7 Mart 2024 Perşembe

08 Mart 2024 Cuma TORUNLARIMA MEKTUPLAR......................ANILAR; 08 Mart


Yilmaz Yalcın
Ne düşünüyorum I albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

8 Mart 2020


Bir tarih yaşanıyor. Biz de o tarihin şahitleriyiz.

Belki tarihte şu 100 yıl içinde yaşananlar kadar yoğun, hızlı ve şaşırtıcı şeyler yaşanmadı. Hem acıların en katmerlisini hem de refahın uç noktalarını gördük, görüyoruz.


Teknoloji ve bilimin ulaştığı nokta adeta baş döndürücü. Sadece bizde değil dünyanın her yerinde geçmişte sahip olunan değerler birer birer silinip kayboldular. Cebimizde paramız, evimiz arabamız var. Yokluk bilmiyoruz. Ancak maddi iklimlerimiz değişirken tıpkı buzullar gibi insanlığımız da her geçen gün çözülüp erimekte.
Kim derdi ki bize çağdaş uygarlık dersi veren batı dünyası bu kadar bencil, vahşi ve zalim olabilecek. Vekalet savaşlarıyla ezip çiğnedikleri ülkelerde her gün yüzlerce masum can verirken kılları kıpırdamayacak. Savaşla, terörle, açlık ve hastalıkla ölen insanlara sinek kadar değer verilmeyecek. Can havliyle yurtlarını terk eden mültecilere gaz bombası, silah ve sopayla saldırılacak.
İnsan hakları, uluslararası hukuk ve çağdaş normlar açıkça çiğnenecek. Kendi elleriyle silahlandırıp diktatör yaptıkları ülkelerin yönetimlerini göz göre göre devirip sonra da terör bataklığına dönüşen o toprakları bu defa da sizi kurtaralım, demokrasi getirelim diye yeniden kana boyayacaklar.
Kendi kurdukları BM, AB ve NATO gibi kuruluşların yine kendileri tarafından yozlaştırılmaları hangi gelişme ile açıklanabilir? Kimyasal silahı yasaklayan bir kafa her yıl yüzbinlerce insanın ölümüne yol açan konvansiyonel silahlar için neden aynı hassasiyeti göstermez? Sebep o silahları üretip devlet yada terörist, haklı ya da haksız hiçbir ayrım gözetmeden satmaları olmasın?
Her yıl dünyada savaş, terör, açlık, kuraklık, sefalet ve hastalıktan kırılan yüzbinlerce insan can taşımıyor mu? Neden ufacık bir virüs ya da perişan mülteciler kapılarına dayandığında ortalığı ayağa kaldırırlar?
Bundan sonra kim hangi 'uygar ölçüyle' başkalarını kandırabilir ki?
Bugün 'emekçi kadınlar günü' ymüş. İşin aslı tarihte bir grup kadının vahşiçe kurşunlanmasına dayanıyor. O utanç verici olayı bile dünyaya dayatıp çılgın tüketim ekonomisine odun yapanlar da maalesef onlar.
Gerçekten de tarihin en ilginç bir dönemini yaşıyor ve şahid oluyoruz.
Ülkemiz bu garipliklerin ortasında adeta bir 'hak ve adelet' anıtı gibi. Ne kadar saldırsalar, hangi fırıldağı çevirseler yıkamıyorlar. Sadece ekonomisi ile, savunması ile değil insanlığı ile de hala ayakta. Hem büyümeye devam ediyor, hem de dünyanın bütün mazlumlarının gönlünde devleşiyor.
Rabbimize hamd olsun. Böyle çalkantılı bir zamanda tam vaktinde hükümet sistemimizi dönüştürdük. Siyasi istikrarı, güveni ve huzurumuzu koruduk. Başımızda güzel, cesur, hak ve adalet aşığı, bizden biri, imanlı bir lider var. Biz ona ve ülkemize duacıyız, o da milletine sevdalı.
Onun zamanında şanlı afrin, gazi idlib müdafaası gibi zaferler sıradan hale geldi. Artık harp meydanlarında kazandıklarımız masalarda kaybedilmiyor. Kimsenin karşısında boynumuz bükük değil. Aksine uzun boylu adamlarımızı gururla, iftiharla ve duayla izliyoruz her gün.
Kim ne derse desin, kim karnında ne şişirirse şişirsin gerçek bu. Bize de ne mutlu ki bu günleri gördük. Bir tarih yazılıyor, biz de o tarihin canlı şahitleriyiz.

Rabbim her türlü kazadan, beladan, şerden ve hasetten muhafaza eylesin. Askerimizin, devlet adamlarımızın, milletimizin ayağına taş değmesin. 

Yilmaz Yalcın
Divan şiiri II albümüne yeni bir fotoğraf ekledi. 
p

Sevâd-ı cürm ile kesmem ümîdi nûr-ı rahmetten
Hicâb-ı zulmeti bir lâhzâda tenvîr eder meh-tâb
(Suçlarım yüzünden umut kesmem rahmet ışığından, Gecenin karanlığını, bir anda aydınlatıverir ay ışığı.)
Hâmî-i Âmidî
BİLGELİKLER DİVANI, 190
n


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder