Bu hafta da Susurluğun "SAĞLIK",
“EĞİTİM ve SPOR” açısından güçlü ve zayıf yönlerini ele alacağız. Daha
önce Whatsapp grubumuzda yapılan tarama çalışmasında Susurluk için "SAĞLIK" alanında “Güçlü yön”; “Yakın iki ilde de üniversite
hastanesi olması” olarak önerilmişti. “EĞİTİM”
alanında “Güçlü yönler”ise ; “Meslek yüksekokulu” ve “Endüstri Meslek lisesi” şeklinde
belirlenmişti. “SPOR”
la ilgili olarak da “Genç sporcu
yetiştiren bir alt yapı” ve “Son
yıllarda sağlanan başarılar”ı bu bahse eklemek mümkün. Elbette söz konusu
faktörler bugüne ait hususlar, ancak orta vadede de Susurluğun
gelişmesini olumlu etkileyebileceği düşünülen avantajlar. “SAĞLIK“ sektöründe
tespit edilen “Zayıf yanlar”ımız ise;
“Kişi başına düşen yatak ve uzman hekim
sayısının düşük olması” ile “Kırsal
alanda sağlık imkânlarına erişimde zorluklar” olarak belirlenmişti. Aynı
şekilde "EĞİTİM" alanında “Zayıf yön” de; “Çevre Üniversiteler ile bir işbirliği olmaması” olarak tespit
edilmişti. Son olarak Susurluk için "SPOR"
konusunda “Zayıf yön”; her alanda
olduğu gibi bu meselede de “Görüş ve güç
birliği olmaması” sayılabilir.
"SAĞLIK"
açısından “Güçlü
yön”ümüzden ilkinin “Yakın iki ilde
de üniversite hastanesi olması” önemli bir avantaj. Gerçekten de hem Kuzey
doğumuzda hem de güney batımızda yakın mesafede iki büyükşehir bulunuyor.
Bunlardan Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi 57 dakikada gidilebilen 91
km. uzaklıkta. Ayrıca orada bu yıl yeni açılan büyük bir şehir hastanesi de
var. Ona da aynı yoldan 53 dakikada ulaşmak mümkün. Her ikisi de günümüzün en önemli
ve modern sağlık tesislerinden. Balıkesir Tıp Fakültesi Üniversitenin Bigadiç
yolu üzerindeki Çağış Kampüsünde. 60 Km’lik yolu 45 dakikada almak mümkün. Bursa
gibi Balıkesir’in de büyük bir şehir hastanesi var. 48 km’lik mesafe 38
dakikada alınabiliyor. Bursa Görükle kampüsündeki 1000 yataklı Tıp Fakültesi
1992 yılından beri eğitim-öğretim ve araştırma hastanesi olarak hizmet veriyor.
2009 yılında faaliyete geçen Balıkesir Tıp Fakültesi ise 200 yataklı Sağlık
uygulama ve araştırma hastanesi olarak faaliyet gösteriyor. 2017 yılında
196.071 metrekare kapalı alan ile yeniden inşa edilen Balıkesir Atatürk Şehir
Hastanesi 1100 yataklı olarak hizmet vermeye devam ediyor. Kamu Özel İşbirliği
modeli ile Temmuz 2019 yılında 470.000 m2 toplam inşaat alanına kurulmuş Bursa
Şehir Hastanesi’nin ise 1.355 yatak kapasitesi bulunuyor ve sadece Bursa’ya
değil çevre illerine de dünya standartlarında sağlık hizmeti sunabilecek
vasıfta.
Kuşkusuz “Susurluğun
diğer il ve ilçelere ulaşım sorununun olmaması” ve “Güçlü ulaşım ağları üzerinde merkezi bir konumda bulunması” gibi
avantajlar sağlık açısından ona güçlü bir pozisyon sağlıyor. Yakın dış
çevresinde konuşlu bu imkânlar, yıl içinde yapımı planlanan 150 yataklık
Susurluk Hastanesi ile orta vadede daha da güçlenmiş olacak. Kaldı ki yapılması
öngörülen “Yeni hastane binası”nın ilerde
200 yatak kapasitesine olması yükseltilmesi de söz konusu. Ayrıca ilçemiz
termal sağlık açısından da bazı imkânlara sahip. Gerek Ilıcaboğazındaki çamur
banyoları, gerekse de Kepekler ve Yıldızdaki jeotermal kaynaklar bu anlamda
önemli bir potansiyel. Bu manada geçmişten gelen “Termal sağlık tesisleri”miz ve ülkemizde “Termal tesislere yapılacak yeni yatırım imkânlarının destekleniyor
olması” Susurluk için sağlık alanında birer avantaj olarak
değerlendirilmeyi bekliyor. Kuşkusuz mevcut güçlü yönlerin yenilenerek
büyütülmesi ilçenin orta vadede gelişmesine ve kalkınmasına katkıda bulunacak
unsurlar.
“SAĞLIK“ sektöründe tespit edilen “Zayıf yanlar”ımızı değerlendirirken şu an itibari ile yaşadığımız
pandemi süreci gibi salgınların insanımız için ne büyük bir risk oluşturabildiğini
unutmamamız gerekiyor. Hele de küresel düzeyde bir salgının ilaveten yaygın
ekonomik krizlere, bölgesel ve küresel sosyal-siyasi olumsuz gelişmelere neden
olabildiğini de görmüş olduk. Bu
bağlamda daha önce belirlenmiş olan“Kişi
başına düşen yatak ve uzman hekim sayısının düşük olması” ve “Kırsal alanda sağlık imkânlarına erişimde
zorluklar” baş edilmesi gereken öncelikli sağlık sorunlarımız olarak
gözüküyor. “Doktor yetersizliği” ya
da “Hastane fiziki şartlarının kötü
olması” elbette hayat kalitelerimizi olumsuz etkiler. Bu bağlamda yapılan modern
büyük binalar asla sorunu tek başına çözmüyor. Zira “doktor ya da araç gereç cihaz donatım eksikliği” olan hastanelerin
bizi bu alanda güçlü yapması beklenemez. Nitekim bütün bu “Yetersizliklerden dolayı çoğu hastanın çevre ilçe ve il merkezlerine
gitmek zorunda kalması” sorunun hala devam ettiğini gösterecektir. Öte
yandan günümüzde her ne kadar sağlık hizmetleri ücretsiz dense de her durumda bunun
böyle olmadığını da biliyoruz. Bu yüzden
“Maddi imkânı olmayanların sağlık
hizmetlerine erişmekte yaşadığı sıkıntılar” şimdi de orta vadede de
ilçemizin zayıf bir tarafı olacaktır.
|
“EĞİTİM” alanında “Güçlü yönler”imizden Susurluk’ta
kurulu bulunan Süt ve süt ürünleri “Meslek
yüksekokulu” geçtiğimiz günlerde bir protokolle Balıkesir Üniversitesinden 17 Eylül Bandırma Üniversitesine devredildi.
Bu değişiklik aynı zamanda söz konusu meslek yüksekokulunun kapasitesinin ve
Susurluğa katkısının da arttırılması yönünde atılmış bir adım. Özellikle de
geçen haftalarda Susurluk’ta açılması düşünülen Ziraat fakültesinin kapatılması
kararından sonra bu devrin yapılmış olması konuyu daha önemli hale getirdi.
Zira bu okulda Laborant ve Veteriner Sağlık hizmetleri, Gıda Kalite Kontrolü ve
Analizi, Süt ve Ürünleri Teknolojisi olmak üzere 3 bölüm yer alıyor. Bilindiği
üzere tarımda üreten nüfus giderek azalmakta. Bu nedenle tarım ve hayvancılık
sektörünün iyileştirilmeye, geliştirilmeye ve desteklenmeye ihtiyacı var. Bu
bağlamda bölgemiz tarım ve hayvancılığın gelişimine ışık tutacak ve katkı
sağlayacak çalışmaları bekliyor. Amaç; bölge tarım ve hayvancılığını
geliştirerek bölgemiz üreticilerine destek olunmasıdır. Kuşkusuz Ziraat
Fakültesi Susurluğun güçlü yönü; Tarım ve Hayvancılık sektörü için gerçekten
stratejik ve uygun bir adım olurdu. Ancak konuya pragmatist yaklaşıldığı
anlaşılıyor. Neticede olmadı. Niye kaybettiğimize üzülelim ki? Elimize bakmalı,
Meslek Yüksekokulunun bu misyonla yeniden yapılanması ve aktif hale getirilmesi
daha gerçekçi olmaz mı? Kuşkusuz Ziraat fakültesine ah vah etmek yerine eski
kışla arazisinin bir 'yerleşke' olarak 17 Eylül üniversitesine tahsisi üzerine
dikkat ve enerjimizi toplayarak ilerlemek daha doğru olacak. Sonuçta Susurluk
bir üniversite, daha doğrusu tüketen bir 'öğrenci kitlesi' istiyorsa o gerçekleşecek
gibi görünüyor. Hem bu oluşum; sahip çıkılarak hep birlikte destek verilir ve
iyi değerlendirilebilirse bir kaç fakülteyi de Susurluğa getirebilir. Olanlardan
ders alıp kendimize rehber yapacağımız soru şu: "Biz ne istiyoruz? Susurluğun geleceği için doğru, uygun ve
stratejik önem taşıyan adım ne olabilir?" Bir kez daha gördük ki “üniversite
gelsin” demekle hemen üniversite gelmedi, gelmiyor. Meslek yüksekokulunun da
dahil olduğu ama birkaç fakülteyi de barındıran bir üniversite yerleşkesi
Susurluk için hedef yükselten daha stratejik bir hedef olabilir. Hayat devam
ediyor. Yine de Susurluk için düşünen, önerisi olan, harekete geçip bir şeyler
yapan iktidar-muhalefet herkese teşekkür etmek boynumuzun borcudur.
“EĞİTİM“ alanında diğer bir “Güçlü yön” ise “Endüstri
Meslek lisesi” şeklinde belirlenmişti. Bugün ilçemiz Mesleki
eğitim alanları bölgede faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarına direk öğrenci
yetiştirme potansiyeli oldukça yüksek. Bu alanlar aynı zamanda günün teknolojik
gelişmelerine (CNC teknolojisi, kaynak uygulamaları, Yenilenebilir enerji vs.) ayak
uydurabilme kabiliyetine de sahipler. Ayrıca devletin bu okullara -teknolojik
gelişmelere paralel olarak- eğitim teknolojileri alanında yatırım yapma imkân ve
isteği de yüksek. Bakanlık olarak sürekli eğitim programları, eğitim
teknolojileri konularında İyileştirme çalışmaları güncel tutuluyor. Son olarak
bu okul GMKA'na proje yapmada yetişmiş elemana sahip ve onun desteklerinden
yararlanma kapasitesi de yüksek. Bunlar ilçemiz Mesleki eğitim alanında
Susurluğun gelişmesini ve kalkınmasını destekleyecek oldukça güçlü yönler.
Susurluğun “SPOR”
alanında da güçlü olduğu yönler var. Bunlardan akla gelen ilki “motorkros
sporu” konusundaki geçmiş deneyimleri.
Çaylak mesire yeriyle bütünleşik olarak yapılan müsabakalar hem spor hem
de turizm yönüyle Susurluğa bir katkı getirmişti. Niye geleneksel hale gelmesin
ki? Aynı şekilde Karapürçek’te yapılan “Rahvan
at yarışları” da Türkiye’nin bu alanda önde gelen sportif etkinliklerinden.
Onun da alternatif turizm açısından bir potansiyel olduğu unutulmamalı. Susuzluğumuzun
yine geçmişten bu yana yaşatılan “Genç sporcu yetiştiren bir alt yapı”deneyimi
var. Bu konuda amatör ruhla ve
özveriyle sporcu yetiştiren, adeta tek başına okul olan kulüp ve hocalara
sahibiz. Okullarımızda “Son yıllarda
sağlanan başarılar” da gerçekten göz dolduruyor. Bu başarıların ardında da
kuşkusuz bu işi severek, inançla yapan eğitimciler var.
Susurluk için "EĞİTİM"
alanındaki “Zayıf yön”; “Çevre Üniversiteler ile bir işbirliği
olmaması” önemli bir zayıflık. Çevrede Bursa Uludağ Üniversitesi, Balıkesir
Üniversitesi ve Bandırma 17 Eylül Üniversitesi var. Bu güne kadar söz konusu
üniversitelerle herhangi bir işbirliği yapılmamış olması Susurluğun gelişmesi
adına kuşkusuz bir eksiklik. Ancak orta vadede en azından kampüsü dolayısıyla Bandırma
17 Eylül Üniversitesi ile bir işbirliği içinde olacağı düşünülebilir. Hiç
kuşkusuz "SPOR" konusunda da
“Zayıf yön”lerin en önemlisi her alanda olduğu gibi bu meselede de “Görüş ve güç birliği olmaması”
sayılabilir. Yöneticiler, okullar, kulüpler ve sporcu yetiştiren hocalar
mutlaka işbirliği içinde çalışmalılar. Bu orta vadede telafi edilmesi gereken
zayıf bir yön. Öte yandan bütün sportif faaliyetlerin olduğu, başarılar elde
edildiği bir ilçede gençlerin spor yapabileceği “kapalı spor salonu” olmaması da gerçekten anlaşılabilir bir şey
değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder