Allah'ı arzu ettiler, akşama kavuştular
Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş'tular / Tam üç alayla burada,
gönülden vuruştular,
Düşman tümen sanırdı, bu şahlanmış erleri / Allah'ı arzu ettiler,
akşama kavuştular
Çanakkale bir destandır. Bu destandan da yüzlerce ibretlik yaşanmış
olay, binlerce kutlu şehadet nakşedilmiştir hafızamıza. Acılı türküler, kınalı
mektuplar, içimize işleyen şiirler kalmıştır geriye. İçlerinden hangisini
dinlerseniz dinleyin mutlaka duygulanırsınız. Her biri, sanki o dehşetli
günlerden bu günlere ve geleceğimize
yazılmış birer mektup gibi okunurlar.
İşte böyle bir hatırayı Yavuz Bahadıroğlu'nun kaleminden öğreniyoruz.
Diyarbakır'ın fakir bir köyünden gelen Kürt Memo (Mehmet), Temmuz
sıcağında bile sırtından çıkarmadığı kırk yamalı kaputuyla savaşıyor,
devletinden elbise istemeyi kendine yediremediğinden hiç sesini
çıkarmıyordu...Bir gün Yüzbaşısı durumu fark edip yaz geldiğini, kaputu
çıkarmasını isteyince, hiç renk vermedi: “Böyle iyiyim Kumandanım” dedi, “Bu
kaputun her yaması şehit kardeşlerimin elbisesinden alınmadır. Beni hem gâvurun
mermisinden koruyor hem de soğuktan...” “Ama hava ısındı” diye üsteledi
Yüzbaşı, “Yaz günü de kaputla savaşılmaz ki...” “Ziyanı yok Kumandanım, siz
gönlünüzü ferah tutun, ben böyle daha iyi savaşıyorum.”
Yüzbaşı, Memo’yu henüz çözememişti: “Çıkar oğlum şu kaputu sırtından”
dedi, “Arkadaşların gibi sen de elbiseyle savaş.” “Müsaadenizle Yüzbaşım,
kalsın.” Yüzbaşı kızmaya başlamıştı: “Çıkar dedim mi çıkaracaksın, ben senin
kumandanınım.” Memo, kurtuluş olmadığını görünce, kimseyle paylaşmadığı sırrını
Yüzbaşı’ya fısıldamak zorunda kaldı: “Kaputu çıkarırsam” dedi, “Cıbıldak
kalırım Kumandanım; çünkü bunun içinde hiçbir şey yok.” Memo “Devletimin imkânı
olsaydı bana da elbise verirdi” diye düşünmüş, vermediğini devletten istemeye
utanmıştı. O zamanın zamanında Anadolu delikanlısı sadece vermeyi (vatanı için
malı istendiğinde malını, canı istendiğinde canını) biliyor, istemeyi, almayı
bilmiyordu. Ah güzel insanlarım!.. Kim bilir Kürt Memo hangi mezarda Türk
Mehmet’le, Laz Temel’le, Arnavut Mestan’la, Çerkez Şamil’le şehadeti yaşıyor?
Çanakkale Cephesi Komutanı Alman Mareşal Liman Von Sanders günlerden
bir gün cepheyi teftişe gelir. Mehmetçikler önünde dizilmiştir. Sıranın
başındaki askere sorar: "İyi savaşıyor musun?" "Evet" der
Mehmetçik. "Peki niçin savaşıyorsun?" Cevap, kısa ve basittir.
"Allah rızası için." Alman Mareşal Liman Von Sanders çarpılır âdeta.
Sırada dizili askerlerin en az on tanesine aynı soruyu sorar ve benzer
cevaplar alır. Hepsi Allah rızası için savaştıklarını söylemişlerdir. Sonunda
mareşal, subaylarımıza döner: "Beyler, yaptığı işi Allah için yapan
evlâtları olan bir millet mahvolmaz."
Ezineli Yahya Çavuş da Çanakkale savaşı sırasında, birliğiyle siper
alıp İngiliz çıkarmasını 10 saat süreyle geciktirmeyi başarmış bir kahramandır.
25 Nisan 1915 sabahı, düşman savaş gemileri Ertuğrul koyuna tonlarca bomba
yağdırdı. Fakat 26.alayın 3.taburu bu bölgeyi koruyordu. Tabur komutanı Mahmut
bey ile asteğmen Hüseyin bey'in şehadeti üzerine komuta Ezineli Yahya çavuş'a
geçmişti.
Yahya çavuş Galiçya ve Balkan savaşına katılmış 28 yaşında cesur bir
askerdi. Sağ kalan 67 arkadaşıyla siperlerde mevzilenmişti. Çıkarma yapılacak
bölge İngiliz gemileri tarafından yoğun top ateşine tutulmuş, mucizevi bir
şekilde Yahya çavuşun siperi isabet almamıştı. 10. Bölük’ten Ezineli Yahya
Çavuş ve arkadaşları burada tarihe geçecek bir direnişle düşmanın çıkarma
yapmasına engel olmuş, albion ve river gemilerinden şafakla beraber karaya
çıkmaya başlayan 3000 düşman askerini de sulara gömmüş, deniz kızıla
boyanmıştır. Maalesef havanın kararmasıyla birlikte İngiliz çıkarması başarıya
ulaşmış, yerlerini son ana kadar terk etmeyen askerler siperlerinde şehit
olmuşlardır.
İngiliz Generali Nepier, Yahya Çavuş ve askerlerinin yoğun ateşi
karşısında, karşılarında bir tümen bulunduğunu sanmıştı. Düşman Türk
siperlerinde 62 kahraman şehidin cesedi ile karşılaşınca hayretler içinde
kalmıştır. Yahya çavuş kopan diğer bacağını tüfeğinin kayışı ile bağlamış ,
yaralı kalan diğer beş arkadaşıyla birlikte, çarpışarak geri çekilmeye
çalışırken 27 nisan günü Alçıtepe sırtlarında şahadet şerbetini içmiştir.
Yahya Çavuş anıtı işte bu kahraman askerlerin hâtırasını yaşatmak
amacıyla yaptırılmıştır. Eski Çanakkale valilerinden Nail Memik (*) Bey de, bu
kahramanlık karşısında hem ağlamış, hem de anıta mezar taşı olan aşağıdaki
dörtlüğü yazmıştır.
YAHYA ÇAVUŞ İÇİN
Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’tular / Tam üç Alayla burada ,
gönülden vuruştular,
Düşman tümen sanırdı, bu şahlanmış erleri / Allah ‘ı arzu ettiler,
akşama kavuştular,
Nail MEMİK
Bugün küçük hesaplarımız, bencil ve sorumsuz kavgalarımızla
boğuluyoruz. Sahip olduğumuz iyi ve güzel ne varsa kıymetini bilmek için illa
böyle savaşmak mı gerek ? Anlamak için Çanakkale'den öğreneceğimiz çok şey var.
Bakmayı bilenlere, görmek isteyenlere türkü, kürdü, gürcüsü, lazı, arabı,
boşnağı orada koyun koyuna yatan şehitlerimiz yeter. Onlar canlarını bu vatan
için feda eden inanmış cesur insanlardı. Zaferi hak etmişlerdi. Allah da ihsan
etti. Hepsi bu...
--------------------------------------------
(*) Nail Memik (1916-1989)
Safranbolu'da doğmuş, Ankara Mülkiye mektebinde okumuştur. Tarih
konusunda araştırmalar yapmış olan Memik'in şiir ve rubaileri vardır. Ebcet
hesabı adlı 20 ciltlik bir eseri bulunmaktadır. Çanakkale Savaşı'nda Ezineli
Yahya Çavuş için yazmış olduğu dörtlük ün yapmıştır. Çeşitli il ve ilçelerde
kaymakamlık, Mardin, Şanlıurfa, Çanakkale ve Edirne’de vali muavinliği,
Kırklareli ve Bitlis'te valilik yapmıştır. 1989 yılında vefat etmiş olup mezarı
doğum yeri olan Safranbolu'nun Akören köyündedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder