BAHÇE İŞLERİM
Uzun yıllar boyu toprakla uğraşmak, fidan ekmek, onları büyütüp yetiştirmek en önde gelen hayallerim arasındaydı. Belki de köy çocuğu olarak doğmamın genlerime işlemiş etkisi vardır. Hep yeşil bir bahçem, renk renk çiçeklerim, zamanı geldiğinde eğilip koparabileceğim mis gibi domateslerim olsun istemiştim.
Emekliliğimde de olsa Rabbim nasip etti hamdolsun. Daha genç yaşta elim gücüm yeterken olsun isterdim. Ama nankörlük edemem, hayatımın sonbaharında da olsa işte o hayalim gerçek oldu. Şükründen acizim.
Şimdi çok şükür bir değil iki bahçemiz var. Biri Burhaniye'deki yazlığımızda, diğeri de memleketim Susurluk'ta. Yazlığımız körfezde, kazdağlarına bakan bir sahil yerleşkesi. 1803 dubleks konut var. Hepsi bahçeli. Geçen yıl doğalgaz da geldi, kışın bile 500 aile yaşamakta. Yazları çok daha kalabalık oluyoruz tabi. Marketler, havuz, çay bahçeleri, cami, iskele, yürüyüş yolları ve spor alanları dahil her şeyimiz var.
1991'den beri gidiyoruz. Üç nesildir öyle böyle hayatımızda var. Çocuklarımız orada büyüdü, şimdi sıra torunlarımda. Çalışırken iş yoğunluğundan uzun süreli kalamıyorduk. Çok defa okullar kapanınca önce ailemi gönderiyor, ben ancak hafta sonları yada tatillerde gidebiliyordum. Oradaki bahçemiz evimizin önü ve arkasındaki 40-50 metre karelik küçük bir toprak parçası. Böyle az bir yere bile zaman geldi 10-12 tane meyve fidanı sığdırdım. Bu arada kendiliğinden çıkıp büyüyen "Hüdaverdi" dediğimiz ağaçlarımız da oldu. Bazı yazlar sebze de yetiştirdik. Güllerim, sardunyalarım, yasemin ve melisalarım oldu bol bol. Böylece her yıl şekilden şekile girdi bahçemiz. Diktiğim her fidan bizi kendine bağladı, kesmek zorunda kaldığım her ağaç ise sanki ailemden bir parça gibi üzdü bizi.
En son geçen hafta yine Orjan'daydım. İşimizi gören bahçevan kadın sağolsun arka bahçemizi bellemiş. Her yıl olduğu gibi yine bazı kayıplar var. Geçen yıl hastalandığı için kesmek zorunda kaldığım emektar vişne ağacımızın bu kez çocukları da kurumaya yüz tutmuş sanki. Şeftalimizin yeni sürgünü de aynı akibete uğramış. Pembe güllerden biri ve sardunyalar da kurumuş maalesef. Muhtemelen geçen haftalarda yaşanan don olayı buna neden olmuş olabilir. Zeytinimizde, narımızda, asma üzümümüzde ve limonumuzda sorun yok gibi. Kalan güllerimiz pembesiyle, kırmızısıyla daha yeni açıyorlar. Begonvilimiz bile bu kışı atlatmış görünüyor. Gidenlere üzüldüm, kalanlara sevindim. Bu haliyle bile arka bahçem oldukça güzel ve haziranda bizi görmeye hazır durumda.
Gelmeden önce telefon edip Halil İbrahimi ayarlıyorum. O da sağolsun geliyor. 2-3 gün içinde birlikte çalışarak işlerimizi hallediveriyoruz. Ben özellikle belleme gibi ağır işleri yapamıyorum. Aynı yaşta olmasına rağmen bu işleri hep Halil İbrahim hallediyor.
Fakat ağustos ayının en özlediğim mahsulü "kara incir"dir. Çok tatlı bir incirim var. Kazdağlarının dağ incirini aratmıyor. Çok sevmeme rağmen ne yazık ki fazla yiyemiyorum. Ama onu dalında görmek, bir kaç tanesini de olsa koparıp yemek ne büyük nimet bilemezsiniz.
Eylül ayının şampiyonu üzümdür. Armut ve elma dahil her meyve ve sebze boldur ama üzümün yeri bir başka. Geçen sene anladım ki aynı domates gibi üzümün de fazlasını kış için değerlendirmek gerekiyor. Çocukluğumun geçtiği köyden dostlarım üzüm pekmezi yapıyorlarmış. Bize de teklif ettiler. Geçen sene olmadı ama bu sene düşünebiliriz. Zaten domatesin bol olduğu günlerde hemen her aile menemenlik domates yapar. Biz de yaptık, nasip olursa yine yaparız.
Ekim ayı geldiğinde bizim Ankara'ya dönüş vaktimiz de gelmiş demektir. Fakat aksine zeytin olsun, nar olsun daha dalındadırlar. Zeytinin toplama zamanı Kasımdır. Nar da ekimin sonunda toplanabilir. Çaresiz iki yıldır vaktinden evvel topluyoruz. Narı kaynatıp suyunu çıkarmaya çalıştım ama henüz tam tatlanmamıştı. Pek istediğimiz gibi olmadı. Ama zeytin pekala iyi sonuç verdi. Hem Orjan'daki ağacımızdan hem de buradaki üç zeytin ağacımızdan yeşil çizik zeytin yaptım. Başlangıçta 3-4 defa suyunu değiştirip öyle kurunca gayet iyi oldu. Aradan kış geçti gelip bakınca renginin, lezzetinin, diriliğinin yerinde olduğunu gördüm. Sabah kahvaltılarımda o var. Yazın da geldiğimizde elimizin emeğini keyifle yiyebileceğiz inşallah.
Hünnap, döngel yada muşmula daha geç oluyor. Ayva ise tam bir kış meyvesi. Kısaca bahçemizde altı ay boyunca toplanabilecek her türlü meyve var Allaha şükür. Rabbim sağlık ve hayırlı ömür versin yeter ki.