
30 Kasım 2017 Perşembe: Umre yolculuğumuzda 13. gün
Saat 4,5'ta kalktım. Birkaç parça çamaşır yıkadım. Traş
oldum, tırnaklarımı kestim ve duş aldım.
Sabah ezanına kadar biraz kaza namazı kıldım. Sonra
eşime seslendim. O da kalktı, namazı kıldık ve kahvaltıya indik.
Umre için odamızda hazırlandık. Ben ihramımı giydim.
Hanım da beyazlarını. Saat 7.30'da lobideydik.
On dakika sonra otobüsten haber geldi. Yola çıktık.
Cirane suyu almak için küçük bir bidon aldım. (2 riyal) Otobüse bindik.

Cirane'nin islam tarihinde bir yeri var. Mekke yeni
fethedilmiş, çevredeki putlar yıkılıp, kırılıyor. Kendi putlarının da tehlikede
olduğunu düşünen Huneyn'liler bir ordu topluyorlar.
Peygamberimiz durumu haber
alıyor ve islam ordusu da hazırlanıp sefere çıkılıyor.
Savaşın başlangıcında islam ordusunda bir bozulma
yaşanıyor. Peygamberimiz ve sahabi müdahale ediyorlar ve ordu yeniden
toparlanıyor. Bütün varlığı, servetleriyle savaşa çıkmış olan düşman ordusu
yeniliyor. Ortada çok fazla miktarda ganimet var.
Peygamberimiz Cirane mevkiinde on-oniki gün kalıyor.
Ganimet paylaşımı yapılıyor. Beşte bir kendi payından Mekkeli bazı müşriklere
(Ebu süfyan, Süheyl Bin Amr gibi) kalpleri islama ısınsın diye pay veriyor. Bu
durum Medineli bazı gençleri gücendiriyor. Laf söz oluyor.

Böylece bu mevzu kapanıyor ama Cirane hem bir mikad yeri
olarak hem de bu olay nedeniyle islamda yerini alıyor.
Ciranede yine küçük bir mescid var. Herkes orada iki
rekat iki rekat ihram namazı kıldı. Dışarda dua-niyet karışımı hep birlikte
ellerimizi kaldırdık.
Böylece ihrama girmiş, umremiz de başlamış oldu. Ben
Allahın izniyle bu umremin sevabını anneme bağışlamak üzere niyetlendim.
Cirane mescidinin önünde çeşme benzeri 4-5 musluklu bir
su akıyor. Şifalıymış. İçen mide hastalıklarına direnç kazanırmış. Aldığımız
küçük bidonla bir su şişesini doldurdum. Otobüsümüz mescidi harama gitmek üzere
hareket etti.

Eşim yine sol
elimi sıkı sıkı tutmakta. Telefonumu ihram kemerimin altına sıkıştırdım. Diğer
elimle fırsat buldukça fotoğraf çekiyorum.
Tavaf hacerül esved, makamı ibrahim ve hatim arasında
yoğunlaşıyor. Sonra yine normal akışıyla devam ediyor. Diğer yarı nispeten daha
rahat.
Grubumuz Selçuk hocanın söylediklerini yüksek sesle tekrar ederek
dönmekte. Bu da birlikte yol almamızı kolaylaştırıyor zaten. Türkler
kıyafetlerinden başka, bu şekilde yüksek sesle ve grup halinde tavaf
etmelerinden tanınıyor olmalılar.

Ardından grup olarak Safa tepesine vardık. Yine dua-niyet
edildi. Ancak ilk kat çok kalabalıktı. Bir üst kata çıktık orası daha rahat
görünüyordu.
Yine yeşil lambalı kısımda remel (koşar gibi) yaparak
sayımızı tamamladık. Tepelere vardığımızda her seferinde kabeye dönüp
'BismillahiAllahuekber !' diye selamlama yapıyorduk.
Saat 11'i geçiyordu.
Duamızı yaptık. Selçuk hocanın jiletli tarağı yine işe yaradı. Erkekler önünde
sıraya girdik. Traşımız da oldu, böylece umremiz bitti. İhramdan çıkmış olduk.
Kur'anda safa ile Merve arasında böyle say yapmanın müminler için
mahzurlu olmayacağı beyan edilmiş. Bu sebeple say yapmak umre ve hacc
kapsamında.
Saydan sonra herkes serbest. Öğle namazı kıldık ve
otelimize döndük. Aslında 1. katta kendimize güzel halılı bir yer bulmuştuk.
Tam farza kalkacaktık ki eşim meydana çıktı. Hemen yanına gittim. Klima ve
pervanelerden üşümüş. Mecburen dışarı çıkıp öğle namazımızı öyle kıldık.
Akşam namazını yine zemzem tower'ın önünde meydanda
kıldık.
Yatsıya kadar ikimiz de kur'an okuduk. Yatsıdan sonra toplaştık ve üst
kata çıktık.
Halı serilmiş kısımda halka olduk. Kur'an okundu, sohpet edildi ve
toplu dua ettik. Böylece mevlid kandilini ihya etmeye, değerlendirmeye
çalıştık.
Pandemiden sonra gerçekten umrenin değerini daha çok anladım. İnsanın elinden bu nimet alınınca daha iyi anlıyor insan. Umre fiyatlarını takip eden arkadaşlarımız var ise benim keşfettiğim fiyatlara bakmalarını tavsiye ederim. https://www.ammarturizm.com/umre-fiyatlari
YanıtlaSil