Str.1.2.1 Hedefleri(II)
‘Susurluk
için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında ‘Yeşilelma’ vizyonumuzun
temel amaçlarından ilki olan ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN
GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ üzerinde çalışmayı sürdürüyoruz. Önceki hafta ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ stratejik
amacımızın ‘Str.1.2.1-Üretim
tesislerini çoğaltma’ stratejisi kapsamında daha önce tespit
edilmiş bulunan toplam 17 hedefin ‘03-KALKINMA
VE TEŞVİKLER’ alanında 3 ve ‘06- ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ alanında 4
olmak üzere toplam 7 hedefinin ‘NASIL’ gerçekleşebileceğini ortaya
koymuş olduk. Bu hafta da inşallah ‘Üretim
tesislerini çoğaltma’ stratejimize uygun olarak ‘08-SANAYİ’ alanında 3, ‘09-TARIM
VE HAYVANCILIK’ alanında da 7 olmak üzere toplam 10 hedef konusunda
görüşlerimizi okuyacaksınız. Öncelikle
belirtmemiz gereken husus şayet ‘AMAÇ.1- BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ amaçlamışsak onun olmazsa olmaz ayağının da ‘StrA.1.2 -İstihdamı arttırma’ olduğunun
farkında olmalıyız. O nedenle bu yöndeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel
ortak ‘NASIL?’ yazımızın
başlığını oluşturan ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejimizin
uygulanması oluyor. Zira söz konusu strateji Susurluk için belirlenmiş 12
başlıklı sektör/alanlarda temelde ‘üretimi arttırmaya’ yönelik düşünüldü.
Böylece gerek güçlü/zayıf yönlerden hareketle, gerekse de orta vadede çevreden
yönelecek fırsat/tehditler üzerinden üretimin, dolayısıyla da istihdamın
arttırılması hedeflendi. Bu durum elbette bu
yazımızda ele alınan ‘SANAYİ’ ve ‘TARIM VE
HAYVANCILIK’ için de geçerli. Böylece gerek güçlü/zayıf yönlerden
hareketle, gerekse de orta vadede çevreden yönelecek fırsat/tehditler üzerinden
üretimin, dolayısıyla istihdamın arttırılması da amaçlanmış durumda. Elbette ki
burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf taraflarımızı
onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak olacak.
Daha önce ‘08-SANAYİ’ alanında ‘Str.1.2.1-Üretim
tesislerini çoğaltma’ stratejisiyle ilgili olarak biri güçlü
yön, diğer ikisi de fırsat olmak üzere üç faktör
belirlenmişti. Bunlar; ’GY.08.8-İstanbul
sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli’, ‘FRS.08.1-İstanbul
sanayisinin desantralizasyonu’ ve ‘FRS.08.2-İstanbul sanayiinin giderek bizim
bölgemize doğru kayması’ idi. Bu
sebeple belirtilen strateji uygulanarak ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ stratejik
amacımıza ulaşmak üzere; ‘HDF.1.2.1.08-OSB girişimini sahiplenmek, siyasi ve altyapı desteğini
sağlamak’, ‘HDF.1.2.1.09-OSB’ne her aşamada aktif destek olmayı ve katkıda
bulunmayı sürdürmek’ ve ‘HDF.1.2.1.10-Karma OSB yaklaşımıyla Susurluk için en
uygun yatırımların gelmesinde seçici olmak’ şeklinde
3 hedef öngörülmüştü.

İstanbul sanayisinden ilçemize
kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli Susurluğun geleceği için oldukça stratejik bir konu. Büyük
sanayi merkezleri günümüzde hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşme gibi
nedenlerle yoğun bir baskı altında. Günümüzde giderek daha önem kazanan çevre
sorunları da bu ‘desantralizasyon’ u zorluyor. Bu yüzden İSTANBUL GİBİ GEÇMİŞTE BELLİ
MERKEZLERDE YOĞUNLAŞMIŞ BULUNAN SANAYİİNİN YAKIN ÇEVREDE DAHA AZ YOĞUNLUKLU
BÖLGELERE TAŞINMASI GÜNDEMDE. Nitekim bu fırsatı değerlendiren Güney Marmara Kalkınma ajansı aşırı
büyüyen merkezlerin çevresindeki alanlara yayılması suretiyle merkezdeki
yoğunluğu hafifletilip kaynakların devamlılığının sağlanması konusuna Bölge
Planı’nda yer vermiş bulunuyor. Gerçekten de bu bağlamda Çanakkale ve
Balıkesir’i içine alan TR22 Düzey 2 Bölgesi, coğrafi konumu, merkezlere
yakınlığı ve sahip olduğu gelişme potansiyelleri bakımından aşırı büyüyen bu
merkezlere alternatif olarak görülüyor. İlçemizin İstanbul, Bursa ve İzmir gibi
büyük sanayi merkezleri arasında bulunması, güçlü ulaşım ağları içinde
bulunmamız, söz konusu alternatif alanlara ve Bandırma limanına yakınlığımız
bize de bu açıdan ikincil bir avantaj sağlıyor. Sanayinin hâlihazırda Bandırma-
Biga-Çan-Çanakkale aksı ile daha zayıf düzeyde Susurluk-Balıkesir-Edremit
akslarında geliştiği, ancak BU GELİŞMENİN ASIL OLARAK BANDIRMA-SUSURLUK-BALIKESİR-BURSA YÖNÜNDE
KUVVETLİ OLDUĞU İZLENİYOR. Bursa-Gebze-İstanbul otoyolu ve Lojistik Köyü projelerinin etkisiyle
önümüzdeki yıllarda bu gelişme daha da hızlanacak. Ancak SANAYİ GELİŞME AKSLARINDA YENİ
TESİSLERİN DAĞINIK, GELİŞİGÜZEL VE SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAYAN BİR ŞEKİLDE YER
SEÇMELERİ YERİNE, DAHA ZİYADE OSB’LERE YÖNLENDİRİLMESİ POLİTİKASI DA VAR. Bu nedenle OSB’lerin sağladığı uygun ortam ve
maliyet avantajları göz önüne alınarak taşınması düşünülen sanayi için bu
merkezlerin öncelikli alanlar olarak dikkate alınması söz konusu. Bildiğimiz kadarıyla
İLÇEMIZ ÖMERKÖY SINIRLARI IÇERISINDE OSB KURULUMU
ILE ILGILI BAZI ÇALIŞMALAR YAPILMIŞ. Başvuru
dosyası Valilik kanalıyla Sanayi Bakanlığına ulaşmış durumda. Google harita
uygulamalarından görülebileceği gibi Ömerköy’den geçen yeni otoban ile mevcut
karayolu arasında kalan bölümde büyük ölçekli Mera parselleri (170 ha
civarında) var. Yanındaki tarımsal alanlar ile birlikte alanın yaklaşık 450 ha
büyüklüğe ulaşabileceği anlaşılıyor. Kurulacak olan OSB’nin niteliği çok
önemli. Bu anlamda KARMA OSB HER
ZAMAN DAHA AVANTAJLI. Çünkü karma OSB’lerde imar planı
aşamasında ada bazında ihtisaslaşan üretim adaları mümkün. Yani örneğin;
OSB’nin güney kısmında Gıda üretim tesisleri planlanırken, belli bölgesinde
masa-sandalye üretimine yönelik imar adaları, bazı yerlerinde de yüksek katma
değerli teknolojik üretim adaları oluşturulabilir. HARITADAN DA GÖRÜLEBILEN
YER SUSURLUK OSB IÇIN OLDUKÇA UYGUN. Zira büyüklüğü 400 ha altında olan
OSB’ler çarkı çevirme noktasında zorlanabiliyorlar. Bu yüzden başta Hazine
parselleri olmak üzere özel mülkiyet elindeki parselleri de OSB içerisine
almakta fayda var. Kuşkusuz Ömerköy’de
kurulması için BAŞVURUSU YAPILAN KARMA OSB’Sİ ÇOK KIYMETLİ VE KAÇIRILMAMASI GEREKEN BİR
FIRSAT. Bu kez işin sıkı tutulması, özünden sapılıp
sulandırılmaması ve adım adım sonuca ulaştırılması gerekiyor. Bir hayalin
gerçeğe dönüşmesi gibi, gelecek nesillere ulaştırılacak bir amiral gemisi gibi KONUNUN VIZYON VE DAVA EDINILMESInden
söz ediyorum. O halde ilk önce Susurluk olarak OSB GIRIŞIMINI SAHIPLENMEK gerekiyor. Bunun için
örgütlenmek, icap ederse BIR DERNEK ÇATISI ALTINDA SUSURLUĞUN ILERI GELENLERINI BIR ÇATI ALTINDA BIR
ARAYA GETIRMEK de düşünülebilir. Neticede
yıllardır böyle bir öncülüğü bekleyen Susurluk insanı bu birliktelikten mutlaka
etkilenecektir. Halk olarak topyekûn bu fikri benimsemek, güçlü
bir şekilde talep etmek ise GEREKEN SIYASI DESTEĞI DE ZORLAYACAKTIR. Bir sürü BÜROKRATIK FORMALITENIN VE HUKUKİ SORUNLARIN AŞILABILMESI, YATIRIMCILARIN
CESARETLENDIRILIP YÖNLENDIRILMESI buna
bağlı. Elbette her şey yolunda gitse ve Susurluk OSB’si kuruluş aşamasına geçse
bile hemen sonuç alınamaz. OSB’lerde
kurulumdan sonraki ilk işler; imar planı, parselasyon planı, altyapı tesisleri
ve merkezi atık su arıtma tesisinin yapılması. OSB’nin büyümesi ve güçlenmesi
ile birlikte Mesleki Teknik Öğretim Kurumu, İtfaiye, Sosyal ve Spor Tesisleri, Kreş
ve diğer kamusal hizmet tesisleri ile banka vb. ünitelere de ihtiyaç duyulur.
Sadece sanayi yatırımları değil bu tesisleri yapmak da hem zaman hem de ciddi
bütçe gerektiren işler. Nitekim ülkemizde henüz altyapı, yol ve arıtma tesisini
yapamadığı için üretim faaliyeti başlanamayan yaklaşık 70 tane OSB bulunuyor.
Bu bakımdan makul
bir süre içinde OSB alanının düzenlenmesi; yollar, parselasyon,
kanalizasyon, içme suyu, doğalgaz vb. ALTYAPININ YAPILABİLMESİ lazım. Bunun için de kesinlikle BALIKESIR BÜYÜKŞEHIRIN GÜÇLÜ
DESTEĞINE IHTIYAÇ VAR. İlk sanayi
tesisi gelene kadar yapılması gereken altyapı işleri için Büyükşehir desteğine
kesinlikle muhtacız. Bu arada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ihtiyaç duyulan
tüm altyapı-üstyapı tesisleri başta olmak üzere özel mülkiyet elindeki
parsellerin OSB tarafından kamulaştırılması için kredi verdiğini bir kenara not
edelim. BÖYLECE PROJELERIN BAKANLIK YATIRIM PROGRAMINA
ALINMASI ILE BIRLIKTE 3 YIL GERI ÖDEMESIZ, YILLIK %3 FAIZLE 10 YILDA GERI
ÖDEMELI KREDI KULLANARAK (bazı parselleri ipotek vermek
gerekiyor) ilk etapta ihtiyaç duyulan bütçe oluşturulabilir. Ancak bütün bunların;
birbirinden kopmadan, ara vermeden ve işin sürüncemeye girmesine meydan
vermeden ETKIN BIR ŞEKILDE SÜRDÜRÜLMESI gerekiyor. Yani OSB’NE HER AŞAMADA AKTIF DESTEK OLMAK VE KATKIDA BULUNMAK Susurluk için, hayati
önemde bir konu. Kuşkusuz bu süreçte Susurluk Kaymakamlığının sabırlı, kararlı,
feraset ve basiretle donanmış liderliği olmazsa olmaz bir zorunluluk. Tic.San.Odası
Borsanın (TSOB) da inanmış ve adanmış bir yaklaşımla fiilen işin içinde
olması şart. Zira KARMA OSB IÇIN EN UYGUN YATIRIMLARIN GELMESINDE SEÇICI OLMAKtan bahsediyoruz.
Susurluk ve geleceği için hiçbir şekilde ’gelsin de ne olursa olsun’ özensizliğine düşmemek
gerekiyor. Bunun için de ‘BIR OLMALI, DIRI OLMALI VE GÜÇLÜ OLMALIYIZ’. Kuşkusuz bu hedefler güçlü
yönlerimizi daha da güçlendirecek, fırsatlardan yararlanıp orta vadede ‘Sosyal
ve ekonomik kalkınma’mızı olumlu etkileyecek çok çok önemli hususlar. Aynı
zamanda bu süreç yöre insanımız için gelecekte yeni kazanç ve istihdam kapıları
anlamına gelecek tarihi değerde stratejik bir çıkış yolu sunuyor. Ancak
bugün itibariyle burada bir hususu önemle vurgulamakta ve belirtmekte yarar
var. BU STRATEJİK PLAN ÖNERİSİ 2023 YILI SONRASI İÇİN
YAPILIYOR. O nedenle 2021 ve 2022 yılları için söylediği bir
şey yok. Bu dönem Susurluk halkının, idaresinin ve siyasetinin görev alanı.
Stratejik plan onlara bir vizyon öngörüyor; benimser ve inanırlarsa ‘yeşilelma yolu’ndan yürürler.
Zaman ve mevzi kazanırlar. ‘Ayağa kalk
Susurluk! Kalk ve yürümeye başla. Gelecek ellerinde!’çağrımıza
uymuş olurlar. Bu arada açtığımız yoldan yürüyerek Stratejik Planlarını
kesinleştirmiş ve 2023’e öngörülen fotoğraf içinde ulaşmış olurlar. Kısaca
OSB’sin kuruluş aşaması bitmiş, altyapı işlerinin yürütüldüğü bir noktada
Stratejik plan yapılmış ve uygulamaya girmiş olur. Bunun için de öncelikle
kendi tesis ve ürünlerimizin güçlendirilmesini başarmak olmak üzere, OSB
fırsatını kesinlikle ıskalamamamız gerekiyor. Susurluk için henüz hiçbir şey
bitmedi, bitmeyecek. GELİŞMEK İÇİN
DEĞİŞMEK, DEĞİŞMEK İÇİN DE NİYET VE ÇABA GEREKİYOR. Aklımızı
ve yüreğimizi birleştirebilir, dikenli yollarda sonuna kadar yürümeyi göze
alabilirsek her zaman güçlü çıkış yolları bulabiliriz. Bilmeliyiz ki ‘Yola çıkıp
varmamak, yoldan çıkıp ta varmak mümkün değildir’. Son
olarak yine böyle bir söz: ‘Her arayan
bulamayabilir ama bulanlar arayanlardır’.
Susurluklular için ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’ önemli
bir değerdir. Şeker fabrikası gibi bir deneyim yaşadıkları için de ‘fabrika,
tesis ve iş sahası’ demek, içlerindeki vatan duygusunun bir parçası anlamına
gelir. Bu manada elbette ki içerde dışarda; Susurluklu olan, ‘SANAYİ’ alanında
deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz
değerli insanlar’ var. Onların mutlaka bu sürece dahil olmaları
gerekiyor. Kalkınma, üretim ve istihdam deyince var olan, halen işleyen ‘DEĞ.8-Fabrika,
marka ve tesislerimiz’in de hiç kuşkusuz bu konuda oldukça stratejik bir
değeri var. Kaldı ki her konuda olduğu gibi sanayi alanında da ‘DEĞ.9-Ulaşım
ağları üzerindeki konumumuz’ ilçemiz için oldukça önemli bir
avantaj. Son olarak öyle görünüyor ki orta ve uzun vadede ilçemizde mevcut
konum, altyapı, ürün ve tabi kaynaklar ilçemize gelebilecek sanayiciler
açısından ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’ sunuyor. Susurluk
bu alanda gelecekte artan bir çekim merkezi olacak. Bu arada bir yandan da ‘DEĞ.11-Bozulmamış doğal çevre’mizi özenle korumak gerekecek. Bu yüzden söz konusu değerler hedeflerimizin gerçekleşmesinde bize güç
verecek unsurlar. Kalkınma, sanayi, üretim ve istihdam için bu değerlerin göz
ardı edilmesi çok yanlış olur. Ancak elbette bu süreç ortak ilkelere dayalı bir
yaklaşım ve işbirliği de gerektiriyor. Nitekim bu amaçla; Kaymakamlık
(K) liderliğinde;
Tic.San.Odası Borsa (TSOB), Siyasi Partiler (SP), Belediye (B) ve Stratejik
Plan Ekibinin (SPE) birlikte yürümeleri lazım.
Elbette, Kent Konseyi (K), Esnaf sanatkâr Odası (ESO), Ziraat Odası (ZO),
Köy Muhtarları (KM) ve Dernek, Sendika vb. diğer Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da
bu işbirliğine aktif olarak katılmalı. Ancak şunu bilelim ki daima desteğine
ihtiyaç duyacağımız Büyükşehir Belediyesinin (BBB) siyasi, idari
ve yatırım gücü olmadan asla başarılı olamayız.
Daha önce ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ alanında ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisiyle
ilgili olarak üçü güçlü yön, diğeri de fırsat
olmak üzere dört faktör belirlenmişti. Bunlar; ’GY.09.5-Zengin biyo çeşitlilik, tıbbi ve aromatik
bitkilerin varlığı’ , ‘GY.09.6-Seracılık yatırımları için de uygun arazi
varlığı ve jeotermal kaynaklar’ , ‘GY.09.7-Önemli miktarda orman varlığına
sahip olma’ ve ‘FRS.09.1-Küresel
gıda talebindeki artış’ idi. Bu sebeple belirtilen strateji
uygulanarak ‘StrA.1.2-İstihdamı
arttırma’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; ’HDF.1.2.1.11-Orman varlığımızın asgari 7.000 da olması
ve gelişmesine özen göstermek’, ‘HDF.1.2.1.12-Orman varlığımızın
değerlendirilmesine yönelik kazanç getirici projeler yapılmasını sağlamak’, ‘HDF.1.2.1.13-Bal
üretiminde 60 tona ulaşmak’, ‘HDF.1.2.1.14-Sonrasında yapılacak projelere temel
olmak üzere ilçemizin biyo çeşitliliği, tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili bir
çalışma yapmak’, ‘HDF.1.2.1.15-Jeotermal kaynaklarla Seracılık yapılabilmesi
için altyapı konusunda devlet desteği sağlamak’, ‘HDF.1.2.1.16-İhracat imkânlarını
zorlayarak küresel gıda talebindeki artıştan kendi ölçümüzce pay almak’ ve ‘HDF.1.2.1.17-Pazarlamaya
yönelik girişimci bilgiye, entegre depolara, soğuk hava ve paketleme
tesislerine sahip olmak’ şeklinde 7 hedef öngörülmüştü.

Susurluk;
Normal Orman 6.641,10 ve Bozuk Orman 2.777,70 olmak üzere toplam 9.418,80ha
orman alanına sahip. Rakamlar Susurluğun Önemli miktarda orman
varlığına sahip olduğunu gösteriyor. Bu sebeple öncelikle ORMAN VARLIĞIMIZIN ASGARİ 7.000HA OLMASIna odaklanmamız gerekiyor.
Bunun için BOZUK ORMAN VARLIĞIMIZIN ISLAHI VE UYGUN ALANLARA SÜREKLİ FİDAN DİKİMİ çok çok önemli. Ancak
arttırmak kadar ORMAN
ALANLARIMIZIN KORUNMASI VE GELİŞMESİNE DE ÖZEN GÖSTERMEK gerekiyor.
Ormanlarımızda ağırlıklı olarak kayın ve gürgen bulunuyor. Bunlar işlenmesi
kolay ama uzun süre dayanıklı olabilen ağaçlar. İlimizde 2017 yılında odun dışı
ürünlerden 18 bin ton üretilmesi planlanmıştı. 2018 yılında bu miktar 21 bin
tona çıktı. Ayrıca bölgemiz orman
köylerinin cam fıstığı, yosun mantar ve defne yaprağı gibi değişik üretim
alanlarında farklı kazanç imkânları var. İşte bu yüzden ayrıca bize ORMAN VARLIĞIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİNE YÖNELİK KAZANÇ
GETİRİCİ PROJELER gerekiyor.
Bunun için Tarım Orman Bakanlığı ve GMKA destekli projeler mümkün. Neticede ORMAN KÖYLERİMİZİN YENİDEN ŞENLENMESİ, İSTİHDAM VE
KALKINMA AMAÇLI BU PROJELER hem orman varlığımızın değerlendirilmesi hem de
yeni kazançlar sağlanmasına yol açacaktır. Bir örnek olarak SUSURLUK; ARICILIK FAALİYETLERİ İÇİN DE ELVERİŞLİ ORMANLIK ALANLARA SAHİP.
Susurlukta 2011 yılı itibariyle 2.809, 2015 yılı sonu itibariyle de 3309 adet
arılı kovan tespit edilmiş ve o yıl itibariyle de 49.635 kg bal üretimi
gerçekleşmiş. Rakamlar bu alanda bir gelişmeyi işaret ediyor. Kaldı ki ilimizde
bugüne kadar 10 civarında bal ormanı yapılmış ve bazı ailelere fenni arıcılık
projesi kapsamında 4 milyon TL'lik destek programı gerçekleşmiş. O halde orman
varlığımız üzerinde arıcılık yapan, yapmayı düşünen insanımıza bu konuyla
ilgili teşvik ve desteklerin yönlendirilmesi halinde kısa sürede BAL ÜRETİMİNDE 60 TONA ULAŞMA hedefimiz
gerçekleşebilir. Tıbbi ve aromatik bitkiler gıdadan sağlığa, kozmetikten
turizme kadar birçok alanı ilgilendiren önemli bir sektör. Dünya
Sağlık Örgütü verilerine göre bugün dünyada kullanılan tıbbi bitki sayısı 20
bin civarında. Bu bitkilerin 4.000'ni tedavi amaçlı kullanılıyor. Dünyada
2.000, Avrupa'da ise 500'e yakın tıbbi bitkinin ticareti yapılıyor. Yıllık
ekonomik değeri ise 115 milyar dolar civarında. 3 gen merkezinin kesişme
noktasında olan Türkiye, yaklaşık 4.000'i endemik, yani bu coğrafyaya has olmak
üzere, toplam 12 bin bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Başka bir ifadeyle,
Avrupa kıtasından daha fazla Zengin biyo çeşitlilik, tıbbi ve aromatik
bitkilere sahip bir ülkeyiz. Bunların içinde 1.700 civarında bitki
tıbbi özellik taşımakta, bunun da 500'ü tıbbi ve aromatik bitki olarak
değerlendirilmekte. Yani bu veriler bize, dünya üzerindeki tıbbi bitkilerin
yaklaşık %6'sının ülkemizde olduğunu gösteriyor. Hem doğadan toplanan defne,
kekik, adaçayı gibi ürünlerde, hem de kültürü yapılan kimyon, anason, nane,
rezene gibi ürünlerde geniş bir popülasyona sahibiz. SUSURLUĞUN DA KENDİ ÇAPINDA BU ZENGİNLİĞİ DEĞERLENDİREREK
İLÇE İÇİN İLAVE KAZANÇ KAPILARI AÇMASI VE BU PAZARDAN PAY ALMASI MÜMKÜN. O halde
bir an evvel sonrasında
yapılacak projelere temel olmak üzere İlçe Tarım Müdürlüğü kanalıyla İLÇEMİZİN BİYO ÇEŞİTLİLİĞİ, TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERLE
İLGİLİ BİR ENVANTER ÇALIŞMASI yapabilmeliyiz. Zira BU ZENGİN POTANSİYEL, ÜRETİM İÇİN UYGUN İKLİM VE
HABİTATLAR DEĞERLENDİRİLMEYİ BEKLİYOR. İlçemizin Seracılık
yatırımları için de uygun arazi varlığı ve jeotermal kaynakları bulunuyor. Halen örtü
altı üretim bazı köylerimizde var ve yapılıyor. Ancak bölgenin uygun arazi
varlığı ve jeotermal kaynaklar bu sektörü kanatlandırabilir. Çünkü jeotermal
kaynaklar taşıdığı sıcaklık ve debi ile seracılık için son derece uygun bir
ortam sağlıyor. Böylece seracılık konusunda ileri teknolojiyle üretim
ve ihracat mümkün. Bu hem kişisel kazanç hem de ilçe ve ülke ekonomisine ilave
katkı sağlanması demek. İlçenin ekonomisine önemli bir fark
getirecek olan böyle bir seracılığın birçok kişiye de istihdam sağlayacağı
ortada. Sosyal ve ekonomik kalkınma çıtamızı yükseltebilecek bu işin büyümesi
kuşkusuz önemli bir gelişme olur. Ancak öncelikle ilçemizdeki JEOTERMAL KAYNAKLARIN NERELERDE VE NE ÖLÇÜDE SERACILIĞA
UYGUN OLUP OLMADIĞININ NETLEŞMESİ şart. Bunun için BİR ÜNİVERSİTE İLE İŞBİRLİĞİ yapılabilir.
Ayrıca bu konu alt yapı açısından ciddi devlet yatırımı da gerektiriyor. Bu
sebeple JEOTERMAL
KAYNAKLARLA SERACILIK YAPILABİLMESİ İÇİN ALTYAPI KONUSUNDA DEVLET DESTEĞİ
SAĞLAMAK stratejik bir konu. ‘Küresel gıda talebindeki artış’ gerçeği ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ şeklindeki stratejik amacımızın ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisiyle ilgili olabileceğini düşündüğümüz önemli
bir fırsat gibi duruyor. Yapılan hesaplamalara göre
2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9,2 Milyara ulaşacağı öngörülmüş. O zaman bu
nüfusun %70’inin kentlerde yaşıyor olması bekleniyor. Bu bağlamda küresel
gıda talebindeki artışın da yaklaşık % 70’lere varacağı tahmin ediliyor. Daha
fazla kalori tüketimi ve beslenme değişiklikleri; Kaliteli ve çok daha fazla
protein, 2 kat daha fazla süt, 1,5 kat daha fazla tahıl ve 2 kat daha fazla et
ürünü anlamına geliyor. Böylesi bir ortamda Türkiye sahip olduğu imkânlar
ile tarım ve hayvancılık sektör yatırımcıları için çok
önemli fırsatlar sunmakta. Bu durumda İHRACAT İMKÂNLARINI ZORLAYARAK KÜRESEL GIDA TALEBİNDEKİ ARTIŞTAN KENDİ
ÖLÇÜMÜZCE PAY ALMAK hedefi bizim için de ön açıcı olabilir. Odaklanmamız
gereken şey ise gayet doğal olarak ÇEVREDEN ESEN FIRSAT RÜZGÂRLARINDAN AZAMİ ÖLÇÜDE YARARLANABİLMEK. Ancak BU KONUNUN ŞARTI GEREKEN ALT YAPIYI HAZIRLAMAK VE
HAZIRLANMAK olur. Meselâ bu alanda; PAZARLAMAYA YÖNELİK GİRİŞİMCİ BİLGİYE, ENTEGRE DEPOLARA, SOĞUK HAVA VE
PAKETLEME TESİSLERİNE SAHİP OLMAK bizim için önemli bir
stratejik hamle niteliğinde. ‘LİSANSLI
DEPOCULUK’ KAVRAMINI BİLMEK VE DEĞERLENDİRMEK de
bunlardan biri. Unutulmamalı ki gelecek için hazırlanmak, fırsatları
değerlendirmek, hedeflerimizi olumsuz etkileyebilecek engelleri ortadan
kaldırmak, eksiklikleri gidermek ve dünyaya açılmaktan başka çare yok. Böylece
Susurluğun geleceği demek olan fırsatları kaçırmamış, ilçemizin üretimini ve
üretim tesislerini arttırmış oluruz.
Hiç kuşkusuz ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’ temel bir değerimizdir. Vatanın toprağı da, ormanı da, ürünü de tabii
kaynağı da aynı. Bu açıdan Susurluklu olup da ‘TARIM VE HAYVANCILIK’’ sektöründe
deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz
değerli insanlar’ı bir şekilde sürece kalkınmamıza dahil edebilmeliyiz.
Üretim ve istihdam söz konusu ise mevcut ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve
tesislerimiz’i elde bir var
saymamız gerekiyor. Onların hepsi Susurluk için stratejik birer değerdir. İlçemizin
geçmişten gelen ve bugün oldukça güçlenen ‘DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki
konumu’ ise ilçemiz için gelecekte de avantaj sağlamaya devam
edecek. Bu arada orta ve uzun vadede ‘DEĞ.10-Cazip yatırım
imkânları’ sebebiyle ilçemizin adeta bir çekim merkezine
dönüşeceği varsayılıyor. Bu fırsatı kalkınma yolunda akıllıca kullanabilmeliyiz.
Bu arada gelecek nesiller emaneti ‘DEĞ.11-Bozulmamış doğal çevre’mizi ne
pahasına olursa olsun onlara ulaştırabilmemiz gerekiyor. Neticede
bütün bu değerler hedeflerimizin gerçekleşmesinde bize temel olacak ve güç
verecek unsurlar. Onlarsız geleceğe sağlıklı ve etkin bir yolculuk mümkün
olmaz. Ancak bu yolculuk doğal olarak ortak amaçlara dayalı etkin bir yaklaşım
birliği de gerektiriyor. Bu nedenle sıralı olarak; İlçe Tarım
Müdürlüğü (İTM), Kaymakamlık (K), Ziraat Odası (ZO), Siyasi Partiler (SP,) Tic.San.Odası
Borsa (TSOB) ve Stratejik Plan Ekibinin (SPE) sorumlulukları var.
Elbette Köy Muhtarları (KM), Belediye (B), Kent Konseyi (K), Esnaf
sanatkâr Odası (ESO) ve diğer Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da bu
işbirliğine katkı sunmalılar. Ayrıca bu bahiste bir Üniversite (ÜN) ile ve Güney
Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) ile işbirliği yapılabilir.
Her konuda olduğu gibi Stratejik Plan Uygulamasının her
alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan,
İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim
dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri
durumunda.
yyalcin3@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder