18 Ocak 2021 Pazartesi

18 Ocak 2021 Pazartesi 20:00 SİTE YÖNETİMİ.....................................Orjan yol ağzında

Orjan yol ağzında

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğüne göre ‘Çatır’ veya ‘Çatırık’ iki dere veya yolun kesiştiği bağlantı noktası demekmiş. Bu sözcüğün tanımladığı bir başka durum ise ‘Çizgi ve çatlak’. Kavram her haliyle çatallaşmış yolları, derin çatlakları ve karşı karşıya olunan kavşakları çağrıştırıyor. 

Anadolu’nun bazı yörelerinde yeni çıkmış ekine de ‘çatırık’ dendiğini biliyor muydunuz? Doğrusu ben bilmiyordum. Bunu öğrendiğimde bir karar için ‘yol ağzına’ gelmiş olmanın aynı zamanda bir yenilenme ve yeniden doğup çoğalma vesilesi olduğunu da anlamış oldum. Böylece sorunlar aşılabilmekte, olumsuzluklar fırsata dönüşebilmekteydi

Çocukluğumda asfalt yolda tek tük geçen kamyon ve otobüslere el edip binebilmek için epey yürümek ve ‘yol çatırığı’na çıkmak gerekiyordu. O nokta; yolculuğa çıkmak, gitmek istediğimiz yerler için olmazsa olmaz bir başlangıçtı bizim için. Bugün de teknolojinin sunduğu yeni imkânlarla herhangi bir yola çıkmadan önce internet üzerinden yol tarifi alıyor, konumumuzu belirleyip gitmek istediğimiz yere nerelerden geçerek, kaç kilometre sonra ve ne kadar saatte varabileceğimizi öğreniyoruz.

Bazen gidilecek yollar farklılaşıp çatallaşıyor. O zaman da elbette daha kısa, daha uygun ve daha rahat olanını tercih ediyoruz. Bu hayatımızda da aynı. Günümüzü yaşayarak, ama bilmediğimiz yarınlarımıza yol almak için uğraşıyoruz. Bazen karşımıza yeni yeni yol çatırıkları çıkıyor. Durumumuzu, karşımızdaki seçenekleri ve olabilecek riskleri gözden geçirmemiz gerekiyor.

Bu değerlendirme aynı zamanda geçmişimizi muhasebe etmek, seçimlerimizi daha doğru yapmak için de bir fırsat.

“Bir şeyler yapılmalı” demekle o ‘bir şeyler’ kendiliğinden olur mu? Ya da kendiliğinden olmakta olan, oluveren şeyler gerçekte bizim istediğimiz şeyler midir? O oluveren şeyler içinde ömrümüzün zaman tünelinde parlayan, bir güneş gibi aydınlatıp ısıtan, sonra da solup giden, yitirdiğimiz şeyler yok mu? Bir şeyler yapanların kadrini kıymetini bildik mi peki? Olanların da farkına varıp sahip çıkabildik mi?

Gördüğünüz gibi sorunun içinde sorular var. “Ne gibi şeyler?” meselâ, ‘Kim yapacak, ne zaman yapacak, nasıl yapacak, nerede yapılacak?” gibi meselâ. Çok basit ‘Beş N, bir K yöntemi’ bile bu soruları peş peşe önümüze koyabiliyor. Bu soruların alacakaranlığında Orjan’dan gittikçe yükselen bir ses, bir çağrı işitiyorum: “Artık bir şeyler yapmalıyız!

Orjan için didinen, ‘bir şeyler yapılmasını’ isteyen herkese teşekkür ederim. Çok bilinen bir deyimle ‘Elini taşın altına koyan’, ‘karınca misali elinden geleni yapan’, hiç değilse taş koymayan her gayret için şükran duyuyorum. Elbet ben de çorbada tuzum olsun isterim. Orjan’dan uzak, birbirini bile tanımayan yüzlerce üyeden biri olarak kafamda soru işaretleri yok değil. Fakat umudumu yitirmek bana göre değil. Ümitvar olmak, geleceğin daha iyi olacağına inanmak istiyorum.

Değişen, gelişen ama daima özel kalan bir Orjan niye olmasın ki? Kendi özellikleri ve değerlerine dayanarak konumunu yeniden inşa eden, güncelleyen bir Orjan görmeyi kim istemez ki? Umarım her şey özlediğimiz, dilediğimiz gibi olur. Kapılar ancak İsteyene, ne istediğini bilene ve uğrunda gayret gösterenlere açılır, inanırım. 

Ancak, öncelikle Orjan’ın nereye doğru gitmek istediğini kafasında netleştirmesi gerekiyor. "Görmem, duymam, konuşmam" duyarsızlığının, hele de “bana ne” sorumsuzluğunun hiç zamanı değil. Nerede durduğumuzu, geleceğimizin ne olacağını, ne olmayacağını, hangi yöne sapacağımızı düşünmeden sağa sola yalpa yaparak zaman tüketmenin inanın hiçbir yararı yok.

Geleceğimizin hangi istikamete doğru olduğunu kestirebilirsek, ne yapacağımız ve neye ihtiyacımız olduğu konusunda da işimiz kolaylaşacaktır. O zaman bizim nasıl hareket etmemiz gerektiğini, kimden ne talep etmemiz lazım geldiğini, bunu nasıl yapacağımızı konuşabiliriz. Bu tür beyin fırtınaları Orjan’ın geleceği konusunda görüş ve düşünce sahibi olan pek çok insanla mümkün ve kolay.

Siyasi fikirler, beklentiler, bakış açıları farklı olabilir. Ancak, içinde yaşadığımız, komşuluk hukuku içinde sırt sırta durduğumuz bu yerde ayrı gayrı olmamalı. Böylesi kavşaklar, zor günler sıçrama yapmak, büyük düşünüp daha yararlı bir değişim dönüşüm için de bir fırsat.

Meselâ Site yönetimi konusunda vizyoner bir bakış açısı ve uygun stratejilerle Orjan çok farklı bir yöne evrilebilir. Sırf güvenlik kaygılarımız ya da daha yaşanabilir bir site özlemimiz bile o çerçevede akıllıca yönetilebilirse en etkin şekilde karşılanabilir. Ama "Dur bakalım ne olcek!" diye beklenirse hiç şüpheniz olmasın ki bir beş on yıl daha kaybedilecektir.

Hepimiz görüyoruz ki şu anda yönetimde olanlar bir kooperatif işinden daha çok bir kamu hizmeti yapıyorlar. Üyeler olarak bizlerin istek ve beklentileri de artık tamamen o yönde. Kuşkusuz genel kurul kararlarıyla sınırlı olarak ve vaadleri çerçevesinde bu beldeye, bu beldenin sakinlerine hizmet etmek zorundalar. Yönetime aday olanlar da öyle. En mühim vazifeleri ise genel kurullara Orjan’ın geleceğini şekillendirecek, çevremizdeki gelişmelere uyum gösterecek vizyon sahibi öneriler getirip, temel ve kalıcı kararlara vesile olmak.

Orjan’ın güzelleştirilmesi, güvenliğin sağlanması, üyelerin daha sosyal, daha sağlıklı ve daha huzur içinde yaşama taleplerine yönelik yürütülen çalışmalar elbet önemli. Bunlar olmalı, talepler dikkate alınmalı ve verilen sözler yerine getirilmeli. Ama bütün bunların ötesinde bir sıçrama hamlesi istiyorsak; Orjan için geleceğe uzanan köklü kararlara ve bir yol haritasına ihtiyacımız var.

Ancak, bir değişim olacaksa bu öngörülen vizyon, amaç ve hedefler istikametinde alınacak kararlarla olacak. Bunun için de böyle bir yola öncelikle Orjan’ın inanması gerekiyor. Kuşkusuz vizyonu olmayan, bir stratejiye sahip olmayan, amacı ve hedefleri olmayan hiçbir hareket başarılı olamaz. Ama biliniz ki onların da üstünde yürünecek yola 'inanmak' vardır. Yüzünü çevirdiği yöne, gideceği yola ve varacağı menzile inancı olmayan insanların güç birliği yapması da mümkün olmaz. Başkalarından destek beklemeleri de beyhudedir.

Bence Orjan bugün bir yol ayrımında. Hem de epey gecikmiş bir kavşak bu. Bir yol çatırığına gelmiş ne yöne gideceğini düşünen yolcu gibi. Elbet geçmişte pek çok hata yapılmış, gelecek öngörülememiş, elindekiler geliştirememiş ve zaman kaybedilmiş olabilir. Elbet bunların bir bir değerlendirilmesi gerekiyor. 

Ancak, suçlu bulmanın, kabahati birilerine yüklemenin hiçbir yararı yok. Aksine, yapılan yanlışların tekrar edilmemesi, nelerin doğru olmadığının anlaşılarak aynı hatalara yeniden düşülmemesi gerek. Bilirsek, en uygununu bulmamız kolaylaşabilir. 

2 yorum:

  1. Kaleminize sağlık sayın Yılmaz Yalçın, yazılarınızın devamını dileriz..

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim. İnşallah.

    YanıtlaSil