27 Haziran 2018 Çarşamba

27 Haziran 2018 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı65........................Hayırlı olsun

 Hayırlı olsun

Evet, işte 24 Haziranda Türkiye bir kez daha kararını verdi ve seçimini yapmış oldu. Sonuç bence şapka çıkarılacak kadar isabetli, dengeli, olumlu ve derslerle dolu. Ülkemiz için adeta bir yüz akı. Ayrıca beklendiği gibi demokratik olgunluğumuzu da dost düşman bütün dünyaya gösterdi. Elbette üzerinde çok konuşulacak ve yorumlanacak.

İnşallah ülkemiz yeni sistemiyle daha müreffeh, güçlü ve onurlu olacak. 2023 hedeflerine doğru kutlu yürüyüşüne yepyeni bir inanç ve azimle devam edecek. Biz de şöyle diyeceğiz hep birlikte: “Hamd olsun, maşallah ! Rabbim korusun, keder uğramasın ülkemize. Helal olsun onun güzel insanlarına.”

İnşallah 24 Haziran seçimleri ülkemize ‘Yeni Türkiye’ kapısını bir daha kapanmamak üzere açmış oldu. Böylece kazanan, yine milletimiz ve demokrasimiz oldu. Şükürler olsun bize bu günleri gösterene. Biz vazifemizi yaptık, şimdi görev seçtiklerimize düşüyor.

İnşallah onlardan daha büyük eserler ve başarılar bekliyoruz. İnanıyoruz ki, ülkemiz Cumhurbaşkanımız ve yeni hükümet sistemi ile daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecektir. Bize düşense artık ona ve ülkemize dua etmek.







26 Haziran 2018 Salı

26 Haziran 2018 Salı 18:45 KÜÇÜK/BÜYÜK ŞEYLER...................Sonsuzluğa doğru (I)

Sonsuzluğa doğru

Düşüncelerimizi algılar besler. Meselâ, Kainattaki 'en büyük' ve 'en küçük' şeyler denince ne anlarız ? Aklımıza neler gelir ?

Bir insan olarak en kolay algıladığımız ölçü 'metre'. Yani yaklaşık iki kolumuzla gösterebildiğimiz bir alan. Şimdi gelin her seferinde bu 1 metreden 10 kat daha büyük bir alana bakalım. 

10 metrelik bir ölçeği görebilmek için şu an bulunduğumuz yerin dışına çıkmamız gerekir. Bunu 10 kat daha büyüttüğümüzdeyse büyük binaları görebiliyoruz. 

10 üzeri 3 yani 1’in yanına 000 ekleyince 1000 metre çapında bir daire elde ediliyor. Bu ölçek 10 kilometrelik bir daire demek. Şehirler sığabilecek kadar geniş bir alan. 

1000 kilometrelik ölçekte artık ülkeler yer alıyor. Bundan 10 kat daha büyük bir daireye ise neredeyse dünya sığıyor. Dünyanın etrafındaki 100 bin kilometrelik bir dairenin içinde henüz ay bile yok. Yani yalnızız. Ama dairemizi 10 kat daha büyütürsek artık ayı ve dünya etrafındaki yörüngesini görebiliriz.

Sonra yine yalnızız...Sadece uydumuz ve dünyaya yakın asteroidler. 


10 kat daha büyük bir ölçekte Merkür, Venüs, Dünya ve Mars’ın yer aldığı iç gezegenlere ulaşılabiliyor.Bir sonraki ölçekte de dış gezegenler var; Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün. 

Daha sonraki 'Kuiper' denilen kuşakta aralarında Pluton’un da bulunduğu cüce gezegenlerle 1000’den fazla buzlu cisim dolaşıyor.

Bu noktada artık insan eliyle yapılmış bir cismin gidebildiği en uzak noktadan daha uzaktayız demek. Hala güneş sistemindeyiz ama ortada küçük bir yıldız gibi duruyor. Bu bölgede milyonlarca buzlu kaya güneşin etrafında dönmekte. Bazen yörüngelerinden çıkıp güneşe doğru yaklaşıyor ve kuyruklu yıldızlara dönüşüyorlar.

Güneş sisteminin en dışına çıkalım. Kalp gibi bir şekille karşı karşıyayız. Kalbin merkezinde yer alan güneşin ışınları bu noktaya ancak 1 yılda ulaşabiliyor.

Dairemizi 10 kat daha büyütünce fotoğrafa nihayet komşu yıldızlarımız da sığmaya başlıyor. Mesela şu gökyüzündeki en parlak yıldız; Sirius ! Artık güneş sistemimizle birlikte komşu yıldızları da içine alan mavi gaz ve toz bulutunu görebiliyoruz.

Bu arada birden, aslında tüm bunların bundan çok daha büyük bir gaz ve toz bulutunun içinde küçük bir kabarcık içinde kaldığını fark ediyoruz. Milyarlarca yıldız ve binlerce gaz bulutu galaksimizin sarmallarını oluşturuyor. Biz Orion kolundayız.

Güneşimiz kendisi gibi 200 milyar yıldızla birlikte işte bu Samanyolu Galaksisi içerisinde yer alıyor. Ama bu galaksi de okyanustaki bir ada kadar yalnız duruyor.

Bu kez dairemizi 10 milyon ışık yılı çapına çıkartınca o kadar da yalnız olmadığımızı anlıyoruz. Yıldız gibi gözüken bu komşu galaksiler teleskoplarla görülebiliyor. 100 milyon ışık yılı ölçeğine çıktığımızdaysa Samanyolu Galaksisi gibi 2000 galaksiden oluşan bir grubun parçası olduğumuzu fark ediyoruz. 

Gördüğünüz ışıklı noktalar 2000 kere 200 milyar yıldız ve içlerinden biri de güneşimiz.

Bu büyüklük biraz başımızı döndürmüş olabilir. Ama sıkı durun daha kozmik bir ağ var ve bu ağın düğümlerindeki parlaklıkların her biri bizim Başak Süper Kümesi gibi binlerce galaksiden oluşuyor.

Şimdi de dairemizi 10 milyar ışık yılı çapına büyüttüğümüzü varsayalım. Bu ölçekte 2 trilyon galaksi var. Yani, buradaki yıldızların sayısı, dünyadaki tüm kum tanelerinin sayısından daha fazla !

Bitmedi, 10 üzeri 27 metre çapında bir dairde neler görebilirdik ? Mor bir alan, yani gözlemlenebilir son evren. Genişleyen evren modeline göre bir zamanlar bizden 13.7 milyar ışık yılı uzaklığında olan cisimlerin şimdi 46.7 milyar ışık yılı uzaklığında olduğu bir nokta. 

Dolayısıyla gözlemleyebildiğimiz evrenin çapı şimdilik 93.4 milyar ışık yılı.

Dairemizin çapını 10 kat daha büyüttüğümüzde ne olduğunu bilemiyoruz. Daha kaç kez 10 kat büyütebileceğimizi de… 

Sonsuz bir evren ya da sonsuzluk… Ya da ?…
-------------

Kaynak: Powers of Ten (1977) belgeseli, Barış ÖZCAN'a teşekkürler