23 Şubat 2022 Çarşamba

23 Şubat 2022 Çarşamba 23:00 ORJAN POSTASI...............................Doğru bilinen yanlışlar

Doğru bilinen yanlışlar

Öyle bir yol ağzındayız ki önümüzdeki yol: “Kooperatif olarak devam etmek” ya da “Site yönetimine geçmek” şeklinde ikiye ayrılıyor. Şimdi o yol ağzında durmuş düşünüyoruz. Sorular çok: “Hangi yöne gideceğiz?”, “Bizi neler bekliyor?”, “Ne yapmalıyız?”,“Acaba şöyle olur mu, böyle olur mu?”…İşin aslını faslını bilmemek zaten yeterince kötü. Ama en çok doğru bildiğimiz yanlışlar kafamızı karıştırıyor, seçimimizi zora sokuyor.

Bir kere Orjan’da çok ciddi bir kesim durumu bilmiyor ya da ciddiyetini kavramış değil. Her şeyden önce bir “SİTE” de yaşadığını sanıyor. Yorum yaparken, önerisini dile getirirken bu varsayımla hareket ediyor. Eleştirileri bu kapsamda şekilleniyor. HALBUKİ BİZ HENÜZ SİTE YÖNETİMİNE GEÇMEMİŞ/GEÇEMEMİŞ BİR KONUT YAPI KOOPERATİFİYİZ. Doğal olarak da bir şeyler yerine oturmuyor, sonuç da alınamıyor.

Misâl mi istiyorsunuz? Şu an üyesi olduğumuz face grubunun adı da “Orjan tatil sitesi”. Bir başkası “Bağımsız Orjan tatil sitesi”. Daha önceki de “ORJAN TATİL SİTESİ” idi. Hatta şu anda aktif olmayan www.orjantatilsitesi.com adlı bir Web sitesi de vardı, hatırlarsınız.

Konuşmalarda, yazılı paylaşım, öneri, yorum ya da eleştirilerde hep bu adın kullanıldığını hepimiz biliyoruz. O kadar yaygın ki, henüz yasal olarak site yönetimine geçmeden bir site olduğumuzu içselleştirmiş durumdayız. Benim gibi biri çıkıp, “Hayır! Site değiliz, bir kooperatifiz” dediğinde adeta “Kral çıplak!” demiş gibi oluyor.

Peki “site” nedir, ne farkı var? Site kelimesinin kökeni, Latince'deki "çite" kelimesiymiş. Dilimize Fransızca'dan geçmiş bir sözcük. Sözlüklere göre “belirli amaçlarla kurulmuş, oluşturulmuş konut topluluğuna” site deniyor. Kelime anlamı olarak “kent ve şehir”olgusuyla doğrudan alâkalı bir kavram.  Bu nedenle site için bir tür “toplu konut yerleşkesi” diyebiliriz. Bir veya birden fazla imar parseli üzerinde, belli bir onaylı yerleşim planına göre yapılmış birden çok konut yapısını içinde barındıran alana "SİTE" deniyor.

Orjan Konut Yapı kooperatifi 1163 sayılı Kooperatifler kanunu ve Ana sözleşme çerçevesinde 44 yıldır varlığını sürdürüyor. Konut siteleri ise 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ve Yönetim Planına göre kurulup, yönetilmekte. Site yönetimlerinin oluşturulabilmesi için de ilk olarak kat maliklerinin en az 3'te 1'inin "Genel Kurul" çağrısı üzerine toplantı yapılması gerekiyor. Yönetim seçimi işte bu kat malikleri genel kurul toplantısında yapılmakta. Toplantı sonrasında; yönetime bir kişi seçilmesi halinde; göreve atanan kişi "Site yöneticisi" oluyor. Birden fazla kişi seçilmesi halinde ise; artık bir "Yönetim Kurulu"ndan söz edilmekte.

Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, artık şunu anlamalıyız: “Konut kooperatifleri ilel-ebed kurulmazlar. Nihayetinde 1163 sayılı Kooperatifler kanunu ve Ana sözleşmeye göre amaç ortaklarına konut yapmaktır. İş bittiğinde de dağılması/ veya şekil değiştirmesi gerekir. Bunun için tanınan süre de sadece 1 (bir) yıldır.”

Çünkü, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81. maddesinde, konut yapı kooperatiflerinin anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılacağı ve dağılacağı, yapı kullanma izninin alınmasını müteakip en geç bir yıl içinde ortakların Kat Mülkiyeti Kanununa göre FERDİ MÜNASEBET (FERDİLEŞME SÜRECİ) işlerinin sonuçlandırılacağı son derece açık bir şekilde belirtilmekte.

Bu süre de konutlar bitip iskân raporu alındığında işlemeye başlıyor. Konutların üçte ikisi fiilen kullanılıyorsa artık site yönetimine geçme bir tercih değil, zorunluluktur! Bu meseleyi hala bir seçenekmiş gibi gören, düşünen pek çok insan var aramızda. Konuşurken, yazarken “bu da nereden çıktı?”diyenler oldukça fazla. Neden? Çünkü, Kooperatif yönetimleri 25 yıldır kendilerini site yönetimi gibi lanse ettiler. Orjan bundan dolayı maalesef bunca yıldır işleyen bir site yönetimi altında yaşadığını sandı. Hâlbuki öyle değildi. Ertelemeler ve süre uzatmalar o kadar normal hale getirdi ki bu durumu; o kadar alıştık ki halimize sonunda başka yoldan gitmemiz gerektiğini aklımıza bile getirmiyoruz. Hatta bu konuda temelsiz münakaşalara dahi girebiliyoruz.

İşin aslına bakarsak site yönetimi süreci daha kat irtifakı kurulurken, 1982-85 döneminde tapuya tescil edilen yönetim planı ile başlamıştı. Konutların bitmesi ve iskân raporlarının alınması ile “ferdileşme” yani “ferdi mülkiyete geçiş” işleminin başlaması gerekiyordu. Bu mesele hala kooperatifimizin önünde çözülmeyi ve adım atılmasını bekliyor.

Peki, Orjan’da durum ne? 1803 konut 9 tanesi hariç tamamlanıp fiilen kullanıldığı halde yaklaşık 25 yıldır hem 1163 sayılı kooperatifler yasasına, hem de 634 sayılı Kat mülkiyeti kanununa aykırı olarak site yönetimine geçmedik/geçemedik. Bu sürecin ertelenip durması hayrımıza değil. Kanunlara uymamak çok ciddi bir konu, öte yandan site beklentilerimize ve menfaatlerimize de aykırı.

Eminim çevrenizde “Tapunuz var mı?” sorusuna “Elbette var. Niye ki?” diye cevap veren birçok insan bulabilirsiniz. İşte bu cevap “Doğru bildiğimiz yanlışlardan” sadece bir tanesi. Çünkü, kooperatif yönetimleri bugüne kadar süreyi iki kez uzatarak kat mülkiyeti tapusu yani bina tapularımızın verilmesini engellemiş oldu. Zira, hem 634 sayılı kanun hem de 1163 sayılı kanun ve anasözleşme bu durumda kooperatifin dağılmasını/ya da türünün değiştirilmesini gerektiriyordu.

Elimizdeki kat irtifakı tapuları nihayetinde geçici bir belge. Halâ kurasını çektiğimiz arsa üzerindeki inşaata yönelik mülkiyet hakkı sahibiyiz. Ancak bu belgenin proje tamamlanıp konutlar bittiğinde kat mülkiyeti tapusuna dönüşmesi şarttı. Bu işlemin de iskân raporunun alınmasını izleyen bir yıl içinde yapılması lazımdı.

İnsan bilmediği, kavrayamadığı şeylerden korkar. Yıllardır kendimizi “site” olarak etiketlendirerek kandırdık, doğruyu değil; kolay ama yanlış yolu seçtik. Bugün site yönetimine geçiş pek çok ortağımız için gerçeklerden çok, vehim ve korkuların beslediği olumsuz bir şeymiş gibi görülüyor. Meselâ “iki başlılık olacak!” sanısı gibi. Hâlbuki kooperatif sona erecek ve yerine yasal olarak yapmamız gereken şeyi, “site yönetimini” belirleyerek devam edeceğiz.

Ortada iki başlılık gibi bir durum olmayacak. Şayet kooperatifi dağıtmayıp bir işletme kooperatifine dönüştürecek olursak –ki bana göre gerekli- o zaman da oraya seçeceklerimiz kendi işleriyle, yani ticari faaliyetlerimizle ilgilenecekler. Yönetimle ilgili herhangi bir görevleri olmayacak. Bu mesele de karıştırılan, yanlış bilinen şeylerden.

Üzerinde yanlış spekülasyonlar yapılan, tereddüt konusu meselelerden biri de arazimizin bir kısmını devlete terk edecek olmamız. Bu konuda da sorun olacak bir durum yok. Zira 1980’li yıllarda mevzi imar planı yapılırken 735 dönüm arazimizin yaklaşık %30’unu hazineye bırakmışız zaten. O dönemde imar mevzuatı böyleydi. Orjanın önünden geçen sahil yolu devlet tarafından bu şekilde yapıldı. MYO, Yurtlar, Pazar yeri ve Telekom binası o arazinin üzerinde.

Şimdi ferdileşme sürecine girsek 500 bin m2 konut alanının 1803 x 131 = 236.193m2 si bize konut yani bina tapusu olarak verilecek. Geriye kalan kısmın en büyük bölümü cadde, sokak, otopark, park, cami, sağlık ocağı alanları.

Bunların imar mevzuatının bugünkü gereklerine göre %45 sınırını geçmeyecek şekilde kamuya terk edilmesi bizim menfaatimize. Zaten %30’unu daha evvel bırakmışız. Geriye kalan maksimum %15 bizi zora sokmaz.

Özellikle cadde ve sokakların imar planında devlete bırakılmış olması Belediye, alt yapı, üst yapı, güvenlik ve doğalgaz hizmetlerinin siteye gelmesini kolaylaştıracaktır. Eskiden olduğu gibi herşeyi kendi cebimizden karşılamayacağız. Havuz, market, gazino, 414, cafeler, çarşı, spor  ve yönetim alanları ile mahsul ekili bölgelerin işletme kooperatifi mülkiyetine alınması halinde de ortada sorun filan kalmıyor. 

Bir başka kafa karıştıran iddia ise “site yönetimine geçmemiz halinde Orjan’ın yüksek katlı binalarla rant alanı haline geleceği”. Bu iddia çok saçma ve dayanaksız. Çünkü, konutlarımız tescil edilmiş mevzi imar planı ve tip bina projeleri ile yapıldı. Malikler genel kurulunun ¾ çoğunluk kararı olmadan, mevcut imar planı ve bina projesi değiştirilmeden mümkün değil. Kısaca burada bizim istemediğimiz hiçbir şey olmaz, olmayacaktır. Kaldı ki bölgenin toprak yapısı ve çevre planları da buna izin vermez.

Son olarak sıkça dile getirilen bir başka “vehim ve korku” da “Orjan’ın yolgeçen hanına döneceği” zannı. Bir kere kapımız, çevre çitimiz yerli yerinde duracak. Cadde ve sokaklarımız özel mülk değil, kamusal alan olacağı için güvenlik konusunda polis desteği alınması daha kolay. İmkânımız varsa özel güvenlik personeli çalıştırmamız da mümkün. Ayrıca yönetim planında bu konuda özel kurallar getirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması sağlanabilir. Bu konu özellikle amacı güvenlik olmayan kooperatiften daha uygulanabilir bir durum.

Orjan için adeta geleceğin yol ağzındayız.  O yol ağzı ki bir yandan konut kooperatifi olmaktan çıkıp çoktan olmamız gereken hale, yani site yönetimine geçeceğiz. Öbür yandan da kooperatifimizi küçülterek, bir işletme kooperatifine dönüştürmüş olacağız. Biri zorunlu, diğeri Orjan’ın durumuna en uygun tercih.

Ama adım atmak için gayet tabii yol ağzını da, sonrasını da iyi bilmek gerekiyor. O yol ağzı ki, daha en başında korkuları, vehimleri, kafa karışıklıklarını gidermek gerek. Bilmediğimizi öğrenmek, yanlış bildiğimizi düzeltmemiz şart. Algılarımızın, günlük meselelerin bizi yanıltmasına izin vermemeliyiz. İnanmadığımız bir maratonu kazanamayız. Sisli, puslu havada yola çıkmak zordur. Görüşümüzün açık, yolumuzun net olması gerekiyor. Uzun bir yolculuğa çıkacağız, işimiz kolay değil.

Değişip başka bir şekle dönüşeceğiz, bu kaçınılmaz bir gerçek. Bunu görmemek, duymamak, konuşmamak neticeyi değiştirmeyecek. Daha önceden hazırlıklı değilsek, bir emrivaki ile karşılaştıktan sonra düşünmeye başlamak çok geç olur. O zaman  bu değişim dönüşüm hepimiz için daha sancılı olabilir. O yüzden gelin geleceğin inşasına bugünden başlayalım.

Şimdiden 1980’li yıllarda hazırlanıp, “Gelecekte Orjan bununla yönetilecek” denilen yönetim planı üzerinde düşünelim. En iyi uygulama için vaktinden önce güncellenmesini sağlayalım. Çünkü, üzerinden yıllar geçmiş, güncellenmeden yapılacak uygulama bizi büyük sıkıntıya sokar. Özellikle de bina projesine uygun olmayan tadilat ve eklemeler konusunda.

Ne yapabileceğimizi vaktinden evvel düşünüp ona göre hareket etmek mecburiyetindeyiz. Sonuç olarak eninde sonunda site yönetimine geçeceğiz. Kooperatif olarak kalmayı sürdürmenin, kanunlara karşı direnmenin, hiçbir bir yararı yok. Bir Bakanlık denetimi sonucunda, ya da bir mahkeme kararıyla “buraya kadar!” denilirse daha mı iyi olacak. Korkularımızı ve tereddütlerimizi aşmak için öncelikle onlarla yüzleşmek gerekiyor. 

Bu nedenle bir an evvel “konut kooperatifi olarak devam mı edeceğiz, dağılacak mıyız, yoksa başka bir şekle dönüşecek miyiz?” sorusunun cevabını netleştirmek zorundayız. Orjan Genel Kurulunun bütün güçlüklere ve 2/3 karar gerektiren çoğunluk sorununa rağmen alınması gereken temel kararları cesaretle alması şart.

Bu yüzden gelecek hafta “Genel kurul Sorununu” özel bir yazıyla ele almayı düşünüyorum. Sağlıkla ve esenlikte kalın. 

21 Şubat 2022 Pazartesi

21 Şubat 2022 23:30 Pazartesi CORONA GÜNLERİ..............................Salgın bitiyor mu?

Salgın bitiyor mu?

Bugün 21 Şubat 2022 Pazartesi. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden 790 gün geçti. Coronavirüs salgını ülkemizde de 711.nci gününde. Coronaya yakalanmayan kalmadı. Sporcular, sanatçılar, iş adamları, bürokratlar ve daha niceleri. Bir bir omicron varyantı kurbanı oldular. Bakanlar, Milletvekilleri, Siyasi parti başkanları "pozitif oldum" diyen diyene. 90 yaşındaki İngiltere kraliçesi de ondan kurtulamadı. Nihayet bizde de en son Cumhurbaşkanı ve eşi de bu kervana dahil oldu. Bereket hafif geçirdiler. En azından onların ifadesi böyle.

Dünyadaki pek çok ülke vaka sayıları yüksek seyretse de Covid tedbirlerini rafa kaldırıyor veya esnetiyor. Bu da salgında sona mı yaklaşıyoruz sorusunu akıllara getiriyor. Mesela Norveç Başbakanı yaptığı açıklamada, “Salgın artık çoğumuz için büyük bir sağlık tehdidi değil. Omicron mutasyonu çok daha az ciddi hastalığa neden oluyor. Birçok insan Covid-19 ile enfekte olsa da az sayıda insan hastaneye kaldırılıyor. Aşılar iyi koruma sağlıyor. Bu, enfeksiyon oranı hızla artmasına rağmen artık çok sayıda önlemi kaldırabileceğimiz anlamına geliyor” şeklinde konuşmuş.

Bu arada ekonomideki yangın da sürüyor. Ukrayna krizi gölgesinde kaldı ama gerçekte Avrupada başta enerji olmak üzere, ürün fiyatları çok yükseldi. Tedarik zincirinde sorunlar var. Bizde de faturalar el yakıyor. Bilhassa akaryakıt fiyatları baş edilemez bir hal aldı. Enflasyon dünyada her yerde var fakat bizde adeta ataklamalı gidiyor. Epeydir yüksek enflasyonu unutmuştuk, bize kendini bir güzel hatırlattı.

Çünkü insanlar için enflasyon sadece bir orandan ibaret değil. Çarşıya pazara çıkan, araç kullanan, faturaları ödemek durumunda kalan, hayat pahalılığını birebir yaşayan bizleriz. Hükümete bakarsak  mücadele devam ediyor.  İlk etapta faizin önü kesildi, dolar frenlendi. Sıra altında, onu da ekonomiye kazandıracak formüller üzerinde çalışılıyor. Pek etkili olmayan bir fiyat denetimi yapıyorlar. Bu ara elektrik faturaları gündemde. Bakalım sonuçta derde deva bir sonuç çıkacak mı? Tamam da "göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlarmış" durumu olmasın sakın. Ellerini çabuk tutmalılar.

Öte yandan dünya genelinde toplam vaka sayısı 426 milyonu (426.014.703) geçmiş bulunuyor. Can kayıpları da 5,9 milyonu (5.910.652) geçmiş. Günlük vaka 1.065.565 ölüm sayısı ise 4.205 görünüyor. Dün vaka sayısı 1.255.018, ölüm sayısı ise 5.322 imiş. 7 günlük ortalamalar 1.821.837 ve 10.181 olarak gerçekleşmiş.  Ölüm oranı (5.910.652/426.014.703) %1,39'a düşmüş durumda. Geçen hafta bu oran %1,41 olmuştu. Bu arada iyileşenlerin sayısı da 352.677.618'i bulmuş. İyileşme oranı ise (352.677.618/426.014.703) %82,79 seviyesinde. Geçen hafta bu oran da %80,81 seviyesinde idi.

Bir haftada vakalar (426.014.703-413.111.472) 12.903.231 kadar yani (12.903.231/413.111.472) %3,12 oranda artmış. Günlük ortalama vaka sayısı (12.903.231/7) 1.843.306 civarında. Geçen hafta bu rakamlar 15.823.911, %3,98 ve 2.260.558 idi. Can kayıpları ise (5.910.652-5.837.827) 72.825 olmuş. Yani 7 günde (72.825/5.837.827) %1,25 oranında artmış. Günlük ortalama ölüm (72.825/7) 10.404 olarak gerçekleşmiş. Geçen hafta bu rakamlar 75.349, %1,31 ve 10.764 idi. Görüldüğü gibi vakalarda daha bariz, ölümlerde ise daha az oranda düşüş bu hafta da devam etmiş.

Ülkemizde de toplam vaka sayısı 12,7 milyonu (12.713.604), can kayıpları da 93 bini (93.156) geçmiş bulunuyor. 21 şubat itibariyle günlük vaka 85.026, ölüm sayısı ise 268 görünüyor. Ölüm oranı (93.156/12.713.604) % 0,73 yani hastalanan bin kişide 7,3 kişi coronadan ölüyor. Diğer yandan iyileşenlerin sayısı da 11.705.594'ini bulmuş durumda. Buna göre iyileşme oranı ise (11.705.594/12.713.604) %92,07 seviyesinde. Geçen hafta bu rakamlar; 12.109.046, 91.245, 76.632, 266, % binde 7,5kişi, 11.010.200 ve %90,93 olarak gerçekleşmişti.

Bu hafta günde ortalama 459.795 test yapılmış. Hafta başında vaka/test oranı %20,51 iken hafta sonunda 18,42%'e düşmüş görünüyor. 7 günlük ortalamada bu oran 18,63% olmuş. Geçen hafta günlük ortalama test sayısı 446.178, ortalama vaka/test oranı 21,56% idi. Rakamlar belli bir düşüş olsa bile hala test olan 5 kişiden 1'inin pozitif çıktığını gösteriyor.

Bir haftada vakalar (12.713.604-12.109.046) 604.558 kadar yani (604.558 /12.109.046) %4,99 oranda artmış. Günlük ortalama vaka sayısı (604.558/7) 86.365 civarında. Geçen hafta bu rakamlar 649.938, %5,67 ve 92.848 idi. Can kayıpları ise (93.156-91.245) 1.911 olmuş. Yani 7 günde (1.911/91.245) %2,09 oranında artmış. Günlük ortalama ölüm (1.911/7) 273 olarak gerçekleşmiş. Geçen hafta bu rakamlar 1.838, %2,06 ve 263 idi. Görüldüğü gibi vakalarda düşüş, ölümlerde ise artış bir miktar devam etmekte.

Dr. Fahrettin Koca bu konuda 18 Şubatta: "Hastaneye yatışlarda 1 haftada %28 oranında düşüş yaşandı. İstanbul’da vaka sayıları 10 günde %62 oranında azaldı. Diğer illerde de durum benzer seyirde. Vaka sayılarında geçtiğimiz hafta başından itibaren gözlenen düşüş, gelecek iki hafta içinde çok daha önemli hale gelecek" açıklaması yapmış.

Aşı durumuna bakacak olursak; ülkemizde bugün itibariyle 1.doz aşı yapılma oranı % 92,85'u 2.doz aşı yapılma oranı da % 84,96'i bulmuş durumda. Buna göre 1.doz uygulanan 57.634.087, 2.doz uygulanan 52.732.078, 3.doz uygulanan 26.749.144, 1.,2. ve 3.doz toplamı ise 144.999.620'i geçmiş bulunuyor. Geçen hafta 1 doz aşı olmuş 18 yaş üzeri nüfus 92,76%, 2. doz ortalaması ise 84,81% olmuştu. Ayrıca toplamda 144.173.367 doz aşıya ulaşılmıştı.

Bu sayılara bakılırsa bir hafta içinde (144.999.620-144.173.367) 826.253 doz aşı yapıldığı bununda ortalama olarak bir günde (826.253/7) 118.036 doz aşıya denk geldiği görülüyor. Geçen hafta bu sayı  149.676 idi. Buradan aşılama oranının %85-93 seviyelerine yükseldiği, ancak günlük doz miktarında düşüşün devam ettiği görülebiliyor.

Omicron kaynaklı vakaların genelde hafif seyretmesi geri kalan her şeyin iyi gittiği anlamına gelmiyor. Öncelikle, vefat sayılarının yüksek olduğunu unutmamalı. Bir hastalikla daha mücadele gücü olmayan kronik hastalar, direnci düşük yaşlıların korunması gerekiyor.

Kovid-19'un Omicron varyantının hastalar üzerindeki hafif etkileri, aşılama oranlarının yüksekliği, vaka sayılarının pik seviyeden aşağıya doğru düşmeye başlaması pandemide mutlu sona yaklaşıldığının müjdecileri olabilir.  Örneğin Prof. Dr. Özgür Yiğit bu konuda: "Omicron’da da piki gördük. Artık inişe geçtik. Hastaneye yatış ve yoğun bakım sayıları iyice düştü. Toplumsal aşılanma oranımız yüksek. Yerli aşımız da var. Yeni mutasyon çıkmazsa pandemi sona erecek" demiş.

Kovid'de neticede grip gibi bir tür. Bir aşıyla da bitmeyecek. 'Bir aşı oldum bundan sonra ömür boyu aşılanmama gerek yok' diyemiyoruz. Bu yüzden aşının tekrarlanması, hatırlatma dozlarının yapılması gerekiyor. Sağlık bakanımız dün yaptığı bir paylaşımda: "Salgının Omicron döneminde asıl mücadeleyi risk grubundakilerin hayatını riskten koruyarak vereceğiz. Bu mücadeleden, kendilerinin alacağı tedbirlerle, aşı ve tedavi desteğiyle, her birimizin bu gruptakilere göstereceği dikkatle başarılı şekilde çıkmak zorundayız" diyerek uyarılarını sürdürmüş.

Avrupa’da Danimarka öncülüğünde başlayan kısıtlamaların kaldırılması kararını Norveç, İsveç, Finlandiya gibi ülkeler izledi. Her geçen gün de kısıtlamaları kaldıran ülkelere bir yenisi ekleniyor. Günlük vaka sayıları 70 binleri bulan İngiltere gelecek ay itibariyle testi pozitif çıkanların kendilerini beş gün süreyle izole etme zorunluluğu da dahil tüm kısıtlamaları kaldıracağını duyurdu.

Bu arada komlo teorilerine bir kitapla cevap veren Gates yine geleceğe yönelik konuşmuş. CNBC’ye demeç veren Gates, “potansiyel yeni bir pandeminin muhtemelen koronavirüs ailesinden farklı bir patojenden kaynaklanacağını” söylemiş. Gates, “Bir salgın daha yaşayacağız. Bir dahaki sefere farklı bir patojen olacak” demiş. Gates, “doğru yatırımların şimdi yapılmasının, dünyanın yeni pandemi ile daha iyi mücadele etmesine yardımcı olacağını” da sözlerine eklemiş.