22 Kasım 2017 Çarşamba

267 22 Kasım 2017 Çarşamba 14:00 UMRE GÜNLÜĞÜ....................Medineden çıkış

Medineden çıkış

22 Kasım 2017 Çarşamba: Umre yolculuğumuzda 5. gün

Sabah 4'te yine telefonumuzun alarmıyla uyandık. Hazırlandık ve 4.30 gibi Mescidi Nebevi'deydik.

Bu son sabah namazımız. Akşam otel etrafındaki dükkanları dolaşmış, buradaki alışverişlerimizi tamamlamıştık. 

Dolayısıyla sadece mescidde vakit geçireceğiz. Namaza daha bir buçuk saat var. Önce mescid namazı, ardından üç vakit kaza namazı ve bol bol dua…Zaman çabucak geçti.

Namaza kalktık. Akşam imam okurken ağlamıştı. Tabi manasını bilerek okumak bir başka olmalı. Biz sadece sese odaklanmaya çalışıyoruz. Oradaki şiirsel ahenk, vurgu ve musiki. İçinde anlayabildiğimiz bazı kelimeler. Tahmin edebildiğimiz kadar konu. Ama en başta Allah sözü olması bizi etkiliyor.

Bu arada namazda da, sonra da, yine dua, dua, dua… Namaz sonrası ravzanın önünde toplaştık.

Selçuk hoca Mescid i Nebevi, peygamberimizin günlük yaşamı ve sahabi hakkında açıklamalarda bulundu. 

Bu arada Eyüp El Ensarinin evinin de ravzanın haman çapraz karşısında olduğunu öğrenmiş olduk. Mescid alanının genişletilmesi sırasında yıkılmış. 

Polisler grup halinde konuşmalara ve toplu duaya müdahale ediyor. Özellikle de ravzaya karşı dua edilmesini istemiyorlar.

Selçuk hoca açıklamalarının ardından peygamberimize selat ü selamlar getirdi. Biz de tekrar ettik. Daha sonra da güzel bir dua yaptı. Bireysel olarak bu kadar kapsamlı, ayrıntılı ve şiirsel dua edemeyiz. Ama onların işi bu. Yine de imrendim doğrusu. Bu yüzden candan yürekten duaya katılmaya ve tekrar etmeye çalıştım.

Bitince Oflu Ali'den rica ettim, birkaç fotoğraf çekti. 

Elveda peygamber efendimiz (sav)
Elveda onun mescidi
Elveda ravzai mutahhara
Elveda onun arkadaşları Ebubekir ve Ömer
Elveda ehlibeyt
Elveda onun sahabii Kiramı (1)
Elveda Medine şehitleri
Elveda büyük alimler, sadıklar ve zahidler şehri
Elveda Medine…

Allah yine nasip eder inşallah. Rabbim bu ziyaretimizi makbul olanlara dahil etsin. Mevlam günahlarımızı şu hazan mevsiminde düşen yapraklar gibi uçuruversin. 

Allahım getirdiğimiz selat ü selamları sahiplerine ulaştırsın. Bizimle birlikte gelen emanetleri de öyle. Tek tek isim saymaya imkan yok. İnşallah o selamlar da sahiplerine ulaşmıştır. Onlar için ettiğimiz dualar da kabul edilip geri çevrilmesin.

Evlatlarım, evlatlarım, evlatlarımız… Burada onlar için çok dua ettik. Çok selat ü selam getirdik. Rabbim onları bize, bizi de onlara bağışlasın. Bizi, onları, torunlarımızı, doğacak yavrularımızı, neslimizi rahmetiyle, mağfiretiyle karşılasın. Esenlik, sağlık ve afiyet versin. Her türlü kaza, bela, şer ve günahlardan muhafaza eylesin. Acılar yaşatmasın. Birer mümin, birer mümine ve birer hayırlı evlat olarak hayırlı ömürler versin. Vade geldiğinde de hüsnü hatime nasip etsin. 

Doğacak torunumuzu inşallah sağlıkla, hayırlısıyla kucağımıza alalım. Onun da hayırlı bir evlat olarak yetişmesini, müslüman olarak hayırlı bir ömür geçirmesini nasip etsin. Amin, amin, amin…

Otele dönüp Medinedeki son kahvaltımızı ettik. Bir bir buçuk saat uyuduk. Kalkıp çantalarımızı hazırladık. 

Boy abdesti alarak ihram (2) giydim. Eşim da yeşil başörtüsünü ve krem elbisesini giydi. Çok da yakıştı. 

İhram bana biraz büyük gibi. Çok da kaliteli değilmiş. Düşermi diye de insan huylanıyor. 

Hanım da durup durup ben o kalabalıkta kabeyi nasıl tavaf edeceğim deyip duruyor.

Namazdan gelirken Selçuk hocaya bu durumu biraz açtık. O da ilk umre tavafını grupla yaparsanız iyi olur dedi. Ben de gruptan kopmadan senin yanında olacağım, gerekirse elimden tutarsın diye destek verdim. Pek de fazla üstüne düşemiyorum ters tepki yapıyor. 

İnşallah şöyle anlaştık gibi. İlk umreyi yapalım sonra istediğimiz, yapabildiğimiz kadar katlarda tavaf ederiz. Oflu Ali'den öğrendiğim kadar 3 ya da 4 umre yapılacakmış. İnşallah birini rahmetli babam için diğerini annem için yapmak istiyorum.

Saat 10.30 olduğunda odamızdan çıktık. İki valiz, iki hurma kutusu, iki küçük el çantası ve bir de büzgülü ayakkabı torbası var. Toplam 7 parça. Lobide yakın otele gideceklerin eşyaları aynı yerde toplandı. Gidiş saatini bekledik.

Eşim arada ihtiyaç olursa abdest nasıl alacağım diye evhamlanıyor. Ben de onu rahatlatmaya, güvence vermeye çalışıyorum. 

Abdestlerimizi aldık ama otobüste illa abdestli olacağız diye de bir şey yok. İster binmeden önce, ister yolda abdest tazelenebilir. 

Zaten namaz için durduğumuz yerde (Mikad yeri) niyetleneceğiz ve namaz kılacağız. Sorun değil yani. Ama gel de onun helecanlı, panik, vesveseli yüreğine anlat.

Saat 11.05'de otobüslerin geldiği duyuruldu. Hanım da hemen fırlayıp abdest almaya gitti. Ben sakinim. Telaşa ne gerek var. Nasıl olsa otobüs hepimizi götürecek. Defterimi yazmayı sürdürüyorum…

Bugün Medinede 5. günümüz. Allah izin verirse kalan 15 günü Mekke'de geçireceğiz. Orası daha ucuzmuş. Alacaklarımızın büyük bölümünü aldık. Bundan sonrası bir telefon ve bazı hediyeler. Paramızı hesaplı harcamalıyız. İnşallah yeter diye düşünüyorum.

Otelin lobisi hareketli. Bir taraftan bizim gibi gidenler, bir taraftan da gelenler var. Önümden çantalar, valizler, bavullar gelip gidiyor. 

Kulak misafiri oldum: burada az kalmamızın nedeni Medine otellerinin pahalı olmasıymış. Mekke'nin üç dört katı olduğunu söylüyorlar. Demek Medine otelleriyle, esnafıyla az zamanda mümkün olanı almaya çalışıyor. 

Hepsi öyle mi bilmiyorum. Öncelikle dükkanların küçük olması dikkatimi çekti. Hacı bayram esnafı gibiler. Öyle büyük alış veriş merkezleri, mağazalar görmedik. Belki de otel çevresi böyledir. Tayyiba çarşısına gidemedik mesela.

Saat 12'de otobüsümüz hareket etti. Yakın otel grubu olarak birlikteyiz.

Medine merkezinde çok da yüksek olmayan binalar, oteller, geniş yollar var.

Şehirden çıkarken binalar alçalıyor. Manzara orta düzeyde bir şehir görünümü alıyor.

Arada sırada yeşil bölgeler var. Hurma ağaçları ve diğer yeşillikler bakımlı durumdalar.

İlk durağımız Medine'nin 10 km dışında bir mikad yeri. Zülhuleyfe Medinelilerin ve Medine üzerinden Mekke'ye gelenlerin mîkât yeri oluyor.

Medine'nin 11 km güneyinde Âbâr-ı Ali diye bilinen bölgede. Yaklaşık 450 km.lik mesafesi ile Mekke'ye en uzak mîkât yeri burası. Bir camisi var. Umreye ve ihrama niyet ediliyor.

İki rekat ihram namazı kılındıktan sonra artık ihram yasakları başlamış oluyor.Namazdan sonra avluda toplanıyoruz. İhram, mikad yeri ve umre yasakları hakkında bilgi veriliyor.

Gitmeden bir hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.

Hac veya umre maksadıyla Medine’den Mekke’ye gidenlerin ihrama girdikleri mîkāt yerinden ayrılıyoruz.

Huleyfe, Hz. Peygamber zamanında Medine’den Mekke’ye giden yolun ilk merhalesi olan ve Medine haremini sınırlayan dağlardan Âir (Ayr) yakınlarında Medine’nin güneybatısındaki Akīk vadisinde bir derenin adı imiş. 

Arabistan’da aynı adı taşıyan diğer yerlerden ayırt edilmek için de Zülhuleyfe diye anılmış.

Su kaynakları bakımından zengin sayılan, özellikle Hz. Ali’ye nisbet edilen bir kuyudan dolayı “Âbâr-ı Alî” (Ebyârıalî) adıyla zikredilen Zülhuleyfe, batısında yer aldığı Akīk vadisinden ötürü Akīk Zülhuleyfesi olarak da biliniyormuş.

Medine çıkışı beni biraz şaşırttı. Çok fazla yeşillik göremedim.  Şehir de sanki yeni yeni imar ediliyor gibi.

Yolumuz arada bir yeşil sayılabilecek bazı yerleşim yerlerinden geçiyor.

Bazı bölgeler tarım için yeni yeni düzenlenleniyor gibi.

Yolda bazen yer yer yeşil bölgeler gördüm. Ama nadiren büyük hurmalıklara rastlıyoruz.

--------------------
(1) Peygamber efendimizi hayatta iken ve peygamber olarak gören, eğer âmâ ise konuşan mü'mine "Sahâbî" deniyor. Birkaç tânesine ise “Eshâb” veya “Sahâbe”. Hürmet olarak Eshâb-ı kirâm ya da Sahâbî i Kiram denilmesi bir gelenek.


(2) İhram: Hac ve umre yapmak amacıyla kutsal toprakların ziyaret edilmesi esnasında erkeklerin giyinmiş olduğu, iki parçadan oluşan, beyaz renkli dikişsiz bir örtüye deniyor. İhrama girmek demek, hac ve umre için niyet eden Müslümanların bazı davranış ve hareketlerini kendilerine haram kılmaları anlamına geliyor. İhram yasakları, hac ve umre için, niyet edip ihrama girildiği zaman başlıyor. 

1 yorum: