31 Temmuz 2020 Cuma

31 Temmuz 2020 Cuma 22:30 CORONA GÜNLERİ...............................Bugün arefe, yarın bayram

Arefe'yi bildim!

Corona günlerinin 143.ncüsündeyiz. Bugün aynı zamanda "Arife", yani bayram arefesi. Yarın inşallah Kurban Bayramını idrak etmiş olacağız. Günler, haftalar aylar geçiyor. İşte corona musibeti bitti bitecek derken ikinci dini bayramımız daha geldi çattı. 

Bu defa Ramazan bayramında olduğu gibi sokağa çıkma yasağı yok. Şükür o günler geride kaldı. Ancak, maske-sosyal mesafe-hijyen tedbirleri hala devam ediyor. Bu bayram da zorunlu olmadıkça bayram ziyaretleri yapamayacağız, eller öpülmeyecek ve kucaklaşıp sarılmayacağız.

Bugün 9 Zilhicce 1441, yani Hicri 1441 yılı Zilhicce ayının dokuzu. Şu anki takvime göre 30 Temmuz Perşembe arife günündeyiz.  Yarın 31 temmuz Cuma, 10 Zilhicce günü itibariyle başlayan mübarek Kurban bayramının ilk günü. Sonraki günlerde bayram Ağustosun 01'i cumartesiden 4 Ağustos Pazartesi dahil olmak üzere dört gün devam edecek.

Corona günlerinde sağlıkla bir arifeye daha eriştik hamdolsun. Mübarek bir eşikteyiz; yarın bayram!. Çünkü arife, dini ıstılahta bayrama hazırlık günü, bayramı müjdeleyen gün demek. Asıl olarak bugün, yani hicrî kâmerî Zilhicce ayının 9. günü için bu kelime kullanılıyor. Ancak zaman içinde Ramazan Bayramından önceki gün için de kullanılır olmuş. Hatta belli gün ve bayramlardan bir gün öncesine veya önemli bir olay ya da olayların cereyan ettiği bir dönemden önceki günlere de Türkçe’de arife deniyor. Arapça orijinalinin etkisiyle 'arefe' şeklinde de kullanıldığı bir gerçek.
Arefe'nin  kökeni "Arafat" kelimesi arapçada bilmek, tanımak demekmiş. Türkçeye de irfan, bilme, tanışma, buluşma yeri demek olan bu sözcükten geçmiş. Tarihin başlangıcında Hz.Adem'le Hz.Havva yeryüzünde Mekke'nin bulunduğu bölgede bir tepede birbirlerini yeniden bulmuşlar. O tepeye "Arafat" adının verilmesinin nedeni bu. Birbirlerini tanıyıp bildikleri için Arafat denilmiş. O güne de arefe denilmesi bundan. Orası haccın en önemli farzı olan vakfe'nin yapıldığı nokta. Vakfe, kurban bayramının bir gün öncesi olan zilhicce ayının dokuzuncu günü burada yapıldığından bu güne de -yevmü arefe- arefe günü veya Türkçe kısaca arefe deniliyor.

İki dini bayramımızdan biri olan Kurban Bayramı 4 haram aydan biri olarak geçen Zilhicce ayı içinde. Haram aylar tabiri kamerî aylardan Zi'l-Ka'de, Zi'l-Hicce, Muharrem ve Recep ayları için kullanılıyor. Tefsir ve tarih kitaplarında, haram aylarla ilgili hükümlerin hac ibadetiyle birlikte Hz. İbrahim zamanında teşri` kılındığı, insanların bu aylarda sağlanan güven ortamı içinde hac ibadetini rahatça yaptıkları, Mekke ve çevresinde oturanların da bu vesileyle geçimlerini sağladıkları belirtiliyor. İnsanların güven içinde Hac ibadetini yapabilmeleri için “Haram ayları”yla ilgili hükümler Hz. İbrahim(a. s. ) ve oğlu Hz. İsmail(a. s. ) den buyana devam ettirilmiş.

Cahiliye döneminde de hürmet edilen bu aylar, muhterem kabul edilmiş ve bu aylarda savaşmak haram kabul edilmiş. Cahiliye döneminde bile Araplar, haram aylar girdiği zaman bunların kutsallığına karşı gösterilmesi gereken saygının bir işareti olarak savaştan ve her türlü saldırıdan kaçınırlarmış. İslam dini prensip olarak ulaştığı toplumlarda var olan iyi ve güzel uygulamalara dokunmamış. Bu uygulama da bugüne kadar böyle korunmuş. Ancak, düşman tarafından taarruz edilmesi halinde, müdafaa mahiyetinde savaşa müsaade edilmiş bulunuyor.

Tevhidî gelenekte var olan ve Kur`ân`ın da sürdürdüğü Haram aylar uygulaması, insanlığı barışa alıştırmayı ve ulaştırmayı amaçlıyor. Bunların ilk üçü hac ayı, dördüncüsü ise umre ayı olarak biliniyor. Böylece; Şam, Mezopotamya ve Irak`tan hac ve umre için Mekke`ye gelen insanların güvenle gelip memleketlerine dönmeleri sağlanmış. Dolayısıyla haram aylar ile hac ayları arasında sıkı bir ilişki var.

Zaten Zîl-hicce; hicce sâhibi yani hacc yapılan ay demek. Kameri aylardan onikincisi ve sonuncusu. İslâm'in bes temel esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği ay. Bu mübarek ayin 1'inden 10'una kadar olan zaman dilimine "leyali-i asere", yani on mübarek gece adı verilmiş. Bu günlerde oruç tutmak müstehap kabul edilmiş ancak hacdakiler arefe günü oruç tutmaz. 10'uncu gün kurban bayramının ilk günüdür. Hac yapacak kişinin, hac ayları içerisinde ihrama girerek hacca başlaması ve belli yasak ve kurallara uyması gerekiyor. Kurban kesmek de bunlardan biri.

Her şeye kadir olan Yüce Mevlam; bizleri, doğru yoldan ve sevdiklerimizden ayırmasın. Artık bayramı gözlediğimiz şu saatlerde bekleyişimiz hayırlara vesile olsun inşallah. Onun izniyle daha nice en güzel bayramlara erişebilelim. Arefe gününün feyiz ve bereketi üzerimize sinsin, gönüllerimiz nûr, hanelerimiz huzur dolsun. Niyetlerimiz makbul, amellerimiz kutlu, dualarımız kabul olsun.

En güzel bayramlara hep birlikte sağlıkla ve huzurla erişebilmek duasıyla.. Hayırlı ve bereketli bir arefe diliyorum.

Kurban'la yakınlaştım

Bugün bayram. İki dini bayramımızdan biri: kısaca kurban diyoruz ama kurbiyyet yani yakınlık bayramı. İbadet yönüyle Rabbimize, infak yönüyle de birbirimize yakınlık.

Dün sabahtan itibaren teşrik tekbirleriyle bayramı karşıladık. Bu sabah da bayram namazımızı kıldık elhamdülillah. Elbette maske-mesafe kuralına uyarak. Herkes kendi seccadesini de götürmüş, cami çevresindeki yeşilliklere yayılmıştı.

Evimizde hep birlikte kahvaltı ettik. Birbirimizle bayramlaştık. Harçlıklar verildi, gönüller alındı. Sonrasında kalan aile büyüklerimizi aradık telefonla. Ankara'daki çocuklarımız görüntülü aradı konuştuk. Dostlarımız, arkadaşlarımızla mesajlaştık. Yazlık komşularımızla balkondan balkona bayramlaştık. "Ne yapalım corona var, böyle oldu" diye de şakalaştık.

Evet, salgın günlerinde buruk bir bayram daha yaşıyoruz. Hacc yapılamayan, Arafatta buluşulamayan, vakfe yapılamayan ve Mescid-i Haram'da kurban kesilemeyen bir bayram. Ama bayram bayramdır. Eksik de olsa, buruk da olsa mü'minlere ikram edilmiş. Üstelik bu gün çifte bayram; hem cuma hem kurban bayramı. Bunun da anlamı büyük.

Alıştığımız aile ziyaretleri yapamasak da, el öpüp kucaklaşamasak da bu sorun bizi günün iletişim imkanlarını kullanarak birbirimize ulaşıp bayramlaşmamıza mani değil. Normal mesajlar demode oldu, Whatsappp iletişimi bile görüntülü görüşmelere döndü. Herkesin elinde akıllı telefon, kimi istersen arayabilirsin; yeter ki ara.

Kurban ibadetinin delili olarak Hac suresi 22/34 ayeti gösteriliyor. Bu ayet mealen: "Her toplum (ümmet) için bir kurban kesme zamanı yaptık ki kendilerine rızık olarak verdiğimiz koyun, keçi, sığır ve deve cinsinden hayvanları Allah’ın adını anarak kessinler. Hepinizin ilahı bir tek ilahtır; O’na teslim olun. Alçak gönüllülere müjde ver" şeklinde. Peygamberimizin hayatında da bu ibadet fiilen yaşanarak öğretilmiş. Et yemek için değil, Allah rızası için kesilip infak edilmesi yönünde.

Kurban bayramına özel ibadetlerden birisi de teşrik tekbirleri. İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu tekbirlerin söylenmesi kadın-erkek her Müslümana vacip. Kesilen kurban etlerinin taşlar üzerinde güneşte kurutmaya "teşrik" denildiği için kurban kesme günlerine de teşrik günleri deniyormuş. Bu sebeple arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın 4. günü ikindi namazı dahil farz namazlardan sonra getirilen tekbirlere teşrik tekbirleri deniyor. "Tekbir" ise zaten Allah'ı ululamak, yüceltmek demek.

"Allâhü ekber Allâhü ekber lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd" cümlesi geleneğimizde kurban kesimi yapılırken ve bayram namazı hutbesi sırasında da tekrar ediliyor. Anlamı ise şöyle: "Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur". 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder