5 Mayıs 2021 Çarşamba

05 Mayıs 2021 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı212.................................Str.1.2.1 Hedefleri(II)

Str.1.2.1 Hedefleri(II)

‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında Yeşilelma’ vizyonumuzun temel amaçlarından ilki olan ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ üzerinde çalışmayı sürdürüyoruz. Önceki hafta ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ stratejik amacımızınStr.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisi kapsamında daha önce tespit edilmiş bulunan toplam 17 hedefin ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ alanında 3 ve  ‘06- ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ alanında 4 olmak üzere toplam 7 hedefinin ‘NASIL’ gerçekleşebileceğini ortaya koymuş olduk. Bu hafta da inşallah ‘Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejimize uygun olarak ‘08-SANAYİ’ alanında 3, ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ alanında da 7 olmak üzere toplam 10 hedef konusunda görüşlerimizi okuyacaksınız. Öncelikle belirtmemiz gereken husus şayet ‘AMAÇ.1- BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ amaçlamışsak onun olmazsa olmaz ayağının da ‘StrA.1.2 -İstihdamı arttırma’ olduğunun farkında olmalıyız. O nedenle bu yöndeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL? yazımızın başlığını oluşturan ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejimizin uygulanması oluyor. Zira söz konusu strateji Susurluk için belirlenmiş 12 başlıklı sektör/alanlarda temelde ‘üretimi arttırmaya’ yönelik düşünüldü. Böylece gerek güçlü/zayıf yönlerden hareketle, gerekse de orta vadede çevreden yönelecek fırsat/tehditler üzerinden üretimin, dolayısıyla da istihdamın arttırılması hedeflendi. Bu durum elbette bu yazımızda ele alınan ‘SANAYİ’ ve ‘TARIM VE HAYVANCILIK’ için de geçerli. Böylece gerek güçlü/zayıf yönlerden hareketle, gerekse de orta vadede çevreden yönelecek fırsat/tehditler üzerinden üretimin, dolayısıyla istihdamın arttırılması da amaçlanmış durumda. Elbette ki burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak olacak.

Daha önce ‘08-SANAYİ’ alanında ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisiyle ilgili olarak biri güçlü yön, diğer ikisi de fırsat olmak üzere üç faktör belirlenmişti. Bunlar; ’GY.08.8-İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli’, ‘FRS.08.1-İstanbul sanayisinin desantralizasyonu’ ve ‘FRS.08.2-İstanbul sanayiinin giderek bizim bölgemize doğru kayması’ idi. Bu sebeple belirtilen strateji uygulanarak ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; ‘HDF.1.2.1.08-OSB girişimini sahiplenmek, siyasi ve altyapı desteğini sağlamak’, ‘HDF.1.2.1.09-OSB’ne her aşamada aktif destek olmayı ve katkıda bulunmayı sürdürmek’ ve ‘HDF.1.2.1.10-Karma OSB yaklaşımıyla Susurluk için en uygun yatırımların gelmesinde seçici olmak’ şeklinde 3 hedef öngörülmüştü.

İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli Susurluğun geleceği için oldukça stratejik bir konu. Büyük sanayi merkezleri günümüzde hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşme gibi nedenlerle yoğun bir baskı altında. Günümüzde giderek daha önem kazanan çevre sorunları da bu ‘desantralizasyon’ u zorluyor. Bu yüzden İSTANBUL GİBİ GEÇMİŞTE BELLİ MERKEZLERDE YOĞUNLAŞMIŞ BULUNAN SANAYİİNİN YAKIN ÇEVREDE DAHA AZ YOĞUNLUKLU BÖLGELERE TAŞINMASI GÜNDEMDE. Nitekim bu fırsatı değerlendiren Güney Marmara Kalkınma ajansı aşırı büyüyen merkezlerin çevresindeki alanlara yayılması suretiyle merkezdeki yoğunluğu hafifletilip kaynakların devamlılığının sağlanması konusuna Bölge Planı’nda yer vermiş bulunuyor. Gerçekten de bu bağlamda Çanakkale ve Balıkesir’i içine alan TR22 Düzey 2 Bölgesi, coğrafi konumu, merkezlere yakınlığı ve sahip olduğu gelişme potansiyelleri bakımından aşırı büyüyen bu merkezlere alternatif olarak görülüyor. İlçemizin İstanbul, Bursa ve İzmir gibi büyük sanayi merkezleri arasında bulunması, güçlü ulaşım ağları içinde bulunmamız, söz konusu alternatif alanlara ve Bandırma limanına yakınlığımız bize de bu açıdan ikincil bir avantaj sağlıyor. Sanayinin hâlihazırda Bandırma- Biga-Çan-Çanakkale aksı ile daha zayıf düzeyde Susurluk-Balıkesir-Edremit akslarında geliştiği, ancak BU GELİŞMENİN ASIL OLARAK BANDIRMA-SUSURLUK-BALIKESİR-BURSA YÖNÜNDE KUVVETLİ OLDUĞU İZLENİYOR. Bursa-Gebze-İstanbul otoyolu ve Lojistik Köyü projelerinin etkisiyle önümüzdeki yıllarda bu gelişme daha da hızlanacak. Ancak SANAYİ GELİŞME AKSLARINDA YENİ TESİSLERİN DAĞINIK, GELİŞİGÜZEL VE SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAYAN BİR ŞEKİLDE YER SEÇMELERİ YERİNE, DAHA ZİYADE OSB’LERE YÖNLENDİRİLMESİ POLİTİKASI DA VAR. Bu nedenle OSB’lerin sağladığı uygun ortam ve maliyet avantajları göz önüne alınarak taşınması düşünülen sanayi için bu merkezlerin öncelikli alanlar olarak dikkate alınması söz konusu. Bildiğimiz kadarıyla İLÇEMIZ ÖMERKÖY SINIRLARI IÇERISINDE OSB KURULUMU ILE ILGILI BAZI ÇALIŞMALAR YAPILMIŞ. Başvuru dosyası Valilik kanalıyla Sanayi Bakanlığına ulaşmış durumda. Google harita uygulamalarından görülebileceği gibi Ömerköy’den geçen yeni otoban ile mevcut karayolu arasında kalan bölümde büyük ölçekli Mera parselleri (170 ha civarında) var. Yanındaki tarımsal alanlar ile birlikte alanın yaklaşık 450 ha büyüklüğe ulaşabileceği anlaşılıyor. Kurulacak olan OSB’nin niteliği çok önemli. Bu anlamda KARMA OSB HER ZAMAN DAHA AVANTAJLI. Çünkü karma OSB’lerde imar planı aşamasında ada bazında ihtisaslaşan üretim adaları mümkün. Yani örneğin; OSB’nin güney kısmında Gıda üretim tesisleri planlanırken, belli bölgesinde masa-sandalye üretimine yönelik imar adaları, bazı yerlerinde de yüksek katma değerli teknolojik üretim adaları oluşturulabilir. HARITADAN DA GÖRÜLEBILEN YER SUSURLUK OSB IÇIN OLDUKÇA UYGUN. Zira büyüklüğü 400 ha altında olan OSB’ler çarkı çevirme noktasında zorlanabiliyorlar. Bu yüzden başta Hazine parselleri olmak üzere özel mülkiyet elindeki parselleri de OSB içerisine almakta fayda var. Kuşkusuz Ömerköy’de kurulması için BAŞVURUSU YAPILAN KARMA OSB’Sİ ÇOK KIYMETLİ VE KAÇIRILMAMASI GEREKEN BİR FIRSAT Bu kez işin sıkı tutulması, özünden sapılıp sulandırılmaması ve adım adım sonuca ulaştırılması gerekiyor. Bir hayalin gerçeğe dönüşmesi gibi, gelecek nesillere ulaştırılacak bir amiral gemisi gibi KONUNUN VIZYON VE DAVA EDINILMESInden söz ediyorum.  O halde ilk önce Susurluk olarak OSB GIRIŞIMINI SAHIPLENMEK gerekiyor. Bunun için örgütlenmek, icap ederse BIR DERNEK ÇATISI ALTINDA SUSURLUĞUN ILERI GELENLERINI BIR ÇATI ALTINDA BIR ARAYA GETIRMEK de düşünülebilir. Neticede yıllardır böyle bir öncülüğü bekleyen Susurluk insanı bu birliktelikten mutlaka etkilenecektir. Halk olarak topyekûn bu fikri benimsemek, güçlü bir şekilde talep etmek ise GEREKEN SIYASI DESTEĞI DE ZORLAYACAKTIR. Bir sürü BÜROKRATIK FORMALITENIN VE HUKUKİ SORUNLARIN AŞILABILMESI, YATIRIMCILARIN CESARETLENDIRILIP YÖNLENDIRILMESI buna bağlı. Elbette her şey yolunda gitse ve Susurluk OSB’si kuruluş aşamasına geçse bile hemen sonuç alınamaz. OSB’lerde kurulumdan sonraki ilk işler; imar planı, parselasyon planı, altyapı tesisleri ve merkezi atık su arıtma tesisinin yapılması. OSB’nin büyümesi ve güçlenmesi ile birlikte Mesleki Teknik Öğretim Kurumu, İtfaiye, Sosyal ve Spor Tesisleri, Kreş ve diğer kamusal hizmet tesisleri ile banka vb. ünitelere de ihtiyaç duyulur. Sadece sanayi yatırımları değil bu tesisleri yapmak da hem zaman hem de ciddi bütçe gerektiren işler. Nitekim ülkemizde henüz altyapı, yol ve arıtma tesisini yapamadığı için üretim faaliyeti başlanamayan yaklaşık 70 tane OSB bulunuyor. Bu bakımdan makul bir süre içinde OSB alanının düzenlenmesi; yollar, parselasyon, kanalizasyon, içme suyu, doğalgaz vb. ALTYAPININ YAPILABİLMESİ   lazım. Bunun için de kesinlikle BALIKESIR BÜYÜKŞEHIRIN GÜÇLÜ DESTEĞINE IHTIYAÇ VAR. İlk sanayi tesisi gelene kadar yapılması gereken altyapı işleri için Büyükşehir desteğine kesinlikle muhtacız. Bu arada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ihtiyaç duyulan tüm altyapı-üstyapı tesisleri başta olmak üzere özel mülkiyet elindeki parsellerin OSB tarafından kamulaştırılması için kredi verdiğini bir kenara not edelim. BÖYLECE PROJELERIN BAKANLIK YATIRIM PROGRAMINA ALINMASI ILE BIRLIKTE 3 YIL GERI ÖDEMESIZ, YILLIK %3 FAIZLE 10 YILDA GERI ÖDEMELI KREDI KULLANARAK (bazı parselleri ipotek vermek gerekiyor) ilk etapta ihtiyaç duyulan bütçe oluşturulabilir. Ancak bütün bunların; birbirinden kopmadan, ara vermeden ve işin sürüncemeye girmesine meydan vermeden ETKIN BIR ŞEKILDE SÜRDÜRÜLMESI gerekiyor. Yani OSB’NE HER AŞAMADA AKTIF DESTEK OLMAK VE KATKIDA BULUNMAK Susurluk için, hayati önemde bir konu. Kuşkusuz bu süreçte Susurluk Kaymakamlığının sabırlı, kararlı, feraset ve basiretle donanmış liderliği olmazsa olmaz bir zorunluluk. Tic.San.Odası Borsanın (TSOB) da inanmış ve adanmış bir yaklaşımla fiilen işin içinde olması şart. Zira KARMA OSB IÇIN EN UYGUN YATIRIMLARIN GELMESINDE SEÇICI OLMAKtan bahsediyoruz. Susurluk ve geleceği için hiçbir şekilde ’gelsin de ne olursa olsun’ özensizliğine düşmemek gerekiyor. Bunun için de ‘BIR OLMALI, DIRI OLMALI VE GÜÇLÜ OLMALIYIZ’.   Kuşkusuz bu hedefler güçlü yönlerimizi daha da güçlendirecek, fırsatlardan yararlanıp orta vadede ‘Sosyal ve ekonomik kalkınma’mızı olumlu etkileyecek çok çok önemli hususlar. Aynı zamanda bu süreç yöre insanımız için gelecekte yeni kazanç ve istihdam kapıları anlamına gelecek tarihi değerde stratejik bir çıkış yolu sunuyor. Ancak bugün itibariyle burada bir hususu önemle vurgulamakta ve belirtmekte yarar var. BU STRATEJİK PLAN ÖNERİSİ 2023 YILI SONRASI İÇİN YAPILIYOR. O nedenle 2021 ve 2022 yılları için söylediği bir şey yok. Bu dönem Susurluk halkının, idaresinin ve siyasetinin görev alanı. Stratejik plan onlara bir vizyon öngörüyor; benimser ve inanırlarsa ‘yeşilelma yolu’ndan yürürler. Zaman ve mevzi kazanırlar. ‘Ayağa kalk Susurluk! Kalk ve yürümeye başla. Gelecek ellerinde!’çağrımıza uymuş olurlar. Bu arada açtığımız yoldan yürüyerek Stratejik Planlarını kesinleştirmiş ve 2023’e öngörülen fotoğraf içinde ulaşmış olurlar. Kısaca OSB’sin kuruluş aşaması bitmiş, altyapı işlerinin yürütüldüğü bir noktada Stratejik plan yapılmış ve uygulamaya girmiş olur. Bunun için de öncelikle kendi tesis ve ürünlerimizin güçlendirilmesini başarmak olmak üzere, OSB fırsatını kesinlikle ıskalamamamız gerekiyor. Susurluk için henüz hiçbir şey bitmedi, bitmeyecek. GELİŞMEK İÇİN DEĞİŞMEK, DEĞİŞMEK İÇİN DE NİYET VE ÇABA GEREKİYOR. Aklımızı ve yüreğimizi birleştirebilir, dikenli yollarda sonuna kadar yürümeyi göze alabilirsek her zaman güçlü çıkış yolları bulabiliriz.  Bilmeliyiz ki ‘Yola çıkıp varmamak, yoldan çıkıp ta varmak mümkün değildir’. Son olarak yine böyle bir söz: ‘Her arayan bulamayabilir ama bulanlar arayanlardır’.

Susurluklular için ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’ önemli bir değerdir. Şeker fabrikası gibi bir deneyim yaşadıkları için de ‘fabrika, tesis ve iş sahası’ demek, içlerindeki vatan duygusunun bir parçası anlamına gelir. Bu manada elbette ki içerde dışarda; Susurluklu olan, ‘SANAYİ’ alanında deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlar’ var. Onların mutlaka bu sürece dahil olmaları gerekiyor. Kalkınma, üretim ve istihdam deyince var olan, halen işleyen ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’in de hiç kuşkusuz bu konuda oldukça stratejik bir değeri var. Kaldı ki her konuda olduğu gibi sanayi alanında da ‘DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumumuz’ ilçemiz için oldukça önemli bir avantaj. Son olarak öyle görünüyor ki orta ve uzun vadede ilçemizde mevcut konum, altyapı, ürün ve tabi kaynaklar ilçemize gelebilecek sanayiciler açısından ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’  sunuyor. Susurluk bu alanda gelecekte artan bir çekim merkezi olacak. Bu arada bir yandan da DEĞ.11-Bozulmamış doğal çevre’mizi özenle korumak gerekecek. Bu yüzden söz konusu değerler hedeflerimizin gerçekleşmesinde bize güç verecek unsurlar. Kalkınma, sanayi, üretim ve istihdam için bu değerlerin göz ardı edilmesi çok yanlış olur. Ancak elbette bu süreç ortak ilkelere dayalı bir yaklaşım ve işbirliği de gerektiriyor. Nitekim bu amaçla; Kaymakamlık (K) liderliğinde; Tic.San.Odası Borsa (TSOB), Siyasi Partiler (SP), Belediye (B) ve Stratejik Plan Ekibinin (SPE) birlikte yürümeleri lazım.  Elbette, Kent Konseyi (K), Esnaf sanatkâr Odası (ESO), Ziraat Odası (ZO), Köy Muhtarları (KM) ve Dernek, Sendika vb. diğer Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da bu işbirliğine aktif olarak katılmalı. Ancak şunu bilelim ki daima desteğine ihtiyaç duyacağımız Büyükşehir Belediyesinin (BBB) siyasi, idari ve yatırım gücü olmadan asla başarılı olamayız.  

Daha önce ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ alanında ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisiyle ilgili olarak üçü güçlü yön, diğeri de fırsat olmak üzere dört faktör belirlenmişti. Bunlar; ’GY.09.5-Zengin biyo çeşitlilik, tıbbi ve aromatik bitkilerin varlığı’ , ‘GY.09.6-Seracılık yatırımları için de uygun arazi varlığı ve jeotermal kaynaklar’ , ‘GY.09.7-Önemli miktarda orman varlığına sahip olma’ ve ‘FRS.09.1-Küresel gıda talebindeki artış’ idi. Bu sebeple belirtilen strateji uygulanarak ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; ’HDF.1.2.1.11-Orman varlığımızın asgari 7.000 da olması ve gelişmesine özen göstermek’, ‘HDF.1.2.1.12-Orman varlığımızın değerlendirilmesine yönelik kazanç getirici projeler yapılmasını sağlamak’, ‘HDF.1.2.1.13-Bal üretiminde 60 tona ulaşmak’, ‘HDF.1.2.1.14-Sonrasında yapılacak projelere temel olmak üzere ilçemizin biyo çeşitliliği, tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili bir çalışma yapmak’, ‘HDF.1.2.1.15-Jeotermal kaynaklarla Seracılık yapılabilmesi için altyapı konusunda devlet desteği sağlamak’, ‘HDF.1.2.1.16-İhracat imkânlarını zorlayarak küresel gıda talebindeki artıştan kendi ölçümüzce pay almak’ ve ‘HDF.1.2.1.17-Pazarlamaya yönelik girişimci bilgiye, entegre depolara, soğuk hava ve paketleme tesislerine sahip olmak’ şeklinde 7 hedef öngörülmüştü.

Susurluk; Normal Orman 6.641,10 ve Bozuk Orman 2.777,70 olmak üzere toplam 9.418,80ha orman alanına sahip. Rakamlar Susurluğun Önemli miktarda orman varlığına sahip olduğunu gösteriyor.  Bu sebeple öncelikle ORMAN VARLIĞIMIZIN ASGARİ 7.000HA OLMASIna odaklanmamız gerekiyor. Bunun için BOZUK ORMAN VARLIĞIMIZIN ISLAHI VE UYGUN ALANLARA SÜREKLİ FİDAN DİKİMİ çok çok önemli. Ancak arttırmak kadar ORMAN ALANLARIMIZIN KORUNMASI VE GELİŞMESİNE DE ÖZEN GÖSTERMEK  gerekiyor. Ormanlarımızda ağırlıklı olarak kayın ve gürgen bulunuyor. Bunlar işlenmesi kolay ama uzun süre dayanıklı olabilen ağaçlar. İlimizde 2017 yılında odun dışı ürünlerden 18 bin ton üretilmesi planlanmıştı. 2018 yılında bu miktar 21 bin tona çıktı.  Ayrıca bölgemiz orman köylerinin cam fıstığı, yosun mantar ve defne yaprağı gibi değişik üretim alanlarında farklı kazanç imkânları var. İşte bu yüzden ayrıca bize ORMAN VARLIĞIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİNE YÖNELİK KAZANÇ GETİRİCİ PROJELER gerekiyor. Bunun için Tarım Orman Bakanlığı ve GMKA destekli projeler mümkün. Neticede ORMAN KÖYLERİMİZİN YENİDEN ŞENLENMESİ, İSTİHDAM VE KALKINMA AMAÇLI BU PROJELER hem orman varlığımızın değerlendirilmesi hem de yeni kazançlar sağlanmasına yol açacaktır.  Bir örnek olarak SUSURLUK; ARICILIK FAALİYETLERİ İÇİN DE ELVERİŞLİ ORMANLIK ALANLARA SAHİP. Susurlukta 2011 yılı itibariyle 2.809, 2015 yılı sonu itibariyle de 3309 adet arılı kovan tespit edilmiş ve o yıl itibariyle de 49.635 kg bal üretimi gerçekleşmiş. Rakamlar bu alanda bir gelişmeyi işaret ediyor. Kaldı ki ilimizde bugüne kadar 10 civarında bal ormanı yapılmış ve bazı ailelere fenni arıcılık projesi kapsamında 4 milyon TL'lik destek programı gerçekleşmiş. O halde orman varlığımız üzerinde arıcılık yapan, yapmayı düşünen insanımıza bu konuyla ilgili teşvik ve desteklerin yönlendirilmesi halinde kısa sürede BAL ÜRETİMİNDE 60 TONA ULAŞMA  hedefimiz gerçekleşebilir. Tıbbi ve aromatik bitkiler gıdadan sağlığa, kozmetikten turizme kadar birçok alanı ilgilendiren önemli bir sektör.  Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bugün dünyada kullanılan tıbbi bitki sayısı 20 bin civarında. Bu bitkilerin 4.000'ni tedavi amaçlı kullanılıyor. Dünyada 2.000, Avrupa'da ise 500'e yakın tıbbi bitkinin ticareti yapılıyor. Yıllık ekonomik değeri ise 115 milyar dolar civarında. 3 gen merkezinin kesişme noktasında olan Türkiye, yaklaşık 4.000'i endemik, yani bu coğrafyaya has olmak üzere, toplam 12 bin bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Başka bir ifadeyle, Avrupa kıtasından daha fazla Zengin biyo çeşitlilik, tıbbi ve aromatik bitkilere sahip bir ülkeyiz. Bunların içinde 1.700 civarında bitki tıbbi özellik taşımakta, bunun da 500'ü tıbbi ve aromatik bitki olarak değerlendirilmekte. Yani bu veriler bize, dünya üzerindeki tıbbi bitkilerin yaklaşık %6'sının ülkemizde olduğunu gösteriyor. Hem doğadan toplanan defne, kekik, adaçayı gibi ürünlerde, hem de kültürü yapılan kimyon, anason, nane, rezene gibi ürünlerde geniş bir popülasyona sahibiz. SUSURLUĞUN DA KENDİ ÇAPINDA BU ZENGİNLİĞİ DEĞERLENDİREREK İLÇE İÇİN İLAVE KAZANÇ KAPILARI AÇMASI VE BU PAZARDAN PAY ALMASI MÜMKÜN. O halde bir an evvel sonrasında yapılacak projelere temel olmak üzere İlçe Tarım Müdürlüğü kanalıyla İLÇEMİZİN BİYO ÇEŞİTLİLİĞİ, TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERLE İLGİLİ BİR ENVANTER ÇALIŞMASI yapabilmeliyiz. Zira BU ZENGİN POTANSİYEL, ÜRETİM İÇİN UYGUN İKLİM VE HABİTATLAR DEĞERLENDİRİLMEYİ BEKLİYOR. İlçemizin Seracılık yatırımları için de uygun arazi varlığı ve jeotermal kaynakları bulunuyor. Halen örtü altı üretim bazı köylerimizde var ve yapılıyor. Ancak bölgenin uygun arazi varlığı ve jeotermal kaynaklar bu sektörü kanatlandırabilir. Çünkü jeotermal kaynaklar taşıdığı sıcaklık ve debi ile seracılık için son derece uygun bir ortam sağlıyor. Böylece seracılık konusunda ileri teknolojiyle üretim ve ihracat mümkün. Bu hem kişisel kazanç hem de ilçe ve ülke ekonomisine ilave katkı sağlanması demek.  İlçenin ekonomisine önemli bir fark getirecek olan böyle bir seracılığın birçok kişiye de istihdam sağlayacağı ortada. Sosyal ve ekonomik kalkınma çıtamızı yükseltebilecek bu işin büyümesi kuşkusuz önemli bir gelişme olur. Ancak öncelikle ilçemizdeki JEOTERMAL KAYNAKLARIN NERELERDE VE NE ÖLÇÜDE SERACILIĞA UYGUN OLUP OLMADIĞININ NETLEŞMESİ şart.  Bunun için BİR ÜNİVERSİTE İLE İŞBİRLİĞİ yapılabilir. Ayrıca bu konu alt yapı açısından ciddi devlet yatırımı da gerektiriyor. Bu sebeple JEOTERMAL KAYNAKLARLA SERACILIK YAPILABİLMESİ İÇİN ALTYAPI KONUSUNDA DEVLET DESTEĞİ SAĞLAMAK  stratejik bir konu. Küresel gıda talebindeki artış’ gerçeği ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ şeklindeki stratejik amacımızın ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisiyle ilgili olabileceğini düşündüğümüz önemli bir fırsat gibi duruyor. Yapılan hesaplamalara göre 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9,2 Milyara ulaşacağı öngörülmüş. O zaman bu nüfusun %70’inin kentlerde yaşıyor olması bekleniyor. Bu bağlamda küresel gıda talebindeki artışın da yaklaşık % 70’lere varacağı tahmin ediliyor. Daha fazla kalori tüketimi ve beslenme değişiklikleri; Kaliteli ve çok daha fazla protein, 2 kat daha fazla süt, 1,5 kat daha fazla tahıl ve 2 kat daha fazla et ürünü anlamına geliyor. Böylesi bir ortamda Türkiye sahip olduğu imkânlar ile tarım ve hayvancılık sektör yatırımcıları için çok önemli fırsatlar sunmakta. Bu durumda İHRACAT İMKÂNLARINI ZORLAYARAK KÜRESEL GIDA TALEBİNDEKİ ARTIŞTAN KENDİ ÖLÇÜMÜZCE PAY ALMAK  hedefi bizim için de ön açıcı olabilir. Odaklanmamız gereken şey ise gayet doğal olarak ÇEVREDEN ESEN FIRSAT RÜZGÂRLARINDAN AZAMİ ÖLÇÜDE YARARLANABİLMEK. Ancak BU KONUNUN ŞARTI GEREKEN ALT YAPIYI HAZIRLAMAK VE HAZIRLANMAK olur. Meselâ bu alanda; PAZARLAMAYA YÖNELİK GİRİŞİMCİ BİLGİYE, ENTEGRE DEPOLARA, SOĞUK HAVA VE PAKETLEME TESİSLERİNE SAHİP OLMAK  bizim için önemli bir stratejik hamle niteliğinde. ‘LİSANSLI DEPOCULUK’ KAVRAMINI BİLMEK VE DEĞERLENDİRMEK de bunlardan biri. Unutulmamalı ki gelecek için hazırlanmak, fırsatları değerlendirmek, hedeflerimizi olumsuz etkileyebilecek engelleri ortadan kaldırmak, eksiklikleri gidermek ve dünyaya açılmaktan başka çare yok. Böylece Susurluğun geleceği demek olan fırsatları kaçırmamış, ilçemizin üretimini ve üretim tesislerini arttırmış oluruz.

Hiç kuşkusuz  ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’ temel bir değerimizdir. Vatanın toprağı da, ormanı da, ürünü de tabii kaynağı da aynı. Bu açıdan Susurluklu olup da ‘TARIM VE HAYVANCILIK’’ sektöründe deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlar’ı bir şekilde sürece kalkınmamıza dahil edebilmeliyiz. Üretim ve istihdam söz konusu ise mevcut ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’i  elde bir var saymamız gerekiyor. Onların hepsi Susurluk için stratejik birer değerdir. İlçemizin geçmişten gelen ve bugün oldukça güçlenen ‘DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumu’ ise ilçemiz için gelecekte de avantaj sağlamaya devam edecek. Bu arada orta ve uzun vadede ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’ sebebiyle ilçemizin adeta bir çekim merkezine dönüşeceği varsayılıyor. Bu fırsatı kalkınma yolunda akıllıca kullanabilmeliyiz. Bu arada gelecek nesiller emaneti ‘DEĞ.11-Bozulmamış doğal çevre’mizi ne pahasına olursa olsun onlara ulaştırabilmemiz gerekiyor. Neticede bütün bu değerler hedeflerimizin gerçekleşmesinde bize temel olacak ve güç verecek unsurlar. Onlarsız geleceğe sağlıklı ve etkin bir yolculuk mümkün olmaz. Ancak bu yolculuk doğal olarak ortak amaçlara dayalı etkin bir yaklaşım birliği de gerektiriyor. Bu nedenle sıralı olarak;  İlçe Tarım Müdürlüğü (İTM), Kaymakamlık (K), Ziraat Odası (ZO), Siyasi Partiler (SP,) Tic.San.Odası Borsa (TSOB) ve Stratejik Plan Ekibinin (SPE) sorumlulukları var. Elbette Köy Muhtarları (KM), Belediye (B), Kent Konseyi (K), Esnaf sanatkâr Odası (ESO) ve diğer Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da bu işbirliğine katkı sunmalılar. Ayrıca bu bahiste bir Üniversite (ÜN) ile ve Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) ile işbirliği yapılabilir.

Her konuda olduğu gibi Stratejik Plan Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan, İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri durumunda. 

yyalcin3@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder