Str.3.1.1 Hedefleri (I)
‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında ‘Yeşilelma’ vizyonumuzun temel ayaklarından üçüncüsü ‘AMAÇ.3-İYİ
İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’’ la ilgili çalışmamıza başlıyoruz.
Geçen hafta itibariyle, ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ (135) ile ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN
BİR SUSURLUK’la (97) ilgili çalışmamızı bitirmiş ve
toplam 232 hedef için önerilerimizi paylaşmıştık. Şimdi sırada vizyonumuzun üçüncü ayağı
‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR
ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’la ilgili toplam 48 hedefin ‘NASIL
GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’ öngörülerimiz var. Bildiğiniz gibi söz konusu ayağın
3 stratejik amacı ve 6 adet uygulama stratejisi bulunuyor. Bu nedenle öncelikle
‘StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı
başarmak’ şeklindeki stratejik amacımız ve onun ‘Str.3.1.1-Amaç
ve güç birliği yapma’ stratejisiyle başlıyoruz. Yine bildiğiniz üzere bu stratejiye
ait daha önceden belirlenmiş toplam 14 hedef vardı. Şimdi o hedeflerden
ilk 7’sinin; ‘04-ULAŞIM’
için 1, ‘06- ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ için 1 ve ‘11-EĞİTİM
ve SPOR’ için de 5’inin ‘NASIL GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’
çalışmayla
karşınızdayız. Bu vesileyle yine belirtmiş olalım ki; şayet vizyonumuzun temel
ayaklarından biri ‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR
ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ ise onun ‘StrA.3.1-Sürdürülebilir
kalkınmayı başarmak’ Stratejik Amacının olmazsa olmazı ‘Str.3.1.1-Amaç ve güç
birliği yapma’ stratejisidir. O nedenle bu
istikamet üzerindeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL?
elbetteki bu stratejimizin
uygulanmasıyla gerçekleşecek. Burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize
dayanmak, zayıf taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden
sakınmak olacak. Bir başka deyişle Susurluk orta vadede diğerleriyle birlikte; ‘Amaç ve güç birliği yapma’’ stratejisi uygularsa; var
olan güçlü yönlerini daha güçlü yapmayı, zayıf taraflarını da gidermeyi
başarabilecek. Bu arada dış fırsatlardan yararlanıp, tehditlerden de sakınabilirse
neticede ‘İyi İnsanların Yaşanabilir Şehri Yeşil Susurluk’ vizyonuna ulaşabilir.
Daha önceki aşamalarda ‘04-ULAŞIM’ sektöründe;’THD.04.1-İstanbul-İzmir otobanının ilçe merkezinin dışından geçmesi’ ve ‘ THD.04.2-Otoyolun ilçede yol
açabileceği muhtemel ekonomik, sosyal ve çevre sorunları’ gibi bazı tehditler söz konusu olmuş, bu gibi tehditlere karşı da ‘HDF.3.1.1.02-Tesis,
yatırımcı ve markalarımıza sahip çıkmak’ şeklinde 1 hedef belirlenmişti. Yol üstü
konumumuzun neredeyse 5 asır boyu bazı nimetlerinden yararlanmış bir geçiş
noktası olarak başlangıçta otobanın ilçe
merkezinin dışından geçmesi elbette bir tehdit olarak algılanmış olabilir. Öte
yandan Otoyolun ilçede yol açacağı ekonomik, sosyal ve çevre sorunları da yörede
elbette bazı kayıplara neden olabilecek. Geleneksel mola yeri konumumuz, yaz
aylarında güneye ve
batıya gidip gelen tatilci yoğunluğuna dayanan işletmelerimiz bundan olumsuz
etkilendi bile. Bu nedenle ilçemizin
sosyal açıdan daha
geri planda kalabileceğinden endişe edilmesi normal. Zira oradan geçip gidenleri biz, onlar da Susurluğu görmedikleri, tanımadıkları için sosyal hayat da olumsuz etkilenebilecek. Hatta
otoyolların geçtiği
yerlerdeki doğal güzellikleri
yok ettiğini, ulaşımı engellediğini, su ve havayı zehirlediğini bile düşünmek
mümkün. Ancak telaş etmeye de mahal yok. BUNLAR NE KADAR DOĞRU, NE KADAR ZARAR GÖRECEĞİZ? BUNLAR NET BİLİNMELİ Kİ ÖNÜMÜZÜ GÖRELİM. AYRICA
BU SÜRECİN ORTA VADEDE NE KADAR SÜRECEĞİ DE ÖNGÖRÜLEBİLMELİ. Meselâ,
Plaka Tanıma Sistemi kayıtları itibarıyla, 2018 yılında Susurluk karayolundan
13 milyon 200 bine yakın araç geçmiş. 2019 yılında geçen araç sayısı ise 13 milyon 900 bine yakın. BU AÇIDAN BAKARSAK YENİ OTOYOL ŞEHRİMİZDEN GEÇEN ARAÇ SAYISINI
AZALTMAMIŞ. ÜLKEDE TRAFİĞE GİREN ARAÇ SAYISINA PARALEL
OLARAK ARTMIŞ. Belki açılışını
takip eden ilk birkaç ay bir azalma olmuş olabilir, ancak rakamlar
yıl geneli itibariyle 700 bin artış olduğunu gösteriyor. Kaldı ki otoyol tercihi bir fayda maliyet
karşılaştırmasına bağlı. Zaman, yoğun trafik yükü ve harcanacak yakıt maliyetini hesaplayan
herkes dilediği alternatifi kullanabilir. HER HÂLÜKÂRDA KARAYOLUMUZDAN GEÇME TERCİHİNDE BULUNANLAR HİÇ DE AZ OLMAYACAK. En
azından uygulandığı iddia edilen yüksek geçiş ücretinin bizim için yakın gelecekte de bir fırsat olduğunu düşünebiliriz. HATTA BELKİ BU OTOYOL KONUSU AKILLICA DEĞERLENDİRİLEBİLİRSE ELİMİZİ GÜÇLENDİREN BİR AVANTAJA DA DÖNÜŞEBİLİR. Çünkü Karacabey
ayrımı kavşağından başlayarak Susurluk ilçe merkezinin kuzeyinden geçen ve Ömerköy’den sonra
Yeniköy üzerinden Balıkesir’e ulaşan BU YOLUN GELECEKTE TRANSİT ULAŞIM İÇİN GİDEREK DAHA FAZLA ÖNEM KAZANACAĞI AÇIK. AYRICA OTOYOLUN GÖRÜNEN İLK FAYDASI, MEVCUT KARAYOLU ÜZERİNDE GÜNDEN GÜNE ARTAN ARAÇ TRAFİĞİ
YOĞUNLUĞUNU HAFİFLETMESİ VE ULAŞIM SÜRESİNİ ÖNEMLİ ORANDA KISALTMASI. Böylece bölge ürünlerinin daha kısa sürede İzmir, İstanbul ve Bursa’ya ulaşması mümkün olacak. ANCAK UNUTMAYALIM Kİ FIRSAT YA DA AVANTAJ OLARAK GÖRDÜĞÜMÜZ ŞEYLER DE DEĞERLENDİRİLMEDİĞİNDE KAÇAR GİDER. Tehdit ya da dezavantaj
olduğunu düşündüğümüz şeyler
de tedbir almazsak korktuğumuzu başımıza getirir. FIRSAT VEYA TEHDİT, DIŞARDAN BİZE HANGİSİ YÖNELMİŞSE YÖNELSİN ONU FIRSAT YA DA TEHDİT HALİNE GETİRECEK OLAN
BİZİM ONLARA KARŞI TUTUM VE DAVRANIŞIMIZDIR. Bir misâl
verecek olursak genç ve atak girişimcilerimizden NURİ YASA ÖN ALARAK ŞİMDİDEN OTOYOLUN İLÇE MERKEZİNE EN YAKIN OLDUĞU BİR NOKTAYA TESİS KURDU BİLE.
HEM DE ÇİFT TARAFLI OLARAK. BU YATIRIM GELECEĞİ ÖNGÖREBİLEN, TEHDİDİ FIRSATA, RİSKİ AVANTAJA ÇEVİREBİLEN ÖRNEK BİR HAREKET. Şimdi biz
de şikâyet etmek
yerine bu tehditlerden sakınmak, hatta mümkünse
fırsata çevirmek için ne gibi şeyler yapabiliriz, bunları düşünmeliyiz.
BİR
KERE ŞU ÇOK AÇIK Kİ İSTANBUL-İZMİR
OTOBANININ İLÇE MERKEZİNİN DIŞINDAN GEÇMESİ BİZİ BİLDİĞİMİZ ALIŞTIĞIMIZ MOLA TESİSLERİ
GELENEĞİMİZİ YENİLEMEYE ZORLUYOR. Bunun için de özgün bir model ortaya koymak gerek. Meselâ, otoban
yolcularının kısa süreli de
olsa ‘yoldan çıkmalarını’ sağlayacak ilgi çekici ÖZGÜN DİNLENME, ALIŞVERİŞ ETME, EĞLENME VE KONAKLAMA
KONSEPTLERİ TASARLAMAK VE HAYATA GEÇİRMEK ve CEZBEDİCİ SUSURLUK MARKALARI OLUŞTURMAK gibi. Otoyolun ilçede yol açabileceği
muhtemel ekonomik, sosyal ve çevre
sorunlarına karşı da ‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ çerçevesinde ‘StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’şeklinde
bir stratejik amacımız ve ‘Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejimiz olduğunu unutmamalıyız. Bu nedenle otoyolda
ilk tesisi açan ‘Yasa’
gibi bu konuda ön alan firmaları Susurluğun kadim ‘ömür ayranı’
markası gibi yükseltmemiz,
amaç ve güç birliği yaparak
böyle TESİS,
YATIRIMCI VE MARKALARIMIZA SAHİP ÇIKMAMIZ gerekiyor.
Bu haftanın ikinci konusu ‘06- ENERJİ VE DOĞAL
KAYNAKLAR’ için daha önce orta vadede
Susurluk için;’THD.06.1-Maden
arama ve çıkarma faaliyetlerinin çevreyi kirletme riski’ gibi bazı tehditlerin
söz konusu olabileceği değerlendirilmişti. Neticede,
Stratejik planın uygulanmasıyla orta vadede böyle tehditlerden ‘Amaç ve
güç birliği yapma’ stratejimiz sayesinde sakınabileceğimiz
varsayımından hareketle; ‘HDF.3.1.1.03-Enerji, maden
ve doğal kaynak yatırımlarında özenli ve seçici davranmak’ şeklinde 1 hedef tespit edilmiş
oldu. Çünkü, güçlü yönlerimize yaslanmak, fırsatlardan yararlanmak
ve zayıf yönlerimizi telafi etmek için harcadığımız gayret kadar
çevresel tehditlerle de mücadele etmemiz gerekiyor. Meselâ, güçlü yönler ve fırsatlar kapsamında
değerlendirdiğimiz ilçemiz Rüzgâr enerjisi kapasitesiyle ilgili türbinlerin
çevreye ve yaban hayatına verebileceği bazı olumsuzluklar olabilir. Aynı
şekilde jeotermal enerjinin gerek tarımda gerekse turizmde kullanılması
sonucu açığa çıkan atık suların ve havaya karışan zehirli gazların neden olduğu
bir çevre kirliliği de mümkün. KUŞKUSUZ BUNLAR İÇİN ÖNCELİKLE BENZER UYGULAMALAR ARAŞTIRILARAK RİSK
DEĞERLENDİRMESİ YAPILMALI. Rüzgâr
türbinlerinin çevreye verdiği zararın doğal gaz, kömür gibi fosil kökenli
yakıtların verdiği zararın yanında hiç mesabesinde olduğu biliniyor.
Jeotermalde de çevreye su atımı sorununun çözümü basit. Alınan su tekrar re
enjeksiyon yöntemi ile yer altına veriliyor. Hem çevre kirlenmiyor hem de
kaynağın ömrü uzuyor. YİNE DE
BU KONULARDA UYANIK OLUP MUHTEMEL OLUMSUZLUKLARIN ÖNEMLİ ÇEVRESEL ZARARLARA
NEDEN OLUNMASINA DAHA İŞİN BAŞLANGICINDA İKEN MEYDAN VERİLMEMELİ. Tabii ki
enerji konusunda devletin politikaları ve öncelikleri ihmal edilemez. 2023 TEN SONRA YAPILACAK ULUSAL PLANDA YENİLENEBİLİR
ENERJİ KAYNAKLARININ ÖNEMİNİ KORUMASI VE DOĞAL KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
YAKLAŞIMININ SÜRDÜRÜLMESİNİ BEKLİYORUZ. Hiç
kuşkusuz bu konuda da siyasi partilerimize ve vekillerimize çok görev düşüyor.
Bu bağlamda inanıyoruz ki; İLÇEMİZ
İLE İLGİLİ ÖNCELİKLERİN BELİRLENİP BUNLAR ÜZERİNDE YOĞUNLAŞARAK STRATEJİK ÇIKIŞ
NOKTALARI BULUNMASI MÜMKÜN. Stratejik Plan Önerimizin tamamlanması,
2023 sonrası dönem için önümüzün görülebilmesi ve maksimum kazanç istikametinde
gerçekçi bir plan yapılabilmesi açısından çok önemli. BU ÇALIŞMA SAYESİNDE DAHA PLAN AŞAMASINA GEÇMEDEN
OLDUĞUMUZ YERİ GÖRMEMİZ, ÖNCELİKLER VE HEDEFLER KONUSUNDA MESAFE ALMAMIZ KOLAYLAŞACAK. EN
AZINDAN ORTAK BİR BİLİNÇ OLUŞTURULMASI VE PLAN YAPACAKLARA BELLİ BİR ZEMİN
SAĞLAMA GÖREVİNİ YERİNE GETİRMİŞ OLACAĞIZ. Artık
biliyoruz ki; ‘AMAÇ.3-İYİ
İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ arzu ediyorsak, ‘StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’ stratejik
amacımız doğrultusunda öncelikle ‘Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejisi
izlememiz gerekiyor. Peki, bu ne demek? KALKINMA VE GELİŞME ADINA DA OLSA EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ OLAN DOĞAMIZIN
BOZULMASINA, ÇEVREMİZİN KİRLENMESİNE, HAVA VE SUYUMUZUN ZEHİRLENMESİNE RAZI
OLAMAYIZ DEMEK. Kendimize olduğu
kadar aynı doğayı paylaştığımız yaban hayatına da hassasiyet göstermemiz gerekir
demek. Bu manada ENERJİ, MADEN VE DOĞAL
KAYNAK YATIRIMLARINDA ÖZENLİ VE SEÇİCİ DAVRANMAK tabi ki öncelikli hedefimiz. ANCAK BU HEDEF SÖZDE KALMAMALI, AMAÇ VE GÜÇ BİRLİĞİ
YAPARAK HAYATA GEÇİRİLMELİ.
Bu haftanın üçüncü konusu ‘11-EĞİTİM ve SPOR’ için daha önce spor alanında;‘FRS.11.1-Bandırma 17Eylül üniversitesi kampüsü’ nün bir fırsat olduğu düşünülmüştü. Neticede Stratejik planın uygulanmasıyla orta
vadede bu fırsattan ‘Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejimizle maksimum
oranda yararlanmak üzere; ‘HDF.3.1.1.10- Yeni kampüste
dört yıllık en az iki fakülte ve bir yüksekokul daha açılmasını sağlamak’, ‘HDF.3.1.1.11-Açılacak
Fakülte ve MYO’larının teknolojik gelişmelere uygun olmasını temin etmek’, ‘HDF.3.1.1.12-Yeni
Meslek yüksekokulu kontenjanının büyük bölümünün meslek lisesi mezunlarına
ayrılması için çaba göstermek’,’HDF.3.1.1.13-Susurluğa mutlaka bir Hukuk
fakültesi kurulması için amaç birliği yapmak’ ve ‘HDF.3.1.1.14-Üniversite kampüs inşası ile öğrencilerin
barınma ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması için güç birliği yapmak’ şeklinde 5 hedef belirlenmişti.
Kurulması planlanan ve bu yönde bazı adımlar atılan Bandırma 17Eylül üniversitesi kampüsü konusu gelecekte Susurluğun gelişmesini kolaylaştıracak, hızlandıracak ve
destekleyecek bir dış 'Fırsat’ olarak karşımızda duruyor.
Şayet ‘Susurluk için ne yapılabilir?’ sorusu üzerinde düşünüyor ve STRATEJİK
PLAN YAKLAŞIMIYLA ‘NEREYE ULAŞMAK İSTİYORUZ?’ SORUSUNA CEVAP BULMAYA ÇALIŞIYORSAK, ‘GÜÇLÜ’ YANLARIMIZ KADAR ŞU AN İÇİN YADA YAKIN GELECEKTE KARŞIMIZDA DURAN BÖYLE ‘FIRSAT’LARI DA
DEĞERLENDİREBİLMELİYİZ. Malum
olduğu üzere
Susurluk’ta bir üniversite
olsun çabası
epey bir süredir
var. Susurluğun güney
batısını kapatmış bulunan askeri birliğin çekilmesiyle birlikte Balıkesir yolu üzerinde önemli
miktar alan boş kalmış, buradaki binaların onarılarak üniversite olarak
kullanılması düşünülmüştü. BU NEDENLE ŞU AN ESKİ KIŞLA ARAZİSİNİN BİR 'YERLEŞKE'
OLARAK TÜMÜYLE 17 EYLÜL ÜNİVERSİTESİNE TAHSİSİ ÜZERİNE ODAKLANILMIŞ DURUMDA. Sonuçta Susurluk öyle ya da böyle bir üniversiteye
kavuşacak gibi görünüyor. BELKİ DE BU OLUŞUM; SAHİP ÇIKILARAK HEP BİRLİKTE DESTEK VERİLİR VE İYİ
DEĞERLENDİRİLEBİLİRSE BİR KAÇ FAKÜLTEYİ VE YÜKSEKOKULU SUSURLUĞA GETİREBİLİR. Şayet bu yöreye faydalı olunacaksa; ona öncülük yapacak, geleceğine ışık tutacak çalışma ve kurumların takdir edilmesi gerekiyor. Zira bölgenin ihtiyaç duyduğu bilgi,
yenilik ve teknolojileri hizmete sunacak, insanımıza öncülük yapabilecek bir akademik çalışmanın elbetteki ilçemiz için
stratejik değeri olacaktır. BÖYLE BİR KURUMUN SUSURLUĞUN GELİŞMESİNE KATKISI OLACAĞINI
BEKLEMEK YANLIŞ OLMAZ. Böylece yörede daha
bilinçli bir
sosyal ve ekonomik faaliyet gerçekleştirilebilir.
Yapılan akademik çalışmalar
üretime
destek olacağı gibi pazarlama ve tarıma dayalı sanayi konusunda karşılaşılan
problemlerin çözümüne de
yardımcı olacaktır. İŞTE 17
EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SUSURLUK İÇİN BÖYLE BİR ‘FIRSAT’ OLARAK DOĞUYOR. ANCAK, HENÜZ YOLUN BAŞINDA OLUNDUĞUNU DA GÖRMEK GEREK. ŞİMDİ BİR TARAFTAN BÜYÜNÜN BOZULMASINDAN SAKINMAK, DİĞER TARAFTAN DA İNŞA ZORLUKLARINI GÖĞÜSLEMEK GEREKİYOR. Ayrıca BİR ÜNİVERSİTE YERLEŞKESİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU TOPLUMSAL YAPIYA SOSYO-EKONOMİK FAYDALARI
OLDUĞU KADAR RİSKLERİ DE OLABİLİR. BUNU ÖNGÖRMEMEK BÜYÜK HATA OLUR. Ki en büyük fayda beklentisi olan ‘bölgeye
sosyal ve ekonomik katkı’ da bugünden yarına olmayacaktır. ÜNİVERSİTE GELECEK DENMEKLE KURULMUŞ OLMAYACAĞI GİBİ. Hem
fiziki hem kurumsal oluşumu en iyi şartlarda 2-3 sene sürebilir. Fakülte ve idare binaları, derslik ve laboratuvarlar bir
yana, barınma sorununu çözmeden de
öğrenci
alınamaz. BİLHASSA
GELEN GENÇ ÖĞRENCİ KİTLESİNİN SADECE ALIŞVERİŞ EDİP PARA HARCAYAN BİR
KESİM OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK VAHİM BİR HATA OLUR. O öğrencilere kucak açmak, maddi manevi ihtiyaçlarına destek olmak, gerektiğinde evini kiraya vermekten
kaçınmamak
ve sebep olabilecekleri bazı asayiş sorunlarına da tahammül göstermek
gerekecektir. Bu tür daha
birçok olumlu
olumsuz etki-tepki sayabilirim. GERÇEK ŞUDUR Kİ; ARTIK 2023-2028 DÖNEMİNDE İÇİNDE BİRÇOK FAKÜLTE VE MESLEK YÜKSEKOKULU OLAN BİR SUSURLUK HAYAL ETMEMİZ MÜMKÜN. Pek tabi Stratejilerimiz de ona göre şekillenir. SEÇİLEN BU YOL, BİR ‘FIRSAT’ OLARAK SUSURLUĞU KENDİNE GÖRE DEĞİŞTİRİRKEN, SUSURLUK DA ONU KENDİ ÖLÇÜSÜNDE BİÇİMLENDİRECEKTİR. Nihayetinde
bir kez daha görüldü ki ‘üniversite gelsin’ demekle üniversite gelmedi, gelmiyor. Olanlardan ders alıp
kendimize rehber yapacağımız soru şu: ’Biz ne istiyoruz? Susurluğun geleceği için doğru, uygun ve stratejik önem taşıyan adım ne olabilir?’ Mademki ‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR
ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ vizyonumuz var, mademki ‘StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’ stratejik
amacımız var. O halde pek çok konuda ‘Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejisi
uygulamamız gerekiyor. Önerimiz
bunlardan ilki olarak Susurluk
17Eylül
Bandırma üniversitesi
kampüsünde bölgenin
ekonomik faaliyet alanları ile direk ilgili bölümlere
sahip YENİ KAMPÜSTE DÖRT YILLIK EN AZ İKİ FAKÜLTE VE BİR YÜKSEKOKUL DAHA AÇILMASINI SAĞLAMAK hedefine yönelmek. Mesela
gıda ile ve yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili 4 yıllık bölümler açılması düşünülebilir.
İkincisi AÇILACAK FAKÜLTE VE MYO’LARININ TEKNOLOJİK GELİŞMELERE UYGUN OLMASINI TEMİN ETMEK
hedefiyle hareket etmek. Üçüncü olarak da YENİ
MESLEK YÜKSEKOKULU
KONTENJANININ BÜYÜK BÖLÜMÜNÜN MESLEK LİSESİ MEZUNLARINA AYRILMASI İÇİN ÇABA GÖSTERMEK gerekiyor.
Susurluk bu konularda amaç ve güç birliği
yapabilirse, hem bu hedefleri gerçekleştirmiş hem de sürdürülebilir kalkınmayı başarma noktasında güçlü bir mevzi daha elde etmiş olur. Kuşkusuz bir üniversite kampüsünde
ikiden fazla fakülte söz konusu olabilir. Bu nedenle SUSURLUĞA
MUTLAKA BİR HUKUK FAKÜLTESİ KURULMASI İÇİN AMAÇ BİRLİĞİ YAPMAK kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Bu Susurluğun hakettiği
gecikmiş bir misyondur aynı zamanda. Böylece Susurluk halkı İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR
ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK vizyonu
doğrultusunda orta vadede 17 Eylül Bandırma üniversitesi kampüsünü etkin
değerlendirmiş olur. Son olarak ÜNİVERSİTE KAMPÜS İNŞASI İLE ÖĞRENCİLERİN BARINMA VE SOSYAL İHTİYAÇLARININ KARŞILANMASI İÇİN GÜÇ BİRLİĞİ YAPMAK hedefini
de ihmal etmemek gerekiyor.
Stratejik Plan yapılabilirse, 2023 yılından itibaren orta vadede ilçemizin
geleceği için ‘Sürdürülebilir
kalkınmayı başarmak’’ anlamında
yapacak çok şey var. Ancak bunun için geçmişten gelen değerlerimizi unutmamak
gerekiyor. Meselâ bir ‘Önce Vatan’
şehri olarak ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’imiz böyle bir değer. ‘DEĞ.4-Yardımseverlik’
meziyetlerimiz de öyle. Ayrıca içerde ve
dışarda; alanında deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlar’ımız var.
‘Amaç ve güç birliği yapma’’
konusunda onlardan niçin yararlanmayalım ki? Sahiplenilmesi gereken ‘DEĞ.6-Yöresel ürünlerimiz’ ve ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’ de bu
alanda çok özel bir yere sahipler. Yine orta vadede İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR
ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK için ‘DEĞ.9-Ulaşım
ağları üzerindeki konumumuz’ ve ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’ da ilçemiz için mutlaka değerlendirilmesi
gereken avantajlar. ‘DEĞ.11-Bozulmamış
doğal çevre’miz ise bizden sonraki nesillere aktaracağımız bir emanet
durumunda. Ancak bu yolculuk kesinlikle ortak amaçlara dayalı etkin bir
yaklaşım birliği ve temel ilkelere sarsılmaz bağlılıkla yürümeyi gerektiriyor.
Nitekim bu amaçla tabloda da görüldüğü gibi; Hedeflerin gerektirdiği
duruma göre bazen Ticaret
ve Sanayi Odası Borsa(TSOB), Kaymakamlık (K) ve İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğü(İMEM) liderliğinde hareket edilmesi gerekebilir. Onlara da yerine
göre Siyasi Partiler (SP), Kent
Konseyi (KK) ve diğer Sivil Toplum
Kuruluşları(STK) destek verip Susurluk için etkin bir şekilde Siyasi Güç(SG) sağlayarak; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAB), Enerji ve Tabi
Kaynaklar Bakanlığı (ETKB), Çevre ve Şehircilik Bakanlığından(ÇŞB) yardım
almayı sağlayabilmeliler. Uygulamalar
Stratejik Plan Ekibinin(SPE) sekretaryasında
yürütülürken, ihtiyaç duyulduğunda; Milli Eğitim Bakanlığı
(MEB) ve Yüksek Öğretim Kurulu(YÖK) ve 17 Eylül Üniversitesi (ÜN) de yararlanılabilmeli. Ancak bütün bu çalışmalarda olduğu gibi Stratejik Plan
Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce
insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan, İLK.2-İstikamet üzere olma,
İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun
temel ilkeleri olmak durumunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder