Bugün yaşadığımız
bir olay yüreğimizi sızlattı. Biz vefa ve sadakatı birbirinden ayrılmaz
bilirdik. Vefa bir tarafa sadakat bir tarafa savruldu gitti.
Ey birlikte yola
çıkan kişi ! Yola çıktıklarını nasıl olup da yolda bulduklarına değişecektin ?
Bunu nasıl aklından ve kalbinden geçirebildin ki ? Ne oldu o güzel kardeşlik
hukukuna ? Galiba seninkisi yerlerde sürünüp pul oldu sayende.
Ne oldu şimdi ?
Eline bir bak, ne geçti, ne var ? Kardeşlik ipini kopardın, trenden indin
kalakaldın öylece. Yolcu yoluna devam edecek, sense bir gayya kuyusunda yalnız
ve susuz kalacaksın.
Haset,
kıskançlık ve çekememezlik; onlar içimizde olan küçük ama büyük düşmanlar…Etrafımızda oluşan, kıyımızda yöremizde
dolaşan koyu gölgeler.
Hiç şüphesiz bunlar birer hastalık. Arkadaşına, komşusuna ve
kardeşine kin duymaya, düşman olmaya, nefret etmeye sebep olan söz, fiil ve
davranışlar. Bunları kalbinde besleyip büyüten kişinin hem kendisine, hem de
etrafına ciddi zararları oluyor. Hatta bu hastalıklar,
muhatabından önce kendisini yiyip bitiriyor.
Haset, başkalarının sahip olduğu bir
şeyi çekememekle başlıyor. Yetmiyor o nimetin, üstün vasfın ya da mevki ve
makamın ondan alınmasını istiyor. Hatta yok olmasını isteyecek kadar gözünü
karartıyor.
Hased, bir bakıma Allah'ın ilahi takdir
ve taksimine razı olmamak demek. Haşa bu taksimi beğenmemek demek. Bu hadsizlik
kalpte kin duygularının çoğalmasına neden oluyor. Açığa vurulamayan bu duygular
gizli düşmanlıkları besliyor. Hased ve kıskançlık kinin, kin de öfkenin sebebi
oluyor. Yeryüzünde ilk kan da bu hasetlik, kıskançlık, çekememezlik ve kin
yüzünden akmadı mı ?
İlahi takdire, nasibe razı olmayan
kalpte iman nasıl barınır ? ‘Bende olmayan onda da olmasın’ düşüncesi hangi
kitapta yazılı ? Aşırı bencilliğin haset, kıskançlık ve çekememezlik tohumları
taşıdığını biliyoruz. Aynı şekilde kibir, gurur ve büyüklenme de bencillikle
akraba kavramlar.
Ancak insanlar arasındaki kavgaların,
meslektaşlar arasındaki çekişmelerin, aynı yolun yolcusu yoldaşların
aralarındaki husumetlerin kaynağı da genellikle hased.
Bu arada başkasındaki bir nimetin ondan
gitmesini istemeyip, kendisinde de o nimetin bulunmasını istemek hased değil.
Buna ‘gıpta’ yani imrenmek deniliyor. O çok daha güzel bir huy.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder