Eş-Şâfi/Kadir
Bugün üç ayların 10.ncu, Corona günlerinin de 347.ncisi. İnşallah
üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı anarak ve namazda okunan
kısa zammı sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci değerlendirmeye
devam ediyorum.
Sırada esma ül hüsna’nın yedincisı “EŞ-ŞÂFİ” var.
Yine namazda KIYAM halinde KIRAAT edilen, okunan zammı surelerden mushaf
sırasına göre 97.ncisi olan “KADİR” suresiyle ilerliyoruz.
EŞ-ŞÂFİ: الشافع Ayet ve hadislerde Allah’ın isimleri “En güzel isimler”anlamında (el-esmâü’l-hüsnâ” şeklinde ifade edilmektedir. Eş- Şâfi’ de hadis rivayetlerinde geçen (Buhârî, Merda, 20, Tıb, 40; Müslim, Selâm, 46-48) bir ad.[1]
"Şifayı yaratan, şifanın tek kaynağı olan, maddî ve manevî hasta ve hastalıklara şifa veren, sıkıntıları gideren ve şifalandıran" manasına geliyor.
KADİR SURESİ: Mekke döneminde inmiş. 5 âyet. Sûre, Kadir gecesini anlattığı için bu adı almış. Kadr, azamet ve şeref demek. Mushaftaki sıralamada doksan yedinci, iniş sırasına göre yirmi beşinci sûre. Abese sûresinden sonra, Şems sûresinden önce inmiş. Surede Kur’an’ın Kadir gecesinde indirildiği bildirilmekte ve bu gecenin önemi anlatılıyor.[2]
"İnna enzelnahü fiy leyletilkadr. Ve ma edrake ma leyletülkadr. Leyletülkadri hayrüm min elfi şehr. Tenezzelülmelaiketü verruhu fiyha biizni rabbihim min külli emr. Selamün hiye hatta matle'ılfecr."[3]
“Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. [4]
“Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar.”[5]
[3] Kaynak <https://www.yenisafak.com/kadir-suresi-okunusu-meali!-kadr-suresi-arapca-okunusu!-h-2487519>
[4] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/beyyine-suresi-98/ayet-1/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[5] Kaynak <https://www.kuranmeali.com/Sayfalar.php?sayfa=598>
El-Aziz/ Beyyine
Bugün üç ayların 11.ncisi, Corona günlerinin de 348.ncisi. İnşallah üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı anarak ve namazda okunan kısa zammı sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci değerlendirmeye devam ediyorum.
Sırada esma ül hüsna’nın yedincisı “El-Aziz” var. Yine namazda KIYAM halinde KIRAAT edilen, okunan zammı surelerden mushaf sırasına göre 98.ncisi olan “Beyyine" Sûresiyle ilerliyoruz.
El-Aziz: العزيز [1]Kur'an-ı Kerim'de doksanbir yerde geçiyormuş. Fakat hiç bir yerde tek başına zikredilmemiş; daima Esma-i Hüsna'dan diğer bir isimle beraber ifade edilmiş.
'O' izzet sahibi, her şeye galip olandır. İzzet, azamet, şeref ve onur sahibidir. Hakiki ve mutlak surette kuvvet ve üstünlük sahibi, mağlup edilmesi asla mümkün olmayan, hükümlerinde her zaman mutlak galip olandır" manasına geliyor.
Beyyine Sûresi: Medeni bir süre olup; Hicretin ilk yıllarında bir bütün halinde indirilmiş. Tamamı 8 ayet. Adını birinci ayetindeki apaçık delil, belge anlamına gelen ‘beyyine’ kelimesinden almış. Hz Osman’ın Mushaf’ ındaki kronolojik sıralamaya göre 100, Hz Ebu Bekir’in cem ettirdiği elimizdeki Kur’an’a göre ise 98.nci sure.[2]
"Lem yekünillezine keferu min ehlil kitabi velmüşrikine münfekkıyne hatta te'tiye hümülbeyyineh. Rasulüm minallahi yetlu suhufem mütahherah. Fiha kütübün kayyimeh. Ve ma teferrekallezıne utül kitabe illa min ba'di ma caethümül beyyineh. Ve ma ümiru illa liya'büdüllahe muhlisıyne lehüd din hunefae ve yükıymussalate ve yü'tüzzekane ve zalike diynülkayyimeh. İnnelleziyne keferu min ehlilkitabi velmüşrikiyne fiy nari cehenneme halidiyne fiyha ülaike hüm şerrülberiyyeh. İnnelleziyne amenu ve 'amilussalihati ülaike hüm hayrülberiyyeh. Cezaühüm 'ınde rabbihim cennatü 'adnin tecriy min tahtihel'enharü halidiyne fiyha ebeden radıyallahü 'anhüm ve radu 'anhü zalike limen haşiye rabbeh."
"Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah'a ortak koşanlar, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden) ayrılacak değillerdi. Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir. O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır. Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler. Halbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir. Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah'a ortak koşanlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler. Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar. Rableri katında onların mükafatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte bu mükafat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur."[3]
"Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkârcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi. (İşte o apaçık delil,) Allah tarafından gönderilen ve en doğru hükümleri havi tertemiz sahifeleri okuyan bir elçidir. Kendilerine kitap verilenler ancak o açık delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ayrılığa düştüler. Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur. Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte halkın en şerlileri onlardır. İman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı da onlardır. Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler) içindir." [4]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder