Ankara’da bir gün
Coronavirüs salgını ülkemizde 492.ncı gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 571 gün geçti. Son günlerde corona yine yükselmeye başladı. Çok şükür ki vefat sayıları ellinin altında, ama vakalar bugün itibariyle 7 binin üzerine çıkmış durumda. Umutla, karamsarlık arasında gidip geliyoruz.
Çarşı pazara, yollara, meydanlara bakarsak tatile gidenlere rağmen hala kalabalık. Son iki gündür dışardaydık. Epey bir dolaşma ve etrafı gözleme imkanı bulduk. Dün Ankara'da Sıhhiye Perşembe pazarı, Etlik Anteres AVM ve Gençlik parkındaydık. Bugün de Beypazarı'na gittik. Gördüklerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Ama önce Coronada son durumu görelim.
Dün 16 Temmuz itibariyle 229.582 Kovid-19 testi yapılmış, 6.918 kişinin testi pozitif çıkarken 35 kişi de vefat etmişti. İyileşen sayısı ise 5.084 idi. Bugün yani 17 Temmuz Cumartesi itibariyle 234.161 test yapılmış, 7.666 koronavirüs vakası, 38 vefat eden kişi var. İyileşenlerin sayısı 5.490'da kalmış. Görüldüğü gibi vaka sayısında bir günde %10,8 artış olmuş. Vefatlarda bu oran %8,6. Maalesef artış gözle görülür bir hal almış durumda.
Diğer yandan Sağlık Bakanlığı verilerine göre 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı %62,61, ikinci doz aşı uygulananların oranı ise %32,79 görünüyor. Kovid-19'la mücadele kapsamında, dün son 24 saatte birinci, ikinci ve üçüncü doz olarak toplam 1.119.095 aşı uygulanmıştı. Bugün ise 693.896 doz olarak gerçekleşmiş. 1 Hazirandan bu yana 47 günde toplam 33.986.284, bazı günler 1,5 milyon dolayında ama ortalama olarak günde 723.112 doz aşı yapılmış görünüyor.
Bugüne kadar yapılan birinci doz aşı sayısı 38.860.587'yi, ikinci doz 20.351.388'i ve üçüncü doz da 3.605.000'i aşmış durumda. Toplam aşı sayısı da 63 milyona (62.816.975) ulaşmak üzere.
Perşembe günü Ankara'nın Sıhhiye semtinde meşhur "çaput pazarı" vardı. Adına Perşembe pazarı deniyor. Ama dışardan şöyle bir bakacak olursanız pazarcıların "Geeel! Geeell! Karıştırrr!" nidaları arasında yüzlerce hanımın tezgahların üzerine gelişigüzel dökülmüş genelde tekstil ürünlerini ya da ayakkabı çanta vb. malları seçmeye çalıştıklarını görüyorsunuz.
O kadar kalabalık ki sanki bedava dağıtıyorlarmış gibi bir hava var. Onları anlamaya çalışıyorum. Pandemide evden çıkamadılar, çarşı Pazar gezmeyi alışverişi özlemişlerdir. Bayram da yakın, e mağazalara göre ucuz da. Ama hani sosyal mesafe? Böyle iç içe, göğüs göğüse yüzlerce insan coronayı çoğaltmaz da ne olur? Görünüşe göre herkeste maske var. Ama burundan aşağı düşmüş, ama çene altında kimin umurunda. Satıcıların bir kısmı ise sürekli bağırıp çağırdıkları için olsa gerek sanki maskeden muafmış gibiler.
Bu tabloda yanlış olan pek çok şey var ama bir de madalyonun diğer yüzünü görmek gerek. Mağazaların, esnaf dükkanlarının pek çoğu pandeminin faturasını halka kesmiş görünüyor. Fiyatlar gerçekten oldukça pahalı. Sorsanız "Ne yapalım her şey pahalılandı" deyip işi dolara, döviz kurlarının yüksekliğine bağlayıveriyorlar.
Böyle olunca markalı ürünlerin bile merdiven altına inip; sosyete pazarı denilen yerlere, Perşembe pazarı gibi tezgahlara düşmesi kaçınılmaz oluyor. Bunu gören halk da, özellikle çarşı pazarı iyi takip eden hanımlar da fırsatı değerlendiriyorlar. Böyle olunca gel de Nasreddin hoca'nın "Sen de haklısın hanım" deyişini hatırlama.
Yalnız şunu da eklemem lazım: kalabalık sadece Nişantaşı sosyete pazarında ya da Perşembe pazarında değil. O gün gittiğimiz Etlikteki Anteres AVM'de de vardı. İnsanlarda genel olarak bir "pandemi bitmiş!" havası gördüm ben. Perşembe pazarındaki kadar olmasa da orada da alışverişi canlı, esnafı hareketliydi. Yeme içme yerleri doluydu. Yanımızda 10 yaşındaki torunumuz olduğu için oyun bölümüne gidip bowling bile oynadık.
Ardından bana göre bu günün Sümerbankı LC Waikiki'den alışveriş ettik. Orada da doğal olarak yoğun bir kalabalık vardı. Çünkü bizim gibi pek çok insan kendileri ve çocukları için bayram alışverişi yapıyorlardı. Fiyatlar da diğer mağazalara göre biraz daha orta direk ayarlıydı. Bu yüzden kalabalıktı ve sosyal mesafe maalesef orada da mümkün görünmüyordu. Ancak hijyen ve maske konusuna özen gösteriliyordu diyebilirim. Çıkarken maskelerimizi yeniledik ve eskisini attık.
AVM'den sonra akşam serininde Gençlik parkına vardık. Son halini merak ediyordum. Ayrıca torunumu da lunaparka götüreceğime söz vermiştim. Gittik, önce bir mescit bulduk ve namaz kıldık. Elimizi yüzümüzü yıkamak, abdest almak bizi bir hayli rahatlatmıştı. Ortam da bakımlı ve yeşildi. Bir ara sanırım 90'lı yılların sonu 2000'li yılların başında serseri yatağı olmuştu. O yüzden ailelerin de ayağı kesilmişti oradan.
Melih Gökçek'in en iyi hizmetlerinden biri olduğunu düşünüyorum bu parkı yenilemesinin. Bugün şu haliyle de nezih, güzel ve bakımlıydı. Lunaparka kadar bir yarım daire yaklaşık iki kilometre keyifle yürüdük. Köprüden geçerken havuzun büyük bir bölümünün bakımda olduğunu, henüz doldurulamadığını, büyük fıskiyesinin de çalışmadığını gördük.
Eşim havuza karşı koltuk takımı şeklinde dizayn edilmiş kanepelerde istirahat ederken biz de torunumla lunaparka geçtik. Lunapark açık ve bütün oyun araçları çalışır vaziyetteydi. Kalabalık da sanki pandemi hiç yokmuş gibi yoğun ve canlıydı. Biletler 10 lira olmuş. Torunuma göre çarpışan arabaları bulduk, önce ona bindi. Sonra da ahtapotta heyecanlı bir macera yaşadı. İndikten sonra gördüm ki ahtapot hızla dönerken kendini o kadar sıkmış ve demire öyle yapışmış ki kollarında morluklar oluşmuştu.
Neyse onun da gönlünü yapmış ve sözümü tutmuş olarak otobüsle evimize döndük. Yaklaşık 10 saati dışarda geçirmiştik. Saatime baktım 16 bin adım atmışız. Epey bir para harcamama, yorulmamıza, bazı tablolardan rahatsız olmamıza rağmen bu günümüzden memnun ve mutlu olarak evimize girdik.
Beypazarı seferi
Coronavirüs salgını ülkemizde 493.ncü gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 572 gün geçti. Bir taraftan yaz tatili başladı, insanlarda bir genişlik bir rehavet var. Sanki pandemi bitmiş ya da bitmek üzereymiş gibi hareket ediliyor. Ama maalesef son günlerde vakalar yine yükselmeye başladı.
Dün kahvaltımızı Beştepe'de meclisin sosyal tesisinde yaptık. Kalabalık değildi ferah ferah oturduk. Sanırım insanlar çoktan tatile çıkmış. Bizse senelerdir ilk defa yazı mecburiyetten Ankara'da geçiriyoruz. Hem pandemi hem de torunlar nedeniyle yazlığa gidişimiz eylüle kaldı. O da mümkün olabilirse tabi. Neyse, Adapazarı’ndan gelen kızım damadım ve 2 numara torunum Yağız'la birlikteydik. Kahvaltı güzel ve hesaplıydı.
Sonrasında günü nasıl değerlendirebiliriz müzakeresinden Beypazarı'na gitme kararı çıktı. Alternatifi "Altınköy" dü. Orasını da sever beğeniriz ama tercih yapmak naktasında Beypazarı daha baskın geldi. Ani bir kararla Beypazarı'na gittik. Elbette gördüklerimi paylaşacağım. Ama önce Coronada son duruma bir kez daha bakalım.
Bugün 18 Temmuz Pazar. Günün corona tablosuna göre maalesef vaka sayısında korkutan artış sürüyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Tedbirlere taviz vermeden uyalım. Bayramda tedbirlere uymak bayram sonrasını da bayram eder" demiş. Ben o cümleyi şöyle anladım: "Tedbirlere uymamak bayramı da bayram sonrasını da zehir eder!" Haksız mıyım?
Sağlık Bakanlığının açıkladığı, 18 Temmuz COVID-19 tablosuna göre: Son 24 saatte 233.946 test yapılmış, 7.680 yeni vaka ve 66 vefat var. Öte yandan sağlığına kavuşan sayısı 5.835 kişi olmuş. Dün 17 Temmuz Cumartesi itibariyle 234.161 test yapılırken, 7.666 koronavirüs vakası tespit edilmiş ve 38 kişi vefat etmişti. İyileşenlerin sayısı ise 5.490'du.
Önceki gün ise 16 Temmuz Corona güncel tablosu 229.582 test, 6.918 yeni vaka ve 35 vefat gösteriyordu. İyileşen sayısı ise 5.084 idi. Görüldüğü gibi vaka sayısında az da olsa bir artış var. Asıl ürkütücü olan vefat sayısında 35'ten 38'den sonra 66'ya çıkılması oldu. Maalesef 7 binleri geçen vaka artışından sonra vefat sayıları da yeniden 50'nin üzerine çıkmış görünüyor.
Bugünkü Sağlık Bakanlığı verilerine göre 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı %62,74, ikinci doz aşı uygulananların oranı ise %33,38 olmuş. Bugün son 24 saatte birinci, ikinci ve üçüncü doz olarak toplam 473.508 aşı uygulanmış. Dün bu rakam 693.896, önceki gün ise 1.119.095 idi. 1 Hazirandan bu yana 48 günde toplam 34.459.792 doz aşı uygulanmış. Bu rakam ortalama olarak günde 717.912 doz aşı yapıldığını gösteriyor.
Bugüne kadar yapılan birinci doz aşı sayısı 38.942.491'i, ikinci doz 20.719.853'ü ve üçüncü doz da 3.628.139'u aşmış durumda. Toplam aşı sayısı da 64 milyona (63.290.483) gidiyor. Umarım etkisini gösterir ve toplumumuzun bu rehavetine karşılık büyük bir dalgayla karşı karşıya kalmayız.
Beypazarı'na giderken oranın kalabalık olacağını düşünüp tedirgin olmuştum. Ancak korktuğum gibi değildi. Galiba tatile gidenler ve pandemi korkusu nedeniyle Beypazarı çok kalabalık değildi. Buna biraz da ilçede altyapı inşaatının yer yer devam ediyor olması da sebep olmuş galiba.
Biz şikayetçi değildik ama bu durumdan. Önce İnözü vadisinde arabayla gittik geldik. Çeşmelibağ adında bir işletmede oturup birer çay kahve içtik. Bu arada gitmeyi düşündüğüm "Hıdırlık tepesi"nin hala açılmadığını öğrendik. Galiba Melih Gökçek oraya da burnunu sokmuş, yıkmış ama yapamamış. Böyle olunca direk çarşıya gittik. Namazımızı meydandaki Yeni Camide kıldıktan sonra çarşıya çıktık.
Beypazarı çarşısı hala otantikliğini koruyor. Dar sokaklarda yoğun ve çeşit çeşit mal satan hizmet üreten esnaf var. Kervansaray Baklavacısı öyle bir sokağın karşılıklı köşe başında konuşlanmış. Dışarda sedirler ve alçak tabureler var. Bir de keman çalan emekli bir öğretmen. Hoşumuza gitti oturduk. Hem yaprak sarma hem de cevizli baklavası güzeldi. Yanı başımızda da TSM eserleri icra eden bir müzisyen. Bize bir isteğimizin olup olmadığını sordu biz de "sevemedim karagözlüm"ü istedik, çaldı. Ben de hafifçe iştirak ettim.
Arada biraz muhabbet ettik. Aileden müzisyen olduğunu anlattı. Çocukluğundan beri çalarmış. Mandolinle başlamış, Pandemide de klarneti öğrenmiş. "Bir tek kanun çalamıyorum, ama öğreneceğim" dedi bize. Önce ilkokul öğretmeni iken daha sonra müzik öğretmeni olarak çalışmış. Güzel vakit geçirdik yanında.
Daha sonra çarşıyı ve sergileri dolaştık. Alış veriş ettik. Ece torunuma bayramlık beyaz, işlemeli bir şile bezi elbise aldım. Kızıma ve eşime de birer tane tabi. Sonra "Taşmektep"e çıktık yemek için. Belediye şirketi imiş işletmeciliğini yapan. Sarma, Beypazarı güveci, ayran ve baklavadan oluşan iki menü aldık dört kişi. Yemek lezzetli ve doyurucuydu.
Tekrar çarşıdan otoparka doğru giderken yine Kervansaray baklavacısına uğradık. Bayram için şerbetiyle birlikte bir tepsi kuru baklava, bir kilo yaprak sarma aldık beğendiğimiz için. Herhangi bir müze ya da konak gezmedik. Gümüşçüler çarşısına da sadece damadım Aydın gidebildi. Hatta kendisi Beypazar’lı olan, orada bahçesi de bulunan bir arkadaşımla bile görüşmek nasip olmadı. Fazla geç kalmamak için yola koyulduk.
Ayaş'a doğru domates tarlaları var. Birkaç sergide durup domates, salatalık, biber aldık. Aslında pazarda daha ucuz ama oradan, tarladan yeni toplanmış Ayaş domatesi almayı seviyorum. Arabanın bagajı aldığı kadar doldurduk yine. Gölbaşına eve vardığımızda saat 21'i bulmuştu. Eşim pandemide evde sıkıldıkça "Beypazarı’na gidebilsek" diye konuşuyordu. İşte nasip olmuş; kızımı gezdirirken eşimin de gönlünü yapmıştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder