7 Mayıs 2021 Cuma

07 Mayıs 2021 10:00 Cuma CORONA GÜNLERİ........................................El-Müntakim/Mümtehine -El Afüv/Haşr Sûresi

El-Müntakim/Mümtehine Sûresi

Bugün üç ayların 83.ncü, Ramazanın 24.ncü günü. Ramazan ayının son on günü hem "cehennem azabından kurtuluş" fırsatı hem de içinde "bin aydan hayırlı Kadir gecesi"ni saklıyor. Günümüz dünyasında bize hayli uzak gelse de bu günler aynı zamanda "itikaf" ibadetinin yapıldığı günler.

Corona günlerinin 420.ncisini de geride bıraktık. Bu arada ailece coronaya yakalanmamızın da üçüncü günü. Evin her odası karantina, bana da yatak odası düştü.  10 gün bir nevi itikaftayım yani. İlk iki gün bayağı kötüydüm. Ateşim zaman zaman 39'a çıkıyor, sık sık öksürük nöbetleriyle sarsılıyor, ayağa kalkarken dengemi bulamıyordum. İlacın faydası olmalı. Bugün daha iyiyim. İnşallah bu aydan rahmetle, bağışlanmayla, arınmayla ve başımızdaki bu musibet salgın hastalıktan da kurtulmuş olarak çıkabiliriz. Akraba ve dostlarımdan dua bekliyorum. 

Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu yana devam ettirdiğimiz her gün bir "esma"yı anma geleneğini ve Kur'an kaynaklı "dua ve zikir"leri öğrenme gayretimize devam edelim.

Bugün sırada Esma ül Hüsna'nın seksenüçüncüsü "El-Müntakim" var. Ayrıca içinde İbrahim(as) duası bulunan Kur'an ı Kerimin "Mumtehine Sûresi" ile ilerliyoruz.

EL-MÜNTAKİM:  المنتقم    Sözlükte “şiddetle ayıplamak, suçluyu cezalandırmak” anlamındaki nakm (nükūm) kökünün “iftiâl” kalıbından türemiş bir sıfat olan müntakım “yadırgayıp ayıplayan, suçluyu cezalandıran, öç alan” mânalarına geliyormuş. [1]

“Nakm” kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de on üç yerde Allah’a nisbet edilm. Bunların altısı fiil kalıbında, dördü “zü’ntikām” (suçlunun hakkından gelen), üçü de müntakım şeklinde. Züntikām nitelemeleri azîz (yenilmeyen yegâne galip) ismiyle birlikte kullanılmış ve iki isim muhteva bakımından birbirini tamamlamış. Müntakım biçimindeki kullanılışlar da tâzim için çoğul sîgasıyla gelmiş. [2]

Müntakım ismi Tirmizî’nin rivayet ettiği esmâ-i hüsnâ listesinde yer almış [3] ve İbn Hacer’in Kur’an’dan derlediği doksan dokuz isme dahil edilmiş.[4]

'O' günahkarlara adaletiyle müstahak oldukları cezayı veren, Asilerden intikam alan, suçluları hak ettikleriyle cezalandıran, suçlulara cezalarını veren, günahkârlara adaletiyle müstahak oldukları cezayı veren, mağdurların intikamını alan, zulüm etmeksizin intikam alan" demek.

Mumtehine sûresi:   الْمُمْتَحِنَةِ  سُورَةُ Mumtehine sûresi 13 ayetten oluşuyor. Medinede inen sûrelerden. Hudeybiye antlaşmasından sonra müşrikler arasından çıkıp Medine’ye gelen ve müslüman olduklarını söyleyen kadınların imtihan edilmeleri emredildiği için sûreye mecazen,“imtihan eden” anlamında “mümtehine” denmiş.

Mushaftaki sıralamada 60.ıncı, iniş sırasına göre 91.nci sûre. Ahzâb sûresinden sonra, Nisâ sûresinden önce Medine’de nâzil olmuş.

Sûrede başlıca, Allah için sevmek, Allah için buğz etmek ve müslümanlarla kâfirler arasındaki ilişkilere dair bazı uyarılar konu edilmekte.

Surenin 4-6 ayetleri Hz. İbrahim'den bahsediyor. "İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda sizin için gerçekten güzel bir misal vardır. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: "Muhakkak ki biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınız şeylerden uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz de bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Andolsun ki senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" sözü hariç…" deniliyor. Hemen devamında yani ayetin sonunda Hz. İbrahim'in ettiği dua başlıyor:

HZ. İBRAHİM'İN DUASI

Mümtehine Sûresi, 4-5. Âyetler:


Bismill
âhirrahmânirrahîm, "(4)..Rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr. (5) Rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lillezîne keferû, vagfir lenâ rabbenâ, inneke entel azîzul hakîm." (Mumtehine sûresi 4 ve 5. ayetler)

(4) “...Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. (5) Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin.”

“… Onlar şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır." (4) "Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin." 5﴿ [5]

(4) … Rabbimiz! Sadece sana dayanıp güvendik, sana yöneldik; dönüş de ancak sanadır. (5) Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için bir sınama konusu yapma. Bizi bağışla ey rabbimiz! Çünkü kudret ve hikmet sahibi olan sensin.[6]

(4)…Sonra da şöyle dua ettiler: Rabb'imiz! Biz sadece sana güvenip dayandık, sadece sana yöneldik; dönüş de ancak sanadır. (5) Rabb'imiz! Bizi, inkâr edenler için bir imtihan vasıtası yapma, bizi bağışla! Rabb'imiz! Kuşkusuz sen güçlüsün, her şeyi yerli yerince yaparsın" [7]

Bir sonraki ayet "Andolsun ki, sizin için onlarda Allah’ı ve ahiret gününü umanlar (Allah’ın Zat’ına ulaşmayı) ahiret gününü dilemiş olan kimselere güzel örnek vardır. Ve kim yüz çevirirse, şüphesiz ki Allah zengindir (Ganî), övgüye lâyık (Hamîd) olan, hamdedilen yalnız O'dur."(6) ifadesiyle bu bahsi sonlandırıyor.


[1] (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “nḳm” md.; Lisânü’l-ʿArab, “nḳm” md.)

[2] (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “nḳm” md.)

[3] (“Daʿavât”, 82

[7] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 3.cilt sayfa 258

El Afüv/Haşr Sûresi

Bugün üç ayların 84.ncü, Ramazanın 25.ncü günü. Şu andan itibaren artık her gecemiz "bin aydan hayırlı Kadir gecesi" olabilir.

Corona günlerinin 421.ncisini de geride bıraktık. Ailemizin covide karşı topyekûn imtihanının ise dördüncü günündeyiz. Herkeste farklı semptomlar var; kiminde kas ağrısı, kiminde yorgunluk halsizlik, kiminde baş ağrısı. En ağırları benim. Ara ara ateşim yükseliyor, öksürük nöbetleri bir kayboluyor bir geri geliyor. İlacın ağzımda bıraktığı berbat tad ise en kötüsü. Ancak bugün dünden daha daha iyiyim denilebilir.

Evlatlarımla bir kere daha iftihar ettim. Kendileri de hasta olmalarına rağmen anne babalarına hizmette yarışıyorlar. Rabbim onlara da böyle evlatlar versin. Ateş azabı değmesin tenlerine, iki cihanda mesut bahtiyar olsunlar.

Bugün cuma ama yine namaza gidemiyorum. Bu arada diyanet salgın sebebiyle erkeklere de evde itikaf fetvası vermiş. Olur olmaz ayrı konu ama niyetim bu. Zaten 8-10 metrelik bir odada uyku, namaz, kur'an ve yazılarım vaktimi dolduruyor. Umarım kabul olur, umarım bu aydan rahmetle, bağışlanmayla, arınmayla ve başımızdaki bu musibet salgın hastalıktan da kurtulmuş olarak çıkabiliriz.

Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu yana devam ettirdiğimiz her gün bir "esma"yı anma geleneğini ve Kur'an kaynaklı "dua ve zikir"leri öğrenme gayretimize devam edelim.

Bugün sırada Esma ül Hüsna'nın seksendördüncüsü "El-Afüv" var. Ayrıca içinde sonra gelen müminlerin duası bulunan Kur'an ı Kerimin "Haşr Sûresi" ile ilerliyoruz.

EL-AFÜV: العفو El-Afüvv esmasının Türkçe manası acıması ve şefkati büyük, acıyan, merhameti olan" demekmiş. Günahları bir çırpıda silen, bağışlayıcı olan, çok affeden, kullarına karşı sürekli bağışlayan gibi manaları da var.

El-Afüv Allah’ın bütün günahları tamamen kaldırması anlamına geliyor. Onun bağışlayıcı olduğuna vurgu yapan bu anlam zikir yapan için bir af dilemek anlamına gelmekte.

Hiçbir sorumluluk kalmayacak şekilde günahları affeden. Günahları mahveden, silen, kulların kötülüklerini keremiyle bağışlayan. İnsanlara bağışlama duygusu veren.

'O' insanların günahlarını kendilerinde sorumluluk kalmayacak şekilde affeden, çok affeden, günahları silerek kullarını cezalandırmaktan vazgeçerek bağışlayan, çok affedici, çok bağışlayıcı, affı bol, günahları affederek bağışlayan" demek.

HAŞR SÛRESI:  الْحَشْرِ سُورَةُ Haşr Sûresi Kur’an ı Kerim’in Mushaf sıralamasına göre 59.uncu iniş sırasına göre 101.inci sûresidir. Medine döneminde inmiş, 24 âyet. Beyyine sûresinden sonra, Nûr sûresinden önce Medine’de nâzil olmuş.

Sûrede Medine’de yaşamakta olan ve Hz.Peygamberle yaptıkları antlaşmaya ihanet ederek İslâm toplumunu ortadan kaldırmak üzere Mekkeli müşriklerle ittifak yapan Nadîroğulları yahûdîlerinin ihânetleri ve Medine’den topluca sürülmesi hadisesi ile münâfıkların hâlleri, sonunda da Allahü teâlânın büyüklüğü ve Esmâ-i hüsnâsı bildirilmekte.

7'nci ayette  "Allah'ın fethedilen memleketler halkının mallarından Peygamber'ine Fey' olarak verdikleri; Allah'ın, Peygamber'in, (Peygamber'e) akrabalığı olanların, yetimlerin, yoksulların ve yolda kalanlarındır. Tâ ki içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın. Peygamber size ne verdiyse onu alınız, neyi yasak ettiyse ondan sakınınız. Ve Allah'tan korkun! Çünkü Allah'ın cezalandırması çetindir" deniyor. Devamında "Allah'ın verdiği bu ganimet malları bilhassa; yurtlarından ve mallarından edilmiş olan, Allah'ın lütfunu ve rızâsını dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamber'ine yardım eden muhacir fakirlerindir. Onlar sâdıkların tâ kendileridir" (8) ifadesi var..

Bir sonraki ayette Muhacir ve Ensar'dan bahsediliyor: "Muhacirlerden evvel Medine'yi yurt ve iman evi edinmiş olan Ensar, kendilerine hicret edip gelenleri severler. Onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir kaygı hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile, muhacir kardeşlerini tercih ederler. Kim nefsinin mala olan hırs ve cimriliğinden korunursa, işte onlar saâdete erenlerdir."

10. Bunların ardından gelenler de şöyle derler:

SONRA GELENLERİN DUASI

Haşr sûresi, 10. Ayet:


Bismillâhirrahmânirrahîm,
Velleżîne câû min ba’dihim yekûlûne “Rabbenâ-ġfir lenâ veli-iḣvâninâ-lleżîne sebekûnâ bil-îmâni velâ tec’al fî kulûbinâ ġillen lilleżîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm” (Haşr Sûresi: 10. Âyet)

“Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!"

“Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin." ﴾10﴿ [1]

“Bunların ardından gelenler de “Ey rabbimiz” derler, “Bizi ve bizden önceki iman etmiş kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kötü bir düşünce ve duyguya yer bırakma. Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin. [2]

“Muhacir ve Ensar'dan sonra gelenler ise, "Rabb'imiz, bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde, iman edenlere karşı en küçük bir kin bırakma! Rabb'imiz! Şüphe yok ki sen, çok şefkatlisin, çok merhametlisin." diye dua ederler. ﴾10﴿ [3]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder