27 Nisan 2021 Salı

28 Nisan 2021 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı211.................................Str.1.2.1 Hedefleri(I)

Str.1.2.1 Hedefleri(I)

‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında ‘Yeşilelma’ vizyonumuzun temel amaçlarından ilki olan ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ üzerinde çalışmayı sürdürüyoruz. Plan önerimizin ‘Nereye ulaşmak istiyoruz?’ başlıklı ikinci aşamasında bu alanda ‘StrA.1.1-Sosyal ve ekonomik kalkınma’ başlıklı Stratejik amacımızın  ‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve fırsatları kullanma’ stratejisi çerçevesinde toplam 71 hedef belirlenmişti. İşte bu hedeflerin ‘Nasıl yapılacağı’ ile ilgili geçen hafta itibariyle ‘01-NÜFUS VE SOSYAL HAYAT’ başlığı altında 2, ‘02-KONUM’ başlığında 3, ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ başlığında 3, ‘04-ULAŞIM’  başlığında 3, ‘05-LOJİSTİK’ sektöründe 2, ‘06- ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ başlığında 4, ‘07-TURİZM’ başlığında 11 ve ‘08-SANAYİ’ başlığında 8 ve ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ başlığında 23, ‘10-SAĞLIK’ başlığında 3, ‘11-EĞİTİM’başlığında 5 ve  12-KENTLEŞME VE ÇEVRE’ başlığı altında 4 adet olmak üzere tümü ile ilgili çalışma tamamlanarak REİS gazetesinde yayınlanmış oldu. Böylece ‘Str.1.1.1 Hedefleri’nin ‘Nasıl’ gerçekleşeceği bölümünü bitirmiş olduk.

Şimdi ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ için ikinci stratejik amacımıza, yani ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ konusuna geçiyoruz. Bildiğiniz üzere bunun için öngörülen bir tek yolumuz var, o da  Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisi.  Orada tespit edilen toplam 17 hedefin 3’ü ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’, 4’ü ‘06-ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ , 3’ü ‘08-SANAYİ’ ve 7’si de ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ sektörü ile ilgili. İlk olarak bu hafta inşallah o stratejimize uygun olarak ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ ve ‘06- ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ alanlarında toplam 7 hedefin ‘NASIL’ gerçekleşebileceğini ortaya koymaya çalışacağız. 

Daha önce ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ alanında ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisiyle ilgili olarak biri zayıf yön, diğer ikisi de tehdit olmak üzere üç faktör belirlenmişti. Bunlar; ‘ZY.03.1-işsizliğin artmakta oluşu’, ‘THD.03.6-Artan işsizlik sorunu’ ve ‘THD.03.2-Teşvik sisteminde Çanakkale’nin 2. Balıkesir’in 3. bölgede yer alması’ idi. Bu sebeple belirtilen strateji uygulanarak ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; HDF.1.2.1.01-Susurluk’taki işsizlik sorununu tüm boyutlarıyla ele alıp incelemek’, ‘HDF.1.2.1.02-Kendi işini kur projeleri geliştirmek’ ve ‘HDF.1.2.1.03-Mesleki eğitim ve yönlendirme projesi yapmak’ şeklinde 2 hedef öngörülmüştü.

Bu konuda ‘Teşvik sisteminde Çanakkale’nin 2. Balıkesir’in 3. bölgede yer alması ’şeklindeki tehdit şükürler olsun ki artık yok. Son kararname ile Güney Marmara Kalkınma Ajansını oluşturan her iki il de 2.nci bölgede aynı şartlarda teşvik edilecekler. Fark şu ki Çanakkale ilinde (1 2 3 4 5 9 10 11 20 27 28 30 32 33 34 35 39 41 42 43 44 45 46 48 49 50) bizden farklı olarak fazladan 49 numaralı sektör teşvik edilirken, Balıkesir’de Çanakkale’den fazla olarak 6 ve 16 numaralı sektörler listeye ilave edilmiş. Ancak Susurluk olarak ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejimizin önünde hala ‘İşsizliğin artmakta oluşu’ gibi önemli bir zayıf yanımız, yani sorunumuz var. Türkiye'deki işsizlik verileri dış çevreden yönelen ‘Artan işsizlik sorunu’ gibi bir tehdidin olumsuz etkisi altında olduğumuzu gösteriyor. Kaldı ki, Susurluk’ta kiminle konuşulsa işsizlikten yakınıyor. Bu sıkıntı rakamla ifade edilemese de varlığı hissedilen bir gerçek. Her ne kadar orta vadede bu sorun azalacaksa da en azından 2023-28 plan döneminde meselenin hem sosyal hem ekonomik boyutlarını artan şekilde hissediyor olacağız. Görüşüme göre Susurluk’ta işsizliği giderek arttıran belli başlı üç sebep var. Bunlardan ilki tarım ve hayvancılıktaki yapısal sorunlar, ikincisi Şeker fabrikası, Yörsan ve Mola Tesislerinin negatife dönen durumu, üçüncüsü de özelde köyden kente gelenlerin, genelde ise okuyan gençlerin iş bulamaması olarak görünüyor. 

O halde ilk hedefimiz; bir üniversite işbirliği ile SUSURLUKTAKİ İŞSİZLİK SORUNUNU TÜM BOYUTLARIYLA ELE ALIP İNCELEMEK olmalı. Sayısal veriler derlenmeli ki sorunun boyutu, gelişimi ve geleceği masaya yatırılabilsin. Böylesine ciddi bir sorun için ancak AKADEMİK BİR ELE ALIŞ TARZI VE ANALİZ TEKNİĞİYLE ÇÖZÜM üretilebilir. Bu arada Devlet kurumları desteğiyle gençleri kendi işlerinin sahibi yapacak, özellikle tarım ve hayvancılık sektöründe KENDİ İŞİNİ KUR PROJELERİ GELİŞTİRMEK odaklanacağımız ikinci hedef durumunda. Bu da yetmez; gerek muhtemel OSB tesisleri, gerekse tarım ve hayvancılığa dayalı işletmeler ve Lojistik firmaları için şimdiden NİTELİKLİ ELEMAN YETİŞTİRME ÇABASINA GİRMEMİZ gerekiyor. Zira işsizlik sorununun altında yatan sebepler arasında nitelikli eleman sıkıntısı olduğunu da biliyoruz. İşte tam da bunun için Susurluk için GMKA destekli geleceğe yönelik planlı bir ‘MESLEKİ EĞİTİM VE YÖNLENDİRME PROJESİ YAPMAK’ ve uygulamak gerekiyor. Tarım ve hayvancılıktaki yapısal sorunlar önemli ve çözüm önerileri de kendi başlığında ele alınıp değerlendirilecek elbette. Ancak ŞEKER FABRIKASI, YÖRSAN VE MOLA TESISLERİ’nin negatife dönen durumu mutlaka kısa vadede iyileştirilmesi gereken konular. 2023’ten önce bu tesisler konusunda bir gelişme sağlanmalı. Aksi halde var olan işsizlik gelecek yıllarda katlamalı büyümüş olacak. İlgilenilmesi gereken bir diğer sorunumuz da elbette köylerden ilçeye gelenlerin, genelde okuyan gençlerin iş bulamaması meselesi. Bunun için iki yönlü çalışma şart. Birincisi KÖYLERDEKI GENÇLERI KENDI IŞLETMELERININ SAHIBI YAPMAK, diğeri OKUYAN GENÇLERI DAHA KALITELI VE ISTIHDAM GARANTILI MESLEKI EĞITIMİNE YÖNLENDIRMEK. Yeniden başa dönersek; ilçemize orta vadede yapılacak yatırımlar konusunda teşvik sisteminde Balıkesir ilimizin 2. Bölgeye alınmasını bir fırsat olarak görmeliyiz.  Ancak yapılması lazım gelen şu ki teşvik kapsamına alınan 1 2 3 4 5 6 9 10 11 16 20 27 28 30 32 33 34 35 39 41 42 43 44 45 46 48 50 numaralı sektörleri mercek altına almak ve YATIRIMCILARI TEŞVİK EDİLEN ALANLARA YÖNELTMEK. Zira bu sektörlerin neler olduğu ve neden teşvik edildikleri Susurluğun geleceği için stratejik önemde. 

Bir Susurluklu için ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’ temel değerlerimizdendir. Bu nedenle elbette ki içerde dışarda; Susurluklu olan, ‘KALKINMA VE TEŞVİKLER’ alanında deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlar’ çoktur. Onların bu sürece dahil olması hızımızı ve etkinliğimizi arttıracaktır. Kalkınma bahsi, üretim ve işsizlikte mücadelede var olan, ekonomik değere sahip ‘DEĞ.6-Yöresel ürünlerimiz’ ve ‘DEĞ.7-El sanatlarımız’dan da yararlanmamız gerekiyor. Öte yandan halen işleyen ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’in bu konuda oldukça stratejik bir değeri var. Kaldı ki her konuda olduğu gibi kalkınma ve teşvikler alanında da ‘DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumumuz’ ilçemiz için bir avantaj olmaya devam ediyor. Son olarak orta ve uzun vadede ilçemizde mevcut ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’ kalkınma yolunda Susurluk için güçlü bir çekim merkezi işlevi görecek. Bütün bu değerler hedeflerimizin gerçekleşmesinde bize güç ve hayat verecek unsurlar. Kalkınmak için bu değerlerin göz ardı edilmesi düşünülemez. Onları esas alarak ve dayanarak sağlıklı, etkin ve başarılı bir yolculuk mümkün. Ancak bu yolculuk kuşkusuz ortak ilkelere dayalı bir yaklaşım birliği de gerektiriyor. Nitekim; Tic.San.Odası Borsa (TSOB), Kaymakamlık (K), Siyasi Partiler (SP) ve Stratejik Plan Ekibinin (SPE) hep birlikte yürümeleri lazım. İlçe Milli Eğitim (İMEM), Meslek Lisesi (ML), İlçe Halk Eğitim (İHEM) müdürlükleri ve Meslek Yüksek Okulu (MYO) böyle bir süreci birlikte gerçekleştirmek üzere sıralı olarak etkin katkı sunmalılar. Elbette Belediye (B), Köy Muhtarları (KM), Kent Konseyi (K), Esnaf sanatkâr Odası (ESO), Ziraat Odası (ZO) ve diğer Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da gerektiği noktada bu işbirliğine dahil olmalı. Ayrıca dışardan işbirliği yapılması gereken bir Üniversite (ÜN) ve Güney Marmara Kalkınma Ajansından (GMKA) da yararlanılması gerekiyor.

Daha önce yapılan tarama çalışması ve durum analizi sonucu ‘06-ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ sektöründe ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisiyle ilgili olarak tespit edilen Zayıf yanlar’ımız; ’ZY.06.2-Doğal kaynakların yeterince değerlendirilememesi’ ile ZY.06.3- Dereköy Maden suyu kaynağının atıl durumda bırakılmış olması’ ve ZY.06.4-Susurluk çayı kumunun sağlıklı işletilememesi’ olarak değerlendirilmişti. Bu yüzden söz konusu zayıf yanlarımızı telafi etmek, ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejimizi uygulamak ve ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; HDF.1.2.1.04-Bor üretim ve pazarlama tesisi kurulmasını sağlamak’, ‘HDF.1.2.1.05-Taş kırma ve kesim işletmelerinin oluşumuna katkıda bulunmak’,  ‘HDF.1.2.1.06-Tabii kaynaklarımızın değerlendirilmesine yönelik projeler yapmak’  ve  ‘HDF.1.2.1.07-Yapılan projelerin istihdam sağlayan ekonomik işletme ve tesislere dönüşümüne çaba sarf etmek’ şeklinde 4 hedef öngörülmüştü.

Balıkesir ili ülkemizde yenilenemeyen maden ve doğal kaynaklar anlamında zengin yer altı rezervleri ile biliniyor. Bölgede çıkarılan başlıca endüstriyel hammaddeler bor, kil, zeolit, halloysit ve kaolin. Granit rezervleri bakımından da Erdek-Kapıdağ, Ayvalık-Bağyüzü ve Susurluk-Çatal Dağ öne çıkıyor ki inşaat sektörünün gelişmesi oranında doğal taş kullanımının arttığı bir gerçek. Ayrıca Susurluk ve Kepsut ilçelerinde vollastonit; Dursunbey, Susurluk ve Gönen ilçelerinde de sırasıyla manyezit, jips ve kükürt oluşumlarına da rastlanıyor. Bu sebeple bölgemiz tarih boyunca madencilik faaliyetlerinin kesintisiz olarak yürütüldüğü bir yöre olmuş. Türkiye’de işletilen ilk bor yatağı Sultançayır’da olmuş. Öte yandan halen Demirkapı Köyünde cevheri kalomanit olan ve Ömer Köyünde cevheri pandermit olan iki bor rezervi daha bulunuyor. Ancak söz konusu maden bölgemizden bugüne kadar çoğunlukla hammadde olarak ihraç edilmiş, katma değeri yüksek uç ürünlerin üretimi bölgede gerçekleştirilememiş. Halen de günümüzde alınmış 16 dolayında maden ruhsatı bulunmasına rağmen İlçenin maden çıkarma bakımından geride kalması  ve Doğal kaynakların yeterince değerlendirilememesi’ zayıf bir yönümüz. O halde şimdi maden kaynaklarımızla ilgili olarak bu alandaki zafiyetimizi gidermek üzere düşünülen hedeflerimizin nasıl gerçekleşebileceğini ortaya koymaya çalışalım. 

Genel çerçevede ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ için ve StrA.1.2-İstihdamı arttırma’
 stratejik amacımız doğrultusunda ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ şeklindeki stratejimizin uygulanmasından söz ediyoruz. Bunun için içinde bulunduğumuz dönemde sahip olduğumuz MADENLERİN YİNE ÜLKEMİZDE İŞLENEREK KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLERE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ YAKLAŞIMI’nı biz de benimsemek durumundayız. Bu manada bölgede çıkarılan endüstriyel hammaddeler arasında Susurluk’ta da bulunan bor madeninin şu anda işletilmiyor olması mümkün olmadığı anlamına gelmiyor. YATIRIMCISI OLMASI VE UYGUN PROJELERLE GELİNMESİ halinde Susurluğun yeniden madencilik sektöründe yerini alması mümkün. Zira geçmişe nazaran Bor madeninin kazandığı stratejik önem şu an ülkemizin gündeminde. Bor kaynağının sadece çıkarılması değil, işlenerek katma değerli pek çok ürüne dönüşmesi de artık hayal olmaktan çıktı. Bu durum hiç şüphesiz ilçemiz için de yararlanılması gereken bir fırsat. Eskiden taş toprak olarak vagonlarla Bandırma’ya geçen bor madeni belki de gelecekte ilçemizde işlenebilir. BORUN, SANAYİDE ÇOK SAYIDA KULLANIM ALANINA SAHİP OLMASI VE YENİ TÜKETİM ALANLARININ ARTMASI bölge ekonomisi için bir avantaj. Meselâ artan petrol ve enerji maliyetine bağlı olarak ısıtma ve soğutma amaçlı izolasyon sektöründeki büyüme potansiyelinin bor ürünlerine olan talebi arttıracağı düşünülüyor. Böylece mevcut doğal taş ve MADENLERİN İŞLENEREK HAMMADDE YA DA ARA MAMUL OLARAK DEĞİL DE NİHAİ ÜRÜN HALİNDE SATILMASI KUŞKUSUZ SUSURLUK İÇİN YENİ İSTİHDAM ALANLARI AÇILMASI DEMEK OLACAK. İşte bu çerçevede özellikle Bor madeni konusunda Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Bor Teknolojileri Uygulama Ve Araştırma Merkezi ile Bandırma Bor Ve Asit Fabrikaları İşletme Müdürlüğü ile bağlantılı İlçemiz sınırlarında BOR TEMELLİ BİR ÜRETİM VE PAZARLAMA TESİSİ KURULMASINI SAĞLAMAK   hedefi için çalışmalıyız. Her hal-u kârda ’Dereköy Maden suyu kaynağının atıl durumda bırakılması’ da Susurluk için ele alınması gereken zayıf bir nokta. Aynı değerlendirmeyi Susurluk çayının kumu’ için de düşünmek mümkün. Bir zamanlar ilçe için önemli ölçüde bir gelir ve istihdam kaynağı durumundaki bu potansiyeller bugün neden atıl vaziyette?  Cevap için GEREK MADEN SUYU İÇİN GEREKSE DERE KUMU HAKKINDA MEVCUT POTANSİYELİ, KAPASİTESİ, NEDEN İŞLETİLMEDİKLERİ VE GELECEKTE İŞLETME İMKÂNININ OLUP OLMADIĞININ ARAŞTIRILMASI gerekiyor. Bulunulan nokta hakkında bilgi sahibi olmazsak, nereye gideceğimize ve nasıl yürüyeceğimize dair öneriler geliştiremeyiz. O nedenle Dereköy maden suyu ve dere kumu gibi TABİİ KAYNAKLARIMIZIN İLÇEMİZE MAKSİMUM KATKI SAĞLAYACAK ŞEKİLDE PROJELENDİRİLMESİ elbette stratejik bir önem arz ediyor. Aynı şekilde inşaat sektörünün gelişmesi oranında doğal taş kullanımı da arttığına göre Çataldağ’da mevcut granit rezervi ile Sultançayır Tüf taşı potansiyelinin de değerlendirilmemesi için hiçbir sebep yok. Bu nedenle söz konusu doğal kaynaklarımızın değerlendirilmesine yönelik TAŞ KIRMA VE KESİM İŞLETMELERİ OLUŞUMUNA YARDIMCI OLMAK ve yönlendirmek gerekiyor. Bunların üretime açılması elbette Susurluk için yeni kazanç ve istihdam kapıları demek olacak. Bu sebeple Dereköy maden suyu, dere kumu, granit ve tüf taşı gibi işletilebilir tabii kaynaklarımızla ilgili yapılacak PROJELERIN PLAN DÖNEMINDE ISTIHDAM SAĞLAYICI EKONOMIK IŞLETME VE ÜRETİM TESISLERİNE DÖNÜŞMESI oldukça önemli. Dolayısıyla bu tür çabalar madencilik ve doğal kaynak sektöründeki zayıflıkları telafi edeceği gibi kalkınmamıza da ilave katkı sunacaktır. 

Kuşkusuz herhangi bir Susurluklu için ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’ temel bir değerdir. Vatanın toprağı da, madeni de, tabii kaynağı da aynı. Birini önemseyip diğerlerini ihmal etmek olmaz. Bu açıdan Susurluklu olup da ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ sektöründe deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlar’ı bir şekilde sürece dahil edebilmeliyiz. Bu hamle bizim hızımızı ve etkinliğimizi arttıracaktır. Şayet üretim ve istihdam söz konusu ise mevcut ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’i da göz ardı edemeyiz. Onların hepsi Susurluk için stratejik birer değerdir. Bugün için varlığını kanıksadığımız ‘DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumumuz’ ilçemiz için gelecekte de avantaj sağlamaya devam edecek. Bu arada orta ve uzun vadede ilçemizde ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’ olacağı varsayılıyor. Bu fırsatı bir değer olarak kalkınma yolunda kullanmaktan daha akılcı ne olabilir ki? Bu arada babalarımızdan bize emanet kalan DEĞ.11-Bozulmamış doğal çevre’yi de ne pahasına olursa olsun yitirmememiz ve gelecek nesillere ulaştırabilmemiz gerekiyor. Neticede bütün bu değerler hedeflerimizin gerçekleşmesinde bize temel ve dayanak olacak unsurlar. Onlarsız geleceğe sağlıklı, etkin bir yolculuk mümkün olmaz. Ancak bu yolculuk ortak amaçlara dayalı etkin bir yaklaşım birliği de gerektiriyor. Ki böyle bir süreci birlikte gerçekleştirmek üzere sıralı olarak; Tic.San.Odası Borsa (TSOB), Kaymakamlık (K), Siyasi Partiler (SP) ve Stratejik Plan Ekibinin (SPE) hep birlikte yürümeleri mümkün olabilsin. Elbette Belediye (B), Köy Muhtarları (KM), Kent Konseyi (K), Esnaf sanatkâr Odası (ESO) ve diğer Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da bu işbirliğine katkı sunmalılar. Ayrıca bu bahiste öngörülen projeler için işbirliği yapılması gereken kuruluşlar da var. Bunlar Üniversite (ÜN), Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA), Bor Teknolojileri Uygulama Ve Araştırma Merkezi (BTUAM) ile Bandırma Bor Ve Asit Fabrikaları İşletme Müdürlüğü (BBAF) gibi resmi kurum ve kuruluşlar.

Her konuda olduğu gibi Stratejik Plan Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan, İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri durumunda. Özellikle belirtmemiz gereken husus şayet ‘AMAÇ.1- BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ amaçlamışsak onun olmazsa olmaz ikinci ayağının da ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ olduğunun hep bilincinde olmalıyız. Bu nedenle o yöndeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL?ın yazımızın başlığını oluşturan ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejimizin uygulanması olduğunu hep hatırımızda tutmamız gerek. Zira söz konusu strateji Susurluk için belirlenmiş 12 başlıklı sektör/alanlarda temelde ‘ÜRETİMİ ARTTIRMAYA’ yönelik hedefleri amaca yönlendiriyor. Bu durum elbette bu yazımızda ele alınan 03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ ve ‘ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ için de geçerli. Böylece gerek güçlü/zayıf yönlerden hareketle, gerekse de orta vadede çevreden yönelecek fırsat/tehditler üzerinden üretimin, dolayısıyla istihdamın arttırılması da amaçlanmış durumda. Elbette ki burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak olacak.

yyalcin3@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder