8 Aralık 2017 Cuma: Umre
yolculuğumuzda 21. gün
Dün gece Nesibe teyzenin son
macerası sebebiyle ikiye kadar uyuyamadık. O yüzden sabah tavafına da
kalkamadık tabi.
Neyse ki yaka kartını
birilerine göstermiş de telefon etmişler. Böylece gidilip alındı. Acaip kadın.
Uyandığımda saat 6.30'du. Güneş
doğmakta. Bu yüzden tekrar yattım. 9'da kalkıp namazı kıldık ve kahvaltıya
indik.

Tam mescidi harama yaklaşmıştık ki suudi polisler kalabalığın önünü kesip zemzem kulenin altına inen bir tünele yönlendirdiler.
Tabi eşim zınk diye durdu. "Ben girmem, geri dönüyorum"
dedi. Baktım kaldım. Israr etsem olmaz.
Çaresiz "peki" dedim. O geri döndü. (Meğerse o civarda bir yerlerde
diğer kılanlarla birlikte seccadesini serip kılmış cumayı)
Ben akan insan seliyle birlikte
tünele girdim. Biraz da merak etmiştim. Bakalım nereye çıkacak ? Öyle ya
yönlendirdiklerine göre bizi bir yere götürecek elbette.

Otellerin otopark girişleri
buradan yapılıyormuş. Şaşırtıcı genişlikte bir alan var aşağıda. Bizi yönlendirdikleri bulvar araç trafiğine
kapatılmış.
Yaklaşık bir kilometre
yürüdükten sonra büyük merdivenler bizi Kral Abdullah kapısı karşısına,
Ebubekir camii önüne çıkardı.
Meydanın buradaki bölümü daha tenha. Yani bizi bu
tarafa göndermeleri boşuna değil.

Cuma namazını bulduğum gölge
bir yerde kıldım. Namaz sonrası meydan gerçekten bir mahşer yeri gibiydi. Hanım iyi ki gelmemiş dedim içimden.
Ben doğru A.Aziz kapısından
kabenin bulunduğu kata indim. Sevdiğim yerde oturdum. Bir müddet kabeyi
seyrettim. Yasin okudum ve dua ettim.

Saat iki buçuğa doğru eşimi aradım. Yiyecek bir şeyler getir yanında diye. İkindiden sonra buluşmak üzere
sözleştik.
İkindiyi kıldık. Sonra meydana
çıkıp 3 numaralı tuvalet önüne geldim. Selçuk hoca beni bekliyormuş. "Hadi
gidelim" dedi. "Hanımı alıp geleyim" dedim.

Selçuk hoca önde biz onun hemen
sol yanındayız. Grup halinde duaları hep beraber tekrar ederek yürüyoruz. İki gündür
baldırlarım yanıyor. Doktor bel fıtığından demişti. Ayakta fazla kalmak acıyı
tetikliyor. Dayanmaya çalışıyorum.
Kabenin kapısına denk gelen
hizada yüksek sesle şunu okuyoruz. "Allahumme inne’l-beyte beyteke ve’l-
Harama Haram eke ve’l-emne emnek ve hâzâ makâma’l-âiz bike."
Allahım! Sana ibadet için
yönelinen şu Kabe Senin Beytin’dir. Saygı gösterilmesini buyurduğun bu kutsal
belde Harem’indir. Buradaki emniyet ve güven senin sağladığın emniyettir.
Burası Cehennem ateşinden sana sığınanların makamıdır.
Manasını bilerek okumak ne
güzel. Keşke okuduğumuz her şeyin manasını zihnimizde böyle canlandırabilsek.
Yine yerimizi bulup oturduk.
Eşimin getirdiği katmer ve çerezleri yedik. Zemzem içtik. Böylece açlığımı
bastırmış oldum.
Kabeyi, tavaf edenleri
seyrettik. Birkaç poz fotoğraf çektik. Hanım kur'an okudu, ben defterimi
yazdım. Akşam ezanı okundu.

Muhtemelen kabenin ve haramın
güçlü ışıklarından olsa gerek. Gerçekten de çekilen hava fotoğraflarından
mescidi haramın aydınlık hali açıkça görülebiliyor. Uzaydan görülebilen bir
ışık yoğunluğu var burada.
Nitekim Rus kozmonot
Nikolayevich Ryazansky, 17 Ağustos 2017'de Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan
Mekke'nin böyle iki fotoğrafını yayınlayıp şöyle demiş: "Mekke, gece de
gündüz de muhteşem !"
Mekke, Milyarlarca Müslümanın
secde yönü ve toplanma mekanı. Gücü yeten her Müslümana Kabe, Müzdelife ve
Arafat Dağı'nı kapsayan bir yolculuğa çıkarak bu şehre gelmesi farz kılınmış.
Bu anlamda da İslam'ın kutsal merkezi durumunda.
Kabenin meşhur altın oranla
ilgisi olduğuna dair ciddi iddialar ve bulgular var. Altın oran; yani fi sabiti denilen şey 1,618 oluyor.
Bu rakamı, kalp atışlarımızda, DNA' sarmallarının en ve boy oranında, kainatın dodecehadron adı verilen özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde görüyoruz.
Bu rakamı, kalp atışlarımızda, DNA' sarmallarının en ve boy oranında, kainatın dodecehadron adı verilen özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde görüyoruz.
Hep aynı muhteşem sayı, yani
matematikteki üstün tasarım sayısı yani 'Altın oran-1,618'
Bu konudaki özel çalışmalara
göre tüm harita sistemlerindeki bir kaç km'lik ufak farklarla dünyanın Altın
Oran noktası Mekke'de Kabe'yi de içine alan Kutsal Bölge dairesinde kalıyormuş.

Tüm insanlığın ortak yer
belirleme dili haline gelmiş enlem boylam haritasına göre de Dünyanın Altın Oran
noktası Mekke şehrindeymiş.
Çünkü Mekke'nin gün dönümü
çizgisi olarak belirtilen sınıra olan doğu uzaklığı ile batı uzaklığının
birbirine oranı 1,618 olarak ölçülmüş. Yine Mekke'nin gündönümü çizgisine batı
yönlü uzaklığının, dünyanın o enlemdeki çevre uzunluğuna oranı da Altın oran
yani 1,618 sayısını veriyormuş.

Sonra da dışarıya çıktık. Ejyad
caddesi yine kalabalıktı. Ayaklarımız bizi Zemzem kulesi tarafındaki çarşıya
götürdü.
Birkaç dükkan derken önce alt katı sonra da üst katı dolaştık.
Hatta istanbul pazarındaki Kadir'e bile Allahaısmarladık, artık gidiyoruz dedik. Adamla alışveriş yapmadık ama o yine de kibar davrandı çay kahve teklif etti.
Birkaç dükkan derken önce alt katı sonra da üst katı dolaştık.
Hatta istanbul pazarındaki Kadir'e bile Allahaısmarladık, artık gidiyoruz dedik. Adamla alışveriş yapmadık ama o yine de kibar davrandı çay kahve teklif etti.
Hanım çarşıdan kendine bir
başörtü aldı. Bir de çocuk çantası. 30 riyal tuttu. Ben hala çöl kumu
hayalindeyim. Cebimdekini harcamadım.
Çok şükür beklediğim gibi Özbek
İshak çöl kumunu bir bardağa koymuş getirdi. Çok sevindim. Sarıldım, cebimdeki
10 riyali ona verdim. Helal olsun.
Böylece Cüneyt'in isteğini de
yerine getirmiş olduk. Yarın burada son günümüz. Akşam Cidde'ye gideceğiz.
Uçağımız gece oradan kalkacak.
Sabah son tavafımızı yapacağız.
Uyumalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder