El-Muahhir/Mümin Sûresi
Bugün üç ayların 74, ramazanın 15.ncü günü. Ramazan ayının tam ortasında, ilk on günlük "Rahmet" günlerinden sonra ikinci on günlük "Bağışlanma" günleri içindeyiz. Rabbim hakkınca değerlendirip bu aydan arınmış olarak çıkabilmeyi nasip etsin.
Corona günlerinin de 411.ncisini geride bıraktık. Salgınla mücadele
dün "tam kapanma" ilan edildi. 29 Nisan Perşembe günü akşam 19'dan 17
Mayıs Pazartesi sabah 05'e kadar Ramazan bayramı dahil ülke olarak tam üç hafta
boyunca yine evlerimize kapanıyoruz. Dilerim işe yarar ve şu musibet salgını
yenmiş oluruz. Bu tedbirler, aşı süreci ve son bir aylık vaka tablosuyla ilgili
Corona notlarımı yazının
sonunda görüp okuyabilirsiniz.
Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu yana devam
ettirdiğimiz her gün
bir “esma”yı
anma geleneğini ve Kur'an kaynaklı "dua ve zikir"leri öğrenme
gayretimize devam edelim.
Bugün sırada Esma ül Hüsna’nın yetmişdördüncüsü “El-Muahhir"
var. Ayrıca içinde
peygamberler duası bulunan Kur'an ı Kerimin "Mü’min sûresi"
ile ilerliyoruz.
EL-MUAHHİR:
المؤخّر Mukaddimin
(bk. MUKADDİM
[1]) mukabili olarak
kullanılan Allah’ın isimlerinden biri. [2]
'O' istediğini arkaya bırakan, dilediğini geri koyan,
geri bırakan, dilediğini sona bırakan, O’na uymayanları zelîl edip arkada
bırakan, tehir eden, erteleyen, her şeyden
sonra yine var olarak kalacak olan" demek.
MÜ'MIN SÛRESI: الْمُؤْمِنِ سُورَةُ Mushaftaki sıralamada 40.ıncı, iniş sırasına göre
60.ıncı sûre. Zümer sûresinden sonra, Fussılet sûresinden önce Mekke’de
inmiştir. “Hâ-mîm” diye başlayan ve arka arkaya gelen yedi sûrenin ilkidir. 56 ve 57. âyetler hariç Mekke döneminde inmiş. 85 âyet. Sûre, adını
28.âyette geçen “mü’min” kelimesinden almış. Mü’min inanan kimse demek.
Âyette sözü edilen mü’min,
Firavun ailesinin; gizlice iman eden ve çevresindekileri hakka yönlendirmeye
çalışan bir ferdi. Ayrıca sûre, Allah’ın sıfatlarından biri olan ve 3. âyette
geçen “ğâfir” kelimesinden dolayı “Ğâfîr sûresi” diye de anılmakta. “Ğâfir”,
bağışlayan demek. Sûrede başlıca, Allah’ın birliğini gösteren bazı delillere
yer verilerek kıyametle ilgili tasvirler yapılmış.
Mü’min sûresinde ağırlıklı olarak “Allah’ın âyetlerini
tartışmaya kalkışanlar”dan, bu âyetlere karşı mücadele verenlerden söz
edilmekte; genellikle Mekke putperestlerinin aristokrat tabakasından oluşan bu
kesimin karakteri, genel tutumları ve amaçlarıyla görecekleri cezalar üzerinde
durulmakta.
Sûre, Allah’ın rahmetinin ve ilminin genişliği,
kudretinin sınırsızlığı; ilâhî hakikatleri yalanlamaya kalkışanların cezaları
ve pişmanlıkları, uhrevî yargılamanın adaletli oluşu gibi konulara dair
açıklamalarla başlıyor. Hz. Mûsâ ile Firavun ve onu izleyenler arasında geçen
mücadeleye değinilirken Mûsâ’nın dinine gizlice inanmış bir müminin inkârcılara
yönelttiği anlamlı ve yararlı uyarılara yer verilmiş.
Allah’tan başka ilâh bulunmadığı ve O’ndan başkası
için yapılan ibadetlerin geçersiz olduğu, Allah’a şükretmekten yüz çevirenlerin
bu yanlıştan dönmelerini sağlamak üzere onlara ilâhî nimetlerin hatırlatılması,
öldükten sonra tekrar dirilmenin mümkün olduğunun kanıtlanması ve bu konuda
insanların uyarılması, Allah Teâlâ’nın resulünü destekleyeceğine dair vaadi
sûrenin başlıca konularından.
Sûre, ellerinde fırsat varken gerçeği görüp Hz.
Peygamber’in getirdiği açık seçik gerçekleri kabul edecekleri yerde, kendi temelsiz
bilgilerine güvenerek kibre kapılıp inkâr yolunu seçenlerin ilâhî ceza ile
yüzyüze geldiklerinde inanmalarının artık kendilerine fayda vermeyeceği
uyarısında bulunan açıklamalarla son buluyor.[3]
MELEKLERİN DUASI:
7.nci ayet "Arşı yüklenenler
ile onun çevresinde
bulunanların" rablerini hamd ile tesbih ettiklerini
söyleyip "..O’na iman ederler ve müminlerin
bağışlanmasını dilerler" diyor.
Sonra da şu duayı naklediyor:
Mü'min Sûresi, 7-8-9. Âyetler:
"Ellezine yahmilunel arşe ve men havlehü yüsebbihune bi hamdi rabbihim veyüminune bihi veyestagfirune lillezine amenu: “Rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke ve kıhim azâbel cahîm. Rabbenâ ve edhilhum cennâti adninilletî vaadtehum ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim inneke entel azîzul hakîm. Vekıhümüs seyyieti vemen takıs seyyieti yevmeizin ve fekad rahimtehü ve zalike hüvel fevzül azim" (Mü'min Sûresi: 7-8. Âyetler)
“... Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi
kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları
cehennem azabından koru! Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden,
nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm
olan sensin!”
"Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar
(melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O'na inanırlar ve inananlar
için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: "Ey Rabbimiz! Senin rahmetin
ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları
bağışla ve onları cehennem azâbından koru." (7) [4]
"Ey Rabbimiz! Onları da, onların babalarından, eşlerinden ve
soylarından iyi olanları da, kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy.
Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet
sahibisin." (8) "Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi
kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun. İşte bu büyük başarıdır." (9)"
[5]
“(7) Arşı yüklenenler
ile onun çevresinde bulunanlar rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman
ederler ve müminlerin bağışlanmasını dilerler: “Ey
rabbimiz! Sen, rahmetin ve ilminle her şeyi kuşattın. Tövbe
edenleri ve yolundan gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru!” (8) “Rabbimiz!
Onları ve atalarından, eşlerinden ve nesillerinden olup da iyi yolda
bulunanları kendilerine vaad ettiğin adn cennetlerine kabul buyur. Kuşkusuz sen
sınırsız izzet ve hikmet sahibisin.” (9) “Onları kötü
sonuçlardan
koru. O gün sen kimi kötü
sonuçlardan
korumuşsan onu rahmetine mazhar kılmışsın demektir. İşte en büyük
kurtuluş da budur.” [6]
"(7) Arş'ı taşıyan çevresinde bulunan melekler
Rabb'lerini hamd ederek tespih eder, O'na iman eder ve şu dualarıyla O'ndan
müminleri bağışlamasını dilerler: "Rabb'imiz! Senin rahmetin ve ilmin
her şeyi kuşatmıştır; tövbe edip senin yoluna uyanları bağışla ve onları
cehennem azâbından koru!" (8)
"Rabb'imiz! Onları ve babalarından, eşlerinden, çocuklarından salih
olanları kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine girdir. Kuşkusuz sen
güçlüsün, her şeyi yerli yerince yaparsın. (9) "Onları kötülüklerden koru!
Sen, o gün kimi kötülüklerden korursan, ona muhakkak ki merhamet etmişsindir.
İşte, en büyük kurtuluş budur." [7]
MÜMİN KİŞİ DUASI:
Buradan itibaren 44. âyete kadar devam eden sözlerin Hz. Mûsâ’ya ait
olabileceği ileri sürülmüşse de (bk. Şevkânî, IV, 560-561), müfessirlerin
çoğunluğunun da kabul ettiği üzere, ifadenin akışından bu sözlerin, Mûsâ’ya
inandığını gizli tutmaya çalışan bir kişiye ait olduğu anlaşılıyo.
Önceki âyetlerde
bildirildiğine göre söz konusu kişi, Firavun ve adamlarını, Mûsâ’ya karşı
şiddete başvurmalarının kendileri için yanlış olduğu ve tehlikeli sonuçlar
doğuracağı hususunda uyararak Mûsâ’nın söyledikleri üzerinde sabır, teenni ve
sağduyu ile düşünüp sağlıklı karar vermeye çağırmıştı. Burada ise bu çağrısına
uymaları halinde doğru yolu bulacaklarını bildirmekte. [8]
"(41) “Ey kavmim!
Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum,
siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz! (42) Siz bana
Allah’ı
inkâr
etmem ve hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığım şeyleri O’na ortak koşmam
için
çağrıda
bulunuyorsunuz; ben ise sizi izzet sahibi, çok
bağışlayıcı olan Allah’a davet ediyorum. (43) Gerçek
şu ki, siz beni, bu dünyada da öteki dünyada
da çağrılmaya
değer olmayan bir şeye davet ediyorsunuz. Kuşku yok ki dönüşümüz
Allah’adır
ve hakikat çizgisinden
sapanlar, işte onlar cehennemliktir." [9]
Bir sonraki ayette o mümin
kişi "(44) Size söylediklerimi yakında hatırlayıp anlayacaksınız" diyerek şöyle dua ediyor:
Mü'min sûresi, 44.ncü ayet:
"Festezkürune ma ekulü leküm: "Ve üfevvidu emrî ilallâhi innellâhe basîrumbil-'ıbâdi" (Mümin, 44.ncü ayet)
"Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz
Allah, kullarını görür, gözetir."
"Size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben
işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah kullarını hakkıyla
görendir." (44) [10]
"Size söylediklerimi yakında hatırlayıp anlayacaksınız. "Ben durumumu Allah’a havale ediyorum; kuşkusuz Allah kullarını çok iyi görmektedir.” [11]
"Size söylediklerimi yakında anlayacaksınız! "Ben durumumu Allah’a havale ediyorum; kuşkusuz Allah kullarını görmektedir.” [12]
[4]
Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/mumin-suresi-40/ayet-1/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[5] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/mumin-suresi-40/ayet-8/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[7]
Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 214-215
[10] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/mumin-suresi-40/ayet-44/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[12] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 222
CORONA
NOTLARI:
En son 29 Martta bir aylık corona tablosu
paylaşmıştım. Oradaki veriler: Günlük vaka 32.404, Hasta 1.325, Ağır hasta 1.998,
vefat 154 idi. Sonrasında vaka sayılarında müthiş bir yükselme yaşandı. Önce 37.303’e
(30.Mart), sonra 40.806’ya (01.Nisan), 49.584 (06.Nisan)a çıktı.
7 Nisandan itibaren de 54.740’den 59.187’ye (13.Nisan),
sonra da 62.797(14.Nisan) den 63.082’ye (16.Nisan) kadar çıkıp zirve yaptı. 21
Nisandan (61.967) bu yana ise vaka sayılarında belirgin bir düşüş var: 54.791
(22.Nisan), 49.438 (23.Nisan), 40.596 (24.Nisan), 38.553 (25.Nisan) ve 37.312 (26.Nisan).
Bu sayı 30 Mart (37.303) seviyesine inildiği anlamına geliyor.
Vaka/Test oranları 29 Martta %14,4 idi. İki hafta içinde 15, 16, 17, 18, 19 derken 14 Nisanda %20,2’le en yüksek orana ulaştı. 21 Nisandan (%19,4) itibaren o da düşmeye başladı ve nihayet 26 Nisanda %13,9’a kadar indi. Bu oran da 29 Martın (%14,4) altına inildiğini gösteriyor.
Sempton gösteren hastalar bir ay önce 29 Martta 1.325
kadardı, ki vaka sayısının %4’ünü oluşturuyordu. Bu sayılar da vaka sayısına
paralel olarak yükseldiler; 31 Martta 1.401, 4 Nisanda 1.508 ve 5 Nisanda 1.706
oldu. 6 Nisanda 2 bin sınırını (2.003) geçerek 7 Nisandan 18 Nisana kadar
sürekli arttı ve 3.101’e ulaştı. Sonra 2800-2900’lerde duralayan rakamlar en
son 22 Nisanda 3.128’le zirve yaptı ve düşmeye başladı. Son olarak dün 26
Nisanda 2.716 rakamını gördük. Bu bile bir ay öncesine göre %100 artş demek.
Bu
dönemde ağır hasta sayıları da istikrarlı bir yükseliş içindeydi: 2.054 (30.Mart),
2.407 (05.Nisan), 2.658 (09.Nisan), 2.951 (13.Nisan), 3.205 (16.Nisan), 3.463 (22.Nisan),
3.590 (25.Nisan). Dün 26 Nisan itibariyle ise 3.563 seviyesinde idi. Bir gün
öncesinden (25 Nisan, 3.590) sadece 27 düşüktü ve bu bile umutlarımızı
arttırdı. Ancak gerçek şu: 26 Nisan ağır hasta sayısı (3.563) 29 Marttakinden (1.998) hala %78,3 fazla.
Vefatlara gelince; 29
Marttaki 154 sayısı maalesef yine 350’lere çıkmış durumda. Haftalık
periyotlarla önce 211’e (6 Nisan), sonra
297’ye (15 Nisan), daha sonra da 362’ye (21 Nisan) ulaştı, ki rakam bir
zirveydi. O günden bu yana bir haftadır artış yok, seyir durağanlaşmış
görünüyor. Yine de 26 Nisan itibariyle
kaydedilen vefat sayısı (353) 29 Marta göre (154) 1,3 misli yüksek.
İyileşmelerde bir ay içinde
%91,8’den %88,3’e gerilemiş vaziyetteyiz. 22 Nisandan bu yana az da olsa bir
yükseliş gözlemleniyor. (%86,9, %87,2, %87,6, %88,0 ve %88,3) Zatürre oranı ise
29 Marttan (%3,6) bu yana bir aydır sürekli düşüyor. Eson 26 Nisanda %2,4
olarak kaydedilmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder