Işık durakları
Bursa ’nın Ayasofyası 20 kubbeli Ulu cami (*)
Türk İslam dünyasının en eski camilerinden birisi olan Ulu Camiyi Evliya Çelebi Bursa’nın Ayasofya’sı olarak nitelendirmiş.
Bursa’nın en önemli tarihi yapısı olan bu görkemli cami şehir merkezinde, Atatürk Caddesi üzerinde bulunuyor. 20 kubbesiyle çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği.
Rivayete göre Osmanlı Devleti ’nin dördüncü hükümdarı Yıldırım Bayezid, Niğbolu Zaferi öncesinde savaşı kazanmak için Allah’a yalvarmış ve 20 cami yaptırmayı adamıştı. Cami, zaferden elde edilen ganimet ile yapılacaktı. Ancak, zaferden sonra damadı Emir Sultan’ın önerisi ile 20 cami yerine 20 kubbeli tek bir zaviye yaptırmaya karar verdi. Böylece bu ulu yapı, mimar Ali Neccar tarafından 1396-1399 yılları arasında yapıldı. Minberin giriş kapısının üzerindeki kitabede altın yaldızla Osmanlıca olarak, “Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1399) yılında yaptırılmıştır” ibaresi yer alıyor.
Ulu Cami, her biri dörder kubbeli 5 bölümden oluşuyor. Sekizgen kasnaklara oturan kubbeler mihrap duvarına dik beş sıra halinde dizilmiş. Hemen hemen eşit büyüklükteki 20 kubbesinin ortasındaki kubbe ise önceleri açık olarak yapılmış. Telle örtülü bu orta kubbeden giren yağmur damlaları 18 köşeli bir şadırvan havuzda toplanır, ışık ise camiyi aydınlatırmış. Günümüzde havuzlu şadırvan yine bu ulu mabede özellik katıyor. Kubbe de camekanla kaplı ve aydınlatma işlevi devam ediyor.
Bursa Ulu camii denilince halk arasında Somuncu Baba diye bilinen Şeyh Hamid-i Veliyi ve Emir Sultan Hazretlerini anmamak olmaz. Somuncu Baba devrinin en önemli velilerinden biri. Çeşitli medreselerde ilim tahsil etmiş, Kayseri, Darende, Aksaray ve Bursa'da irşat vazifelerinde bulunmuş bir hak dostu. Müderrislik vazifesinden ayrılarak 14. yüzyılda Bursa'da yaşadığı mahalledeki fırınında ekmek pişirir “Somun ! müminler somun !” diye seslenerek halka dağıtırmış.
Türkistan’daki Buhara şehrinden yola çıkarak Mekke – Medine’yi dolaştıktan sonra 1389 yılında Bursa’ya yerleşen Muhammed Şemseddin de gösterdiği kerametlerle halkın sevgisini ve saygısını toplamış büyük bir veli. Yıldırım Bayezid’in kızı Hundi Hatun‘la evlenen Muhammed Şemseddin zamanla halk arasında Emir Sultan diye anılır olmuş. O, halkı din yoluna çağırırken Padişah’ı da bazı konularda uyarıyor, o’na yardımcı oluyormuş.
Bursa Ulucami'nin açılışında ilk hutbeyi okuma görevi Emir Sultan Hazretlerine teklif edilince, Emir Sultan “Zamanımızın kutbu aramızdayken bu vazifeyi kabul etmemiz münasip olmaz” demiş. Bursa halkının ve idarecilerin şaşkın bakışları arasında o zamana kadar küçük fırınında yaptığı lezzetli ekmekleriyle tanınan Somuncu Baba yerinden kalkmış, Ulucami'nin ceviz minberine yönelmiş. Emir Sultan Hazretlerinin önünden geçerken de kendi ifadesiyle “Hay Emir, bizi fâş (ifşa) ettin” demiş.
Hutbede Fatiha Sûresini yedi kez tefsir eden Somuncu Baba namaz çıkışında insanların yoğun ilgisine uğramış. Hatta aynı anda camiin üç kapısından da çıktığı, cemaatin hepsinin bizler de elini öptük diyerek bu yüce velînin kerametini dile getirdikleri söylenir. Ancak, manevi mertebesini ve ilmî derinliğini halkın o ana kadar bilmediği Somuncu Baba sırrı açığa çıkınca şöhret tehlikesi sebebiyle müridlerinden Hacı Bayram'ı ve Ak Bedrettin'i alarak şehirden ayrılmış.
İşte ilmi yetkinlikleri, hâl ve hareketleriyle dönemlerinde halkın sevgi ve saygısını kazanan Emir Sultan Hazretleri ve Somuncu Baba'nın Ulu camide parlayan ışığı asırlar sonra bile gönüllerimizi aydınlatıyor. Gelecek yazıda Anadolu’ya ışık saçan bir başka durakta buluşmak üzere selam ve sevgi ile…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder