / Merhaba / Selametle / Allah'a ısmarladık

Selâm


Selâm, emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, iyi netice, kurtuluş gibi manalara gelir. 

Bir işten kurtulmak, ayıp, âfet, noksanlık, acizlik, hastalık vb. şeylerden beri olmak anlamındaki "s-l-m" kökünden türeyen selâm, Allah'ın sıfatı  [1] olarak, insanlara ârız olan ayıp, kusur, eksiklik, âfet, hastalık, acizlik, ölüm vb. şeylerden berî olan; yaratıklarını âfet ve belalardan kurtaran, zulmetmeyen, güven arayanları güvene erdiren demektir.


Ayrıca müminlerin birbirleri ile karşılaştıklarında, "es-selâmü aleyküm" ve "aleykümüs selam" cümleleriyle birbirlerine dua etmelerine denir. Bu kullanımda selâmın anlamı, "Allah seni esenliğe kavuştursun" demektir. 

Selâm vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır.Selâm, (Ben müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamettesin) manasına, selamet üzere ol demektir. 

Dinimizde selamlaşmanın önemi büyüktür. Allah müminlerin selâmlaşmalarını [2] istemektedir. Müslümanların yanına girerken, çıkarken, karşılaşınca, ayrılırken mutlaka selam [3] vermelidir. Selâm vermek sünnet, selâm almak ise farzdır. Sünnet olan, yürüyenin oturana, binitlinin yayaya, küçüğün büyüğe selâm vermesidir. 

Selâmı düzgün verip düzgün almak iyidir. Esselamü aleyküm denince de, Ve aleykümüsselam denir. (Ve aleyküm...) deki "ve", (dahi) manasındadır. Yani, (Allah’ın selamı bizim üzerimize olduğu gibi, sizin de üzerinize olsun!) demektir. 

Kaynak : DİB ve muhtelif
--------------- 


[1] Allah'ın sıfatı olarak Kur'ân'da sadece, "O... selâmdır, mümindir, müheymindir..." (Haşr, 59/23) âyetinde geçmiştir.
"Onunla (kitapla) rızasının peşinden gidenleri selâm yollarına iletir..." (Mâide, 5/16),
"Onlar (müminler) için Rableri katında selam yurdu vardır, yaptıkları işlerden dolayı O, onların dostudur." (En'âm, 6/127),
"Allah selâm yurduna çağırır..." (Yûnus, 10/25) âyetlerindeki "selâm" kelimesinin de Allah'ın ismi olduğunu söyleyenler olmuştur.
Namazların sonunda okuduğumuz şu hadis, Allah'ın selâm isminin anlamını ifade etmektedir: "Allahümme ente's-Selâmû ve min ke's-Selam..." (Allah'ım! Sen selâmsın ve selamet de sendendir) (Müslim, Mesacîd, 135-136).
[2] "Size selâm verildiği zaman siz de ondan daha güzeliyle selâm verin, yahut verilen selâmı aynıyla mukabele edin..." (Nisâ, 4/86).
Allah Teâlâ, peygamberlere, müminlere ve cennetliklere selâm eder (esenliğe kavuşturur) (Ra'd, 13/24; Hicr, 15/46).
Melekler ve cennet bekçileri, cennete giren müminlere selâm verecekleri gibi, müminler de cennette birbirlerine selâm vereceklerdir (A'râf, 7/46; Zümer, 39/73).
Cennetin bir adı da Daru's-Selâm (barış ve esenlik yurdu)dur; Allah da kullarını bu güzel yurda çağırmaktadır (En'âm, 6/127; Yûnus, 10/25).
[3] Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Mümin kardeşine selam vermek, yanına gelince ona yer göstermek ve hoşlandığı isimle hitap etmek, aradaki sevgiyi pekiştirir.) [Taberani]
(Darlıkta infak eden, rastladığı müslümana selam veren, kendi aleyhinde de olsa adaletli davranan, iman hasletlerini toplamış olur.) [Ebu Nuaym]
(Yirmi müslümana selam veren bir mümin Cenneti hak eder.) [Deylemi]
(Tatlı dilli olmak, selamlaşmak ve yemek yedirmek, Cennete götürür.) [Hakim]
Peygamber efendimiz, (Esselamü aleyküm) diyen için, (On sevap kazandı) buyurdu. Başka biri, (Esselamü aleyküm ve rahmetullahi) dedi. (Yirmi sevap kazandı) buyurdu. Bir başkası da, (Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü) dedi. Bu kimse için de, (Otuz sevap kazandı) buyurdu. Bu sırada orada oturanlardan biri selam vermeden çıkıp gitti. Resulullah efendimiz, (Arkadaşınız [selamın faziletini] ne tez unuttu) buyurdu. Daha sonra, (Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selam verin! Birinci selam, ikincisinden daha mühim değildir) buyurdu. (Taberani)


Merhaba


Merhaba' sözcüğü Farsça kökenli olup 'selam' kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. "Rahat ol, serbest ol, hoş geldin, benden/bizden sana zarar gelmez" manasındadır.

Anadolu'da devam eden bir geleneğe göre; bir meclise giren selam verir, meclistekiler de selam alır, ardından tek tek "merhaba" denir. İşte bu oturduğunuzda oradakilerin tek tek size Merhaba, Merhaba, Merhaba demesi ''hoş geldiniz, rahat olun, rahat oturun'' babında'dır.

Yine Allah Resulu bir hadisi şerifinde [1] neden "Allah'ın selamı üzerine olsun" demedi de "İlim taleb edene MERHABA"dedi. Merhaba anlam olarak zaten "Aramızda yerin var" , "Benim tarafımdan da kabulsün, kabul edildin" demektir. Buna göre Peygamberimiz bu sözü "Allah ilmi isteyene [2] verecek, İlim şehri de benim, ilim isteyen Kabul Edildi" manasında söylemiştir.

Kaynak : DİB ve muhtelif
---------------
[1] "Ben İlim Şehriyim Ali onun kapısıdır."
[2] "Malı istediğime, ilmi isteyene veririm"


Selametle


Sözlük anlamı "Esenlikle" git/kal demektir. "Hadi uğurlar olsun. selametle git, selametle dön" anlamında naif, hoş bir uğurlama sözüdür.

Yolun açık olsun demenin ve esenlik dilemenin en güzel şekli, en güzel ayrılış sözü; İslami kültüre dayalı bir tür ayrılma, hoşçakal deme biçimidir. Eski İstanbulluların ve Anadolu'daki güzel insanların sıkça kullandığı bir esenlik bildirisidir o. 

Dilimizde kelimenin özündeki "selamet" kavramı; Esenlik, esen olma durumu, her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma, yolunda gitme, tehlikeden sâlim olma, korktuklarından, fenalıklardan kurtulma, kurtuluş anlamlarında kullanılmaktadır. 

Kaynak : DİB ve muhtelif
---------------

Allah'a ısmarladık

Ayrılanın kalan ya da kalanlara hoşça kal anlamında söylediği bir "esenleme" iyi dilek sözüdür.

Allah’a ısmarlamak, Allah’a emanet etmek, onun korumasına bırakmak demektir. "Allah`a emanet ol; çünkü ben hep gidiciyim, O ise sana en yakın. Nerede olursan ol seni hiç bırakmayacak, gerçek Dost`a emanet ol" manasındadır. 

Atalarımız, (Allah'a emanet olun) veya (Allah'a ısmarladık) demişler veya selam verip ayrılmışlardır. Biz de onlar gibi yapmalıyız, onlar gibi söylemeliyiz. Çünkü ata sözlerimiz ve deyimlerimiz genellikle âyet-i kerime  [1] ve hadis-i şerif  [2] meallerinden alınmıştır. 

Kaynak : DİB ve muhtelif
---------------

[1] [Babaları] dedi ki, “Daha önce [Bünyamin’in] kardeşini [Yusuf’u] size emanet ettiğim gibi, şimdi onu [Bünyamin’i] emanet eder miyim? Ben onu Allah’a emanet ediyorum, Allah en iyi koruyandır, O merhametlilerin merhametlisidir" dedi. [Yusuf 64]
[2] Vedalaşırken, birbirinizden ayrılırken, seni, emanetleri zayi etmeyen Allah’a emanet ediyorum deyin. [İbni Mace]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder