Bugün; omuzlarımızdaki yükü, dağlara
emanet edilemeyip de bize tevdi edilen o ağır yükü hissetmeye, emanet bilincini
yeniden kuşanmaya muhtacız. Göğsümüze emanet edilen imanın, kalbimize emanet
edilen ihsanın, aklımıza emanet edilen idrakin gereğini yapmalıyız. Zamana ve
insana dair güvensizlik söylemlerine aldanmadan, pes etmeden, cesaretimizi
yitirmeden ‘eman toplumunun oluşumunda payı bulunan emin insanlar’ olmak için
çaba sarf etmeliyiz. Her işimizde yeryüzünü imar etmekle mükellef olduğumuz
bilinciyle hareket etmeliyiz. Böylece hakikatin ve adaletin gücüne duyduğumuz
sarsılmaz güvenle, imanla ve emanet duygusuyla yol alabiliriz.
31 Mart nihayetinde bir yerel seçim,
bunlarla ne alakası var demeyiniz. Siyaset ya da politika yapanlar da bu
kavramlardan haberdar olmalılar. Belediye başkanlarının tarihimizde ‘Şehremini’
ismiyle anılmaları sebepsiz değildi. Seçilecek/seçilen başkanlar bir emanete
talip olmuşlardır. Bu emanetin de imanla ve güvenle ayrılmaz bağları var. Bazen
hiç de kolay olmayabilir bu yükü taşımak.
Meselâ 28 Şubat tam bir korku yönetimiydi. İçimizden bu korkuyu söküp
alan Erdoğan oldu. Üzerimizde demoklesin kılıcı gibi duran vesayet gölgesindeki
ilk kırılma 27 Nisan e-muhtırasına verilen cevapla başladı. Erdoğan siyasi
tarihi darbeler ve muhtıralarla dolu olan ülkemizde bir ilki gerçekleştirerek
muhtıraya muhtıra vererek karşılık verdi. Nihayet 15 Temmuz’da onu çağrısıyla
tanklara karşı yürüyen millet, korkuyu korkuttu, ölümü öldürdü. Bir siyasi
lider olarak dik durdu, darbeler ve askeri vesayetle mücadelesini milletle
birlikte yaptı. Bunun ne denli kıymetli olduğunu 15 Temmuz gecesi gördük.
Kendisi cumhurbaşkanı, partisi iktidarda olmasına rağmen o gece Erdoğan’ın
yanında sadece gönül dostları, yani millet vardı.
27 Mayıs’ta Menderes’i astılar. 12
Mart’ta, 12 Eylül’de milletin oylarıyla gelen Demirel’i devirdiler, 28 Şubat’ta
Erbakan’ı indirdiler. Ama 27 Nisanda, 15 Temmuz’da Erdoğan’ı deviremediler. Önceden darbeler olur, hükümet
devrilir, liderler tutuklanır, hesaplaşma demokratik sisteme geçişe izin
verildiğinde sandıkta yaşanırdı. Erdoğan ise darbelere karşı açıktan bir
mücadele verdi. 15 Temmuz gecesi kanlı bir darbe girişimine karşı ölümü göze
alarak mücadele etti ve kazandı. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş bu
mücadelenin önemli kilometre taşlarından biriydi. 28 Şubat’tan 16 Nisan’a
çileli bir mücadelenin sonunda gelindi. 16 Nisan referandumu ve 24 Haziran
seçimleri ise zafer sancağının dikilmesiydi. 31 Mart seçimleri ise dikilen
sancağın eman ve güven içinde dalgalanmasını sağlayacak inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder