22 Temmuz 2020 Çarşamba

22 Temmuz 2020 Çarşamba 22:00 CORONA GÜNLERİ.........................Kıbrıs

20 temmuz:"Kıbrıs"

20 temmuz Barış harekatı üzerinden 46 yıl geçti. Harekat, 20 Temmuz 1974 tarihinde Garanti Anlaşması'nın III. maddesine dayanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti Bakanlar kurulu kararı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ncegerçekleştirilmişti. 

Bülent Ecevit'in Başbakanlığındaki hükümet bir CHP-MSP koalisyonuydu ve Necmeddin Erbakan da Başbakan yardımcısıydı. O günlerde Kıbrıs'ta ilhak amaç bir darbe yapılmıştı ve adadaki Türk varlığının uğradığı baskı ve zulmün sona erdirilmesi gerekiyordu.

ABD ve İngiltere ile yapılan diplomatik görüşmelerden netice alınamayınca 18 Temmuz günü Türk heyeti Ankara'ya geri dönmüştü. Ecevit yokken Başbakanlığa vekalet eden Necmeddin Erbakan bu arada zaten askerleri ikna etmiş durumdaydı. 19 Temmuz günü Kıbrıs'taki durum Genelkurmay Başkanlığı'ndaki komutanlarla son kez görüşülmüş, ardından Bakanlar Kurulu oy birliği ile Kıbrıs'a askeri müdahale kararı almıştı.Türk askerini harekete geçiren işte bu karar oldu.

Harekatı başlatan süreç Kıbrıs'ta eli kanlı Samson tarafından yapılan darbenin Lefkoşa'daki Türk Büyükelçiliği tarafından şifreli mesajla Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı'na iletilmesiyle başlamıştı. Bu sırada 1960 yılında imzalanan Kıbrıs Cumhuriyeti Garanti Antlaşması'nın garantör ülkesi olan Türkiye, bir diğer garantör ülke olan İngiltere ile ortak bir operasyon gerçekleştirmek için durumu görüşüyordu. İngiltere'nin destek vermemesi halinde Türkiye tek başına askeri operasyon gerçekleştirme niyetini 16 Temmuz 1974'te Dış İşleri Bakanlığı, ABD ve İngiltere Büyükelçilikleri'ne bildirmişti. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, muhalefet partileri liderleri ile durumu görüşmüş ve bir gün sonra müzakereler için Londra'ya hareket etmişti.

Türk heyeti, dönemin İngiltere başbakanı Harold Wilson, İngiltere Dış İşleri Bakanı James Callaghan ve ABD Dış İşleri Bakan Yardımcısı Joseph Sisco ile Kıbrıs meselesini görüşmüş fakat İngiltere ve ABD, Türkiye'ye destek vermemişti. Bunun üzerine Türkiye adada "Kıbrıs Barış Harekatı" adı verilen tarihi adımını atmıştı.  20 Temmuzda TSK'ye bağlı birlikler Lefkoşa-Hamitköy-Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine hava indirme, Yavuz Plajı'na da denizden çıkarma yaptılar.

O günlerde İstanbul'da talebeydim. Defterime sıcağı sıcağına şöyle yazmışım:

"Tarihi bir olay yaşıyoruz. 20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, adaya saat 6:05'ten itibaren havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Türk paraşütçüleri beklemedikleri bir anda adeta rumların tepesine indiler. Denizden çıkarma bir plaja yapıldı.

Ecevit'in yorgun sesi harekatı radyodan "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a indirme ve çıkarma harekâtı başlamış bulunuyor..." diyerek duyurdu. Türkiye bu sesle adeta sokaklara aktı. Manzara, yolda, kahvede, yurtta hep aynıydı. İnsanlar birbirlerine sarılıp ağlıyordu. Ülke sanki savaşa girmemiş, bayram yapıyormuş gibiydi.

Rumlar şaşkındı. Ancak akşama doğru karşı harekata başlayabildiler. Karşı taarruz 20 Temmuz akşamından 21 Temmuz sabahına kadar sürdü. Ama olmadı. Kahraman ordumuz mevzilerini korumayı başardı. Ertesi gün de tekrar ilerlemeye devam edip, Rum birlikleri tarafından saldırıya uğrayan Kıbrıs Türk Alayı ile birleşerek Lefkoşa Havalimanı ve Kaymaklı bölgesine taarruza başladılar.

22 Temmuz'da Türk birlikleri önce Girne’ye girdi, daha sonra da Lefkoşa’ya yöneldi. Ateşkes başlamadan Girne-Lefkoşa hattı birleşmişti. Bu arada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyle ateşkes ilan edildi. Diplomatik hareketliliğe rağmen adada hala sıcak saatler devam ediyor." 


Kıbrıs için geçen 46 yıl

1974 yılının 20 Temmuzunda yapılan Barış harekatı ve 8 Ağustosta başlatılan II.Harekat sonrası Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir çok alanda ambargolarla karşılaştı.  

Bu yüzden KKTC  başından beri ekonomik olarak Türkiye'ye bağımlı hale geldi. Ekonomik, siyasi ve askerî olarak desteklendi. Halen de yaklaşık %30-35 dolayında devlet bütçesi Türkiye'nin ekonomik yardımlarıyla oluşmakta. 

Ancak Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesi çok haklıydı. Bugün bir kere daha anlaşıldı ki KKTC'ne desteği doğu akdenizdeki güvenliğimiz ve çıkarlarımız açısından stratejik önemde.

Öte yandan Kıbrıs dünyanın gündemine bir sorun olarak girdiğinden beri başta Birleşmiş Milletler bünyesinde olmak üzere adanın birleştirilmesine yönelik pek çok faaliyete sahne oldu. Bu güne kadar onlarca müzakere süreci yaşandı. Ancak bütün bunlardan kesin bir sonuç alınamadı. Örneğin, 2004 Annan Planı referandumu da Kıbrıslı Türklerin "kabulü" ne karşılık Rumların "hayırı" ile gerçekleşmedi. Böyle olduğu halde Rumlar 1 Mayıs 2004’te Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla Avrupa Birliği’ne kabul edildi.

Geriye dönüp baktığımızda II. Harekat ve Kıbrıs'a son şeklini veren gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz:

Kıbrıs Barış Harekatı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararına uyarak 22 Temmuz 1974’te sona erdirildi. Aynı  karar Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin Kıbrıs müzakerelerini başlattı. 25 Temmuz 1974’te toplanan I. Cenevre Konferansı, 30 Temmuz’da imzalanan anlaşmayla son buldu. Taraflar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Türk ve Rum olmak üzere iki özerk idarenin olduğunu kabul ettiler. Garantör devletlerle Türk ve Rum toplumlarının temsilcilerinin katılacağı ikinci bir konferansın yapılmasına karar verildi.

II. Cenevre Konferansı’na kadar Rum ve Yunan askerlerin Türklerin bulunduğu bölgeden çekilmeleri gerekiyordu. Ancak çekilmedikleri gibi saldırılarını da sürdürdüler. Bu olayların gölgesinde toplanan II. Cenevre Konferansı 8 Ağustos 1974’te başladı. Görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağına kanaat getiren Türk yetkililer, harekatın yeniden başlamasına karar verdi. Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Ankara’yı aradı ve "Ayşe tatile çıksın" dedi. Bu II. Harekatı başlataca bir parolaydı. Türk ordusu, ikinci harekatta da kısa sürede başarıya ulaştı. Ada'nın neredeyse yüzde 35’lik bölümü ele geçirildi ve bölgede yaşayan Türk halkının güvenliği tamamen sağlandı. 

Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türk ordusu, 498 şehit verdi. Kıbrıs Türk tarafı ise, harekatta 70’i mücahit, 270 kişi kaybetti. Kıbrıs Türklerinin genel olarak verdiği şehit sayısı ise 1672 olarak kayıtlara geçti. Sonuçta harekat sayesinde Kıbrıs’ın bugünkü sınırları çizildi. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Rauf Denktaş, Federe Devlet ve Meclis Başkanı oldu. 15 Kasım 1983’te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşu dünyaya ilan edildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı da yine Rauf Denktaş oldu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder