Coronalı şiirler
Corona gibi oldukça ciddi bir konuda “mizah” da neyin nesi diyebilirsiniz. İlginçtir ama toplum hemen her konuyu bir şekilde mizaha dönüştürebiliyor. Özellikle de baş edemedikleri meseleleri. Bu da bir tür altta kalmama, atışma-didişme vesilesi. Mizah, genel olarak komik bir dürtüyle başlayan, gülümseme veya gülme gibi bir sonuç doğuran bir olay. Genelde insanlara eğlenceli bir an geçirtiyor, hoş bir tad bırakıyor.
Ülkemizde başta aşıklık geleneği olmak üzere genelde şiir
dünyası da bol bol mizah içeren ögeler üretmiş. Toplumda kendisinden önce olmuş
ya da zamanında yaşanan kıtlık, yangın, sel felaketi gibi son derece acılı doğa
olaylarını, salgın hastalıkları ve benzerlerini mizahi bir dille yansıtmışlar.
Düşünce ve duygular bazen hiciv, bazen dram, bazen de mizahla ifade edilmiş.
Pek çok kişinin
ölümüne sebep olan salgınların halk âşıkları tarafından uzun uzun anlatıldığı destanlar
vardı eskiden. Şimdi ise böyle mizahi anlatımlar medya organlarını aştı, twitter, Facebook, Instagram vb. sosyal
ortamlara taşınmış oldu. Bu sanal dünyada her gün salgın konulu yüzlerce mizahi
fıkra, karikatür, şiir ve görüntü dolaşıyor.
İletişim
araçları ve internetle birlikte bir tür dijital mizah ortaya çıktı. Kendisini ifade
etmek isteyen her birey gülme ve güldürme ihtiyacını da sosyal medyada giderebiliyor.
Böylece Covid-19 isimli virüsün oluşturduğu salgın da kaçınılmaz olarak “sosyal
medya mizahı” içerisinde yerini almış oldu. Halbuki bu pandemi toplumun tümünü
etkilemesi ve yıkıcı gücü bakımından İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanmış en
büyük olay olarak nitelendiriliyor. Ülkemizde de 16 bini aşan can kaybına rağmen
bir şekilde sosyal medyada mizahi şiirlere, fıkralara, karikatürlere konu olmakta
gecikmedi.
Özellikle
sosyal medyada, salgının ilk günlerinden itibaren halk şiiri tarzında
yazılmakla beraber şairi belli olan veya anonimleşmiş birçok şiir paylaşıldı.
Kuşkusuz salgının sona ermesinin ardından “salgın mizahı” da şekil değiştirip
başka bir alana sıçramakta gecikmeyecektir.
Salgının ülkemize
ulaşması ve etkisini arttırması ile sosyal medyada paylaşılmaya başlanan ilk mizahi
şiir şöyle: “Oy Korona Korona/Herkes girsin horona/Horona
girmeyenler/Yesin sizi Korona/Eller çok yıkanacak/Dirseğe hapşurulacak/Sarılmak
öpüşmek yok/Uzaktan bakılacak”. Mâni tarzında yedili hece ölçüsü ile yazılmış bir halk şiiri bu.
Aşağıdaki
şiir ise yukarıdaki şiirin bir çeşitlemesi: “Virüs gelmiş
Korona/Yârim girmiş horona Acaba bizi de çeker mi/El sallasak drona/Virüs
kaptım Korona/Yaşar mıyım sor ona/Gurbette bir yârim var/Ben ölürsem kor ona”
Bu şiirde de
koronanın ölümcül etkisi savaşlardaki “hilal tekniği” ile birleştirilmiş: “Hilal tekniği ile geliyor/Herkese korku saçıyor/Ama Türk’ün
gücünden korkuyor/Ey korona sen kimsin/Kellepaça sirke bunun ilacı/Durma ye bol
bol acı/Elbet bir gün ölücez be hacı/Ey korona sen kimsin”. Şiirde
yer alan ve mizahi bir dille ifade edilen “kelle paça içme” ve “bol bol acı
yeme” halk arasında bağışıklığı güçlendirdiğine inanılan antibiyotik uygulamalar.
Bu konu başka
anonim halk şiirlerinde de konu ediliyor. Meselâ; iyileştirici gücüne inanılan “bol
bol meyve yemek” de bunlardan biri. Ayrıca soğuk havanın virüsü, bakteriyi
genel olarak mikrobu azalttığı, öldürdüğü de halk arasında yaygın bir inanış. Ama
maksat mizah olunca şiir gülümsemeye bahane oluyor: “Korkar olduk
gezmeye/Kahve koydum cezveye/Yüklen evde meyveye/Bir kar yağsa kırılır corona virüs/Ne
sandın sen ölmeyi/İhmal etme yürümeyi/Al çantanı yanına burberry/Temiz havada
kırılır corona virus”.
![]() |
Herhangi bir düşünce ya da duyguyu şiirle ifade etmek başlangıçta bir mesaj kaygısı taşır. Ancak süreç ilerledikçe güzel bir şiirin yapısı, ahengi ve dili maksadının önüne geçer. Tıpkı zamanında bir acı üzerine yakılmış ağıtların, bir zaman sonra türkü olup dinleyenleri şıkır şıkır oynattığı gibi. Mizah da böyle. Bir an geliyor ki ne dediğinden çok ne kadar güldürdüğü ile ilgilenir oluyoruz.
Corona
üzerine yazılmış şiirlere de böyle oldu. İnsanlar bir noktadan sonra salgına
değil güldürme becerisine odaklandılar. Twitter, face gibi sosyal paylaşım
sitelerinde geleneksel âşık atışmalarına benzer şiirler paylaşılmışsa da en
fazla “beğeni” alanlar en çok güldürenler oldu. Mesela şu şiirde şair Âşık
Şifai esas olarak virüsün ilk çıktığı Çin’i hedef seçmiş: “Geldin uzak
yerlerden/Yıkanmayan ellerden/Artık sen de dillerden/Düşmez oldun corona/Çıktın
Wuhan ilinden/Anlamayız dilinden/Ta Allah’ın Çin’inden/Çıkıp geldin corona/Sana
maske çare mi?/Yaktın ciğerparemi/Yarasa mı fare mi?/Nerden çıktın corona”
Şiir
paylaşıldığı iki gün içinde sosyal medyada en çok tıklananlar arasına girdi. “Yayıldı hep dizi
dizi/Sakın bulaştırma bizi/Sen neymişsin be Corona/Wuhan’dan Washington’a/Duyanlar
hep kaldı dona/Sakın buraya uğrama/Bırak bizi be Corona/Çinliler yer yarasayı/Çorba
yapmaz pırasayı/Salladılar piyasayı/Sal bizi artık Corona.”
Aşağıdaki
şiirde ise itici bir kavram olan “otopsi” beklenenden farklı olarak mizahi bir
üslupla aktarılmış. Tedbirlere uymamanın sonuçları, virüsün ve yaşanan
sıkıntılı günlerin etkileri üzerinde durulmuş. Olumsuz durumları beklenenden
farklı hatta gülünç bir sona bağlamış: “Bu virüs neyin nesi/Gelmedi bunun
gibisi/Hepimiz yedik ev hapsi/Sonunda yapmasalar bari otopsi/Geçmiyor günlerin
böylesi/Gelip gitmiyor birisi/Bana bir şey olmaz diyor kimisi/Sonunda
yapmasalar bari otopsi/Bilmiyorum bu geçen kaçıncı cumartesi/Tükeniyor
hepimizin yavaş yavaş enerjisi/Kalmadı sağlıktan başka hiçbir şeyin albenisi/Sonunda
yapmasalar bari otopsi Yenileniyor sürekli sayı bilgisi Gerekiyor bir an önce
aşının üretilmesi Yok mu bunun bir hal çaresi/Sonunda yapmasalar bari otopsi/Köpürtmekten
kalmadı el derisi/Bu iş oldu ölüm kalım meselesi/Hepimizin öbür tarafa ermesi/Yakındır
bak bu gidişle benden demesi”
Bu tür
şiirlerde salgının olumsuz sonuçları ifade edilmekle birlikte konuyu ele alış
tarzı itibariyle sosyal bir mesele, mizahi biçimde okuyucuya sunulmuş. Sebebi
basit: Korkan, acı çeken, zor duruma düşen, çıkmaza giren bireyler, bu hislere
sebebiyet vereni gülerek cezalandırırlar. Onunla alay etmek intikam almanın
dolayısıyla da üstün hissetmenin bir yolu.
Aşağıdaki
şiirde yaşlı genç ayırmadan herkese bulaşan ve pek çok kişinin ölümüne yol
açması dolayısıyla can alan Azrail’e benzetilen korona virüse karşı bireyin
çaresizliği görülüyor. Ancak yine de maske takılmasına, tedbir alınmasına
rağmen öpüşmek, sarılmak, temas etmek gibi durumlarda bulaşıcılığı artan virüse
karşı mizah yoluyla rahatlama, üstün çıkma gayreti var: “Maske taksak
keser mi/Öpüşmeynen geçer mi/Yaşlı genç seçer mi/Bu korona vürüsü/Azrail oldu
can aldı/Nice gözlere yaş çaldı/Yarasa aşıyla baş kaldı/Bu korona vürüsü”
-----------------
Kaynak: SOSYAL MEDYA SALGINI: TÜRKİYE’DE KORONA’NIN MİZAHİ YÖNÜ, Makale, İlkyaz YILDIZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder