27 Nisan 2021 Salı

27 Nisan 2021 15:00 Salı CORONA GÜNLERİ.........................................El-Muahhir/Mümin Sûresi

El-Muahhir/Mümin Sûresi

Bugün üç ayların 74, ramazanın 15.ncü günü. Ramazan ayının tam ortasında, ilk on günlük "Rahmet" günlerinden sonra ikinci on günlük "Bağışlanma" günleri içindeyiz. Rabbim hakkınca değerlendirip bu aydan arınmış olarak çıkabilmeyi nasip etsin.

Corona günlerinin de 411.ncisini geride bıraktık. Salgınla mücadele dün "tam kapanma" ilan edildi. 29 Nisan Perşembe günü akşam 19'dan 17 Mayıs Pazartesi sabah 05'e kadar Ramazan bayramı dahil ülke olarak tam üç hafta boyunca yine evlerimize kapanıyoruz. Dilerim işe yarar ve şu musibet salgını yenmiş oluruz. Bu tedbirler, aşı süreci ve son bir aylık vaka tablosuyla ilgili Corona notlarımı yazının sonunda görüp okuyabilirsiniz.

Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu yana devam ettirdiğimiz her gün bir esmayı anma geleneğini ve Kur'an kaynaklı "dua ve zikir"leri öğrenme gayretimize devam edelim.

Bugün sırada Esma ül Hüsnanın yetmişdördüncüsü “El-Muahhir" var. Ayrıca içinde peygamberler duası bulunan Kur'an ı Kerimin "Mü’min sûresi" ile ilerliyoruz.

EL-MUAHHİR: المؤخّر Mukaddimin (bk. MUKADDİM [1]) mukabili olarak kullanılan Allah’ın isimlerinden biri. [2]

'O' istediğini arkaya bırakan, dilediğini geri koyan, geri bırakan, dilediğini sona bırakan, O’na uymayanları zelîl edip arkada bırakan, tehir eden, erteleyen, her şeyden sonra yine var olarak kalacak olan" demek.

MÜ'MIN SÛRESI: الْمُؤْمِنِ سُورَةُ Mushaftaki sıralamada 40.ıncı, iniş sırasına göre 60.ıncı sûre. Zümer sûresinden sonra, Fussılet sûresinden önce Mekke’de inmiştir. “Hâ-mîm” diye başlayan ve arka arkaya gelen yedi sûrenin ilkidir. 56 ve 57. âyetler hariç Mekke döneminde inmiş. 85 âyet. Sûre, adını 28.âyette geçen “mü’min” kelimesinden almış. Mü’min inanan kimse demek

Âyette sözü edilen mü’min, Firavun ailesinin; gizlice iman eden ve çevresindekileri hakka yönlendirmeye çalışan bir ferdi. Ayrıca sûre, Allah’ın sıfatlarından biri olan ve 3. âyette geçen “ğâfir” kelimesinden dolayı “Ğâfîr sûresi” diye de anılmakta. “Ğâfir”, bağışlayan demek. Sûrede başlıca, Allah’ın birliğini gösteren bazı delillere yer verilerek kıyametle ilgili tasvirler yapılmış.

Mü’min sûresinde ağırlıklı olarak “Allah’ın âyetlerini tartışmaya kalkışanlar”dan, bu âyetlere karşı mücadele verenlerden söz edilmekte; genellikle Mekke putperestlerinin aristokrat tabakasından oluşan bu kesimin karakteri, genel tutumları ve amaçlarıyla görecekleri cezalar üzerinde durulmakta.

Sûre, Allah’ın rahmetinin ve ilminin genişliği, kudretinin sınırsızlığı; ilâhî hakikatleri yalanlamaya kalkışanların cezaları ve pişmanlıkları, uhrevî yargılamanın adaletli oluşu gibi konulara dair açıklamalarla başlıyor. Hz. Mûsâ ile Firavun ve onu izleyenler arasında geçen mücadeleye değinilirken Mûsâ’nın dinine gizlice inanmış bir müminin inkârcılara yönelttiği anlamlı ve yararlı uyarılara yer verilmiş.

Allah’tan başka ilâh bulunmadığı ve O’ndan başkası için yapılan ibadetlerin geçersiz olduğu, Allah’a şükretmekten yüz çevirenlerin bu yanlıştan dönmelerini sağlamak üzere onlara ilâhî nimetlerin hatırlatılması, öldükten sonra tekrar dirilmenin mümkün olduğunun kanıtlanması ve bu konuda insanların uyarılması, Allah Teâlâ’nın resulünü destekleyeceğine dair vaadi sûrenin başlıca konularından.

Sûre, ellerinde fırsat varken gerçeği görüp Hz. Peygamber’in getirdiği açık seçik gerçekleri kabul edecekleri yerde, kendi temelsiz bilgilerine güvenerek kibre kapılıp inkâr yolunu seçenlerin ilâhî ceza ile yüzyüze geldiklerinde inanmalarının artık kendilerine fayda vermeyeceği uyarısında bulunan açıklamalarla son buluyor.[3]

MELEKLERİN DUASI:

7.nci ayet "Arşı yüklenenler ile onun çevresinde bulunanların" rablerini hamd ile tesbih ettiklerini söyleyip "..Ona iman ederler ve müminlerin bağışlanmasını dilerler" diyor. Sonra da şu duayı naklediyor:

Mü'min Sûresi, 7-8-9. Âyetler:


"Ellezine yahmilunel arşe ve men havlehü yüsebbihune bi hamdi rabbihim veyüminune bihi veyestagfirune lillezine amenu: “Rabben
â vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke ve kıhim azâbel cahîm. Rabbenâ ve edhilhum cennâti adninilletî vaadtehum ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim inneke entel azîzul hakîm. Vekıhümüs seyyieti vemen takıs seyyieti yevmeizin ve fekad rahimtehü ve zalike hüvel fevzül azim" (Mü'min Sûresi: 7-8. Âyetler)

“... Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!”

"Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: "Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru." (7) [4] "Ey Rabbimiz! Onları da, onların babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları da, kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin." (8) "Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun. İşte bu büyük başarıdır." (9)" [5]

“(7) Arşı yüklenenler ile onun çevresinde bulunanlar rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler ve müminlerin bağışlanmasını dilerler: “Ey rabbimiz! Sen, rahmetin ve ilminle her şeyi kuşattın. Tövbe edenleri ve yolundan gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru!” (8) Rabbimiz! Onları ve atalarından, eşlerinden ve nesillerinden olup da iyi yolda bulunanları kendilerine vaad ettiğin adn cennetlerine kabul buyur. Kuşkusuz sen sınırsız izzet ve hikmet sahibisin.” (9) Onları kötü sonuçlardan koru. O gün sen kimi kötü sonuçlardan korumuşsan onu rahmetine mazhar kılmışsın demektir. İşte en büyük kurtuluş da budur.” [6]

"(7) Arş'ı taşıyan çevresinde bulunan melekler Rabb'lerini hamd ederek tespih eder, O'na iman eder ve şu dualarıyla O'ndan müminleri bağışlamasını dilerler: "Rabb'imiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır; tövbe edip senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru!" (8) "Rabb'imiz! Onları ve babalarından, eşlerinden, çocuklarından salih olanları kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine girdir. Kuşkusuz sen güçlüsün, her şeyi yerli yerince yaparsın. (9) "Onları kötülüklerden koru! Sen, o gün kimi kötülüklerden korursan, ona muhakkak ki merhamet etmişsindir. İşte, en büyük kurtuluş budur."  [7]

MÜMİN KİŞİ DUASI:

Buradan itibaren 44. âyete kadar devam eden sözlerin Hz. Mûsâ’ya ait olabileceği ileri sürülmüşse de (bk. Şevkânî, IV, 560-561), müfessirlerin çoğunluğunun da kabul ettiği üzere, ifadenin akışından bu sözlerin, Mûsâ’ya inandığını gizli tutmaya çalışan bir kişiye ait olduğu anlaşılıyo.

Önceki âyetlerde bildirildiğine göre söz konusu kişi, Firavun ve adamlarını, Mûsâ’ya karşı şiddete başvurmalarının kendileri için yanlış olduğu ve tehlikeli sonuçlar doğuracağı hususunda uyararak Mûsâ’nın söyledikleri üzerinde sabır, teenni ve sağduyu ile düşünüp sağlıklı karar vermeye çağırmıştı. Burada ise bu çağrısına uymaları halinde doğru yolu bulacaklarını bildirmekte. [8]

"(41) Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz! (42) Siz bana Allahı inkâr etmem ve hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığım şeyleri O’na ortak koşmam için çağrıda bulunuyorsunuz; ben ise sizi izzet sahibi, çok bağışlayıcı olan Allah’a davet ediyorum. (43) Gerçek şu ki, siz beni, bu dünyada da öteki dünyada da çağrılmaya değer olmayan bir şeye davet ediyorsunuz. Kuşku yok ki dönüşümüz Allahadır ve hakikat çizgisinden sapanlar, işte onlar cehennemliktir." [9]

Bir sonraki ayette o mümin kişi "(44) Size söylediklerimi yakında hatırlayıp anlayacaksınız" diyerek şöyle dua ediyor:

Mü'min sûresi, 44.ncü ayet:


"
Festezkürune ma ekulü leküm: "Ve üfevvidu emrî ilallâhi innellâhe basîrumbil-'ıbâdi" (Mümin, 44.ncü ayet)

"Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını görür, gözetir."

"Size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah kullarını hakkıyla görendir." (44) [10]

"Size söylediklerimi yakında hatırlayıp anlayacaksınız. "Ben durumumu Allah’a havale ediyorum; kuşkusuz Allah kullarını çok iyi görmektedir. [11]

"Size söylediklerimi yakında anlayacaksınız! "Ben durumumu Allah’a havale ediyorum; kuşkusuz Allah kullarını görmektedir. [12]


[7] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 214-215

[12] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 222 

CORONA NOTLARI:

En son 29 Martta bir aylık corona tablosu paylaşmıştım. Oradaki veriler: Günlük vaka 32.404, Hasta 1.325, Ağır hasta 1.998, vefat 154 idi. Sonrasında vaka sayılarında müthiş bir yükselme yaşandı. Önce 37.303’e (30.Mart), sonra 40.806’ya (01.Nisan), 49.584 (06.Nisan)a çıktı.

7 Nisandan itibaren de 54.740’den 59.187’ye (13.Nisan), sonra da 62.797(14.Nisan) den 63.082’ye (16.Nisan) kadar çıkıp zirve yaptı. 21 Nisandan (61.967) bu yana ise vaka sayılarında belirgin bir düşüş var: 54.791 (22.Nisan), 49.438 (23.Nisan), 40.596 (24.Nisan), 38.553 (25.Nisan) ve 37.312 (26.Nisan). Bu sayı 30 Mart (37.303) seviyesine inildiği anlamına geliyor.

Vaka/Test oranları 29 Martta %14,4 idi. İki hafta içinde 15, 16, 17, 18, 19 derken 14 Nisanda %20,2’le en yüksek orana ulaştı. 21 Nisandan (%19,4) itibaren o da düşmeye başladı ve nihayet 26 Nisanda %13,9’a kadar indi. Bu oran da 29 Martın (%14,4) altına inildiğini gösteriyor.

Sempton gösteren hastalar bir ay önce 29 Martta 1.325 kadardı, ki vaka sayısının %4’ünü oluşturuyordu. Bu sayılar da vaka sayısına paralel olarak yükseldiler; 31 Martta 1.401, 4 Nisanda 1.508 ve 5 Nisanda 1.706 oldu. 6 Nisanda 2 bin sınırını (2.003) geçerek 7 Nisandan 18 Nisana kadar sürekli arttı ve 3.101’e ulaştı. Sonra 2800-2900’lerde duralayan rakamlar en son 22 Nisanda 3.128’le zirve yaptı ve düşmeye başladı. Son olarak dün 26 Nisanda 2.716 rakamını gördük. Bu bile bir ay öncesine göre %100 artş demek.

Bu dönemde ağır hasta sayıları da istikrarlı bir yükseliş içindeydi: 2.054 (30.Mart), 2.407 (05.Nisan), 2.658 (09.Nisan), 2.951 (13.Nisan), 3.205 (16.Nisan), 3.463 (22.Nisan), 3.590 (25.Nisan). Dün 26 Nisan itibariyle ise 3.563 seviyesinde idi. Bir gün öncesinden (25 Nisan, 3.590) sadece 27 düşüktü ve bu bile umutlarımızı arttırdı. Ancak gerçek şu: 26 Nisan ağır hasta sayısı (3.563) 29 Marttakinden (1.998) hala %78,3 fazla.

Vefatlara gelince; 29 Marttaki 154 sayısı maalesef yine 350’lere çıkmış durumda. Haftalık periyotlarla önce 211’e (6 Nisan),  sonra 297’ye (15 Nisan), daha sonra da 362’ye (21 Nisan) ulaştı, ki rakam bir zirveydi. O günden bu yana bir haftadır artış yok, seyir durağanlaşmış görünüyor.  Yine de 26 Nisan itibariyle kaydedilen vefat sayısı (353) 29 Marta göre (154) 1,3 misli yüksek.

İyileşmelerde bir ay içinde %91,8’den %88,3’e gerilemiş vaziyetteyiz. 22 Nisandan bu yana az da olsa bir yükseliş gözlemleniyor. (%86,9, %87,2, %87,6, %88,0 ve %88,3) Zatürre oranı ise 29 Marttan (%3,6) bu yana bir aydır sürekli düşüyor. Eson 26 Nisanda %2,4 olarak kaydedilmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder