Allaha şükürler olsun ki, önerimizin ikinci adımı olan “Nereye varmak istiyoruz?” aşamasına geldik.
Katılımcı bir Stratejik Plan yapmanın dört aşamadan oluştuğunu ve dört soruya
cevap verilerek şekillendiğini daha önce açıklamıştık. Bu yaklaşıma kısaca
‘Stratejik yönetim’ biçimi diyoruz. “Neredeyiz?,
Nereye varmak istiyoruz?, Ulaşmak istediğimiz noktaya nasıl gideriz? ve Başarımızı nasıl ölçer, değerlendirebiliriz?”
şeklinde ifade edilebilecek dört temel soruya verdiğimiz cevaplar en sonunda
bir “stratejik plân” ortaya konulmasıyla olgunlaşıyor.
“Neredeyiz?” sorusu; var olunan iç ve dış
ortamın gözden geçirilip değerlendirilmesini içeren ‘Durum analizi (SWOT)’
yöntemi ile cevaplandırılıyor. Bu aşamada dış çevreden yönelen “Fırsat” ve
“Tehditler” dikkate alınıyor. Ayrıca mevcut durumun ‘güçlü’ ve ‘zayıf’ yönleri bir
bir gözden geçirilip değerlendiriliyor. Böylece işin başlangıcında plan dönemi
süresince yararlanılabilecek fırsatlar, sakınılması gereken tehdit ve riskler not
edilmiş oluyor. Güçlü yönlerin zaman içinde meydana gelebilecek aşınmalardan
korunarak daha da güçlendirilmesi, zayıf yönlerin olumsuzluklarının giderilerek
ya da tahkim edilerek güçlü hale getirilmesi iyileştirmeye çalıştığımız yapının
değişip gelişmesine sağlam bir zemin oluşturuyor. Bu bağlamda bugüne kadar 25
hafta, 25 yazı ile konuya kapsamlı bir giriş yaptık. Susurluğun artıları ve
eksilerini, kısaca elimizi güçlendiren, elimizde var olan avantajlarımızla,
elimizi zayıflatan risk ve dezavantajları bir bir gözden geçirmiş olduk. Bu
aşama aynı zamanda üzerinde bulunduğumuz, bizi biz yapan “değerlerin” pırıltılarını da fark etmemizi sağladı. Bu değerler
geçmişten gelen, bugün var olan, orta ve uzun vadede de varlığını sürdürecek
olan kıymetlerimiz. Büyük ölçüde gelecek vizyonumuzu da etkileyecekler.
Nereye
varmak istiyoruz?” sorusunun cevabı; stratejik plan yapan her kuruluş
gibi, bölgenin ya da şehrin varoluş nedenini öz bir biçimde ifade edilmesi
anlamına gelen “Misyon” un kaleme
alınması ile başlıyor. Ardından, ulaşılması arzu edilen geleceğin kavramsal,
gerçekçi ve öz bir ifade ile tasarlanıp yazılmasına geçiliyor. Bu şekilde
ortaya çıkan gelecek öngörüsünün adı artık kısaca ‘Vizyon’ olacak. Yalnız bu tasarımın içi değerlerle dolu,
çevresindeki yol işaretleri ise ilkelerle bezeli olmalı. “Nereye varmak
istiyoruz?” sorusu doğal olarak birinci aşamada kayda geçen “Fırsat” ve
“Tehditler” dikkate alınarak, “güçlü” ve “zayıf” yönlerden hareketle bazı
menzillerin yani “hedeflerin”
belirlenmesiyle tamamlanıyor. “Yol
haritası diyebileceğimiz bu stratejiler” de en sonunda öngörülen vizyona
ulaşmak üzere, sarf edilecek tüm çaba ve eylemlerin belli bir “amaç” için kurgulanmasıyla şekillenmiş
olacak.
“Gitmek istediğimiz yere nasıl ulaşabiliriz ?” sorusu işte bu Stratejik amaçlar ve hedeflere ulaşmak için kullanılacak yöntem, yol haritası ve faaliyetlerle, yani; strateji ve projelerle cevaplandırılmaya çalışılacak. Kuşkusuz anlamlı sonuçlar olarak tanımlanabilecek “stratejik amaçlar” için ulaşılması gereken ölçülebilir hedefler ortaya koymak bu yöntemin olmazsa olmazı. Bu aşamada da “Neredeyiz?” sorusuna verilen cevaplar önemli bir zemin. Zira, işin başlangıcında not edilen ve plan dönemi süresince yararlanılabilecek fırsatlar ile sakınılması gereken tehdit ve risklerden doğal olarak çözümler de çıkar. Aynı şekilde güçlü yönlerin zaman içinde meydana gelebilecek aşınmalardan korunarak daha da güçlendirilmesi çabası zaten kendi doğal istikametinde seyredecek. İlaveten zayıf yönlerin olumsuzluklarının giderilerek ya da tahkim edilerek güçlü hale getirilmesi için de çareler düşünülecek. Bu nedenle “Neredeyiz?” aşamasında kayda geçen artı ve eksiler iyileştirilmesine ve geliştirilmesine çalıştığımız Susurluğun geleceği için bir zıplama trampleni işlevi görecek. |
Stratejik plân çalışmasının son aşaması; “Başarımızı nasıl takip eder ve
değerlendiririz?” sorusu ile açıklığa kavuşuyor. Zira değişimi
yönetirken sürecin nasıl yürüdüğüne dair bilgilerin derlenmesi, alınan
sonuçların belirlenmiş vizyon, ilkeler, amaçlar ve hedeflerle ne ölçüde uyumlu
olduğunun takibi gerecektir. Kısaca ortaya çıkan performansın değerlendirilmesi
diyebileceğimiz bir safhadan bahsediyoruz. Buradan elde edilecek sonuçlarla
plânın gözden geçirilmesi ve gereğinde bazı kısımlarının “güncellenmesi” de mümkün olabilecek. Böylece, halen bulunulan
nokta ile ulaşılmak istenen durum arasındaki yol tarif edilmiş, orta vade için
öngörülen stratejik amaçlar, hedefler ve bunlara ulaşmayı mümkün kılacak
stratejik yöntemler belirlenmiş olacak. Bu yöntem aynı zamanda uzun vadeli ve
geleceğe dönük bir bakış açısı ile değişimin yönetilebilmesini sağladığı için de
çok değerli.
Kaldı ki, Susurluk için önerdiğimiz bu yöntem; her
şeyden önce bilimsel bir yöntem. Dayanağını kamu yönetiminde halen yürürlükte
olan 5018 sayılı yasadan alıyor. Katılımcı bir yöntem, tüm paydaşlar için
mümkün olabilen bir birliktelik ve güç birliği yapma fırsatı sunuyor. Onları günlük
gelişigüzel gelişmelere değil, geleceğe ve sonuçlara odaklıyor. Bu nedenle
Stratejik plana geleceğin ve sonuçların plânlanması da diyebiliriz. Bu çaba, değişimden
korunmak için değil, bilakis kaçınılmaz değişimlerin istenilen yönde
olabilmesine gayret etmeyi gerektiriyor. Yani, dinamik bir şekilde hareket
edilerek aslında o değişimlerin bizatihi plânlanması söz konusu. Dahası yapılan
çalışmalar düzenli olarak gözden geçirilecek, değişen şartlara uyarlanacak yani
esnek bir plân anlayışıyla hareket edilecek.
Buraya kadar stratejik yönetim
yaklaşımı ve Stratejik plan yapma aşamalarını özetlemiş olduk. Şimdi sıra “Nereye varmak istiyoruz?” sorusunun ilk adımına
geldi. “Misyon” tanımı itibariyle
görev, var oluş nedeni, yüklendiği iş anlamına geliyor. Susurluğun kendi
geleceği için ne gibi bir misyonu olmalı? Bu noktada Stratejik plan yapan her
kuruluş gibi, şehrimizin de yapması gereken vazifeyi net olarak ortaya koymak gerekiyor.
Acaba bu bağlamda Susurluğun Misyonu; “Dış
çevreden kaynaklı fırsatlardan yararlanarak, sakınılması gereken tehdit ve
risklerden kaçınarak, güçlü yönlerini geliştirerek ve zayıflıklarını
güçlendirerek kalkınmasını yönetmek” olabilir mi? Ya da geleceğe yönelik
değişim ve gelişimi için şöyle bir misyon daha mı uygun düşer?: “Mevcut durum, değer ve temel ilkelerden hareketle gelecek vizyonuna uygun amaçlar
ile bunlara ulaşmayı mümkün kılacak strateji ve hedefler belirleyerek
ölçülebilir kriterler çerçevesinde performansını izleme, değerlendirme ve
güncelleme”. Belki de “Susurluğun gelecek vizyonu için içerde etkin iş ve güç birliğini,
dışarıdan da gerekli kalkınma ve gelişme desteğini sağlamak” misyonu daha
gerçekçi olur. Ne
dersiniz? Bu platform çok değerli katkı ve önerilerinize açıktır.
Şimdi de, Susurluğumuzun gelecekte ulaşmasını arzu
ettiğimiz “Vizyon” tasarımı için
birkaç öneride bulunalım. Mademki vizyon, geleceğin kavramsal, gerçekçi ve öz
bir ifade ile tasarlanıp yazılmasıdır, o halde; “Plan dönemi sonunda değişim ve gelişimini başarmış, sosyal ve ekonomik
kalkınmasını sağlamış, bölgesinde parlayan yıldız Susurluk” cümlesi nasıl?
Ya da şöyle bir vizyon cümlesi için ne dersiniz?: “Sahip olduğu değer ve ilkelerden yola çıkarak, orta vadede değişim ve
gelişimini başaran, kalkınmış bir Susurluk”. Bunu da mı beğenmediniz, o
halde; “Kendisi gelişmiş, insanları
mutlu ve müreffeh yaşanabilir bir Susurluk” önerimi nasıl bulursunuz? Bunlardan
herhangi biri, ya da sizlerin katkısıyla oluşacak çok daha etkileyici bir
vizyon cümlesi olabilir. Gerek Misyon gerekse de Vizyonun netleşebilmesi için
birkaç hafta Wathsapp grubumuzda konuyu gündemde tutacağım. Şu ana kadar
yazılanlardan yeterli ipuçları bulabileceğinizi düşünüyorum. Yalnız bu tasarım cümlesi; kısa, öz, geleceğe
dönük ve değerlere dayalı olmalı, yol işaretleri de ilkelerden ışık almalıdır.
Bir sonraki yazımız bu sebepten değerler ve ilkeler
üzerine olacak inşallah. Zira bir gelecek vizyonu içinde açıkça belirtilmemiş
olsa bile en büyük pay “değerler”e
aittir. Bu noktada bazı değerlere üstü kapalı olarak Susurluğun güçlü yanları
içinde değinildiğini hatırlatmalıyım. Örnek “Susurluk ayranı” ya da “güçlü
ulaşım ağlarının odak noktasındaki coğrafi konum” Susurluk için birer
değerdir. Daha önce ihmal edip yazamadığımız “Susurluk vakfı aşevi”, “Susurluk
ateşi” ya da “Üniversite öğrencilerini destekleme derneği” gibi sivil toplum
kuruluşları “Güçlü yardımlaşma duyguları”na
örnek verilebilecek değerler. Kuşkusuz geçmişten bu yana insanımızda var olan
“Misafirperverlik” ya da “Vatana sadakat” gibi daha birçok değerimiz var ve
toplumumuz içinde yaşıyor. Vizyon üzerinde düşünürken dikkate alınması gereken
bir diğer önemli konu da “ilkeler”
olacak. Bunun için de bulunduğumuz noktadan geleceğe yürürken riayet edilmesi
gereken kuralları anlamamız lazım. Meselâ “çevreye
duyarlı bir kalkınma” bunlardan biridir. Yine “gelecek için ön yargısız iş ve güç birliği” yapmak bir diğer ilke
olabilir. “Fırsatları değerlendiren,
güçlü yönlerimizi geliştiren” bir hareket tarzı pekâlâ gerçekçi bir ilke
örneği olarak değerlendirilebilir. Bu sebepten haftaya çıkacak yazım da
Wathsapp grubumuzda görüş, öneri ve katkılarınıza açılmış olacak.
Sonraki haftalar “Nereye varmak
istiyoruz?” sorusu üzerindeki çalışmamız inşallah sektör bazında hedeflerin
şekillenebilmesi için yaklaşık 10-15 yazılık bir seriyle çıkacak. Böylece birinci
aşamada kayda geçen “Fırsat” ve “Tehditler” dikkate alınarak, “güçlü” ve
“zayıf” yönlerden hareketle Susurluk için ulaşmak istediğimiz menzilleri belirlemeye
çalışacağız. Daha sonra “Yol haritası
diyebileceğimiz stratejiler” ve belirlenen vizyona ulaşmak üzere, sarf
edilecek tüm bu çaba ve eylemlerin odaklandığı “amaç” yazılabilecek. Stratejik yolculuk işte bu değer ve istikametlerden
güç alarak ve belirlenen ilkelerin aydınlattığı yolda gerçekleşecek çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder