El-Müntakim/Mümtehine Sûresi
Bugün üç ayların 83.ncü, Ramazanın 24.ncü günü.
Ramazan ayının son on günü hem "cehennem azabından kurtuluş" fırsatı
hem de içinde "bin aydan hayırlı Kadir gecesi"ni saklıyor.
Günümüz dünyasında bize hayli uzak gelse de bu günler aynı zamanda "itikaf"
ibadetinin yapıldığı günler.
Corona günlerinin 420.ncisini de geride
bıraktık. Bu arada ailece coronaya yakalanmamızın da üçüncü günü. Evin her
odası karantina, bana da yatak odası düştü. 10 gün bir nevi itikaftayım yani. İlk iki gün bayağı kötüydüm. Ateşim zaman zaman 39'a çıkıyor, sık sık
öksürük nöbetleriyle sarsılıyor, ayağa kalkarken dengemi bulamıyordum. İlacın
faydası olmalı. Bugün daha iyiyim. İnşallah bu aydan rahmetle, bağışlanmayla,
arınmayla ve başımızdaki bu musibet salgın hastalıktan da kurtulmuş olarak
çıkabiliriz. Akraba ve dostlarımdan dua bekliyorum.
Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu
yana devam ettirdiğimiz her gün bir "esma"yı anma
geleneğini ve Kur'an kaynaklı "dua ve zikir"leri öğrenme
gayretimize devam edelim.
Bugün sırada Esma ül Hüsna'nın seksenüçüncüsü "El-Müntakim" var.
Ayrıca içinde İbrahim(as) duası
bulunan Kur'an ı Kerimin "Mumtehine Sûresi" ile
ilerliyoruz.
EL-MÜNTAKİM: المنتقم Sözlükte “şiddetle ayıplamak, suçluyu cezalandırmak” anlamındaki nakm
(nükūm) kökünün “iftiâl” kalıbından türemiş bir sıfat olan müntakım “yadırgayıp
ayıplayan, suçluyu cezalandıran, öç alan” mânalarına geliyormuş. [1]
“Nakm” kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de on üç yerde Allah’a nisbet edilmiş. Bunların altısı fiil
kalıbında, dördü “zü’ntikām” (suçlunun hakkından gelen), üçü de müntakım
şeklinde. Züntikām nitelemeleri azîz (yenilmeyen yegâne galip) ismiyle birlikte
kullanılmış ve iki isim muhteva bakımından birbirini tamamlamış. Müntakım
biçimindeki kullanılışlar da tâzim için çoğul sîgasıyla gelmiş. [2]
Müntakım ismi Tirmizî’nin
rivayet ettiği esmâ-i hüsnâ listesinde yer almış [3] ve
İbn Hacer’in Kur’an’dan derlediği doksan dokuz isme dahil edilmiş.[4]
'O' günahkarlara adaletiyle müstahak oldukları cezayı veren, Asilerden intikam alan,
suçluları hak ettikleriyle cezalandıran, suçlulara cezalarını veren, günahkârlara
adaletiyle müstahak oldukları cezayı veren, mağdurların intikamını alan, zulüm
etmeksizin intikam alan" demek.
Mumtehine sûresi: الْمُمْتَحِنَةِ سُورَةُ Mumtehine sûresi 13 ayetten oluşuyor. Medinede inen sûrelerden. Hudeybiye antlaşmasından sonra müşrikler arasından çıkıp Medine’ye gelen ve müslüman olduklarını söyleyen kadınların imtihan edilmeleri emredildiği için sûreye mecazen,“imtihan eden” anlamında “mümtehine” denmiş.
Mushaftaki sıralamada 60.ıncı, iniş sırasına göre 91.nci sûre. Ahzâb sûresinden
sonra, Nisâ sûresinden önce Medine’de nâzil olmuş.
Sûrede başlıca, Allah için sevmek, Allah için buğz etmek ve müslümanlarla kâfirler arasındaki ilişkilere dair bazı uyarılar konu edilmekte.
Surenin 4-6 ayetleri Hz. İbrahim'den bahsediyor. "İbrahim'de
ve onunla beraber olanlarda sizin için gerçekten güzel bir misal vardır. Onlar
kavimlerine şöyle demişlerdi: "Muhakkak ki biz sizden ve sizin Allah'tan
başka taptıklarınız şeylerden uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz de bir tek Allah'a
inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke
belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Andolsun ki senin için
mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye
gücüm yetmez" sözü hariç…"
deniliyor. Hemen devamında yani ayetin sonunda Hz. İbrahim'in ettiği dua
başlıyor:
HZ. İBRAHİM'İN DUASI
Mümtehine Sûresi, 4-5. Âyetler:
Bismillâhirrahmânirrahîm, "(4)..Rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr. (5) Rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lillezîne keferû, vagfir lenâ rabbenâ, inneke entel azîzul hakîm." (Mumtehine sûresi 4 ve 5. ayetler)
(4) “...Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak
sanadır. (5) Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi
bağışla! Ey Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin.”
“… Onlar
şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana
yöneldik. Dönüş de ancak sanadır." (4) "Ey Rabbimiz! Bizi,
inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak
güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin." ﴾5﴿ [5]
(4) … Rabbimiz! Sadece sana dayanıp güvendik,
sana yöneldik;
dönüş de ancak
sanadır. (5) Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler
için
bir sınama konusu yapma. Bizi bağışla ey rabbimiz! Çünkü kudret ve
hikmet sahibi olan sensin.[6]
(4)…Sonra da şöyle dua ettiler: Rabb'imiz! Biz sadece
sana güvenip dayandık, sadece sana yöneldik; dönüş
de ancak sanadır. (5) Rabb'imiz! Bizi, inkâr edenler
için
bir imtihan vasıtası yapma, bizi bağışla! Rabb'imiz! Kuşkusuz sen güçlüsün, her
şeyi yerli yerince yaparsın" [7]
Bir sonraki ayet "Andolsun ki, sizin için onlarda Allah’ı ve ahiret gününü umanlar (Allah’ın Zat’ına ulaşmayı) ahiret gününü dilemiş olan kimselere güzel örnek vardır. Ve kim yüz çevirirse, şüphesiz ki Allah zengindir (Ganî), övgüye lâyık (Hamîd) olan, hamdedilen yalnız O'dur."(6) ifadesiyle bu bahsi sonlandırıyor.
[1] (İbnü’l-Esîr,
en-Nihâye, “nḳm” md.; Lisânü’l-ʿArab, “nḳm” md.)
[2] (M. F.
Abdülbâkī, el-Muʿcem, “nḳm” md.)
[3] (“Daʿavât”,
82
[5] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/mumtehine-suresi-60/ayet-1/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1
[7] Beyânu’l-Hak,
Prof.Dr.Zeki Duman, 3.cilt sayfa 258
El Afüv/Haşr Sûresi
Bugün üç ayların 84.ncü, Ramazanın
25.ncü günü. Şu andan itibaren artık her gecemiz "bin aydan hayırlı
Kadir gecesi" olabilir.
Corona günlerinin 421.ncisini de
geride bıraktık. Ailemizin covide karşı topyekûn imtihanının ise dördüncü günündeyiz.
Herkeste farklı semptomlar var; kiminde kas ağrısı, kiminde yorgunluk
halsizlik, kiminde baş ağrısı. En ağırları benim. Ara ara ateşim yükseliyor,
öksürük nöbetleri bir kayboluyor bir geri geliyor. İlacın ağzımda bıraktığı
berbat tad ise en kötüsü. Ancak bugün dünden daha daha iyiyim denilebilir.
Evlatlarımla bir kere daha iftihar
ettim. Kendileri de hasta olmalarına rağmen anne babalarına hizmette
yarışıyorlar. Rabbim onlara da böyle evlatlar versin. Ateş azabı değmesin
tenlerine, iki cihanda mesut bahtiyar olsunlar.
Bugün cuma ama yine namaza gidemiyorum. Bu arada diyanet salgın sebebiyle erkeklere de
evde itikaf fetvası vermiş. Olur olmaz ayrı konu ama niyetim bu. Zaten 8-10
metrelik bir odada uyku, namaz, kur'an ve yazılarım vaktimi dolduruyor. Umarım
kabul olur, umarım bu aydan rahmetle, bağışlanmayla, arınmayla ve başımızdaki
bu musibet salgın hastalıktan da kurtulmuş olarak çıkabiliriz.
Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların
başlangıcından bu yana devam ettirdiğimiz her gün bir "esma"yı
anma geleneğini ve Kur'an kaynaklı "dua ve zikir"leri
öğrenme gayretimize devam edelim.
Bugün sırada Esma ül Hüsna'nın seksendördüncüsü "El-Afüv" var. Ayrıca içinde sonra gelen müminlerin duası bulunan Kur'an ı
Kerimin "Haşr Sûresi" ile ilerliyoruz.
EL-AFÜV: العفو El-Afüvv esmasının
Türkçe manası acıması ve şefkati büyük, acıyan, merhameti olan" demekmiş.
Günahları bir çırpıda silen, bağışlayıcı olan, çok affeden, kullarına karşı
sürekli bağışlayan gibi manaları da var.
El-Afüv Allah’ın bütün günahları tamamen kaldırması anlamına geliyor. Onun
bağışlayıcı olduğuna vurgu yapan bu anlam zikir yapan için bir af dilemek
anlamına gelmekte.
Hiçbir sorumluluk kalmayacak şekilde günahları affeden. Günahları mahveden,
silen, kulların kötülüklerini keremiyle bağışlayan. İnsanlara bağışlama duygusu
veren.
'O' insanların günahlarını kendilerinde sorumluluk kalmayacak şekilde
affeden, çok affeden, günahları silerek kullarını cezalandırmaktan
vazgeçerek
bağışlayan, çok
affedici, çok bağışlayıcı, affı bol, günahları affederek bağışlayan" demek.
HAŞR SÛRESI: الْحَشْرِ سُورَةُ Haşr Sûresi Kur’an ı Kerim’in Mushaf sıralamasına göre 59.uncu iniş sırasına göre 101.inci sûresidir. Medine döneminde inmiş, 24 âyet. Beyyine sûresinden sonra, Nûr sûresinden önce Medine’de nâzil olmuş.
Sûrede Medine’de yaşamakta
olan ve Hz.Peygamberle yaptıkları antlaşmaya ihanet ederek İslâm toplumunu
ortadan kaldırmak üzere Mekkeli müşriklerle ittifak yapan Nadîroğulları
yahûdîlerinin ihânetleri ve Medine’den topluca sürülmesi hadisesi ile
münâfıkların hâlleri, sonunda da Allahü teâlânın büyüklüğü ve Esmâ-i hüsnâsı
bildirilmekte.
7'nci ayette "Allah'ın fethedilen memleketler
halkının mallarından Peygamber'ine Fey' olarak verdikleri; Allah'ın,
Peygamber'in, (Peygamber'e) akrabalığı olanların, yetimlerin, yoksulların ve
yolda kalanlarındır. Tâ ki içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın. Peygamber
size ne verdiyse onu alınız, neyi yasak ettiyse ondan sakınınız. Ve Allah'tan
korkun! Çünkü Allah'ın cezalandırması çetindir"
deniyor. Devamında "Allah'ın verdiği bu ganimet malları bilhassa;
yurtlarından ve mallarından edilmiş olan, Allah'ın lütfunu ve rızâsını dileyen,
Allah'ın dinine ve Peygamber'ine yardım eden muhacir fakirlerindir. Onlar
sâdıkların tâ kendileridir" (8)
ifadesi var..
Bir sonraki ayette Muhacir ve Ensar'dan bahsediliyor: "Muhacirlerden evvel Medine'yi yurt ve iman evi edinmiş olan Ensar, kendilerine hicret edip gelenleri severler. Onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir kaygı hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile, muhacir kardeşlerini tercih ederler. Kim nefsinin mala olan hırs ve cimriliğinden korunursa, işte onlar saâdete erenlerdir."
10. Bunların ardından gelenler de şöyle derler:
SONRA GELENLERİN DUASI
Haşr sûresi, 10. Ayet:
Bismillâhirrahmânirrahîm, Velleżîne câû min ba’dihim yekûlûne “Rabbenâ-ġfir lenâ veli-iḣvâninâ-lleżîne sebekûnâ bil-îmâni velâ tec’al fî kulûbinâ ġillen lilleżîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm” (Haşr Sûresi: 10. Âyet)
“Onlardan
sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan
kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma!
Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!"
“Onlardan
sonra gelenler ise şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman
etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir
kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok
merhametlisin." ﴾10﴿ [1]
“Bunların
ardından gelenler de “Ey rabbimiz” derler, “Bizi ve bizden önceki iman
etmiş kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kötü bir düşünce ve
duyguya yer bırakma. Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok şefkatlisin, çok
merhametlisin.” [2]
“Muhacir ve Ensar'dan sonra gelenler ise, "Rabb'imiz, bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde, iman edenlere karşı en küçük bir kin bırakma! Rabb'imiz! Şüphe yok ki sen, çok şefkatlisin, çok merhametlisin." diye dua ederler. ﴾10﴿ [3]
[1]
Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/hasr-suresi-59/ayet-10/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[3] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 3.cilt sayfa 361
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder