El-Müteâlî/Mü’minûn Sûresi
Bugün üç ayların 80.nci, Ramazanın 21.nci günündeyiz.
Ramazan ayının son on günü hem "cehennem azabından kurtuluş"
fırsatı hem de içinde "bin aydan hayırlı Kadir gecesi"ni
barındırıyor. Rabbim değerlendirebilenlerden eylesin.
Bu arada Corona günlerinin 417.ncisini de geride
bıraktık. İnşallah bu aydan rahmetle, bağışlanmayla, arınmayla ve başımızdaki
bu musibet salgın hastalıktan kurtulmuş olarak çıkabiliriz. O zaman gerçekten bayramımız
bayram olur.
Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu
yana devam ettirdiğimiz her gün bir "esma"yı anma
geleneğini ve Kur'an kaynaklı "dua ve zikir"leri öğrenme
gayretimize devam edelim.
Bugün sırada Esma ül Hüsna'nın seksenincisi "El-Müteâlî" var.
Ayrıca içinde peygamberimizin (sav) şahsında bütün inananlar için güzel ve kısa
bir dua öğretilen Kur'an ı Kerimin "Mü'minûn
sûresi" ile ilerliyoruz.
EL-MÜTEÂLÎ: المتعالِ Sözlükte “şan, şeref, kuvvet ve
kudret sahibi olmak” mânasındaki alâ’ veya ulüv kökünün “tefâul” kalıbından
türeyen müteâlî kelimesi “izzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce olan”
demekmiş.
Râgıb el-İsfahânî, aynı kökü
teşkil eden alâ’ ile ulüv arasında fark gözeterek birinci kullanımın mekânlar
ve cisimler için “yükselmek”, ikincisinin ise “mertebesi yüce olmak” anlamına
geldiğini söylemiş. Kavram zât-ı ilâhiyyeye nisbet edildiğinde, “kimsenin
O’nun mahiyetini anlatamayacağı, ârifler de dahil olmak üzere hiç kimsenin ilim
ve irfanının künhünün bilgisine ulaşamayacağı” mânasında olduğunu belirtmiş.[1]
Alâ’ veya ulüv kavramı yirmi yedi âyette Allah’a izâfe edilmiş olup bunlardan
biri müteâlî, on dördü teâlâ, dokuzu alî ve üçü a‘lâ şeklinde. [2]
Ra‘d sûresinde yer alan
müteâlî ismi (13/9) İbn Kesîr dışındaki kıraat imamlarınca müteâl şeklinde
okunmuştur. [3]
Müteâlî sözü bu âyette “kebîr” (büyük, ulu) ismiyle birlikte kullanılmış. Bunun
sebebi, zât-ı ilâhiyyenin kebîrin muhtevasındaki “cüsseli oluş” niteliğinden
tenzih edilmesi olmalıdır (bk. KEBÎR).
Alâ’ kavramının “teâlâ”
fiiliyle Allah’a nisbet edildiği âyetlerde kelimenin içeriği çerçevesinde
Cenâb-ı Hakk’ın birliği vurgulanmış.
A‘lâ (en üstün, en kudretli)
doksan dokuz isim listesinde yer almamakla birlikte üç âyette Allah’a izâfe
edilmiş. Ebü’l-Bekā alînin (ve dolayısıyla müteâlînin) zâtından ötürü, a‘lânın
ise diğer varlıklara nazaran Allah’ın yüceliğini ifade ettiğini belirtiyor.[4]
Müteâlî, İbn Mâce ve Tirmizî’nin rivayet ettikleri esmâ-i hüsnâ listelerinde
yer almış [5],
başka münasebetlerle de Allah’ın ismi olarak kullanılmış [6]. [7]
"O' noksanlardan münezzeh olan, en büyük, Âli, yücelerden yüce, son derece yüce ve aşkın, her şeyden yüksek ve yüce, şânına yakışmayan vasıflardan uzak olan, izzet şeref ve hükümranlık bakımından en yüce olan, bilinenlerin en üstünü, Aklın idrak ettiği her şeyden yücelik ve yüksekliğin en üstününe sahip olan, Akıllı yaratılmışlarda mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan çok yüce olan" demek.
MÜ’MINÛN SÛRESI: الْمُؤْمِنُونَ سُورَةُ Kur'an ı Kerimin 23. sûresi olan Mu'minûn 118 âyetten oluşuyor. Sûre, adını birinci âyette geçen “elMü’minûn” kelimesinden almış. “el-Mü’minûn”, mü’minler demek.
Mushaftaki sıralamada 23.ncü, iniş sırasına göre 74.üncü sûre.
Enbiyâ sûresinden sonra, Secde sûresinden önce Mekke’de inmiş.
Mü’minûn sûresinin öncelikli konusu inananların üstün nitelikleri. Daha
sonra her bir insanın anne karnındaki oluşum süreci, Hz. Nûh ve adı verilmeyen
bir peygamber ile Mûsâ ve Hârûn hakkında ibretli bilgiler, tebliğlerinin ortak
noktaları, peygamberlerin yolundan giden ümmetlerin ve onların yolundan sapan
inkârcıların başlıca özellikleri, Mekke putperestlerinin, sorulduğunda Allah’ın
yaratıcı gücünü kabul etmelerine rağmen O’na ortak koşmaları ve âhirete
inanmamaları, bunların âhiretteki acıklı durumları, pişmanlıkları ve karşılık
bulmayacak dilekleri hakkında açıklamalar yapılmakta.
Müşriklere son uyarı niteliğindeki bu sûrede,
mü’minlerin zafere ulaşacakları, kötülerin cezaya çarptırılacağı konu ediliyor.
Sûre, “Rabbim! Beni bağışla, bana merhamet et; sen merhametli olanların en
üstünüsün!” meâlindeki dua cümlesiyle son buluyor. [8]
NUH (as)'IN DUALARI
Mü'minûn sûresi, 26.Ayet:
Bismillâhirrahmânirrahîm, "Kâle: “Rabbi-nsurnî bimâ keżżebûn”. (Mü'minûn sûresi, 26.ayet)
"Ey Rabbim! (Kavmimin) beni yalanlamalarına karşı
bana yardım et!"
(Nûh), "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı
bana yardım et!" dedi. [9]
"Nûh, “Rabbim! Bunların beni yalancılıkla suçlamalarına
karşı bana yardım et!” dedi.[10]
(Nûh), "Rabb'im, yalanlamalarına karşı bana
yardım et!" dedi. [11]
Müminun Sûresi, 29. Âyet:
Ve de ki: "Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen,
konuklatanların en hayırlısısın."
"Yine de ki: "Ey Rabbim! Beni bereketli
bir yere kondur. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın." ﴾29﴿ [12]
"Yine de ki: ‘Rabbim! Beni bereketli bir yere
indir; en uygun şekilde indirip yerleştiren sensin.’ [13]
Ve : “Rabb'im, beni
mübarek bir yere indir! Konuk edenlerin en iyisi sensin!" [14]
Surenin 92. ayetinde "Allah görünmeyeni de görüneni de
bilendir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir"
buyruluyor. Hemen ardından peygamberimize hitaben: "De ki: “Ey Rabbim!
Eğer onlara vaad edilen azabı bana mutlaka göstereceksen.” (93) “O
zaman ey Rabbim! Beni zâlimler topluluğu arasında bulundurma!” (94) niyazı öğretiliyor.
PEYGAMBERİMİZ'İN (sav)DUALARI
Müminun Sûresi, 93-94. Âyetler:
Bismillâhirrahmânirrahîm, "Kul: “Rabbi immâ turiyennî mâ yû’adûn (93) Rabbi felâ tec’alnî fî-lkavmi-zzâlimîn.(94)” (Müminun Sûresi, 93-94. Âyetler)
(Resulüm!)
De ki: Rabbim! Eğer onlara yöneltilen tehdidi (dünyevî sıkıntıyı ve uhrevî
azabı) mutlaka göstereceksen, Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda
bulundurma, Rabbim!”
"De ki: "Ey Rabbim! Onlara yöneltilen
tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde
bulundurma." ﴾93-94﴿ [15]
"(93)De ki: “Rabbim!
Eğer onların tehdit edildiği hali bana göstereceksen;
(94) Bu
durumda beni zalimler topluluğunun içinde
bulundurma rabbim!” [16]
De ki: “Rabb'im!
Eğer onların tehdit edildikleri şeyi bana göstereceksen,
(94) Rabb'im, beni zalimler topluluğu içinde
bulundurma!” [17]
Ayetlerin devamında "Onlara vâdettiğimizi sana göstermeye
biz elbette kâdiriz."(95) "Sen kötülüğü en güzel bir usûlde
defet! Çünkü biz onların vasıflandırmakta oldukları şeyi çok iyi biliriz"(96)
denildikten sonra peş peşe iki ayette yine bir dua var: " De
ki:..(97-98)
Müminun Sûresi, 97-98. Âyetler:
Bismillâhirrahmânirrahîm, “Vekul: “Rabbi e’ûżu bike min hemezâti-şşeyâtîn. Ve e’ûżu bike rabbi en yahdurûn." (Mü'minûn sûresi, 97–98 Ayetler)
“Ve de ki:
Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! Onların yanımda
bulunmalarından da sana sığınırım.”
"De ki: "Ey Rabbim! Şeytanların
vesveselerinden sana sığınırım." (97) "Ey Rabbim! Onların
benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım." ﴾98﴿ [18]
(97)Ve de ki: “Rabbim!
Şeytanların gizli kışkırtmalarından sana sığınırım. (98) Onların yanımda
bulunmalarından da sana sığınırım rabbim!” [19]
De ki: "Rabb'im! Şeytanların beni
kışkırtmalarından sana sığınırıyorum! (97) ve sana sığınıyorum Rabb'im!,
şeytanların başıma musallat olmalarından!" [20]
Müminun Sûresi, 109. Âyet:
Bismillâhirrahmânirrahîm, ".. İnnehu kâne ferîkun min ‘ibâdî yekûlûne “Rabbenâ âmennâ faġfir lenâ verhamnâ veente ḣayru-rrâhimîn.” (Müminun Sûresi, 109. Âyet)
“Çünkü
kullarımdan bir zümre "Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi bağışla,
bize merhamet et, sen, merhametlilerin en iyisisin." diyorlardı.
"Kullarımdan, "Ey Rabbimiz! Biz inandık,
bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın"
diyen bir grup var idi." ﴾109﴿ [21]
“Kullarım arasında, ‘Rabbimiz! Biz iman ettik; bizi
affet, bize acı! Sen merhametlilerin en üstünüsün’
diyen bir kesim de şüphesiz vardı." [22]
"Kullarımdan bir grup elini açıp: Rabb'imiz,
biz iman ettik; sen de bizi bağışla, bize merhamet et! Zira sen merhamet
edenlerin en hayırlısısın!" diye dua ettiklerinde…" [23]
Mu'minûn sûresinin 115. ayetinde "Öyleyse Bizim, sizi abes olarak (boş yere) yarattığımızı
ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz?" sorusu yöneltiliyor.
Ardından "İşte Hakk Melik olan, gerçek hükümdar olan Allah çok
yücedir. O’ndan başka ilâh yoktur. O, çok şerefli olan Arş’ın Rabbidir"
(116) deniyor. Devam eden ayette ise "Ve kim Allah
ile beraber, varlığını ispat edecek hiçbir delil bulunmayan bir ilâha taparsa, artık o kimsenin hesabı Rabbinin
katındadır. Gerçek şu ki kâfirler iflâh olmaz,
kurtuluşa eremezler" (117) ifadesi var.
Son olarak 118. Ayette peygamber efendimizin şahsında
bütün inananlar için güzel ve kısa bir dua öğretiliyor:
Mu'minûn sûresi, 118 âyet:
Bismillâhirrahmânirrahîm, “Vekul: “Rabbi-ġfir verham veente ḣayru-rrâhimîn." (Mü'minûn sûresi, 118.nci ayet)
Resulüm!
De ki: "Rabbim, bağışla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en
iyisisin."
"De ki: "Rabbim! Bağışla, merhamet et.
Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!" ﴾118﴿ [24]
"(Resulüm!) De ki:
“Bağışla
ve acı rabbim! Sen merhametlilerin üstünüsün.” [25]
"Resûlüm: "Rabb'im, bağışla ve merhamet et; Sen merhamet edenlerin en iyisisin!" de. [26]
[1] (el-Müfredât, “ʿalâ” md.)
[2] (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ʿalv” md.)
[3] (Fahreddin er-Râzî, XIX, 18)
[4] (el-Külliyyât, s. 627; bk. ALÎ)
[5] (“Duʿâʾ”, 10; “Daʿavât”, 82)
[6] (Müsned, II, 88; Tirmizî, “Ḳıyâmet”, 17)
[9] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/muminun-suresi-23/ayet-26/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[11] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 455
[12] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/muminun-suresi-23/ayet-29/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[14] Beyânu’l-Hak,
Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 455
[15] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/muminun-suresi-23/ayet-93/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[17] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 463
[18] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/muminun-suresi-23/ayet-93/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[20] Beyânu’l-Hak,
Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 464
[21] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/muminun-suresi-23/ayet-109/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[22] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/M%C3%BC'min%C3%BBn-suresi/2778/105-111-ayet-tefsiri>
[23] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 465
[24] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/muminun-suresi-23/ayet-109/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[25] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/M%C3%BC'min%C3%BBn-suresi/2789/116-118-ayet-tefsiri>
[26] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 465
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder