29 Mart 2018 Perşembe

29 Mart 2018 Perşembe 18:24 İİTİAksaray'da.........................................Bir zamanlar okulda

Bir zamanlar okulda

Bir zamanlar okuldaydık...Orada yaşananlar zaman gibi artık çok gerilerde kaldı. Okul bile bitti gitti...

Yine de gençliğimizin o yıllarını hatırlamadan edemiyoruz. Arkadaşlarımızı, okulumuzu, anfi haline getirilmiş sınıflarımızı, sokağımızı, platini, karşımızdaki küçük kahveyi, ders çalıştığımız çay bahçesini...

Artık nesli tükenmiş ordinaryus profesör hocalarımızı, derslerdeki tartışmalarımızı, kavgalı itişmeli günlerimizi hepsini...

Üniversiteyi kazandım diye bavulumu alıp İstanbula gelişimi, radyodaki 22.45 haberlerini, okula kayıt oluşumu, ilk arkadaşlarımı, ilk anılarımı...

Şimdi bir bir gözümün önünden geçiyorlar.

21 Aralık 1973

Bugün Aksaray İktisadi Ticari İlimler Yüksek Okuluna kayıt yaptırdım.

Temmuzun 6'sında girdiğimiz ÜG imtihanı sorular çalındığı için Eylülün 19'unda tekrarlandı. 20 Ekimde elime geçen puan kartına göre Fen 332, Sosyal 373, Y.Dil 337, Toplam 353 puan almışım. Geçen senelere göre bir başarıymış. Ama bu sene puanlar yükseldiği için normal muamelesi gördü.

Bunu okullar puana göre öğrenci almaya başlayınca gördük. Üniversiteyi kazandım diye sevinçle bavulumu kapıp İstanbula gelmiştim ama, önkayıt için bir oraya bir buraya koşturduğum halde bir türlü istediğim sonuca ulaşamamıştım.

Her gün TRT radyosunun saat 22.45 haberlerinden puanları takip ediyor ertesi günü bir o yana bir buyana seyirtip duruyorduk. 

Tam bir aylık bekleyişten sonra tecrübeli bir abinin 'Ne duruyorsunuz gidip İTİA ne kayıt yaptırsanız ya ?' ikazı üzerine o zamana kadar adını bile duymadığım, hiç de düşünmediğim bir okula kayıt yaptırmış oldum.

Son trenin son vagonuna atlamak gibi birşeydi bu.
  
24 Aralık 1973

Şimdi ben bu okula niye girdim ? Bunun iki sebebi var. Birincisi 1 aylık bekleyiş bana kayıt yaptırdığım diğer okullara girmemin imkansız olduğunu gösterdi. Peki hiçbir okula girmeyip memlekete dönsem ve sonbaharda tekrar imtihana girsem olmaz mı ? İşte bu hiç olamazdı. Memlekette 'gittim ama hiçbir okula giremedim' diye ortalıkta dolaşamazdım. Hadi bunu yaptım diyelim unutulmuş bilgilerle o imtihandan daha iyi bir sonuç almanın garantisi yoktu ki.

Şimdiye kadar meslek konusunda çok az kafa yormuştum. 'Ben pilot olacam' ya da 'Makina mühendisi olacam' der geçerdim. Ama bu puanlardan ve bekleyişten sonra kesin bir seçim yapmak gerekiyordu. 'Hayallerim' mi, 'gerçekler' mi daha önemliydi ? İşte neticede gerçekler karşısında hayallerim buhar olup uçmuştular. 

Son trenin son vagonuna atlamak daha gerçekçiydi.

Şimdi sıra bu gerçeğe uyum sağlamaya gelmişti. Bu konuda ortaokuldan beri arkadaşım olan Temel bana oldukça yardımcı oldu. Bir dizi tartışmadan sonra 'hangi meslekte daha faydalı olabilirim ?' konusuna bir nokta koymuş olduk.

O insanları tanımak, tahlil etmek gibi bir meraka sahip olduğundan çoğunluk benim özelliklerim, göze çarpan kabiliyetlerim tartışma konusu oluyordu. Şikayetçi değilim, ben de bu vesile ile kendimi tanıma fırsatı buluyordum. 

O bana fırsat buldukça sende 'Ticaret kafası var' diyordu. Kendimi makina mühendisliğine öyle şartlandırmıştım ki başka meslekleri düşünmek bile hayallerime ihanetmiş gibi geliyordu. Oysa makina mühendisliği hakkında ufacık bir bilgim dahi yoktu. Neyse, tartışmalarımız bazı şeyleri netleştirmiş oldu.

Ben bir şeyi tümüyle ele alıyordum. Temele bir parçası yetiyordu. Sanayi, fabrika, şirket gibi iş yerlerine ilgim vardı. Oralarda yönetici olmak istiyordum. Oysa Temel birinin arkasında kalıp ona danışmanlık yapmayı tercih ediyordu. Hatta insanların dertleriyle ilgilenip onlara moral vermek suretiyle daha fazla verim alma hususunda özel yeteneklere sahipti.

Aksaray İTİYO'nun sonunda işletmelere genel müdürlük, müfettişlik, müdürlük gibi kariyer imkanları olabilirdi. Neden olmasın ? O zaman burası tam bana göre bir okuldu. İnşallah yanlış bir tercih yapmamışımdır. Göreceğiz. 

Misafir kaldığım Koca Mustafa Paşa şehreminiden Fındıkzadeye oradan okula inen dar sokağa gidip gelmeye başladım. Hava soğuk, okul apartman gibi, sınıfımız kalabalıktı. İlk bir kaç gün bu hayhuy içinde geçti. 

Ama gittikçe gözlerimdeki karambol aralanıyor, etrafımı, insanları daha iyi görebiliyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder