En etkili doğal ilaç
Bilimsel bir çalışmaya göre;
iyimser insanların daha sağlıklı bir
hayat için kötümserlerden yüzde 50 daha fazla şansları varmış. Bir başka
araştırma ise, olumlu düşünmenin özellikle bağışıklık sistemini iyi yönde
etkilediğini, buna karşılık olumsuz düşüncelerin kandaki
akyuvar sayısını yükselttiğini ortaya koymuş.
Benzer bir çalışma da
yaşlanmaya umutla ve olumlu bakan yaşlıların diğerlerine nazaran ortalama 7.5
yıl daha uzun yaşadıkları görülmüş. Kısacası iyimser olmak; sağlığımızı
korumada ve hastalıkları savuşturmada
neredeyse en etkili doğal ilaçmış.
Demek ki, modern tıp da uzun
süre farkına varmadığı iyimserlik-sağlık ilişkisinin önemini geç de olsa fark etmiş görünüyor. Neyse ki bu
doğal ilacın varlığını, bizim insanımız eskiden beri biliyordu. Çünkü; bu
bilgi, tecrübe edilerek öğrenilmişti ve geleneksel olarak kuşaktan kuşağa aktarılıyordu. Kaldı
ki, İslam inancı ve tasavvuf kültürü sabretmeyi
bir nevi direnme olarak tanımlamaktaydı.
Mevlana’nın “Nice umutsuz
kapılar vardır açılmaz. Rabbimin kapısı büyüktür kapanmaz ! Sen umudunu
kaybetme, rabbim seni bırakmaz” cümlesi bu duruma güzel bir örnek olarak
verilebilir. Böylece, moral güç ve sağlam bir inanç iklimi sayesinde
hastalıklardan korunma ve tedavi kolaylaşabiliyordu.
"Umut" da "Sabır" gibi bir iyimserlik ilacı ve çok
eski zamanlardan beri kullanılıyor. Adeta bir zümrüd-ü anka kuşu gibi günümüzde
de hep düştüğü yerden kalkıyor, küllerinden yeniden doğuyor insanlar. Bu arada
düşünürlerimiz, ilim adamlarımız ve şairlerimiz
de bu memba suyunun kaynağını kurutmuyorlar doğrusu. Sürekli besliyor,
çoğaltıyorlar.
Tıpkı; "bir güvercin gönder bana/adı umut olsun/yarın
doğacak güneşin/dört adımlık odama sığmazken gökyüzü/karanlık düşlerime
yağmurlar yağsın/adı umut olsun(*)/yeniden filizlenen toprağın"
dizelerinde olduğu gibi.
Gerçekten de iyimser olmakla sağlıklı kalmak ya da sağlık sorunlarından
olabildiğince erken kurtulabilmek arasında sıkı bir ilişki var. Sabır ve umut
eşliğinde iyimserlik; sadece bağışıklık sistemimizi değil, bir bütün olarak
beden ve ruh sağlığımızı da koruyor anlaşılan. Ayakta kalmamızı sağlıyor.
Hastalanınca ilaç gibi geliyor yaralı gönüllerimize.
Margo Daniel'in dediği
gibi "Bir adım, uzun bir yolculuğu başlatabilir/Bir dua, bir kelimeyle
başlar/Bir umut ışığı ruhumuzu besleyebilir." Öyleyse bir an için büyük
şairimiz Sezai Karakoç'a da kulak verelim: "Umutsuzluk yok!/Gün gelir/Gül
de açar...Bülbül de öter…" Misal;
belki bu gün bir tırtıl olabilirsin. Ama yarın bir kelebek olman da pekala
mümkün. Bunun için asla umudunu kaybetmemeli. Çünkü, yarının ne getireceğini
asla bilemeyiz.
Sabır umudun tarlası ise umut da iyimserliğin yol arkadaşıdır derler. O
olmazsa olmaz. İyimserlik daha az hastalanmamızı, hastalıklardan daha kısa
sürede iyileşmemizi sağlayabilir. Olumsuzlukların beden ve ruhumuza yaptığı
tahribatları azaltabilir.
Ama umut, bütün dünya
"Vazgeç" dediğinde
bile "Bir kez daha dene!"
diyen içimizdeki sestir. Aslında hepimizde doğuştan var olan ama lazım
olduğunda da sonradan kazanılması mümkün olabilen bir yetenektirler bunlar.
Böylece, sabırlı-umutlu-iyimser insanlar sadece daha az hastalanıp daha çabuk
iyileşmekle kalmazlar, güçlükleri kolay
aşabilir, manevi hayatlarında, iş ve sosyal yaşamlarında da daha başarılı
olabilirler.
O zaman koyver gitsin gönlünü; "şarkıların olsun dilinde ve
avunduğun şiirler/adı umut olsun/göğsüne sığdıramadığın yüreğinin/tatlı bir söz
söyle sevdiklerine/değerli olduklarını hissettir sevenlerine/adı umut olsun/bir
çiçek al bugün sevdiğine." Evet; "..kendine bir hediye ver/adı umut olsun...yüreğini
okşayan iyiliğin/sevgiyle güzelleşen yarınların/adı umut olsun."
Giden günler geçti gitti cancağızım, ne olur bugün kalan ömrümüzün ilk
günü olsun. Sabırla direnelim yanlış giden şeylere, umudumuz eksilmesin.
İnanıyorsak güçlüyüz. Yine de hayatımıza mutlaka bir tutam iyimserlik ilacı
ekleyelim olur mu ?
-------------------------------------
(*) Ali Davarcı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder