11 Aralık 2020 Cuma

11 Aralık 2020 Cuma 23:30 CORONA GÜNLERİ....................................Corona mizah

Coronalı şiirler

Corona gibi oldukça ciddi bir konuda “mizah” da neyin nesi diyebilirsiniz. İlginçtir ama toplum hemen her konuyu bir şekilde mizaha dönüştürebiliyor. Özellikle de baş edemedikleri meseleleri. Bu da bir tür altta kalmama, atışma-didişme vesilesi. Mizah, genel olarak komik bir dürtüyle başlayan, gülümseme veya gülme gibi bir sonuç doğuran bir olay. Genelde insanlara eğlenceli bir an geçirtiyor, hoş bir tad bırakıyor.

 

Ülkemizde başta aşıklık geleneği olmak üzere genelde şiir dünyası da bol bol mizah içeren ögeler üretmiş. Toplumda kendisinden önce olmuş ya da zamanında yaşanan kıtlık, yangın, sel felaketi gibi son derece acılı doğa olaylarını, salgın hastalıkları ve benzerlerini mizahi bir dille yansıtmışlar. Düşünce ve duygular bazen hiciv, bazen dram, bazen de mizahla ifade edilmiş.

 

Pek çok kişinin ölümüne sebep olan salgınların halk âşıkları tarafından uzun uzun anlatıldığı destanlar vardı eskiden. Şimdi ise böyle mizahi anlatımlar medya organlarını aştı,  twitter, Facebook, Instagram vb. sosyal ortamlara taşınmış oldu. Bu sanal dünyada her gün salgın konulu yüzlerce mizahi fıkra, karikatür, şiir ve görüntü dolaşıyor.

 

İletişim araçları ve internetle birlikte bir tür dijital mizah ortaya çıktı. Kendisini ifade etmek isteyen her birey gülme ve güldürme ihtiyacını da sosyal medyada giderebiliyor. Böylece Covid-19 isimli virüsün oluşturduğu salgın da kaçınılmaz olarak “sosyal medya mizahı” içerisinde yerini almış oldu. Halbuki bu pandemi toplumun tümünü etkilemesi ve yıkıcı gücü bakımından İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanmış en büyük olay olarak nitelendiriliyor. Ülkemizde de 16 bini aşan can kaybına rağmen bir şekilde sosyal medyada mizahi şiirlere, fıkralara, karikatürlere konu olmakta gecikmedi.

 

Özellikle sosyal medyada, salgının ilk günlerinden itibaren halk şiiri tarzında yazılmakla beraber şairi belli olan veya anonimleşmiş birçok şiir paylaşıldı. Kuşkusuz salgının sona ermesinin ardından “salgın mizahı” da şekil değiştirip başka bir alana sıçramakta gecikmeyecektir.

 

Salgının ülkemize ulaşması ve etkisini arttırması ile sosyal medyada paylaşılmaya başlanan ilk mizahi şiir şöyle: “Oy Korona Korona/Herkes girsin horona/Horona girmeyenler/Yesin sizi Korona/Eller çok yıkanacak/Dirseğe hapşurulacak/Sarılmak öpüşmek yok/Uzaktan bakılacak”. Mâni tarzında yedili hece ölçüsü ile yazılmış bir halk şiiri bu.

 

Aşağıdaki şiir ise yukarıdaki şiirin bir çeşitlemesi: “Virüs gelmiş Korona/Yârim girmiş horona Acaba bizi de çeker mi/El sallasak drona/Virüs kaptım Korona/Yaşar mıyım sor ona/Gurbette bir yârim var/Ben ölürsem kor ona”

 

Bu şiirde de koronanın ölümcül etkisi savaşlardaki “hilal tekniği” ile birleştirilmiş: “Hilal tekniği ile geliyor/Herkese korku saçıyor/Ama Türk’ün gücünden korkuyor/Ey korona sen kimsin/Kellepaça sirke bunun ilacı/Durma ye bol bol acı/Elbet bir gün ölücez be hacı/Ey korona sen kimsin”. Şiirde yer alan ve mizahi bir dille ifade edilen “kelle paça içme” ve “bol bol acı yeme” halk arasında bağışıklığı güçlendirdiğine inanılan antibiyotik uygulamalar.


Bu konu başka anonim halk şiirlerinde de konu ediliyor. Meselâ; iyileştirici gücüne inanılan “bol bol meyve yemek” de bunlardan biri. Ayrıca soğuk havanın virüsü, bakteriyi genel olarak mikrobu azalttığı, öldürdüğü de halk arasında yaygın bir inanış. Ama maksat mizah olunca şiir gülümsemeye bahane oluyor: “Korkar olduk gezmeye/Kahve koydum cezveye/Yüklen evde meyveye/Bir kar yağsa kırılır corona virüs/Ne sandın sen ölmeyi/İhmal etme yürümeyi/Al çantanı yanına burberry/Temiz havada kırılır corona virus”.


Sen neymişsin corona

Herhangi bir düşünce ya da duyguyu şiirle ifade etmek başlangıçta bir mesaj kaygısı taşır. Ancak süreç ilerledikçe güzel bir şiirin yapısı, ahengi ve dili maksadının önüne geçer. Tıpkı zamanında bir acı üzerine yakılmış ağıtların, bir zaman sonra türkü olup dinleyenleri şıkır şıkır oynattığı gibi.  Mizah da böyle. Bir an geliyor ki ne dediğinden çok ne kadar güldürdüğü ile ilgilenir oluyoruz.

 

Corona üzerine yazılmış şiirlere de böyle oldu. İnsanlar bir noktadan sonra salgına değil güldürme becerisine odaklandılar. Twitter, face gibi sosyal paylaşım sitelerinde geleneksel âşık atışmalarına benzer şiirler paylaşılmışsa da en fazla “beğeni” alanlar en çok güldürenler oldu. Mesela şu şiirde şair Âşık Şifai esas olarak virüsün ilk çıktığı Çin’i hedef seçmiş: “Geldin uzak yerlerden/Yıkanmayan ellerden/Artık sen de dillerden/Düşmez oldun corona/Çıktın Wuhan ilinden/Anlamayız dilinden/Ta Allah’ın Çin’inden/Çıkıp geldin corona/Sana maske çare mi?/Yaktın ciğerparemi/Yarasa mı fare mi?/Nerden çıktın corona”

 

Şiir paylaşıldığı iki gün içinde sosyal medyada en çok tıklananlar arasına girdi. “Yayıldı hep dizi dizi/Sakın bulaştırma bizi/Sen neymişsin be Corona/Wuhan’dan Washington’a/Duyanlar hep kaldı dona/Sakın buraya uğrama/Bırak bizi be Corona/Çinliler yer yarasayı/Çorba yapmaz pırasayı/Salladılar piyasayı/Sal bizi artık Corona.”

 

Aşağıdaki şiirde ise itici bir kavram olan “otopsi” beklenenden farklı olarak mizahi bir üslupla aktarılmış. Tedbirlere uymamanın sonuçları, virüsün ve yaşanan sıkıntılı günlerin etkileri üzerinde durulmuş. Olumsuz durumları beklenenden farklı hatta gülünç bir sona bağlamış: “Bu virüs neyin nesi/Gelmedi bunun gibisi/Hepimiz yedik ev hapsi/Sonunda yapmasalar bari otopsi/Geçmiyor günlerin böylesi/Gelip gitmiyor birisi/Bana bir şey olmaz diyor kimisi/Sonunda yapmasalar bari otopsi/Bilmiyorum bu geçen kaçıncı cumartesi/Tükeniyor hepimizin yavaş yavaş enerjisi/Kalmadı sağlıktan başka hiçbir şeyin albenisi/Sonunda yapmasalar bari otopsi Yenileniyor sürekli sayı bilgisi Gerekiyor bir an önce aşının üretilmesi Yok mu bunun bir hal çaresi/Sonunda yapmasalar bari otopsi/Köpürtmekten kalmadı el derisi/Bu iş oldu ölüm kalım meselesi/Hepimizin öbür tarafa ermesi/Yakındır bak bu gidişle benden demesi”

 

Bu tür şiirlerde salgının olumsuz sonuçları ifade edilmekle birlikte konuyu ele alış tarzı itibariyle sosyal bir mesele, mizahi biçimde okuyucuya sunulmuş. Sebebi basit: Korkan, acı çeken, zor duruma düşen, çıkmaza giren bireyler, bu hislere sebebiyet vereni gülerek cezalandırırlar. Onunla alay etmek intikam almanın dolayısıyla da üstün hissetmenin bir yolu.

 

Aşağıdaki şiirde yaşlı genç ayırmadan herkese bulaşan ve pek çok kişinin ölümüne yol açması dolayısıyla can alan Azrail’e benzetilen korona virüse karşı bireyin çaresizliği görülüyor. Ancak yine de maske takılmasına, tedbir alınmasına rağmen öpüşmek, sarılmak, temas etmek gibi durumlarda bulaşıcılığı artan virüse karşı mizah yoluyla rahatlama, üstün çıkma gayreti var: “Maske taksak keser mi/Öpüşmeynen geçer mi/Yaşlı genç seçer mi/Bu korona vürüsü/Azrail oldu can aldı/Nice gözlere yaş çaldı/Yarasa aşıyla baş kaldı/Bu korona vürüsü”

-----------------

Kaynak: SOSYAL MEDYA SALGINI: TÜRKİYE’DE KORONA’NIN MİZAHİ YÖNÜ, Makale, İlkyaz YILDIZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder