3 Mayıs 2021 Pazartesi

03 Mayıs 2021 13:30 Salı CORONA GÜNLERİ........................................El-Müteâlî/Mü’minûn Sûresi

El-Müteâlî/Mü’minûn Sûresi

Bugün üç ayların 80.nci, Ramazanın 21.nci günündeyiz. Ramazan ayının son on günü hem "cehennem azabından kurtuluş" fırsatı hem de içinde "bin aydan hayırlı Kadir gecesi"ni barındırıyor. Rabbim değerlendirebilenlerden eylesin.

Bu arada Corona günlerinin 417.ncisini de geride bıraktık. İnşallah bu aydan rahmetle, bağışlanmayla, arınmayla ve başımızdaki bu musibet salgın hastalıktan kurtulmuş olarak çıkabiliriz. O zaman gerçekten bayramımız bayram olur. 

Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu yana devam ettirdiğimiz her gün bir "esma"yı anma geleneğini ve Kur'an kaynaklı "dua ve zikir"leri öğrenme gayretimize devam edelim.

Bugün sırada Esma ül Hüsna'nın seksenincisi "El-Müteâlî" var. Ayrıca içinde peygamberimizin (sav) şahsında bütün inananlar için güzel ve kısa bir dua öğretilen Kur'an ı Kerimin "Mü'minûn sûresi" ile ilerliyoruz.

EL-MÜTEÂLÎ:  المتعالِ   Sözlükte “şan, şeref, kuvvet ve kudret sahibi olmak” mânasındaki alâ’ veya ulüv kökünün “tefâul” kalıbından türeyen müteâlî kelimesi “izzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce olan” demekmiş.

Râgıb el-İsfahânî, aynı kökü teşkil eden alâ’ ile ulüv arasında fark gözeterek birinci kullanımın mekânlar ve cisimler için “yükselmek”, ikincisinin ise “mertebesi yüce olmak” anlamına geldiğini söylemiş. Kavram zât-ı ilâhiyyeye nisbet edildiğinde, “kimsenin O’nun mahiyetini anlatamayacağı, ârifler de dahil olmak üzere hiç kimsenin ilim ve irfanının künhünün bilgisine ulaşamayacağı” mânasında olduğunu belirtmiş.[1]

Alâ’ veya ulüv kavramı yirmi yedi âyette Allah’a izâfe edilmiş olup bunlardan biri müteâlî, on dördü teâlâ, dokuzu alî ve üçü a‘lâ şeklinde. [2]

Ra‘d sûresinde yer alan müteâlî ismi (13/9) İbn Kesîr dışındaki kıraat imamlarınca müteâl şeklinde okunmuştur. [3] Müteâlî sözü bu âyette “kebîr” (büyük, ulu) ismiyle birlikte kullanılmış. Bunun sebebi, zât-ı ilâhiyyenin kebîrin muhtevasındaki “cüsseli oluş” niteliğinden tenzih edilmesi olmalıdır (bk. KEBÎR).

Alâ’ kavramının “teâlâ” fiiliyle Allah’a nisbet edildiği âyetlerde kelimenin içeriği çerçevesinde Cenâb-ı Hakk’ın birliği vurgulanmış.

A‘lâ (en üstün, en kudretli) doksan dokuz isim listesinde yer almamakla birlikte üç âyette Allah’a izâfe edilmiş. Ebü’l-Bekā alînin (ve dolayısıyla müteâlînin) zâtından ötürü, a‘lânın ise diğer varlıklara nazaran Allah’ın yüceliğini ifade ettiğini belirtiyor.[4]

Müteâlî, İbn Mâce ve Tirmizî’nin rivayet ettikleri esmâ-i hüsnâ listelerinde yer almış [5], başka münasebetlerle de Allah’ın ismi olarak kullanılmış [6]. [7]

"O' noksanlardan münezzeh olan, en büyük, Âli, yücelerden yüce, son derece yüce ve aşkın, her şeyden yüksek ve yüce, şânına yakışmayan vasıflardan uzak olan, izzet şeref ve hükümranlık bakımından en yüce olan,  bilinenlerin en üstünü, Aklın idrak ettiği her şeyden yücelik ve yüksekliğin en üstününe sahip olan, Akıllı yaratılmışlarda mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan çok yüce olan" demek.

MÜ’MINÛN SÛRESI: الْمُؤْمِنُونَ  سُورَةُ   Kur'an ı Kerimin 23. sûresi olan Mu'minûn 118 âyetten oluşuyor. Sûre, adını birinci âyette geçen “elMü’minûn” kelimesinden almış. “el-Mü’minûn”, mü’minler demek.

Mushaftaki sıralamada 23.ncü, iniş sırasına göre 74.üncü sûre. Enbiyâ sûresinden sonra, Secde sûresinden önce Mekke’de inmiş.

Mü’minûn sûresinin öncelikli konusu inananların üstün nitelikleri. Daha sonra her bir insanın anne karnındaki oluşum süreci, Hz. Nûh ve adı verilmeyen bir peygamber ile Mûsâ ve Hârûn hakkında ibretli bilgiler, tebliğlerinin ortak noktaları, peygamberlerin yolundan giden ümmetlerin ve onların yolundan sapan inkârcıların başlıca özellikleri, Mekke putperestlerinin, sorulduğunda Allah’ın yaratıcı gücünü kabul etmelerine rağmen O’na ortak koşmaları ve âhirete inanmamaları, bunların âhiretteki acıklı durumları, pişmanlıkları ve karşılık bulmayacak dilekleri hakkında açıklamalar yapılmakta.

Müşriklere son uyarı niteliğindeki bu sûrede, mü’minlerin zafere ulaşacakları, kötülerin cezaya çarptırılacağı konu ediliyor.

Sûre, “Rabbim! Beni bağışla, bana merhamet et; sen merhametli olanların en üstünüsün!” meâlindeki dua cümlesiyle son buluyor. [8]

NUH (as)'IN DUALARI

Mü'minûn sûresi, 26.Ayet:


Bismillâhirrahmânirrahîm, "
Kâle: “Rabbi-nsurnî bimâ keżżebûn”. (Mü'minûn sûresi, 26.ayet)

"Ey Rabbim! (Kavmimin) beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!"

(Nûh), "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!" dedi. [9]

"Nûh, Rabbim! Bunların beni yalancılıkla suçlamalarına karşı bana yardım et!” dedi.[10]

(Nûh), "Rabb'im, yalanlamalarına karşı bana yardım et!" dedi. [11]

Müminun Sûresi, 29. Âyet:


Bismillâhirrahmânirrahîm, “Vekul: Rabbi enzilnî munzelen mubâraken veente ḣayru-lmunzilîn” (Müminun Sûresi, 29. Âyet)

Ve de ki: "Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen, konuklatanların en hayırlısısın." 

"Yine de ki: "Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın." 29﴿ [12]

"Yine de ki: ‘Rabbim! Beni bereketli bir yere indir; en uygun şekilde indirip yerleştiren sensin.’ [13]

Ve : “Rabb'im, beni mübarek bir yere indir! Konuk edenlerin en iyisi sensin!" [14]

Surenin 92. ayetinde "Allah görünmeyeni de görüneni de bilendir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir" buyruluyor. Hemen ardından peygamberimize hitaben: "De ki: “Ey Rabbim! Eğer onlara vaad edilen azabı bana mutlaka göstereceksen.” (93) “O zaman ey Rabbim! Beni zâlimler topluluğu arasında bulundurma!” (94) niyazı öğretiliyor.

PEYGAMBERİMİZ'İN (sav)DUALARI

Müminun Sûresi, 93-94. Âyetler:


Bismillâhirrahmânirrahîm, "
Kul: “Rabbi immâ turiyennî mâ yû’adûn (93) Rabbi felâ tec’alnî fî-lkavmi-zzâlimîn.(94)” (Müminun Sûresi, 93-94. Âyetler)

(Resulüm!) De ki: Rabbim! Eğer onlara yöneltilen tehdidi (dünyevî sıkıntıyı ve uhrevî azabı) mutlaka göstereceksen, Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda bulundurma, Rabbim!”

"De ki: "Ey Rabbim! Onlara yöneltilen tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde bulundurma." 93-94﴿ [15]

"(93)De ki: Rabbim! Eğer onların tehdit edildiği hali bana göstereceksen; (94) Bu durumda beni zalimler topluluğunun içinde bulundurma rabbim![16]

De ki: Rabb'im! Eğer onların tehdit edildikleri şeyi bana göstereceksen, (94) Rabb'im, beni zalimler topluluğu içinde bulundurma![17]

Ayetlerin devamında "Onlara vâdettiğimizi sana göstermeye biz elbette kâdiriz."(95) "Sen kötülüğü en güzel bir usûlde defet! Çünkü biz onların vasıflandırmakta oldukları şeyi çok iyi biliriz"(96) denildikten sonra peş peşe iki ayette yine bir dua var: " De ki:..(97-98) 

Müminun Sûresi, 97-98. Âyetler:


Bismillâhirrahmânirrahîm,Vekul: “Rabbi e’ûżu bike min hemezâti-şşeyâtîn.
Ve e’ûżu bike rabbi en yahdurûn." (Mü'minûn sûresi, 9798 Ayetler)

“Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.”

"De ki: "Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım." (97) "Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım." 98﴿ [18]

(97)Ve de ki: Rabbim! Şeytanların gizli kışkırtmalarından sana sığınırım. (98) Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım rabbim!” [19]

De ki: "Rabb'im! Şeytanların beni kışkırtmalarından sana sığınırıyorum! (97) ve sana sığınıyorum Rabb'im!, şeytanların başıma musallat olmalarından!" [20]

Müminun Sûresi, 109. Âyet:


Bismillâhirrahmânirrahîm, 
".. İnnehu kâne ferîkun min ‘ibâdî yekûlûne “Rabbenâ âmennâ faġfir lenâ verhamnâ veente ḣayru-rrâhimîn.” (Müminun Sûresi, 109. Âyet)

“Çünkü kullarımdan bir zümre "Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi bağışla, bize merhamet et, sen, merhametlilerin en iyisisin." diyorlardı. 

"Kullarımdan, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" diyen bir grup var idi." 109﴿ [21]

“Kullarım arasında, ‘Rabbimiz! Biz iman ettik; bizi affet, bize acı! Sen merhametlilerin en üstünüsün diyen bir kesim de şüphesiz vardı." [22]

"Kullarımdan bir grup elini açıp: Rabb'imiz, biz iman ettik; sen de bizi bağışla, bize merhamet et! Zira sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!" diye dua ettiklerinde…" [23]

Mu'minûn sûresinin 115. ayetinde "Öyleyse Bizim, sizi abes olarak (boş yere) yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz?" sorusu yöneltiliyor. Ardından "İşte Hakk Melik olan, gerçek hükümdar olan Allah çok yücedir. O’ndan başka ilâh yoktur. O, çok şerefli olan Arş’ın Rabbidir" (116) deniyor. Devam eden ayette ise "Ve kim Allah ile beraber, varlığını ispat edecek hiçbir delil bulunmayan bir ilâha taparsa, artık o kimsenin hesabı Rabbinin katındadır. Gerçek şu ki kâfirler iflâh olmaz, kurtuluşa eremezler" (117) ifadesi var.

Son olarak 118. Ayette peygamber efendimizin şahsında bütün inananlar için güzel ve kısa bir dua öğretiliyor:

Mu'minûn sûresi, 118 âyet:


Bismillâhirrahmânirrahîm, 
Vekul: “Rabbi-ġfir verham veente ḣayru-rrâhimîn." (Mü'minûn sûresi, 118.nci ayet)

Resulüm! De ki: "Rabbim, bağışla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en iyisisin."

"De ki: "Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!" 118﴿ [24]

"(Resulüm!) De ki: Bağışla ve acı rabbim! Sen merhametlilerin üstünüsün.[25]

"Resûlüm: "Rabb'im, bağışla ve merhamet et; Sen merhamet edenlerin en iyisisin!" de. [26]


[1] (el-Müfredât, “ʿalâ” md.)

[2] (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ʿalv” md.)

[3] (Fahreddin er-Râzî, XIX, 18)

[4] (el-Külliyyât, s. 627; bk. ALÎ)

[5] (“Duʿâʾ”, 10; “Daʿavât”, 82)

[6] (Müsned, II, 88; Tirmizî, “Ḳıyâmet”, 17)

[11] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 455 

[14] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 455

[17] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 463 

[20] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 464

[23] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 465 

[26] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 465 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder