3 Haziran 2021 Perşembe

03 Haziran 2021 17:00 Perşembe CORONA GÜNLERİ...........................Dönemin fark ettirdikleri

Corona dönencesi 

Corona günlerinin 447.ncisindeyiz. Şaka değil ömrümüzün bir buçuk yılı bu musibetle geçti, daha da ne kadar sürecek bilmiyoruz. Onunla birlikte bizim de bitmeyen tükenmeyen umutlarımız var coronasız günler için. Bir tünele benzettim ben bu süreci. Henüz çıkışı göremedik ama sanki tünelin ucu görünecek gibi hissediyoruz. Bu arada kendimizi, ailemizi ve ömrümüzü de gözden geçirme fırsatı bulduk. 11 marttan önceki yaşamımıza dönmek meğer ne kadar da değerliymiş.

Böyle negatife düşmüş hallerde yeniden sıfıra çıkabilmek ne kadar da zor. Zarardan kar gibi içimiz buruk buruk. Geçen günlere hayıflandığımız, böyle bir kazanca dudak büktüğümüz bir durum. Fakat bu kadarla da kalmıyor. Bir anda fark ediyoruz ki hayatımızın dönencelerinden birini daha yaşamışız.

Bugün çok zamandır ertelediğim çalışma odama el attım. Kitaplarımın önemli bir kısmı artık anlamsızlaşmış. Biriktirdiğim dergiler, yayınlar gereksiz hale gelmiş. Neredeyse iki çuval çıktı vazgeçebileceğim şeyler. Meselâ üniversite öğrenciliğimden kalan ders kitaplarım bunca yıl benim için ne kadar da önemliydi. Şimdi en önce onlardan vazgeçtim kolayca. Hayretle gördüm ki mesleki kitaplarımın, kanun ve mevzuat yayınlarının, ekonomi ve siyasetle ilgili birçok kitabın da artık benim için bir anlamı kalmamış. 

Bu hal neyin nesi? Yıllarca topladığım, 40 küsur yıl içinde defalarca bizimle birlikte taşınan kıymetlilerim birdenbire yolun sonuna geldiler. Eskiden olsa çoğuna kıyamazdım. Bir kısmı başvuru kitabımdı, bir kısmının hatırası vardı, bazıları da meclisten benimle birlikte gelmişlerdi. Şimdi kolayca kapının dışına çıkarıldılar.

Dönence ay ya da güneş'in deveranında gelip geri döndüğü yer anlamında bir tabiat olayı. Kıştan sonra bahar ya da yazın bitip sonbaharın başlaması bir tür dönence gibidir bizim için. Hatta eylül ayı ve sonbahar ömrün olgunluktan yaşlılığa kırıldığı ömrün dönencesine benzetilir hep. Çocukluktan gençliğe, gençlikten olgunluk dönemine geçiş te benzer duygular yaşatır insana.

Bugün bir anda fark ettim ki; benim için yeni bir dönem dönem çoktan başlamış. Artık ömrümün "günü dönmüş" anlamamışım. Yaşanan bu süreç kum saatini ters çevirmek gibi. Zamanı, tükenen ömrü ve on yıl önceyle asla aynı olmayacak farklı hassasiyetleri hatırlatıyor. Allah nasip eder de Corona tünelinden çıkarsak o dünya kesinlikle öncesinin aynı olmayacak.

Geçmişten gelen ağırlık ve yüklerimi azaltmalıyım. Daha sade, daha öz ve daha önemli olana yönelmeliyim. Eskinin önemlileri artık çok gerilerde kalmış. Öncelikler değişmiş. Bu yeni dönemi anlamalı, farkında olarak ve değerini bilerek yaşamalıyım. Bu dönem biriktirmenin, yüklenmenin değil azaltmanın ve hafiflemenin zamanı.

Corona’dan geriye kalan

Corona günlerinin 448.ncisindeyiz. Bu günler pek çok açıdan zor ve sıkıntılı geçti. Pek tabi ki ilginç ve renkli yönleri de vardı. İnsan içindeyken yorumdan ziyade yaşamakla meşgul olduğundan bunları düşünemiyor. Fakat bir zaman sonra durup geriye baktığımızda pek çok şeyin diğer zamanlara göre farklı olduğunu anlayabiliyoruz.

Corona günlerinin elbette en vahim yönü sağlık açısından insanlığa yaşattıkları. Sonra ekonomik ve sosyal hayata olan olumsuz etkileri geliyor. Adı büyük devletlerin nasıl bu girdapta çırpındığını gördük. Küresel çapta insanoğlunda meydana gelen psikolojik ve sosyal sorunlara şahit olduk. Devler arası aşı üretme yarışını, sonrasında da ülke siyasetlerine yansıyan aşı savaşlarını gördük. 

Günümüz imkânlarıyla dünyanın neresinde ne olmuş anında haberdarız. Coronavirüsün küremizi kasıp kavuran acı rüzgârlarını bütün sonuçlarıyla ve istatistikleriyle izleyebiliyoruz. Ülkelerin bir tür yarış ortamında birbirleriyle mukayeseli güncelerini takip edebiliyoruz. Dünyanın kâh orada kâh burasında yükselen dalgalarından, inişlerden, mutasyon varyantlarından haberdarız.

Meselâ dün itibariyle dünyanın ilk defa ölüm gerçekleşmeyen ülkesi İngiltere oldu. Sebebi nüfusun %60'ını aşılamış olmasında imiş. ABD başından beri en fazla vaka ve ölüm sayısı olan ülke oldu. Arkasından gelen ülkeler ara sıra değişiklik olsa da Hindistan, Brezilya, Rusya ve Fransa idi. Çok şükür gördük ki Türkiye ilk 15 ülke arasında daha gerilerde durdu bu garip sıralamada.

Corona günlerinin değişmezi "Maske, Mesafe, Temizlik" üçlüsü oldu. "Evlerde kalma, sınırlama, 65 yaş üstü, Tedbirler, Kapanma, Normalleşme, İzolasyon, Karantina ve Gevşeme" gibi kelime ve kavramlara bol bol rast geldik.

Bu arada Coronavirüsün çıkıp geldiği Çin tam anlamıyla sisler ardındaydı bizim için. Nasıl olmuştu? Nerden çıkmıştı bu virüs? Neden bu kadar büyük bir ülkede çok çok az zayiat vermiş, ama dünyanın geri kalanını allak bullak etmişti?

Tuhaf şeyler de yaşanıyor bu süreçte. Bir yıl boyunca suyu çekilen göldeki kurbağa gibi aşıyı bekledik. Aşılar peş peşe geldi bu defa da aşı seçer olduk nedense. Aşılara tümden karşı olanların içinde kaynadıkları komplocu, gizli, uçuk kaçık iddia kazanları ise ayrı bir tiyatro zaten.

Corona bitmeden şimdiden onun ardında bıraktığı/bırakacağı izleri, etkileri görmeye çalışıyorum. Bir selin ya da tsunaminin ardından yaşananlarla çok benzer tarafları var. Onun ardından elbette bıraktığı hasarlar da onarılacak. Deyim yerindeyse yeni bir dünya kurulacak. Çünkü hayat devam ediyor. Ama hiç unutulmayacak: “Bir zaman coronavirüs salgını çıkıp bütün dünyayı sarmıştı. Çok zor günlerdi…” diye anlatılacak.

Kuşku yok ki bu corona günleri de vadesi gelince bitecek. Ancak bundan sonra olabileceklerin bir nişanesi olarak hep şuur altımızda kalacak biliyorum. Yeniden böyle bir salgın olur mu? Olursa bu yaşadıklarımızın bir yararını görür müyüz? Yoksa bu yalazı şu mu demek: "Yine bir gün, hiç beklemediğin bir yerden, hiç bilmediğin bir virüsle karşılaşabilirsin. Ona göre ayağını denk al!"

1 yorum:

  1. Herşey imtihan herşey göründüğünden çok farklı.saglikli günler dilerim

    YanıtlaSil