18 Kasım 2013 Pazartesi

026 07 Mart 2013 Perşembe 00:30 KÜÇÜK/BÜYÜK ŞEYLER…..........Allah'ı arzu ettiler, akşama kavuştular

Allah'ı arzu ettiler, akşama kavuştular


Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş'tular / Tam üç alayla burada, gönülden vuruştular,
Düşman tümen sanırdı, bu şahlanmış erleri / Allah'ı arzu ettiler, akşama kavuştular

Çanakkale bir destandır. Bu destandan da yüzlerce ibretlik yaşanmış olay, binlerce kutlu şehadet nakşedilmiştir hafızamıza. Acılı türküler, kınalı mektuplar, içimize işleyen şiirler kalmıştır geriye. İçlerinden hangisini dinlerseniz dinleyin mutlaka duygulanırsınız. Her biri, sanki o dehşetli günlerden bu günlere  ve geleceğimize yazılmış birer mektup gibi okunurlar.

İşte böyle bir hatırayı Yavuz Bahadıroğlu'nun kaleminden öğreniyoruz.
Diyarbakır'ın fakir bir köyünden gelen Kürt Memo (Mehmet), Temmuz sıcağında bile sırtından çıkarmadığı kırk yamalı kaputuyla savaşıyor, devletinden elbise istemeyi kendine yediremediğinden hiç sesini çıkarmıyordu...Bir gün Yüzbaşısı durumu fark edip yaz geldiğini, kaputu çıkarmasını isteyince, hiç renk vermedi: “Böyle iyiyim Kumandanım” dedi, “Bu kaputun her yaması şehit kardeşlerimin elbisesinden alınmadır. Beni hem gâvurun mermisinden koruyor hem de soğuktan...” “Ama hava ısındı” diye üsteledi Yüzbaşı, “Yaz günü de kaputla savaşılmaz ki...” “Ziyanı yok Kumandanım, siz gönlünüzü ferah tutun, ben böyle daha iyi savaşıyorum.”

Yüzbaşı, Memo’yu henüz çözememişti: “Çıkar oğlum şu kaputu sırtından” dedi, “Arkadaşların gibi sen de elbiseyle savaş.” “Müsaadenizle Yüzbaşım, kalsın.” Yüzbaşı kızmaya başlamıştı: “Çıkar dedim mi çıkaracaksın, ben senin kumandanınım.” Memo, kurtuluş olmadığını görünce, kimseyle paylaşmadığı sırrını Yüzbaşı’ya fısıldamak zorunda kaldı: “Kaputu çıkarırsam” dedi, “Cıbıldak kalırım Kumandanım; çünkü bunun içinde hiçbir şey yok.” Memo “Devletimin imkânı olsaydı bana da elbise verirdi” diye düşünmüş, vermediğini devletten istemeye utanmıştı. O zamanın zamanında Anadolu delikanlısı sadece vermeyi (vatanı için malı istendiğinde malını, canı istendiğinde canını) biliyor, istemeyi, almayı bilmiyordu. Ah güzel insanlarım!.. Kim bilir Kürt Memo hangi mezarda Türk Mehmet’le, Laz Temel’le, Arnavut Mestan’la, Çerkez Şamil’le şehadeti yaşıyor?

Çanakkale Cephesi Komutanı Alman Mare­şal Liman Von Sanders günlerden bir gün cepheyi teftişe gelir. Mehmetçikler önünde dizilmiştir. Sı­ranın başındaki askere sorar: "İyi savaşıyor musun?" "Evet" der Mehmetçik. "Peki niçin savaşıyorsun?" Cevap, kısa ve basittir. "Allah rızası için." Alman Mareşal Liman Von Sanders çarpılır âdeta. Sı­rada dizili askerlerin en az on tanesine aynı soruyu sorar ve benzer cevaplar alır. Hepsi Allah rızası için sa­vaştıklarını söylemişlerdir. Sonunda mareşal, subaylarımıza döner: "Beyler, yaptığı işi Allah için ya­pan evlâtları olan bir millet mahvolmaz."

Ezineli Yahya Çavuş da Çanakkale savaşı sırasında, birliğiyle siper alıp İngiliz çıkarmasını 10 saat süreyle geciktirmeyi başarmış bir kahramandır. 25 Nisan 1915 sabahı, düşman savaş gemileri Ertuğrul koyuna tonlarca bomba yağdırdı. Fakat 26.alayın 3.taburu bu bölgeyi koruyordu. Tabur komutanı Mahmut bey ile asteğmen Hüseyin bey'in şehadeti üzerine komuta Ezineli Yahya çavuş'a geçmişti.

Yahya çavuş Galiçya ve Balkan savaşına katılmış 28 yaşında cesur bir askerdi. Sağ kalan 67 arkadaşıyla siperlerde mevzilenmişti. Çıkarma yapılacak bölge İngiliz gemileri tarafından yoğun top ateşine tutulmuş, mucizevi bir şekilde Yahya çavuşun siperi isabet almamıştı. 10. Bölük’ten Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşları burada tarihe geçecek bir direnişle düşmanın çıkarma yapmasına engel olmuş, albion ve river gemilerinden şafakla beraber karaya çıkmaya başlayan 3000 düşman askerini de sulara gömmüş, deniz kızıla boyanmıştır. Maalesef havanın kararmasıyla birlikte İngiliz çıkarması başarıya ulaşmış, yerlerini son ana kadar terk etmeyen askerler siperlerinde şehit olmuşlardır.

İngiliz Generali Nepier, Yahya Çavuş ve askerlerinin yoğun ateşi karşısında, karşılarında bir tümen bulunduğunu sanmıştı. Düşman Türk siperlerinde 62 kahraman şehidin cesedi ile karşılaşınca hayretler içinde kalmıştır. Yahya çavuş kopan diğer bacağını tüfeğinin kayışı ile bağlamış , yaralı kalan diğer beş arkadaşıyla birlikte, çarpışarak geri çekilmeye çalışırken 27 nisan günü Alçıtepe sırtlarında şahadet şerbetini içmiştir. 

Yahya Çavuş anıtı işte bu kahraman askerlerin hâtırasını yaşatmak amacıyla yaptırılmıştır. Eski Çanakkale valilerinden Nail Memik (*) Bey de, bu kahramanlık karşısında hem ağlamış, hem de anıta mezar taşı olan aşağıdaki dörtlüğü yazmıştır.

YAHYA ÇAVUŞ İÇİN

Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’tular / Tam üç Alayla burada , gönülden vuruştular,
Düşman tümen sanırdı, bu şahlanmış erleri / Allah ‘ı arzu ettiler, akşama kavuştular,
Nail MEMİK

Bugün küçük hesaplarımız, bencil ve sorumsuz kavgalarımızla boğuluyoruz. Sahip olduğumuz iyi ve güzel ne varsa kıymetini bilmek için illa böyle savaşmak mı gerek ? Anlamak için Çanakkale'den öğreneceğimiz çok şey var. Bakmayı bilenlere, görmek isteyenlere türkü, kürdü, gürcüsü, lazı, arabı, boşnağı orada koyun koyuna yatan şehitlerimiz yeter. Onlar canlarını bu vatan için feda eden inanmış cesur insanlardı. Zaferi hak etmişlerdi. Allah da ihsan etti. Hepsi bu... 

--------------------------------------------
(*) Nail Memik (1916-1989)

Safranbolu'da doğmuş, Ankara Mülkiye mektebinde okumuştur. Tarih konusunda araştırmalar yapmış olan Memik'in şiir ve rubaileri vardır. Ebcet hesabı adlı 20 ciltlik bir eseri bulunmaktadır. Çanakkale Savaşı'nda Ezineli Yahya Çavuş için yazmış olduğu dörtlük ün yapmıştır. Çeşitli il ve ilçelerde kaymakamlık, Mardin, Şanlıurfa, Çanakkale ve Edirne’de vali muavinliği, Kırklareli ve Bitlis'te valilik yapmıştır. 1989 yılında vefat etmiş olup mezarı doğum yeri olan Safranbolu'nun Akören köyündedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder